EKONOMİ PiYASA VAZİYETİ Buğday fiatleri 5,5 kuruşa düştü Ticaret borsasında tüccar, buğda; piyasasının alacağı vaziyeti dikkat le takip etmektedirler. Dün gene Mersinden 110 ton yeni sene mah- sulü buğday gelmiştir. Flatlar 5 bu- çuk kuruşa kadar dilşmüştür. Bu fiatlar, Ziraat Bankasınm buğday fiatlarmdan 60 para kadar ucuzdur. Birkaç güne kadar Mersinden pi saya daha fazla mal gelecektir. Bu vaziyet karşısında, elinde stok malı bulunduran tüccar müşkül mevkide kalmıştır. Stok sahipleri piyasaya yeni mahsul gelmeden evvel, fiatla- düşmemesine çalışıyorlardı. İki a evvel buğday flatlarmı arttır- mağa muvaffak olmuşlardı Son günlerde piyasada limon fiatları da bir mesele olmuştur. Fiatlarm art masındaki (o sebepler © şunlardı Memleket dahilinde istihsal edilen Yimonlar ihtiyaca kâfi değildir. Yer- li limonların kabukları da kalım ol- duğu için, piyasada rağbet görme - mektedir. Hükümet yerli limonları dı himaye etmek için, limon itha - lâtmi tahdit etmiştir. Her ay İspan- yadan 200 - 300 sandık limon gel - mektedir. Limon fiatlarmın zec ri vardır. Zecri tedbirlere | iştirak eden devletler, İtalyadan mal alma- xları için, ihtiyaçlarını Suriye, İs- panya, Cezairden tedarik etmekte * öirler. Bu yüzden, limon İstihsal e- den bu memleketlerde stok kalma - mustır. Bu itibarla, kontenjanda faz- Ja limon İthaline müsaade edilse da- hi, İtmon fiatları pek ucuzlamıya- caktır. Aİ Üzüm ihracatı Fiat kırmanın doğurduğu Zarar İzmirde bulunmakta olan Berlin ticaret delegesi B. Avni Sakman tet- Üzüm le borsada yapılan bir ıtıda üzüm amhsulümüzün diş sadaki ve bilhassa Almanyada- u gözden geçirilmiş ve zumsuz fiat kırmalarmın Türkiye piyasasma karşı itimatsızlık uyan - dırdığı noktası, üzerinde ehemmiyet le durulmuştur. Avni Sakman, Al - manyada hâkimiolen düşlnceyi izah iş ve satışlar'için fiat tesbit edil- mesi hususunun lüzumunu anlat - mıştır. Düsük fiatlarla yapdan tek- liflerin satışı arttırmaktan ziyade eksiittiğini hatti alıcılarm bu du- rum karşısında siparişlerini kesme- ye mecbur kaldıklarını açıkça ifade etmiş ve bu hareketin devamının kö tü neticeler doğu acağımı bütün çıp- laklığıyle söylemiş ve Türk köylüsü ve Türk ulusal ekonomisi için zarar veren bu hareketin örüne geçilmesi- ni ihracatçılarımızdan temenni eyle- miştir. Fist tesbiti hususunda hayli uzun süren münakaşalardan sonra Halı fiatları gittikçe düşmekte dir, Ticaret odası tarafmdan yapı- lan bir hesaba göre, 934 senesinde ri halılarının metro murabbat bu halılar bu sene 15 H- raya kadar düşmüştür. Kayserini: ipek © halılarınm metre murabbal 924 senesinde 47 liraydı. Bu sene 42 liradır. Uşak halılarının metro mu-| rabbar 934 senesinde 7 liraydı. Bu! sene 5.liraya kadar düşmüştür. Dışardan piyasaya İran halıları da gelmediği halde, halı fiatlarının bu kadar dişmeğindeki sebep şu su- retle izah edilebilir: Iç piyasada halı sarfiyatı azal - maktadır. Bunun da yegâne sebebi, halkın bu gibi işlere para vermeme- | sinden ileri gelmektedir. İhracata wvelce halılarımız en bü- erisi mi Amerika, ve Alman ya teşkil ediyordu. Bu iki memleket gibi diğer memleketler de, halı it » halâtını azami surette tahdit etmiş- artmasında, #konom. i büyük bir tesi -| halı i teâbirlerin de büyü! | gelmektedir. bu noktai nazarı kabule temayül! göstermişlerse de derhal tesbite Ya- naşmamışlardır. Fiat tesbiti için i- ci bir toplantı daha yapılacaktır. » İN A Âdemle Havva Bürhan CAHID tutunarak gölge gibi görünen köşe- ye yuvarlanıyoruz. * sus. Uç gündenberi Folkestone- dayız. Mery ve ben. Londra'dan Sadi'yi bile göreme- den ayrıldık. Benim Mançester seyahatini ba: tırlamıyorum. bile! Mery ile çılgın gibi sevişiyoruz. Nefis bir kadın. Artist bir kadın. Uç gün içinde biribirimizi yıllar kadar tanıdık ve saniyeler kadar ka- Damadık. Plâjdayız. , Fakat hiçbir eğlenceye karışmıyo- ruz. Hiçbir eğlentide görünmüye- ruz, Banyodan sonra bütün saatleri- miz başbaşa geçiyor. Her geçen saat Mery'yi düşündü- rüyor. Hafta tamam oluyor. Tesadüfün kazandırdığı bu güzel kadn bir yeşil rüya gibi hayalimde, hatırımda kalacak. Fakat Mery vahsi ormanların stk lerdir, Halı, her memlekette Tüks bir meta olarak kabul edildiği için,| tedbirler ittihaz edilirken| alâtını tahdit etmek hatıra Bu yüzden halı ihraca- tr geçen yıllara nispetle yarıya ka- dar azalmıştır. Diğer taraftan yap- tığımız tahkikata göre, halı imalâtı da azalmaktadır. Bilhassa, Ege mm takasmda bu azalış daha ö maktadır. Bunun bir sebe- bi, sarfiyatım azalmasıdır. Diğer bir sebep de şudur: Halr imalithanele- rinde eskisi gibi ucuz amele kullan- mak kabil değildir. Bilhassa endüs- trinin inkişafı yüzünden kadın ame- leler fabrikalarda daha yüksek üc-| Halı fiatleri düşüyor Dahilde sarfiyat azdır, hariç eskisi gibi fazla halı almıyor ret bulmağa muvaffak olmuşlardır. Eğer halı tezgâhları, fabrika amele- sine verdikleri ücreti, halı amelesi- ne verecek olurlarsa, imal edilen has biarın maliyet fiatı pek yüksek olur- du. Buna da hali ticaretinin hiç ta- hammülü yoktur. Çünkü halı imali şeraiti itibariyle çok ucuz İşçi çalış- tırmağı icap ettiren bir iştir. Halı imal eden mntakalarda, a- fabrikalar o yüzünden, amele ücretleri; ükselişi, halı tezgâh « rm düşündürmektedir. Maa - mafih adliye vekâleti tarafından ha- pishanelerin ıslahma doğru atılan adımlar, halı tezgâhtarlarınn bü endişesini ortadan kaldıracak mahi- yettedir. Adliye vekâleti tarafmdan yapılan bir projeye göre, halı imal eden mmtakalardaki hapishaneler de mahkümlara halı dokutulacaktı İzmirde meyva oz Bu sene İzmir mıntakasmda mey. ve azdır. Kışın havaların gayri ta-| bii bir devre geçirmesi yüzünden meyve ağaçları vaktin - den evvel çiçek açmıştır. Bir mid- det sonra yağan karlar, bu çi: ri dondurmuştur. Meyve azlığı yü - zünden, ber sene Kemalpaşada yı pılan kiraz bayramı bu sene yapıla- | tanmıştır. mmtakalarda idrak edilmiştir. Alr «| nan haberlere göre Ödemiş, Tire, Baymdır, > mmtakalarnda © tütün! kırma işleri hayli. ilerlemiştir. Bu seneki mahsul kalite itibariyle ge - çen senekinden daha iyidir. BORSA enem Paralar M MAZİRAN , Alış Sterlin 626.— 1 Dolar 12350 Fransız frangı 163. — Belçika irangi $0/— Drahmi 2— İsviçre fr. 310— Çek kuron o Bm Ley Dinar Altın Çekler Paris üzerine İngiliz üzerine Dolar Liret Balga Cenevre Sofia Florin Çekoslovak Avusturya Mark « İsveç kuronu İspanya pezeta ağaçlıkları arasından sızan, en m nis şırıltılarla mütemadiyen akan bir yeşil ırmak gibi... Ve ben yani- başında onun börrak kaynağından can bulan bir yaprak gibiyim. Bu kadar yaşatıcı kadın hayatıma ilk| defa karışıyor. Mery yanık ruhuma damla damla akan bir su gibi beni| yudum yudum kandırıyor. » Bütün programlar değişti. Mery çılgın gibi. Benimle Mısıra geliyor. Folkestone'dan dönüşte Sadi'yi görebildim. O daha #akin bir gö - rüşle vaziyetimizi görüyor. Bana: — Bir macera, dedi. Devam ettiği vam edecek, dedim. Me- ry tam aradığım kadın. Sadi cevap vermedi. Gözlerinde hafif bir şüphe dolaştı. ! — Evet, evet, dedim. Bü böyle! — O öyle. Fakat bugün için, ya- rın, öbür gün... Sen değil misin. Ha- | yat yürüyor, hisler değişiyor diyen! Kafamı şiddetle salladım: — O Mery için değil. Hayat yü- rür. Fakat aşk yaşar. O kadar mad- di olma! Sustu. — Görmüyor musun, dedim, Me PERŞEMBE, Esha'm İş Bankası Mü 2 N Hamiline s0 PN Şirketheyriye Tramsay Bomonti Nektar Terkos Aslanı Çimento Merker Bankası Osmanlı Bankası Şark Merkez Eczanesi İstikrazlar Seran Erzurum T n Mısır tahvilleri 1586 1 1903 11 1901 A Tahvilât Rihtam s3— 36,50 k İ dan sevilir, Kadınlara Fotoğraf | Tahlilleri Fotoğraflarmızı bize | gönderiniz, karakte- | rinizi size söyliyelim! Tedbirli, kuvvetli bir çalışma ka- biliyeti olan bir karakter, Kendine tevdi edilen işi hu- ! lüs İle nihayetlen- dirir. Yeniliklerden hoşlanmaz. Miles #es (oanananelere hürmetkâ rdir. Mahviyet sahibi » dir. Fakat hakkı - na tecsvüz edi - mesine (müsaade etmez. Birinci de - recede meziyetle - rine rağmen bi ci derecede göze K. Bayazitgil çarpan rolleri sevmez. Saadeti, ken- di halinde olmakis bulur. İyi bir dost, ciddi ve otorite sahibi bir âile * Kuvvetli, kanaatkâr, dostlarına karşı bliyük sadakati olan bir karak- ter. Kendi zararı- na bile olsa, sev- diklerine iyilik yap masını sever. Me - ziyetlerini / gizler. Onları gösterme-! ği bir zaaf telâi edecek kadar mah cuptur. Çalışkan - dır. İyi bir sporcu olabi Kendinden fazla tecrübesi o - lanları dinler. Ha- Ortaç yatmdan şikâyet ömniyet icap ettiren işlerde anılabilir. Arkadaşları tarafım- karşı hür - metkârdır, ve duyduğu zaafları giz- ler, * Müspet, hayalden uzak, bir zekâ. İstikrar sahibi, çalıştırmasını bi - lir, talline, iyi yıl dızma güvenen bir Kârakter, Düren » diştir. Sinirlenmez. Hayatm dalma iyi taraflarını görür. eninundür.. Dosta... ları tarafıdan a ranılır, Çok iyi bir aile reisi olabilir. Kabiliyetleri mah- dut fakat emindir Güç ve müşkül Saçiner vaziyetlerden hoşlanmaz, kaçınır. maddeci zekâsını * Muztarip ve henüz tamamiyle te kevvün etapemiş bir sanat kabiliyeti olan bir karakter, Bu kabiliyeti, onu taklitçilikten kur - tulabildiği takdir - de, birinel derece de bir artist olma- ğa kadar götürebi- ire Ruht kuvvetle- ri, birçok şeyleri ihmal ettirir, Hal. buki, bu “bir cok şeyler,, ona lâztm- dir. Bu Muvaze Başak neyi temin etmesi lâzımdır. Aksi takdirde, istikbali ka- ranlık olabilir. Anadolu veli ” m dolu Mümessili * Şişli . V. Çabuk kızan, fakat hiddetlerinde| | biriktiriliyor. O ışıkları | de bekliye Ji wine o haleile yanacak, evime Y enhMe İer Fevkalbeşer bir aşk K. F. imzasile: il durumdan beni kur ize müracaat etme, Şu tarmanı doğru buldum. Onunla şen Kuşlar, saf sul iştik, kaynaştı Tam bir sene, İlk sene hayatım, nasıl bahar için de geçtise, ikinci sene de büsbütün | bunun aksine olarak sevginin harap kışt içinde geçti, geçiyor da. Birinci senenin son çağları “idi, Sevgilimin bana tatlı nazarla bakan parlak göslerinde riya okumağa r gibi, rendim Ki o, başkasile nişanlanıyormuş. O günden sonra, kendisinden uzaklaştım. Onu gördü- yerde, başımı çevirdim, yolu.» mu değişt sat bi yine karşılaştırdı hakkında ne kendisine, ne de başkasına hiçbir yy sormadım. Yalız hişanisıin nadbluya gittiğini, yazın döneceği- ni biliyordum. Onları kendi halleri- ne bıraktım, Bıraktım ki sevginin sonsuz yol larında ii çift olarak yürüsünler diye. Onların ardından nevmidane de gil, silrurla baktım, çünkü yaptığım feragatten memnundum. onlarda sevgilim, orları rahat- tmeyişimden memmun olarak, bana müteşekkirane bakıyordu. Son u un gözlerinde tekrar sevgi Itıları görür gibi oldum. Onların ndan kaçtım. Fakat işte şimdi yaz ve ikinci senenin sonu... Artık Sanki o pirıltılar bir gelecek için saklamıyor, yine gör - mek dstiyorum, Pakat nerede? Bek- rum, onun kadar 6 adamı ben um. Çünkü biliyorum ki onun gözleri parlamıyor. o gelirse, güzel sevgilimin dudakları | ucunda bir tebessüm gezecek, gözle- | Tatiyoruzm. kt. rum. Ve benim için olmasa bile, Görü- ya! Oonu nekadar çok s€- viyorum. Yaptığım fcragatten mem- nunum, fakat kaybettiğim o büyük sevgi, belki de hayat arkadaşımdan dolayı da o kadar kederliyim. o Ne yapayım?” | woreunu Siz, alelâde insanların sevgisinden | ok yükseklere çıkmışsınız. Bu ade- ta “fenafilâşk!..” Size verilecek nı hatimiz yok. Derdinizin zelirini ve şifasını kendi kendinize bulmuşsu - DUZ. * Sevenin gözü kör olurmuş! Yi. K. imzasile: “Sevdiğim kız benden iki yaş bi —— —— ——— ekseriya haklı olan bir karakter Bu sebeplen dostları We arasında bir uzaklık vardır. Lâkin, onu iyi tant- yanlar nezdinde merguptur. Büyük bir iştihası vardır. Faaldir. Kendi gernitinde olanlardan çok ileriye v. racaktır. Bir şef kabiliyetlerini hai dir. Herhangi bir müesseseyi demir eli ile idare edebilir ve yükseltir. yük, onun bası hareketleri bana pek fena geliyor. Meselâ: “Bu akşam falan yere gir deceğim; pazar günü şuraya, bura - ya gideceğim” der ve “ne vakit” di- ye sorarsanız gözlerinin. içini iyice he baktıktan sonra: “Falan bayla” yahut “Bir gençle” der, Ona verdiğim mektupları ve fo - toğrafları iade etmiyor, mademki beni sevmiyor ve başkalarile gittik- ten sonra bana neye öyle işkence et- tiği anlıyamıyorum. Bazı kulaktan kulağa, beni delice sine sevdiğini işitiyorum. Acaba bana yaptıkları sevgisinden ileri mi geliyar, yoksa büna karşı bir hiras mu var da bunları yapıyor?. Ne tilr- lü hareket edeyim? Sevenin gözleri kör olur, etrafini görmezmiş derler. Fakat bundan da aşırı. Sevdiğinizi diğiniz kız açıktan açığa size başka- larile gezmeğe gittiğini söylüyor, siz hâlâ şüphe ediyorsunuz. Resimleri- mi, mektuplarımı vermiyor diye © nurla alâkanizi devam ettirmek is- tiyorsunuz. Resimlerinizi, o kızı bis rakınız, vazgeçiniz. # Seviyorum, itimai etmiyor İstanbuldan 1. H. imzasile: “Bir genç kız seviyorum, Onun da beni sevdiğini zannediyorum. Fakat bazı garip huyları var. Meselâ hip- bir zaman benimle yalnız çıkmaz, Daima arkadaşile gberaber geliyor. Kendisine bir şey söylemek istersem, söylüyemem, Bir taraftan Kızt sevi * yorum, bir taraftan ailem beni be rakmıyor, Çünkü askerliğimi bitire- medim. Daha 22 yaşmdayım. Aklım b niz. Nasıl hareket edeyim?” ŞE şüphesi var. Kendisinden edi len bir erkek için, şüphe edeni sev» mek doğru olamaz. Aksi takdirde, kız haklıdır ve siz onu sevmiyor, sü» dece beğeniyorsunuz. Hem ailenizin sözle: landı, Lütfen bana bir fikir veri i dinleyiniz. İ Askerliğinizi yapmız. Ondan sonra ve kizla aranızdaki sevginin gireceği şekle göre hareket edersiniz. Nişantaşından 8. C. İmzasma: Ona karşı, kendinize cebrederek, biraz lâkayt durunuz ve kabil ise o- nun, kadmlar yanmdaki muvaffa - kıyetlerini gülünç bir hale koyacak şekilde hallediniz. Anlatabildik mi? Yeni, güzelliğine ve teshir kuvvetine inanan onun, bu hislerine darbe vu- runuz. “İyi seven, iyi cezalandırır” derler. Siz de öyle hareket ediniz. Zâfmızı, sakın göstermeyiniz. Ne şekilde hareket edeceğinizi, kuvvetli olduğunu mektubunuzdan anladığı « mız zekânız ve bilhassa kadınlığınız İle siz muhakkak daha iyi takdir edersiniz. — Biliyorum. Ve seni sevdiğim için diyorum ki bu macera devam et- tiği müddetçe mes'ut olacaksın. Fa- kat, — Ey. — Mery bir gün gelip âyni feda- kârlıkları bir başkası hesabına ya- parsa ıstırap çekme! — Buna İmkân yok! Mery benim için lordunu, san'atini, memleketini bırakıyor. Artık bir şey söyliyemedi. Gül - düm: — Lort cenapları İskoçya orman- larındaki av partisinden döndüğü za» man asıl kıymetli avının yuvasından kaçtığını görecek. Ne çare kendile- rine bir taziyet telgrafı bile çekme- ğe vaktimiz yok. Yarın hareket edi- |” yoruz. * .s.. Kısa bir balayı seyahati. Ayın birinde Kahirede bulunmam lâzım. Bir haftam var. Bütün tren tarifelerini altüst eden Kook acente- si Istanbuldan geçmek şartile en kestirme yolu buldu. Daha olmazsa eşyamızı doğru postaya verip kendi- miz tayyare ile gidebilirdik. Buna hacet kalmadı. İzarayı ben de ilk defa görüyordum. Mery o kadar keyifli ki bu uzun kara yolculuğu- nun sarsıntısını bile duymadık. Köstencede Karadeniz havası ba- na memleketimin kokularını getirdi, Mery ilk defa bir şark seyahati yapıyor. Ona Istanbulu gezdirip ta- nıtmayı İstiyorum. Fakat imkân yok. Vapurun rıhtımda kaldığı müd- detçe hemen Feneryoluna gidip gel- mek lâzım. Akşam üstü kalkıyoruz Boğaza. giriş çok güzeldi. Bu man- Durgun, mavi bir haziran sabahı. Prensipesa Marya'nın güvertesinde -| yiz. | Mery yüzü yüzüme değecek kadar | bana sokulmuş. Sâğlart alımı gıcık- iyor. Mütemadiyen soruyor. Tarabya önünden geçerken kalbi. min derinden derine srzladığını his- settim. Hayalimde beyaz bir yaz gecesinin hatırası tazelendi. Şu beyaz otelde yaşadığım on beş günün hatırası, Hayal'in kurşuni gözlerini görür gibi oldum, Gözlerim Tarabya koyunun yeşil derinliğine | saplandı kaldı. Zavallı Hayal. Onun ince ve asil ruhu. — Kâmıran, şu beyaz bina bir| 'Tren seyahati Romanyaya kadar vilâ mı? Hayır otel : Yy evvelki yıl Hayal'le on beş gün geçirdiğim oteli gösteriyordu. — Bana vadeder misin Kâmı - ran, bir gün İstanbula gelirsek bu- rada kalmak isterim. — Olur Mery, Gözlerim dalgın, kafam meşgul, dudaklarım konuşuyor. Mery o kadar hassas ki, bu birkaç dakika süren durgunluğumdan der- hal şüphelendi: — Ne düşünüyorsun Kümıran? Onun kendi şivesine uydurarak beni Kamyan diye çağırması hoşü- ma gidiyor. — Hiç diyorum. Bir şey düşün - düğüm yok. Seyrediyorum. Ve lâkırdı olsun diye: — Şimdi vapurdaraltı saat sıkıla- caksm. İstersen sana bir otomobil tutayım. Gezdirsin. Öğleyin vapura gelir yemek yersin. Biraz istirahat edinceye kadar ben de yetişirim. — Olur Kâmıran! Vapur Yeniköy burnunu döndü. Beni karşılamak için amcazadem Meral'le kocasının geleceğini zanne- İ diyorum, Onlar Mery'yi görseler bi- le herhangi bir vapur yolcusu ve yol arkadaşı olmasından başka mana veremezler. Zaten Londradan yazdığı tupta esaslı şeyleri yazdım. * ko. “Tahmin ettiğim gibi rıhtımda Me. ral'le kocasmı gördüm. Mery Istanbulu göreceğim diye seviniyordu. Asıl meraki Türk ka- dımı görmekti. Rıhtımdaki küçük kalabalık arasında birkaç kadın var. dı. Meral'i gösterdim: — işte amcazadem. Yanmdaki genç te kocası. Mery küçük seyahat dürbünü ile bakıyordu. — Şık, dedi. Hem güzel de! — Teşekkür ederim, — Sana benziyor Kâmıran. — Buna daha çok teşekkür ede. rim. Mery derin bir tecessüsle rıhtım- dakileri tetkik ediyor. Rıhtıma çıkıp onlarla öpüştükten sonra onlara Ts - tanbulu dolaşmak istiyen bir ecnebi kadına küçük bir hizmette buluna - cağımı söyledim. Meral âfacan gibi hareketlerimi tetkik ediyor. — Bir dakika müsaade edin, de- dim. Ona bir otomobil tutmayı va - dettim. (Arkası