İse: 20-6-036 Kızılay parkının ve “Çan Yağmurlardan sonra Buyaz Ankara yemyeşildir Kavaklı ve Dikmende insan dinlendirici bir tabiat güzelliği ile karşılaşıyor Ankara, 28 Bu yıl Ankara, devamlı yağan yağmurların yardımı ile yemyeşil - dir. Keçiören, Etlik, Kavaklı ve Dik men sırtlarının çoraklığını seyre alı gan gözler, şimdi ayni noktalaı dinlendirici bir tabiat güzeli karşılaşmaktadırlar. Yenişehrin hangi sokağından geç seniz, etrafı saran gül, hanımeli, karanfil ve yasemin (kokuları ile karşılaşır; bilhama azametli bir manzara arzeden gül bahçelerinin önünde dakikalarca durmaktarı ken dinizi menedemezsiniz. Biraz hum- lu ve hireçli toprağı seven gül, ha- kiki yurdunu Başşehirde bulmuştur. “Kızılay” ın Yenişehirdeki parkı, Ankaralılar için akşamları ve gece- leri temiz hava alınacak ve zevkle tanzim edilmiş bir bahçede vakit | geçirecek müstesna bir köşe olmuş- tur. Parkın çocuklara mahsus kısmı | şehrin esaslı ihtiyaçlarından bir karşılamakta, vadileri ve guver- nantları ile buraya gelen çocuklar Ankaranın parlak güneşinden isti - fade etmektedirler... Ankarada at Koşusu! Ankara, 28 Dünyan sayılı stad ve ipodromla rı arasmda mevki almaya lâyik An- kara stadyom ve ipodromunda son eksiklerin tamamlanmasma çalışı maktadır. Tarihi kaleye nazır olarak kurulan bu büyük spor sahası önü - müzdeki yıllarda beynelmilel birçok spor karşılaşmalarına sahne olacak- tar. Bundan başka Keçiören yolu ü- zerinde bir de golf sahası yapılması kararlaşmıştır. Bu sahaya elverişli arazinin. istimlâki mukarrerdir. Yeni ipodromda bu yıl yapılan ilk bahar at koşuları emsalsiz rağbet görmüştür. Bilhassa “Gazi koşusu, Ankarada Hayat kaya” ya uzanan bulvarın kuşbakışı bir görünüşü . Yukarıdaki resimlerde güzel havalardan istifade ederek Kızılay pa kında gezen, oynayan, ve neşelenen çocukları görüyorsunuz isteyenlerle dolmaktadır. liktan fazla muamele - olmuştur. Bu rağbet gözönünde tutularak sonba - har koşularmın alti haftadan ziyade günü tribünlerde oturacak yer kal - | mamış, müşterek bahiste on bin lira | Ankarada yapılan At yarışları bü yük bir rağbet gördü. Yarışlara An karanın en şık giyinen halkı geldi. Birçok kibar kadınla devam edebilmesi için tedbir alınmış. tır, rımızın zarif elbiseleri bilhassa na zarı “iyi celbediyordu ““teti görmektedirler. Kuvvetli bir dev- Yenişehirde açılan bir gazino akşam üstleri çok kalabalık olmakta ve | gazinonun taraçası,günün yorgunluğundan başlarını biraz dinlendirmek Konferansın akisleri | “TBaşı 1 incide) gösterilecek olan imtiyazlı h. | Karadeniz'i bir Rus iç denizi getireceğini ve Rusyanm Akdenize #i mikdarda harp gemisi geçir in Akdeniz müvazenesini boza mı bildirdikten sonrü diyor ki: er Sovyet Rusya günün birin ğ muha altıme bulunan Odesa limanında, Türkiyenin Boğaz kapılarmda bekçilik etmesi de, onbiner tonluk krovazörler in: sma kalkarsa bu hâdise mühim bi: mesele teşkil edebilir. Türk projesi nin ilk beş maddesi mi esnasında Boğuzlardan geçecek ilerin sihhi Kontrol ve Werete ısı meselesi İngiliz murahhas itirazma sebep olmuştur. ve transit olarak ge- dünyanm hiç bir ta» rafında eğinc tesadüf edilmiyen bu usul şayanı kabul görülmemektedir... Karadenizde Sovyet donanması Muhafazakâr Daily Telegraph gazetesinin o Montrö'deki muhabiri gazetesine verdiği haberde Türk İ projesindeki kayıtların Sovyet Rus- İ yaya karşı büyük müsamahaları İ ihtiva ettiğinden şikâyet ederek diyor ki: “Türk teklifleri bize şunu göste- riyor ki Sovyet Rusya bu işte Türk- re nâfiz ölmuş ve Karadeniz fiilen bir Rus iç denizi olduktan sonra ide- al şartler altında kuvvetli bir donan ma inşa etmek imkünin: temin etmiş- tir. Rusya, kuvvetli . endüstrisinin yardımile “bütün bahri inşaatını Ka radenizde temerküz ettirebilir ve on dört biner tonluk niteler şeklinde Akdenize istediği mikdarda bir deniz kuvveti geçirebilir anın garpte açık denize Çi- kan yolu a tarafından kapa- ttedir; ve orada da Al- y ceği de kuv | vetle muhtemeldir. Şarkta ise kuv-| İ vetli Japon donanması ile karşı kar- şiya bulunuyor. Binaenaleyh Kara- de kuracağı kuvvetli bir tersa- ne, başka maksatiara hadim olmasa i dahi, hiç olmazsa Uzak Şark için ide- *al'bir kuvvet membar olacaktır. zdeki küçük devletler bu le başka istikamet- tetikte i Karadenizde tıkılıp kalmak ihtimali | bu küçük devletleri bir hayli kor - kutmaktadır. Japon ve İngiliz r rahhas heyetlerinin Akdeniz ve Ka- | radeniz donanmalarmın Boğazlardan İ geçmeleri hakkında yapılacak tah - didatm tamamen müsavi şeraite İs- tinat etmesi üzerinde ısrar edecekle- ri kuvvetle tahmin edilmektedir. Fransa'nm ise, dost Rus donanma - sını Akdenize çekebilmek üzere ta- mamile aksi bir noktai nazarı müğa- faa edeceği aşikâr görülüyor. Muhabir bündan sonra Türkiyenin bir harp tehlikesi gördüğü veyahut bir tehdit karşısında kaldığı takdir- de Boğazları kapamak hususunda tam bir serbesti istemesinden bah-) sederek diyor kl: “Bazı devletler böyle bir kaydın| Türkiyenin e lüzumündan gok| daha geniş salâhiyetler vermekte ol- duğunu iddia ediyorlar İse de İngiliz noktai nazarma göre bir devletin harp tehlikesi içinde bulunup bulun- | madığma bizzat karar vermesinden İdaha tabii bir şey olamaz... i İşçi Daily Herald gazetesi bilhas- sa Boğazları kontrol komisyonunun ipkası lüzumu üzerinde durduktan sonra Türk projesinde Sovyet Rus- ya'ya karşı gösterilen müsamaha | İdan bahsederek şöyle diyor: “Boğazlar konferansının bugünkü safhasında, haricen pek dostane ge- çen müzakerelerin tahtında müstetir en mühim mesele Fransız - Sovyet paktı mucibince Akdenizde Fransa- ya yardımda bulunmak üzere Sovyet Rusyanm harp gemilerini ve askeri Kkıtaatını Boğazlardan serbestçe geçi rebilmesi meselesidir. | Alman gazetelerinin yazdıkları 24 Tarihli Berliner Tageblat ga- zetesinde M. Boveri Boğazlar mese- “lesi hakkında diyor ki: Bütün bu meselenin en şayanı dik. kat tarafı şudur: Yüz senedenberi ilk defa olmak üzere Türkiye, İngil- tere ve Rusya tamamen anlaşmışlar ve bunu da, Şarki Akdenizde elli ce- miyet azasımm İtirazma rağmen ver- diği karardan geri dönmiyecek ka - diği için yapmağa mecbur olmuşlar- dır. Bu suretle Boğazların hayatın- da bir safha sona ermiş, bir yenisi başlamıştır. Çünkü Montrö'deki mü zakerat İtalyaya karşı kuvvetli bir akeresi İreti var. Yalnız gözleri, h dar kuvvetli bir devlet meydana gel- | cephe damgasını taşımaktadır. An - HERGUN 8iR ROPORTAJ insanların bütün hayatı dalga içinde geçiyormuş! Ruh,milyonlarca dalgadan başka birşey değildir,bir adam öldüğü dakikaya kadar mütemadiyen dalga neşreder Beşiktaşta Serencebey yokuşun- oturan Tevfik, söze böyle başladı. Irkının bütün hususiye ıyor. Ko yu esmer yüzünde tatlı bir ifade kud fi do- nuk, Bü donuk na, belki de ka- labalık yerlerde söz söyleimeğe alış- için geliyor. Konuşurken, ser best değil, Sıksık duraklıyor ve ne- reden başlayacağını “kestirememiş gibi. ikide bir düşünceye varıyor. Ib- rahim Tevfik, insanların hayatı na- sıl dalga içinde geçtiğini anlattı: — Siz, belki farkında değilsiniz. Yahut meşgul olmadığımız için bil- mezsiniz. Saçlarımızın, biyik ve sa- kallarımızın bütün telleri birer an- ten vazifesi görürler. Bu antenler! vasıtasile biz dalgaları alır ve neşre- deriz. Bakınız nasıl: Her kılın üzerinde bir dalga alıcı ve verici istaşiyon var dır. Bir düşünceye vardığımız za- man, saç, sakal, bıyık, kaş hasılı ü- zerimizde nekadar kıl varsa, hepsi bir anda harekete geçerek dalgaları | kendilerine doğru çel Sonra da yine bu düşüncelerini, tebellir miş fikirler ve kanaatler halinde mü- temadiyen etrafa neşrederler. Kıl ante: in kudreti, bir insanın iman ve İrade kuvvetli olabildiği gibi o dakikadaki vaziyetine göre de di Kestirmece: — Hayır! Cevabını verdim. O, sözüne devam etti Düşünmek, evvelce neşredil - miş bir dalgayı almak ve derhal neş- rederek havada bir devre yapmak- tan ibarettir! Yine sordu: — Ruh, sizce nedir? Cevap vermediğimi görünce, izah etti: — Ruh, milyonlarca dalgadan | başka bir şey değildir. Yani, bir a- dam doğduğu dakikadan — öldüğü dakikaya kadar, mütemadiyen dalga neşreder, Ruh dediğmiz bu dalgala- rın bir araya gelmesidir. Ibrahim Tevfiğe Eöre, hafıza, insanların heşrettikleri dalgaları, tekrar istedikleri zaman, yine o kıl- Sovyet Rusyanm cak şu vardır ki bu yeni ve kapalı cephe belki ayni zamanda yine Ce - nevrede dağılacaktır. Bundan &onra Akdeniz devletlerinin ne şekilde top- lanacakları, kimin Ankaraya en iyi dost olacağı ve kimin kendi hatırı için Boğazları kapattırabileceği Bel li değildir. Yalnız şu kadar malüm- dur: Şarki Akdenizde kimin menfa- ati varsa Boğazlardan geçiş işinin tanzimi üzerinde muayyen bir nüfuz ifra edebilmek için bundan sonra Ankaranm bütün isteklerine ehem- miyet vermelidir. Akdeniz paktı Deutsche . Allgemeine Zeitung Türk projesinin bütün maddeleri, gözden geçirdikten sonra İtalya'nın konferansa iştirak etmediğini hatır. iyor ve diyor ki: Ibrahim dan antenler vasıtasile çekmeleri demektir. Vücutteki kıllarn anten vazifesi görmeleri, yalnız insanlarda değil- dir. Hayvanlar da tıpkı böyledir. Me selâ, kediler üzerinde, ben uzun tet- kikat yaptım, Birkaç kediyi yaka- layıp biyıklarmı kestim. Neticede gördüm ki, bıyıkları kesilen kediler, eski hassasiyetlerini kaybediyorlar. Artık eskisi gibi koku al olü- alde, kedilerde ve diğer birçok hayvanlarda yalnız birer 8 ten ibaret sandığımız bıyıklarn, çok im vazifeleri olduğuna inanmak bir kedi- kendilerine | nin sırtını okşadımızsa, elinizin altn- daki tüylerin birer elektrik batarya- sı gibi kr Jar ttiğini de mutlaka zi Bu kıvıletimlarm birer verici an- tenden çıkan neşir şuaları olduğuna şüphe var mı? İbrahim Tevfik, yanımda çok kaj- madı. Yeni keşfinin. ana hatların böyle kisaca anlâttıktan sonra, çikti gitti. Şimdi aynada, bıyıksiz dudakları- ma ve kilsiz çgeneme (bakarken kendimi neye benzetiyorum, bilir mi- siniz? Anten tellerinden en mühim kısımları koparılmış bir radyo ma- kinesine... Eğer İbrahim 'Tevi dalgadan bahseden dalgalı sözleri, bir gün gelip doğru olursa, anteni tamamlamak için, korkarım, hepi- miz sakal biyık bırakmağa mec- bur olacağız!... Salâhaddin GÜNGÖR bir harp gemisi nedos limanlarını kendiliğinden tah- kim etmeği dişünmeseydi Italyanm Leros ve Dodekenez'deki harp liman larma karşı Marmarada bir üssü bah ri kurmak isteyen İngilterenin 1sra- ri karşısında kalacaktı. Ancak İngil- tere Türkiyeye uzun zaman tavizatta bulunmıyacak ve şimdiki muvafâkatinin yerine İleride Akde « niz paktını kabul ettirecektir. Macarlar ve muahedelerin yeniden tetkiki meselesi Peştede çıkan Pester Lloyed,Mont rö konferansının Habeş meselesi ve ya Ren ihtilâfı kadar mühim bir bey nelmilel mesele olmamakla” beraber Gok enteresan bir politiko-jürist da» va olduğunu teslim ediyor. Ancak | konferansın revislonist bir mahiyet “Şimdilik Italyan efkârı umumiye- | taşıdığında ısrar ederek diyor ki: sine göre İngilterenin Fransa ve ğer beş Akdeniz devletinin iştiraki) İtalyaya karşı İmzaladığı ve Eden" devamını temin eylediği Kânumue vel paktı, tamamen WHalyan aleyi darı bir mahiyet alerak devam ede- cektir. Çünkü Türkiyeye askeri tah- didat koyan İngiliz politikası bugün tamamen değişmiştir. Meselâ eğer Türkiye bozağları ve Limnos ile Te- Temps güzetesinin çök haki: su- rette işaret ettiği gibi konferans, “bir muahedenin ilk defa olarak bariş yol larile tâshih edilmesi itibarile ehem- miyetlidir. Bunun ise çok hususi bir mânası vardır: Zira şayet bir mua- hedeyi müzakere etmek suretile ta- di) kabil olursa o zaman “rövision harp demektir” nazariyesi tamamen» yıkılacaktır.,,