NOMİi Buğday: ve arpa piyasası Bütün mıntakalarda buğday fiatlerinde gevşeklik görülüyor İstanbul buğday piyasasmın umu- | 51000 Ley arasındadır, mi gidişi geçen hafta olduğu gibi| gevşektir. oFiatlarda düşüklükler kaydedilmiştir. Fazla stoklarm mev- çudiyeti ve yeni mevsimin yaklaş- ması bu duruma sebebiyet vermek- tedir. Son haftanın fiatları mukaye- seli olarak şöyledir: Son hafta Geçen hafta Beyazlar o 650- Kızılcalar 6 -6. Sertler 5.50 - -6,50 ğ -6.25 Eğe mmtakası buğday piyasasın- da da fiatlar düşmektedir. Bu duru- mun, geçen yıl rekoltesinin tahmin 6,12 edilen mikdardan fazla olduğunun tahakkukundan ve yeni mevsimin çok yaklaşmış bulunmasından ileri geldiği bildirilmektedir. Son fiatlar; Uşak sert (650 - 7 kuruştur Mersin mıntakasmda buğday pi- Yasasında hafif düşüklükler görül. müştlir. Buna, son günlerde mmta- kanın her tarafında yağan yağmur. larm ekinler üzerine yaptığı çok faideli tesirler âmil olmaktadır. E- Mnde stok bulunduran tüccar ve zilr. ra bütün mallarıni piyasaya arzet- mektedirler. Son flatlar kilo hesü- biyle şöyledir ; Adanada kilosu 4,825-5,470 Ceyhanda » 6. -5 Konyada beyazlar, 5,808 sertler 5.88 Samsun mmtakasında buğday pi- yasası normal şekilde cereyan et- mekle beraber Ziraat Bankasınm köylüye buğday tevziatı dolayısile Gatlarda düşüklük görülmüştür. Son fiatlar göyledir ı Bamsunda 5,50 - 6,625 kuruş Çorumda mahlut 5,80-5,90 Sivasta ir Diş piyasalarda : Liverpool bor- sasmda buğday fiatları : resimleri satıcıya ait olmak ve depo dışında teslim edilmek üzere 100 İngiliz Lib- resi (beher İngiliz libresi 453,50 gramdır.) için Şilin olarak şöyledir: Mayıs teslimi 6.2 Temmuz 631/2 İlk Teş. o» 6314 Romanya buğday piyasası dur. Bundur. Flatlarda büyük değişiklik- ler olmamıştır. Son fiatlar cins ve teslim yerine göre vagonu 48000 - No. 10 Âdemle Havva Bürhan CAHID Ben cevap vermeden otomobil durdu. Ve sırma elbiseli bir kapıcı oto- Mobile yaklaştı. İnerken Hayal gene İtalyanca bir şeyler söyledi. Onu tanıyorlar, Metr- dötel iki kat olup selâmladı. Hayal işaret ederek bir şeyler söyledi. SI sinyora! SI Sinyora. Biz odalarımıza çıkmcaya kadar — Bir saat sonra holde buluşu- Yuz. Dedi, — Hay hay. Ve boş koridorda bir kuş hatirliği İle uçar gibi yürüyerek kayboldu. Garson yüzüme bakıyordu. Hayalin arkasından öyle dalmışım &i! Kendime geldim. Garson beni oda- ma sokarken italyanca bir şeyler söyledi. <p Başımı salladım. sızca: — Bilmiyorum, dedim. Fransızca Arpa piyasası İç piyasalarda : İstanbul mmta- kası arpa piyasası gevşektir. Çayır mevsiminin başlaması üzerine büyük muameleler olmamaktadır. Fiatlar ; Son hafta 3,75 - 3,87,5 dır, Eğe mıntakasında da arpa piya-| sasi durğundur. Onbeş güne kadar yeni mahsulün piyasaya &rzi bek- ienmekteğir. Fiatlar 4,125 kuruştur. Mersin mmtakasında da arpa pi- yasasında gevşeklik ve fiatlarda ha- ff düşüklük görülmüştür. Son fiat- lar şunlardır: Son hafta Geçen hafta Ceyhanda Osmaniyede 35 35 Konyada 3,78 3,04 Samsun arpa piyasası (taleplerin fazlalığı yüzünden (isteklidir. Fiat- larda tedrici bir düşüklük görüldü. gü bildirilmektedir. Son fiatlar : Samsunda 4,10-4,37T5 Kuruş Çorümda 530-530 , | Dış piyasalarda : Hamburg bor- sasında fiatlar 100 kilo basma cif Hamburg Holanda Flörini olarak şöyledir : La Plata 64/65 kiloluk Nisan 3.30 Hi, 2,75 3 Çiroz mevsimi hareketsiz geçiyor Bü yılım çiroz mevsimi, İstanbul civarmda tek mahsul almmadan bit- miştir. Her yıl bilhassa Adalar'a Bo- Zaziçinin yukarı kısımlarında kuru- lan çiroz sergileri tonlarla balık ku- rutur ve bunlardan mühim surette ihracat yapılırdı. Bu sene, bilhassa Yunanistandan da mühim talepler vâki olmasına rağmen, uskumru tut- mak İçin her tarafta kurulan dalyan lardan hiç bir mahsul alınamamış ve binnetice sergiler bomboş kalmıştır. Esasen bir ay için kurulan sergilerin bozulmasına başlanmıştır. Evvelce de yazdığımız gibi, bu vaziyete, bu sene bol mikdarda torik çıkması se- bep olmuştur. Karadenizden bol bol akan torik cereyanları uskumruları daha büyümeden imha etmiştir. söyle! — Bir şey istiyor musunuz? — Hayır. Hayal'in hakkı var. Çok kibar bir otel. Döşenişinden, yapılışmdan bi- le belli, Hemen üstümdeki tozlu 86 yahat elbisemi attım. Yandaki ban- yo odası adeta bir salon, Burası bir palazzo, Soyununcıya kadar dolması için banyonun musluğunu açtım. A- man Allah, Öyle bir sicak su bogan- dı ki hortum gibi. Bizim Feneryolun- daki köşkün banyosu ömürdür. Ba- bam o kadar meraklı olduğu halde böyle bir banyo dairesi yaptıramadı. Bizim banyonun suyu öyle sıska akar ki mübarek Taşdelen yahut Çırçır sanırsam. Ben daha çoraplarımı çıkarmadan banyo doldu. Şu genç kız hakikat tabiat sahibi. Vakıa ben şimdiye kadar lüks bir 0- tel amma burası belli ki yüksek bir palas. Acaba fiatler na- sıl? Herhalde gece için pek yikim olmaz. Fakat birşey var. Paraları tabif benim (vermem lâzım. Gelirken taksi parasını biz vermedik. Otelden verdiler, Peki ama fatura kime gelecek. Bu endişelerle suya daldım. Allah İliklerime | razı olsun gu kızdan. Oh. | Devlet Bankası Sovyet Rusya Sövyet Rusya Devlet Bankası, kıy» metten düşürülmüş ruble esasma gö re hazırladığı ilk blâçosunu neşret- miştir. Malümdur ki altın karşılığı eski - den 13 franktan biraz fazla olan rub- le, evvelâ 14 Teşrinisani 1935 tarihli kararname ile turistler için, bilâha- rada 1 Mart 1936 tarihli kararname İle Ticaret ve Finans için 3 frank olarak tesbit edilmişti. Bu suretle rublenin altın olarak mukabili O gram 0,7742 den 0 gram 1,17691 e inmiş, ve bir gram allınin ruble olarak kıymeti, 1,2916 dan 5.63 rubleye çıkmıştı. Yapılan Devaluasi. yon bu suretle yüzde 77,15 e baliğ olmaktadır. Sovyet Rusyanm altın rezervi, bu yeni tarif Üzerine yeniden takdir €- dilmektedir. Fakat Sovyet ihraç mü- essesesinin altm mevcudu, para Üze- rinde yapılan bu ameliyeden çok ev- vel, Sovyet topraklarından istihsal olunan altınlarla fazlalaşmıştır. Bu mikdar 1 Teşrinlevvel 1927 de 173 milyonken, 1930 Teşrinisanisinde 484 milyona, ve 1932 Temmuzunda | 678 milyona, 1933 Temmuzunda 779 milyona, 1934 de 823 milyona ve 1935 Nisanmda 858 ve ayni senenin Teşrinlevvel aymda 963 milyona yük selmiştir. Yeni kıymetten düşürül - müş ruble ile ölçülürse bu mikdar şimdi 4.208 000.000 dur. Bununla beraber, 1 Nisan tarihli bilânço, bu altın mikdarmı 1 milyar 404 milyon olarak göstermektedir. Aradaki fark, yani 2,800 milyonluk Finans komiseriiği tarafından bel'e- dilmiştir. Zaten kapitalist devletler, (meselâ 1928 de Fransa ve 1936 da Belçika), banka altın mevcudunun yeniden takdiri kıymet edilmesinden sonra hâsıl olan neticeden hazineyi istifade ettirmek hususunda birer misal teşkil etmislerdir. Fakat bu sefer devlet, eski âdetteti daha başka şekilde hareket etmiştir. Zira altının yeniden kıymetlendiril « mesinden, bankanm. madeni rezervi- nin bir mikdarınr almak suretile is- tifade etmiştir. 1935 Teşrinievvelindeki 963 mil- yon ruble 740.000 kilo altına müsavi idi. Halbuki 1936 Nisanmdaki her birisi 3 er franklık 1.404 milyon rub le ancak 249.000 kilo altına tekabül etmektedir. Rus hazinesi, ayni zamanda ecne- bi dövizlerinin tekrar kıymetlenme- sinden de istifade etmiştir. Bunlar bankanm aktifinde 1935 de 34 mil- yondu, ve rublenin kıymetten düşü- rülmesile 148 milyona yükselmişti. Halbuki 1 Nisan 1936 da dövizlerin mikdarı 114 milyon ruble olarak tak- dir edilmiştir. Dahası var: Altından başka diğer kıymetli madenler, o (meselâ plâtin, gümüş) bankanm bilânçosundan kay bolmustur. Halbuki bunların mikda- rı evvelce 7 milyondan fazla idi. Bu suretle Sovyet Rusyanın Dev. let Bankası sadeleştirilmiş, fakat kuvvetlendirilmemiştir. Bundan baş- İ ka, tedavüle çıkarılan kâğıt paranm mikdarı 5 milyardan 5 milyar 935 milyona çıkmıştır. Bu suretle altın karşılığı yüzde 23 tür. Halbuki ks- TAN BORSA - PİYASA 30 NISAN PERŞEMBE Para Borsası Sterlin cı Oo 622— 1 Dolar 123 120m— 20 Fransız frangı 164. 167.— 20 Belçika frangı 80.— si— 20 Drahimi 20— 23— 20 İsviçce &r. o $15— Oo B15— 20 Çek kuron o 8ö— 92 20 Ley 3— 150 20 Dinar 1— 52,— Liret vesikalı © 192.— 198. Florin 82,0 s4— Avusturya şilin — 22— Bi. Mark 28— 32— Zu 22.50 70 Pengo 71— Be Lora 2 2 Yen He İsveç kurna... â 31.— 3m Altin g2 Sir Banktot M— Mi Çekler Paris üzerine 12.00 İngiliz üzerine 622. Dolar 019,35 Liret 10.07.90 Belga 465 Cenevre 243,90 Lava 64.33.25 Florin 111,06 Çekoslorak 1922— Avustarya 42318 Mark 197,54 İsveç kurona BİLA İspanya pezeta 5.4193 Esham İş Bankası Mü Kupon kesik 82— agi 950 4 OL, Hamiline 8,00 Anadolu 95 60 2420 m. 2100 40.— Şirketihayriye Ağ Tramvay 19,75 Bomoati Nektar 8,95 Terkos Kupon kesik 12,35 Reji 145 Aslan Çimento 1045 Merkez Bankası 66.50 Osmanlı Bankası 425 Şark Merkez Ecranesi 445 Türkiye Mısır arasında anlaşma Türkiye - Mısır arasinda yeni bir Ticaret anlaşması yapılacaktır. Bu anlaşma münasebetiyle, Türkiye ve Mısır arasındaki ticaret münasebet- leri hakkında yaptığımız bir tetkiki kuru meyve almaktadır. Bilhassa Artvin ve Trabzonda yetişen iri yap raklı sert tütünler Mısıra ihraç edil- mektedir. Mısıra satılan eşya arasım- da yaş meyvelere de mühim bir yer ayırmak lâzımdır. Bilhassa elmaları- mızın baş müşterisi Misırdır. Bu se. | ne Misir, İzmirden kışlık mühim mik darda kavun almıştır. Türkiyenin Mı #ırdan aldığı eşyanm başmda meyve, ve yaş sebzeler bulunmaktaydı. Son birkaç sene içinde Türkiye - Mısır a- rasındaki ticaret münasebetlerinde bir daralış göze çarpınaktadır. “w Ticaret anlaşmasının, her iki memle ket mr -sebetlerini daha müsait bir vaziyete getireceğine şüphe yoktur. — —- — nuni karşılık yüzde 25 tir. Fakat şurası şayanı dikkattir ki, Sovyet Rusya bu gibi usullere kolay- lıkla müracnat edebilecek vaziyette- dir. Çünkü evvelâ: memlekette altin istihsalâtınm fazlalaşması, altın mev cudunun dalma tezayüdüne hizmet etmektedir. Saniyen: Rus ekonomisi, kapalı bir ekonomidir; Rus parası di- rije bir paradır. Vedaima himaye altındadır. (Bu sütunlar için gönderilecek mektupların “Evlenmele” - | | kaydile gönderilmesi ve mümkün olduğu kadar kısa olmas " Sonradan görme a — ii Feriköyünden Nejat imzasiyle: “Kırk dört yaşındayım. ve üç bu çuk senedir evliyim. Evlendiğim 8t- rada halim ve vaktim iyi idi. Büyük bir apartımanda oturuyor, hizmetçi, ahçı kullanıyordum. Yaşım geçkin olduğu için evlenirken müşkülpesen! olmadım ve basit bir ailenin güzel - ce taheil ve terbiyesi kıtoa kısın al dım. Onlar çok fakir idiler. Kendile- rine yardım ettim. Babasını iş güş | sahibi yaptım.Fakat 2 sene sonra işle rim çok fena gitmeye başladı.3, 5 ay içinde her şeyimi kaybettim. Bugün hizmetçi bile tutacak halde değilim. Fakat bu basit ailenin kızı elini sıcak sudan soğuk suya sokmak istemedi. ği için borç harc ederek geçiniyo rum, Ben buna Tazı olmuşken eşim gittikçe daha müşkül pesent olarak beni tahammül edilemiyecek bir hale koyuyor. Kendi ailesinin ha- yatın doğup büyüdüğü şartları hiç kale almıyarak şu iki üç sene benim le geçirdiği refah halinden ayrılmı- ya razı değildir. Bu gidişle elimde kalan üç beş parça malda gidecek ve borç gırtlağıma dayanacaktır..,, Tam manasiyle bir “sonradan gör me kadm tipiyle karşılaşmışsınız. Birçok “omanlara mevzu olan bu ti- pe karşı szimkâr hareket etmekten başka çare yoktur, Ona karşı ister lakayt, İster zayıf olunuz, beheme- hal kararınızda sabit, hesabımızdan şaşmıyacak bir tavrı hareket tutma- ya mecbursunuz. Yoksa hem onu, | hem hesabınızı kaybedersiniz. Eğer şimdiye kadar kendisiyle tam bir ha- yat arkadaşı gibi konuşmadınız ve O na vaziyetinizi iyice izah etmediniz- se bunu da tecrübe ediniz, bir müğ- det sonra vaziyetinizi ısl&h edeceği" nizi, fakat o zamana kadar sabret- mesini, bugünkü bütçenizin aranıza bir hizmetçi almıya bile müsait ol - epi anlatınız. Kabul el ne Reddedilen evlenme teklifi K. Özgen imzesiyle: “Tkâ ay oluyor ki, bir kızla tanış- mış, seviştiğimizi mektuplarla biri - birimize anlatmıştık. Onunla aramız da beş saatlik bir mesafe var. Ken - disine gene mektupla evlenme tekli İ finde bulundum. Hattâ bulunduğu verde akrabamdan birinin de tavas- sutunu temin ederek kendisini istet- tim, Verdiği cevapta daha yaşının müsait olmadığından ve tahsiline de- vam edeceğinden bahsetmiş. Kendi - si 19 yaşındadır. Bu cevabı aldıktan sonra da mektuplarla müracaatimi tekrar ettim, artık cevap bile vermez oldu. Anlaşılıyor ki, ben ona karşı ha raret gösterdiğim için o benden kaç- tı, Ne yapayım?,, Henüz evlenmek (istememesi pek dei cak bir şey değildir.. 19 yaşında bir kız, eğer tasilini ilerlet - mek isterse evlenmeyi birkaç sene sonraya bırakamaz mı? Sizinle alâ- kası iki aylık bir tanışıklık ve his yakınlığından ibarettir. Bu ka - dar yakmlık ona men bir karar verdi görünmemiş olacaktir. teklifte bulunmakla ie niz. Şimdi ayni bahsi BİS miyerek dostluğunuzü * meye çalışmız. * Çıkagelen İzmirden O, Kerim W İ “On iki sene evvel nüz hayatımı kasan idevrelerde bir genç kel idim, Aşkımız bizi her türlü fedakârliği dar kuvvetliydi, Dört MÜ tik, evlenecektik. ağ e tım kazanmıya # babamın ölümü beni Adü ledi. Orada bir sene rada mektuplaştık ve da kendisine behemehdl evleneceğimi ve beni beki dirdim. Halbuki um düfler beni oradan orayi memleket haricine attı. My mamız inkıtaa uğradı. 29. bi kızıyla evlenerek düm ve tesadüf bir gün © ki sevgilimle karşılaştı” evlenmemişti ve hâlâ besi Yüz yüze geldiğimiz ş 4 gizledir: ve onu avati gene gilti ve mektupla tuplarımda da hiçbir şey © yorum, Bununla beraber © lenmek ümüt etmiyen DU vutmak ve teselli etmek ©U değil mit, gö Hayır, doğrusu her geyi #5 tesadüflerin gadrini, evli “e zu, bunu kendisine hemef mediğiniz için duyduğ yazmak, sonra onun “e BİS | iğinizr ave ötüneyyer. OBü kendisine bilerek veya © verdiğiniz boş ümitleri WE başka neye yarar? : İki yaş farkı M. R. imzasiyle: “Bir seneye yakın bi beri 21 yaşlarında bir tam. Onunla konuştuğum lerinde öyle bir parlayı$ ki, bana sevgisinden zannediyorum. Fakat ne de hiç inanmıyorum. G* bazan (sen genç ve cahili Aramızda ik! yaş var. dayım, beni sevebilir mife Onun sizi sevmesi mes, Çünkü kendisinden beğ 09” çük erkekleri seven ve “8 beş on yaş büyük ka ler çoktur. Ancak sizi gören bu kızla sevişi henk teminine yarayıp ğını düşününüz. süphe imoktadır. kadar rahatlandım. Amma arasıra | bizim kaçan tren de aklımdan çik- mıyor, Şimdi kimbilir nerelerde? Oldu olacak! Artık ne yapsam kıy- meti yok. Babamın dediği gibi saka- hı ele verdik bir kere! İyi bir tabiatim vardır. Olan şey için üzülmem. Olmuş bir kere. Son- ra insan biraz da tesadüflere, tabia- te bırakmalı kendini. Çok düşünen çok yanılır derler, Dünyada Üzülsen de üzülmesen de herşey olacağına varıyor. Çok şükür üzülecek nem var. Tesadüf önüme şimdi ince bir mahlük çıkardı. Ben sinirli, ukalâ kadınlardan pek hoşlanmam amma Hayal o kadar değil, Ukalâlığı altın. da, samimi, şirin bir benliği var. Sonra nihayet bir Türk kızı, Oku- muş, okuduğunu da hazmetmiş. Züppe değil, Bizim bazı Kolejli kiz arkadaşlar gibi İngilizce öğrenmekle dünya ilmini yuttuk zanneden kuş beyinlilerden değil, Herşeyden evvel kadın olduğunu biliyor. Banyoda hem oğunuyor hem dü - şünüyorum, Öyle rahat ettim ki. Hayal bir sant sonra holde bü- Tuşmamızı söyledi. Giyinmeli, Elbise değiştim. 'Tarandım. Kaç gündür spor yaptığım yok. Vücudum hamlamış. Kolonya ile kafama yap- tığım friksiyon başımdaki hafif ser- semliği de giderdi. Çantalarımı kapadım, zile bastım. Garson gelince İşaret ettim. — Aşağı indiriniz. Ve asansöre gitmeden merdiven - lerden indim. Hayal daha gelmemiş. Geniş ve yeşil yapraklar arasnda bir salon. Işıklar içinde. Tenha.. İki masada ya Amerikalı, ya İngiliz ol - dukları anlaşılan kadınlı erkekli iki grup. Çene çalıyorlar, Ortadaki masa üstünde seyahat tarifeleri var. Onları karıştırırken yan gözle bunları seyrettim. Bana daha yakın olân masada sarı saçlı bir genç kadın var, Gözlerini benden ayırmıyor. Mavi gözleri projektör gibi üstümde, Fena da değil, Yaşım pek dolgun değil ama, bo - yum kadınları aldatıyor galiba. Is - tanbulda Gözetpede yenç bir kadm- la sevişirdim. Çok zeki bir kadındı. O kadar teklifsiz ahbap olmuştuk ki, her şeyi konuşurduk. Bir gün be- nim havailiğimden şikâyet ederken dedi ki: — Seni o kadar anladım ki, ken- din bile kendini benim kadar bile - mezsin. Ve sonra neler söylemedi ne- ler. Sözde beni anam, babam şi-| martmışlar. Yüz vermişler. Hoppala büyütmüşler. Vücutça da kusursuz bir gençmişim. Uzun boyum, kemik- Mi ve sinirli vücudumla muntazam başım kadınların hoşuna gidiyor - muş. Gözlerimin tarif edilemiyeceği karmakarışık bir rengi varmış. Yeşil den sarıya kadar her renkten cımgılı gözlerimin öyle vahşi bir bakışı var- mış ki. Ve bunları söyliyerek saçla- rımı yakalamış: -— Hele bu kafa. Hele bu mağrur kafa! Diye acıta acıta çekmişti. Doğrusu o güne kadar kendimin nasıl bir erkek olduğumu ben de bil- miyorum. Bana sırasına göre şima- rık, küstah diyen kadınlar da oldu. Oldu ama bu diyenler de peşimi bı- rakmıyorlardı, Sonradan anladım aj beni şımartan anam, babam değil a- sıl bu kadınlardır. Şimdi Ingiliz kızınm gözünü bana diktiğini görünce, Göztepeli genç kadmı hatırladım. Acaba İngiliz ki- 21 ne tarafımı beğendi.Her halde ho- şuna gitmiş olacağım ki, pervasızca yanındakilere ehemmiyet bile ver- meden bakiyor. Hayal de görünmüyor. Aklıma bi- letlerimi aldırmak geldi, Metrdoteli buldurdum. Benim rus letleri yerine Nis için bil zımdı. Nise biri saat on bir © de sabaha karşı iki tren gi yal bana önce lâkırdı # trenin sabaha karşı kalkâ$ lemişti. Sonra benim de *” mem kararlaşmca: — On bire kadar 1 Dört saatte yemek yeri niriz demişti, Her hald€ çuk treniyle gideceği. Biletleri sipariş e 9 düğüm zaman Hayal €ği ” Onu az kalsın Bu sefer çok şik sir yi tayyör giymişti, Bu 0) Otomobiller bile bu i suni. Top rengi diyorla” — Yemek yiyelim mi? sig Yeni kıyafetini beğe” > latmak için: — Müsaade ederse seyredeyim. O kadar şi niz ki! Kadife gözlerinde hik a