ZA No, 148 Önünden geçenle kişi mes'uttu: kon Alimle almanca konuşa, Adnan bu gece yeniden ger Bağında oturan asuri #* bazırı Belkis ya besi / mi a nla türkçe kö huşmağa başlayınca Belkis mahzun oldu: Türkçe Konusal kiste bir müslüman yaptı, Odada almancanıı, kim olması için Belkis gele bir (ota “il türkçe konuşulmasın m uzatıyordu- sinir hastalıkları" na döküldü. Alman, DU ann ve büyük yaşayış kaplıcslarma Belkise: tekrar hâ- yı ras yakaladı. iye Jâfı me- k, hemen giğeceki, «ine Belkisi İmge gün gec Adnan Kaşları e e rayordu: e ere mutlak oray& ikti, mi7 Adnan: / vi ıtlaka, gideceğiz” İmei ye m iz, deki “e” te Bel. m gelecekti de- mek? kızdı. Belkis, yal ; vr başka, meal a ge © vi bu zengin kocanın ne mâ- asi Bani Belkis bu gece bir kere daha gördü: Para insanı bahtiya: mi 5 LA gemi a zırladı. Bu geceden itibaren Belkis duha çok sinirli olacaktı; “Gastayn.. hamamları her gün kavga mevzuu o lacaktı; oraya Adnansız gitmeyi e di teklif etmiyecekti: Adnan da ve nu kendiliğinden hatırlamıyacan. Ve bir türlü gitmiyeceklerdi. R M sin ge sinirleri hiç geçmiyecekti. ei Belkis, şimdiden bem e Adnan, karısmdeki İn ham gin âlimle muha- rebeyi konuşmağa bagla. DEMEN “Adnan uzun üzün susuyorlardı. e ker nazır anladı: Muharebe ee gil tiği iin ikisinin de ağını vee açmıyordü. Memleketin ma ii casıyle paylaşan kadına hürme doldu. lr ini 40 inmtirle edi otomobile Adnanın arkası, bir istasyon kür ker nazır, Adnanın tebrik etti: “Bahti- yarsın Adnan!, dnan ldi kağar bahtiyar değil kedi dar sanabilirdi. Fakat teb- rik istihza değildi. ması haklıydı: dar mes'ut kart kat tebrik edilen Geceyarıst. Adnan m kak kapısında yor. Uşaklarla, İrenin kalkacağı dar kalabalık. As kulağıma karını saadetini, Adnan, yalnız yüzü İ imsedi. Gözlerini " me rağ Gözlerin- ıstırabı belli olacaktı. Insanların emelini iki Şey söyler: Göz, ses. Nazırla Almanm bindiği yaverli otomobil insansız sokakta büyük gi riltüyle kalkarken, sokak kapısının elektrik ışığında takkeli bir iskelet durdu, Adnana elini uzattı. Çeri ayaklarında İâstik vardı; sırtmds. z sey “vaktiyle. yağmurluktu. Fakn tuhaf: Iki adam gibi uzun olan iske- letin herkes gibi gözleri vardı. Deha tuhafı: Adnandan bir lira istiyen is kelet bahriye miralayı Hüsrevdi: Kanunt ye ralay Hüsrev 4 a mermer yalnm salonunda kim- 86 yokmuş gibi masaya bu kasketi fırlatımıştı, Adnan o gün Kendisini a- — yerine ia lsrevin suratım i Kasketi © kadar umutmamsştı ki, bâ- M kırmızı sanı Gece karanlığında bu kasketle dön- | gü: İnin karanlığı tabanca gibi dolar. Ad- birdenbire korktu, Fakat Hüs- revin dilendiğini görünce cesur oldu. Yerden çıkmış gibi birdenbire karşı- sında duran polise emretti: “Hacet yok. Siz gidin!,, Polis de gördü: İs. kelet yalniz dileniyordu. Adnani öl dürmiyecekti. Ve polis, kolunun tek heceli selâmı ile, tek bacağında dön- dü; kayboldu. Yatak odasma çıkarken, Adnan, Belkisin yemekteki yüzünü bir an i çin unutmuş, başka şey düşünlüyor- du: “Hüsrev niçin bir lira kadaraz umumide m gi akara gibi sa- daka da bir liraydı. Sonra zaten Ad- nan neksdar düşünse istenen paranın. başka sadakalar kadar az olmasının sebebini bulamazdı: Sadakayı istiyen adamım zekâsı, verenden, o anda, da- ha çoktu: Hüsrev miktarını söylemi- yerek isteseydi, Adnan, erkânıharp müşirinin bu eski damadına yakışa- cak bir şey vermek istiyecek, onun için hiç vermiyecekti, Müsrev dilen- ci olduğunu, dilenci kadar para İsti- ! yerek Adnana bildirmeliydi. Bu dirayetinin sayesinde, Hüsrev, şimdi satmaldığı rakıyı bir dar 80 kakta — abdest bozar gibi — duvara dayanarak içerken Adnan girdiği yatak odasında, Belkis, kaplıcalara lar | Naşidle gidemiyeceğine, ufak hiçki- rıklarla ağlıyordu. Bu hıçkırıklar in- sanı sahnede birinci smıf artist ya- pardı; o kadar güzeldiler. Adnan, hıçkırıkların önnüde, asker nazırın tebrik ettiği bahtiyarlığmdan utandı. Sonra kızdı, Bu kadın böyle sebepsiz niçin ağlıyordu? Adnan onu deminki dilencinin karısı olmaktan kurtardığı için mi? Sırf kocasmı betbaht etmek için ağlıyan kadma, Adnan, konağın kapısındaki dilencinin anlatmak istedi. Fakat bu derece küçülmekten korktu: Eski ta- rih hocası olacaktı; Aksarayda otu- ran adam olacaktı; sonradan görme Ödemiş, (Tan) — Öğemiş Cezaevi, ünden gühe örnek bir iş yuvası ha- line gelmektedir. Mahkümlardan bir kınmı beleği işlerde çalıştırıldık- kasketi simdi | tütün dizmekte, wwel tanıdı. | ra, çorap. ları gibi, 150 kadarı da cezaevinde bina içindeki kundu- örme, dokumacılık»ve ma- rangozluk stelyelerinde çalışmakta- dırlar. Cezaevinin bahçesine dikilen yor. aneilğe İP İAâtatürk heykeli, geçen hafta mera- y ida di ol e leke idik a dn ün die si ime ii in az ma öv bir sadaka istemişti?,, Çünkü harbı| rin kıskandığı bu konakta yalnız iki akta sığıntı olan Süleymanla Cevat sızlara benzerler. Dilenen ele gece- | olacaktı. Belkis birdenbire #ustu; dinledi. Yatak odasının kapısı vuruluyordu. Kapıyı vuran Alfred Cevaddır: Bu akşamki izyafette yemek masası. na Cevad çağrılmamıştı. Adnan “O ayrı yesin!,, demiş, Belkis deeve bir Alman gelecek diye keyfinden Ceva- dm gördüğü istiskali kocasma karşı bir mesele yapmamıştı. Cevat ikisine de kuduruyordu. "Ablasmın., ağladı. ğmı duyunca sevinmiş, Karı kocanın arasındaki ıstırabı daha ziyade uzat- mak için Belkisin göz yaşlarına telâş etmeliydi. Adnan kapıyı açtı. Cevadı görünce i ağlam dı, Pija- masının yakasmdan göğsünün-ilları taşan Örrad Movie daRif: — Ablama bir şey mi oldu enişte? Adnan haykırdı? — Defol kârata! Kapıyı korkunç gürülütyle oğlanm yüzüne kapadı. Aksarayda oturan Adnan kaç yıldır gizlendiği yerden nihayet meydana çıkmıştı! Belkis bu küfürle bir çığlık kopardı. Ellerini yüzüne kâpadı. Artık ağla» mıyordu; artık inliyordu: — Ne bahtsız kadmmışım ben! Ben biliyordum gaten kiminle evlen diğimil (arkası var) * Düzeltme Dünkü tefrikamızda bazı ad yanlış çıkmıştır, Doğrusu şunlardır: 4 nel satırdaki (Prens Abmed) yanlıştır, doğrusu (Prent Hasan)dır. 41 nci satırdaki: (Şimdi Belkis ile Adnan.) elimlesi noktayla bitmeyip. şu suretle devam edecektir: (Şimdi Belkis ile Adnan balodan in Kar palt otomobili fle dönüyorlar.) Koza 41 nel satırdan sonraki şü iki satır tefrikanın en başında olacaktır: (Oğlanın her tarafı o kadar erkek- ti ki Adnan bu intihaptan güphelene- cekti), A READER Ödemiş ceza evindeki mahkümlar simle açılmıştır. Cezaevinin direk- törü Ziya Doğuer, müspet çalışma» ri ile kendisini bütün mahkümlara sevdirmiştir. Yukarki resim, mah- kümları bir arada gösteriyor. * Izmit, (Tan) — Inhisar memur. larmdan Cemilin altı yaşmdaki Hu- riye adlı manevi evlâdı birdenbire kaybolmuştur. Zabıta, araştırmala - ra başlamıştır. FAYDA —— BİLGİLER Bugünkü Program İstanbul Senfonik musiki, (plâk). 19: Haber- ler, $: Halk musikisi (plâk). 20: Pro- fesör Ferdi Sintser tarafımda piyano kon- esri. 20,30; Stüdyo orkestraları, 21.30: Son haberler, Sant 22 den sonra Anadol gazetelere mahsus bavadiş cektir. Budapeste —— 2025: Piyes, 21.10: Koro kenseri, 24: Almanca konferans, 24.20: Cazband. Varşova —— Jamsrnın verile- dyo piyesi, 20,30: Piyano konse- xİ , 23: Muhtelif 23,15 4: Dans musikisi, > Hafif musiki, 2108: Bohemya or- sşmlar markilar. 21.0: Piyes, (Meesimin galeri) 2,15: Karebaddan #usiki nakli, Bükreş 10,15: Küçük radyo orkestrası3 1015: Konserin devamı 2020: Garkılar. 21,15: Küçlik orkestrn. 2243: Konser nakli, 23,45 Ecnebi diliyle haberler.. Moskovs Massoreskinin operalarından sah. geler, 20: Plâk, 21: Fransız halk şarkıları, | (Sopran). 28: Yabancı dillerle neşriyat, Sinemalar, Tiyatrolar ime * HALK OPERETİ : Bu aksam saat 21,48 de Taksim Bahçesinde (Rahmet EL.) opereti. Yakında (Babalık). * ÜSKÜDAR HALE : (Kilo Kio). Davetler, Toplantılar Şişli Halkevinden £ Şişli ve Nişantaşı civarmdaki o muhtaç halkımızın dişlerini (Maçka, Bayır sokak 90 numarada diş doktoru Nusrat Ural) çarşamba günleri öğleye kadar parasız olarak tedavi edecektir, # EYÜP DİSPANSERİ İstanbul Veremle Savaş Kurumu kanlığından £ Savaşımızın Eyüp Dispanseri mmayene günleri değişmiştir. Bundan sonra çarşam ba ve enma günleri 15 ten 17 ye kadar Erenköy Sanateryomu baş tabibi doktor Seyfettin Köksal tarafından müracaat #den | hastalar muayene edilecektir. Veremle savaş kongresi Nizamname mucibince Cemiyetin senelik ki 1 Ağustos 986 cu- martesi saat 14,30 da Cağaloğlunda Kızılay binasında (e toplanacağından sayın azaların teşrifleri rica olunur. £ Bastanesı 24353 Zeynep Kömü hastanesi Üsküdar 50179 Kuduz hastanesi Çapa 21142 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 Gülhane hastanesi Gülhane © 20510 Haydarpaşa Nümüne hastanesi 60107 Brlal hastanesi Şişi 42420 Bakırköy Akü hastanesi 1680 Şark Demiryolları Sirkeci 24079 Devler Demiryolları Haydarpaşa 42145 İtfaiye Teletonları om m İstanbu! İstsiyesi 24222 Kadıköy 40020 etatyesi Yeşilköy Bakırköy. Bürükdere, Üsküdar itfaiyesi 40525 Beyoğlu itlaiyesi 44640 Büyüksda Heybeli Burgaz Kab mm takaları için telefon santralındaki memurs vanem demek kâfidir. Müraenat yerleri Denis yolları acentesi Telefon 42162 Akay (Kadiköy iskelesi) 43732 Çabık sıhhi yardım teşkilât Bo cumaradan umdar otomio bili istenir 04009 ——— Gazetecilik ve Matbaacılık Türk Anonim Şirketi İdare Meelisinden : Şirketimiz Heyeti Umumiyesinin görülen lüzum Üzerine fevkalâde iç- timaı 20-7.1096 pazartesi günü saat onbirde Şirketin Merkezi idaresi o- lan Istanbul'da Ankara caddesinde 100-102 numarada kâin Şirket bina- smda aktedileceğinden şirket histe- darları işbu içtimaa davet olunur. RUZNAME| MUZAKERAT : Şirketin sermayesinin tenkisi ; TAYYARECİI Genç kız bir koltuğa ket edenlerin arzu ve korkularını ife- de eden bir alev parlıyordu. Etrafında, dünya ebediyetinden €- min, lâkayt bir halde'idi. Yalnız ba » tan güneş, onun ince vücuduna, anla- yışlı ve dost şualarını gönderiyordu. Demiryolundan. bir matem düşünce. sine, bir baloda hemien akla geliveren İ stkter bir iş meselesine benzer bir tren geçti, Genç kız, yanında, ayakta du» ran bir ihtiyar kadına başımı çevire - rek: — Hayır, dedi, biliyorum. Kadın cevap vermedi ve hasta gen; kız tekrâr etti: — Boşuna yalan söylüyorsunuz. Şu karşıdaki yegillikler sararıp, ağaçla - rın yaprakları dökülünce... Ihtiyar kadın bu sefer cevap ver- di: — Roman, hepsi roman... Daha iyi- sin, emin ol. Senin başında bütün genç kızlar, yaprak dökümünden bah sedip dururlar, Havada fırtma vardı. Gökyüzü ka- rarıyordu. Genç kız başını kaldırdı ve süratle yaklaşan bir tayyare gör- dü. ırak dökümünü genç kız dü- şünür. Artık modası geçmiş bir dü. günce, değil mi? Yeni bir şey bulmak Tüzım. Meselâ... Şu karşıdan gelen tayyare posta tayyaresi. Yalnız ya « zn işliyor. O halde, artık posta tay» yaresi geçmeyinee... diyebiliriz. Fakat tayyare gittikçe yaklaşıyor. du, ve tuhafı sesi, gürültüsü duyul- muyordu. Çünkü makinesine bir sa- katlık arız olmuştu ve biraz sonra, gelip, genç kızın oturduğu koltuktan biraz öteye kondu. İçinden genç, ha- yat dolu, çevik bir tayyareci fırladı, koşa koşa genç kızm yanına gelerek: — Affedersiniz, dedi, küçük bir a- rıza oldu, Buradan nereden telefon edebilirim? z Genç kız, ilerdeki köşkü gösterdi Pilot gene koşa koşa gitti ve biraz sonra, ayni suretle döndü, genç kızın yanma oturdu, Şimdi, ona, gezdiği memleketlerden, üzerlerinden uçtuğu diyarlardan bahsediyordu. Bütün ga- yesi, güzel tarhedilmiş bahçelerle do- lu bir dünya üzerinde uçmak ve gi - dip ebediyette kaybolmaktı, Fakat bu kabil miydi? Değildi. Buns rağmen gayesinin tahakkuk. im) olmadı. ğını kabul etmek istemiyordu. Genç kızın şimdi neşesi yerine gel- mişti, Bu göklerden inen delikanlı, o- na bayat aşkımı getirmişti. Durma. dan, karşısındakini sikip sıkmadığına ehemmiyet vermeden, mütemadiyen konuşuyor, kendi sözlerine kendi gü- Hiyordu. PFukat artik karanlıklar basmıştı. Genç kız koltuğundan kalktı, Tayya- reci örtülerini topladı, ve ona, köşke kadar refakat etti, sonra makinesinin başma döndü. İhtiyar kadın koltu - an yanından kıpırdamamıştı. Sor- ui Hasta mı? Yaşlı gözlerle, Mhtiyar kadın cevap Gerek esaleten gerek vekâleten en | verdi 821(100) aded hisseye malik olup ta Işbu fevkalâde beyeti umumiye içti» mamda hazir bulunmak isteyen his- sedarlar ticaret kanununun 371 İnci maddesi mucibinceniçtima (günün den bir hafta evvel sahip oldukları hisse senetlerini Şirket idare merke- #iBe makbuz mukabilinde tevdie mec | | burdurlar, 4892 ——— ZAYI — Nüfus tezkeremle 3278 si. sil No. lu sandaleılık ehliyetnamemi ve sandalımın senedi babrisini kay- bettim. Yenilerini alacağımdan es- kilerinin hükmü yoktur. Kasımpe- sa'da Sandalcı Süleyman Zurnacı. — Hem de çok fena. Tayyare pos- Laları kesildiği vakit... — Sonbaharda. Teşrinisani 15 te demek.. Uzaktan bir motör gürültüsü du- yuldu. Bir otomobille makinistler ge- liyordu. Bütün gece çalıştılar, Tayya- reci gözlerini köşke, genç kızım oda- mın penceresine dikmiş, düştinüyor- du. Pencereye sart bir ışık ve'pence- re sarı bir müstatil seklinde uzaktan bir ölüm beyannamesi halinde görü - nüyordu. »* Artık genç kız bahçeye dahi çıka. mıyordu. Yalnız penceresinin önüne uzanmıştı, | Gözlerinde, endişeli ve ihtiraslı, hare- | geçen posta oturuyor, ve her gün öğleden zonra tayyaresini bekliyordu. Teyyare, geçerken, alçalıyor, tayya- reci, her gün, muntazaman, bir de- met çiçek atıyordu. Genç kıza bu çi- gekleri annesi getirdiği zaman, o, tayyarecinin bahçeden bir dünya fize rinde uçmak hayalini anlatıyor, bu demet çiçeğin, hiç olmazsa ona bir an Irk bir bahçeden dünya yaratabilece- gini izaha çalışıyordu. Acaba bu fazla konuşmaktan mı nedir, gittikçe zayıflıyordu ve yata- ğndan bile kalkamıyordu. Ve 15 teş- rinisanide, tayyare, sonuncu seferini yaptığı gün, ihtiyar anne, ilk defa 0- larak kızımın yanında soğukkanlılığı» »ı kaybetti ve karyolanın üzerine yi- ğılarak, kızmın karşısında, o güne ka İdar zaptetmiş olduğu gözyaşlarının çeşmesini açtı. Ertesi gün, müthiş bir fırtma var- dr. Can çekişen hastanm odasını, sağlamları bile ezen, ağır bir hava doldurmuştu. Genç kız hümmalar İ- çinde yanarken, gözlerini açtı, saate baktı. Bir nefes halinde: — Tayyare, dedi, hepbu saatte geçerdi, Sonra mahzun hayatını teşlim et- mek üzere, mı yastığa devirdi. İTam o esnada gürliyen fırtınanm a- rasmdan bir motör sesi duyuldu ve genç kızın gözleri parladı. Acaba bu, riya mıydı. Sarı penceresinin çer- gevesinden, tayyarenin hakikaten gel diğini, alçalıp. her günkü çiçek deme- tini attığını gördü ve gözlerinde bir parlaklık oldu. Ertesi ve daha ertesi günler, tay- yare, mutat saatlerinde geçiyor ve çiçeğini atıyordu. Böylece bir hayli günler geçti ve ölüm mağlüp olur gi- bi oldu. Fakat bir gün, fevkalâde sı- kıntılı bir gün bu mnu tazam uçuşla ölüme karşı çe- kilmiş olan seddi aşmak için, gaddar ölüm hir hileye müracaat etti ve.et- rafa müthiş bir sis saldırdı. Tayyare- di, arkadaşlarınm: Demelerine rağmen: — Ne olursa olgun, diye cevap ver- di, bu sabah telefon ettim. Pek fena İmiş. Onu yalnız bırakamam. Havnlarimea, içinde, bütün dünys servetlerinden daha kıymetli bir ha- mulesi olan seven bir kalbin endişeie- rini taşıyan .tayyarenin etrafını sinsi, pamuk ağleriyle sardı ve tayy& tee, nihayet, bir delik görüp de, köşkü ve bahçesini görürlim ümidiyle iğildiği vakit, sonsuz bir denizden başka bir şey göremedi. Kaybolmüuştu. O dakikada, genç kız, gökyüzünü ve yeri boğan bir sessizlikle içinde ölüp gitti. Gözleri, #uatin üzerine mıhlı kalmıştı. . a Beyoğlu 3 üncü sulh Hukuk Ha kimliğinden : Mahkemenin 936 - 602 sayılı dosyasile Ziraat Bankası tara- fından Tepebaşında Şehir £ tiyatro- sunda bilet toplama memuru Rasim ve İhsan aleyhlerine açılan yüz yet- miş dokuz lira alacak davası için da va edilenlerden Rasime (gönderilen davetiyesi mezkür mahalden çikarak halen nerede bulunduğu — bilinmedi- Zinden tebliğat icra edilememiş ve davacı vekili avukat o Asim İlânen tebliğat icrasını istemekle, #ânen tebliğat icrssma (karan verilerek muhakemesi 13-7-936 saat 10 a bi rakılmış olduğundan işbu gün mah- kemeye gelmediği veya tarafından | bir vekil göndermediğinden mahe menin 23-9-036 (yirmi üç eylüi do- kuz yüz otuz altı) sent 10 da giya- ben görüleceğinden giysp kararı ma kamına kaim olmak üzere ilân olu nur, (24405)