No. 102 Yazan: MITHAT CEMAL "Her teceddüde millet taraftar, ahali düşmandır .,, ” diye tezatlı bir marifet söyledi — Hisrevi ava zorla ben gönder- dim; hemşireme çok üzüldü; belki biraz açılır! Diyor, bir hayale söylediği “hem- şirem,, kelimesine gözleri doluyor - du. Adnan Belkisin herkes gibi mü - İsesisr olduğuna sevindi. Belkis, 1- tırabmı yiyormuş gibi yutkundu: — Adnan bey, dedi, yanılmıyor - sam bugün yeniçerileri anlatacaktı- DİZ. Yeniçeriler kelimesinin içinde Bel- kisin yüzü daha Adnana dost gözlerle bakıyordu. Adnan, ne- ticesiz, vsitsiz olan bu dostluğa için- den tatlı bir isyanla kırılıyor, sevi « necek yerde hüzün duyuyordu. Mah- zun: sesle İkinci Mahmud'un an- latmağa başladı. Sultan Mahmud yeniçerileri bu salonda mahvediyormuş gibi Belkis 'Adnana korkuyla bakıyordu. Adna » »m “malümatmı” bu kadar güzel dikkatle ömründe kimse dinleme - mişti. Süheylinm ondan edebiyat dersi alırken, kızım çehresindeki ze bun dikkatleri Adnan çoktan unut - Muştu; şimdi Belkisin bugün kendi- sine verdiği ehemmiyete seviniyor - du; bu sevinçle hatib oldu: — Her teceddüde millet taraftar, ahali düşmandır! Diye tezatlı bir marifet de söyle « lat'dan bir vaka an- Mahmudun yenilik ham- lesine karşı İzmirin bir yerinde Kel Mehmet adlı bir okumaz yazmaz 8- damm nasıl şeriat istediğini, bin yo- bazla nasıl hükümet ettiğini söyledi. Belkis, Adnanı, sevindirmek için göz lerini büsbütün güzelleştiren bir hayretle açıyor, Poujoulat'yı okuma- dığmı söyliyerek, bu Fransız mu - harririni bu salonda yalnız Adnan bilmiş oluyordu. Belkis, bugün Ad - nana karşı sevimli olmağa karar vermişti. Birdenbire salonun kapısı açıldı. Adnanm neşesi kaçtı; içeriye sev - mediği biri girdi: Ataşenaval Naşit. Maliye nazırme damat olacak diye Mdnanı birkaç gün seven Naşit, da- mat olmadığmı görünce Adnana 68- kisinden fazla tutuluyordu. Bir fe - Tiket daha: Bu Naşit, meğer Belki. «in amcasmm oğluymuş... Belkis 0- su yüzünden, o Belkisi saçmdan öp- tü; sonra Belkise çıkıştı: — Bu nekadar ilim merakrea- sim? Bu gürel havada böyle odaya kapanıp kalmak!... Naşit, Belkisi öperken Adnan bo- yuldu. İki akrabanm öpüşmesini bi- Ie kiskandı. Başka yere bakarak hem gözlerindeki hasedi göster - memek, hem bu öpüşmeye birlâu- beliliğin çirkinliğini yükletmek isti - yordu. Adnan: bir başka felâket daha bekliyordu: Naşit, şimdi azametli gözlerle Adnana Belkisin yanmda da bakacaktı. Halbuki Naşit, talebesine ders ve- yen Adnanı lâyık olduğu mevkide gören adamın fazla tabii tavrını ta - kmdı. Bu tabillik azametten daha zâlimdi. Ve Belkise matemini unut- turmak İstedi; neşeli lâkırdılar söy- lemeliydi: — Bil bakalım Belkis abla, dün gece bizde kim vardı? Dedi. Belkis Naşitten küçüktü ve bu “abla” kelimesi ona zıt şekilde Mtifattr. Bu kelime bile Adnana bu yalıda güzel göründü. Belkis — Haberim var; konağa Sarah Bernard'ı davet etmişsiniz. Adnan şaştı. Belkisin hemşiresi öleli ancak beş hafta olduğu halde amcası Sara Bernarı konağına çağı» rıyor, Belkis de bunu tabii buluyor- du. Bu silelerin matemleri iki gün - Tüktü! Bu duygusuzluğu düşünür- ken Adnan Naşidin babası Samih Paşada durdu. Bu adamm koyğuğında Kadmlara çocuk dü- şürten ilâç Adnanı Macidenin kar- nmdaki felâketten kurtarmıştı; Bu vak'a İle dolan korkak gözleri Belki- sin gözlerinden kaçarak salonun ha- vasında kayboldu. Naşit anlatıyordu: — Paşayı nihayet razı ettik. Ka- &mı dün gece yemeğe davet ettir - dik; konakta Muaset'nin “Gece” leri- Bi okudu. Paşanın halini bilirsin: haf tanm bir gecesinde incesaz, bir ge- cesinde dervişlerle zikir, bir başka gecesinde mevlüt... Yahud mesnevi mütaleası. Konak, her gece ya çal- gılı kahveye, ya tekkeye, ya medre- seye dönüyor, illâllah!, Nellle pa- şayı nihayet kandırdık, Sarah Ber- nard'ı nihayet akşam yemeğine da- vet ettirdik. Fakat ne ses, ne ses!. Altın ses dedikleri kadar var. Naşit bunu (söylerken, Adnana bakmıyor, bu lâkırdıya tarih hoca- snm çehresini lâyık görmüyordu. Adnanı muhaverenin dışarsmda bt- rakan Naşide Belkisin canı sıkıldı, ve Adnana dönerek: — Sara Bernar'ı tabii gördünüz; çok beğendiniz, değil mi? Dedi, Lâkırdnın içine Belkisin merhametiyle girmek Adnanı sıktı: — Hayır beğenmedim, dedi; çok bağırıyor. Bu kadar fazla sesten ben anlamam! Adnanı, Naşidin önünde küçülten bu cevabı vermeye mecbur ettiğine Belkis pişman oldu, canı sıkılarak başka yere baktı. Naşit, Adnanın bu ahmak cevabı tabif buluyor, kar- nr göğsünü kaplamış gibi gövdesi şi- şerek azametle Belkise bakıyor, göz- leri Adnanm lâf İle alay ediyordu Adnan, bu lâkırdıyı, aksilik olsun dlye söylemişti. Sara Bernarm adi - na bütün gövdesiyle asılıp kendini gösteren Naşide karşı bir ters cevap vermek için!.. Belkisin bugün ken - disine gösterdiği fazla iltifattan Ad- nanda uyanan şrmarık hüzün de bu cevaba biraz sebepti, Mermer yalıdan dönerken, Adnan Belkisin yanmda ken- disini küçülten bu Sara Bernara, bu Naşide garez oluyordu. Sünnet olurken binbaşı, evlenirken kayma « kam, bildrrem avlarken paşa olan bu adamlar hem Yıldır saraymn duvarlarma, hem Afrupanm fikir mihraplarma arkalarmı - dayıyarak göbeklerinin azametiyle kurulmala » rı, Adnanı küdurtuyordu. Sonra Av- rupanm bu mihrapları da bir tahta Perde kadar çürük şeylerdi: (Arkası var) Finlandiya güreşçilerile ilk karşılaşma bugün saat 18 de Taksim Olimpiyat misabakaları arifesin- de karşılaşmalar yapmak Üzere da» vet edilen Finlandiya güreşçileri bu gün Romanys Vvapurile şehrimize geleceklerdir. İlk müsabakalar, saat 18 de 'Tak- sim stadında yapılacaktır. Milli ta- kım kadrosuna seçilen bütün gü- reşçilerimizin Finlandiyalılarla kar. şılaşmalarma İmkân vermek için, dört temas yapılacak ve dördünde | ki de ayri Ayrı takim çıkarılacaktır. Bu karşılaşmada 8 siklet üzerin - de müsabaka yapılacak ve müsaba- kalarm yedisi grekoromen, bir tane- si serbest güreş olacaktır. Bugünkü müsabakada karşılaşma yapmak Üzere Güreş Federasyonu tarafından tesbit edilen güreşçileri- mizin isimleri şunlardır: 56 kilo Pertünen - Kenan 61 kilo Lanne - Ahmet (Ankara) 66 kilo Panta - Yusuf Aslan 72 kilo Kokko - Nuri 79 kilo Vecksten - Adnan 8T kilo Korhonen - Büyük Mus- tafa Ağırda Jarvinen « Necmi (Anka ra). Serbest güreşte Ankaralı Habip ile 61 kiloda greko - romen yapan Lanne arasında olacaktır. Lanne 61 kiloda Finlandiya serbest (güreş şampiyonu ve greko - romen ikinci- si bulunmaktadır. Türk Spor Kurumu Olimpiyat Hazırlık Komitesinden: Olimpiyat komitesinin tebliği Finlandiya güreşçilerile yapıla- cak güreş müsabakaları için şu program mıştır: 1 — 30 Mayıs cumartesi günü maç yoktur. stadında yapılıyor 2 — Birinci maç 31 Mayıs 1936 günü saat İS de yapılacaktır. 3 — Bilet satışma 30 Mayıs 1936 cumartesi saat 14 ten itibaren Tak- sim stadyomunda başlanacaktır. 4 — Müteakıp maçlar: 2 Haziran salı, 4 perşembe, 5S cuma günleri akşam saat sekiz buçukta Taksim stadyomunda yapılacaktır. 5 — Davetiye yoktur. Biletsiz hiç kimse giremiyecektir. 6 — Bilet gişeleri müsabakaların başlangıcında kapalı bulunacaktır. 7 — Fiyatlar: Balkon ve ringin etrafmdaki sandalyeler bir lira ve tribünler 50 kuruştur. 8 — Tribünlerle balkonda otur- mak istiyenler caddedeki büyük ka» pıdan, ringin etrafımda oturmak İs- tiyenler de sokak içindeki yan ka- ayrılmış olduğundan oraya oturma» ları rica olunur. 10 — —Telle çevrilmiş olan mü. sabaka sahasma hakemlerden baş- ka hiç kimse giremiyecektir. Futbol hakem komitesi Futbol Federasyonundan: Müddeti biten hakem komitesi üç azadan mürekkep olarak yeniden teşkil edilmiştir. Başkan: Nüzhet Abbas; aza: Abdullah; Sadi Karsan Komite ilk içtimamı 1/6/9368 pa- zartesi günü saat 17,30 da Federas- yonlar Merkezinde yapacaktır. Bisiklet yarışları tekrar tehir edildi 'T. 8. K. Istanbul Bölgesi Bisiklet Ajanlığmdan: Belediye Seyrüsefer Müdürlüğü - nün bisiklet yarışlarının sast do- 'kuzda bitirilmesini bildirmesi ve ba saatte İsa yarıslarm bitirilmesine İ am ikinci FAYDA ———— BİLGİLER Bugünkü Program Ustanbul 12,30: Muhtelif pllklar ve halk masikisi. 18: Dans musiksi (plâk). 18,30: “Amba - sadör” den nakil, Varyete musikisi. 19.45: Haberler. 20: Gitar ve mandolin (plâk'). yön Stüdyo orkestraları. 21,30: Son ha- MĞN ssil omak yki alansınm gaşmtalere mahsus havadis servisi verile - ; 20, hir. lakantasmdan makil; 20,30: Ajans Ba. Year 2040: Karpiç şehir lokantasından » Orkestra. 19,20: Küçük radye or - kestrası, 20,20: Konserin o devamı 2105: Radyo piyesi, 22,05: Kore konseri. 22.55: Gael, parçalar (Bariton ve tenor BUDAPEŞTE 19.20: İtalya - Macaristan futbol maçı - baftaymımı nakil 2020: Macar şarkilar, 21: Radyo piyesi. 23.10: Opera orkestrası. 24,30: Cazband. MOSKOVA 19,15: Konser. 20: Piyes. 21,15: Arsu üzerine verilen konser. 22: Almanca. 23,05 İngilizce. VARŞOVA 1930: Küçük orkestra. 20.25: Muhtelif, 22: Eğlenceli neşriyat. 22.50: Koşo. 33,30: Dans musikisi, 24,30: Plâk. Sinemalar, Tiyatrolar * TEPEBAŞI ANFİ TİYATROSU : Bu akşam saat 20,30 da (Balaban ğa). Yazan: Musahip sade Celil, Ta- rbi komedi, 4 perde, Her yer elli ku- ruşter, FRANSIZ TİYATROSU : Saat 21 de Prot. Zati Sangur, Manyatizma, Spiri- tizma, Fakirism ve İpaotizma oumara- arı, MELİK : (Ansa Karenin). ve (Bulunmıyam Adam) | * ELHAMRA : (Adalar Şarkısı) we (Sevda Gecesi). ZN TURK ; (Saadet) ve (İki Gönül Bir Olunca). | SARAY : (Lom) ve (Poliberger). | YILDIZ : (Aşk Yüzünden Katil) v»e| (iki Kalp Birleşince). ŞIK : (Kadın Asla Unutmaz) ve (NA Şarkısı). AZAK : (Wonder Bar) ve (Vahşi At| lar Kralı). RADIKÖY SÜREYYA: (Aşk Bando. se). * ÜSKÜDAR HALE ; (Aysel - Bataktı Dam Kızı) Türkçe sesli ve sözlü Davetler, Toplantılar Tüberküloz Cemiyeti toplantısı: Tüberküler cemiyeti aylik toplamtasmı! 3 hariran çarşamba günü saat 18.30 da E- tibba odasmda yapacak ve bununla üçüncü ydm toplantıları bitirilmiş olacaktır. Hastane Telefonları Cerrahpaşa hastanesi Gureba hastanesi Yenibahçe 21005 25017 köy Ila: Yeşliköz. Bakırköy. Büyükdere Ünküdar itfaiyesi Beyoğlu itfaiyesi 44640 Büyükada Heybeli, Burgas. Koah m takaları için telefon santralmdaki | mersura yangın demek kafidiz. Müraesat Yerleri Deniz yolları sösntesi Telefon Akay (Kadıköy iskelesi) Çabuk Sıhhi Yardım Teşkilâtı — Bu oumaradan imdat otome- bili istenir dava ——————— maddi imkân bulunmaması dolayı- sile ilân olunan bisiklet yarışları şimdilik geri bırakılmıştır. Voleybol müsabakaları İstanbul voleybol birinciliklerine dün Galatasaray Klübünde devam edilmiştir. Birinci (karşılaşmada Beykoz o gelmediğinden Topkapı hükmen galip sayıldı. İkinci olarak yapılan Galatasaray - İstanbulspor karşılaşmasını üstün bir oyunla Ça- Istasaraylılar 4 - 15, 4 - 15 kazan- dılar. Feneryılmaz - Eyüp miisaba- kasmda kuvvetli bir voleybol taki- mma malik olan o Feneryılmazlılar 8 - 15, 13 - 15 yaparak galip geldi- ler. B takımları Şeref ve Kadıköy stadmda ya” pılması icap eden B takımları mü. sabakalarnın gazetelere gönderilen tebliğlerde yapılan yanlışlık yüzün. den bir kısmı yapılamamıştır. Yal- nız Beşiktaş stadında Anadolu ile| 42382 43732 Yübede, yoksul bir hayat içinde, fakat gimiz hiç bir zaman tükenmeden nerede olursa olsun seninle beraber olsaydık. Şimdi sana bu satırları yazarken muhteşem eşyalarla dolu odamdayım Balkı numun kapısı açık ve içeri rüz gâr kız! karanfillerin kokusunu iti- vor. Otomobilimiz kapıda, biraz son- ra bir bahar gezintisine çıkacağız. Kocam aşağıda yine her zamanki gi bi muhakkak gözleri kapıda, kulak- ları merdivenlerdeki ayâk seslerini toplayarak beni bekliyor. Fakat mek tubumu bitirmeden o gitmiyeceğim ve her zamanki gibi şikâyet etmiye- esk, Biraz sonra yanına inince yü - sümde gördüğü küçük bir tebessüm onun bütün şikâyetlerini dudaklarm İ da susturmaya yeter. Beni öyle sevi- yor ki.. Ben bu zengin, yaşlıca adamı seviyor muyum? Hayır.. Sadece ona alışmaya çalışiyorum. Artık her tir- Vi refaha kavuştum, her istediğim ayağımda. Fakat nafile bunlardan hiçbiri beni mesut etmeye yetmiyor ve düşünüyorum : Eğer seninle bera- ber visaydık..... Bu mektubu yazan sarışın, ufak te fek bir kadmdı. Son satırlara gelin- ce birdenbire durdu. Kalemi elinden bırakıp, yerinden kalkarak balko - nun açık kapıma doğru yürüdü. E - vin önü muntazam tarhlarla süslü güzel, geniş bir bahçe idi. Ve çakıl taşlı ince yollarda saçlarına kır düş müş, şişmanca esmer bir adam gezi niyordu. Bu genç kadmın kocası idi. | Halinden sabırsızlıkla onu beklediği belliydi. Kadın elâ gözleri kederli mânalarla dolu kendini gösterme * kıslarını beyaz kuş kafesi gibi köşk- leri bağrıma basmış yeşil bahçelere çevirerk, dilşünmeye başladı. Bir zamahlar ona herkes saadetin parada olduğunu söylemişti ve İs te o da bu sözlere inanmaya gayret | ederek zengin bir adam ile evlenmiş ti. Sevdiği adam şimdi çok uzaklar. bini arsız bir misafir gibi hiç bir za- det para ile olur, diyenlere uyacak kadar bissiz, fena yürekli bir ka - dm değildi. Fakat onu böyle ken « dinden yaşlı istemediği bir adam ila evlenmeye sevdiği adam bilmiyerek sevketmişti Senç kadın topuklarma inen ipek hlığmm eteklerini toplayarak balkondan ayrıldı. Masanm başma 0- turup yine yazmaya başladı: “Seninle beraber olsaydık... Eplemi gelip, gelip tuhaf bir t le Hep bu kelimeye takılıyordu: ninle beraber olsaydık” derken san- ki önünde geniş pembe ufuklar açılı yor, kızıl renkli güllerin bir halı gibi işlediği, binbir renkli bahar çiçekle- rinin kokusunu taşıyan serin meltem lerin estiği, iyi işlenmiş tablolarda görülecek kadar gtizel bir yolda sev- diği adam ile kendisini yanyana, el ele beraber yürürken görüyordu ve onun için bu cümleyi sık sik tek- rarlıyordu: “Eğer seninle beraber olsaydık sevgilim, eğer sen isteydin.. Gözlerin bu satırların Üzerine hayretle açıl « masm, sakm: “Ben değil sen isteme | din, kaçtım!” diye, hiddetle söylen « me. Çünkü yine tekrarlıyorum, eğer | sen İsteydin kaçmak hiç aklıma ge- lir miydi sanıyorsun ? nelim. Hatırlıyor musun. Bir gün #€- ninle küçük, yeşil bir kır kahvesinde ben kalbi göğsünde senin sevginle kanatlanmış tecrübesiz bir genç kız, sen beni çılgınca sevdiğini söyliyen her sözüne Tanrım gibi inandığım biricik adam... (Zaten bu inanma de- ğil midir ki beni senden böyle ka- çırd.) O gün ikimiz yanyana otur. Eyüp B takımları karşılaşmış ve #r-| fır sıfıra berabere kalmışlardır. müş nikâh memurunun önüne çıka cağımız günlerin yaklaştığını sevinç “Seninle olsaydık. Küçücük bir ku (le en küçlik kırgınlıklardan uzak, sev| den onu uzun uzun süzdü. Sonra ba | da idi. Fakat aşkı genç kadmın kal. | man bırakıp çekilmiyordu. O: “saa- | Beni dinle, seninle biraz eskiye dö | Beraber olsaydık sizi adıbemend m CELÂL.—, “konuşuyorduk. Zengin olmadığı için ben ne vakitten beri senin bira kendini toplamanı, yuvamızı haztri | yacak kadar küçük bir para birikti izi beklemiştim. Etrafımdakile. "Ah budala birkaç yıl sonra aş kanıp refah arayarak peşiman © lacaksın,, diye, beni kandırmak iste melerine hiç te aldırmıyordum. Sen öyle deli gibi seviyor ve bunun kar şılığını sende o kadar derin bulüyor dum ki. le açıp: “Bu sevgim yala: diye, sormak istediğini görür gibi yim. Belki o gün aramızda şimdi 86 nin çoktan unuttuğun küçük bir va ka geçseydi ben de buna inanacak tam. Bak, o vakayı da sana anlata yım. Hani seninle biribirimize soku muş, başbaşa vermiş konuşurken ö nümüzdeki masaya doğru iki kişinir geldiğini görmüştük, Biribirine dar - gm gibi sert sert bakarak yürüyen genç bir kadın ile erkek onlar önü müze oturmuş, bizim rahatımızı ka çıran dik bir sesle kavga etmeye bat lamışlardı. Karı koca oldukları belli idi ve biribirlerine aldıkları vaziyet tıpkı iki düşman gibiydi. Sen onlarm kulağımızı tırmalayan dik seslerin » den sinirlendiğimi anlamistın. kolum dan tutarak “Haydi yavrum. daha öteye başka bir masaya gidelim. diye, ayağa kalktm ve yavaş yavaş oradan ayrılırken gayri ihtiyari sa» na sokuldum, icim emniyetle dolu kulağma fısıldadım: — Ne garip karı koca değil mi sev İ gilim, biz seninle hiç böyle olabilir miviz?. O zaman sen gülümseyerek vüzü- me eğilip yavaşca cevap verdin — Onlar kimbilir kaç senelik kar koca yavrucuğum, hiç bize benzeye" bilirler mi', Birdenbire benim yerimde sarsıl- dığımı, gözlerimden uğradığım 833 kmlığı farkederek, hemen boş btlu- nup kırdığın potu anladın galiba... Bahsi değistirip beni güldürecek ler anlatmaya başladın. O gün Köz lerin her zamankinden fazla bir ate le gözlerime sevgini boşalttı. Fa kat neye yarar sevgilim. sen bir ke re o sözleri bana sövlemistin, farkm, da olmıyarak evlendikten sonra önü- İ müze açılacak yolları bana evvelden | göstermiş oluyordun. Niçin “bum İ yaptın, niçin? O günden sonra bir daha sana gi rünmedim, senden kaçtım. Gelsem ve birleşsen neye yarardı ki.. nihay biz de sonunda biribirinden bıkmış, iki düşman kadar geçimsiz karı ko | calardan olmıyacakmıydık ? Sen bu İ nu bana acıkça söylememiş miydin İİste o günden beri aşkım yalan, saa | detin parada olduğuna kendimi inan dırmaya çalışrvorum. Kalbimi sen den koparır gibi çekerek uzaklar: kaçtım. Ne yapayım o güzel aşkın birkaç sene icinde ölmesi belki beni de öldürebilirdi. Şimdi kendi kendime senin de be ni, belki seni sevdiğim gibi bütün öm eceğini düşünüp, hülyalıj ra kapılıyor, seni karşımda görür bi olarak mırıldanıyorum: “ah senli Je beraber olsaydık... ve bu sözlerli elleri biribirinden hiç ayrılmıvacak yürekleri kopmaz bağlarla biribirin: nıyor. Belki biz de böyle olabilirdi! diye. Yanıyorum, Fakat sonra -fikrij İki aşk senin ve bil İ şindüğü gibiyse, “eğer seninle bera ber olsaydık... şimdiye kadar biribi. rimizden çoktan bıkmış olacaktı! | değil mi sevgilim?.. Bahçesinde