7 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EKONOMiİ TAN BORSA - PİYASA PİYASA VAZİYETİ Piyasada yeni sene mahsulünün bol olacağı tahmin edilmekle bera- *ber, rekoltelerin miktarı malüm değil dir. Her sene olduğu gibi, bu senede rekoltelerin taayyün etmesinden ev- vel, piyasada müphem bir vaziyet hâ- sıl ol ur. Ziraat bak bu se- ne buğday piyasasında nasıl bir vazi- yet alacağı hakkında henüz bir fikir yoktur. Bu cihet ellerinde istok mal bulunan buğday tacirlerini çok alâ- kadar etmektedir. Ziraat 'bankası da henüz buğday rekoltesi hakkında kat'i bir malümat alamadığı için, buğday piyasasından nasıl bir politika takip edeceğini tayin etmiş değildir. Esasen mevsim itibarile rekoltenin de şimdiden tahmin edilmesine im- kân yoktur. Hâsılı rekoltelerin neden ibaret ©- lacağı tamamile anlaşılamadığı bu mevsimde, piyasayı bir kararsızlık ve durgunluk kaplamıştır. Mamafih bu durgunluk içinde fiatlerde de bir gev şeklik vardır. Evvelce de yazdığımız gibi yiyecek fiatlerinde bir düşkünlük baş göster- miştir . Kambiyo borsasında Dün kambiyo borsasında geç va- kite kadar Ünitürk üzerinde hararet- li muameleler olmuştur. Evvelki gün Paris borsasmdan Ünitürk üzerine 223 frank kadar düşkün bir fiat gel- miş, ertesi günü 250 franga kadar yükselmişti. Dün Unitürk üzerine 240 frank fi- at gelmiştir. Öğleye doğru Ünitürk fiatleri 250 franga kadar yükselmiş- tir. Bir borsacı, bu yükselişe sebep ola - rak diyor ki: — Ünitürk kuponlarının tediye za manı yanaşmıştır. Her kupon tediyesi zamanında Ünitürk fiatleri yüksel- miştir. Bu yükselişin sebebi de bun- dan başka bir şey değildir.,, Diğer taraftan Anadolu demiryol- ları tahvilâtı de yükselmektedir. Ana dolu obligasyonları üzerine 44 liraya kadar muamele olmuştur. Diğer es- ham ve tahvilât üzerine, pek ehem- miyetli denecek derecede bir iş olma- mıştır. Yalnız son günlerde mali mü- esseseler tarafından, cümhuriyet mer kez bankası tahvilleri satın almmık fadrr Frangın kıymeti Fransızlar Frangı tutmağa çalışacak Londra, 6 (A.A.) — Finans maha- fili, Fransanm içinde bulunduğu eko- nomik buhranım halli için yegâne ça- renin frank kıymetinin indirilmesi ol- duğ ğimı beyan ğunu ergeç anlaşıl Bununla berı.ber ayni mahafil, ya- kında teşekkül edecek olan Fransız kabinesinin frank kıymetinin indiril- mesini mümkün olduğu kadar uzun müddet tehir etmek için elinden gelen her türlü tedbire müracaat edeceği zannında bulunmaktadır. Bu mahafil, Fr: larm evvelâ iskonto fiatini yükseltmekle işe başlıyacaklarını ve müteakiben ecnebi dövizleri üzerinde yapılan muameleleri kontrola tâbi tu tacaklarmı ve fakat imkân müsait ol- No. 15 Yeni kurulan fabrikalarda Maliyet fiatlerini düşürmek için Vekâlet tetkikat yapıyor Iktisat vekâleti, alâkadar kısımlar faBrikaların ucuz mal çıkarması et- rafında tetkikat yapmaktadırlar. İk- tisat vekâleti bu mesele hakkında Istanbul sanayi birliğinden bazı sual- ler sormaktadır. Sanayi birliği de, sı- naf mamulâtın maliyet fiatini azalt- mak için ne gibi çarelere ihtiyaç oldu- ğu hakkında bir tetkik hazırlamakta- dır. Diğer taraftan öğrendiğimize göre, Sümerbank fabrikalarında da maliyet fiatini ucuzlatmak çareleri aranmak- tadır. Bu mesele hakkında bir fabri- ka sahibi ile görüştük. Maliyet fia- ti hakkında şu izahatı verıyor — Türkiyede endüstri yeni kurul- maktadır. Pek tabii olarak yeni kuru- lan bir fabrikanım masrafları çoktur. Bu itibarla yeni teessüs eden bir fab rikayla, senelerdenberi çalışan fabri- kanm maliyet fiatleri arasında büyük bir fark vardır. Çünkü eski fabrika tesis masrafmı çıkardığı gibi, amor- tisman masraflarını da ödemiştir. Bu şerait altımda, yeni kürulan endüstri- den ucuz Mal beklemek - hatıra gel- memelidir. Ikinci bir sebep daha var. Maliyet fiatinde ham maddenin de büyük bir tesiri olduğunu inkâr etmemek lâzım- dır. Meselâ: Türkiye bir pancar tarla smda bir dönümden 1000 kilo pancar alımmaktadır. Halbuki pancar ziraati nin inkişaf ettiği memleketlerde bir dönümden 3000 kilo almmaktadır. Pek tabif olarak ayni saha dahilinde daha çok randıman almak mümkün olursa pancar fiati de ucuzlar, şeker fabrikası da şekeri daha ucuza mal edebilir . Pancar hakkında verdiğim misali, pamuğa da tatbik edebiliriz. Son bir iki sene içinde beş senelik endüstri plânınım tatbiki yüzünden pamuklu dokuma istihsalâtı artmaktadır. Bu- nun neticesi olarak pamuk sarfiyatı da çoğalmıştır. Fakat bu sarfiyatm çoğalışı pamuk fiatleri üzerine tesir etmiştir. Türkiye pamukları pahalı- dır. Halbuki ucuz pamuklu dokuma yapmak için, ucuz pamuk tedarik et- mekten babka çare de yoktur. Fabrikalarda maliyet fiatini azalt- mak çarelerini yalnız endüstri saha- sından beklemek doğru değıldır Vâ- kıa maliyet fiatinin azal en- 6 MAYS ÇARŞAMBA Para Borsası Alış Satıt Sterlin 622.— 625.— 1 Dolar 123.50 12350 20 Fransız frangı 164.— 167 20 Belçika frangı 80— 8B4— 20 Drahmi 20— 23.— 20 İsviçre fr. Si5— 820.— 20 Çek kuron 86.— 92 20 Ley 13,50 16,— 20 Dinar 4T— 52— Liret vesikalı 192.— 198.— Florin 82,50 Bi Avusturya şilin — 22— 24— Mark Büzüm Zloti 22.50 AA Pengo 2i 23.— Leva 22.— Zd Yen 32 S İsveç kuronu Si 33.— Altımn 965,— 967,— Banknot Z4l 242 Çekler Paris üzerine 12,06 İngiliz üzerine 624,— Dolar 0,79,30 Liret 10,05 Belga 4,66,38 Cenevre 2,43,64 “Leva 63,86,20 Florin 53048 Çekoslovak 19,14,75 Avusturya 4.23,10 Mark 1,96,70 İsveç kuronu 3,09,40 İspanya pezeta 5,80,69 Esham İş Bankası Mü. Kupon kesik 82— a K , 9.90 İ L Hamiline 9,90 Anadolu 9560 24,20 ” 90100 di,— Sirketihayriye 15 Tramvay 19,78 Bomonti Nektar Kupon kesik — 7,90 'Terkos 12,35 Aslan Çimento 10,55 Merkez Bankası Kupon kesik 61.— düstri sahasında yapılacak işler var- dır. Fakat evvelcede söylediğim gibi, ham maddenin maliyet fiati mesele-| sinde büyük bir yer tutt.uguna girphe yoktuür, * Pâ.i barla | lerini ucuzlatmak meşelesile kxı—şxla- şıyoruz. Demek oluyor ki, yerli mal- Osmanlı Bankası 26,50 Şark Merkez Eczanesi 4,45 İstikrazlar 'Türk Borcu I 23,60 ” ” 22,50 HI 22, İstikrazı dahili Xlom k—k y RErsani A, Be t BOİ... N Mııır 'Talıvlllerl larını ucuzlatmak lesi yalnız en- düstri işi değildir. Ayni zamanda bir ziraat meselesidir. Bu işte en büyük yük te ziraat vekâletinin üzerine yük- letilmektedir. Ucuz pancar elde et- mek için daha modern usullerle daha fazla randıman alabilecek ziraat yap- mak lâzımdır. 1886 1 —— —— 1903 IT —K.kesik 88.— 89.— 1911 III Ku.kesik 83 — B4— Tahvilât Rıhtim 10 Anadolu I ve TT Kupon kesik 1410 y 47 — Anadolu Mümessil 51,30 dukça fra.nk kıymetinin indirilmesine muadil ölacak olan altım üzerine am- bargo ke önüne )i Ticari mahafil, ise bilâkis altım dö- vizlerinin kıymetleri indirildiği tak- lerini söylemektedirler. * Aymi mahafil, bu tedbirleri tenkit etmekte ve Fransanm ekonomik müş- küllerini halletmek için yegâne çare- nin frank kıymetinin indirilmesini a- çıkça ve süratle karar altına almma- sı olduğunu beyan etmektedirler. Bu mahafil, altın blokuna dahil o- lan memleketlerde dövizlerinin kıy- meti indirilmesi üzerine halkm İngi- liz lirasına ve dolara bozgunculuk ma hiyetini alacak bir hücumda bulun- masınm önüne geçmek için muhtelif memleketler hazinelerinin şimdiye kadar lâzımgelen tedbirleri almış ol- maları icabedeceği kanaatindedir. Hayalin hakkı var. A, Misafir ka- Ademle Havva Bürhan OABID — Baba saat bir! Yemek vakti gelmişti. Bahçeye indik. Güllerle çevrilmiş yüksek bizim eski kameriyeler gibi bir yer. Üstünü, her yanımı güller kaplamış. Açık olan cephesinden göz alabildiğine Akdeniz görünü- yor. Edebiyatı Cedidenin “sahili mi- nâfam” 1ı. Yemeği burada yiyoruz. Sofrada üçümüzden başka Haya- Hin o kakavan mürebbiyesi de var. Samimi bir aile havası içinde ol- duğumu hissediyorum. — Hayalden ziyade babası benimle meşgul olu- yor. Öyle anlıyorum ki bu gurbet elinde nekadar olsa sıkılıyor. Yemekten sonra bana köşkü gez- dirdiler. Alt katta salondan başka bir kü- tüphane. Bir de kışın yemek ye- dikleri küçük salon var. Küçük bir koridorla hizmetçi ve mutfak daire- sine geçiliyor. Üst katta üç yatak odası, bir banyo, bir de bizim ev- lerde sandık odası dediğimiz küçük oda var. bul k yerleri yok. Her şeyden fazla kütüphaneleri hoşuma gitti. Yeşilliklere gömülmüş, kuytu bir yer. Yerli raflara dolu kitaplar in- sanm gözünü korkutuyor. Rahat, geniş meşin koltuklar,. Hayalin babası: — Çok vaktimiz burada geçer, diyordu. Garip değil mi bu adam hoşuma gidiyor. Babam gibi despot değil. İnsanla arkadaş gibi konuşuyor. Babam biraz ukalâdır. Kendi fikri- nin daima en iyi fikir olduğuna ina- nır ve bunu kabul ettirmeği sever. Hayalin babası kızı ile de öyle tek- lifsiz. Bilmiyenler baba kız değil, iki samimi komşu konuşuyor sanır- lar. Tekrar verandaya geldiğimiz va- kit Hayal: — Kâmıran Beye vadettim. Bu- rada kaldığı müddetçe kendisini gezdireceğim, dedi. Babası başını salladı: — Mül L Ot «&. Sonra bana dönerek gülümsedi: — Hayal de Nisi özledi galiba! hila talaf, * Paris yolunu değiştirdiğime ne- dirde beynelmilel mahsullerin İngiliz piyasalarına karşı tehlikeli bir reka- bete girişmelerinden endişe etmekte- dirler. İskonto fiatı yüzde altıya çıkarıldı Paris, 6 (A.A.) — İskonto fiyati, yüzde altıya çıkmıştır. Sarraut ile Regnier, hükümetin fi- nans mütehassısları ve Fransa ban - kası müdürü Tannery, mali vaziyet hakkında tetkikatta bulunmak üzere bugün bir toplantı yapacaklardır. Sar raut ile Regnier müteakiben halkçı- lar cephesinin başlıca liderleri ile gö- rüşecektir. kadar iyi etmişim. Demezler mi ki dünyada insanların - işine yarıyan, yahut işlerini bozan şeylerin birinci- si tesadüftür. Belçika yolculuğunda Hayale tesadüf benim için böyle oldu. t Bu kızm çekici, yapıştırıcı bir da- marı var. Fakat o kadar. Hani yal- çın dağ yamaçlarında parlak, kır- E:'u mavi vahşi kır çiçekleri açar. — Ah şunu koparabilsem, koklı- yabilsem! Diye gönül geçirir. Çalışır, çaba- lar, fakat öyle bir tehlikeli yerdedir ki, sokulamaz, belki üç metro uzak- tan seyircisi kalır. İşte Hayal bu nesne bir kadım. İnce, cevval, renkli, fakat ruh gi- bi bir kadın. Ha şimdi avucumda, ha şimdi elimde sandığım anda hava gibi, ruh gibi uçuveriyor. Bugünkü gezinti çok istifadeli oldu. İkindi çaymı buranın en lüks ote- Hi olan Negresco'da içtik. Kapıcı- | dim sından müşterisine, salonlarından tuvalet dairelerine kadar ihtişam içinde. Elimi yıkamağa gittiğim tuvalet dairesi bir âlem. Ömrümde bu ka- dar lüks görmedim. Bizim bildiği- miz fayanslar artık adi olmuş. Ban- Ege mıntakasının kükürt ihtiyaçları Keçiburlu kükürt fabrikası, Ege mıntakasının kükürt ihtiyacı hakkın da, tüccarın ve müstahsilin fikrini sormaktadıar. Geçen sene kükürt fabrikası kükürt sezonu geçtikten sonra açıldığı için ihtiyacı tamamile temin edememişti. Bu yüzden İzmir üzüm müstahsilleri, kükürt fabrika- sı hakkında alâkadar makımlm Şİ- İlhan Sezai imzasile: €27 yaşındayım. Evlenmek - için önümde hiçbir maniim yok. Fakat kazancım ancak — yalnız yaşamama .| kâfi geliyor. —Evlendiğim takdirde karımın” maddi arzularını tatmin edemiyeceğim. Şu halde benim için .| bir tek çare kalıyor: Çalışan bir kız ile hayatımı birleştirmek. İçtimai vaziyetinin benden yüksek olması geçimsizliğe en büyük bir se- bep telâkki ettiğimden tahsil — gör- müş veya memur bir kızla kat'iyyen evlenemem. Yegâne çare işçi bir kızla evlenmemdir. Çok namuslu ve temiz bir işçi kız tanıyorum. Fakat buna bir türlü cesaret edemiyorum. Bununla evle- nirsem mes'ut olabilecek miyimı Zi- Ta çok kıskancım ve kadının müşte- rek hayattaki vazifesinin yalmz evinde olduğunu kabul edenlerdi Çalışan bir kadın ayni zamanda evinin kadını ve daha sonra çocu- ğunun annesi olabilır ım' Evlendik- 7.5-936 B evişMeler , enmMele Bir işçi kızla evlenmek ısiıy, lemedi. Onu tesadüfen bir 9 zesi ile sinemada yordll"'ı’ LA nına çağırdı, gittim. Ayni hU yalnız gördüm, si ’î teklfi ettim, kabul etti. sonra o da teyzesi ile göl na oturduk. Teyzesi 20 kızdı. Bir şey soylemeM Onu her sabah beklediğim * çen gün de bekledim. Bu G7? ber gelmek istemedi. Ben dım, ayrıldım. Sonradan dum. Çünkü onu çok şimdi ne yupnuılı_/ım? anni ç annesinden korkuyor. Ond V v la — konuşmağı tek“f' yim ? Acaba bir yaktl 'i var, onun vasıtasile dereyim, yoksa' mektup yım? Şimdiye kadar dd” ” ğimi söyliyememişimdir. Onu hakikaten seviyof” evlenmek nhniye : leniz vasıtasile ailesine ederek ister, nişanlanır, t& tir ini beklersiniz. -En ten sonra çalış i hak- kı değil mı! Daha evvel bu hususu kendisile görüşürsem birçok kızları- miz gibi bana :“Çalıştıktan sonra ne diye evleneyim?,, demiyecek mi? İşte bunun için kendimi daima bekâr kalmağa mahküm addediyo - rum. Bütununuzda bana da bir yer ve- rerek dertlerime bir çare bulmanızı rica ederim? * Üslübunuzdan ve düşünüş tarzım- dan oldukça tahsil görmüş bir genç karşısında bulunduğumuzu anlıyo - ruz. Bahsettiğiniz işçi kızını sevdi- ğiniz de derhal kendini gösteriyor. Sizin için yapılacak şey onunla ev- lenmek ve sonra çeılxgtığı yerden onu almaktır. Kâfi Gderecede para kazanamayışmız bunu —yapmanıza mâni değildir. Çünkü sevdiğiniz kı- zın kazancı, bir işçi olması itibari- le her halde çok değildir ve size me- dar olamaz. Buna mukabil çalışan -gelecek. Mıro edebilir. Hem, aile sahibi olmak sizi ıiaha fazla £ ğl. sev gibi, teşebbüslerinize cesaret te ve- recektir. Kadahil * Onunla nasıl konuşayım ? Pangaltıdan A, O. imzasile: “Evimizden çok iyi görüştükleri bir ailenin kızını tanıyorum. 16 yaş- larında olup daha mektebe devam etmektedir. Bu kız benden 10 — yaş kadar ufak olduğu halde ona karşı bir aşk duyuyorum. — Birkaç kere açılmak istedim, lâkin cesaret ede- medim. Eminim ki o da beni sevi- yordu, o da açılamıyordu. —Bunu gazetenize sormuştum. Siz de bana ona romanlardan ve ne gibi erkek- lerden hoşlandığını sormamı söyle- miştiniz. Birkaç kere ona sordum. Bir cevap alamadım. Lâkin bu sıra- larda gezintiler yaptık, evden hep birden resimler çektirdik. Ona bir- kaç kerc, kendi arkadaşlarından çe- kâyetlerde bul l G lu kükürt fabrikası, bu ıene bu. şikâ- yetlere meydan vermemek için, mın- takanm kükürt ihtiyacı üzerine ha- zırlıklara başlamıştır. yolarda bile kullanmıyorlar. kristal, Somaki ve kristal. Cennetteki billür köşkler Nise in- miş, Negresco'nun tuvalet daireleri olmuş. Bu kadar süs ve lüks gözlerimi Hep kamaştırdı. Bunu Hayale söyledim: — Hakkımız var. Fakat, dünyanın servet ve ihtişam içinde yüzen zen- ginlerini memnun edebilmek için her halde onlardan daha üstün bir şeyler göstermek lâzım. Buraya İn- azdır bile! bırakmıştık. Makineli sandallardan birine işa- ret etti. — Sizi biraz gezdireyim mi? — Siz mi idare edeceksiniz? — Tabil. Emniyetiniz yok mu? — Nasıl olmaz. İstanbuldanberi ki t söyledim, çünkü arkadaş- ları çok fena idiler. Sözümü dinli - yordu. Bir gün tesadüfen babası bi- 2i beraber gördü ve zannederim ona darıldı. Fakat kız bana bir şey söy- gölgeniz gibiyim. — Şikâyet mi ediyorsunuz? , — Ne münasebet. Yalnız bu alış- ?ğıîn tatlı günlerin sonu yaklaştığı çin, Yüzünü buruşturdu: — Şu maden mühendisliğini de nereden çıkardınız kuzum, — Ben çıkarmadım. Babamı bil- — Evet Pek inatçı imiş. Kaç yıl süreceUk bu mühendislik, — Üç. — Hevesiniz var mı? — Hiç! ğ — O halde boş yere hayatınızın üç yılımı kaybedeceksiniz. Memleket- te bir maden işiniz var mı? — Ereğlide bir kömür ocağımız — Anlaşıldı. Sizi onun için ma- den mühendisi yetiştirmek istiyor- — Belki de!.. Küçük yatlar, kotralar ırıımdı dolaşıyoruz. Ne şık şeyler. Lâkırdıyı değiştirmek için; — Ne güzel kotralar, dedim. İn- î;g bunlarla nereye isterse gidebi- Güldü: — Şüphe yok. Fakat siz gidemez- Ykotanızm yanırda nü hısıl“'îf!iîabînî'âlmz’ doğru yol budur. Yoksa, * istemediği şekilde meğe kalkmak güzel bi" değildir. Bunu yalnız bir £ karşı fena niyetler bel“ par. * Kocamı sevmiyorum medim ve sevmiy İzmirden A. R. ( “On iki senedir avuy“" 6 sevmiyorum, onu hiçbir #0 mediğim gibi bundan 30 vemiyeceğim. Altı ka adamı seviyorum. Bu © nunla evlenmemi istiyor ona kat'iyyen vermedim. gün görüyorum ve hayat ? azap oluyor. Bana - ya bir nasihat verebilir mi: Gayet basit. Çocukla kocanızdan ayrılarak on' mek. Eğer varsa. sevmediğiniz, Sevimek ist€ bulunm adamı artık hergün di bile görmezsiniz, kocanl” iki senedir sevmeden Ol! mış olmanın nekadar olduğunu düşünerek kent lu sayar, nedamet du. t kabahatlerinizi ıftet.tlrm“— Jışırsınız. ! “Iyi bir aileden bir Y viyorum, benim ailemin 877 nunkinden aşağı değildi!) ' raz da yüksektir. Serve müsavi. Onunla evi lem buna razı olmuyor, kalbimin sesini dinliye Şimdiye kadar yapılan ler, din ve milliyetleri 4Y rin birleşmelerinin fena verdiğini göıtermlştir hesabımıza, üçünün böyle vuiyetler' ni biliyoruz. Nerede de bunu istemiyormuş: onlar vaziyeti daha İyi olmamak için: — Tabit, dedim, yıu” maktan başka şeyle N kadar ileri değil. A — Kaç yıgmdumn’ 1Ğ — On dokuz. — Fakat boyımuı u"“ — Daha fazla mi? İlkteşrinde Demek ki on dokuzu bi — Üç yıl da müh Şu halde yirmi üç y siniz. - Pek geç mi? lik mektebi yok. Fikrimi anladı. Gülün

Bu sayıdan diğer sayfalar: