10-6 - 936 > P OR İzmir İstanbula 1-1 berabere kaldı! Viyana takımı Ankara muhftelitini, enerjik oyununa rağmen 4-0 yendi! İstanbul muhteliti, anlaşılmaz bir hikmete mebni, dün İzmir muhtelitine karşı, bu sefer de eksik kadro ile, 10 kişi oynadı! (Başı 1 incide) janlığının bugünkü muhtelit takım kadrosunu kımlerden teşkil edeceği büyük bir merakla bekleniyordu. Saat 15,30 da evvelâ İzmir muhte- Bti mor formalarla sahaya çıktı. Ve- hap eksik olarak takımlarını şu © kilde tesbit etmişlerdi. Cahit, Ali, Fethi, Nurullah, Hak- kı, Adil, Hakkı, Basri, Fuat, Sait, Mehmet. Arkadan merakla beklenen İstan- bul muhteliti de göründü. Araların- da Ankaradan çağrılan Hakkıda vardı. Fakat bu sırada, İzmirliler, 16 kişi ile iştirak ettikleri tumuvada İstanbul muhtelitinin 16 kişi ile oy- namak mecburiyetinde olduğunu, halbuki şimdiye kadar 18 oyuncu oynattığı ve Hakkmm 19 uncu o- larak bu maça iştirak edemiyeceği- ni ileri sürerek İtiraz ettiler, Federasyon tarafından İzmirlilerin bu itirazı kabul edildiğinden İstan- bul ajanlığına Hakkıyı oynatamıya- cakları ve yerine bir başkasının oy- | natılması bildirildi. Fakat İstanbul ajanlığı, lisebebin minelesbap, bu sefer de Hakkınm yerine başka bir oyuncu koyacağına takımı on kişi 0- larak oynamağı tercih etmek gara” betini gösterdi. Ve İstanbul takmınm 10 kişi ola- rak sahada şu şekilde dizildiğini gör- | dük: z Mehmet Ali, Hüsnü, Faruk, M.| Reşat, Esat, İbrahim, Niyazi, Şeref, Haşim, Fikret, Hakem, Ankaradan Sedattı. Seri bir İzmir hücumu ile başla- nan oyunda Hüsnünün uzun vuruşu ile ortaya geçen topa, Haşimin Fik- iöte verdiği pasla İstanbul muhteli- ti de ilk hücumunu yapmış oldu. İz- mir müdafaasında kırılan bu hücum- dan sonra yine Fikretle Haşim sol dan ilerlediler. İzmir müdafaası Ha- şimi on sekiz çizgisi içinde Penaltı! Fakat Fikret bu fırsattan istifade edemedi. Çok hafif vurduğu topu kaleci yakaladı. On kişi oyna- masma rağmen İstanbul muhteliti, vaziyete hâkim görünüyor ve top İzmir kalesinden ayrılmıyordu. Bir aralık, ortadan Heat, Şeref, Haşim ilerlediler. Haşimin şütü di- reğe çarptı. Bu, İzmirin atlattığı ikinci büyük tehlike idi. Fakat çok geçmeden İstanbullu. lardan, çok az hücum yapabilen Iz- mirlilerden Fuadın tehlikeli bir şütü ile kalelerinin sıkıştığını gördüler. Mehmet Ali bunu kolaylıkla berta- raf etti. Bu sırada dört muhacimle tehlikeli hücumlar yapan İstanbul akıncıları büyük Obir mücadeleye başladılar, Niyazinin bir şütü kale- cinin ayaklarına, bir başkası da yan direğe çarparak neticesiz kaldı, Ha- şimin kafa vuruşu da avut oldu. Bundan sonra Fikret Şereften al. Kapı — Israr etmeyiniz yavrum, beni Bzüyorsunuz. Sustu, bir an gözlerini kapadı, ve sonra, dik bir sesle: — Biliyorsunuz ki, yalnız olmak İs- tiyorum... Birkaç gün içinde bu buh- randan kurtulurum... Ve &ci bir nefes alarak: —.. Ve sonuncu olacağını zannet. tiğim yenisini beklemeğe başlarım. Madam Vinon Marcellet, isyan & der gibi sıçrıyarak ve sinirle: — Sülün! dedi. Böyle konuşarak bana eziyet ediyorsunuz! Hasta: — Affedersiniz, dedi, bun- dan böyle sükünet içinde ıstırap çek- meğe çalışrım. Andre'nn yeni bir protestosunun önünü almık için zorla neşeli olmağa çalışarak, Cesar Vinon Marcellet, söy leniyordu: — Zaten neden şikâyet edeyim? Muhabbetine, bütün muhabbetine ma Niyazinin İzmir kalesine neticesiz kalan hücümlarından dığı güzel pası fevkalâde kullandı. Şerefin şütü kalecinin göğsüne çar- parak tekrar geriye döndü. İkinci vuruş avuta kaçtı, Ve bunu, Şere- fin, Haşimin, Niyazinin, Fikretin a- vut olan şiddetli hücumları takip et- ti. Fakat bu ikinci hâkimiyete rağ- men devre bittiği zaman İzmir kale. sine bir gol bile girmemiş, haftayım 0 — O nihayet bulmuştu. Bu kadar üstün bir oyundan #on- ra bir tek gol bile yapamıyan İstan- bul mühteliti, ikinci devre, sağ açık Niyazinin yerine Melihi alarak çık- tı. İzmir takımı da kaleye Mahmu- du, #ol içe İsmail Hakkıyr almıştı. Süratle başlanan oyun İstanbil kalesine dayanan üstüste iki «İzmir hücumundan sonar yine İzmir kale- sine intikal etti. v Bugün muvaffakiyet bir oyun oynıyan Esadın yan haflarla iyi an- laştığı görülüyordu. Hücuni hattıma âzami yardımı temin ettiği halde dört kişi bir türlü gol çıkaramıyor- lardı. Üstüste Fikretin yaptığı hücüm- lar da neticesiz kaliyordu. biri Nihayet sağ açıktan Melih çı rildı, Niyazi tekrar sahâya girdi. İstanbul 1 İzmir O Bir hücumumuzu durduran İzmir- lilere sol taraftan Fikretin çektiği korneri Esat kafa ile kaleye attı. İz- mirli Adil, bu kafa vuruşunu ikinci bir kafa vuruşu ile kendi takımı kalesine sokarak İstanbulun bir tür- lü yapamadığı ve fakat birkaç mis- fini hak ettiği sayıyı kaydediverdi. Bundan sonra, İstanbul takmı galibiyeti muhafaza edemedi. Hüs - nü ile Faruk'un birbirlerine girmele- rinden istifade eden İzmirli Sait, ka- leye müvazi bir şüt çekti. Kaleyi tutmıyan topa solaçık seri bir hare- ketle yetişerek hemen “böraberliği tesis etti. İstanbul 1 İzmir 1 Beraberlikten sonra İstanbuldan Şeref derinleme bir pas alarak mü- dafileri aştı. Fakat isabetsiz (Obir İ şütle bu müsait fırsatı kaçırdı. Bu sırada İzmirliler sağ açıklarmı da İ değiştirmek istediler. in bir kurtarışı TAN Oyun nasıl yarıda kaldı? Hakem, değiştirilmek İstenilen o- yuncunun gösterdiği mazereti oma- kul görmediği için bu değişliğe razı olmadı. Bu oyuncunun değiştirilme- sinde çok ısrar eden İzmirlilerle ha- | kem arasmdaki münakaşa beş daki- | ka sürdü ve nihayet hakem, bü is- rarın devam edeceğine kanaat getir- diği için maçı talil etmeğe mecbur kaldı. Bu suretle son dakikaları baş- tan başa zevkle devam eden güzel müsabaka, takımların berabere kal masına ve oyunun 1 — ii le nihyet- lenmesine sebep oldu. “Bu süretle maçın bitmesine 20 dakika varken oyun, yarıda kalmış oldu. — Ankara O First Vienna 4 İzmir İstanbul maçı yarıda kal - dıktan sonra Ankara ile First Vien- na karşılaşması yapıldı. İlk iki maç- ta kendisinden beklenilen muvaffa- kiyeti gösteremiyen Geşvaydi'in ye- rihe genç bir oyuncu alan Viyanalı- kol kapakları ve yakaları sarı, düz lâcivert gömleklerle sahaya çık- tar. Ankara: Cihat, Mehmet, Ali Rıza, İbrahim, Semih, Gazi, Ömer, Münir, Yaşar, Bekir, Resai, şeklindeki bir takımla oyuna başladı. Hakem, Suphi Baturdu. ri bir şekilde başlıyan oyun üzerinde Viyanalıların hafif bir hâkimiyeti hissediliyordu. Geşvaydi'in takımdan çıkarılması olmasmı temin ediyorsa da kale ö - nünde müessir olamıyorlar. — Bu yüzden oyun zevksiz geçiyordu. 30 uncu dakiksda Ali Rızann Kisa bir vuruşunu 8ol içleri vole bir şütle kaleye dayandı. Direğe çarpan bu kuvvetli şütten bir dakika sonra ay- nı oyuncu yine Ali Rızanm ayağm- dan kendisine gelen topu demir gibi bir şütle ağlara taktı. Bu sayıdan sonra (hâkimiyeti arttıran Viyanalılar, üstüste Anka - kat kaleci Cihat sayı çıkarmalarına imkân bırkmıyacak şekilde güzel oy- nadı ve çok alkışlandı. Viyanalılar devre sonuna kadar İ hâkimiyetlerini, Cihat ta güzel oyu- İ nunu devam ettirdi ve (haftayım 1 — 0 Viyanalıların üstünlüğü ile nihayet buldu. İkinci devre İkinci devre Ankaranın çok büyük gayretler sarfederek oyunu müsavi şekle sokmasile başladı ve bu gale- be, on sekizinci dakikaya kadar de- vam etti, On dokuzuncu dakikada Viyanalı sağ iç, soldan gelen topu vole bir şütle ikinci defa ağlara tak- tı, Birdenbire açılan Viyana takımı, çok güzel paslarla Ankara muhteli- tini sürüklemeğe başladı ve kısa fa- slalarla üçüncü ve dördüncü golle- ri yaptı. Devrenin sonlarına doğru bütün gayretini bir şeref sayisi çr karmağa hasreden Ankaralldar, hâ- kim oynamağa başladılar. Fakat Vi- yana takımı, kalesini herlingi bir golden kurtarmak için müdafaaya çekildi ve Ankara muhteliti bu sağ- lam oyun karşısında bir şey yapa - mıyarak müsabaka 4-—0 Ankaranın mağlübiyetiyle nihayet buldu. Seçme komitesi bugün ifoplanıyor Federasyon tarafmdan kurulan ve beş aza ile Üç antrenörden teşkli 6- dilen seçme komitesi, üç giündenberi yapılan karşılaşmalarda Milli Takı- ma girebilecek oyuncular hakkında- Karşılıklı hücumlarla oldukça se- | Viyanayı hücumlarınmn daha süratli | ra kalesine kuvvetli şüt attılar. Fa- | ki intibamı rapor halinde federasyo- | na verecekti. Komite, bügün 1530| | Izmir « İstanbul maçında Bir İstanbul hücumunu İzm atmakla lilerin da federasyonun merkeziride bir iç- tima yapacak ve Türk Milf Takımı. Istanbul kalesi bir tehlike atlatırken ir müdafileri topu kornere kurtarıyorlar Yarıda kalan İstanbul < İzmir maçda hakem Ankaralı Sedat ile İzmir- münakaşası na girebilecek oyuncuları tesbit ede- cektir, arkasında bir cinayeti Michel Herbert - Eugene Wyi Zİ mame lik değil miyim? Hangi adam, gözle- rinize dalmak Ve saçlarınızı okşamak saadetine malik olduğu müddetçe, ne hakla taliine lânet okuyabilir? Ve ihtiyarın uzun eli, genç kadnm kitabı çekip alabiliyorum. Bir kitap- la beraber olduğum zaman hiç bir zaman yalniz değilim. — Ah! Kitaplarmiz! Lânetlik ki- taplarmız!” Ve genç kadm bunları söyledikten sonra yüzüne tatlı bir tiksinti ifa- desi vererek devam etti: — Ah bu melun kitaplarnızın, kâğıtlarınızın, âletlerinizin yok ol- malarmı ne kadar isterim! Hayat mızın büyük yerini dolduran bu müs tekreh, bu barbar şeylerden nefret ediyörum! Cesar Vinon Marcellet, kadının tatlı tablosuna bakarak son bir defa olarak güldü ve mırıldanarak: — Mersi yavrum, gecen hayrol- sun! dedi. Kadmın manzarası kaybolunca, birkaç dakika hareketsiz kaldı. Göz- i, karısı Andre'nin gerisinde kay- ilduğu kapıya takılı kalmıştı! Yavaşça başmı, sakin sokağa doğru ardıma kadar açılmış pençe- reye çevirdi. Gece idi. Yatağından, Cesan Vig- non Marcellet, otelin ilerisindeki endişeli yüzünü çerçeveliyen kumral) (o Antrepoloji âlimi, cevap olarak. | bahçeden yükselen söğüt ağaçları- saçların üzerinde dolaşmağa başladı. | “Nc kadının kumral başmı kendine | nın tepelerini görüyordu. Çalişma — Şu da var ki, o kadar da alil de-| doğru çekti ve alnmı uzun bir puse| odasından vuran ışık, dallardaki ilim. Yalnız bacaklarımda felç var. Daha ellerimi ve beynimi kullanabi- yorum. O ahide.. Madam Vinon Marcellet cevap ve rerek: — Dostum, dedi, sizi ita, yapa yalnız, uzandığınız diva- nı terkedemiyecek bir halde olduğu- nuzu bilerek ben nasıl yukarıda ra- hat edebilirim? ö ile öptü ve: — Gecen hayrolsun yavrum! dedi, Ve genç kadın, hafif bir sesle, mü- tevekkil: —Gecen hayrolsun döstüm! diye | adımlarla kapıya doğru yürüdü. Fa- kat çıkmadı, döndü ve bu sön tavsi yede bulundu: —Dostum, eğer birine veya bir - Aman yavrum, ne kadar mülba-! şeye ihtiyacımız olursa, yanımıza köy Yağa ediyorsunuz! durduğum zili unutmayın. Matma- Evet yerimden kımıldayamıyo- | zel Blümün odasındaki çıngırak, bü- rum. Fakat bastonumun yerdımile, İtin evin duyabileceği kadar kuvvet. şu küçücük kütüphaneden istediğim | lidir. yapraklara vurarak, otları acaip, nefti bir parıltı ile aydmlatıyordu. Dairesine çekilmeden evvel, Ma - dam Vignon - Marallet Suzanne Blumun kapısma hafifçe vurdu, içe- buradaalt | cevap verdi. Ve ayağa kalktı, yavaş | riye girerken : — Şimdi, dedi, hastamızm yanın- dan geliyorum, sakin gibi görünü - yorum ve iyi bir gece geçireceğine eminim, Giyinik bir şekilde yatağına uzan- mış olan hastabakıcı kız bir sıçrayış ta kalktı ve elindeki romanı bıraka- rak baş ucundaki calar #aate baktı — Saat, dedi, daha onu yirmi ge- siyor Mösyö Vignon - Marallet, sa- at on bire doğru, yarn sabaha ka - dar uyumasını tömin edecek olan afyonlu ilâcı içecektir. sız edeceğini zannetmiyor musunuz? — Eğer fazla miktarda alsa, bel: ki rahatsiz edebilir, Fakat pekalâ bi- lediği mikdardan fazlasmı başucun- daki masaya koymuyorum. — Teşekkür ederim Matmazel Bilhassa zilin ilk sesini duyar duy - | maz, derhal İniniz. — Tabii Madam. | — Bilmem bu gece uyuyabilecek miyim, fakat fena bir şey olacak o- lursa derhal bana bildiriniz. — Zaten vazifem bu Madam! — Fedakârlığmızı takdir etmiyor değilim Matmazel Blum! — Endişeleriniz çok haklı Madam, fakat beyhudedir. Mösyönün duçar olduğu felç, şimdilik endişe verecek hiçbir alâim göstermiyor ve zanne- dersem, gittikçe iyiliğe yüz tutacak. — Dün akşam o kadar sakin olan hastamızm bugün çok sinirli ve titiz olduğunu zannetmiyor musunuz? — Bu uzun hastalık pek stbil ola- rak karakterine tesir edecektir Genç kadm içini çekti: liyorsunuz ki, doktor Mirallenin söy: | vet. Ve sonra kapıya doğru yürüdü. Fakat durdu, dönüp hastabakıcıya doğru ilerledi. Suzanne Blum dikkatle ona bakı- yor ve bir şey söylemesini bekliyor- du. Fakat Madam Vignon « Marallet susuyor, ve şaşkm bir halde duru - yordu. Sanki #öyliyeceği şeyden çe- kiniyordu. Nihayet: — Matmazel -Blum, dedi,, doktor Miralle büyük bir emniyetiniz var m? — Tabii efendim. Doktoru İyi bir doktor olarak tanırım. Mösyö Vig - non - Marnllete tatbik ettiği tedavi. Genç kadın sözünü sinirli sinirli kesti: | — Onu hiçbir vakit tamamile te- davi etmedi. — Heyhat Madam, aşağı kısım u- zuvlarının felci... Hastabakıcı sözünü tamamlıya - madı, Hem esasen genç kadm anla- mıştı. Mirıldanarak: — Evet, dedi, haksızlık ediyorum. iyileşmesi ihtimali yok. Bir an sustu, çabuk çabuk, boğuk bir sesle devam etti; ( Arkaşı var)