DE ; No. 103 TA 22 TN NYJİTE Bu merhamet bir tarzdı: Belkis şık olmak için Adnana acıyordu Sarah Bernard Naşidin babası gi- bi bir. hırsızm ayağına gidiyor, Musset'nin şiirlerini okuyordu. Adnan gittikten sonra, Naşit, Sa- ra Bernarm Beyoğlundaki tiyatroda oynadığı gece; locada Adnanla Hi- dayetin nasıl oturduklarile alay etti. — Orada olmalıydım da görmeliy- din. Hidayet, locanm arkasına çekil -| miş; hem kibar bir-mahviyetle halka görünmiyor, hem perde aralarında lo cada ayakta durup konuşarak kendi- ni görsünler diye bekliyordu... Senin 'Adnanm vaziyeti, o, büsbütün gülünç tü: Hidayet onu locanın önüne oturt- muş, zavallı, sırtmda redingot, araba nm önünde oturan seyis gibi idi. Hi- dayet te tuhaf... Insan beraber götü- receği adams bari bir ismokin yap- tırır. Belkis, Adnana acıdı: — Çok zavallı adam... Yüreğim parçalanıyor... Yardım etmek istiyo- rum. Babama söyleyip birkaç kat ek bise yaptırtsak diyorum, ama çok ta Kibirli şey... Çekiniyorüm!... Bu merhamet bir tarzdı. Belkis, gık olmak için Adnana acıyordu. Ta- rih hocasının kibrine dokunmayarak ona eyilik edebilirdi; meselâ aylığı- nı arttırarak. Naşit — Bu fıkara kısmı hep böyle olurlar Belkis, acıram, kizarlar; açı - mazem, yine kızarlar!... Vapurdan köprüye çıktığı zaman Adnana tanımadığı bir adam yanaş- tı. Hani bazı adamlar vardır, hem si- vildiler, hem de polis oldukları anla- gılır, onlardan biri. Adam: “Adnan Bey!, dedi. Adını Vu adamım bilişindenAdımin Utandı, etrafına bakmdı. Adam — Adnan Bey değil misiniz Yoksa? Adnan, bu külhanbeyini fazla neza- ketle yanmdan kaçırabilirmiş gibi tu haf bir hisle çok nazik oldu: “Kimin. le teşerrüf ediyorum ?,. Dedi. Sonra adamm bacağındaki ta banca boyalı (1) siyah çizmeyi gör“ dü; bir sivil polisle konuştuğunu Anladı. Hidayetin kutmak istedi : — Galiba Hidayet Beyefendinin ko bağında zatıâlinizle müşerref olmuş- tuk. — Ben zaptiye kapısı sivil memur- larındanım. Besiktaş karakoluna ka- dar gideceğiz. Bunu söylerken adam biraz hükü- met, biraz it di. Adnan — Ne münasebet? Birdenbire adamm iki tarafmda iki adam daha durdu: Uçü de, bıyıkları- &a kadar, biribirlerine benziyorlardı. Adam — Paşa Hazretleri öyle em- tettiler. Adnan — Hangi Paşa Hazretleri? Adam — Beşiktaş muhafızı Paşa leri, Şimdi kapalı arabada Adnan sivil Polislerle giderken bu sna kadar çök- tiği ıztırapları düşündü: Bir türlü çir imiyen- Belkis... Yavaş ölen ana W... Ayın sonundan evvel biten aylık- — Her gün gazetede basıldığı hal de meçhul kalan adr... Fakat b uıztırapları şimdi niçin bik Miyerek seviyordu. Farkında olmıya- Bimdi saadeti. Parasızlık ve edebiyat taki şöhretsizlik te şimdi o kadar mü Bu vartayı atlatsa ve yine her ak- anasının yanma gitse, her hafta ders verse bahtiyar olacaktı. evvel nekadar mes'uttu. Şim allahlaşan korkuya yalva- eski hayatma kavuşursa gi li gi gibiydi. muhafızı karakola niçin i ona söyleyince, Adnan biraz i hayatma niçin o kadar özliye anladı: HU adile herifi kor-| —. Ttihat ve Terakkiden Adnana ge len mektup Beşiktaş Muhafızınm © lindeydi: “Bu mektupta ne deninek İs» teniyordu? Bu mektubu yazan mel un kimdi?,, ve.daha böyle birtakım sualler... Geceleri kalabalık ev Macide, lohusa taklidi yaptığı gün deh sönra “Adnani bir daha görmedi. Henliz duymamıştı: Adnan Selânikte ki cemiyetçilerin Istanbula adamı ola rak hapisteydi. Bunu öğrenince karnındaki çocuk- tan korkusu kalmadı. Bir sabah ec- zacı Karniğin karısı Sürpuhi Sofu lârdaki ederi koltuğunda uzun bir bohçayla, çıktı. Bu çıkım Macidenin Adnandan ölan çocuğuydu. Kocası Karniği ermeni ihtilâlinde Senih efendi evinde saklamıştı. Sür- puhi, Senih Efendinin karısı Maclide- ye minnetini ödemek için çocuğu Sa- matyadaki evinde büyütecekti. Sofulardaki 'evde Macidenin odası artık dükkândı: Macidenin her gece pazarlık edildiği bir dükkür... Şehit Abdülâzel Paşanın çerçevesinde #e- İhim Paşanm gazeteden kesilen resmi vardı; hattat Sami Efendinin (Hüves semiülâlim) inin yerine arma işlemeli Hereke seccadesi çivilenmisti. Fanos > sifte lâmba artık he rgote yanıyor Bu lâmbaların ilk yandığı akşam Arap Avnullah Paşa Senih Efendinin camdan gözleri önünden geçerek elin de bastonla, bu odaya girmişti; bura- sı bastonla girilen yatak odasıydı. İn- lerinden dışarıya uğrayan beş duy - gu, elin, gözün, burnun, kulağın ve dudağın beş hücumu bu odayı gece yarıları ormüunlaştırıyordu. Fakat acayip bir orman: Burada Ziyanin ürpermesi, gölgenin İhtizazı yoktu. Aşk bile burada güzel değildi. Bu ödanm en kuytu, kısrgi köşede duran karyolaydı; yatak tezgühtı, Ma cide orada iş adamıydı; (12) lerin bi- rinden dokuzuna kadar hepsile alış veriş ötmişti, (Arkası var) (1) Piyanâ ve ürâbs gibi şeylerin siyah boyacı için kullandan bir tabirdir. HAŞARAT ÖLDÜREN ÇOK ECNEBİ VE TESİRSİZ MARKALAR ,VARDIR Fakat tenekesi üzerine FAYDA yazılan markayı bilhassa tesiri meçhul ve parası yüksek markalara tercih etmek kendi menfaatiniz icabıdır FAYDA, sarı ve kırmızı ve koyu lerden ayırmak lâzımdır. Amerikada tahta kurusu olmadı; bu ilâç “hakkında kimse bir ihtira icad edememiştir. lâciverd renkte olup diğer renk- için Bilhassa FAYDA, tahtakurusu, pire, sinek, hamam böceği, güve ve bü tün haşaratı öldürür. Tesiri bütün markalarm iki mlslidir ve FAYDA haşaratı bayıltmaz, kat'i yyen öldürür ve haşarat bir daha dirilmezler. FAYDA ile ölen haşaratm bir zaman sonra tek- rar hayat bulduğunu ispat edene on bin lira verilir. Hâsan* Deposu * İSTANBUL, ANKARA, BEYOĞLU Maliye Vekâletinden: Eski 25 kuruşluk nikel ve: mes'it sayacağmı kendine) | Haziran 936 tarihinden itibaren bir sene nihayetinde 10 kuruşluk Bronz paralar yani | Haziran 937 tarihinde tâmartlen tedavülden kaldı- rılacaktır. Keyfiyet 2257.numaralı kanunun 8 inci maddesi mu- cibince ilân olunur. (1176 - ——— BİLGİLER Bugünkü Program Istanbal 18,— Hafif musiki (plik), 19.— Ha berler, 19,15 Muh: plâklar, 19,30 Kr zılay namına konferans: Dr. Salim Ahmet (Kızılay haftası), 20,— Sololar (plâk), 20,30 Stüdyo orkestraları, 21,30 Son ha-| berler, Saat 22 den sonra Anadolu ajan sn gazetelere mahsus havadis servisi ve- rilecektir. | BUKREŞ | İ | 18: Orkestra. 19,15: Konserin devamı. 20: Konferans. 20,20: Romen ha şa! kılar, 21; Radyo orkestrası. 21,3$: Şar kil 2: Orkestranın devamı 22,45: w 1 kabarelerden nakiller | BUDAPEŞTE 20: Çift piyano tazı. 21: Franz Lehar- m “Lerche” (Tarlakuşu adlı opereti. 23,40 Çingene musikisi, 24,30: Dans plâkları. FAYDA MOSKOVA 18,30: Konser. 19,15: Pik. 20: Piyes. inlevicilerce İstenen parçalar. 22: Al izce, 24: Ma- carca. VARŞOVA 19.20: Piyano, 20,30: Salon İumrteti, Şarkılar. 21,30: Muhtelif 22: Askeri ban - do. 23,15; Salon musikisi. 23,55: Dans plâkları. Sinemalar, Tiyatrolar * FR Z TİYATROSU : Saat 21 de Prof. Zatı Sungur, Manyatizma, Spiri- tizma, Fakirizm ve İpnotizma sumara ları MELEK v (Anna Karenin). ve (Bulunmıyan Adam). ELHAMRA : (Adalar Şarkısı) (Sevda Öccesi) TÜRK . (Saadet) ve (İki Gönül Bir Olunca). SARAY : (Lüom) ve (Foliberger). YILDIZ : (Aşk Yüzünden Katil) (iki Kalp Birleşince). ŞIK : (Kadm Asla Unutmaz) ve (NU Şarkısı), AZAK : (Wonder Bar) ve (Vahşi At lar Kralı) KADIKÖY SÜREYYA: (Aşk Bando ” .. * USKUDAR HALE: (Aradığım Kadın) Hastane Telefonları Cerrahpaşa hastanesı 11693 Gureba hastane Yenibahçe 23019 Hasek: kadınlar hastanem 24553 Zeynep Kâmil han: si Üsküdar 60179 Kuduz hastanes Bakırkör Akel hastanesi Şark Demiryolları Sirkeci Devlet Demirvelları Haydarpaşa 47145 itfaiye Telefonları 1222 60020 Iatanba! veni Kadıköy ittaryesi Yeşilköy Bakırköy Büyükdere Üsküdar itarvesi Beyoğlu itfaiyesi Büyüksdu Heyveli akaları icin telelon sanrralmeak sangın demek kâfidir Mürnenat Yerleri 0025 44640 Burgaz Komet 12362 43732 Densz yolları acentesi Teletos Akay (Kadıköy iskelesi) İ Çahak Sıhhi Yardım Teşkilâtı Bu uumaradan emda? ötomo- bili istenir 44998 Hali Tasfiyede bulunan VAPURCULUK TÜRK ANONİM ŞİRKETİ Tasfiye Heyetinden : Karadenizde Karaburur mevkiin. de sahile oturmuş bir vaziyette © lah “GERZE” vapuru hakkında jiera kılman açık artırmada elde fedilen Bedel, haddi lâyikmda gö- İrülmiyerek artırmanın uzatılmasına karar verilmiş olduğundan talip 0-| lanların 17 Haziran 986 tarihine müsadif Çarşamba günü saat ondan on ikiye kadar Sirkeci Liman hanın- da Birinci kattaki dairei mahsusada toplanan Tasfiye Heyetine müra- caatları ilân olunur, Genç kızlar başlarında papatya gi- bi Boneleri, önlerinde küçücük ön « lükleri telâşla çalışıyorlar. Kimisi un eliyor, bazısı yumurtaları tence- rede çalkalamakla meşgul. Durma - dan konuşup gülüşüyorlar . Birden - bire mutfağın kapısı açıldı. Eşikte orta boylu üçücük gözleri yüzün- de memnuniyetle gülen orta yaşlı bir adam göründü. Bu pasta hoca lari Suat beydi. Yavaşça ilerliyerek: — Hanımlar fazla gürültü ediyor- sunuz, aşağılara kadar $es geliyor, dedi, Talebelerden biri toparlak yüzlü, kumral saçlarını ensesine zarif bir topuz yapmış, bonesini çapkmca ya- Da İğmiş genç bir kadın gülümsiye- rek cevap verdi: — Efendim, buglin nasil gürültü edebiliriz, daha Gülen gelmedi! Suat beyin tebessümü dudakları - nı gererek genişledi. Gözlerini kır - pıştırıp kızlarm üzerinde gezdirerek: “Sahi, o nerede kaldı?,, diye, bayre- tini dışarı vurdu ve o sırada mutfa - ğm kapısı birdenbire açılarak şak ,- rak bir ses bu suale cevap verdi: — Efendim, kulunuz buradadır.. Bu sesin sahibi Gülen. siyah göz- leri alayla parlıyarak, dudaklarmda kıvrak bir tebessüm, eşikte duruyor- du. İnce'uzun boylu bir genç kızdı. Talebeler neşeyle hemen onun etra- (mt aldilar, Suat bey de bu halkaya doğru ilerledi. " Gülen #imıfın en neşeli, en sevimli kızıydı. Her sözü bir nükte taşır, her hareketi dudaklarda hemen te- besstim Krvrımları yaratacak kadar komik olurdu. Pasta hocası Suat bey bile onun karşısmda hiç çekinmeden yaptığı komikliklere kızmak ister - ken güler, bazan dudaklarına topla- np taşmak istiyen kahkahaları gös- termemek için dışarı kaçardı. Zaten içlerinde genç kadınlar bulunan ta - lebeleriyle biraz da arkadaş olmuştu. Kır saçlarma rağmen neşeli bir a - damdı. Buglün Gülenin gözleri her zaman- kinden daha alaylı parlıyor, neden geç geldiğini, terzinin uzun süren provasmı komik hareketlerle anlatır- bir genç kız yavaça yanma yakla - şıp, çapkın bir göz işareti yaparak kulağma fısladı: — Yavrum, şu terzi masalmı bı - rak da doğrusunu söyle, neredeyd - din? Gülen kızgın bir tavır alarak: “Ne demek istiyorsun sen bakayım” diye parmağını tehditkâr bir hareketle ken orta boylu, iri siyah gözlü güzel ! GÜLEN —-Peride CELAL - kaldırıp bağırdr. Fakat ona ti iri siyah gözlü kız en samimi daşıydı ve biraz sonra onlar b şede yavaş yavaş konuşurken £ ler aldrrmadılar. “Kimbilir beli len gene bir yezitlik kuruyor,, gülüştüler. O günden sonra Gülen büsl yaramazlaştı, Tatlılara tuz ka İrıyor, pasta kalıplarını arkada nm başlarma geçirip kendisi ö gerek onlara mutfakta askeri 3 yüşler yaptırıyordu. Bir kere beyi gok kızdıran bir şey yapı nu mutfakta kilitlemeye kalk Fakat ne zamandanböri dersler hakkak geç gelmeyi âdet edin Bu yeni âdeti yüzünden ken sık sık takılan arkadaşlarına ni bir gün itiraf etti: | Yakında nişanlanacaktı. Bu lenmiyen haber karşısında | merakla etrafını alınca, hemen sanın üzerine çıkıp anlatmaya ladı: “Ah, beni nasil seviyor mezsiniz çocuklar, diyordu. Siz zevksiz kâfirler esmerim diye dersiniz. Halbuki onun dedik bir duysanız, bir duysanız..,, Birkaç gün içinde Gülenin » lanacağı mektepte kulakta kı yaılmıştı. O artık hiç çekinmiyi Bir gün mektebe birçok resimle tirdi. Arkadaşlarma, hattâ hoc nişanlanacağı adamı gösterdi. esmer uxun boylu, kendini beğe tavrriı genç bir adamdı. Gülen 6 la görüşüp anlaştıklarını, baba bu evlenmeye muhakkak razı o ğını söylüyordu. O, bol nesesi k da açık kalpli bir kızdı. Arkad rma bu adamı ne müthiş sevd söylemekten çekinmemişti. Bir ders haftası Gi gelmedi. Ertesi hafta geldiği za yüzü biraz solgundu. Tavrmda etmemeye çalıştığı bir kırıklık v Ve dersin ortalarma doğru ka halarmdaki sahtelik, gözlerini: | man zaman dalışı Suat beyi bil İşırttr. Genç kıza hayretle bak — Neniz var Gülen hanım Kızlar bir çiçek bahçesi gibi ledikleri gatonun acele oluşuna aldırmadan işlerini bıraktılar bir ağızdan söylendiler: — Evet efendim, Gülene bu bir şey olmuş... Genç kız onların bütün israri:l rağmen o gün bir şey söyleme temedi. Dudaklarında garip bi bessüm dolaşarak, gözleri uza dalıp sustu. (Arkası pe — — fınalma Komisyonu ilânları Komutanlık birlikleri hay- vanatı için 330,000 kilo yu- laf veya arpadan : ucuz fiat teklif edilen 16 Haziran 936 TURYAĞGĞ LAYER YARIK Sali günü saat 15 de kapalı zarfla almacaktır. Muham- men tutarı yulafın 17325, arpanın 14025 liradır. İlk teminatı yulafın 1300 ar- panın 1053 liradır. Şartna- mesi her gün öğleden evvel Komisyonumuzda görülebi - lir, İsteklilerin ilk teminat makbuz veya - mektublarile beraber 2490 sayılı kanunun 2, 3 üncü o maddelerindeki vesaikle birlikte belli gün ve ihaleden'en az bir Saat ev- veline : kadar teklif . mek- tublarını Fındıklıdaki Ko- mutanlık Arttırma ve Eksilt 2956 me Komisyonuna vermeleri. /AARSAN İstanbul Komutanlığı Sa-|| rir. Dökülmesine mani olur. kabiliyetini artırır. halı bir saç eksiridir. İNGİLİZ KANZUK ECZANE Beyoğlu - İstanbul