No, 114 Öyle bir sile için, bu düş- mek sayılır, değil mi? Sonra sofraci- lar, sandalcılar.. gene eski hamam, eski tas.. Bu elmaslar da bir sene #onra satılacaktır, emin olun. Adnan sevincinden (o çıldırıyordu. Kim derdi ki, Belkis tahtından Adna- tı. Eeikisi bu kadar zebun görünce Adnanın içindeki aşk azalır gibi ol- du. Fakat Habibullahm © anlattığı Belkis ortada yoktu. Yalnız mermeri Yahdan Adnana bakan bir Belkis vardı; bu kadm, alnımda bir tacın ufukta duru — Yalvarmak kolay! Madem Ki »rkeğiz, Yyalvaracağız. Fakat bir şartiz Habibullah efendi, nikâhta ve- kilim siz olacaksınız. Habibullah bozuldu: O, bu evler- meyi Adnana hem teklif ediyor, hem de içinden Adnanın kabul etmemesi- ni istiyordu; bozuk bir sesle “hayır- ks1!" dedi. Adnan o kadar seviniyor- du ki, sesin manalı olduğunun far- kında değildi. I Adnan romanını yazıyor 3i Marta geldi. Romanmın burası &teş saçmalı, kıpkırmızı olmalıydı. Bevinç dolu bir öfkeyle yazdı: "Sıfır rakam oldu Softa iniclâbi bir hafta sevdi: Bir erkek, Hin: çarşafsız götürdü; İttihat ve Terakki, kadını o gün sürmeye kalk- tı; ve softa inkilâbı o gün hemen sevdi, 7 gün sonra İttihat ve Terakki kadm sürmekten vazgeçti. Ve bu ye- dinci gün softa inkılâba kudurdu. Kur'anı tabanca gibi beline takan, dinamitli, âyet ve hadis cephaneli softa; kafasmda ve karnımda iki dü- Eümle inkılâba somurtan softa; bir meczubun deli gözleri ve ahk yanak- Yariyle baykırıyor: Bir milletin hem dini, hem mebusları olamaz, diyor- du. Bu meczubu Ayasofya meydanm. da astılar. Idam, yanlış bile olsa fik- re, sar'a bile olsa hamleye yakışan Telâkettir. Halbuki meşrutiyetin astı. ğı softa fikir değildi, kelime bile de- ğildi; geğirti gibi pis bir gürültü idi Bataklıktı; Nemli bir karanlık!... Ta- aiffünü, zulmeti adam yerine koyup astılar; ve sıfırın adı 3i Mart oldu. Hem rakamın, hem vakanın tarihi olmak Derviş Vahdetiye fazla geref- ti. Bu böcek yürüyen, koşan millet lerde ayak altında yamyassıdır. Dar ağacının irtifa: bile çamura ve Zul- mete fazla payedir...., Adnan burada durdu, kapı açıldı, peki cön Türk Süleyman giriyordu. Aânan bir hafta sonra Belkisle evleniyordu, Nişantaşında tuttuğu konağın şimdi kunturatmı imzalaya cak.Çok keyifliydi. Beki Cön Türk Sü leyman, kira kunturatını uzattı, Ad- nan kunturatı imzalarken evin eşya- si İçin Süleymana emirler veriyor. du. Eski Con 'Türk Süleyman Adnan. Ja senli benli konuşduğu halde bu emirleri dinlerken tavırlarla uzaktı. Vekilharç Süleyman Eski Cön Türk Süleyman, sürgiin gelen kalabalığın bir kısmı kendine aidmiş gibi Süleymân rıhtımda va- ziyet aldı; yine bir yere kaymakam olamadı. Sonra 1-8 Tttihad ve Tarak ki olan Adnanla ahbab olduğu için Ittihadı ve Tarakki ile de arkadaş tavrmı takmadı, bir yere Şehben- der de olamadı, nihayet Adnanm Cağnloğlundaki küçük konağında ve kilhare oldu, Fakat, Adnan Belkis. le evlenince, Adnanm Nişantaşında- ki büyük konağında Süleymanın adı artık hususi kâtibdi, amma yalnız adı!.. Yoksa kendi gene vekilharçtı. Bütün manasile vekilharç: yani ça. “yordu; ancak namuslu adamların hm ayaklarınm altma yuvarlanacaK”| 'Tepebaşındaki konsere bir ka-| kabalığını taklid etmeyi unutmaya- rak. Nazik olmak hırsızlığın itirafı olurdu, arada bir kızarak, bu vekil- harçlıktan, isti'fa etmeyi, unutm yor? Belkısle Adnan yalvarıyorl: Süleyman “ bu münasebetsizlikter vaz geciyor, bir başkası bulunumca- ya kadar onları kırmıyordu. Fakat onun güzel bir hali vardı; klâsik hırsızlar gibi doğruluktan bahsetmi- yordu. Hatta Belkise açık söylüyor- İdu: “ Hanımefendi, para işinde ba- na bile emniyet etmeyin,, Bazan o kadar sinirleniyordu ki mer hum babasının para işlerine karışma diye kaç kerre kendine vasiyet etti. ğini, Adnanla Belkısın yanımda yük- sek sesle hatırlıyor, © rahmetlinin vasiyetine niçin ihanet etmişti?” düşünüyor, birdenbire buluyordu : Belkıs Hanımefendiye, ve Adnan ba ye o kadar candan bağlı idi ki. Hırsızlığın bu mübtezel edehiya- tile Belkisi oyalayarak mutbak mas- rafından mezar masrafına kadar her şeyden para vuruyordu. Belkisin Fethiyede giydi kir Dr. APOSTELİN İMZASINA DİKKAT Samsun - Saatei Avni Peker Bursa - Saatçi Nureddin Neş'et U- zunçarşı Eskişehir - Şifa eczanesi Sıvas - Saatçi Şükrü Kayseri . Saatçi Zeki Satman. — 9 karşımda (Sahibinin Sesi) PiPO PAZARI Dikkat: Ağızlıklar kutu içinde ve 10 taşla beraber satılır. Ankara Taş Han tütüneti Ali Tümen, Izmir, Balcılarda Necip Sadık Yazan: MITHAT CEMAL Evin bütün hesaplarına Belkis bakıyordu; bu bir nevi şıklıktı anası Karakulak suyunu pişirtme- den içtiği için tifodan öldüğü gün Süleyman ecnaze masrafından 30 al: | tın çaldı. Belkisin babası Erkanıharb Müşüri de hasta diye, Adnanm yar- dımı ile Radostan Parise gittikten bir hafta sonra orada ölünce Süley- man kurşuna sarılıp Istanbula gön- derilen tabutun kurşununu sattı, pa» rasını Beyoğlunda bir kadmla yedi. lArk Mütenasip bir Endam 3 Mevsasi Korseleri (Balna) ve Ka Fethiye, (Tan) — Çocuk Esirgeme kurumu; bu ders senesi içinde fs. devamlı surette yardımda bulunmuştur. giydirilen fakir çocukları bir arada gösteriyor. AGIZLIKLAR ÜZERİNDE Yukarki resim, Malatya » Ibrahim İşik Lion çikolâ- tası Konya - Sarraf saatçi Necati, Adana - Hacı Halil, Yağcami civarı. Mersin - (Konya pazarı) Hilseyin Hilsnü. Aydın - Gramofoncu Ispartalı Mehmed, TAN FAYDALI mana —— BİLGİLER Bugünkü Program İstanbul Oda musikisi -(piâk); 19: Haberler; Muhtelif pliklar yeya retransmis. m Halk musikisi; 20,30: Stidyo or- sestraları; 21,30: Son haberler. Sant 22 den sonra Anadolu Ajansının güzetelere mahsus havadis servisi verile- cektir, Ankara 1230 Pllk yayımı ve Ajans haberleri, 19.50 Edebiyat saati, 1050 Hafif mürik, 20,30 Ajans haberleri, 20,40 Karışık müzik. Bükreş 15: Radyo salon orkestrası; 19,20: Kon- serin devamı; 20.20: Pilk; 21,10: Verdinin “PALSTAF” operası Viyana 20,30: Eğlenceli musiki; 23,05: Senlenik 2 3,50: Esperantoca; 24: 1: Yeni senfonik pliklar, Sinemalar, Tiyatrolar * SARAY rm Serveti). * YILDIZ : (Dans Rüyası GKarik Mabude). N > E (Siyah İnci) ve (Korsanlar (Paramount Resmi Geçidi) ve (Gıplak Kadın). * MELEK £ (Bulunmyan Adam) ve (Viyana Bülbülü). * TÜRK: (Vonder Bar) ve (Son Uçuş) * İPEK ; (Singapur Postası) ve (İs Panyol Dansözü), . * TAN : (Ask Uğrunda) ve (Vene dikte bir Gece). * ALEMDAR : (Micum Filosu) ve , (Gençlik Arrularmı). ” İrrrei N (Kontnantal) ve (Gece A- * AZAK : (Paçannini iz 60 Gün Burlar Arada, Siri * ÜSKÜDAR HALE : (Kontnantal). Davetler, Toplantılar İSTANBUL MERKEZ KOMUT, ĞINDAN ; ” arc Topçu asteğmen Şüleril (033—15), Nus ret (933—40), Hayri (93342), Nemettin | (93335), Kemal Asim (93386), Halit 1, Nuri (638—70), (033.58), (93375), Yarsubay Aliettin (034—2), Kadri Yekda (534—46), Azir (034—55), Reşat Kadri (934—108). İsa (030—51), Kâmil (93487), Selahattin (936—29), Hüsamettin (53431), Burhan (93498), Haydar (934—597) ve nakliye yarsubay Ra | sim (934-4) e Merkez © Komu & prürmcantları. İSTANBUL AVCILAR KURUMUNDAN: Ekseriyetin vaki olamaması dolayişile iç timat umumi ve İdare heyeti seçimi 14.6 da yapılacağından umum azanın Bomoritideki merkeze gelmeleri rica olunur. KONFERANS Şehremini Halkevinden £ 6. 1986 cumartesi günü saat 21 de ev nunda aylık toplantı yapılacak. Genç lerin hazırladığı temsil görülecek musiki parçaları dinlenecektir. Nurettin Atasayar (Kmalirmin Kuvveti) adlı bir konferans ve recektir, Yurtdaşlar « davetlidir. Hastane telefonları Cerrahpaşa hastanesi Gureba hastanesi Yenibahçe Haseki kadınlar hastanesi İ Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60179 | Kuduz hastanesi Çapa 22142 İ Beyoğlu Zükür bastanesi 43341 Gülhane hastanesi Gülhane (| 20510 Haydarpaşa Nümune hastanesi 60107 Etfal hastanesi Şişli 42426 Bakırköy Akri hastanesi 1650 Şark Demiryolları Sirkeci 24079 Devlet Demiryolları Haydarpaşa 42145 İ İtiniye Telefonları İstanbul İtfaiyesi 24222 Kadıköy itfsiyesi 80020 Yeşilköy, Bakırköy, Büyükdere, Usküdar iefaiyesi s Beyoğlu İtfalyesi 44640 Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kmalr mm takaları için telelon santralmdaki memura yangın kâfidir. Müracaat yerleri Denis yolları acentesi yenen 42392 Akay (Kadıköy iskelesi) 43732 Çabık sıhhi yardım teşkilât Bu numaradan İmdat otomo bili istenir 44008 DOKTOR Kemal N. imre eder, Dr. Hafız Cemal DAHILIYE MÜTEHASSISI Pazardan başka günlerde (2,30 dan 6) ya İstanbul Divanyolu (104) yeni numaralı busus! kabinesinde has talara bakar, Salı, Cumartesi sabab (9,30 — 12) saatleri hakiki frkaraya mahsustur, Herkesin haline göre mu- amele olunur. Munyenehane ve ev te lefonu 22398. Kışlık telefon 21044, :.(Son Vals) ve (Mumyala-İbir yığm pembeli beyazlı karanfil İbulmak mümkün olmadı. Karanfille-| KARANFILLER ramak le İLE, GELAR Si 9 Kadıköy vapuru kalkmak üzereydi. Genç bir kız koşarak iskele alınma dan evvel vapura atladı. Kucağında var. Esmerce yüzünü geniş beyaz bir şapka gölgeliyor. e Güverteye çikarak denize yakın bir yer intihap edip oturdu. Hava çok güzel. Öğle Üzeri olduğu için vapur tenha. Genç kız elindeki bir yığın karan- filin bütün rtrmı yüzüne toplamış gi- bi taze, pembemsi esmer teni, parlak siyah gözleriyle güvertedeki birkaç! yolcunun başmı hemen kendine çek- t. Fakat o kimseyle meşgul değil Başmı «ik sik çiçeklerine iğerek, on- ları öpmek ister gibi dudaklarma gö- türüyor, kokluyor. Vapur Haydarpasaya uğradığı 2a- man tek tük binenler oldu ve güver- teye çıkan yoleulardan zayıf, fakir Vr yafetli bir adam gelip kızm karşısma oturdu. Adamım ince manalı bir yüzü sarı bal rengi gözleri vardı ve bü gör- ler bir kere genç kızm yüzüne takı- İmes bir daha ayrılmadı. Kız, göz lerini çiçeklerinden bir saniye ayıra- rak ona göz ucuyla bakmış, sonra 8 hemmiyet vermiyen lâkayt bir tavır- ls bakışlarını denize doğru çevirmiş ti. Fakat adam gözlerinde hayran! bir ifade titreşerek onu slizüyordu.| Kıza baktıkça içinin heyecanmı dışarı nü geriyor. Onun | beyaz keten elbiseler içinde, dalında; yeni açmış bir manolya kadar taze, ince vilenduna, geniş şapkasımdan di- garı siyah ibrişim gibi ipek pırıltılar. ile dökülen saçlarıma duyduğu derin prestiş gözlerinden fışkırıyor. Genç! kızım bu fakir kıyafetli, sarı gözleri zayıf yilzünde garip ışıklarla yanan adama hiç ehemmiyet vermediği bel- li. Onun üzerinde durmadan dolaşan bakışlarına kızmak bile aklına gelmi- yor. Vapur Sarayburmunu krvrılıyordu. Kız parkı biraz daha yakından gör- mek için ayağa kalktı, Parmaklıklara dayandı. Fakat birdenbire elleriyle göğsüne bastırdığı karanfiller par - maklarmdan kurtulup denize doğru süzüldü. Kızın yüzü hemen ağlıyacak- muş gibi buruşmuştu ve gayri İhtiya- ri: “Ah.. çiçeklerim.,, diye bağırmak- tan kendini alamamıştı. Demindenbe- ri kırım yerinden kallışmı gözleriyle! takip eden, sarı gözlerinde kıza karşı birdenbire garip bir ateş tutuşan fa- kir kıyafetli adam, onun çiçeklerini,| düşürdüğünü, yüzü yelsle buruşarak bağırdığını görünce hemen yerinden fırladı, Telâşlı genç kızm yanına koş- tu ve onun yüzünde büyük bir kayba uğramış insanların perişan, muztarip Madesini görünce, artık sularm ara- smda açıklara doğru süzülen karan- filleri sanki kurtarmak mümkünmüş gibi parmaklıklardan iğildi, iğildi ve| kimbilir nasıl yanlış bir hareketle birdenbire muvazenesini kaybederek zayıf vücudu tutunduğu yerden kay- ât, büyük bir gürültüyle parmaklıkla- ra çarparak denize düştü. Halk telâşla yerinden fırladı. Va- pur durdu, Denize sandal indirdiler. Fakat bütün aranmaya rağmen onu rin arkasından dalgalar ârasinda| Adres: Beyoğlu İstiklâl caddes! Mi halk matemli bir #ilkütla dışarı çik- öğleden sonra hastala. İğinin sebep olduğu bu kazadan mütees- 2 40153 rine daha fazla kaybolup gitmişti. Vapur köprüye yanaştığı zaman mıya başladı. Genç kız da çiçekleri sir gibi yüzünü şapkasını geniş sipe. ğm arasında yürüyordu. Dışarı çikın- ca etrafma bakımdı ve o sırada uzun boylu, sevimli yüzlü genç bir adam o na doğru koşarak ilerledi. Hemen bi- ribirlerine sokulup köprünün merdi- venlerine doğru yürümeye başladılar Genç adam kıza doğru iğilmiş bir şeyler anlatırken birdenbire duraklı » yarak sordu: “Sene bugün bir şey var, yüzlin neye böyle sararmış!” Genç kız, hemen birkaç satıra sığ” dırarak vapurdaki kazayı anlattı. Se kaybolan adama acımaktan ziyade böyle münasebetsiz bir vakaya ka- rışmaktan duyduğu azap titriyordu. Ve biraz sonra bunu sözleriyle de iti- raf etti. Bu vakaya sıkılmış görünen genç adama biraz daha sokularak: “Aman bu münasebetsiz vaka da ne- reden çıktı, dedi, Yazık ziyan oldu. çiçekleri de sana bahçeden elimle toplamıştım, görsen ne güzel karan fillerdi Ve bunları s#yledilrten sonra genç s#klamın birdenbire gözlerine düsen gölgeyi görmedi, kolunda gevşiyen kolunu galiba hissetmedi, Fakat biraz dikkat etseydi, onun gözlerinde uğ» radığı şaşkınlığın derin ifadesini gö- rTecek “ve bu kazanm kendisine çok pahalıya mal olduğunu anlıyacaktı, Çünkü dalgalarda kaybolan bir in » sandan ziyade denize düşürdüğü ka « ranfillere yanan bu güzel sevgiliye karşı genç adamın biraz evvelki ateş» li yüreğini sanki birdenbire derin bir buz tabakası sarmigtı. Çanakkalede seyyahlar Çanakkale, (Tan) — Ingiliz ban- dıralı bir vapurla 300 seyyah gel miş ve Truva harâbelerini gezerek dönmüşler (suLMacamız| 1 2345 67890600 SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI 1 — Romanya Krelr (5). Sakal kes» mek (5). 2 — Aptal manasma gelir, karet kelimesi (6). (8. 3 — Allah (3). Bab (4). Mide (2), 4 — Bir rakam (2). Bıçak kılıfı 8. 5 —Lâf (7). Ucret (3). 8 —Iğfal etmek (9). 7 — Cins (4). $ — Koku (4). Lâz kayığı (4). 9 — Nata (2). Sakaf (5). 10 — Amca (3). Yma (2). Uzak ni- dası (2). 11 — Belde (5). Bir mevi içki (5). DUNKU BULMACAMIZIN HALL 1 — Kambur (6). Re (2). 2 — Amâl (4). Ezan (4). 3 — Marul (4). Ek (2). 4 — Blum (4). ılık (4). 5 — Kan (3). Uzak nidast (2) 6 — Re (2). Yarasa (6). T — Ze (2). Nasır (5). 8 — Rakı (4). Sır (3). İs (2) 9—En2).Ar(2).1A4 (2. 10— Kıt (3). ik (4). 11 — Paskal (6). Saka 4). bir ha- Erkek keği, YEN! NEŞRİYAT PERŞEMBE GAZETESİ Perşembenin 63 fincü sayısı dol- gun mündericatla çıktı. Bu seyda İbrahim Alâeddinin (Bir tereddi ör- neği) isimli makalesi, Naci Sad) - lnhm bir röportajı, ML. Turhan Ta - om tarihi yazısı, Kandemirin İstan- bul içinde gezintileri, Sermet Muh - tarm küşük hikâyesi, Güzide Sabri- nin edebi romanı, İlhan Siyaminin Merihe seyahat tefrikası, seyahat notları, sinema sayfası ve resimli sinde, denizde çiçeklerin peşinden i ei fıkralar.