Yugoslavya Futbolcular şehrimizde Dost memleketin kıymetli sporcuları dün büyük tezahüratla karşılandılar Milli fütbolelilerimizle iki karşılaş- ma yapacak olan dost Yugoslavya #poreuları dün saat 10,40 ta kon- vansiyonel ile şehrimize gelmişler - dir, Federasyon tarafından mümessil olarak gönderilen Vamık tarafından Edirnede karşılanan misafirlerimize Sirkeci istasyonunda kalabalık bir sporcu kütlesi tarafından büyük te- zahürat yapılmıştır. Futbol federas- yonu başkanı Hamdi Çap misafirle- rimize Türk ve Yugoslav bayrakları renklerinden yapılmış büyük bir bu- ket takdim etmiş ve iki memleket gençliği arasmda samimiyetten bah seden kıta bir söylev vermiştir. Dost Yugoslav sporcularmın kafi- le reisi olan Dr, Kosta Hatzi mukabe le ederek Türk topraklarına girdikle rindetı itibaren gerek Edirnede ge « yek burada yapılan samimi tezahü- rattan çok memhun ve mütehassis ol duklarını bildirmiş ve dost Türkiye- Yugoslav sporcularının gu rap halinde alınmış resimleri TAN kitabmı terelime ederek tekst et -/ hakem ismi isteyeceğim. Macar fe- mişlerdir. Sağ açığımız Yugoslav | derasyonu Yugoslavya « Türkiye ma rojlli tktmınmm dalmi bir tzvüdür.'çı için Marcaristandan hakem isten- Müteaddit defalar beynelmilel olmuş | mesinden çok mütehassıs kalmıştır. nin misafiri oumak şerefini kazan «| tur, 'Türk sporu ile yakmdar alâkadar dıklarından dolayı bahtiyar olduklar | fi "müdaflimiz 'de en kuvvetli oyun-! olduğunu söyliyen Klein gazetede rını ilâve etmiştir 15 oyuncu iki idareci ve bir de gA-| kımın bltün oyuncuları hakkında bu | dan Rebii, Fikret, Şerefi kola; setecilön mürekkep 18 Kişilik kafile- ye Yugoslavya federasyonundan Dr. Kosta Hatzi riyaset etmektedir. Dost Yugoslavya hükümeti müsa- bakanm ehemmiyetini düşünerek 0- yuncularına — istirahatlerini temin maksadile bu seyahat için hususi bir vegon tahsis etmiştir. Bu vagon is- tasyonda kalacak ve avdette misafir lerimiz ayni vagonla gideceklerdir. Kendisile görüşen bir muharririmi xe kafile reisi şunları söylemiştir: “Milli futbol takımtmızm 4on za - manlârde sldığı neticelerden fazls - sile memnun bulunmaktayız. Öyle zannediyorum ki, futbolda çok kuv- vetli bulunuyoruz. Yapacağımız bey için şimdiden çru olmadığını siz d berlin adamminiz Mm inle çini $ r şey söyliyebilirim: (Yaşa- yan görür) Oyuncularının kuvveti hakkmda dü- şüncelerini rica etiğim!z başkan şun- ları söylemiştir: — Merkez muhacim oyniyân genç hanikülâde bir oyuncudur. Hattâ fut bol incelikleri hakkında teknik bir ki taP Yazmış ve futbolde beynelmilel göhretleri olan Macarlar bu gencin | | Yugoslavya - Türkiye maçlarını ida yk olan beynelmilel Macar kemi Kicin Arpat "İdin Yug cularımızdan bulunmaktadırlar. Ta- kadar meraklı sualler sormanıza zâ- ten lüzum yok yarm ve öbür gün ya pacağımız müsabakalar futböldeki kuvvet ve kıymetimiz hakında her halde bir kanaat verecek mahiyette olacaktır. Çünkü çoktanberi temas yapmadığımız Türkiyenin o hariçle yaptığı temaslarda aldığı neticeleri göz önünde bulundurarsk çok hâzır“ lıklı geldik. Yugoslavya - Türkiye maçlarını idare edecek hakem geldi Şehrimizde yapılacak olan Yugos lavya - Türkiye maçlarını idare et - mek üzere Macaristandan davet edi- len beynelmilel hakem Klein Arpat lav sporcularını getiren 26 gelmiş konvansiyonel e gehi Kisin meraleketinin ve Avrupanın &n iyi hakemlerindendir. Kısa boylu ve 37 yaşında bulunmaktadır. Kendisi 1983 senesi Balkan şampi- yonasında Bulgaristan - Türkiye ma. | çının hakemi olarak tayin edilmiş olmasına rağmen Türkiyenin bu mü subakalara İştirak etmemesi üzerine vazlfesini yapamumıştı. Mütesddit defalar beynelmilel kâr şlaşmaları büyük muvaffakiyetle İ- dare eden Klein en son olarak Peş- tede yapılan Alman - Macar beynel- milel temasını -böyle karşılaşmalar- da hakemin her iki millete mensup olmaması nizamname İcabi iken- Al- manlarım İsteği üzerine idare etmiş- Bugünlerde Avrupanm muhtelif şehirlerinde yapılan Merkezi Avrupa kupası maçlarını idare etmekte bü - yük muvaffakiyet göstermiştir. Ken disile görüşen bir arkadaşımıza şun- lârı söylemiştir: — lik defa Türkiyeye gelen Macar hakem olmak şerefini kazandığım. dan dolayı saadetimin derecesini ifa- de etmekten âcizim. Şimdiye kadar Türkiyeyi ziyaret e den Macar ekiplerinin Türk hakem- lerinin dürüstlüğünden sitayişle bah etmeleri üzerine Macar federasyo - nu bana salâhiyet verdiğinden peş. tede yapılacak beynelmilel teması İ- dare etmek üzere fderasyonunuzdan resimleri intişar eden oyuncularımız İ tanımıştır. | Abideye çelenk koydular Dost Yugoslsvya #porcuları sat 17 de İstanbuldaki Yugoslavya, konolisi pin iştirakile kalabalık bir kafile hi- nde Taksim Cumhuriyet âbidesine Türk ve Yugovlav hayraklarile sls- lenmiş çok güzel bir çelenk koymuş» lardır. İ Saat 18 de kafile reisi Dr. Kosta Hadzi dördüncü vakıf hanmdaki fe- derasyonlar merkezini ziyaret etmiş ve genel merkez İkinci Fal Beyarıt saylavı Halit Bayruktarla federas - yon başkanları tarafından karşılan- mışlır. Yugoslavlarla ilk karşılaşmayı bugün yapıyoruz i Dürt seneden beri temsili mahiyet te hiç bir müsabaka yapmamış olan Türk milli takımı Berlin olimpiyadı arifesinde Yugoslavlar karşısında ciddi bir imtihan geçirecektir. Bugün #aat 17,30 da Taksim eta- dında cereyan edecek olun bu müsa büka bize misafir futbolcuların oldu ğu kadar bizim elemanlarımızın da hakiki vayiyetleri hakkında esaslı bir fikir vermiş olacaktır. Macaristandan davet edilen bey - nelmilel hekemlerden Klein bu ma- çın hskemliğini yapacak ve Kendisi. ne birinci sınıf hekemlerimizden Ahmet Adem ile Nuri Bosut yardım edeceklerdir. Pazar günü yapılacak beynelmilel maça âzami kuvvetle çı- kabilmek için federasyon bazı birinci sınıf oyuncuları bu maçta oynatma mak istediğinden son bir kareriz Ha ımı, Fazıl, t, Ali Rıza, Naci, Meh met, Ali, Eşref gibi tanınmış oyun- cularımız! da kampa çağırmıştır. Bu vaziyete göre bugünkü dostluk ma - gina Avni Mehmet Ali Fazı Faruk Esat Lütfü Ağıl İ Eşref Hâşım Ali Rıza Naci Necdet tertibiide bir takım çıkarmamız ihtimali çok kuvvetlidir. Diğer taraf tan misafirlerimizin de bazı futbol aslarmt bilhassa milli maç için sak- lamakta olduklarını haber aldığımızı da ayrıca kaydederiz. Kapı arkasında bir cinayet! — Pariste kaldığım i gitmekten kendimi MİMMİLL > dar kuvvetli bir ka; yoktu. | — Demek hareketi i bu idi? ten maksadmız — Evet. Sorguya Mösyö Xavier Guild ka- rıştı ve: — Demek bu hareketiniz demek değildir. We — Kat'iyen. — Tevkif edildiğiniz zaman Mösyo Vignon - Macellet'in o katledildiğini biliyor muydunuz? — Bilmiyordum. Paristen, sevdi. fim döstları görmeden, onlara veda etmeden gitmeğe karar vermiştim, Michel Herbert - Eugene Wyi Haztrlıklarımı da gizlice yapmıştım. Evden çıkmamağa, hiçbir gazete o- kumamağa da karar vermiştim. Yal- niz vekilimle görüşüyordum. Bu ci- nayetten beni haberdar eden, beni tevkif eden memur oldu, — Cinayetten haberdar olsaydı- nız, hareketini tehir eder misihiz? — Tabii, Mösyö ve Madam Vig” non - Marcellet ile çok samimi dost- luğumuz vardı. Mösyö Vignon - Marcellet A- merikaya gideceğinizden haberdar miydi? — Para sıkıntımı biliyordu ve Amerikadan böyle bir sipariş oldu- ğunu da bildiği İçin, bu teklifi kabul etmemi tavsiye ediyordu. Bu aralık Leprince: — Madam Vignon - Mercellet'nin 14 mart günü saat 4 te verdiği ça ya gittiniz mi? — Evet. — Mösyö Vignon - Marcellet ile de görüşmüşsünüz. — Uzun boylu değil. Doktor gel- di, ben de çıktım. — Mösyö Vignon - Marcellet size otuz bin frangı bu esnada mi verdi” — Mösyö Vignon « Marcellet bana para vermedi. Hoş bu yardıma artık ihtiyacım da yoktu. — Peki. Fakat ayni akşam onun evine döndüğünüzü inkâr etmezsiniz ya! — Hayır. — Peki. Köşke nereden girdiniz? — Mösyö Vignon - Marvellet'nin görüştüğümüz esnada bana vermiş olduğu anahtarla. Fakat bu anahtarı onun cebin- de bulduk. — Gâyet tabil, Cünkü arkamdan tikla | cevap İNOTLAR !Yemiş ve sebzeye dal | Yemiş ve sebze memleketindeyiz. Yemiş ihraç ediyoruz, yahut İhraç etmeye çülişiyoruz. Muhtelif cemi - yetler “yemiş yiyiniz, diye propu - ganda ilinları, konferanslar verdiri. yorlar. Asri bir sebze holü yaptırdık, İ yemişlerin islahı için enstitüler kur. i duk, ve, alelüsul, bir de mütehassıs getirdik. Yemis rejimi yapıp başka bir şey yememek moda oldu, bir iki çaldı. memleketindeyiz. , Fakat gel de, cesaretin varsa, ye İmiş veya sebze al, Yemiş ve sebze, bizde olduğu kadar hiçbir yerde pa- halı değildir ve bunlardan bir kilo almak, âdeta bir kilo piâtin veya İ radyum almak gibi bir sey, | Yemiş ve sebze hakikaten pahalı Im? Hayır. Hakikat büsbütün başka ve daha çok feci, Odasu: Bizde satıcılık ahlâkı yok. Batma bir küfe alan noturlu a- dam, Şayloktan daha insafsız bir te feci, istismerer eli; Dün sabah, topu topu sekiz ey ol masms reğ'nen ende 73 satıcı ge - cen sokağa, evimin o penceresinden bakıyordum. Bir bamyacı sevivordu. Karsıki evden, bir musevi kadın ça- rdı ve sordu: — Kilesn kaca? Yirmi beş kuruş. Kadım hayretler felnde bağırdı ve “git. Git.. İstemem!,, dedi, Ramyacı ğı Hile vermedi Sini eörtince; — Sana, dedi, 17,5 kurusa veri - İ Onu sözler, ben, musevi Kadın için, İçimden “ne de olsa yahudi, pazarlık geviyor,, diye düştiniirken söylenmiş. ti. Yine içimden o kadımlan at diler. İken, bamyacmın yirmi bes kuruştan birilenbire 17.5 Kurusu İnisine sas İ mustım. Ru adam demek, yek tahta - An, yözde yirmi bes yalan söylemisti. Bü, nasıl olurdu. Şayet, ben bumva İaincak olsaydım, ve hana yirmi bes kuruş diyecek olsavdı, ve virmi ka - rusa verseydi, kendimi balıtiyar sa- yacaktım. Bu aralık: — On bes kurusa bamva! diye bir ilönci satıcı seçti, Avni musevi kadın onu cağırdı, pazarlık etti, 12.5 kurusa aldı, Bu hâdiseyi, evinin işlerini bizrat &ören ve piyasayı bilen hir uhbaba anlattığım vakit devi ki; — Senin musevi kadın yine aldan- mrs, hamyanın kilosunu on kuruşa veriyorlar, Bu sönlerin tesiri alimen. dün sk- İ sam, yemise vöradım, Oraria, dar ve geçilmez sokakları büsbilün çecil - i mez hale getiren kiifelerile Kilasu o kurun armut ve erik setalı gör dim, Tehij hunlar o kadar İvi sing ten değildi. Pir manava uğradım. Kayısı sordum: — 80 kurus! diyimec tüylerim ürperdi. Ve son. ra Karaköye geldim, eve, yemiş al « mak istedim, santin yirmi ikiye yak- laştığını, bütün dükkünların ka- paltı olması füzemgeldiğini düsüne rek yürürken, Tünelin yanmdaki s0- kakta bir manavm ak olduğunu gördüm, gittim, erik simak Üzere | sordum: — Kaça? — Otuz kuruş! Hiç sesimi çıkarmadan dönerken, arkamdan manav sesleniyordu: — Paran yoksa ne diye sorarsın, zaten suratından senin vemiş yiye miyeceğin belli! Ustelik bir de dayak yemediğime memnun, kendimi son Tünel arala - sma utarak, hicab kapıyı kapadıktan sonra anahtarı, İ açık pencereden içeri attım. Kabul. Fakat kasanın kenarın. da ve kilidinde &ol elinizin parmak izleri var. — Sağ elim yaralı idi. — Biliyoruz, — Attan düşmüştüm.. — Yahut ta bir kılıç yarası, Fa- kat bunun alâkası yok. Geçelim. Ka- #ayr açtığınız: kabul ediyor musu- nuz? — Tabii, > Leprince sıçradı. Guy devam et- — Bunu benden rica eden bizzat Vignon » Marvellet oldu. Bsasen kendisi istese bile idi, meflüç oldu - ğundan açamazdı. Bana kilidin gif. resini söyledi. — Kasayı size niçin açtırdı? Ora- idan pars aldırmak için mi? — Hayır. Dostum, orada bulunan küçük bir şişeyi istemişti. — Bu şişede ne vardı? — Galiba kuvvetli bir zehir. Mös- yerde yalnız sebze satan lokanta a- Tekrar ediyorum: Yemiş ve sebze | “sen de ver. bakalım, kac para vere. ceksin,, dedikten sonra ve kadınım | ” londuğum Tünelin bile ismi | Yugoslav mill itakımının son mev- sim gelinciye kadar yalnız Balkan- larda yaptığı beynelmilel maçların neticelerini öğrenmek, takımın ma - hiyeti ve değeri itibarile mukayese. ye yarıyan bir fikir vereceği için tli olacaktır. ugoslav milli takımının Balkan maçlarında aldığı neticeyi, maçların mahal ve tarihlerini tnuntazam bir üste halinde bildiriyoruz: Yugoslav milli takımı, Türk mili takrmile iki defa karşılaşmıştır. Bu | karşlaşmalardan biri 8 Nisan HIR de | Zağrepte olmuş, ve maç 2-1 Türk İ takımının mağlübiyetile neticelen « İ miştir. İxinci maç 2 Teşrinlevvel | 931 de £ An yapılmıştır, Yugos- sv ta bu maçla muvaffakıyet göğlerememiş ve Türk takımma 0 - 2 yenilmistir. Yugoslav milli takımınm sık sik ettiği bir takım, Bulgaristan milli takımıdır, Bulgaı talermz. m Yugoslav milli takımı 30 Mayıs 926 da Zagrepte 3 - 1, 15 Mayıs 027 de Safyada 2 . 0, 13 Nisan 1980 da Beigratta 1 - 6, 16 Teşrinisani 1940 İ du Solyada 0 - 3, 19 Nisan 193ide Belgratta 0 - 1, 4 Töşrintevvel 1p31 İ de Sofyada 2 - 3, 30 Haziran 1942 İ de Belgratta 2 - 3, 7 Haziran 1033 te Bükreşte 0 - 4, 18 Mart 1934 te Sol'yada 1 - 2, 25 Kânunucvel 1934 te Atinada 4 - 3 yenmiş ve Bulg tarla 15 Temmuz 1935 te Safyad: 2, 24 Haziran 1935 te yine Solyada 3 «3 berabere kalmış ve 1 Nisan 1934 te Belgratta yaptığı maçta 2 - 3 mağlüp olmuştur. Yugoslav milli takımının Yuna » nistan milli tekımile yaptığı maçlar- da aldığı neticeler de şunlardır: 26 Kânunusani 1930 da Atinada 2-1 3 Künunuevvel 1934 te yine Atina- da 2 - 1, Yugoslav milli takımı mağ- lüp olmuş, fakak 15 Mart 1f81de Belgratta 4 - 1, 26 Temmuz 1932 de yine Belgratta 1 -7, 3'Temrmiz 19: l » —ss Yugoslav oyuncuları Yugoslav milli takımının Balkanlarda aldığı netice te Bükreşte 3 - 5, 20 Temmuz 1985 te Sofyada 1 - 6 galip gelmiştir. Romanya mill? takımile yapılan maçlarda 8 Haziran 1922 de Belgrat- tw 2 - 1, 3 Teşriniewvelde Zağrepte 3 «<2, 6 Teşrinievvel 1929 da Bük- reşte 2-1, 285 Haziran 1631 da Zağ- repte 4 2, 11 Haziran 1983 te Bük- reşte 5 - 0, 20 Nisan 194 te Bllkres- te 2 - 1 yenilmiş ve fakut Romanya takımını 3 Haziran 1928 te Bükröş- te1-2, 10 Mayıs 1927 de Bükreşte 0, - 3, 6 Mayis 1918 de Belgratta 1» 3, 10M 1920 da Bükreşte 2-8, 4 Mayıs 1990 da Belgratta 1-2, 3 Temmuz 1992 de Belgratta 1 - 3, 1 Kânunusani 1035 te Atinada 0 . 4, 17 Haziran 1936 da Safyada 0-2 mağlüp etmiştir. Yugoslav milli takımı şimdiye ka dar 17 devletin milli takımla; kar şılaşmış ve cem'an Sİ maç yapmıstır. Bu maçların 34 dinde galip gelmis, 40 mda mağlüp olmustur. Takım, 7 maçta berabere kalmıştır. Yuyoslav takımının SI vançta attığı gol 178, yediği gol 199 dur. Bu malümat, Yugoslav milli tuki- run bugünkü kuvveti hakkında tam bir fikir vermemekle beraber Yugoslav futbolünün son mevsime kadar bütün tarihini nakletmesi barile dikkate şayandır. Neticeler, iyiee tetkik edilinee, Yugoslav fut » bolünün hakikaten iyi dereceler ak dığı ve dünyada vasattan Yüksek bir smıfta bulunduğu meydana çıkar, Bilhassa ikan devletleri içinde, Türk milli takımı müstesna, diğer « lerine karşı aldığı dereceler ümümd yet itibarile faiktir. Merkezi Avru « ya yakınlığı bakımından bu dere- #rakkiye mazhar olan ve hu ka- dar iyi neticeler almış olan Yuzus - lav milli taktmimın 1926 mümessille rini önümüzdeki pazar günü Teksim stadmda göreceğiz Civt Ziva YENAL Çiçerinin cenaze ee merasimi dün yapıldı Möskova, 10 (A.A.) — Dün Çiçe- rinin cenaze tnerasimi yapılmıştır. İ Nâşın yakılma merasiminden evvel dışişleri kömiserliği konferans Sulo - nunda büyük bir yas mitingi yapılmış ve bütün kor diplomatik bu mitinge iştirak etriztir. Sovyet Rusya halk Komiserleri konseyi, Moskovadaki elçilikler ve birçok kurumlar tabut Üzerine çelenkler koymuşlardı. Dışiş leri komüserliği içten ve dıştan bir - çok taziyet telgrafları almıştır. Balkan iktisadi konferansı toplanıyor İ Atina, 10 (Tan) — Bietvte topla. nasak olan dördüncü Balkan iktisa. d! konfsransında Yunanistan temsil erlecek heyet. din hareket etmiştir. Yunun heyeti, Koronis, Zalotas, Ha- ritakis ve Hacivasillu'dan o mürek - keptir, liklarma tevdi ederken, bilmem nasıl bir tedai ile düşünüyordu, — Bizde her şey sişiriliyor. Mar - silyalıların, Acemlerin mübalâzaları gocuk oyuncağı kalıyor. Şu içinde bu “Yetro şirketi, dir. Halbuki ona “Milimet - ro, demek daha nekadar doğru o Fik ADİL yö Vignon - Marvellet'nin sö; ne güre bu zehiri parmak izleri al- mak için kullanıyormuş. — Bu garip talep sizde bir hay ret uyandırmadı ms? — Onun böyle hareketlerini bili- yordum. Esisen onu iyi tanıyan her “(kes böyle garip halleri olduğunu bi- lirler, | — Fakat ne de olsa böyle bir sa- latte kuvvetli bir zehirle meşgul ol masi şayanı hayret değil miydi? İ - Hayır. Esasen yanında, par- mak izlerinin bulunduğu albüm var- dı. — Evet, Albümü bulduk. Fakat bu almış olduğunuz tedbiri İzah et- mez. — Ne gibi tedbir? Anlıyamıyo- rum. — Nası) anlamıyorsunuz * Koride- ra açılan kapmın sürgüsünü kapat madımız mi? — Tamam. Kapattım, — Üzerinize birisinin gelmesinden mi endise ödiyordunuz? Trakyada bu yılın koza mahsulü iyi Fölrne, 10 (A.A.) — Koza mahsu lünün satışı devam etmektedir. Bu seneki mahsul yağan sürekli yağ - murlar yüzünden geçen wenekinden nz ve fakat daha iyi ve daha fiatli - dir. Trakya umum! müfettişliği bu kazarçir işi geliştirmek maksadivle bu sene müstahsillere büyük bir ko- lay omak üzere ziraat bankası va sıtasiyle Bursadan koza tohumu ge - tirmiş ve evvelce kutusu 200 kuruşa satılan veya ondalik usuliyle dört bes liraya bulan kwa tohumlarının kutusunu bu sene parası mahsyj el. de edildiği zaman alınmak üzere 85 kuruşa dağıtılmıştır. Umumi milfet. tişlik bundan başka bu sene Meriç boyunda ihrak fırınları da kudur » maktadır, Fiyatler yetmişle seksen kuruş arasmdadır. İzmir sergisinde Trakya pavyonu yapılacak Edirne, 10 (A.A) Arsrulusal Izmir pansyırmda Trakya için va - pılacak olan daimi pavyonun plânı izmire yollanmıştır. Bugünlerde in « yanta başlanacaktır. Panayıra Trak. yanın dört vilâyetinin ortaya koya - ! cağı her çeşit ürün örnekleri dikkat le hazırlanıyor. Umumi müfettişlik ekonomi müşaviri Şükrü Kasapoğ - Tu bir heyetle birlikte panayırdaki Trakya pavyonu için vazife almış ve bu işler için vekâlyethten talimat al- mk üzere Ankaraya gitmiştir. — O hakle? M — Kapıyı kapatmamı bizzat Mös- yö Vignon « Marcellet söyledi. Çün» kü alelekser saat 11 de ilâç vermeğe gelen hastabakıcının mükâlememizi duymasmı istemiyordu. — Demek mühim bir mükâlemede bulundunuz, — Eh. belki. Fakat gece kendisi ni ziyarete geldiğimden kimsenin hâ- berdar olmasını istemiyordu. — Tuhaf şey.. tuhaf gey... Budu da mi onun garip hallerine atfetti- niz? — Tabir — Peki ne görüştünüz? — Bunu tavzih edemem. Leprince bir an durdu: Daha doğrusu, gedi, tavzih et- mek İstemiyörsunuz değil mi? — Evet, Bu, elimde değil, — Unuttunuz mu? — Hayır. — O halde? (Arkası var!