25 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« Fotoğraf EKONOMİ | ztf e Fotoğraflarınızı bize Yün/ve>yapak y Esnaf teşkilâtı gönderiniz. karakte- L a rinizi size söyliyelim! İstanbul piyasası — Esnaf için bir yardım _%îmwî“ at çok durgun geçti Istanbul yapak piyasası durgun gBeçmiştir. Almanyadan gelen talep- lerin azlığı bu durgunluk ve fiyatla- rın bir miktar gerilemesine sebep ol- muştur., Son fiyatlar şunlardır: Bon hafta Trakya 6T -68 Anadolu ince 5T-58 Anadolu sıra 55 -56 Ege mıntakası: İzmir yapak piya- Bası son günlerde durgunlaşmıştır. Istanbul piyasasının durumu bu durgunluğa müessir olmuş ve fiyat- larda da 3 » 4 kuruş kadar bir geri- leme görülmüştür. Son fiyatlar şun-. lardır: Son bafta Yerli inceler 60-61 Anadolu 58 - 58 Mersin yün ve yapak piyasası ge- gen haftaya nazaran durgundur. Fi- yatlar bir miktar düşerek aşağıdaki . seviyelerde bulunmuştur: Bon hafta Mersinde Anadolu 5T Mersinde yıkanmış 80 Konyada yapak 56,55 Konyada güz yünü 78,016 Konyada yıkanmış TO Kars mıntakasında yün piyasası €ok hararetlidir. Tüccar elinde ka- lan malların kilosu 40 kuruştan sa- tılmıştır. Eski mal * kalmamıştır. Yeni yapağın kırkılmasına bir haf- ta Bonra başlanacaktır. Türk ve Alman tüccarları arasım- da sön hafta içinde de yün ve yapak üzerine muameleler yapıldığı işitil - memiştir, , Mübalâğalı bir neşriyat — Süriyede çıkan Vahdet gazetesi, Şam panayırındaki Türk pavyonunu tenkit etmektedir. Bu gazetenin mu harrirlerinden biri, pavyonu gezdi - ğinden bahsederken, paviyonda Türk ge bilmiyen memurlarla karşılaştığı- nı, pavyonun Türkiyedeki ekonomik inkişafı göstermekten mahrum bu - lunduğunu yazmaktadır, Şam pana - yırmdaki Türk paviyonu hakkmda buradaki alâkadarlardan yaptığımız g tahkikata göre, Vahdet gazetesinin Şam panayırmdaki Türk pavyonunu mübalâğalı bir surette tenkit ettiği anlaşılmaktadır. Pavyon da türkçe bilmiyen memurlar olduğu yalandır. Şam panayırındaki Türk pavyo - nunda Türkofis namma, Türkofis raportörlerinden Ragip bulunmak - tadır. Mürettibler Cemiyetinin Gezintisi 'Türk Mürettibleri Cemiyeti, Bo- ğaziçine ve Adalara Deniz gezintisi tertibine karar vermiştir. Gece gün- düz hurufat kasalarının başında ça- lışarak kitap, Gazete, Risale, Mec- muaları hazırlayan mürettiblerin ©- kuyucularından bir kismile bu ge- zinti münasebetile buluşmaları ve tanışmaları da mümkün olacaktır. Ayni zamanda Mürettibler Cemi- yetine müzaheret teşkil edecek olan bu gezintiye alâkadarlar iştirak ede- ceklerdir. Nao. 68 Âdemle Havva Bürhan CAHID Daha ziyade evlerinin, yuvalarmın havasında yaşıyan bu saf aile ço- cuklarını gördükçe yaşadığım — gü- rültülü hayatın iğrençliğini daha iyi hissediyorum, Almanyada iken kadınlar hakkın- hislerin, düşüncelerin manasız şeyler olduğunu söylüyordum. Yürüyen ha- yatta, tesadüf edilen insanlara göre Bu inanışım beni Mery'ye kadar götürdü. Fakat öyle anlıyorum ki bu yürü- yen hayatın biribirine eklenen tesa- düfleri sönen ve parlıyan yıldızlar, kandiller gibi insana ancak bir an için ümit ve sevinç veriyorlar, Bu yürüyen hayatın içinde ruhlarımıza sinen bazi münasebetler var ki onlar bir yosun gibi kom kuvvetli görünen sellere, rağmen yerlerini bırakmıyorlar. Bu Iktisat vekâleti iş bürosu, esnaf teşkilâtı hakkındaki tetkiklerine de- vam B gİ göre yapılacak işler arasında, esnaf için bir yardım sandığı kurmak tasavvu ru da vardır. İş kanunu haricinde ka lan küçük müesseseler vardır. Küçük el imalâthaneleri, birkaç İşçi çalış- tıran atölyeler, dükkânlar gibi.. Bu- ralarda çalışan çırakların, kalfaların işçilerin hukukunu müdafaa etmek işi esnaf cemiyetlerine düşmektedir. Esnaf cemiyetleri teşkilâtı herşey - den evvel esnaf arasında tesanüdü temin eden bir teşkilâttır. Bunu da yapmak için, esnafa yardım etmek lâzımdır, Tanzimattan evvelki esnaf lonca- larmda bu tesanüt mevcüttu.. Lonca- lara orta sandıkları vardı. Bu san- diklar, maâlülkalan, ölen esnatin «ı- lelerine yardım eden bir nevi içtimaf sigorta mahiyetinde bir teşekküldü. Bu itibarla esnafın birbirine yardım etmesi, ve birbirlerini koruması, bir anane haline girmiştir. Şimdi, esnaf arasında bu gibi yardımları ifa et - mek için daha modern bir teşekküle ihtiyaç vardır. İktisat vekâleti bu ihtiyacı temin etmek maksadile, esnaf arasında bir yardım sandığı teşkilâtı yapmağa ka rar vermiştir. Bu teşkilât hakkında Yicaret odalarının esnaf cemiyetleri -nin fikirleri sorulmuştur. Esnaf ce- miyetleri ne gibi bir yardım sandığı- na ihtiyaç olduğuna dair, vekâlete birer rapor göndereceklerdir. Bu ra porlar tetkik edildikten sonra, yar- drm teşkilâtı yapılacaktır. Bundan FKMN $ sandığı tesis edilecek başka Izmirdeki esnaf cemiyetleri teşkilâtı da vekâlet tarafından tetkik edilmektedir. Geçen sene bu teşkilât bir tecrübe mahiyetinde kurulmuştu. Izmir esnaf teşkilâtında amele, ve esnaf bir araya getirilmek suretile daha geniş manada birlik vücude ge tirilmiştir. Bu teşkilâtın da bir yar- dım sandığı, ktadır. Hem a- mele hem esnafı bir araya getirmek suretile kurulan bu teşekkülden şim diye kadar ne gibi faideler temin e- dildiği de ayrıca tetkik edilecektir. Eğer İzmir esnaf teşkilâtı bir sene- lik tecrübelerinde iyi neticeler ver - miş ise, bu teşkilât bir örnek olacak ve her tarafa teşmil! edilecektir. Kutuluk kereste ithalâtı İzmir, 24 (A.A.) — Kutuluk ke- reste ithalâtı devamdadır. Üç dört ay içinde bu yıl ihracatının ihtiyacı temin edilmiş olacaktır. Altı kutu fabrikası yeni gelen kerestelerden kutu imaline başlamıştır. Uç gün zarfında bütün kutu fabrikaları fa- aliyete geçmiş bulunacaktır. Ay so- nunda ikinci parti kerestenin gelme- si beklenmektedir. Alman tipi ku - tulara 11 kuruş, İngiliz tipi kutula- ra 10 kuruş 30 para fiyat tesbit e- dilmiştir. Bu, geçen seneye nazaran iki buçuk kuruş ucuzdur. İncir tüc- carı da kendi kutuları için bu sene- ki kereste fiyatile üzüm kutu fiyat- larının esasına göre incir kutusu için bir fiyat verebilecektir ki bu fi- yat farkı geçen seneye nazaran yüz- de 18 ilâ 20 daha ucuzdur. TT Ö LNMN Paralar mldız. vihi narlavın sönen ve bir sa- Alış Satış Sterlin 632 — 632,— 1 Dolar 126,— 126,— 20 İsviçre frangı B20— 820,— 20 Belçika trangı 8B0,— B4— 20 Drahmi Zl.— 23,50 20 Cek kuron Bi— 88— 20 Ley 13,— 16 — 20 Uwmar 4ö.— A2 Liret vesikalı 190— 196,— Florin — 84,— Avusturya şilin — 722.— İkmm Mark ea 30,— Zloti 19 22,— Pengo 22,— 24 Leva 2fd.me 25.— Yen 32.— Bkmm İsvec kuronu $i 33,— Altın 974,— 976,— Banknot 245.— 246.— Çekler ——— Paris üzerine 12,05 İngiliz üzerine 631 — Dolar 0,79,25 Liret 10,12,44 Belga 4,70,55 Cenevre 2,44,62 Sofia 63,15,82 Florin 1,17,40 Çekoslovak 19,16,45 4,19,37 1,97,53 Eu kuronu 3,07,75 pezeta -82,22 gibi sönmez göründükleri halde son- ra yavaş yavaş şiddetlerini ve hara- kaybediyorlar. O zaman gö- nül yatağında bir yosun gibi takı - BORSA 24 HAZİRAN ÇARŞAMBA — aef . | tırlatıyor ki? Esham İş Bankası Mü. 85,— ” » N 9,90 "” * Hamili. 9,90 Anadolu 9, 60 24,60 » 94100 — Sirkethayriye KELİ Tramvay 19,— Bomonti Nektar 9,70 Terkos " 12,50 Aslan Çimento Kupon kesik — 9,30 Merkez Bankası 67,25 Osmanlı Bankası 28,50 Sark Merkez Eczanesi 445 İstikrazlar Türk Borcu I 20,45 ” » H 18,90 " ” JI 19,05 İstikrazı dahili 96,— Ergani A, B. C. 95 Sıvas Erzurum 1 97,— ç & " 97.— Mısir tahvilleri 1886 | —— —— 1903 TI 98.50 99,50 1911 III d, 92.— Tahvilât Rıhtim Kuponsuz 10,30 Anadolu I velI 42,95 » HI 44.50 *Anadolu Mümessil 51,15 nim dehı zıdır. si ile inkişaf et- tirmiş, gayesi olan bir karakter. İçti - mal hayatın İcap - larını tanır ve on- hoşlınmaz. Yük - sek ve ciddi hisle- I. Arkut re hürmeti vardır. En küçük bir hâ- dise bile onda derin intibalar uyan - dırır. Hassastır. Müsbet faaliyeti se ver. Cemiyete faydalı olmak ister. Hayali kuvvetlidir. Uygun bir muhi- te rasladığı zaman bütün kabiliyet - leri inkişaf edecektir. İyi bir anne olur, » Adana M. M. M. Müteşebbis, hayali kuvvetli, seya- hati sever bir karakter, Aklına koy- duğu işte muvaffak olana kadar, her hangi bir mania karşısında yılma - dan, her ne pahasına olursa olsun aşarak, yapar İIstediği şeyde —mu- vaffak olur. Azmi vardır. Meçhule karşı zâfı vardır. Başından birçok maceralar geçmiştir. Spora ve ede- biyata merakı vardır ve az çok mu- vaffakıyet göstermiştir. . LA Çirkin fakat Kadıköyünden A. G. T. imzasile: Evvelce sizin bir tavsiyeniz veç- hile hareket ederek sevdiğim kısı tetkik ettim. Ben 23 belki o 25 ya- şında, Asil ve terbiyeli fakat cismen hiç bir güzelliği yok. —Benden sıh- hatlı olmasına rağmen yaşı ve çir- kinliği beni düşündürüyor, Ben onun ruhunu, tabiatını takdir ederek sev- dim; bu takdir; acaba sonunda, ar- zettiğim bedeni eksiklikler karşısın- da bir gün solar mt ? Güzel olma- ması ve benden biraz büyük olması şimdi bana sevgim ve takdirim kar- şısında hiç geliyor. Lâkin — bu man- tığı bilâhire munzam hisler altüst e- debilir mi ? Ben mesut - olabilirmi- yim? Bu endişeme bir cevap lütfe- der misiniz? Ahlâk güzelliği vücüt güzelliğin- den daha kıymetli bir şeydir. Güzel bir kadın, zaman ilerledikçe, çirkin- leşir ve eğer esaslı meziyetleri yok- sa;, tahamül olunmaz bir hale gelir. Yaş farkınıza gelince, bu daha çok mühim, aşk çabuk biter, sonra şef- kat, hörmet vesair daha esaslı his- ler peyda olur, Onun için - şimdilik karar vermekte acele etmeyiniz, da- ha bekleyiniz. * Üç kız birden seviyorum!. Gaziantep, C.K. - N.F.H. i ile: ahlâkı güzel min önüne geliyor, onun füsunkâr, bakışlarında damla, damla eriyorum. İIkincinin Venüsü andıran güzel vü- cüdü bir silüet gibi karşıma diki- Tyor,kalbimin kaparcasına - çarptı- ğım hissediyorum. ÜUçüncünün ise beni bir tatlı rüyaya — götüren hül- yalı ve içli sesi durmadan çinliyor, kulaklarımda. Söyleyin ben ne yapayım, bana ne tavsiye edersiniz.., Bu. karışık seve gilerden makul cevaplarınızla kurta- rın beni. Size bu üç kızdan da vazgeçerek Üçünün de meziyetlerini ve güzellik- lerini kendinde toplamış bir dördün- cü kız beklemenizi tavsiye ederiz. Emin olunuz ki sizde bu sevmek ka- biliyeti varken çok beklemiyeceksi - niz. * Acep ne ola benim halim ? Karagümrükten S. D. imzasile: 28 yaşındayım, hizmeti askeriye- mi bitirdim, aşağı yukarı bir buçuk sene oldu, şöyle iyi bir işe gireme- dim. Sebep te tahsilimin az olması- dar. Ve ayni zamanda şansızlık ma. lüm ya şimdi ihtiyaç halini alan Gömlüme en yakın dost sizi bul- dum ve içimi tırmalayan — hislerimi İBULMACAMIZ © 9 u 8 W Nn « ö © SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAGĞI : başl (5). Ekzersi (5). 2 — Hane (2). (2). 38 .— Eser (2). Istirham (4). 4 —Tat (6). Şart edatı (2). 5 — Yed (2). Kabile (3). Otomobil (3). 6 — Ferdası gün (9). T — Bir adet (3). Çok yiyen adam (4). 8 — Erkek evlât (4), 9 — Içi boş cam boru (3). 10 — Bağışlama (2). Nihayet (5). Uzak nidası (2). 11 — Mektup (4). Ekmek (3). DUNKÜ BULMACAMIZIN HALLI 1— Kuluçka (7). Eğe (3). 2— Uray (4). Ahirek (6). 3 — Lâz (3). Amud (4). Ne (2). 4 — Uy (2). Nu (2). ÂAşık (4). 5— Anatomi (7). 6 — Kamutay (T). Kalbur (4). Nota Içlerinde bilmediklerim de var. Ne zamandır yarı resmi konuştuğu- muz İnsanlar arasında öyle sıkılmı- şım ki böyle bir aile sofrasında ken- di kendimi duyup anlıyorum. Mari- on bu akşam daha keyifli .Annesi onların yemekte şarap içmelerine izin verdi, Neş'elendiler. Marion-un yüzü pembeleşti. Siyah gözleri Nil geceleri gibi parlıyan bu kızın İnsa- Aı düşündüren bir hali var. Vücudu- hun biçimi de Hayal'i o kadar ha- Annesinin ondan en büyük şikâye- ti çok okuması. Diyor ki: — Mektebi bitireli iki yıl oldu. Fakat şimdi mektebe gittiği zamân- |lardan çok öküyor. — Ne okuyorsunuz? diye sordum. 'Taze krema gibi yüzü sıcaktan ve şaraptan kızaran Marione bir sevgili hatırlamış ğibi güldü; — Tarih okuyordum, Şimdi şark tarihine başladım. — Enteresan mı? — Çok! — Ben de meraklıyım. Boş vakit- lerim tarih okumakla geçer. Geçen zamanlarım hayatını öğrenmek insa- nın ruhunu, ahlâkını temizliyor. Iyi — Ol ız bitince siqun rica ederim, dedim. Bu kızın daha ziyade kafası işle- diği belli. Zaten bu yaşa kadar bir gönül macerasına kendini kaptırmı- yan genç kızlar muhakkak bir meş- gale ararlar. Spor, kitap, seyahat. Sordum: — Spora hevesiniz yok mu? Annesi gülerek cevap verdi: bıkti artik. Annelerinin bu şakası iki kızını da kızdırdı. — Niçin anne, diye çıkıştılar. Ge- çen yıl yüzme müsabakalarına — gi- ren biz değil miyiz? Marion ilâve etti: — Adrienne'in madalyası bile var. — O halde bir müsabaka da bera- ber yapalım, dedim. Benim de az çok yüzmede tecrübem var, Onlar hersabah Cizredeki yüz - me yerlerine gidiyorlarmış. Hangi sabah istersem bekliyecek- lerini söylediler. Teşekkür ettim. Saat on buçuk olmuştu. Tatlı tatlı konuşuyorduk. Anneleri bu sevimli mahlükları bir an evvel yuvalarına götürmek ar- — Nilde timsahları kovalamaktan size olduğu gibi anlatıyorum. Ne o- lür benim bu karışık gönül arzuları- ma, müessir bir cevap verin. Henüz yaşımın küçük ol sevmek, sevilmek. Ben de o akıntıya kapıldım. Kendimi bir türlü kurta- ramıyorüm. Arzettiğim gibi işim de çok fena gidiyor. Benim atim ne o- lacaktır? Sevginin de tam kızgın rağmen aşkın kolları arasına atıl- miş bulunuyorum. Seviyorum... Fa- kat bir kişiyi değil... bölünmüş sanki... Uçünü birden se- viyorum. Ve bu sevgim biri için az, biri için çok değil hepsinde ayni a- teşin aşkın çılgınlıkları ile seviyo- rum. Bunlardan birincisinin gözleri güzel.. Onun loş bir akşamı andıran koyu siyah gözlerinde gönlümün en tatlı hülyalarını yaşatıyorum. Bu birincisi ile ailece gayet sami- mi konuşuyoruz, ve evlerine daima gider gelirim, diğer ikiside — bunun sınıf arkadaşıdır ve çok imidir- ler. Onlarla da birincinin vasıtasile tanıştım. Birinin vücudü, birinin se- si çok güzeldir. Bu gün üçünü de se- viyorum, sevildiğime de inanım var. Fakat bir gönülde üç değil iki aşkın bile ayni z2aman da yaşamayacağını biliyor ve Kkabul ediyorum... Yal- nız bunlardan hangisini tercih ede- yim? Asıl gönlüümü üzen beynime dmm istifhamlar çizen bu. Hiç bi- rinü Torkadesdk 5 A bezl H kendimde... Birini bir gün görmesem gönlüm karanlık, gözlerim — fersiz kalıyor © gün üçü de vücüdumun e- saslı birer uzvu —sanki... — Birinciyi göremiyo- TuM onun sevimli gözleri — gözleri- T—Ahu (3). Oydam (5). 8 —Idam (4). Adana (5). 9—Er (2). Şişman (6). 10 — Geri (4). Fa (2). 11-—Htek (4). Kravat (6). lardı, ü Onları otelin kapısma kadar getir- im, bi Marion parmaklarımın Taktığı elini çekmeden gözlerimin etti: z — Hangi sabah gelebileceksiniz? Avücumdaki sıcak eli hafifçe sı- karak cevap verdim: — Hemen ilk fırsatta. ederim. bil Mery'nin otomobili. Çıkarken bana bir otomobil gezin- tisinden bahsetmişti. Fakat burada ne işi olabilirdi. bir devresindeyim, y cak şeyler geliyor, bana bir akıl ve- rin. Bizin sözünüzle hareket edece- gönlüm üçe ğim. Mektubunuzdan vazıh bir şey anlı- yamadık. Yegâne anladığımız şey, ru- hi bir buhran içinde olduğunuzdur Bundan kurtulmak için evvela,, bu satırları okur okumaz, şapkanızı çı « karır, karşınıza koyar ve soğukkanlı- lıkla bir düşünürsünüz. Her şeyden evvel, mali vaziyetinizi düzeltmek için başvurulacak yerleri kararlaştırır, oralara başvurursunuz. Kabiliyetli bir genç iseniz, en küçük bir işi bile kabul eder, terakki etme- nin yollarını arasınız. Gönül işlerini de bu vaziyeti tahakkuk ettirdikten sonra düşünürsünüz.Şimdilik olmaz. * Bizi dinleyiniz Kadıköyden Suna imzasına di; Ne yapacaktım. Ona vaziyeti olduğu gibi anlat - mak, direktörün, yani çalıştığım mü- essesenin müdürünün ailesine karşı bu daveti yapmamın bir vazife oldu- ğunu söylemek tabif olacaktı. Fakat ben onun gururunu kırmamak için a — gelmesi münasip olmiyan bir yere davetli olduğumu Söyledim. Bu yalanı icat etmekte fena bir maksat yoktu ki! ğ Şimdi ne yapmalıydım, Şu dakikada muhakkak o beni gö- rüyordu. ğ En 'yisi hiç telâ$ etmiyerek eve . k ve onun benden izahat iste- mesini beklemekti. Buna karar verince arkama bile bakmadan yürüdüm. Caddeye çık- tım. « (Arkası -:)

Bu sayıdan diğer sayfalar: