Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—e0 26-6-936 9 P O R Pehiivaniarımız yi güreştuer Dün geceki karşılaşmada Alman ikiye karşı beşle yendik güreşçileri (Başı 1 incide) Almanm lehine cereyan eden bu füç dakikadan sBonra Mustafa alta düştü. Ve Almam bir iki oyun tat - bik etmek istediyse de Mustafa da bunlardan kurtüldüu. Ve — güreşçiler sön dört dakikayı ayakta güreşmeğe başladılar. Alman ayakta da seri bir hamle ile hasmını yere attı fakat Müustafa bundan da kurtuldu.Ve Şön- liben yirmi dakikada ittifakla galip Nân edildi. 61 kilo: Yaşar-Şönbiben ll Orta hakemi Sadullah. Çok sıki başlıyan müsabakada karşılıklı ham- felerden sonra Yaşar güzel bir oyun- Ja hasmını altına aldı. Hırpalamağa başladı. Fakat Alman mütemadiyen gminderden kaçarak kurtulmağa çalı Biyor. Yaşarın tefevvuku çok bariz. F'akat bir türlü tuş yapamıyor. Kü- Külk bir köprü ile Alman çok büyük bir tehlike savuşturdu. Ve ilk on da kika nihayet buldu. Yan hakemler- len biri Yaşar galip diyor, ötekisi berabere... Birinci üç dakika Yaşar alta düş - ML Fakat Almana hiç firsat vermedi İkinci üç dakika Yaşar üstte gü - reşiyor.. Almanı iki kere havaya kal dırdı fakat iki defasımda da mükem mel köprülerile misafirimiz bu müş- kil vaziyetlerden kurtuldu. Son dört dakikayı iki rakip te a- yakta güreştiler. Ve Yaşar hemen Almanı alta aldı. Fakat teknik nok - sanlığı yüzünden bir türlü hasmı - nm sırtını yere — getiremiyor. Yir- mi dakika bitti. Yaşar sayı hesabile ve ittifakla galip. 66 kilo: Yusuf Aslan - Gulde Orta hakem: Vaymar. Büyük bir süratle başlıyan bu güreş ilk dakika larda heyecanlı'bir şekil aldı. Birinci dakikada evvelâ Gulde Yüsufu, son- ra da Yusuf Güldeyi alta aldılar. Fakat Alman civa gibi bir güreşçi derhal ayağa kalktı. Bunun akebin- de Yusuf kafa kol kaptıysa da Al - man bundan da kurtuldu. İki rakip zaman zaman biribirlerini minder - den dışarı atryorlar. Minder kenarm- dan ortaya geliyorlarken Yusuf Al- manı belinden kavrıyarak altına al- dı. Ve ilk öon dakika böylece nihayet büldu. İlk üç dakika Alman altda Yusuf yine üstte, Yusuf burgu tatbik edi - yor fakat netice yok. İkinci üç daki- ka Yusuf altta.. Bir aralık altta ol - düğu halde çok güzel bir hareketle Almanın sıtimr yere getirmeğe mu - paffak olduysa da bımu hakem göre Bedi. Güreş sert bir şekilde devam edi- görken gönk çalryor. Netice: Hkse- piyetle Gulde galip.. 72 kile: Sadık - Viker Müsabaka serbest güreş olarak ya pidryor. Nuri kilo düşemediği için eyni kiloda olmadığı halde Sadık gü- weşiyor. İlk dakikalarda biribirlerini Ryakta deneyen müsabıklar biraz sonra Sadığın bir bacak kapmasile yere yuvarlandılar. Sadık çoök canlı saldırışlar yapıyor, hasmını mütema diyen hırpalamakta ve yerden yere Wwurmakta müşkülât çekmiyor. Al - (TAN) m Polis Romanı: 17 Kapı — Vazifeniz icabı, Vignon - Mar- eellet ailesinin hususi hayatmma ka - rışmış bulündunüz. Bu aile hakkin- da düşündüklerinizi bize bildirmeni- zi istiyoruz. En evvel Vignon - Mareeılet'nln hayatından bahseder - siniz. Sonra da.... Madam Vignon - Marcellet hıkkmdı fikrinizi söyler - — Vallahi... Mösyö,.. bilmem ki.. — Vignon - Marcellet ailesi nasıl bir aile idi? Biribirlerine karşı olan rabrtaları ne derecede idi? — Ne diyeyim bilmem... Iyi geçi- , miyorlardı. Fakat... — Fakat ne?... man güreşci kuvvetli olmasına rağ- men Sadık gok güzel oyunlar ve bil- hassa alattırka tırpanlarla kendisini minderden kaldırmıyor- - Almanın mağlübiyete gittiği pek belli olüyor. Nihayet müsabakanın her saniyesi bu vaziyette tuş olmak ihtimali için- de nihayetlendi. Neticede Sadık müt tefikan galip sayıldı. 79 kilo serbest:İbrahim - Botner Orta hakemi Sadüllah. Güreş çok heyecanlı başladı. İbrahim hasmını altına alarak ayaklarından omuzuna takıp sürüklemeğe başladı. Fakat bir türlü rakibinin sırtmı yere getiremi- yor. İlk altı dakikayı galibiyetle ge- çirdikten #onra ayakta güreşmek is- teyen İbrahim yine Bonteri âltına al dı. Ve ezmeğe başladı. Bu tefevvuku müsabakanın nihayetine kadar mu- hafaza ettiğinden yirmi dakikada sa yı hesabile ittifakla İbrahim galip sa yıldı. B7 kilo: Mustafa - Kalner Orta hakem Waymar, Müsabaka başladıktan bi sonra Mustafa Supleks ile hasmını köprü kurarak Bavurduysa da Alman da mukabil bir köprü ile bu varatadan kurtul - muş oldu. Fakat cok sürmeden Mus tafa hasmını yine altma aldı. Fıkat müt diyen kendini kor ça. lışın Almana hiç bir oyun tatbik e- demedi. On dakika nihayet bulduğu zaman Mustafayı galip saydılar. Ve birinci arkasında bir clinayet! — Yani, nasıl söyliyeyim... Vig- üç dakika Müstafa yine üstte güreş- Michel Herbert . Eugene Wyl ——— —— non - Mârcellet, hastalığından dola- yı çektiği azaplar - heticesi, acayip karıkterde bir adamdı... Fakat... Ka- rısı? — Karısı mı? Madam Vignon - Marcellet fedakâr bir kadındı... Ko- casma bakıyordu... Vazifesini yapı- yordu... Bütün vazifesini yapıyordu. Kocasından daha gençti değil mi?.. Çok daha genç... Güzel, şık bir ka- dmdır... Bütün bunlar, kötürüm bir kocaya karşı gösterdiği şefkatin kıy metini arttirıyor. — Madam Viğgnon - Marcellet si- zin önünüzde hayatlarından hiç şi- kâyet etti mi? Yetmiş yaşında, kö- Samsunlu Ahmet hasmını tusla yenerken İBrahim hasmına galip gelirken mekte devam etti. Çok enfes bir salto ile — Mustafa Kalneri sağdan sola savurduğu hal- de Alman iyi bir köprü ile tuştan kur tuldu. Fakat ikinci bir salto ile on be şinci dakikada Almanın sırtını yere getirdi. Çok güzel bir şekilde yapıl- mış olan bu tuş, devamlı sürette al- kışlandı. Ağırsiklet serbest: Samsunlu Ahmet - Fogedes türüm bir adamm kartsı olduğu için Orta hakem Seyfi Cenaptı.. Müsa« hiç şikâyet etmedi mi? Bir an, hastabakıcı, böyle bir su- alden dolayı, biraz hayrette kaldı. Fakat çarçabuk kendisini topladı ve: — Kat'iyyen, efendim, dedi... Hiç- bir zaman Mzdam Vignon - Marcel- let böyle bir şeyi bahsetmemiştir! Mösyö Brossard'ın hali, bu ce- vtııaptın şüphe etmediğini gösteriyor- Fevkalâde sakin bir sesle sualle- rine devam etti: — Pek tabii olarak Madam Vig- non - Marcellet'ye karşı çok sadık- tınız, öyle değil mi? — Elimden geldiği kadar. Bana emanet edilmiş hastaya iyi bakmağa gayret ediyordum. Madam Vignon - Marcellet'ye, bana karşt gösterdiği iyiliklerden dolayı, minnettardım. — .Yani... Demek istiyorsunuz ki Madam Vignon - Marcellet size... ba- zı... bahşişler veriyordu, değil mi? — Hayır, efendim. Bunu demek is- temedim. Söylemek istediğim şey şu- duür: Madam Vignon - Marcellet cok VAN NOTLAR Hilkat garibeleri Ceyhanda bir kadın üç başlı ve iri elli birçocuk doğurmuş. Çocuk yirmi dört saat yaşamış, ölmüş. Kiliste Belediye bahçesinde bir metreden uzun, iki başlı bir yılan görmüşler, orada olanlar hemen üzerine atılıp öldürmüşler. Bu iki havadisten çıkardığım ne- $ice şu oldu: 1 — Hilkat garibesi olarak do- ğan insanları, insanlar yaşatmağa çalışryorlar, fakat tabiat öldürüyor. 2 — Hilkat garibesi olarak do - ğan hayvanları tabiat yaşatıyor, fa- | kat insanlar öldürüyorlar. | Neden? : Üç başlı bir vücut düşününüz, |i kimbilir ne dertlere uğrayacak, ne ıztıraplar çekecektir. Başın biri sa- ğa, biri sola, biri ileri gitmek isteye- cek ve zaman zaman üç baştan bi- rinin iradesi kuvvetli olacak, sağa emir verecek, öteki baş kızıp bü- tün kuvvetile - vücutten aldığı kuv vetle - iradesini teksif ederek sola!. diye haykıracak, zavallı vücut bo- | ealayıp duracak, Tabiat bunun önü- | &e geçmek için üç başlı vücudü ya- | $atmatnış. Fakat insanlar, terakkiyi, 'medeniyeti tabiate takakkümde a- f radıklarını zannettikleri için bu gay |Ti tabilliği yaşatmağa uğraşıyorlar. Tabiatin hayvan hilkati garibele- rini yaşatması, iki başlı da olsalar, ; onların, ihtiras ve zekâlarile değil, ! kifafı nefis ve ınııynklarıle hareket | edeceklerine emin olmasındandır. ; Kiliste öldürülen yılan, acıktığı za- ! man, iki başına rağmen, tek başlı yı- !lan kadar olan midesi doyana ka - ' dar süt içecek, iki kuşa rastlasa, Jikisini birden teshire değil, iki ba- ğşmın dört gözü ile o günlük yeme- | ğine kâfi gelecek olan birisini tes- | hire çalışacaktır. Tabiat bunu bil- ' diği için hayvan garibeleri yaşatı- iyor, fakat insanlar, bu kifafı nef- | se kızdıkları, kullanılmayan bu ka- | biliyetleri kı#şkandıkları için o “hay | vanları,, öldürüyorlar. 1 Her hal ve kârda “garip” olmak Üş iyi değil. Fikret ADİL baka başlar başlamaz hasmını alta | &lan Ahmet birinci dakikada mükem mel bir tuş yaptıysa da hakem bunu | göremedi. Hâkim güreşmekte devam eden Ahmet nihayet üçüncü dakika- nm on doküzüncü saniyesinde has- manimı sırfını yere getirerek günün en güzel galibiyetini kazanmış oldu. İkinci karşılaşma bu gete Misafirlerimizle ikinci karşılaşma bu gece Taksim stadında saat 20,30 da yapılacaktır. İlk karşılaşmaya na- zaran bu geceki müsabakalarda çı - karacağımız takım daha kuvvetli teş kil edildiğinden alâka ile takip edile ceği şüphesizdir. Dün gece yapılan muqabnka.la:da küvvetli bir ekip olduklarını isbat e- den Almanların ilk müsabakalara na zaran oyuün tarzımıziı kavradıkları ümit edildiğinden karşılaşmaların o nisbette çetin olacağı tabildir. Bu gece çıkacak güreş takımımız şu şekilde tesbit edilmitir. 56 kilo — Küçük Hüseyin 61 kilo — Yaşar 66 kilo — Sadık (Serbest) 72 kilo — Nuri 79 kilo — Mersinli Ahmet (Ser - best) 87 kilo — Mustafa Ağır siklet — Çoban ehmet. Hilâl - Topkapı bu hafta karşılaşıyorlar İstanbul lik maçlarınım bazı müsa- bakaları yapılmamasına rağmen bi- tinci -ve ikinci taayyün etmiş vazi- yettedir. Lik maçlarında şampiyonun taayyün etmesi kadar, sonuncunun iyi kalpli olduğu için, bana karşı, mevki farklarımızı hissettirmemek için, elinden geleni yapıyordu. Bun- dan dolayı ona müteşekkirim, Mösyö Brossard, kısaca cevap ver- di: — Yani, demek - istiyorsunuz ki, onun tamamile aksi olarak Mösyö Vignon-Marcellet, size, bu farkı his- settirecek muamelede bulunuyordu. Hastabakıcı doğrudan — doğruya cevap vermiyerek dedi ki: — Mesleğimin icabıi, — hastaların bazı huysuzluklarına ses çıkarma- mMmak mecburiyetindeyim. İstirap çe- ken bir insan. herzaman haksızlıklar yapar. Müddei umumni, bir defa olsun bile, suale çektiği kadının yüzüne bakma- mişti. Elinde tuttuğu küçük bir şişe- yi muayene etmekle meşgulmüş, hastabakıcınm cevaplarına hiç e- hemmiyet vermiyormuş gibi görü- nüyordu. Birdenibre, elindeki şişeyi — Su- zanne Bluma uzattı ve ani olarak Geçen seneki konkurlarda bir Binicilerimiz için olimpiyada ha - zırlık mahiyetinde olmak üzere Si- pahi ocağı tarafından tertip edilmiş olan konkurlar 28 hazisan pazar gü- nü Sipahi Ocağı sahasında yapıla - cak ikinci müsabakalar ise 5 temmuz Pazar günü icra edilecektir. Bu kon- kurlar, henüz pek kisa bir maziye malik olmakla beraber halkımız ara sında çok rağbet görmüştür. Filhakika gerek sübay, gerek si- vil binicilerimizin Avrupada kazan - dıkları parlak neticeler bu rağbeti haketmiştir. Bütün memlekette köklesşmiş olan şu hakiki atçılık sevgisi bizler için sübayımızın güzel bir atlayış. çok şeyler vadetmektedir. Zaten Tür kün öz sporu olan binicilik sahasın - da da gençlerimiz kısa zamanda cok parlak muvaffakıyetler kazanmışlar dir. Sipahi Ocağı, tertip ettiği bu kon kurlar ile memleketin atçılığına bü - yük hizmetler ifa etmektedir. Buna müukabil binicilerimizde bu fedakâr- lıklara tam lâyik olduklarını her an isbat ediyorlar. Bunun için 28 hazi- ran ve 5 temmuz pazatr gühnleri ya- pılacak olan binicilik müsabakaları « nr büyük bir heyecanla beklenmek « tedir. belli olması da ikinci küme şampi- yonu ile yapılacak terfi müsabakası bakımından elzem bulunmaktadiır. Birinci kümeye bu sene terfi eden Hilâl ve Topkapı külüpleri muvaffa- kiyetli oyunlarıma rağmen müsaba- kalarda aldıkları puvanlar müsavi ol duğundan bu hafta Kadıköy stadın- da sonunculuk için karşılaşacaklar- dir. Yapılacak bu kargılaşma birinci küme sonuncusunu meydana çıkara: cağından her iki kulübün birihirini yenmeğe uğraşarak diğerini sonun- cu bırakmak için aâzami gayretini sar fedeceği şüphesiztlir. Bu müsabakanın mağlübu gelecek hafta ikinci kümre şampiyonu Altın- ordu ile terfi müsabakası yapacak - tır. İstanbul Futbol Ajanlığının bu müsabaka için tebliği şudur: 28-6-936 Pazar yapılacak maçlar: | Fener Stadı: “Hilâl - Topkapı A takımları saat; il Hakem: Ahmet Adem. Yan ha- kemleri: Liva, Feridun Kilıç. Voleybol maçları İst. Bölgesi Voleybol Ajanlığın - dan: 27-6-956 Cumartesi günü Galata- saray lokalinde yapılacak — Voleyböl birincilikleri: Saat 16,30 Beykoz - İstanbulspor Hakem: A, Rıdvan. Saat 17 Eyüp - Topkapı. Hakem. A. Ridvan, Saat 17,30 Galâtasaray yılmaz. Hakem: Sami, * Fener- Gençler şampiyonası Fenerbahçe stadı: Vefa - İstanbulspor. Saat 10 Ha- kem: Liva, Anadoluhisar - Fenerbahçe Saat 15,30 Hakem: Saim Turgut. Yunan milli takımı revanşta Mısırlıları yendi Y .e Müli takımı Kalırede yap- tığı ikinci maçda Mısır Milli takı- namı 4 - 1 gibi parlak bir netice ile mâağlüp etmeğe muvaffak olmuştur. İlk mağlübiyeti yol yorgunluğu ve boğucu sıcaklara atfedilen Yunanlı- lar, bu oyunda harikulâde bir varlık göstermiş ve kuvvetli rakiplerini ge- yircileri hayrette bırakan seri ve tek sordu: Ş — Buü şişeyi tanıyor musunuz? — Bunu mu?.. Hayır. Efendim! — Bu şişe. Vignon - Marcellet'ye her akşam, verdiğimiz uyku ilâcının şişesi değil mi? Hastabakıcı hiç tereddüt etmeden cevap verdi: — Hayır efendim. değil! — Demek eminsiniz ki, bu şişe hastanm başucundaki dolabın üzerin de duran şişe değildir. — Bu şişeyi hiç bir zaman görme- dim, — Başucundaki dolabım üzerinde neler vardı? — Bir küçük bardak, bir sürahi, bir de uyku ilâcı şişesi vardı. — Cinayetten sonra devrilmiş ©- lan dolabın yanında, sürahiyeve bar dağa ait cam parçaları, bir de bu küçük şişeyi bulduk. Dolabın üzerin- de başka bir şişe yoktu demek? Suzanne Blum kat'i olarak ded ki: — Eminim ki, sağ olarak Mösyö Vignon Marcellet'yi gördüğüm za - nik hir oyunla mağlüp etmişlerdir. Olımpık Marsilya Bulgaristanda yenildi Fransaniın kuvvetli kulüplerinden Ölimpik Marsilya, Balkanlarda yap- tiğı turnede Sofyada atletik kulübe 5 - 3 Slâvyaya 2 - 0 mağlüp olmuş- tur, Saylavları davet Türk Olimpiyad Hazırlık Komite- sinden: İstanbulda ecnebi ekiplerle yapı- lacak olan Güreş ve futbol müsaba- kalarını sayın mcbuqxrm şereflen « dirmesi rica olunur, Adres malüm olmadığı için davetiye gönderileme- miştir. Harbe karşı tedbir İngilterenin silâhlı olması lazımdır Londra, 25 (A.A.) — Sir Samvel Hor Londrada söylediği nutukta de miştir ki: “— İngiltere, kara, deniz ve hava kuvvetleri lüzumu veçhile ve zama - nında Kuvyetlendirildiği takdirde bir dünya harbi olmıyacaktır. İngiliz silâhlanma programının yüksek we esaslı âmili budur. Avrupada bir savaş sakmılması imkânsız bir şey değildir. Fakat Av- rupada o kadar patlayabilir madde vardır ki, bir kıvılcım, bunları pat - latmak için yetecektir. Elverir ki, Ingiltere gibi devletler barış lehinde bir tesir yapabilecek kadar kuvvetli olsunlar.,, Bir tayyare kazası Şerburg, 25 (A.A.) — İki askert tayyare bir talim uçuşu esnasında çarpışmalar ve bir teğmen ile dört pilot ölmüştür. man, ilâç şişesi daha büyük ve yuvar laktı. Bu.ise dört köşedir. Bundan başka, ilâç şişesinin üstünde beyaz bir etiket vardı. Bunda yok. — Hâkim bu şişeyi Madam Viğ- non * Marcellet'ye gösterdi. Cevap- ları sizinkiler kadar kat'i değildi. — Gayet tabil. Her akşam ilâcı şi- şeye koyan ben olduğum için, söyle- diğim sözlerden daha emin olabili- rim, Tekrar söylüyorum ki, ilâcı hiç bir zaman bu şişeye koymadım. Mösyö Brossard ıslıkla şarkı söy- lemeğe başladı. Tam, hâkimin söze başlayacağı anda, müddeiumumi suü- allerine devam etti: — Vignon - Marcellet'yi zehirle- mekle meşgul oldukları esnada - ki- litli kapınm önünde, — yalnız mıydı- nız, yoksa Madam Vignon - Marcel- let yanınızda mıydı? — Hayır efendim. adam Vignon - Marcellet uyuyordu. İlkjolarak ben geldim. Holda evvelâ yalnız bulunu- yordum. (Arkası var) eli 7 A