“Ne. 106 Son zamanlarda artık kendisiyle de konuşacak lâkırdı kalmamıştı. Sofulardaki bu evi ve Unkapanın- deki fırm hissesini mirasçısı, Avukat Tevfik Hocanm zekâsile geri almış, Macideye ve bohçacılık eden Senih Efendinin kızı Melâhate biraz para vermişti. Ev umumhanenin firma - #ıydı; Çilli Mahmut buradan çıkmela- rını doğru bulmadı. Macide kendi evinde kira İle oturuyordu. Fakat Macide evin sahibi olmaktan çıkın- ca mevkii Çilli Mahmuda karşı sar- &ldr. Mahmuda âşıktı. Öyle iken, o *lden gittikten sonra, Çilli Mahmut ber gece bir başka kadmla sızıyor- du. Fakat Macide kıskandığını bel- i etmemeğe mecburdu. Umumhane- hin hesaplarile uğraşan adamı bir de bu türlü rahatsız edemezdi. Böy- le temkinli olduğu için Macide, Çilli Mahmuttan seyrek dayak yiyordu. Mahmut, bıktığı Mecideye geceleri Sâlışmasını emretti. Kadn artık her Ecce yatağında muntazam çalışıyor du; nihayet yıprandı. Nihayet ucuz kadm oldu; bedava kadın oldu. En *onra yalnız kadın oldu; bir gün ar- tık kadm da değildi, veremdi. Mar- İim sinsi soğuğunda çarşı hamamm- dan döndüğü gündenberi, ateşler İçinde yatıyordu. Yalan söylemiyen adam Bikim Çilli Mahmuda Ceza Kanu- hu denen kitabi topyekün tatbik ede- bilirdi, fakat ona “Yalan söylüyor” iyemezdi. Kadm bile, kumar bile Çilli Mahmuda yalan söyletememiş- t.O, Bofulardaki evi işleti- Yordu; fulşun yataklığından imuhs- #ebectliğine kadar yapıyordu; fakat, Üstüne bir yarasının gölgesi Vuran bu siyah almda aydmlık bir nokta Yardı: Yalan söylememek!.. Ve doğ- Yu söyliyen bütün seslerdeki sertlik “nun da kalın sesini namusunun hir. #mlığile doldururdu. Bu #es hiçbir 20 Man yavaş konuşmaz, yalan söyli - Yen sesler gibi birçok perdelerden Sıkmazdı. Tek notalı 808! Külhanbeyfik hakkında hususi fi- i vardı; yetişecek gençlere mes- İsk hakkmda, kahvede, keyfi olduğu aman vecizeler söylerdi: “ İnsan mesleğe külhanbeyi 6- arak girer, yaşını aldıkça kabadayı *hır. Külhanbeyi demek hazır yiyen Adam demek değildir; çalışan adam- pe Bir kumarhane mi, bir umum» sane mi işletecekti; bhulâsa elinden de gelirse, Çilli Mahmuda göre, in- tan onu yapacak, alnımın terile pa- M3 kazanacaktı. Çilli Mahmut bir gece Arap Av- dullah Paşayı Horhorda beygir sü- Mücülerinin durduğu yerde, bütün Meiyetindeki ndarrların ortasmda, başma dövmüştü. O tarihtenberi Killi Mahmut 12 lere mtisavi id. Ve tap Avnullah ölünce onun yerine Şiçecekti. 12 ler bunda ittifak etti. akât Mahmut, Arap Avnullahı be- yordu ki. Böyle külharbeyi Bİ olurdu? Hükümet ve külhanbeyi Ki karşıya duracaktı. Hükümete Ii çatmıyan adam, nasri kaba. ayı olurdu? Sadrazamdan komiser M kadar bütün resmi adamlarm pile selâmlaştığı Arap Avpul > Çilli Mahmudun nazarmda kül liğin | b adamdı, Bir paşalik reykabilin. v silâhını bırakmıştı. Çilli Mahmut takvada bazan coşuyor: — Palavraclik, fiyakacılık, haca- elik, raconculu filân para etmez; “ anasından külhanbeyi doğmalı! hye »ieldeki otuz üçlü tesbihi ha - e azken mayer PALA ğ area u. Paket irlerini her zaman böyle söylemez- a adamiydi; lâkırdıyı sevmez, da atarken bile susardı. Onun için Yanği dayaklarda bir vecize scaipliği Wi Bir dar sokağı dolduran çilli pa . Meellecin kollarmdan ta - gibi adam,cüssesine bakıyor, yedisi de için için Ge İişPu topu heniz bir adam öldürmüş- Hapisaneden büytk bir tekâmül ta; eskiden yalnız kumar oynar. a, #ndi kumarhane isletiyordu; ge. Sofulandaki umumhaneye ba ku- büyük davasmdan ka- marhaneden yorgun döndüğü zaman Macidenin gözlerini ağlamaktan k- zarmiş görünce, tepesi atiyor, “gün- dür çalış; gece çalış; bir de karşma bu ağlamış surat çiksm.” demek İs- ter gibi dik dik bakiyor, Macidenin üstüne yürüyor, kadın hemen güle- yekneşesini takmarak boynuna sarı yor, eğer erkekliğini tahrik ederse beraber yatağa düşüyorlar, edemezse mufassal bir dayak yiyordu. Macide verem olduğu gündenberi bu dsyak- lar bitmişti, Buğün kadmı muayene eden ucuz hekim, hastanm beldiyen gözlerine, kına sesle: “Geçer bir şey değil” dedi Macide de biliyordu: Hastalığı tabii geçeeekti: “Göğüs nazlesi olmuştu”. Çilli Mahmut adımı kekimden öğ- rendiği hastalığı evvelce hümnü kabul etti; kabadayılığn erkek taraflariy- le Meçideye bir iik gün kadm gibi baktı: Çabuk ölecek sanıyordu. Attı. ğı dayaklara bile pişmandı. Fakat hastalık uzamaya başlayıtıca İstis - Kal yüz göaterdi. Macide verem olduğunu bir türlü bilmiyordir. Kadma, ömründe ilk defa talii bu yüzden gülmüştü: verem ol- duğunu bilmemek!.. Lâkin büyük hastalıklarm en güzel tarafı olan bu Yazan: MITHAT CEMAL Hâkim ona Ceza Kanununu topyekün tatbik edebilirdi; fakat " yalan söylüyor “ diyemezdi | gafleti, — hastalığının adını bilmeden ölmek saadetini, . bir meleğin kana- dından gözlere inen bu karanlığı, bu gökyüzü dolu gölgeyi Macideye felek çok gördü, Kadın, uzun süren tezle. #inden bir gün şikâyet ediyordu. O Rün fazla içen çilli Mahmut: — Ne nezlesi ? Verem! Diyiverdi. Macide birdenbire verem oldu; çıldıracaktı. Çünkü biliyordu ki çilli Mahmut katildi, fakat yalan- cı değildi, Ona inanmamak, Macide- nin elinden gelmiyordu. Hem, verem korkunç, uzak felâkeli; her hastanm | Kendisinden başka hastalara gelebi- İlecek bir felâket"... Hele Macide * hiç İverem olamazdı: Ölüm müphemdir, uzaktır; verem bu müphemi, bu uzağı Macidenin yanına kadar getiren, kat” ileştiren bir zulumdü; Allahi ona acır bu zulmü reva görmezdi. Fakat ka- dın, yalnız Allahla karşı karşıya de- Eildi: Aralarında çilli Mahmut vardı: Yalan söylemiyen Mahmut! Ve doğru sözlü Mahmut, başka has talıkların tereddütlü, ibhamlı gilzel ö- lümünden Macideyi mahrum etti. ©- nun ağından çıkan bir tek kelime, uzak felâketi, sasti yaratan gilneş gibi Macidenin gözüne saplamıştı. (Arkası var) teklileri tarafmdan teklif edi te Selimiye Satınalma Kom caktır. 400 lira 50 kuruştur. olmaları şarttır, rülmesi üzerine bu ihtiyacım 5-6-936 cuma gü 4 — Taliplerin teminatları vaktinden evvel ar emer | Selimiye Askeri Satınalma Komisyonu ilânları i — Tüm Birlikleriyle Haydarpaşa Hastanesi için s€- nelik ihtiyacı teminine kadar aradaki ihtiyacı karşılamak üzere 29-5-936 da ihalesi yapılan sığır ve koyun etine is- len fiatin makamca pahalı gö ü saat 15 isyonunca pazarlığı yapıla- 2— Koyun etinin bedeli 4471 lira 20 kuruş olup temi- nat akçesi 335 lira 34 kuruştur. 3 — Sığır etinin bedeli 5340 lira olup teminat akçesi yatırmış 5 — Şartname komisyonda görülebilir. (3052) KA EAA AAA ge Türk Hava Kurumu Büyük PİYANGOSU is Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir Büyük i 2 ci keşide 11 - Haziran - 936 dadır. kramiye 30.000 Liradır Ayrıca: 15.000, 12.000, 10.000. liralık ikrami- yelerle (20.000) liralık bir mükâfat vardır... ZAN FAYDA —— BİLGİLER Bugünkü Program musikisi (piâk), 19 Haberler, htelif piâkler, 1930 Kesılay nü mma konferans: Dr. Şükrü Hazım taratın dan (Kurlayın yardımları) 20 San'at: Het holen piyane solo (plt) 2040 Stüdyo or. kestraları, 21,30 Son haberler Sant 22 den sonra Anadolu e) gazetelere mahsus havadis servisi verile cektir RUKREŞ Orkestra. 10,15: Konserin deyim | 20,20: Operet plâkları, 21,15: Sözler. 21.35 (1575) Kücük radyo orkestrası 2139: (564 m. Filharmonik kuartet. 2205: Şar- kılar. 2245: Piyano konseri. 2320: Plâk | BUDAPEŞTE 21,10: Ernö Dohnanyinin idaresinde o- pera orkestrası 23,05: Çingene musikisi, 2345: Almanca konlerans. 24; Plâk. MOSKOVA Opera artistleri tarafndan kon - naat, 23: Yabanci dilelrle mer riyat VARŞOYA piyesi, 20.30: Piyano musiki. 3 Radyo si 21: Plâk. 22: eh şarkdarı 2230: Mo- ler eserlerinden kuartet konseri, 23,15: ans. Sinemalar, Tiyatrolar * TURAN TİYATROSU: Naşit Halide ye Cemal Sahirin işörakile ilk defa o- larak (Küçük daktile) operet 3 perde, * ELHAMRA : (Kartaflar Üçarken) ve (Son Kor). * SARAY : (Six Ihtirasları) ve (Se vimli Prenses), * SÜMER: (Birmemiş Senfoni) (Ps- ça Kralı). * YILDIZ ! (fi Kocalı Kadın) ve (Gü- gelllir Enstitünt). * ŞIK : (Anna Kristi) ve (Reberta). * AZAL : (latanbuldan Geçerken) ve (Bir Aşk Nöğmesi). * MELEK * (Anna Karenin). ve (Bulunmıyan Adam). * TÜRK . (Sander) ve (İki Gönül Bir Olunca). * USKUDAR HALE: (Tarzan yamyam- lar arasında) Davetler, Toplantılar Bıkrköy askerlik şubesinden: Yedek sübayların senelik mutat yokla - malırma 15-503 dan itibaren baâşlari. mıştır. Şubede kayıtkı yedek sübayların ve- sikalariyle beraber vektinde şubeye müra- cant etmeleri ilin olunur. Hastane Telefonları Çerrahpaşs bastanesi 21403 Gureba hastane Yenibahçe (| 23019 Haseki kadınlar hastanesi 24538 Zeynep Kimi hartanesi Üzküdar 60179 Kuduz bastanem Çapı 7214 Bevoğlu Zakür hastanesi 43341 Gü! hastanesi Gülhane 20510 Ku 60107 Esfal hastanesi Şişli “2420 Bakerköv Alcı! hastanesi 1460 itfaiye Telefonları Imranbal dzimiyesi sr Kadıköy itfaiyesi 40029 Yeşilköy Bakırköy. Büyükdere Üsküdar itiniyesi 60623 Beyoğlu itfaiyesi 44840 takaları için telefon saneralmdair yampra sargın demeb ktfidiş. Müraraat Yerleri Deniz yolları acentesi Teleton Akap (Kadiköy iskelesi) Çabuk Sıhhi Yardrm Teşkilâtı uumaradan umdat otome- Bili istenir #zie2 43732 Yüzünüzü ve cildinizi tecrübe tahtasına çe- virmeyiniz. Yazıktır! tuvalet eşyasıdır. Beyoğlunda: Tanmmış Karlman 'N. Tarika, Şark Merkez Itriyat ve Tuhafiye: mağazalarmde satılır. Deposu: Evliya Zade Nurettin Eren, İstanbul, Bahçekapı P İ ) ye | NAZLININ OLUMU | zenginlerinden idi. Karısı öldükten sonra hiç. evlenmemiş, yıllardır iki oğlunu büyüterek yalnız başma ya- şamıştı. Son zamanlarda fazla ihti- Yarladığını düşünerek oğulları Ha- san ile Aliyi evlendirmeyi kurdu. Büyük oğlu Hasana civar köylerden bir ağa kızı olan Hafizeyi, küçük oğlu Aliye de iki yıldır gönül verdi- ği Nazlıyı almaya karar verdi. Naz- lı fakir bir adamm kızı idi. Fakat Ahmet ağa epey dik kafalı olan oğ- luna başka bir kız kabul ettiremeye- ceğini anlsyarak' “Biri ağa oz, varsın biri de fakir kızı olsun" diye pek uzun düşünmemişti. Işte köyde hâlâ dillerde gezen çifte düğün böy. le yapilmiş, günlerce kadmlar kuş- çuların çeyiz odalarma astıkları ke laplan işli kadife bohçeları, uçların- dan boğum boğum © ipekler sarken İ çevreleri, aakıdaki ac pembe Tenkte ipekli urbaları anlata anlata bitire- memişlerdi. Ahmet ağa oğullarını evlendirdiğini nüçüncü yılı, büyllk oğlu Hasanın oğlu daha yeni emek. lemeye bâşlarken, bir gün çardaklı kahvede kalp durmasmdan ölüverdi. O zaman küşçuların köyün orta - sındaki kocaman , etrafı geniş ha - naylarla çevrili evinde iki gelin de kocalariyle yalnız kaldılar ve Hafi- ze büyük elti olduğu için idareyi e üne aldr, Şişman, gagamsı burunlu, asabi, çabuk hiddetlenen bir kadın- dı, Kocası bile evlenmelerinden iki ay geçmeden ondan yaka silkmeve başlamış, karısının aksine yumuşak, huylu, süküta bir adam olduğu için halâsı köyün biricik çardaklı kahve- sine erkenden kapağı atmakta bul - muştu. Küçük elti, (Nazlı) ufakte fek vileudu, beyaz geniş alnma her zeman İhmalkâr bir tarzda dökülen sivah kıvırcık zülüfleri, büyücek ye- ni açılmış pembe bir gül gibi taze dudaklariyle güzel hir kadındı ve o- nu eltisi Hafize hiç çekemez, güzel- liğini, bol neşesini için icin kmkanır, fakat Nazlının kocası Ali köyün en acar, ayni zamanda temiz yürekli efelerinden olduğu için kötülüğünü gizli gizli yürüterek dışarı hiçbir şey vurmazdı. * Nazlı hanayın tahtaları uğüyor, salvarmı dizlerine çekmiş, örgüleri- ni başına dolayıp sarmış, siyah xü- Tüfleri hafif terli. Genç kadın ayak - larının altıma aldığı kilim parçasını oradan oraya sürükliyerek serin #u- ların dizlerine kadar siçramasından memntin, yanrk bir türkü tutturmuş işi çabuk bitirmeye çalışıyor. Nâzli- nm dışarı vuran gür, pürüzsüz sesi- ni işiten komsular “deli gız gene ça” gr durur" diye gülümsilyorlar, &- şağı mutfukta -Curşu kuran eltisi Hafize kaşlarını çatarak mırıldanı- yor: “Oynah garı, ne olacak, türki. den başka ne idecek ki... Beş yıl ol- du, bi gızan bile edemedi, Ve birar 9, İ Peride CELAL —- Derdi kötü olanın, Yüreği göz göz olur. — Nen var be Ali? Genç adam başmı çevirerek ha naym parmaklıklarma dayanıp dr- şarı bakıyor, yüzünü karısmdan ka- gırır gibi bir hali var. Gece her ta- raf sessiz. Naslı hafif ay ışığında zorlukla farkettiği kocasının yüzlün- deki düşünceli kıvrımları, alnında beliren çizgilerin manaamı gezdiği halde onun peşinden gidip yalvaran bir sesle soruyor: — Nen var be Ali? — All asabi kısık bir sesle mırıl» danıyor: — Heç. (arkam var) e <—— aa YENİ NEŞRİYAT AYDA BİR Haziran sayıs: bugün çıktı. İçeri- sinde, memleketin en tanınmış imza- larmı bulacaksınız. Faruk Nafizin, Orhan Seyfinin, Yusuf Ziyanm, Halit Fahrinin, Na- am Hikmetin en son ve en güzel şiire leri... Sabahattin Alinin çök öefis bir hikâyesi... Reşit Saffetin (Kaybolan Türkler) isimli harukulâde bir maka- !esi.... Ahmet Refikin, M. Turhanın arihi makaleleri. Nurulah Ataçm yazısı... Enfes resimler, fotoğraflar. Son ilân “TÜRK » PETROL ve MADENİ YAĞLAR 'T. A. ŞİRKETİ, hissedar larma: “TÜRK - PETROL ve MADENİ YAĞLAR T.A. Şirketi,, nin esas mu- kavelenamesinin 9 uncu o maddesine tevfikan hisse senetlerinin henüz te diye edilmeyen kısmının isbu İlân ta rihinden itibaren nihayet (bir) 1 3y sarfında tamamen hissedarlar tara» fmdan şirket veznesine tesviye edil- mesi lüzumu, ve aksi takdirde mer- kür maddenin 2 nci fıkrası ahkâmı dairesinde hisselerin satış musmele- si yapılacağı ilân olunur. TÜRK PETROL ve M“ DENİ YAĞLAR Türk A- nonim Şirketi Meclisi İdaresi ve Alman Tezyinatı San'atları SERGİSİ Istanbul'da Fındıklı'da Büzel San'atlar Yüksek Okulun ğa 30 Mayıs'dan » 8 Haziran'a du Üçüne basıyor, fakat kucağı hâlk boş ve sık sık küçük kadar açık bulunacaktır, Mehmedin başımı okşıyan in mad gözleri bazan garip bir mana İle payor. Nazlı da bunun, farkında, ne Dr. Hafız Cemal yemeli N Ni ei DAHILIYE MÜTEHASSISI düşünüyor: “Ne edecek, böyle koca- | , Pazardan başka. günlerde (2.30 sına kızan etmiyen garıyı &âdettir köylü bile dile kor., Genç kadınım #0. si yavaş yavaş elemli bir mana ile alçalarak söntiyor: Güvenk yolu düz olur. EL duymasın söz olur. dan 6) va İstanbul Divanyolu (104) yeni numaralı hususi kabinesinde has talara bakar. Sah, Cumartesi sabah (9.50 — 12) saatleri hakiki fikaraya mahsustur, Herkesin baline göre mu amele olunur. Muayenehane ve ev te» i lefonu 22393, Kışlık telefon 21914, anne hamsili Gl kd A AÇA YMM PA AŞA