Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TU O, aA — b İman birliği Avusturyada îlc_)ğmuşı'ur Avusturyanın korkmakta haklı olduğu anlaşılıyor Fakat tehlike yalnız Almanyadan değil, Avusturyanın içinden de Taymis'den: | Almanyanın Reni askeri işgal al- tıma alışı, Avusturyayı dişçinin bek- leme salonunda bekliyen bir hasta hissi ile bırakmıştır. —Almanyanın Avrupada başka gayeleri olmadığı hakkında sözleri komşularını ikna etmemektedir. Nasyonal — sosyalizm İsmini alan Pan - germanizm Bohem yada ve Avusturyada doğmuştur, ve Avusturyalıların kanaati veçhile A- vusturya ve Çekoslovakyanın Al - manlarla meskün kısmını Almanya- ya ilhak gayesini gütmektedir. Bu kanaatlerine delil olarak Viyanalılat Hitlerin Mein Kampf kitabıma ve Reicshtaga Avusturya ve Çekoslo- vakyadan kaçan Nazi önderlerinin Beçilmiş olmasıma işaret ediyorlar. Eski bir Avusturya dış bakanı Dok- tor Mataja Renin işgal edilmiş olma- &I üzerine Almanya Avusturyaya ma kinalı kuvvetlerle ani bir hücum yaptığı takdirde, Fransanın artık A- vusturyaya yardımı imkânsız oldu- ğunu da iddia ediyor. Mataja bu id- diasında bugün için Avusturyalıla - rm korkularına tercüman olmuş 0o- luyor. Ayvusturya ve Çekoslovakya müm- kün mertebe müdafaa sistemlerini takviyeye çalışmaktadırlar. Renin işgali onlara iyi bir ders vermiştir: Paktlar ve uluslar kurumu emniyet- lerini temine kâfi değildir. Hazreti Yunus bir kere balinanın karnına girdi mi, kuruma müracaatla bir şey kâr etmiyeceğini Aanlıyorlar ve böyle bir halin önüne geçmek için lâ- zımgelen tedbirleri alıyorlar. Hücuma maruz kaldıkları takdir- de dünya mütearrıza karşı hareke- te gelmeye mecbur kalıncaya kadar dayanacaklarmı umuyorlar. Renin işgalinin Avusturyadaki ne- ticesi ikiden ibarettir: İtalya ile bir tedafül anlaşma yapmak, ve mecbu- ri askerlik ilân etmek. Çekoslovakya ise yeni bir müdafaa kanunu ittiha- zıma şitap etmiştir. Bu kanunu mil- li müdafaa bakanı şöyle izah etmiş- tir. Bu kanun harb tehdidi karşısın- da herkesi ve her şeyi devletin hiz- metine amade kılacaktır. Birçok deliller Avusturyalıların korkularında haksız olmadıklarını ispat etmektedirler. Meselâ, Dolfü- Bün katlinden sonra resmi bir Alman bildiriği Almanyanm bu işte kat'iy- yen alâkası olmadığımı ilân ediyordu. Ve Hitlerin Ayvusturyadaki adamı Herr Habichtin bu işe parmağını sokmuş bulunmasının hatalı olduğu- nu bildirerek Habichtin itibardan düşürüldüğü söyleniyordu. Diğer ta- raftan Hitlerin Avusturyaya gönder- diği Herr von Papen Dollfuss mese- lesinin Herr Habicht tarafından ih- zar edilmiş olduğunu açıkça-söylü- yordu, ve Herr Habichtin bu yüzden Hitler tarafından terkedilmiş olduğu nu iddia ediyordu. Fakat yeni Rei- chstag'ta Habicht Hitler ve Papen- le birlikte mevki almış bulunmakta- dır. Renin işgali Avusturya nazilerini tekrar faaliyete geçirmiştir. Bilhas- sa bu arada Feniks Sigorta şirketi skandalinin çıkmış olması bu faali- yeti arttırmıştır. Birçok Avusturya H Naziler Avusturya nasyonal s08- yalizminin bu Feniks skandalinden doğacağımı biribirlerine söylemekte - dirler. Şuşning hükümeti, memleketin dahili vazivetine diğer diktatörlük - gçlmek_tedir. Viyanada bile Almanya ile birlik istiyenl er Var İ Al manların Ren'e sevkettikleri ağır toplar ten daha az hâkim değildir. Fakat tehdit hariçten gelmektedir. Evlerindeki radyolarında Alman istasyonlarını dinliyen Avusturyalı Nazileri, kahvelerde ellerinin arka - sından biribirlerini ikaz ile “fısılda - ma propagandasına,, hararetle de - vam etmektedirler. Son zamanlarda ümitsizlenmeye başlıyan bunlar Renin işgali ile ye- ni ümitlere düşmüşlerdir. Bütün İm- paratorluk ihtişamı kaybolan miskin bir Viyananın yerinin Almanya ile birleşmiş büyük Aaskeri kuvvetlere sahip, silâh fabrikaları gece gündüz işliyen, sömürge sahibi muzaffer ve nüfuz sahibi bir Viyana tarafından işgal edildiğini tahayyül etmiye baş- lamışlardır. Maamafih tehlikenin sadece Al- manyadan geldiğini. zannetmek ha- talı olur. ü son zamanlarda Katoliklerin gâzetesi olan Reicthpost bile Nasyoönal - Sosyalist fikirleri tasvibe başlamıştır. Reichpostun pan germanist, ve yahudi aleyhtarı fikir- leri yaymıya başlaması Avusturya İ- çin cidden büyük bir tehlikedir. Çünkü onu Almanyaya yakınlaştı - rır. Avusturya yahudileri! Viyananın Nazi olması ne büyük bir felâket 0- lacaktır. Gerçi resmi istatistikler Viyanadaki yahudilerin 167,000 ol - duğunu söylenmekte ise de Alman kanunlarma göre bunların 350.000 - 400,000 e baliğ olacağı aşikârdır. Vi- yana nasyonal sosyalist olduğu tak- dirde Yahudi meselesinin nekadar büyük olacağını bu rakamlar çok i- yi ispat eder. Hattâ şimdiden birçok Viyanalı gençler Yahudi aleyhtarlı- gı ile temayüz etmiye başlamışlardır. Bunlar şöyle iddia yürütüyorlar: Dünyanın nüfusu 1,860.000.000. Bu- nun ancak 16,000,000 u yahudi, Ya- hudilerin diğer halka nispetle az ol- masınma rağmen nicçin böyle temayüz ediyorlar? Tiyatrolarda, lüks resto- ranlarda, sayfiye yerlerinde her yer- de, amma her yerde yahudiler diğer- lerinden fazla.. Bütün mali işler on- ların elinde. Basın bile onların fi- kirlerini azsettiriyor. Niçin, niçin böyle olsun ? XYahudiler niçin hâkim olsun? * " İşte, yahudi aleyhtarlığı, büyük- lük arzusu, Viyanayı eskisi gibi bü- yük bir devletin merkezlerinden gör- mek arzusu Avusturyayı Almanya ile birleşmek yolunda dahilden teh- dit eden tehlikeler. Bir gün gerek dahili, gerek harici tehditlerin el birliği ederek Avustur- yayı haritadan yok edivermesinden korkulur doğrusu. Konseyin vazifesi çok mühimdir Journal de Moscou gazetesi, Millet- ler Cemiyeti Konseyinin önümüzdeki celsesine tahsis ettiği başmakalesinde diyor ki: “Hayat, Milletler Cemiyeti müza- kerelerinden daha çabuk yürüyor. Konseyin ruznamesine konulmuş 0- lan meselelerden biri daha şim- diden mayıs ruznamesinden — geri almmış gibidir. Negüs, her halde İtalyaya karşı mücadeleyi terke ka- rar vererek Habeşistandan kaçmış- tır. Milletler Cemiyeti Kurumu ide- al olsaydı, yalnız İtalyaya karşı mü- cadeleye devam değil, bu mücadele- nin mahsus surette takviyesini de akıl kabul edebilirdi. Bununla bera- ber, Milletler Cemiyetini idare eden azalar arasında halen hüküm süren teşevvüş itibarile, konseyin de Ha- beş şefinin girdiği yola — gireceği ve mücadeleden vazgeçeceği tahmin olunabilir. İtalyan - Habeş anlaş- mazlığının tasfiyesi, konseyin vazi- fesini bir tek büyük meseleye inhi- sar ettiriyor: Orta Avrupayı, üzeri- ne doğru yürüyen tehlikeye karşı müdafaa... Sembolü Lokarnonun bozulması olan büyük mesele kon- seyin ruznamesinde mevcuttur. Mev zuubahs olan iş, Habeş akibetinin müteaddit Avrupa devletlerinin de uğramasına nasıl mâni olmak lâzım geleceğidir. Milletler Cemiyeti yeni bir hezi- mete uğramıştır. Fakat bu hezi- met, Cemiyet bundan icap eden der- si almasını bilirse, kendisine müs- takbel muzafferiyet ve muvaffakı - yetler için bir hareket noktası teş- kil edebilir. Milletler Cemiyeti taahhütlerini tutmamış ve Çinin ve Habeşistanın müdafaasını temin etmemiştir. Şim- Habeş hezimeti karşısında Uluslar Kurumu paktını kurtarmak lâzım ! di, yeni bir taarruz halinde ,kendi müdafaasının lüzumu veçhile olma- sına hazırlanmalıdır. Himaye tedbirleri evvelden tesbit ve ihzar edildiği ve bunların kat'i ve kâfi olduğuna tam kanaat hâsıl olduğu takdirde, üçüncü taarruzun vuku bulması muhtemeldir. Mussolini'nin zaferi, aşikârdır ki, bütün Milletler Cemiyeti ve kollek- tif emniyet prensipi muarızlarının zaferidir. Bunlar, daha şimdiden Milletler Cemiyetinin iflâs ettiğini, hiçbir şeye yaramadığını ve fayda- sız olduğunu haykırıyorlar. — Bize gelince, biz “Milletler Cemiyeti hiç bir şeye nafi değil midir? Pek âlâ onu bir şeye nafi hale getirelim.” diyoruz ve o zaman ©o yalnız nafi değil, ayni zamanda elzem de ola- caktır. Milletler Cemiyeti paktı, zecri ted birlerin ne gibi hallerde mütearrıza karşı tatbik edileceğini, kimin bun- ları tatbikle mükellef olduğunu, ta- arruzun nasıl tesbit edileceğini, ted- birlerin ne zaman mer'iyete girece- ğini ve bunların tatbikindeki mec- buriyeti sarih olarak bildirmemek- tedir. Bu meseleye bir sarahat ve vuzuh vermek için yapılan teşebbüs- ler, bazı hallerde kendi iştirakleri hususunda kaydı ihtiraziler düşü- nen.. —elâstikiyet.. — amatörlerinin mukavemetine uğramıştır. Milletler Cemiyetinin ve paktının şimdiki iflâsı, henüz kollektif emni- yetin iflâsı değildir. Zira bu emni- yet şimdiye kadar mevcut değildi ve bunu şimdi ihdas etmek lâzımdır. Aşikârdır ki, İtalyaya tatbik edil- diği şekilde zecri tedbirlerle, Millet- ler Cemiyeti azasının istiklâlini, bil- hassa Habeşistan gibi coğrafi ma- —LAN " SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Ayakta güzellik İnsan ayakta dururken iki türlü vaziyette bulunabilir. Tabii duruş kendisini gevşek bırakmaktır. Fakat böyle gevşek duruşta adaleler sili - nir, omuzlar düşerler ve arkaya doğ- ru giderler, arka kamburlaşır,boyun öne doğru gelir, karımn biraz ileriye çıkar.Bazılarında bilâkis omuzlar ile- riye doğru düşer, göğüs içeriye girer ve biraz da bükülür. Omuzlar böyle ileriye doğru düştüğü vakit köprü - cük kemiklerinin üzerinde “tuzluk, biberlikler,, peyda olur. Bu “tuzluk, biberlikler,, her vakit zayıflık alâ - meti değildir. İyi durmasını bilmiyen balık etlilerde bile görünür. Kolayca tahmin edersiniz, böyle gevşek duruş hiç de güzel olmaz, za- ten güzel olan bir vücudu bile çir- kin göşterir. İnsanı güzel gösterecek olan ger- gin duruştur. Baş dosdoğru durma- lıdır.Fakat— eski zaman “hanımefen dilerinin,, yaptıkları gibi — arkaya doğru gitmesi güzel olmaz. Baş ar- kaya doğru gidince belki bir “aza- Met,, ifade eder, fakat kadında ol - 'sun, erkekte olsun biraz aptallığa a- lâmet olur. Ayaktayken başlarımı ar- kaya doğru gerenlerin fikir halleri- ne dikkat ediniz. Ayakta güzel duruşta göğüs ger- gin olur, omuzlar biraz, ama az, ar- kaya doğru giderler. Karm göğsün ortasından aşağı doğru inecek bir çiz ginin daima gerisinde kalır. Bu güzel vaziyete kendinizi alış- tırma kiçin en iyi jimnastik - gene - odanızdaki duvarın önünde, fakat yalnız topuklar, baldırlar, omuzdaki yassı kemikler ve kafatasının arka - siyle temas edecek surette, durmak- tır. Kadm iskarpinlerinin yüksek ök- çeli olması da bu gergin güzel duru- şu temin etmek içindir. Yüksek is- karpin giyilince vücudun sıklet mer- kezi ileriye doğru düştüğünden, in- san muvazeneyi kaybetmemek için omuzları biraz arkaya, fakat göğsü ileriye doğru, belin tabii büklümünü artırmaya mecbur'olur. Ayak par- maklarının ucuyla yürümek ve dans etmek, bu gergin duruşu. Ü- | zel gösterdiği için artistler öyle ş&- rümeği pek severler. Bu gergin duruşun bir güçlüğü varsa o da vücudün sağ ve sol ta-'| raflarının mutlaka biribirine tamamı tamamına müsavi uzunlukta bulun- masına lüzum göstermesidir. Halbu- ki insanda — daha topallık denile - miyecek kadar az olmak Üüzere — iki tarafında fark bulunabilir. Böyle olunca kalçalardan birini lüzumu ka- dar yukarı kaldırarak iki tarafın ay- ni boyda görünmesini temin etmek zaruri olur. Bu da biraz bolca bir rob içinde hiç belli olmaz. Oturma vaziyeti en güzel endamı bile az çok bozar. Yalnız, bacakları fazlaca uzun, fazlaca kısa, yahut bir az çarpık olanlar oturma vaziyetin- den istifade ederler. Her halde, o- turma vaziyetinde de vücudün dai- ma gergin tutulması kanununu unut mamak lâzımdır. Onun için oturul- duğu vakit kollarını — hele dekolte olursa — gergin ve açık tutmalıdır. Lokman HEKİM niaları olmıyan Avrupa küçük dev- letleri mevzuubahs olduğu vakit, müdafaa imkânı yoktur. Bu kabil hallerde ekonomik zecri tedbirleri ve boykotajı, bütün aza için mecbu- ri olmak şartile, tam manasile tat- bik etmek lâzımdır. Fakat, bu ted- | 1-5-936 S | HERGUN BiR ROPORTAJ “Kazaya karşı her zami tedbirli davranmalıyız!ı “ İstanbulda yaşıyan hiç bir vatandîşw etmem ki bir kaza neticesinde sakat mak ihtimalini göz önüne getirmemw Feci bir otomo bil kazası Şehir meclisi Aziz, mahkemede işini bitirmiş; elin- deki gazeteye göz gezdiriyordu. Oku- duğu gazetenin “Tan,, olduğunu gö- rünce çabutak maksada geçtim: — Karileri sigorta ettirmek teşeb- büsünü nasıl buldunuz?.. — Ben de şimdi onu düşünüyor- dum. Yaşıyanlar icin, nakil vasıta- larının herbiri, âyrı ayrı kaza kay- naklarıdır. t Otomobile, tramvaya, otobüse, va- pura, hattâ bunlardan hiçbirine bin- meyip yaya yürüyenler, günün bi- rinde, göze görünür ve göze görün- mez bir kaza ile karşılaşabilirler. Evinizden sapasağlam — çıktmız: Fakat, birkaç saat sonra, oraya kan- lt bir kemik yığını — halinde ve bir sedyenin yardımı ile, dönmiyeceği- nizden emin misiniz? Ben, kendi he- sabıma, İstanbulda yaşıyan hiçbir vatandaş tasavvur etmem ki, bir ka- za neticesinde sakat kalmak gibi korkunç bir ihtimali, gözlerinin önü- ne getirmemiş olsun. kendilerini sigorta ;ettirmiş o'anla- | rın, hareketlerindeki isabeti daima takdir ederim. Fakat bütün vatan- daşların, kazançlarından muayyen bir parayı sigorta için ayırmalarına imkân var mı?.. Şimdi ise “Tan” bu imkânı karile- rine veriyor. Hem de, hiçbir karşılık beklemeden... Bilmem, bize söylene- cek başka bir söz kalıyor mu?..,, Belediyenin meşhur avukatı Rami “Tan” 1 çok sevenlerden olduğunu söyledikten sonra, dedi ki: — SBSizin şu sigorta teşebbüsünüz, bizim evde öyle dehşetli -bir alâka azasımdan avukat | uyandırdı ki sormayın... İlk işim, he- birlerde ekseriya yalnız başına ta- arruz kurbanmı kurtaramaz, muva- zi olarak süel tedbirlere müracaat edilmek lâzımdır. Süel tedbirler bütün aza için mec- buri olamaz ve bu takdirde mınta- ka paktları yardıma koşacaklardır. İşte Milletler Cemiyetinin taarruza mâni olabilecek ve mütearrızı ceza- landırabilecek bir vasıta haline ge- lebilmesi için yapılması icap eden tensikatın veçhesi budur. Lokarno muahedesinin ihlâli üze- rine yapılacak müzakereler, konsey azasının bu hakikati kollektif emni- yetin yegâne yolun takibe amade o- lup olmadıklarını göstermek imkâ- nını verecektir. Bunun için, daha gelecek toplantıda Milletler Cemiye- tinin tensiki meselesini derhal mü- zakereye lüzum yoktur. Yakm bir istikbal, Milletler Cemiyeti idareci- leri olan devletlerin barışı bir Avru- pa felâketinin önüne geçilmesi için müessir çare olarak telâkki eden diğer devletlerle beraber tetkikata mı, yoksa yine eskisi gibi sual ce- yap oyunu oynamaya ve mütearrızla muhtaralar teati etmeğe mi amade Bir başka men gidip gazetenize mak olacak... Böylelikle keP zaya: karşı, garanti etti ıj mahkemelere daha serbest 8— kacağımı sanıyorum. d Bizişmemesleğin-de kend' 5 birtakım tehlikeleri vardif nı üzerine aldığımız kimsel' zıları hasım tarafın vekâ1 ; ruhte edenlere düşman gö kar. Mahkemeye girerkelir z meden çıkarken, arasıra t€ lunmak lâzımgelir. “Tan” m karilerini Si8 şartları arasmda, “mesleki ler,, de bulunsaydı, avukat? dan istifade etmek isti şüphe yoktu. Bununla gortanm hangi nev'i olursâ yaptıran için, daimi bi le': tisidir. gN Salâhaddin © bi be! kaza sahnesi Bir yabancının dikkate değer sözleri Birkaç gün önce şehrimize gelen Isveç Varşova ateşemiliteri Patrick, Balkanları ziyaret maksadı ile dün İs- tanbuldan hareket etmiştir. Askeri lise talebelerinin harbiyeye geçiş merasimini gören Patrick, as- kerlerimizden sitayişle bahsederek de miştir ki: “— Çok gürbüz ve disipline alış- kan bir gençliğiniz vardır. Büyük Ön- deriniz memleketimizde derin bir say- ğı kazanmıştır. Ona ve Türkiyeye kar şı büyük hayranlığım vardır.., olduklarını gösterecektir. Eskisi gibi devama amade olduk- ları takdirde, bütün meseleler — ve ezcümle Avusturyanın istiklâli me- selesi de Habeş meselesi için halen mevzuubahs olduğu gibi ruzname- den çıkarılabilecek demektir. Boğaziçi halkıt!” bir isteği Şirketi Hayriyenin bir # baren tatbik olunan ilk sinde halkım ihtiyacına &” © ve seferler yapılmıştı. BU * bahleyin Anadolu Kavâ .a, de kalkan posta, en kalâ”” (çai lardan biri haline gelmişt ” ket, bu postaya nisbetef * 73 numaralı vapuru d vapur yolcuların hepsif? memiştir. Bunun üzerine, yolgı:g: Hayriyeye müracaat ©7 Cdf ( sabah köprüye çıktlklab';w;ı murlara baş vurarak M ğ tahsisini istemişlerdir- î,!j | dileğini nazarı dikkat€ gv bahtan itibaren bu p9St4?” ç, yük bir vapur taldeis ede0f K » K