ez 6 SAĞIK —a—| Tarım kredi kooperatifleri İktisat Vekâleti mühim bir (Oliraya kadar itirazsız hazırlıyor —— ÖĞÜTLERİ Montreux'nün bulutları Birkaç günden beri, Boğazlar kon- feransından gelen hsberler herkesi #inirlendiriyor. Konferansın başlan» gicında her taraf, zaten pek açık o lan, hakkımızı teslim etmekte mütta- fir olmuşken işin tafsilâtında ibulAf lar çıkmış... Acaba ne oldu? O güzel Leman gölü kenarında bulutlar birden bire arttı mı? Vakıa, İsviçrenin dağlarm dan gelen soğuk hava göllerin Üze- Tine vardığı vakit oralardaki daha az soğuk havaya temas edince bulut ve sis yapmaya pek elverişildir. Fa- kat bu hâdise Leman gölü üzerinde, Montrö'den ziyade Cenevre tarafla- rmda olur, Çünkü Montrö tarafın- ds göl suyunun hararetile havzum | harareti arasında fark daha azdır. | Zaten İsviçrenin bulutlu günleri| İstatistiklere bakınca da, Muntröde «| ki ihtilâfı orada bulutların çoğalma #ina atfetmek kabil değildir o Tem- muz ayda oranm bulutları bütün gökyüzünün ancak onda 4,5 kısmını kaplar. Bu nisbet Eylül ayındaki on- da 4,4 kadar az olmasa bile ona ya- kındır. Konferans, meselâ birincikâ- Dun içinde, bulutlar gökyüzünün on- da 60 kısmını kapladığı vakit top- lanmış olsaydı, sinirlenmeyi bulutla- ra atfedebilirdik. Şu halde, Montrö'deki ihtilâfı, bir kaç gün önce Cenevrede toplanan Akvam Cemiyetindeki #inirlenmeye mi bağlamak lâzımdır?. Onun da güphesiz tesiri varsa da kabahat yine Cenevrenin bu mevsimdeki bu- İutlarında değildir. Orada da bulut- lar daha ziyade kışın olur. Birincikâ- nunda bulutlar orada gökyüzünün onda şekizini kapladıkları halde, Ha ziranda ancak onda 5,8 kısmını ka- patırlar. Bütün yıl içinde bulutsuz glinler Cenevrede 60, Möntröde 90 dır. Bunların en çoğuda şüphesiz yaz mevsimi içindedir. Benim fikrimce, Cenevrede çıkan ginirtiliklerin de Montröden bildir! - len ihtilâfların da sebebini Leman gö lünün bulutlarında değil, murahhas- arın yaşlarında aramak lâzımdır. Akvam Cemiyetini o gölün kenarın- da kuranlar, Clemencesü; Loyd Ge- örges, ihtiyar adamlardı. Göl iklimi ginirlere, fikirlere sakinlik verir diye cemiyeti orada kurdular, Halbuki göl havası sakinliği ancak ihtiyar - “lara verir. Damarlarındaki tansiyon ları artmış, damarları sertleşmiş mi deleri işlemiyen, böbrekleri çalışanı yan ihtiyarlar göl kenarında rahat ederler, keyiflenirler, ihtilâf çıkar. mak istemezler. Gençlere ise göl havası yaramaz. Onları sinirlendirir. Uykularını bo - zar. Ihtilâf ta bundan çıkar, Cenev- rede sinirlenen, Montrö'de ihtilâf çi karan murahhaslar, ben eminim ki, genç adamlardır. Onları Montrönün Üstündeki Nay kayalıklarına çıkar - malı, orada altın renginde vadinin Manzarası karşısında, bakınız, sinir. leri nasıl yatışacak, güçlükler nesi çözülecektir. LOKMAN HEKİM Üniversitede Kadroda esaslı hiç bir değişiklik yok Dünkü gazetelerden biri Üniversi: tenin beklenilen verimi vermediğini. bu itibarin yapılacak ıslahat arasm da kadroda esaslı tebeddüller yaprla- cağını, ecnebi profesörlerile mevcut mukaveleler Eylül birde biteceği el- hetle bunların yenileştirilmiyeceğini yazıyordu. Dün kendisile görüşen bir muharririmize Rektör Cemil Bil- #el bu neşriyatın tamamile asılsız ol. duğunu söylemiş ve Üniversitede ya pılacak ıslahat hakkında evvelce yal mz gazetemizde uzun uzadıya yazı- lan malümatın hâkikate mukarin bü- Tunduğunu ilâve etmiştir. Malüm ol- duğu üzere biz geçen hafta yazdığı- mız bu yazıda ecnebi profesörlerle yapılan mukavelelerin beş ile on se- ne arasında tehalüf ettiğini, bu İti- barla mllddeti biten bir profesör bu- lunmadığını ve hükümetin de muka- vele ahkâmlarına tamamile riayet e- deceğini, ancak yeniden ecnebi pro- fesör veya doçent celbi mevzuu bah- solmadiğı Üniversitenin bazı fakül telerinde tedris müddetinin arttırıl- » mast cibetine gidileceği ve bundan dolayı da muhtelif fakültelerde bazı değişiklikler olacağını yazmıştık. ! vanları ve zirai istihsal âletleri üze- program TAN Ortakların bütün mahsulü ile zirai âletleri üçüncü şahıslar tarafında Ankara, 15 (Hususi muhabirimiz- den) — Türk köylüsünü millet cümi ası içinde hatırı sayılır bir varlık ha- Une getiren Atatürk 2838 sayılı kre- di kooperatifleri kanunu mucibince kurulması lâzımgelen ilk kooperati- fin bir numaralı ortağılır. Bu hâdise; şeflerin ve devletin, köylünün hayatında bir inkılâp ya z pacak olan kooperatiflere verdikleri ekemmiyet ve değeri anlatan güzel bir örnektir. Bugün Ekonomi Bakanlığını en fazla meşgul elen mevzular arasında kooperatiflerin kuruluşu meselesi vardır. Bakanlık programını hazır -| lamış ve Ziraat Bankasının hazırla: dığı nizamname de Vekiller Heyetin ee tasdik edilmiş, meriyete girmiştir 1470 sayılı kanunla Ziraat Bankası” | na tâbi bülunan kooperatifler üzerin | de, bundan sonra Ekonomi Bakanlı» ! ğma çok geniş bir salühiyet verilmiş tir. Yeni nizamnamenin koyduğu bükümler arasında yeni tarafları 0- lan kısımlar kredi; senetler; alacak ların tahsili; satılık rehin hakkı, or- takların dışardan borç alması; mu- hasebe ve kontrol işleri; fesih se- bepleri; kooperatiflerle, © bankanın alâkası ve tasfiye işleridir. Kuruluş gayesi “ortaklarmm mah güllerini ıslah etmek, arttırmak ve kiymetlendirmek için ucuz istihsal kredisi açmak, ortak müstahsilleri zararlı kredi yollarına başvurmak - tan alıkoymak ve böylece yurt için- de ve dişmda rekabet kabiliyetini, çoğaltmak olarak tarif ve tesbit edi- len kooperatiften ortaklar; koopera- tiflerin kendi kredi hadleri içinde ve mali imkânlara göre ödünç para ala bileceklerdir. Ödünç para isteyen ortaklar. buna mahsus formülleri doldurup kendi- leri ve kefilleri imzaladıktan sonra idare heyetine vereceklerdir, Idare heyeti bu dilekleri tetkik et»; tikten sonra verilecek ödünç parayı kararlaştıracaktır. Kooperatifin ken di sermayesi ve Ziraat Bankasınm te min edeceği kredi, ortakların dilek- lerine yetmiyecekse, ilkönce her or- tağın kredi haddi içinde 100 liraya kadar faiz ve ödeme kabiliyetine gö re alabileceği ve istediği borç para- lar dağıtılacak, geriye kalan mikdar ortakların kredi hadleri nisbetinde verilecektir. İcra ve iflâs kanununun 98 inci maddesinde yazılı vesikalar hükmün de olan borç senetleri Ziraat Banka- sina ciro edilerek orada saklanacak- tır. Ziraat Bankası bu senetler üstün de doğrudan doğruya takip yapmak hakkımı taşımaktadır. Borçlar nasıl geri bırakılacak? | Kuraklık, dolu, sel, hayvan ve ne- | batlarda baş gösterecek bulaşık has talıklar gibi âfetlerle fiyat düşkünlü Zü gibi ekonomik sebepler ve yangın dolayısile kooperatifin gününde top- lanamıyan alacaklarının hepsi veya bir kısmı Ziraat Bankasmın muvafa katile kooperatif idare heyetince te cil edilecektir. Bu tecil halinde faiz nisbeti aynidir. Mahsulleri satış hakkı Bir tarım satış kooperatifi mınta- kasında bulunan tarım kredi koope- ratiflerinin tahriri iznini almamak» tan hiçbir mahsulünü satamıyacak- tır.Bu hükme aykırı hareket edenler hakkımda idare heyeti hususi bir maddede tasrih edilen cezaların ye- rine getirilmesini isteyecektir. Ortakların bütün mahsullerile hay rinde Tarım Kredi kooperatifinin re bin hakkı vardır. Bunlar üçüncü şa hıslar tarafımdan haczedilemiyecek - tir. Tarım satış kooperatifleri olan yerlerde bu kooperatiflerin elinde bu lunan ortakların mahsulleri ücüncü şahisların alacağı için icra dairele- rince doğrudan doğruya haczedilemi yecektir.Ancak tarım kredi koopera- tifinin alacağından artacak para ile ortağa olduğu gibi verilecek veya e- linde bırakılacak mahsuller haczo- lunabilecektir. Vadesinde ödenmiyen borçların tahsili şekli Kooperatife olan borçlarımı gü- nünde ödemiyen veya kendilerile ke- fillerinin haezolunabilecrek menkul malları bulunmayan ortakların gay- ri menkul mallarma başvurulacak - tir. Bu mrilları kooperatif kendi üze n haciz edilemiyecektir rine de alabilecektir. Şu kadar ki iki yıl içinde böyle üzerine geçen ma li başkasma satamıyacaktır. Ve bu vakit içinde kooperatifin alacağı faiz le beraber borçlulâr tarafından öde- nirse, gayri menkul sahiplerine geri verilecektir. Ortakların dışardan borç alması Ortaklar mahsullerini arttırmsk için ipotekli Ziraat Bankasından ve- ya başkasından kredi kooperatifinin vade veya hadleri Üstünde glabilccek leri borçlar için, kendi kooperatifinin ve varsa satiş kooperatifinin iznini İ almaya mecburdurlar. Bn izin, kredi | kooperatifine karşı taahhütlerini vak tinde yerine getirmiş olan ortaklara verilecektir. Muhasabe ve kontrol Kooperatiflerin iş yılı 1 İkincikâ. | nundan 31 İlkkânuna kadar sürecek tir. İş yılımn bitmesinden sonra ni- hayet iki ey içinde bütün işleri unla» tan yıllık blânçoya kâr ve zarar he- sabt idare heyeti raporile hazırlanıp kontrol heyetine verilecektir. Kon - trol heyeti,blânço ve rapor üzerinde ki tetkiklerini bir hafta içinde biti rerek Zirant Bankasma verecektir Kooperatifin kuruluş masrafları ilk üç ay içinde kâr ve zarar hese bından kapatılacaktır. Banka ve kredi işleri Kooperatif ancak Ziraat Bank dan para alabileceği gibi diğer bü - tün banka işlerini de Ziraat Bankası ile yapmaya mecbur tutulmaktadır. Zirast Bankası kendi maddi im - künlarma göre kooperatife ortakları nın kredi dileklerini karşılamak üze re hesabı cari şeklinde kredi aca cak, kooperatif 300 liradan fazla pa- rasini kasasında tutmiyarak Ziraat Bankasma yatiracaktır. Ancak, gün lük işler 300 lira bulundurulmasını gerektiriyorsa ihtiyaca yetecek ka - 'dâr pare alinacaktir. Kooperatifin alacaklı durumu ne olursa olsun Ziraat Ban- kasım kontrolü altmdadır. Kooperatifin idare heyeti reisi ve azaları ile müdür ve memurları bu kontrolleri kolaylaştıracaklardır. Zi- raat Bankası ihtarlarma ve önleyici tedbirlerine rağmen bankanın kredi menfaatlerine ve Tarım kredi koope ratifi işletmesine zarar verecek hare ketlerine herhangi bir şekilde devam etmekte ısrar eden kooperatifin iş- lerine vaziyet edecektir. Ekonomi Bakanlığı istihsal vazi - yetlerile mahsul seviye ve ehemmi - yetlerini gözönünde bulundurarak hazırladığı programa göre koopera - tiflerin kurulması İçin gereken bü - tün kanuni şekil ve formaliteleri, bitirmiş vaziyettedir. Bugün Türkiye de 683 kooperatif vardır. ————— Fransanın Milli Bayramı kutlulandı Fransızlarm 14 Temmuz milli bay ramı münasebetile evvelki sabah 86- farethane binasında tertip edilen resmi kabulden sonra, gece, Ünyon Fransezde 200 kişilik mükellef bir 2) yafet, verilmiştir. Ziyafet Marseyyez marşı ile açılmış, bunu müzikal bir program takip etmiş ve bayram ko- loni tarafından kutlulanmıştır. ve borçlu Yerli Mallar Sergisinde sergi gecesi 8 inci yerli mallar sergisi tertip heyeli, kararlaştırdığı sergi gecesi ve paviyon müsabakası etrafındaki çalışmalarına devam ediyor. Gecerin pek parlak olmasme bilhassa gayret edilmektedir. Paviyon müsabakası için düşünülmüş esaslar Xarar altı - na almmıştır. Bu kararlara göre, her paviyonun methalinde kutular ko nacak ve halk bu kutulara beğendi- ği paviyonun ismini yazarak atarak tır. Ençok rey alan paviyon, birinci ilin edilecek ve milkâfat verilecek- tir. Sergi gecesinde paviyon müsaba kasmdan başka bir de güzellik müsa bakasr tertip edileceği anlaşılmakta dır. Serginin önümüzdeki pazar gü- nü kapanması mükarrerdir. Anı paviyon sahipleri, sergi komiseri ne müracaat ederek serginin bir mid det daha nerk bülundurulmasımt dile- mişlerdir. Müracaatın müsbet biş ne tice vermesi muhtemeldir, Kaymakamlar ceza kesebilecekler Belediye, zabıtai belediye talimat- namesinin ehemmiyetle tatbiki için yeni tedbirler almaktadır. Bu tali - matname esnafın, nakil vasıtaları - nım ve #air bütün lüzumlu İşlerin kon trol ve tanzimi. İçin kâfi derecede ahkâmı Kavi olduğu halde tatbik sa- hasındaki ihmalkârlıktan dolayı iste nilen neticelere varılamamaktadır. Ancak bu ihmalkrlık alâkadarların vazifelerini hüsnü ifa etmemelerin - den ziyade talimatnameye riayet &- dilip edilmediğini kontrol edecek de- retede memur bulunmamasıdır. Aşa- ği yukarı bir seyyah şehri olan İstan bulda bilhassa esnafım intizamsız ba reketleri ve hileye tevessill eylemek te devam etmeleri doğru görülmemiş tir. Ancak, belediye zabrtesı kadro- İ su bütün ihtiyaçları karşılayabilecek bir hale getirilinceye kadar kaza kay makamlarile nahiye müdürlerinin mıntaları için bilhassa sabah ve ak- | samları sık sık teftişler yapmaları ve gördükleri yolsuzluklar için esna fa bizzat ceza yazmaları muvafık görülmüştür. Bilhassa kaymakanılar bu vazifeyi işlerinin en mühimlerin- İ den biri olarak benimseyecekler ve azami beş liraya kadar itirazsız ceza lar kesebileceklerdir. Bu hususta ken dilerine vali tarafından kat'i tebligat İ yapılmıştır. Hattâ Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ bile bizzet İ bu teftiş işiyle uğraşmakta olup yal niz son on beş gün içinde dört Sey- yar esnafa ceza kesmiştir. Poliste Kınalıada vapuru Kadıköyürda iskeleye bindirdi Büyükadadan 16,30 postasmı ya - pan Kınalıada vapuru Kadıköy iske- lesine geldiği sırada kaptanın yanlış manevra yapması yüzünden vapur rüntama bindirmiştir. Bu bindirmede iskelenli sağ tarafındaki rıhtım taş larından iç metroluk bir kısmı çök- müştür. Hâdise etrafmdaki tahkik: ta polis ve Akay idaresi vazıyet et - miş, kaptan Rifatın ifsdesi alınmış- tır, Denizde boğulanların cesetleri Birkaç gün evvel Eyüp önlerinde bir Yandal devrilerek içinde bulunan Çavuş Şerif ve Mehmet adlarındaki lardı. Bunların cesetleri evvelki gün Unkapanı Köprüsü ayaklarında bu- lanarak çıkarılmıştır. Dıvardan taş düşmüş İ Maçkada Teşvikiye camli arkasın- İda yeni yapılan bir apartımanda ça- ışan ameleden Nebinin ayağma du- zildiğinden hastaneye kaldırılmıştır. Beş metreden aşağı Tahtakale civarda oturan doküz yaşlarındaki Mehmet, Balkapan ha nınıp İkinci kat parmaklıklarında oy narken müvazenesini kaybederek beş buçuk metreden aşağıya düşmüştür. Bu düşmede çocuk tehlikeli surette yaralanmış ve hastaneye kaldırı - muştur. Azgm boğa Sarıyerin Bahçe köyünde oturan Abuşun boğası boşanmış ve oralarda dolaşan üç yaşlarındaki Halilin kasık larını parçalamıştır. Tehlikeli suret- te yaralı olan çocuk hastaneye kaldırılmıştır. Erzincan suya kavuşacak Erzincan, (Tan) — Şehire su getirtmek için hazırlıklara başlan - mıştır. Übay ve şarhay, bu husus- ta bir program hazırlamıştır. Tesi - sat kısım kisim tamamlanacaktır. Bu suretle, Erzincanda sıtma İle e - | seslı bir mücadeleye girişmek imkâ- ni da kolaylaşacaktır. At ve kısrak sergisi Sıvas, (Tan) — Her yıl olduğu gibi bu sene de Pinarbaşında 17 tem muzda 5.500 liralık büyük ikramiye- li at ve kısrak sergisi açılacaktır. Sıvasta Kızılay haftası Sıvas, (Tan) — Kızlay haftası için hazırlanan program güzel şekli- de neticelenmiştir. Uye kaydinden başka, kimsesiz fakir yavrulardan 43 tanesi giydirilerek sünnet ettiril- miştir. Gece, küçükler şerefine bah- çede gizel bir balo verilmiştir. iki kardeş denize düşerek kaybolmuş | vardan taş düşmlş ve parmakları €-| 16-7-935 -——3 HERGUN BiR ROPORTAJ Tenezzüh trenile Sapanca | tenezzüh Sapanca istasyonunda bizi haç yolcusu gibi karşıladılar. | yolculuğu Köylüler ellerinde yemiş sepetleri ile önümüzü kestiler Sabancadan güzel bir manzara Bir Sapanca yolculuğuna niçin çı- kılır? ı& doğrusu, durup durduk yerde, gidilip gelinmesi sekiz saatten fazla sliren bir tren seyahatine hangi sebeple katlanılır? Eğer böyle bir suni sorarsanız si- ze kolaylıkla cevap veremem. Bazı “niçin?,, ler vardır ki; “çünkü... le- ri yoktur. Saparcada, ne ziyaret edi- lecek bir ahbabım, ne de görülecek bir işim vardı ,Fakat, ayıp deği ya, oraya gidenlerin tatlı tatlı anlattık- larını dinliyerek benim de içim çek- ti. Geçen pazar, yalnız birinci ve ikin- ci mevki yolcularını taşıyan İirone at- lıyarak, Sapancaya kadar, göyle bir gldip geldim. Şöyle bir gidip geldim ama, onu birde bana sorun.. Hayarpasaya vardığım zaman, frenin kalkmasına ancak üç dakika vardı. Kan ter İçin- de yetiştim. Fakat, yetişmek başka, vagona girip yerleşmek gere başka! Ihtiyatir yolcular, vaktinde gelmiş, yerlerini tutmuşlar... Bize, sahanlık - lar arasında dolaşmaktan başka 'ya- pacak İş kalmadı. Gözleritile vetrafta tanıdık bir kon- düktör aradım. Hoş tanıdık kondük- tör de olan, postu seren yolcular: dan hangisine: — Siz kalkın da şu bay otursun! di yebilir?... Neyse, üç dakika sonra, trenimiz kalktı. Pendiğe kadar şöyle böyle; vakit geçti, Fakat ya ondan sonrasi?. Önümüzde, daha üç saatlik yol var. Arada, yolculardan biri, otura otu- ra yorulan yolculardan biri, kalkmea, ben hemen vaklaşıyorum: — Müsaade ederseniz. siz gelinceye kadar azacık ilişeyim! Ve onun ce- vap vermesini beklemeden çöküyo- rum. Derken, o yerine oturuyor, bir baska Yolcu kalkıyor. Allahtan hep- si de içi sıkıntılı adamlar... Konuşurlarken dikkat ediyorum. Biribirlerini soy adları ile çağırıyor. lar: — Vardagel nerede? — Karasapanın yanma gitti gali- ba... Ve arada, sık sık geçen bir ad du- yuyorum: Hoşgör... Kendi kendime: — İşte, dedim, şu dakikada hepi- miz için en münasip ad bu... Hoşgör!. Ayakta kalmışsın Hoşgör... Yorul - müşsun hoşgör.. Birkaç lokma ye mek yiyecek yer bulamamıışsın hoş- gör. Zaten hoş görmeyip ne yapa- cağız? Yalnız, beni kızdıran bir sey var: Cazırda cazır gramofon çalıyor- lar. İstenbuldayken köşe bucak kaç tığım bu sesten, vagonun içinde ne- reye Kaçayım?.. Çaldıkları plâk da bari iyi bir şarkı olsa: “Kabak da pisti tuz İster m nevinden kırk yıllık bayat güveler... Tren, gezinti treni.. Fakat yol almak- tan yana ekspresi gölgede bırakıyor. Bazı yerlerde o kadar hızlı gidiyor ki, telgraf direklerini güçlükle sayt yorum. Yol uzadıkça, yolcular “arasmdaki yabancılık da gitgide azaldı. Herkes, biribirinin canla başla hizmetine ko- şuyor. İşte meselâ, şu delikanlı.. Ya- nındaki emzikli bayanm bir dediğini iki etmiyor. Sepetten tavuk mu çıka- rilacak, delikanlr hemen yetişiyor. Çatal, bıçak mı lâzım. Delikanlı, bir elinde çatal, öteki elinde bıçak, he- men takdim ediyor. Fakat bu işleri yaptıktan sonra, büyanmo kadar yalvarışlarına rağmen uzattığı tavuk- tan bir yudum olsun almıyor. Böyle can ciğer kuzu sarması yo! - culuğu, başka trende bulamazsmız. Derken bayıma söyliyeyim, cilingir sofraları kurulmağa başladı. Sofra - ların kurulduğu yer de, herkesin kendi dizi... Zeytinyağlı yaprak dol- maları, ançuezler, söğüşler, ortaya * gikti. Baylardan çakıntı bazıları, bu işi ayakta görmeği ter - cih ettiler. Bu arada, cazırtılı gramo- fon büyük bir lokantada yemek arasi çalan orkestranın vazifesini görüyor» du. Böyle gülüş, âhenk arasında. Sa- panca gölü içi sütlâçla dolu büyük bir tabak gibi karşımıza çıktı. Onu sütlaca niçin benzettim? Bir kere, süyunun rengi, Istanbulda do- ya doya seyrettiğimiz denizin o mas- mavi rengini andırmıyor. Açık cani rengi, hattâ cam rengi de değil, gü» neş altında beyaz, bembeyaz görünü. yor. Üzerinde mini mini sütlâç kırışık larını andıran Kabarcıklar var, » Sapanca istasyonunda, bizi bir hae yolcusu gibi karşıladılar. Köylüler, el lerinde küçük yemiş sepetleriyle önü- müzü kesiyorlardı: — Hediyelik kaysilârlı — Sulu armut... , Vişme var, vişne. Şuna dikkat ettim; Bu harikullde yemişleri, manav ağzıyla “Tereyağı soyu,, “Şam var, şam tertibinde stanbul usulü, metheden bir tek sa- tıcıya raslamadım. Halbuki, meselâ şu kilçük sepetteki kaysmın, bir eşini Istanbulda hiçbir manav dükkânmda bulamazsınız. Hes le Sapanca armudunun lezzeti anlat- makla bitirilemez. Ne yazık ki bu sene, Sapancada da yemişler az yetişmişti. İstasyona ge- tirilen birkaç sepet yemişi aramızda çabucak paylaştık. Arka vagonlardan inenlere bir şey kalmadı. Kasabanm küçük kahvelerinde, köylüler toplan« mış, tatlı tatlı bizi seyrediyorlardı. Ne temiz adamlardır, şu köylüler... Istanbulun hangi mesiresine gitseniz altınıza bir hasır sandalye uzatınca, en aşağı yirmi beş kuruşunüzü alır» lar. Burada öyle değil,. Beş kurusa bir kahve... Yüz paraya bir ayran. Hem de buzlu tarafmdan., Etrafıma bakındım: Hemen de kimseler yok. Peki ams, bu iki tren dolusu yoleii kasabanm hangi köşe bucağına da“ gildı acaba? Sapancanm yeşil bahçelerinde, son derece sık gölgelikler olduğunu bil * miyenler, benim gibi buna şaşarlar; Fakat, akşama doğru, kalabalığın bis ver ikişer buradan toplanıp istasyon yoluna doğru akm edişini gördükleri zaman, bu sekiz saatlik S8 panca yolculuğumun keşfedilmesi ko” lay olmıyan çok daha zevkli tarafla” rı olduğunu anlamakta gecikmezler. Salâhattin GÜNGÖR ——— e Almanyada deri ithal vaziyeti Almanyada Türk ticaret odası Al* manyaya ham deri ithaliain tahdit edileceği hakkında memleketimiz pi” yasalarında yayılan haberin doğru ol madığmı tahkikatma atfen bildir * mektedir. Ölen itfaiyecinin ailesine yapılacak yardımlar Tepebaşı yangınında feci bir sı rette ölen “Şükrü Çavuşun ailesin? belediyece mühim bir ikramiye veril mesi kararlaştırılmıştır. Belediye re” isi, verilecek ikramiyenin mikdarını8 tesbit edilerek karşılığının teminini” alâkadarlara emretmiştir. Şükrü Ç8” vuşun ailesine bu ikramiyeden başk? taavün sandığındaki hissesi ile sigo” ta bedeli de verilecektir. Hayat sig” tasmdaki alacağınm derhal tedi; için lâzimgelen muameleye de teves” sül olunmuştur. “gd W RSEPEİSEFIOD 8 yapanlardan —