No. 181 Yazan; MITHAT CEMAL Raşel beyaz sık dişlerinin tek çizgisile ne kadar güzel gülüyordu — Ne daldm? Deği. Adnan, yüzline Zehranm is Kelât parmakları dokunmuş gibi ür — Hi! Diye mırıldandı. Moiz, Harbiyedeki konağını anla» tiyordu: “Kâgirdi ama delikli tuğlâ- dan yaptırmıştı. Rutubeti yoktu!” Adnan yavaş yavaş neğ'eleniyö” Bu: Bu Moiz, çok alaycr olmuştu; Harbiyedeki konağı için: — Fatihin kadirgalarmı geçirdiği Şerde yaptırdım. Arsayı tarihten al- ik; çoluk çocuk Osmanlı tarihinde oturuyoruz. Diyordu. Otomobilden kahkahalarla indiler. Fakat Adnana birdenbire durgunluk geldi: Rağel nekadar güzeldi! Sönrâ beyaz, sık dişlerinin tek çizgisile he“ Kadar güzl gülüyordu! Adnan, bu konaktan çıktıktan #önra, güzel gülen kadımı, ancâk evi- ne dönlip te Belklai göründe unuttu. Fakat Adnan, bundan sönra köca- w Viyansya sik sık gidip gelen Ra- gel'in ködasız çaylarma beş kere git- ti. Her çayda Adnan, kadınım yü- #ünde gizli bir güzellik buluyor, ko tasının sleyhinde söylenen şeylere İ #nandığı için vicdan azabı düyuyör. du. Moizi Serki Doryanda ilk gör düğü gün onun aleyhinde kendisi de B6 haksız şeyler düşünmüştü; kendi de Moiz kelimesini, sessiz iftira et- migti. Halbuki öömiyetteki arkâdağ- lara #ördu: “Moiz kendi kendini ya» ratan adamdır” diyorlardı. Yaltı müstantik Behçet Adnans-bart say. . ler fisldamıştı: “Moiz daha Selânik- te avukatken sahte prova de furtu- halâr yaparmış ta hem sigörla kum- Panyalarından, hem mali kazaya uğ- rıyan tüccardan para alırmış. Şimdi Buriye ile âltm kaçakçılığı vapıyor- İ Muş. Bugünlerde de Almanların it halât komisyoncusu olmuş ta gece uyurken bile saatte altı yüz lira ka- Banıyormuğ...” ve daha bir sürü Jâf. Adnan cemİyetin kalbindeydi Moi sin bü komisyonculuktan ne kadar 8x kazandığını bilmiyor muydu? Fa kat Müstantik Behcet kimin sleyhin de değildi? Bu adami tanımamak Karançtı. İnsanin Behçeti tanımsar demâk, insanım her gün bir cinaye. tinin malüm olması demekti! Bah. çeti bundan böyle sokakta görmiye- Gekti. Zaten Adnan - niçin gözlük takiyordu ? - miyop değilmiydi? son ra Adnan geçenlerde şair o Ralfin, Kendisini on temmuzdan sönra. hiç aramayan kaba adamm küçük ve nzak evine gitmişti. Fakat Adnanı Du vefakârlığna Raif pişman etmiş ti: Möizin aleyhinde o ağımı açmış, görlinü yummuş, neler " ti: “ baş cephede yüz binlerce Mrk çocuğu, bu adamlar zengin oldun di- ye mi on dokuz yaşında ölüyorlar. dı? ” daha neler, neler... O muharebede aç değilmiydi? tabil her refahm arkamdan “ hır. i #tz Var!" diye haykıracaktı. Zaten ta istibdad devrinde, Moiz memleke- İ tin ıztirabma ağlarken, bu şair Ra M Adnanm kulağma eğilir, Molizin göz yaşları için: “ inavma! bu pir- Jantalar filminin taşlarıdır! ” demez miydi? Zaten Raif göz yaşma inâh- mayan taş parçası değilmiydi? Na- / müsu potlaştıran, fazileti sanem ya pan bu şair Raife Adnan artık bun- dan sonra gitmiyecekti. Yalnız $0- kakta rast gelecekti. “ kim bilir bu adam için de neler düşünüyor!” di- yor, sonra karar veriyordu: “bu sözler iftira, iftira, iftira idi ”. Fakat ilk günler Adnan da Moiz için böyle İm üştü. Ancak Ad- Raşelin kocası Moiz çalışkan, temiz adamdı. Ama bizim memlekette © nun alın teri leke oluyordu. Bu ifti- ralar çalışmadan yaşamak istiyen bu memleketin, bu tembel Istanbulun saadetin üstüne konağının yazı odasında tek başma bunları düşünürken Süleyman oda- ya mahremiyetle girdi. Moizin ka“ rm hakkında maltimat edinmeğe beur edilmişti. Topladığı dediko - duları Adnana fısıldıyomu: “Rağelin Viyanalt komisyoncu, Leh müteah « bit, Alman mühendis üç döstu var- âr. Kocası da bu üç âşığı Biliyordu. Çünkü bu üç adam Moisin iş öftak- Jariydı. Ve Moiz her gece, karısmi Bü üç adamdan birile evinde yalnız birakir, kendisi küçük klipte gede yarısından sonra sabah gağetelerini okurmuğ.” Süleyman bunları 6 kadar bitaraf #esle söylüyordu ki bu fiç âşik mut- laka doğruydu. Süleymen bu derece tabii yüzle yalan söyliyeoek kadar san'atkâr değildi. Adnan öyle” sart” yordu) ve Adnan bu rivayetlere İnan dığı için — farkında olmıyarak — meninundu. Yalnız bü Jâkırdıların | doğru olmaması ihtimalini Adhana hatırlatan bir vak'a vardı: Moiz Mek | tebi Hukuktayken Edirnede kiz. Kar- döşi sevdiği bir Rüm gencinin evind kaçmıştı. Bu, Mölz ön, ön beş bene levvel Moizin o kadar namusuna do- kunmuştu ki evlerinden ölü çıkmış gibi günlerce ağlamığtı. Şimdi 6 Mo- is, Adhanm Süleymandan duyduğu şeylere nasl tahammül ödiyördu? Yöksa bu Üç aşk, Adnanı memnun etmek için Süleymanm uydurduğu yalancı saadetler miydi? Raşelin namuslu kâdın ölmasm - I — Eksiltmeye konulan siye deposu inşâatıdır. dan Adnanm ödü köpuyordu. Raşe- lin lekeli olmasma Adnan muhtaçtı: Süleymandan duyduğu gâylere iftira, | haset demedi; azmetti, Karar verdi, inandı. Ziyafet Möiz de Navara'nıin Harbiyedeki könağinda bu akşam öehânhem gibi körkünç ziyafet var, Davatliler; İt- tihat ve Terakkinin “iki nazıfı, üç Mmâb'usu, bir ilim adam, birde Ad- han, Adnan Moizin a gark oda- #ına girince şaşırdı. Hidayetin me - zadmdan şark odanı Mölz almıştı! Hidayetin konağında bu-şark odası. tu ilk gördüğü geo Möizin gözlerin- dö yanan hırsı Adnan düşündü, Mo- | izden korktu. ğ Fakat bu şark odası Raşelin elile nekadar güzelleşmişti: Renk dünya- sı olmuştu. Beya höp ayni eşya İdi; renk renk gülâptanlar; famiy dö rözlar, blö blanlar, san dö böfler.. Kundakta boğulmuş şehzadelerin türbelerinâ benziyen yeşil Edirna sandıkları... Kehlibar çubük başlıkları... Ustündü Üğüneli Selimin suzidi) peşrevini bes telediği #lllasultan © sedöndeleri.. Hattat Mahmut Celğlettinin en kuv- vetli yaşında yazdığı cifte bilyeler. Lark KAPALI ZARF USULİYLE EKSİLTME İLANI. Maliye vekâletinden İş “İzmitte yapılacak kırta- İnşaatm keşif bedeli 20.934 lira 91 kuruştur. 2 — Bu işe âid şartnameler ve evrak şunlardır. (3) A — Eksiltme şartnamesi D — İnşaata dair E — Keşif cetveli, F — Proje, 3 —— Eksiltme 15-7-936 ti günde yapılacaktır, 4 — Eksiltme kapalı zarf $ — Eksiltmeye girebilmı gün evvel milracâa leceğine dair Nafra lüğüne getirilecek, Eksiltme edilmez. (3624) B — Mükavele Projesi C — Nafia işleri şeraiti umumiyesi fenni şartname İsteyenler bu şartname ve evrakı 1,5 lira bedel muka- bilinde Ankara'da Maliye Vekâleti kırtasiye Müdürlü- gön İstanbulda Dolmabahçe Kırtasiye deposundan, zmit Defterdarlığından alabilirler. arihinde Çarşamba günü Saat 15 de Ankara Maliye vekâleti Kırtasiye Müdürlü- usuliyle yapılacaktır. ek için isteklinin 2245,12 lira muvakkat teminat vermesi bundan başka aşağıdaki vesikaları haiz olup göstermesi lâzımdır. En aşağı sekiz Otuz bin liralık bir inşaatı yapabi- 'ekâletinden vesika alması. 6 — Teklif mektupları yukarıda 3 üncü maddede ya- zılı saatten bir sâat evveline kadar . Kırtasiye Müdür- komisyonu Reisliğine mak- buz mukabilinde verilecektir. Posta ile gönderilecek mektupların nihayet 3 üncü maddede yazılı saate kadar gelmiş olması ve dış zarfın mühür mumu ile eyice kapa- tılmış olması lâzımdır. Postadâ olacak gecikmeler kabul TAN FAYDALI ——an BİLGİLER Bugünkü Program İstanbul Anadolu Ajansıım gazetelere mahsüs havadis servisi verile cektir Ankara 2,30: Plik yaymmı ve ajans habefleti; 19,30: Çocuklara öğütler; 19.50; Oda mma- sikisi (phik); 20,30: Ajans haberleti; 20,60 Hafif müzik. Budapeşte : Carbanti Pik; 22.9: Haberler; (yüzme). Biükreş 18,15: Orkestra; “19: Haberler; 10,18: Konserin devamı; 20,20: Römen halk şar- ğ Radyo orkestrası; 22,05: Şar. 45: Koro ile bilâliyku orkestrası onser nakli. 21: Konuşmalar; 23: 8) 21,30: por röportajı Moskova 18,0: Piyano konseri; 19.15: Operet pi. yenini nakil; 22: Yabânci dillerle #eşriyat, j3 Parktan nakil; 18,35: Yaz ökeği; | 19,05: Kenser nakli; 20,05: Hafif musiki; | 2150: Prag tidyo örkestram o (Osvald | Kahasta'nın idaresinde Brukter senfonisi) 24: Düns mesikisi. | Sinemalar, Tiyatrolar * HALK ÖPERETİ ; sinde pu akşam saat 21.45 dö ÇT: Tutna) öpereti. Pek yakmda (Rahmet EL) öpersti * TURK ; (Teivoli Gambarhahesi) ve (Vöronstfların Kararı) * TAN : (Tankolita) ve (Altın Zincir). | * MELEK : (Marabsana) ve CAradığtm Kadı). * İPEK : (Buhran Birli) ve (Bir Gete nin Bizandali). * SÜMER : (Fertmadan Sonra) ve (Ha yat Avcıları), * YILDIZ * (Hayat Kurbanları) ve (BG kinin Şen Saati). * ŞIK ; (Singapur Korsanları) ve (Çil gm Kiz). * SARAY : (Monte Karlo Geteleri) ve (Güldüren Gözler). * FRANSİZ : (Prensesin Çılgınlıklârı) ve (Fadiler Alayı). ALEMDAR: (Peteributg Geceleri) ve (Mörg Sökağı Cinayeti). USKUDAR HALE : (Mursjalar Mü seni Davetler, Toplantılar ———— BEYOĞLU “MALKEVİNDEN ; Seyahat odölaysiyle şehrimizde bulu nan İtalya Ruvaya) akademisinden mükâfat âlmış ve tanmmıi KLAVSONİST Bayan CORRADİNA MOLA taralmdan 30 Hazi tün 636 malı günü saat 21 de Rvimiz salon atinda verilecek olan könsere Evimiz üye lerini ve bütün yutddaşları çağırınız. Çağırı kartları Evimiz direktöründen alı Bir, LR? darı Cerrahpaşa hastanesi 21693 Gureba hastanesi Yeibahçe © 25017 Haseki kadmlar hastaneyi 24553 Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60179 Kuduz hastanesi Çapa 22142 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 Gümane hastanesi Gülhane (20519 Maydarpaşa Nümüune hastanesi 60107 Etfal hastanesi Şişli 42428 Bükirköy Akıl hastanesi 16 ” rk Demiryolları Sirkeci Demiryolları Haydarpaşa 42143 Htfaiye Telefonlar lstanbul Ttiaiyesi 24222 Kadıköy itlalyesi 60020 eşilköy, Bakırköy, aküğar itfaiyesi 40629 Büyük. Heybeli, Barçın, Kanı aj ah mm sakalar için telelem dantralmdaki mermra yangın demek kâfidir. Çabık srhhi yardım teşkilâtı Bu numaradan imdat otomo bili istenir dara Müracaat yerleri Deniz yöllerı atenteri Telefon 42862 Ain» (Kadıköy iskelesi) 43737 ae. İstanbul Komutanlığı Sa- #ınalima Komisyonu ilânları İstanbul Komutanlığına bağlı kıt'atının senelik ihti- yatı olan 235,700 kilo sığır eti kapalı zarf usulile 11-7-936 cumartesi günü saat 11,30 da alınâcaktır. Muhammen tutarı (82495) liradır. İlk teminatı 6188 li- radır, Şartnamesi 250 kuruş mukabilinde verilir. Komis- yonumuzda her gün öğle- den evvel görülebilir. İstekli lerin ilk teminat makbuzu veya mektublarile 2490 sa- yılı kanunun 2, 3 cü madde- lerindeki vesaikle beraber i- haleden en az bir saat evveli- ne kadar teklif mektubları- nı Fındıklıdaki Komutanlık Satınalma (Komisyonuna vermeleri. (3549) Tüketim ig İ li Sıvacı Ahmet Usta karısı Pembe ile beraber kasabanın kenar mahalle- lerinden birinde oturur ve he? sabah #natin beşinde işinin başına kögar ken, biraz uzaklaşıp ârkasmı döpe- rek baktığı küçük beyaz ev, önünde hafif hafif yaprakları sallanan yem- yeşil asmasile içini derin bir ferah- vakitlere kadar duvarların üzerinde | çektiği eziyet, aralarını sıva ilâ dol- durarak, üstüste yerleştirdiği taşla» | fin ellerini parçalaması, durmadan eğilip kalıkmaktan bükülen ömuzla - rındâ duyduğu &ızı, hiçbir şey onu | yıldırmaz, senelerdir yapıların Ote Mel taşlarını atarak, duvarlar srva- yarak çalışır dururdu. Kasabada öv yaptıracak ortahalli kimseler işinin temizliğinden, elinin çabukluğundan daima onu öbür ustalara törcih &der- diler. Ahmet Usta uzun boylu, omuzlârı hafif eğilmiş, daha genç sayılabild tek yağla bir adamdı ve karısı Peh- ba eğer köcatmin yüzü döndurduğu betönlar gibi sert hatlarla çevrili ol mAsa, vücuduna uygunduz bir şekil dö çök uzun olan kollarının ucunda- ki köğaman elleri srvalardan bir taş İ gibi nasmlaşarak, yüzünde okşamak | İçin gözerken sert bir diken gibi bat- mâst Ahmet Ustayı daha gok söve öekti. Büna rağman yine de köcasi- »m.her.emrine kul olacak kadar an- dık görünüyordu. Sıvacının da gil neş altmda yanmaktan kâvrulmuğ esmer Vüzündeki küğük elâ gözleri ns zaman Pembanin Üserine çevrilaş garip bir ışıkla yanarak parlar, kas rısma ancak birkaç gefkat ktrmtısı sızdırarak, asıl büyük sevgiyi kalbi gibi gözlerinin de çök derinlerinde kaklardı.. Pembe belki bu sevginin hiç te farkında değildi. Fazla di günmeği sevmiyen, pembe beyaz vü- #ündö dalma uzun kirpiklerile örte- rek Ahmet Ustadan kaçırmağa ça- liştiğı ateşin bakışlı, ufaktefek bir kadmdı ve kocasma hürmetle kart» #ik bir minnet duyuyor, onun sabah erkenden küçlük evi için güneşim al- tina, taşlarla elleri parçalanarak uğ raşmağa gittiğini ve hiçbir bayram kendisine kırmızı dallı basma entari- ler almâğı ihmal etmediğini düşüne rek onu sevmesi lâzımgeldiğini an- lıyordn. Bütün bu isteğine akiam geç vakit dönen Ahmet Usta İş elbiselerini çıkarıp, temizlendikten sönrâ ne zaman, Pembenin kalin sâp- İ, göniş yayvan ağızlı" küreklöre benzettiği nasırlı, taş gibi katı elle- Mini uzatsa gönç kadın bu kollara, İğrenmeğe benziyen bir ürperti vücü. dunu dolaşarak küçük bir toprak ta neciği gibi düşerdi ve her sabah kü- çük sarı tahtalı odasının yer döş ginde uyandığı zaman Ahmet Usta- nm çok*-.n gitmiş olduğunu görerek geniş, rahat hir nefesle göğsünü şişi rir, sönra hemen yataktan fırlıyârak üstünü giyer, pencereleri açip bir kuş gibi türküler söyliyerek ortalığı toplamağa başlardı. O saatlerde 80 kaktan geçenler çok olurdu ve yoldan geğen Jandarma Kara Mustafanın bakığları ne zaman Pembenin yeşil asmalarla çevrili penceresine değse, orada gördüğü ateşin bakışlı kadınım küçük pembe yüzti delikanlıyı adeta sarsar, bu güzel kadın çehresi göz - lerini fazla bir ışığa boğup kamaş- tırmış gibi yakıp, yağız esmer yüzü- nün boyun damarları asabi darbeler. le vurmağa başlardı. Pembeye doğ- ru yırtıcı bir kuş gibi ihtiraslı ma. nalarla dolu bakışlarını kaldırdığı raman genç kadınız bir çiçek kadar renkli dudaklarının mana veremeği- i garip bir titreyişle aralandığını te İki sıra parlak beyaz dişlerini göste» rerek gülümsediğini görür, bu gü- lümseyişin keskin, bayıltıer bir ilâç gibi yüreğine dolduğunu hissederek yoluna devam ederdi. Işte bu gü- lümsiyerek bakışmalar, iki çift gö-| taşla zün biribirini her sabah ihtiras İle kucaklaması kimsenin farkında Ol madan aylardanberi devam ediyor. SIVACI İrk ve zevkle üürpertirdi. Akşam geç | Peride CELÂL —- Ahmet Usta Pembeyi sabah uykuda bıraktığı zaman önun dudaklarında çizilen güzel, mâs'ut çizgiye kalbi çarparak seviniyor, akşam eve dön- düğü zaman genç kâdmm hâfif göl gelenen alnma, kendinden daima w- sun kirpiklerinin siperinde kaçırdığı güzel gözlerine hiçbir şey sezmiyâ - rek, küçük elâ gözlerinin derinlerine sakladığı tükenmez sevgisini böğalt- mak ister gibi uzun uzun bakıyordu. Ahmet Ustanm yüzünün hiç gi- lümsemiyen taşlaşmış hatlarına râğ- men Pembenin bir ilkbahar rüzgâr £ibi tatir türküleri, kocaman pâmbâ bir gülü hatırlatan güzel taze yüzü Ila range, işiğa boğduğu yeşil asma lı, küçük beyaz ev mahallede kendi- ne sevimli bir köşe ayırmıştı. Bütün kötişülar Pembayi pek sever, eği nirlerdi. Ahmet Ustayı harkesteh ço- kingen tavırları, yüzüntin bir gün öl- #un gülümsemek için açılmıyan sört hatlam yüzünden o kadar çalışkan, dürüst olmaama rağmen kimse #öv- miyor, ona bir türlü mmamıyorlardı. Zaten mahalleli Pembeyi bir türlü bu çatık yüzlü, çirkin adama lâyık bu- lamaz, aralarmda: “Yazik tazenin güzelliğine,” diye, fısıldaştıkları çok ölurdu, Hâle içlerinde Jandarma Ka» ra Mustafa #rvacıya büsbütün düş - mahdı, Genç kadinm pencereden gö- tonüp her sabah küçük manalı bir tebessimle kendisine bakması deli- kanlıya büylik ümitler vermişir Bis tün bu ümitleri kara bir diken gibi Yıkan, onun köğası değil miydi? İşte bunun için genç jandarma, sivacıdan nefret ediyordu. . Sabah saat böş vardı. Ahmet Us- ta her zamanki gibi küçük evinin ka- pısını çekip dışarı çıktı. O gün vü- cudundâ hafif bir kırgınlık hissedi- yor, dizleri bükülmek ister gibi tit- Hyördu. Fakat muhakkak işe gitme- si lâzımdır. Büyük bir evin yapısma yeni başlamışlardı. Yolda giderken düşünüyordu: Karısmı uyurken bi rakmıştı. Pembenin dudaklarını çev reliyön mâs'ut tebessüm, yanaklarını gölgeliyen uzun kirpiklerinin yüzüne verdiği çocukça ifade Ahmet Üsta - hin bütün yörgunluğunu, hastalığı- b unutturacak bir zevkle gözlerini doldurmuştu. Fakat 6 gün gayretine tağınen ancak öğleye kadar çalışabil- di. Başt güneşin altında daha fazla ateşlenmiş, gözkapakirmı yörgün bir kâpatıştan korumak için çök uğraş mığtı. Nihayet dizlerini saran ince Ağrılardan, arkasında gezinen Ür. pertilerden iyice hastalanmağa bas ladığını anlaymea çuvala malasint, keserini, bütün aletlerini döldurüp omüzüna vurdu ve yapı sahibine va» ziyeti anlatarak eve dönmek Üzere yola düştü. (Sonu yarm) Göçmenlerin teşekkürü Kars göçmenlerinden bir kısmı, Afyonkarahisarma iskân edilmişler» dir. Bu göçmenlerden Selim Acargil, Bahri Kârakoç, ve Veysi imzaları i- le aldığımız mektupta, kendilerine karşı gösterilen kolaylıktan dolayı göçmen İşlerile müştağil bütün ma- kamlara teşekkür edilmektedir. Her türlü ihtiyağlarmın fazlasile temin edildiğini ifade eden göçmenler, af- yön İlbayı ile Sağlık ve Sosyal yar- dim direktörlük kâtibi Samiye ay- rıca teşekkür etmektedirler. Taşla yaralamış Zile, (Tan) — Mancı köyünden Veli oğlu Hasan ile İlyas arasmda çıkan ağız kavgasmda biribirlerini yaralamışlardır. Kafa kemiği kırılan Hasan, Vilâyet hastanesinde tedaviye rağmen o kurtarılamıyarak ölmüştür.