mm 16-6-936 TAN Yazan: MITHAT CEMAL Bu dostlar, tebriklerine, Adnanın Belkisle denk olmadığını belli eden bir kısalık sokmuşlardı Günler geçiyor, çenesindeki sakal | çoğalıyor, prens bir türlü hazır ol- muyordu. Nihayet, bir gin, Adnan prensâ geldi; öfkeliydi; cemiyete ö- vilyordu. Prens, bu küfürlerdeki ne- zaketi anladı: Cemiyet onu nâar yapmıyacaktı. Fakat prensin kabi - neye girmeyişine Adnanın canı prens ten çok sıkılmıştı; ve prens Adnan) teselli &diyordu. Ancak, prens te, devlet işinde okullanamıyacağı bu münasebetsiz sakalla karısınm kar- gısnda gülünçtü. Yalnız prens, Adnanm bu iyiliği- Bİ unutamıyordu. Çünkü Adnan ce- miyetin o kadar ehemmiyetli ada - mıydı ki ona minnettar olmak Mısır prensinin işine geliyordu. Prens, Adnanın konağına Sik sik geliyor diya Adnan, Belkisin yanm- da kıymetinin artmasına sinirleni - yordu. Vebu “münasebetle Ad- nân kendisinin sonradan gör meliğini karısınm gözlerinde daha açık oküyor, kendi ken- dine, içinden Belkisle kavga edi- yor, tenha odada Belkisin hayalini karşisma koyuyor, konuşuyordu: Hayal, hep babasmm müşür oldu « Kumu söylüyordu; Adnan: Fakat “büyük baban?” diyordu. Hayal ce- vap vermiyordu; hayal susuyordu; çünkü hayalin büyük babası ihtida etmiş bir Rum bahçıvanâr, Sonra Mi- #ir prensine kızıyor, bu Mısirlı haya- lin asaletile acı acı eğleniyordu. Ha- yalin prensliği Adnanm şark oda - smdski Musul işi havan şamdanlar; Tombak sahanlar kadar bile eski de- | Bİ” Hildi. Adnanm üçüncü ceddi Çelik Mehmet Paşa hayalin dedesinden çok evvel tarihe girmişti. Fakat fikir adamı Adnan bu dedesini Belkise bir defa söylemiyecek kadar, asalet de- dikleri martavala ehemmiyet vermi- yordu. Öyleyken, yine çok istiyordu ki bu Çelik Mehmet Paşayı biri çık- sm da Belkise söylesin! Bu zAf, Ad- nanm insan tarafının güzelliğiydi. O, kendisini insan yapan bu histen utanıyor, insani melek gibi maasiz olmaktan kurtaran haset, ihtiras gi- bi bu zâfm, bu riyanm da nekadar güzel olduğunu bilmiyordu. Sonra dostlarma kızıyordu. Adnan Belkis- le evlendiği zaman bu dostlar, teb - riklerine — Adnanm, Belkisle denk olmadığını belli eden — bir kısalık sokmuşlardı. Kendini böyle fena bir tarzda tebrik 'eden o hayallerle kav- ga “ediyordu; bu bayallerin kiminin ayyaşlığını, kiminin do- landırıtılığını yüzüne vu ruyordu. Hayır, Belkis ne yapsa, Ad- nan onu bogamıyacaktı. İnsanm Zâ- yıf taraflarile düşmanlarından ziya- de meşgul olan bu dostları sevindir- miyesekti. Belkisten ayrümeak bu adamların zannettikleri küfüvsüzlü- ğü tasdik etmekti. Harbi umumide Adnsnm Nişantaşmdaki konağın- 4a kıyamet kopuyor: Hidayet — Senin bu lâfların Ttti- hat ve Terakki edebiyatı! Adnan — Seninkiler de patrik - hane edebiyatı! Hidayet — Ermeni milleti mazlü- — (Mazlümesi) mi? Parkeye geçirilmiş elektrik düğ - mesine İskarpinin ucile iki defa bas- tı; Adnanm pabucunun gile iki def dokunması demek, Süleymanın oda- ye koşması lâzım geliyor demekti, Süleyman» yazı odasındaki (Ar) emretti. Adnan İki türlü düşman kaydeder; Önden vuran, arkadan vuran. Fakat Harbi Umumide üçüncü bir nevi düşman görüldü: Yandan vuran. Türk ordu- sunu yanyana yürüyenler vurdular. Yaralarımızdaki kurşunlardan bir kısmı bizim paralarımızla alındı. 2 elinde dosyayla ay — 3 numaralı kâğıdı oku, binleyin Hidayet Bey. Siileyman tek gözlüğünü düzeltti; okuyor: Adnan — Beş dişli, altı yaşlı Er-| meni çocuğundan sekiz dişli seksen yaşlı Ermeni ihtiyarına kadar ağız- larda kanlı bir edebiyat Ermeni di- linin salyası ve Ermeni mutfağının salçasile çalkanıyor. Hidayet — Bunlar.. Adnan — Hidayet Beye 9 numa- ralı zarfı ver Süleyman. Moskof or- dularmda bize karşı harbeden Er - meni cönrallerinin resimlerini, Er - teni salnamelerinin kahraman diye nasıl bastıklarını görsünler. Hidayet — Benim demek istedi Adnan — 14 numaralı kâğıdı oku Süleymen. Süleyman, Antranikin Türkiye Ermenlerini toplıyarak nasıl intikam taburları kurduğunu okudu. Hidayet — Canım efendim; ben. Adnan — Müsaade edin Hidayet Beyefendi Hazretleri. 15 numarayı | oku Süleyman. Süleyman okudu. dayet Beyefendi; biz umumi sefer - berliği ilân ettiğimiz gün Taşnak kömitesi bütün vilâyetlerimizdeki Şubelerine şifreli emirler veriyor: “Ruslar Osmanlı hudutlarını geçer geçmez, Ermeniler silâha davrana - caklardır; Türk ordusu iki ateş a rasında kalmalıdır; eğer Türk ordu- sü ilerlerse Ermeniler Osmanlı kıt- alarmdan ayrılmalıdırlar, Rus ordu- suha geçmelidirler.” diyor. Hidayet surat ediyordu. Adnan — Süleyman, ver bana şu dosyayı, dedi; kendi okumağa baş- ladı. Bükreşteki Hınçak komitesi şu - besinin Romence Dinimiaiça gazete- sinde çikân 21 Temmuz 915 tarihli makaleden bir fıkra: “Asyanm Belçikası olan Ermenis- tanm hukukunu tanıtmak üzere Rus orduları saflarında harbeden Erme- niler pek çoktur.” Adnan — Görliyor musunuz Hi. Fenerbahçe, bugün müsabakasını Hilâl Fenerbahçe, bugün lik maçlarm. da eh gon karşılaşmayı yapacaktır. Şimdiki vaziyete göre, Fenerbahçe, Istanbul şampiyonluğunu kazanmış bulunmaktadır. Fener, Hilâl kulübile yapacağı bugünkü karşılaşmayı kay bettiği takdirde bile, puvan cetvelin- de kendisini yakmdan takip eden Be şiktaş ve Galatasaraym £ birincilik Üzerinde tesiri olmasma maddeten imkân yoktur. Bazı sebepler dolayı- sile tehir edilen lik maçları tamam- lanmasa bile, Türkiye birinciliklerin- de Istanbulu temsil edecek takımla, ikinci küme birincisi ile terfi müsa- bakası yapacak olan küme sonuncu swwtaayyün etmiştir. Bu yüzden, mü- sabakalar, eski hararetini kaybetmiş Fenerbahçenin bugün yapacağı son ki Kadıköy stadında sast 16 da ve Hilâl kulübü ile yapılacaktır, Halkevi kupasını Demirspor kazandı Kayseri, (Tan) — Halkevi tarafın — Muharebelerin tarihi|.... (Arkası var) lik maçlarının son takımı ile yapıyor dan spor kulüpleri arasmda tertip edilen kupa maçları bitmiştir. maçlara mıntakayı teşkil eden EFT. yaş, Yılmaz, Uçak Demir, Sumerspor kulüpleri iştirak etmiştir. Sumer ve balk stadlarmda oynanan bu kupa maçları binlerce halk önünde baştan niyetine kadar heyecanlı olarak de- vam etmiştir. Son maç Erciyaşla De- mirspor arasmda yapılmış, birincili- ği Demirspor kazanarak Halkevinde yapılan bir merasimle de kupa De - mirsporlulara verilmiştir. İzmitte lik maçları başlıyor Bu sene İzmitte İik maçları yaza kalmıştır. Mmtaka heyetinin gevşek- liği yüzünden her sene maçların geç “kaldığı söylenmekle beraber ne de olsa başlamak tzere bulunması da yine sevinç uyandıracak bir hâdise- dir. iktisat Vekâleti istanbul Liman işleri idaresinden: Vaziyet ve numaraları şartnamede yazılı 38 parça hurda vesait 18-6-936 Perşembe günü saat 10'da Sirke- cide Liman Hanındaki İdare Merkezinde Müdürler En- cümenince, pazarlıkla satılacaktır. Muhammen kıymet 1385 liradır. İsteklilerin 200 lira teminat vermek sure- tile arttırmaya iştirâk edebilecekleri ve fazla omalümat almak isteyenlerin Levazım Şefliği ile Galata'da Hay- dar hanında Fen Hey'etine müracaatları ilân olunur. (3315) Bu) ——— BİLGİLER Bugünkü Program Istanbul 18 — Muhtelif plik neşriyat. 19,— Ha berler, 10,15 Operet musikisi, 20,— Stüd yo triyosü, Keman, Viyolonsel, Piyano. 20,30 Stüdyo orkestralar. 21,30. Son.ha berler. Saat 22 den sonra Anadolu hjan sınm gazetelere mahsus havadis v. rilecektir Bükreş 18: Plâie; 19,20: Plâk; 20,20: konseri; 20,55: Şarkılar; 21,15: Konferans: 71,30: Senfonik konser; 2245: Genfonik konserin devamı; 23,20: Konser nakli, Varşova Çift piyano 20,30: Piyano musikisi; 21: Bahriye ban dosu; 21,30: Edebi esrisyon; 22: Büyük or- kestra; 23,15: “Bir, Iki, Uç“ adlı musikili neşriyat; 24: Dans plâkları. Sinemalar, Tiyatrolar * YILDIZ ; (Dane Rüyası) ve (Karık Mabude). * SIK: (Paramount Resmi Geçidi) ve (Çıplak Kadın). İ * TURK: (Vonder Bar) ve (Son Uçaş) Saray: (Bozambo ve (Bir aşk gecesi) Sümer: (Düşmanlar peşinde) ve (Ke manlar çalarken) Melek: (Altın Zincir) ve (Gönül oyun Yarı) İpek: (Hava Kahramanları) ve (Sevgi nin sesi) ; ALEMDAR : (Hücum Filosu) ve (Genclik Arsuların). * ÜSKÜDAR HALE : Davetler, Toplantılar (Kantinantat) Eminönü Halkevinden * 16 Haziran 936 salı günü saat 21 de Evi mizin Cağaloğlu merkez salonunda Mimar Seyfettin Halil tarafından (Her Türk sile si bir ev sahibi) konulu bir konferans ve Kadıköy Halkevi Mandolin takımı tarafm dan bir konser verilecektir. Bu konferans ve konser bütün yurddaşlara açıktır Da İ vetiye yoktur. | Hastane telefonları Cerrahpaşa hastanesi Gureba hastanesi Yenibahçe Haseki kadınlar hastanesi Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60118 Kuduz hastanesi Çapa 20142 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 Gülhane hastanesi Gülbâne (| 20510 Haydarpaşa Nümüne hastanesi 60107 Etfal hastanesi Şişli 42426 Bakırköy Akıl hastanesi 16.60 Şark Demiryolları Sirkeci 23079 Devlet Demiryolları Haydarpaşa 42145 Mfaiye Telefonları İstanbul İtfaiyesi” “” Kadıköy itfaiyesi Yeşilköy, Bakırköy, Büyükdere, Usküdar irlaiyesi 50625 Beyoğlu itfaiyesi 44640 Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kınah mm takaları için telefon santralmdaki memura yangın demek kâfidir. Müracaat yerleri allak meşe Deniz yolları acentesi Telefon Akay (Kadıköy iskelesi) İ Çabık sıhhi yardım teşkilâtı Bu numaradan imdat otomo bili istenir BULMACAMIZ 2345 6 78901 21093 0 242217 60020 42362 43132 44908 SOLDAN SAGA VE YUKAR- DAN AŞAĞI 1 — Birader (6). Kedinin düşma- nı (4). 2 — Tekdir (4) Necabet (6). 3 — Bir hece (2). Yaramaz değil (4). Bir hece (2), 4 — Yalan (4). Yama (2). 5 — Nemli (5). 6 — Bir nevi (3). Belediye (4). 7 — Kabahatli (5). Bir vekilimi- zin soy adı (4). $ — Nota (2). nadoluda bir dağ (6). 9 — Kırmızı (2). Siyah (4). 10 — Kapınm üstünde döndüğü şey (4). Bir nevi vapur (3). Lâhim (2). 11 — Damen (4), Cet (3). DÜNKU BULMACAMIZIN HALLI .1 — Başkan (6). Maaş (4) 2 — Azar (4). Edirne (6). 3 — Şarap (5). Adak (4). 4 — Kral (4). Ne (2), As (2). 5— Iri (8). 6 — Ne (2). Alaman (6). 7 — Davul (5). 8 — Mide (4). Saim (4). 9 — Ara (3). Imdat (5). 10 — Ankara (6). 11 — Se (2). Sinema (6). FAYDA —— Her gün bir Hikâye BIR Ç | Dâra artık eskisi gibi peştemalmı! beline çekmiyor, bir ucunu da omü #undan aşirarak Yuvarlaklaşmaya| başlıyan parlak esmer derili omuzla- İrmi çöl güneşinin altında vaktinden evvel açmış bir çiçek gibi tomurcuk- lânan göğsünü herkesten saklamaya başlıyordu. Yüzüne karşı da söylüyorlardı ki,| Düra köyün en güzel kızlarından ol. İ muştu ve ânası babası onun İpek gi-| İbi yumuşak kıvır Kıvır saçlarile, iri| İkehribar taneleri gibi bakışları büyü! leyisi bir ateşle çeken parlak gözleri- le iftihar edilorlardı. Eskidenberi Amca oğlu için derin bir sevgile çarpan yüreği şimdi siyah gergin derisnin altında daha baska, daha sıcak bir ateşle vuruyor, Amca Oğlunun kurduğu kamış kulübenin çabuk bitmesini, pirinç alma mevsi- minin yaklaşmasmı sabırsız bir he- yecanla bekliyordu. N'*yet bekle- nen gün geldi. Develer nesildi. Mey- danda herkes toplanıp tamtamlar çalmaya başladı. Nurefşan dadı masalmm bürama gelinos her zaman birdenbire susarak devam etmek istemezdi. Çocuklar “Dadı sonunu söyle” diye, pek fazla lerine düğerlerse gözlerini bürüyen garip bir gölgeyi göstermekten sakı- nır gibi başmı çevirerek, birdenbire kaçardı. Fakat bu çöl masalımın'sonu yalnız çocukları değil beni de meraka düşürmüştü. Bir gün onu minderinde başı hafifçe öne eğlimiş yalnız başına uyuklarken buldum. Hemen yanı başına oturarak yayaşça seslendim:: “Nurefşan dadı şu masalın sonunu bana da anlatmı- yacak mısın?” O birdenbire silicine- rek oturduğu yerde doğruldu. Gözle- rinin akı koyu esmer yüzünde beyaz bir yağ damlası gibi açılıp, yayılarak bana baktı. sonra derni derin içini çe- kerek; “Bileceksin de ne olacak &.. çocuk” dedi. Fakat ben öyle yalvarı-| yordum ki, nihayet dayanumadı, gör- | leri uzaklara dalarak: “Dinle öyley- se” dedi, Köye yabancılar hücum etti, Bun- lar giyimli, vahşi bakışlı bir sürü be- yaz adamdı. Meydanda birikmiş ço - cukları aldırmadan atların terkisine atarak, kendilerini yerden yere vuran anaları gözleri yaşlı bırakıp, karşı koymaya kalkan babaları öldürüp göllere doğru atlarını sürüp gittiler. Bu çalman çocukların arasında boy- munda fildişi gerdanlığı, sarı ipek pes tamalı ile esmer yanaklarından yağ- mur damlaları gibi gözyaşı dökülen Dâra da vardı ve başka bir atinm ku cağmda iri kara gözleri hırsla, acı ile yanarak Dârasma bakan Amca oğlu- arkada bıraktığı kamış kulubesini dü giinerek içine akıttığı yaşlarin ağlıyor du. Beyaz adamlar çöllerde gittiler... Gittiler ve bir göce birkaç cılız hurma ağacının altında konakladılar. O gece kendi gibi bir yığın kızın arasında, be yaz adamların korkusundan sesini bi- le çıkaramıyan (Dâra) acıklı feryat- lar işiterek silkindi. Sonra 'bu seslerin beyaz adamlardan birinin yanağında şaklıyan tokatile yine yere düştü Duyduğu feryatlar beyaz adamların çaldıkları çöl çocuklarımdan birine et- tikleri feci zulümdu. Kıvırcık saclı, esemr derili oğlancıkları büyüklü kü- çüklü hep birden hendeklere sürük - leyip hadım edivermişlerdi. Tabif Dâ- ra o zaman gece işittiği feryatların bu hain sebebini anlayamadı ve ertesi gün yola çıktıkları zaman atlıların ku cağında yarı baygm, gözlerinin feri kaçmış, hâlâ korkudan hafif hafif tit- reyen bir yığm çocuk gördü. Fakat aralarmda Amca oğlu yoktu. Dâra içi meraktan titrediği halde bakısları kanlı beyaz adamlara onun ne oldu- ğunu soramadı. Ancak yıllarca sonra bazılarının bu yolda ölüme kavuştuk- larmı, düştükleri hendekten bir daha çıkamadıklarını öğrendi ve onun ye- sini yıllar dindirmedi. Dâra hicbir za. İlâve etti: OL MASALI : Peride CELAL —- man ne çöllerde ne bir hendekte kv rip Kalıralı ölen Amca oğlunu,'me de köyündeki ince kamıştan örülü e İvini urutamadı.” Nurefşan dadı susmuştu. Şimd ben onun buruş buruş yüzlne, nemi küçük siyah gözlerine merhametter içim burkularak bakıyardum. O bir denbire bu bakışlarımdan sıkılara) basını önüne eğdi. Sonra gizli düşün cemi anlamış gibi “Kimbilir Dâr sonra ne oldu? ” dedi ve benim zerinde şafkatle dolaşan bakışlarımıt farkına varmıyarak ayağa kalktı i “İşte bu da böyle bir göl masalı.” İhtiyar vücudu ruzgirda kal mış bir dal gibi iki yana sallanaral odadan çıkıp gitti. Ben ona belki Dâranın kini olduğu nu söyleyebilirdim. Fakat bu on büsbütün mütössir etmekten başki neye yarardı ki Kendisine saklıyarak yü reğinde yesini unutmak için başkala rma masal gibi anlattığı hayatmı kü çük Dâranm kendisi olduğunu anla mamış görünmeyi tercih ettim, Ve 4 yine bir yığın çocuğu etrafına toplk yarak bu çöl masalmı tatlı tat an latmakta devam etti, Fakat öyle sw Jmıyorum ki, en acı tarafını sonunu benden başka kimseye söylemedi. GALATADA MOSKOF HAN SATILIKTIR Beyoğlu 1 inci Sulh Hukuk Hâkim: İliğinden : Ayşe Aliye, Ahmed Muhtar, ve Avninin müştereken mutasarrıi oldukları 34,201 lira 48 kuruş tah- min edilmiş kıymetli Galatada Sul- tan Beyazid mahallesinin Eğrikapıl ve Sirkeci iskelesi sokaklarında € ki 5, yeni 179, 181, 15 No, lsr- lamurukkam tapu kaydmda Acen ta kapısı ve mağazası yazılı ve Mos- kof hanı namile maruf han ve altın- daki dükkânlar ile önünde sırf mülki Galatada Sultan Beyazid mahallesi: nin Kara Mustafa paşa (sokağında eski 127 yeni 183, 185 ve 185/1 No,hı iki dükküni müştemil arsa tamamı nın izalei şuyuü için açık arttırma tarihine müsadif #aat 15 den 16 ya kadar Sulh mahkemesi (O başyazğanlığımı müzayede ile satılacaktır. 1 — Art tırma bodeli tahmin edilen o bedeli yüzde 75 ni bulursa o gün ihale eği lecektir. Bulmadığı takdirde 15 in güne gelen 4-8-036 tarihine müsadifl salı günü saat 15 den 16 ya kadal icra olunacak ve en çok arttırana f hale edilecektir. 2 — Ihaleye kadarl birikmiş olan maliye, belediye vej gileri ve vakıf icaresi ile dellâliyel resmi müşteriye aiddir. 2088 yirmi senelik evkaf taviz bedeli müş: teriye aiddir. 3 — Arttırmaya gir mek isteyenler muhammen bedelin yüzde yedi buçuğu nisbetinde temi nat akçası veya Ulusal bir bankanm teminat mektubunu getirmeleri tar. 4 — Arttırma bedeli ihale gün lemecinden itibaren beş gün içindel mahkeme kasasma yatırılacaktır. Aksi takdirde ihale bozularak f: kı fiat zararı ziyan ve faiz bilâ hü: küm müşteriden almacaktır. 5 2004 sayılı icra ve iflis kanununun 126 ncı maddesine tevfikan ğa; menkul üzerindeki Ipotek sahibi al; caklılar ile diğer alâkadarlar gü; menkul üzerindeki baklarmı hususi le faiz ve masarife dair olan iddia larmi isbat için ilân gününden itiba ren yirmi gün İçinde evrakı müsbi. telerile birlikte satış memuruna ir racaat etmelidirler. Aksi dirdel dan hariç kalırlar. mahkeme divanhanesine her kesi görebileceği yere (asılmıştır. Fazis malümat almak isteyenlerin 986 - 8 sayısı ile Beyoğlu Sulh omahkemi baş yazğanlığına müracaatları Üâg olunur. (28745)