YirrTÖs öv FF? ası tir. , Belkis bu imadan kaçacak yerde No, 128 Yazan: MITHAT CEMAL Bu lâkırdılar Naşidin gıyabında âdeta Naşide ilânı aşktı Belkis yüzünün kibarlığmı kay -| betmiyerek - ancak baharı çiçek kı dar küçülten, azemetsiz yapan zarif bir hoppalıkla - ufak tefek taklitler yapıyordu. Fakat lâkırdı sırası mem İeket ve muharebe işlerine gelince Naşit. hırçımlaştı; Adnana dâlkavuk- luk etmek sirası gelmişti. Naşit ye- mek veren uşağa, dışarı çıkmasmı, ev sahibi kesilerek, emretti: Bir uğa ğın önünde yapılmıyacak şeyler yapa çaktı: Adnanm frkaralığma sinirle- necek, namusuna kızacaktı. Belkise, döndü: — Bu senin kocan adam olmaz! Dedi. Adnan, haklı tenkide taham mül eden faziletli adamm yüzile Na- şidin tektirlerine katlanmaya hazır. landı. Naşit: — Bak, Beliir, dedi; işte kendisi- nin yüzüne karşı söylüyorum, ben samusun bu derecesini anlamam. He pimiz görüyoruz: Bu muharebe çı » kar yol değil. Ve yine hepimiz göre- ceğiz; bir kış daha geçmez, İtilâf as- kerleri Galata rıhtımda! Memleke- tin nekadar aklı başmda adami var sa küpünt doldurmakla meşgul. Ko- canm bütün arkadaşları Kartına dön dü. Halbuki memlekete bir hal olur- 88 senin kocanm İsviçreye kaçmak Için bilet peresı yok. Hep ayni naka- rat: Namus! Namus! Anladık; na- mus güzel şey: Ama bir parça olur- 83!.. (Adnama dönerek) azizim, karı pa acı! Sen'de biraz para kazanma- ya bak! Adnan, başını salladı. — Ah Naşld; hem bilir,hem söyler #in.'bu. istidad meselesi. Ben dediğin adamlardan olamam: elimde değil; bizimki: bir lokma; bir hırka... Bel kisde bana vardığı zaman bir inki- Japcile evlendiğini biliyordu. 'Naşid Belkise döndü: —Bak lafa, koy rafa! bir lokma bir hırkaymış. Bu kavgalar Adnan için nekadar tatli idi: hem yüz binlerce İlrası ol- mak, hem de para yapmadığı için tenkid edilmek! Belkis bu tekdirle- re inanıyordu ;kocasımın parast,bâba min kine nisbet, paramıydı? Ad- nan orta halli adamdı! Adnan da, avukatlıktan yaptığı bu parayı yorgunluğuna göre öyle bü- yük bulmuyordu. Mesela onun eski arkadaşı Moizin bir çok milyonları var, diyorlardı; ona nis bet Adnanın parası yokdu, yalnız bir şeye canı sikilyordu; Na- şid geldiği zaman Belkis ne kadar neşeleniyordu! “ Bak lafa, koy rafa” gibi kaba Jakırdıları bile Naşid söylüyor, diye Belkis ne kadar tatlı gözlerle dinliyordu. Belkis, Naşidi beğeniyordu demek? — Hem de pek çok! Bu cevabı, ertesi günü, Belkis (Adnana veriyardu. Naşidi beğendi. ğini bu seferde kocasına açıkça söy- Tiyordu; fakat bu sefer daha çok Uzun süren elimlelerle, daha göğsü- hu, darğın yüzle, belirsiz uzak bir ima ile Belkise anlatmak İsteyince büsbütün üstüne (atıldı; kocasmın tarizine kendisi vuzuh verdi : — Yani ben Naşidi seviyorum, öyle mi? yanılıyorsun Adnsn! Dedi, Adnan bu saadete sevinecekti. fa. kat Belkis bu yanlış sevincini de Adnana çok gördü: — Ben seni aldatmam Adnan! de- Ği; amma bu, seni sevdiğim için mi? hayır; hayır; kendimi sevdiğim Için!.. Ben aşık olacağım erkeği ko- camdan gizl ek kadar kibirli kadınımdır; bunu şimdiye kadar an- karına bir şey söyleyemiyordu. Belkisten daha acı şeyler dinlerse , bu kadma büsbütün ezilirse, belki gon kararmı vermek için kendinde “e kuvvet bulur gibi anlamadığı, müp hem bir mantık içindeydi. Yarısnı içdiği zehrin kalanmıda, son damla- sımâ kadar içerse, bu can çekişen karı kocalığın ölümü çok uzamaz, tabii bir ölümün kisalığıle bitirdi. Onun için, Belkise dik dik bakarak bir şey daha sordu : — Naşide aşıksın demek - İsteme- dim; fakat Naşid gibi bir koan ol- sün isterdin, değilmi? Belkis bunada çok açık cevab ver- di: | — Buda yanlış, dedi; evde senin- | le olmak, sokakta onunla gezmek isterdim. Bütün dünya karaltı haline geldi; | Adnanm kırmızı gözlerinin önünde | yalnız Belkis vardı: Demek ki bu ka- dm onun kocalığına yalnız evde kat- lanıyor, sokekla bu talisizliğine ta- hammül edemiyordu! Adnan da biliyor Bu süaller manaâsizdı. Ancak Naşidin arkasın- dan Relkisin gösterdiği heyecanlar son zamanlarda okadar sıklaşıyor dü ki bunların sebebini bir kocanın sormaması hissizlik olacaktı. Fakat bu sefer, Belkis sokakta Naşitle bera ber olmak istediğini, Adnan sorma- dığı halde söyledi: — “Pour son chic!,, dedi, “Suk. kelimesi Adnann şakağm- tokat gibi öttü. Belkis odadan en raht yüzüyle çıktı, gitti. Adnan düşünüyördü: Belkis acaba, bu münasebetsizlik- lerine müteessir değil miydi? Söyle- diği şeylere Belkis bir parça pişmân olsa Adnan mes'ut olacaktı. (Arkası var) | Deniz Levazım Satınalma komisyonu ilanları | ” Tahmin edilen bedeli 7265 lira 25 kuruş olan 105000 kilo muhtelif yaş sebze 2 Temmuz 936 tarihine rastla- yan Perşembe günü saat 14 te kapalı zarf suretiyle alı- nacaktır. Muvakkat teminatı 544 lira 89 kuruş olup şartname- si her gün Komisyondan parasız verilir. İsteklilerin, muvakkat teminat makbuz veya mek- tuplariyle ve 2490 sayılı kanunda yazılı belgeleri ve tek- lifi muhtevi mazrufları belli saatten bir saat evvel Ka- sımpaşada bulunan Komisyon Reisliğine vermeleri. (3286) 4490 Küçükler, Büyükler! RADYOLİN Yaşamak için dişli, hatta hem güzel, hem sağlam dişli olmak lâzımdır | Günde iki defa dişlerinizi fırçalaymız. Muvaffakiyet kat'idi bes?) İ izi RADYOLİN le ZAN FAYDALI aa a BİLGİLER Bugünkü Program İstanbul 18: Hafif musiki Colâk); 19: Haberler; 19,15: Mahtelif plâklar; 20: Halle smesiki- 0,30: Stüdyo orkestralar; 21,30: Son haberler Saat 27 den sonra Anadolu Ajansının gnretelere mahsus havadis servisi verile. cektir. Varşova 18: Odu musikisi; 20: Piyano kenteti; (Erest Dohnanyi); 20,30: Zenci şarkıları; 2045: Offenbahn “LA SANSON DO FORTUNIO” adlı opereti; 22: Senfonik komser; 23,15: Çiçek şarkıları; 23,40: Piik. Budapeşte 19,30: Pl; 2030: Konferans; 21: Ode musikisi; 22: Haberler; 22.20: Salen orkes- Orkestra konseri, Bükreş 18,15: Orkestra; rw 2035: Masme' 19,15: Konserin deva- “MANON” operası; : Modern pifklar. 24: Gece konseri; Moskova 30: Ahenelerin ımarladıkları parça- 20: Şarkılar: 20.30: Mali, dans ve ları; 21,30: Öperet musikisi; 22: Ko- nuşmalar, Prag 19,20: Piyano konseri; 20,20: Orkestra; 2130: Franz List'in Faust senfonisi (ko- ro ve orkestra ile); 23,15; Plâk. Viyana || 2030: Opera korosu; 21.30: Plik; 22.20: Mandi İkmarteti; 23,10: Devamı; 24,05: Bs- 24,50: Kunrtet kon: Taksim bahçesin de bu akşam 2145 de Telli Turna Yakmda (Rahmet efendi) operet, * TÜRK : (Mumyalar Müzesi) ve (Çin gene Baron). * TAN: (Duntenin Cehennemi) ve (Kâ çük Albay). * MELEK : (Unutma Beni) ve (Avla nan Gönül). * İPEK: (Tarran) ve (Cennette Hirsiz), * SÜMER : (Kudm Ne Yapsam) ve (Elmas Hırsızları). * YILDIZ ; (Namus Lekesi) ve (Genç Hik Arzular). * ŞIK : (Singapur Korsanları) ve (Çi gm Kıs). : AI (Monte Kristo) ve (İntikam ayar * (Yavram) ve (Siyah Göl geler). * ALEMDAR: (İngiliz Ajanı) ve (Gece Sevdalar). * USKUDAR HALE: kanlm Hikâyesi). Davetler, Toplantılar KONFERANS Eminönü Halkevinden £ Buzün 28. 6. 936 saat 18,30 da Evimizin Çağaloğlumdakri merkez salonunda, Tokyo İslim — Türk Enatitüsü Direktörü Pro fösör Koji Okuba tarafından (Ja; harsı — İklimi — âdeti) hakkında bir lerans verilecek, plâklarla Japon havaları dinletilecek ve projekalyonla Tesimler sö terilecektir. Her isteyen gelebilir. (Fakir Bir Dek * TÜTÜN İKRAMİYESİ VERİLİYOR Eminönü Askerlik Şubesi Başkanlığın dan: Şubemizde kayıti: Malâl subay ve eratın ve şehit yetimlerinin 936 yılı tütün ikrami 936 günlinden itibaren haftanın Eminönü yeleri 8. 7, salı ve cuma günleri sandığında dağıtdâcığından İkramiyeye kakkı olan kimselerin yanlarında resmi senet, malâliyet raporu, maaş ve DÜ (8s cüzdanlar: ve ikişer adet kapyasız re simle birlikte Yulasda yazdı günlerde Şu bemise gı > FOĞRAF SERGİSİ Kadiköy Halkevinden £ Evimizde açacak Fotoğraf sergisine iş tirak etmek isteyenlerin geraiti öğrenmek üzere 10 Temmuz 036 tarihine kadar matbu izahnameyi Evimiz İdare Memurluğundan almaları. - ONAYI Aş ae iy Süleyman Kâni İrtemin bu eseri Boğaz lar meselesinin bidayetinden son gün dere kadar İmer ye safhaları göste riyor. Günün bu en mlhim meselesi hak kmda tam bir fikir verecek bir tetebbü mah solü olduğu anlaşılan bu fsideli eseri oku yucalarımıza rt ederiz. FATİH ASKERLİK ŞUBESİNDEN x 1 — Fatih şubesinde kayıtlı öz harp ma Hülleri ile şehit yeğimlerinin 306 yiz era miyesinin M. M. V. 22 7. 036 gününden itibaren Fatin ilçebaydığında toplanacak dağıtma komis yonunda haftanmı cuma, salı ve çarşamba günleri sast 14 ten 17 e kadar ikramiye da öntdmasna devam edilecektir. Malülleri mü tsakip şehit yetimlerine başlanacaktır. — iy dağıtma müddeti 4 sy sü receğinden bu müddet sonunda gelenleri ikramiyeleri 937 ydı kalaca £mdan kendileri gelmeyenler kanuni vekil leri ile ikramiyelerini nidırmaları menfaatle "imama bildirir. Bk yan ve Körleri Koruma Kuru undan : ÜR & 536 pazar günü saat 14 te Şehre debaşımda Letafet Mona fı de içtima yapacağımızdan Kurumumuz ile alâkası olanların gelmeleri. Hastane telefonları Cerrahpaşa bastanesi 21693 Gureba hastanesi Yenibahçe (| 23017 Haseki 24553 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 e Bastanesi Gülhane 20510 hastanesi 60107 Etfal kastanesi Şişli 42428 Bakırköy 16.60 24079 “sele Demiryolları Haydarmasa 42145 Birçok tesadüflerin birleşmesi, o akşam, Beyoğlunun küçük meyba - nelerinden birisinde bizi de birleştir - mişti. Dört arkadaştık. Dört mektep arkadaşı. Yani, içimizde kadm yoksa bunu açıkça söyliyebilirim. Yirmi se nedir biribirimizi görmemiş dört ar- kadaş: Şevket, Hilmi, Adnan ve Ra- kimiilhuruf! Adnan, mekteptenberi, içimizde “Don Juan,, rolünli oynardı. Vâkın, sanki bu rol için yaratılmış bir genç- ti. Gayet şık giyinirdi. Doğrusunu is terseniz güzel çocuktu da. Bunun için -ben de rakt masasında dört es- ki arkadaş arasında “kadm,, dan bâ$ ka, ne konuşulur? - hep birden sor - duk: — Eh, Adnan. anlat bakalm... Bi- raz muvâffakıyetlerinden bahset! Adnan yüzünü ekgitti: — Canım, dedi, konuşacak başka gey mi yok? — Haydi anlat bir şeyler Adnan, Üzme bizi! — Çocuklar siz beni her gördüğü kadımı teshir eden bir adamı mi zan- nedi; iz? Bakmız size #on gün- lerde başıma gelen bir hâdiseyi anla- tayım. Birer rakı daha ıwmarlıyarak din- lemeğe hazırlandık: — Geçen yaz Tarabyaya gitmiş - tim. Orada Ali Bey isminde bir tüc- car ve aileşile tanışmıştım. Ali Be - yin Saadet isminde güzel bir kız vardı. Bilmem neden, ohü görünce, derhal içimde bir evlenmek arzusu yükseldi. Bu genç kız, bana, temiz ve neşeli bir aile yuvası, pencerelerin - de pembe çiçekler olan Keten perdeli bir ev, bir sürü çocuk İ hayali uyandırdı. — Artık möruklaştın demek... Hay di itiraf et Adnan! — Belki de,. Fakat ne de olsa, bu arzu, bende şiddetli bir ihtiyaca ta- havvül etmekte gecikmedi ve Sade te kur yapmağa başladım. O da be- nim hislerime mukabele ediyordu. Öyle zannediyordum ki, Saadetin at- mal |lesi de milsaadekâr davranıyordu. Filhakika, bir gün, Ali Beye, bu me- seleden bahsedince derhal evlenme - mize razı oldu ve hususi surette ni- şanlandık. Yalnız, nikâh, ait ay son ra olacaktı. Mevsim sonu da yaklaşmıştı; tek- rar şehre dönmlş ve Şişlideki eve yerleşmiştim. Bu aralık, çoktandır Avrupada bulunan bir tanıdık aile, Istanbula gelmiş, beni evlerine ds - vete başlamışlardı. Ahmet ile Semi- ha, üç senedir evli idiler. için artık biribirlerile pek olmu « yorlardı. Semihayı, belki tanırsmız, çok güzel bir kadmdır. Fakat bunu söylemekten maksadım, kendisinin sadece güzel olduğuna işaretten bas 9 eca ka bir gey değildir. Zira, evlenece - a için, kadınların bende artık hiç- bir tesir yapmalarma imkân yoktu Buna mukabil ben onlara karşı eski tesirimi muhafaza ediyordum. Nite- kim, Semiha da bu tesirden kurtula» madı, bana açılmağa başisdı. Bu - nunla beraber, ben dalma çekingen duruyordum. Lâkin bu uzun müddet böyle devam edemezdi. Semihayı reddetmek ogu tahkir etmek olurdu. Hiraf ederim ki, yavaş yavas Semiha bende tesir yapmağa başlamıştı. Hem İ Saadet ile evlernmemize daha dört ay vardı. Binaenaleyh... Fakat hmzır kadın, bir türlü mü - nasebetimizi kat'i bir şekle koymu « yordu. Gayet ustaca hareket ederek, randeviilerini gittikçe tehir ediyor - du. Nihayet, mlinasebetimiz o kadar ilerlemişti ki, kocası bunun farkını vardı ve artık evlerine gidemez o! dum. Bunünla beraber, Semiha ile, gene sinamada, pastahanede buluşu- yorduk. Bir gün, Perapalastaki bir baloya gitmiştim. Semihanm oraya gelece- ğini biliyordum. Yalnız herhalde da- ha gelmemişti. Onu beklemek, biraz da dinlenmek üzere, küçük salonlur- dan birisine çekildim, bir kenara bü yükçe bir kış ağacınm arkasma o - turdum. Beş on dakika sonra yan taraftan bir fısıltı duydum. Bu bir kâğın, bir erkek gesi idi. Kadin #esi bdhn hiç te yabancı değildi: Biraz dikkat ettim, bir kınkançlık sahnesi geçtiğini anladım. Fakat hayret, orada benim de ismim geçiyordu. Ka dm: — Ne kıskanıyorsun, diyordu. e « ğer onu münasebetimizi örtmek için göstermelik olarak kullanmasam, her şey meydana çıkacak, Daha fazla dinliyemedim. Demek Semiha bana karşı rol yapıyordu. He men kalktım, ve görünmeden salona geçtim, Biraz sonra Semiha İçeriye girdi ve: — Eonjlir Adnan Bey, dedi, nasıl. sınız? Kendimi tutamadım: — Teşekkür ederim hanımefendi, dedim, göstermelik vazifemde de - vam etmekteyim. Semiha yüzündeki boyalara rağ - men sarardı. Bir dakika sustu, bir şeyler söyliyecek oldu. Fakat ben çoktan uzaklaşmıştım. Adnan surtu. Meselenin sonunu merakla bekliyorduk: — Eh sonra ne oldi Adnan suratını ekşi — Ne ölactk? Üstelik bu “göster. melik,, vaziyetimizi nişanlım ile ba- bası da duymuş... İs bozuldu. Dim - yata pirince giderken evdeki bulgur» dan olduk, bem de kepaze olarak... ? Istanbul Jandarma Satınalma - Komisyonundan: Mıktarı Nev'i 80 Adet Kundura bıçağı 1200 Kilo 9 No.monta çivisi 800 ,IZN. ,, ” Tahmin bedeli İlk teminatı” LiraKr. LiraKr. 240 18 480 36 280 21 1000 75 1 — Yukarda mıktarı, nev'i, tahmin bedeli ve ilk te- minatı yazılı üç kalem kundura malzemesi açık eksilt- me ile satın alınacaktır. 2 — Eksiltme 6-7-936 pazartesi günü saat 15 de Ge- dikpaşada Jandarma Dikim evi binasındaki İstanbul Jandarma Satınalma Komisyonunda yapılacaktır 3 — Malzemenin hepsi bir istekliye ihale olunacağı gi- bi kalemen ayrı ayrı isteklilerede ihale olunabilir. 4 — İstekliler şartname misyonda görebilirler. ve nümuneleri hergün Ko- 5 — Eksiltme günü teminat makbuzu ve sair Belge- lerle komisyona gelmek lâzımdır. (3487) 4675 1