18 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 - T - 936 Generalt Alı Hikmet Ayardaemie yarım saat Futbolcülerle atletler seyirci olarak Berlin olimpiyatlarına gidecekler Güreşten başka her spor şubesi esasen Berlinde yapılacaık oyunlara seyirci kalacak vaziyettedir Dün, Türkspör Kurumü Başkanı General Ali Hikmet Ayerdemle Ber- line seyirci olarak götürülecek spor- cular ve diğer meseleler hakkmda kısa kısa konuştuk. Okuyuculara ev- velâ şunu söyliyelim ki, şahsen Ber- lin seyahatinde hiçbir iddilam olaq insan değilim. Sevdiğim boks şubgıı hakkında da general tarafından gös- terilen müsaadeden istifade etme - dim. Bu itibarla Türkspor Kurun_'m Başkanı hakkında dört görüşüşümüz de hâsıl ettiğim intiba hiçbir tesire tâbi değildir. K Generalin fikirlerinden ve sözlerin den edindiğim kanaatlerle hâsıl olan fikirleri açık ve samimi olo_.rnk yaza- tağım. Evvelâ futboleülerin ve at - letlerin de bu ölimpiyada seyirci ola- rak götürüleceklerini müjqe_llyeyiıp.' Müsabakaya iştirak kabiliyetlerini olgunlaştırmak zamanmı bulamadık- ları için olimpiyat meydanında şube lerini temsil etmeleri muvafık görül- miyen atletlerle futbolcülerin seyir- ci olarak götürülmeleri nekadar doğ- ru#0r? Bunu yine başkanın bana söy lediği şeylerle halletmiş oluyoruz. Ali Hikmet Ayerdem yüreğini ve içini daima diline getirmeyi bilen a. gık sözlü ve açık özlü bir insan ola - rak bana futbolcüler hakkındaki dü- gündüklerini şöyle anlattı: Futbolcülerimizde dünya birinci- Hği müsabakalarında yer almak üze- re çok gayret göstererek, kamptaki disipline riayet ederek çalıştılar. Ken dilerinden bu itibarla memnunuz. Teknik heyetleri onların formlarını kâfi görmedi. Bizde şubenin iştira - kinden tabiatile vaz geçtik. Fakat ” |. kel: li İNi VA nı da muayyen bir gayeye teksif et- tirmek dolayısile onlara karşı mn)_(ı- bele göstermek vaziyeti de bize d'üg- tü, Düşündük ki, seyirci olırı.k git - meleri onlara karşı yerinde bir mü - kâfat olur. Futbolcülerin Müşahit olırı.): götü- rülmelerindeki sebepleri bu kadar a- çık ve samimt anlatan başkan seyir- ci olarak sporcunun hangi cinsinin götürülmesi daha muvafık olabile - ceği münakaşasını hakiki merami anlatarak evvelden giymiş bnlışnuyqr du. Müşahit götürme meselesini bir teknik mesele şekline dökmel.t ve ya- hut seyahat lüzumunu ı.or"akı bır_se— beple izaha lüzum gönnedı.“XŞİı içi ve dışile olduğu gibi önüme döktü. Böy le bir kanaate ancak hürmet edilir - di. Vâkıa olimpiyat futbol turnuvasın da teknik bı.lfnî;dan mühim istifade- ler temin etmek “maçlara dahil ola- cak takımların biribirine olan kuv - vet farkları düşünülmeden kura ile karşılaştırılmaları dolayısile,, pek ka bil değildir. Nihayet bir iki maç hem âyar takımların karşılaşması şeklin- de görülebilir. O da dünya birinciliği tasfiyesi olduğundan, oyunun eksel anlarında gayretin çarpışması şeklin de tecelli eder. Fakat yukarıda da dediğim gibi hüsnü niyetini ve mera- mını daima açıkça söyliyen genera - lin sebep olarak ileri sürdüğü şeyler böyle bir münakaşayı başından ke - (TAN) n Polis Romanı: 32 Kapı secek kadar kuvvetli idi. Sonra atle- tizme geçtik. Atletizmde müşahit götürmenin çok faydalı olacağımdan bahsettik. Esasen olimpiyat müsabakalarının en kaliteli kısmınm atletizm olduğu- nu anlıyan başkan, dünyanın en yük- sek atletlerini dört senedenberi olsun görmek fırsatından atletleri de mah- rum etmemeği düşünmüşler. Müşa - hit vaziyetinde futbolden daha çok istifadeli olacak atlet seyircilerin de kafileye almmasmnı esas olarak ka - bul ettiler. Yalnız adetleri ve isimle- rinin tayini asıl meselenin halline bıraktılar. General Ali Hikmet Ayerdemin yanından hüsnüniyetinin açık sözlü- lüğünün tesiri altmda çıkarken ken- di kendime şunları söylüyordum: Güreşten başka hemen her şube - nin olimpiyatlarda aşağı yukarı se - eri | yirci kalması çok müuhtemeldir. Keş- ki müsabaka yapmak Üüzere gönderi- lecek olan iskrimciler, yelkenciler ve basketbolcüler de seyirci olarak gö- türülselerdi. !.. Fakat onlardan bir kısmı tez ayak lık edip yola düzüldükleri için geri arkasında bir cinayet! Ben kendi hesabrma, Guy de Pas- sevieres'in iddiası veçhile, onun, O ge- ce, mösyö Vignon - Marcelet ile ran- devusu olduğuna inanıyorum, Deli - kanlınım gizli olarak eve girmek için aldığı tedbirler ne olursa olsun, gü- rültü etmemesi imkânı yoktu. Ve bu gürültüyü yalnız hasta bakıcı,uyümı yan hasta bakter duyabilirdi. Sonra, oönuün kalkarak, kapıya kadar gelip, kulağını dayaması, içerde görüşülen- leri dinlemesi pek kolay bir işti. Böy- lece, iki adamın ne konuştuklarmı duyabilmiş, belki de, kasadaki para- lar hakkmda asıl malümatı ö zaman elde etmiştir. Delikanlı kolleksiyonla ni satarak borçlarını ödediği için, Michel Herbert - Eugene Wyl ihtiyar dostunun para vermek tekli - fini kabul etmedi, ona teşekkür etti ve gayet tabii bir hareketle, kapıya gelerek, dışarı çıktı, kapıyı kilitledi, ve sorguya çekildiği zaman 'söylediği gibi, anahtarı, açık pencereden içeri, odaya attı. Hasta bakıcı bu esnada birinci ka- ta çıktı. O, artık, şimdi, kendisi için yakalanmak ihtimali hemen hemen imkânsız bir vaziyetin tahaddüs etti- ğini anlamıştı. Çünkü, icap ettiği tak- dirde, şüpheleri, delika ıilınin üzerine atabilirdi. Guy de Passevieres'in oda- da bulunuşu onuün aleyhine müthiş bir delil değil mi? Hoş, hasta bakıcı- nım bunu yapmasına mahal kalmadı. çevrilmelerine maalesef bügün im - kân yok ki.. Eşref ŞEFİK Futbolcülerimiz Olimpiyatlara müşahit olarak götürülecek mi Ankara muhabirimizden aldığımız bir habere göre futbolcülerimizin son maçlarda gösterdikleri gayret ve fe- dakârlıklar takdirle karşılanmış ve bu canlı çalışmaları büyük memn_um' yet uyandırmıştır. Futbolcülerimizin kampta muntazam bir surette Çalış- maları ayrıca nazarı itibara alına- rak 11 inci Berlin olimpiadı müsaba kalarında müşahit sıfatile bulunarak istifadelerinin temini düşünülmüştür. Genel Mmerkez başkanı Ali Hikmet Ayardemin Ankaraya gelerek son o- limpiyat faaliyetleri hakkında yapa- cağı görüşmeler sporcularımizın o - limpiyatlara seyirci sıfatile gidip git miyeceğini tavazzuh ettirecektir. Genel Merkez Başkanı Ankaraya gitti İki gün evvel Bandırma ve Balı- kesir kulüplerini teftiş için Balıkesi- re giden genel merkez başkani Gene- ral Ali Hikmet Ayardem teftislerini Tahkikat ile meşgul olan birkaç ar- kadaşımız sayesinde bu yanlış yolu kendiliğimizden bulduk, Şimdi cinayet gecesine dönelim, Suzanne Blum sessizce madam Vig- non - Marcelet'nin odasına gitti, evin kapısmı açan ikinci anahtarı alıp, so- kak kapısımı açtı. Bu işi yaparken o- nuü uyandırmak korkusu yoktu. Ha- reketini pek tabil gösterebilirdi. Son- ra, kendi odasına girerek lâstik eldi- venler giydi. B ubasit tedbir. Mösyö Vignon - Marcellet gibi cinayet işle- riyle meşgul bir âlimin yanmda çalı- ganların ilk aklma gelecek tedbir de- ğil midir? Hem hasta bakıcı, parmak izlerinin ne mühim olduğunu herkes- ten İyi bilirdi. Sonra, bir hasta bakteı için lâstik eldiven tedarikinden basit ne olabilir? z Diğer taraftan Suzanne Blum'un lâboratuvarda cam raf üzerinde Vig- non - Marcellet'in yapacağı tecrilbe- lerde lüzüumu olan Siyanür asidi gişesini' görmüş olması bittabi sizce hayreti mucip olmamıştır .Bu şişede ' AN | Siyasi bir cinayet Bükreşte bir tethişçi daha öldürüldü Bükreş, 17 (A.A.) — “Demir Mu- hafızlar” adındaki tethisçi teşekkül- lün âzasından ve sabık mebüslardan Miched Stelesko, sekiz delikanlı ta « rafından öldürülmüştür. Bu delikan- lilar, Steleskonun tedavi edilmekte bulunduğu hastaneye girmişler ve hastanın bulunduğu odaya kadar so- kularak mumaileyhin üzerine rövel- verlerini boşaltmışlar ve sonra gidip teslim olmuşlardır. Katiller, ihanet etmiş olduğundan dolayı kendisini idama mahküm eden bir karara tevfikan hastayı idam et- miş olduklarmı söylemişlerdir. Söylenildiğine göre Steleskonun ismi “her şey, vatan için,, adındaki teşkilâta mensup talebe tarafmımdan tertip edilmiş olan kara listeye dahil idi. Dolaşan bazı şayialara göre, bir - çok şahsiyetlerin ve bilhassa milli çifçi rüesasından birtakımlarının i- simleri bu listede bulunmaktadır. Stelesko, dağıtılan “demir muha- faza" teşkilâtmdan ayrılarak bu teş- kilâta ve bilhassa teşkilâtm eski baş- kanı Korneliu Kodreanoya karşı ga- zetelerde mücadele etmiştir. Katil - ler teslim olmuşlardır. Cinayet siya- sal mahiyettedir. ti bitirerek evvelki akşam avdet etmiş ve son yapılan Olimpiyat faaliyetleri ve ecnebi temasları hakkımda alâka- darlarla görüşmek üzere dün akşam Ankaraya gitmiştir. Kendisini Asbaş kan Halit Bayrak ve Federasyon başkanları istasyonda teşyi etmişler- dir. Moda Deniz Klübü federe edildi Türkiyenin en mükemmel deniz spor vasıtalarına malik bulunan ve İktısat Vekili Celâl Bayarın reisi bu lunduğu Moda Deniz Kulübü, Fede- re bir kulüp gibi çalışarak Türk genç liğinin spor sahasında yetişmesinde âmil olmak istediğinden tesçil edil - mesi için Türk spor kurumuna mü racaat etmişti, Bu arzu Türk spor kurumu tara- fından memnuniyetle karsılandığ'ın dan Moda Deniz Kulübünün tesçil e- dilerek ittifaka alınmasına karar ve- rilmiştir. İstanbul atletizm kupası İstanbul Atletizm Ajanlığı tarafın- dan kulüplerimizi Atletizme teşvik etmek maksadile en çok atletle işti- rap edip derece alan kulübe büyük bir kupa verilmek üzere tertip edi- len Atletizm müsabakalarına buğün Taksim stadında saat 16 da başla- nacaktır. Yarın da ayni saatte de- vam edecek olan bu müsabakalarda 100, 200, 400, 800, 1500, 5000 metre koşularla uzun, yüksek, cirit, üç a- dım, diskatma ve 4x100 metre bay- rak yarışı yapılacaktır. Bütün atlet- lere açık olan bu müsabakalara ku- lüpler istediği kadar sporcu ile isti - rak edecek ve en çok atletle tesbit e- dilen dereceyi elde eden kulübe Atle- tizm federasyonu tarafından bir ku- pa verilecektir. Son zamanlarda muntazam çalış- malarla formlarını bulan atletlerimi- zin her sene ayni tarihte tekrarla- nacak olan bu müsabakaların ilk ku- pasını almak şerefini kulübüne kazan dırmak için çok fazla çalışacakları Ve dolayısile bir iki rekor daha yeni- leyecekleri tahmin edilmektedir. İstanbul Atletizm Ajanlığından; Hakem Kursuna devam etmiş olan hakem namzetlerinin 18 ve 19 Tem- muz günleri Taksim Stadında yapı- lacak İstanbul Atletizm kupası mil- sabakaları için saat 3 de stadyomda bulunmaları rica olunur. Suçlu inkâr ediyor ! İngiliz Kralını ölümden kurtaran kadın kimdir ? Mütecavize şiddetle vurarak silâhı düşüren kadın, bu vak'anın kahramanı sayılıyor Londra, 17 (Tan) — Suikast te - şebbüsünden dolayı iki kişinin tev - kif edildiği yolundaki şayialar teey- yüt etmemiştir. Polisler, yalnız An - drevo Mac Mahon isminde birisini yakalamışlar ve en yakin polis mer- kezine götürmüslerdir. Vak'a esnasımda hazır bulunan ba- zi kimseler, sulkast hâdisesinin ga - yet süratle cereyan ettiğini söyle - mişlerdir. Vak'anın şahitlerinden ba zıları, mütearrizin önüne geçmek için bir kadının müdahale ettiğini ve Mac Mahon'a şiddetle vurarak elin- deki silâhı yere düşürdüğünü anlat- mığşlardır. Bu ifadeyi, tabancanın kralın bindiği atm Aayağına kadar düştüğü şeklindeki müteaddit riva- yetlerle telif etmek güctür. Diğer bazı kimselerin naklettikle- rine göre kral, mütearrizi uzaktan görmüş ve gözlerini ona dikmiştir. Diğer birtakım kimseler, kralm mütemadiyen önüne bakmış olduğu- nu ancak hâdiseyi müteakip başını biraz çevirdiğini söylemektedir. Suçlu, “Ben hükümdarı ölüdrmeği tasavvur etmedim!” diyor Londra, 17 (A.A.) — Mac Mahon, müdafaa vekilile temasta bulunmak arzusunu izhar etmiştir. Bunun Üze- rine Boöv-Street mahkemesinde bu - lunmakta olan vekile telefone edil - miştir. Mahkeme, bu meseleye ait da vayi sekiz gün sonraya bırakmıştır. Davanın tehiri kararından evvel müdafaa vekili gu beyanatta bulun- muştur: “— Akşam gazetelerinde çıkmış olan hâvadisler dolayısile mahpus, hiçbir suikast teşebbüsü vâki olma- diğini ve kendisinin hükümdarı öl - dürmeği tasavvur etmediğini söyle- miştir.,, Bununla beraber Mac Mahon aley- hindeki itham, herhangi - bir kimse- nin hayatmı tehlikeye ilka etmek maksadile silâh taşrmak cürmü ola - caktır. Bu esrarengiz kadın kim? Londra, 17 (Tan) — Suikast hâ- disesinde rolü olduğu görülen kül renkli elbiseli kadın, vak'anın esra- rengiz kahramanı addedilmektedir. Hâdise ile alâkası kat'i olarak tayin edil iştir. Bazı ki , Şecavü zü takip eden karışıklık sırasında bu kadının da tevkif edildiğini zan- netmişlerdir. Halbuki, kadın, sade- ce polislerin delâletile merkeze götü- rülmüş ve uzun uzadıya isticvap e - dilmiştir. Birçok kimseler hayran - lıklarını bildirmek istedikleri için, is- mi ortaya atılmamıştır. Fakat, orta yaşlı olduğu öğrenilmiştir. Sarıştn ve iri yarı bir genç kızla beraber oto - mobile binen esrarengiz kadın, ara - ba hareket ederken uzun uzun alkiış- lanmıştır. Zabıta, halkın alâkasma karşı icap eden ihtiyat tedbirlerini almaya mec bur kalmıştır. Gazetelerin verdikleri malümata göre, Mac Mahon İrlândalıdır. Suikastçının hüviyeti Londra, 17 (Tan) — Dün, İngiliz kralma suikast yapmış olan Corc Mahon'un hüviyeti tamamen tesbit edilmiştir. , Haydpark mahallesinde oturan bu adam, 42 yaşında bir gazetecidir. Doktorlar Core Mahönu muayene e- derek aklen hasta bulmuşlardır. ı AASUN N dağilia Krol Sekininci Edewre Mahon evvelce de sekiz günlük bir mahkümiyet geçirmiştir. Krala suikast teşebbüsünde bulu- nan şahsın asıl isminin Jerome Ban- nigan olduğu ve Mahon adının müs « tear bir isimden başka bir şey olma dığı anlaşılmıştır. Suikastçı Corcun duruşmasma ge lecek cuma günü başlanacak ve cel. se hafi olacaktır . Hitler'in gönderdiği telgraf Berlin, 17 (A.A.) — Hitler, Ingil- tere kralma şu telgrafı göndermiş e tir: “Majestenize karşı yapılmak te « şebbüsünde bulunulmuş olan menfur suikast haberini aldım. Bu tehlike- den kuürtülmüş olduğunuzdan dolayı Majestenize en halisane tebriklerimi arzederim.,, Fransız Cümhurreisinin telgrafı Paris, İ7 (A.A.) — Reisicümhur, Lebrun, suikastten kurtulmuş oldu « ğundan dolayı İngiliz kralma tebrik- lerini iblâğa Corbini memur etmiştir, * Londra, 17 (A.A.) — Fransız se « firi Corbin, Bukingam sarayımna gide rek Lebrunun tebrik telgrafını kra- lm husust kâtibine tevdi etmiş ve mumaileyh, Corbinden Lebruna te- şekkür etmesini rica etmistir . gene müthiş bir zehir olduğunu anla- mak için onu pek az koklamak kâfi idi, Suzanne Blum bu şişenin, divan ü- zerinde hareketsiz bırakan felç gel- mezden evvel bizzat Vignon - Mar- cellet tarafınan lâboratuvardan Bgeti- rilmiş olduğunu biliyor. Bundan başka antropoloji müte- hassısının, ziyaretçiden bazı tecrübe- ler yapmak için bu şişeyi istediğini işitmişti.. Guy de Passevieres'in bu husustaki şehadeti kat'idir , Tahkikat esnasında meydana çıkarılan bir hakikat bunu pek teyit etmektedir. Vignon - Mar- cellet vaka gecesi parmak izleri hak- kındaki tetkikatına devamm etmektey- di. Çünkü divan Üzerinde teklifsiz görüştüğü birçok kimselerin alınmış ve tasnif edilmiş parmak izlerinden mürekkep bir albüm bulmuştu, Bu âlim adamın mesaisine nekadar büyük bir ehemmiyet verdiğini bili- yorsunuz, Guy de Passevieres kendi- Bini, bir daha geri dönmek ümidi ol- OA SY EMü Di ea madan hareket edeceğinden haberdar etmiş olduğu için Vignon - Marcelet, bir daha yüzünü görmiyeceği bu ada- ma ait olan yaprağı albümden kopar miştır, : Bu, Suzanne Blum için harekete geçmek zamanı idi. Zehir, orada eli- nin altında bulunuyordu. Ve cinayet mes'uliyetini yüklenecek olan kimse de ortadan kaybolmuştu. Hastabakıcı kabineye girmiş ve kö- türümün yatağma yaklaşmıştır. Ze - hir şişesinin muhteviyatmı süratle kristal bardağın içine boşaltmış. Vig- non Marcelet'ye bu ölümlü mayii ceb- ren içirmeğe teşebbüs etmiştir. Zavallı adam gücünün yettiği ka- dar mukavemet göstermiş, pek çok çırpındıktan sonra nihayet ölmüştür. Istintakm başlangıcındanberi Su- zanne Blum, yalnız bir defa hakikati söylemiştir: Maktulün sor sözlerini anlatırken: “Beni zehirlemeyiniz, be- ni zehirlemeyiniz!,, dediğini söyle- Miştir. ee Evet, zavallı adam bu zalim rica Ve niyazlarda bulunmağa mecbur ol- muştur. Katil de bu sözleri işitmiş- tir!. * Tekrar ediyorum: Suzanne Blum burada hakikati söylemiştir. Fakat çalışma odasının sürmeli kapısının arkasında bulunduğunu iddia etmek- le yalan gsöylemiştir. O, Vignon « Muçellet'nln başı ucunda bulunuyor- du. “Demek oluyor ki, Vignon - Mar- cellet, siyanür asidi içimiş — ve yıldırımla vurulmuş gibi olduğu ye- re yığılıvermiştir. Hasta bakıcı eldi- venli eliyle aradaki irtibat kapısının sürmesini ıtmiş, herbiri biner frank- lık evrakı nakdiyeyi ele geçirmiştir. Yalnız aceleden bir hataya düş- müştür., Yerden aldığı küçük bir şi- şeyi cebine koy SEKA Ü aai zehir şişesini ortadan kaldırdığını zannetmisse de hakikatte oradaki i- lâç şişesini almıştır. ln (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: