caz 6 TAN EKONOMİ PİYASA VAZİYETİ Trakyadan gelen haberlere göre Anadoluda olduğu gibi orada da Zi- raat vaziyeti iyidir. Bundan bir haf- ta evvel donların zirâsta zarar Vere- ceğinden endişe edilmişti. Halbuki donların yalnız meyve ağaçlarma za- rarı dokunmuştur, Arpa, buğday 2e6- riyatı dondan müteessir olmamışlar- dır. Havalar böyle giderse bol mah - sul almak suretile Trakya zürramm yüzü gülecektir. Mahsul hakkında her taraftan gelen bu iyi haberlerin buğday fiyatları Üzerinde tesiri gö- rülmektedir. Dün borsada yumuşak buğday üzerine 6 kuruşa kadar mu- amele olmuştur. Sebze fiatleri Evvelce yazdığımız gibi, yiyecek eş yasmda umumi bir surette bir fiyat i başgöstermiştir. Yaş seb. zelerin fiyatları gittikçe düşmekte - dir: İzmir ve Adanadan piyasaya bol mikdarda sebze gelmektedir. Kabak fiyatı 15 kurusa, bakla ve bezelye £i- yatları 7 buçuk kuruşa kadar satıl maktadır. Yaş mevvelerin ucuzlama- 8ı yüzünden, kışm çok sarfedilen ku- ru sebzelerin fiyatları da düşmekte- dir. Bilhassa kuru fasulyenin sarfi - yatı pek azaldığı gibi, fiyatı da düş- mektedir. Et ucuzluyor Et fiyatlarma gelince, bu sene ha- valar her tarafta müsait gittiği için hayvanlar iyi beslenmistir. Fiytlar gün geçtikçe düşmektedir. Asmaal - tında sığır eti 40 kuruşa, ku Tuşa kadar satılmaktadır. Trakyadan Yunanistana #on bir iki hafta içinde bol mikdarda kuzu ihraç edilmekte- dir. Yunanistana ihracat yapılması ku zu fiyatlarının düşkünlüğüne mâni olmuştur. Çilek fiatleri Meyve fiyatları da ucuzlamakta » dır. Çilek fiyatı bazı yerlerde 40 ku- ruş, fakat pahalı mal satmağı İtiyat edinen bazı manavlarda 5 0- 60 kuru ga kadar satilmaktadır.Bir iki hafta | s.nra, Ereğliden piyasaya çilek gel- dikten sonra fiyatlar daha ziyade düşecektir. Alınan bir habere göre, Ereğlide geçen seneye nisbetle daha bol çilek elde edilecektir. Fındık son hafta muamelesiz geçti İstanbul fındık piyasası son haf- ta içinde muamelesiz geçmiş ve fi- atlarda 2 kuruş bir düşüklük kayde- dilmiştir. Son fiatlar şöyledir: İç 44, kabuklu 25 kuruştur. Yeni fndik rekoltesinin geçen sene mahsulünden daha yüksek ol- mıyacağı ve fakat kat'i tahminlerde bulunabilmek için biraz daha bek - lemek lâzımgeleceği ilgililer tara - fından beyan olunmaktadır. Fındık ağaçlarında görülen karanfillerin mahsulün az olacağı kanaatini te - yit eder mahiyette olduğu ilâve edil. mektedir. Dış piyasalarda: Almanya fındık piyasasında birkaç - haftadanberi görülen gerileme cereyanları son hafta içinde de devam etmiştir. Pi- yasanm gevşekliği fiatlarda da dü- şüklükleri mucip olmuştur. İç fındıklar için son hafta içnde 100 kilo başma cif Hamburg 49 li- raya kadar teklifler yapılmıştır. No.6 AÂdemle Havva Bürhan CAHID Hepsinin şık şık defterleri var. Şiirlerini özene bezene temize çeki- yor, ezberliyorlar ve okumak mera- kı yaratmak için gözlerimizin içine bakıyorlar. Nekadar da keskin sevgileri var. Maşukalarını öyle anlatıyor, aşkla- rını öyle ballandırıyorlar ki, insan bu ilâhi mahlüklara kulaktan âşık kesiliyor. Yanyana oturduğumuz bir arkadaş var. Dehşetli şiir me- rıklısı ve tabi âşık. Bir gün coğ- rafya dersinde hoca harita üstünde behirleri, dağları anlatırken önüme bir kâğıt uzattı. Okudum: Coğrafya çalış otur, bütün gün, Girmez kafama fakat, ne müm- kün! 'Tabif güldüm. Hoşuma da gitti. Fakat bizim fiskosumuza hoca kız- dı. İkimizi de haşladı. Bu arkadaşlar el yazısı ile bir de edebiyat mecmuası o çıkarıyorlardı. Beni de aralarına almak İstediler. 1 50 ku | Ormanlardaki Kereste fiatleri iç Ziraat Vkâleti, ormanları koruma maksadile, mahalli ihtiyaç için bile dışarıdan kereste ithaline karar ver- mişti. Bu kararı tatbik etmek için orman katiyatı azami derecede tahdit edilmiştir. Bu tahdit bâdisesi, piya- sada ne gibi tesirler yaptı ? Bu mese le hakkımda alâkadarlar nezdind. tahkikat yaptık. Elde ettiğimi lümatı aşağıya yazıyoruz: Orman katiyatının tahdidi kereste fiyatlarmı yükseltmiştir. Esasen, Türkiye keresteleri, Gümrük mania- İlarma rağmen Romanya keresteleri- ne rekabet edemiyordu. Katiyatın tahdidi, rekabet imkânlarını büsbü- tün ortadan kaldırmıştır. Kereste pa halılığı, ihracat maddelerimizi ehem miyetle alâkadar eden bir mesele ha- line girmiştir. İhracat maddelerimizi, dünya pazarlarma daha ucuza sev- ketmek çareleri aranıldığı bu sırada, kereste fiyatlarının pahalılaşması,ih racat tacirlerini ciddiyetle alâkadar etmektedir. Başta yumurta tacirleri bu vaziyetten şikâyet etmektedir. İ Yerli kereste fabrikaları, yumurta İ sandığını 65 kuruşa teslim etmekte» dir. Halbuki Romanya kerestelerin- den bir yumurta sandığı 5ö kuruşa mal olmaktadır. Arada 10 kuruş ka- dar bir fark vardır. Halbuki Türko- fis, ucuz yumurta satılması için bir yumurta sandığnın 25 kuruşa mal olmasın! ileri sürmektedir, Yumurta ihraç eden mmtakalarda, sandık me- selesi olduğu gibi, İzmirde de kütü meselesi bir şikâyet halinde devam etmektedir. İzmir tacirleri, dünya pi- yasalarina ucuz mal satmak İçin, ucuz kutu tedarik etmek ihtiyacında INe yalan söyliyeyim hevesim vardı. | Fakat onlar gibi yazamıyordum. Ba- na: — Sen hikâye yaz. Tatlı tatlı an- atıyorsun. Tatlı tatlı da yazarsın, dediler. Tecrübe edeyim dedim. Fakat ben onlar gibi bir türlü hulyalı, rü- yalı, renkli, çiçekli şeyler çıkaramı yorum. İlk defa hatırıma bir yaz hatırasını yazmak geldi. Bizim Çif- tehavuzlar, Feneryolu tarafı bahar- da çok güzel olur. Çayırlar, çiçek- ler boyu geçer, Bu çalılar ve çayır- lar arasında kelebekler, tarlakuşla- rı, kuyruksallıyanlar gibi bende haylâz ve serseri gezer, dolaşırdım. Bir gün eve bir alay misafir gel mişti. o Çoluklu çocuklu. Dayımın karısı, çocukları, ahbapları, onların akrabaları. Annem misafiri pek se- ver. Evin içi nekadar kalabalık olur- sa o kadar keyiflenir.Babam da aksi nedir ya. Neiseo gün biz irili ufaklı, dişil erkekli bir düzüne ço- cuk, daha doğrusu genç kiz ve yarı delikanlı bahçeye sığımadık. Aldık başımızı, Çiftehavuzlara doğru yol- landık. Armut tomurcuklarını pat- latan bir güneş tepemizde, havada iç gıcıklayıcı bir çiçek, bir bal ko- kusu var. Adam boyu yükselen ot- kat'iyatı tahdit | yükseldi, bunun in tedbirler alınması isteniyor dırlar. Halbuki yerli keresteler paha- Lı olduğu için, kutular da bu yüzden pahalılaşmaktadır. Maamafih alman bir habere güre, hükümet, üzüm ve incir tacirlerinin bu tarzdaki şikâyetlerini haklı bul- muştur. İktısat Vekâleti dışardan kutuluk kereste ithaline müsaade 6- decektir. Fakat bütün bunlarla me-| sele halledilmiş değildir. Kereste fi- yatlarınm pahalılaşması, yalnız. yn- murta ve Üzüm, incir tacirlerini alâ- kadar etmez. Kereste, herşeyden ev- vel, inşaat malzemesidir. Türkiyenin her tarafımda Inşaat işlerine ne ka - dar ehemmiyet verildiği malümdur. Bilhassa göçmenler için yeni yapılan evlerde, kereste fszla mikdarda kul- lanılmaktadır. Imar ve iskân işleri - nin geniş mikyasta tatbik edildiği bir memlekette kereste fiyatlarını bu seviyede bırakmak doğru değildir. | Kereste fiyatlarını artıran sebeplerin yanımda, ormanlardaki katiyatm tah dit edilmesinden ileri gelmektedir. Zirant Vekâletinin ormanları koru- mak için katiyatı tahdit etmesi çok doğru hareket olabilir. Fakat bu tah dit keyfiyeti, ihracat maddelerimizin ambalâj fiyatlarma menfi bir tesir yaptığı veyahut imar ve İnşaat işle- rini tazyik Zi zaman, bü mesele üzerinde tekrar durmak icap ediyor. Bu vaziyet karşısında orman katiya- tma vezedilen tahdidatın kerestefiyat larma bu derecede tesir etmiyecek bir şekle getirilmesi zaruri görülmek tedir. Alâkadar makamların bu me-| seleyi tekrar tetkik ederek, hem or- manlarımı-, hem de kereste fiyatla- rmi ucuzlatmak yolunu bulmak sure tile bu işi telif etmeleri lâzımdır. la» yüzümüzü ısırıyor. Denize doğru uzayan bü derin ça- blık ve çayırlıkta bir saklambaç o- yunu icat ettik. Saklanmağa ltizum. yok. İnsan o)- | duğu yere sırtüstü yatmak değil, biraz çömelse kimsenin görmesi ih- timali yok. Denizde yüzer gibi çayı- va daldık. Ham, yabani ot kokuları içimi gıcıkladı. Misafirler arasmda (Amerikan kollejine giden bir Leylâ var, Haşa- rı, inatçi bir şey. Daha yemekle atışmağa başlamıştık. İlk defa ebe o oldu, Kur'a çekmiştik, Ona düşünce kendimi tutamadım, güldüm. Kız dı. Kızarsa kızsın. Kabahat benim değil ya, Kısmet bu.. Bana çıksay- dı o kederlenecek miydi? Gülüşüme sinirlendiğini hissettim ama aldır. madım. Onun gözlerini bağlamak lâzımmış. Bu işi de bana vermesin- ler mi? Mendilimi çıkardım. — Gel bakalım kolejli banım,| dedim. Kurbanlık koyunların göz-| lerini böyle bağlarlar. Sinirli bir hareketle mendili elim- den kaptı. — Zahmet etmeyin. Gözlerimi başkasına bağlatacak kadar gözü | kapalı değilim! eme ee BORSA - PİYASA 27 NİSAN PAZARTESİ Para Borsası Alış Sterlin 61ı8.— 1 Dolar 123— 20 Fransız frangı 164,— 20 Belçika frangı 80.— 20 Drahmsi 20. 20 İsviçre Er. 20 Çek kuron 20 Ley 20 Dinar Liret vesikale Florin Avusturya silin Mark Zor Pengo İsveç kuronu Altın Banknot Çeki Paris üzerine İngiliz Üzerine Delar Liret Belga Çenevre Lera Florin Çekorlovak Avusturya Mark İsveç kuronu İspanya pezeta Esham İş Bankası Mü. Kupon kesik de t 1, oo Hamiline a 6 i Anadoli Bomonti Nektar Terkos Kupon kesik Reji Aslan Çimento Merker Bankasi Ormanlı Bankas: Sark Merkez Eczanes İstikrazlar Türk Borcu İ n Ergani A. B. C.K. kesik Sas A kesik Mısır Tahvilleri 1903 TI 90.50 1911 HI Ka. kesik 83.50 Tahvilât Rihtem Anadolu I veli Kupon kesik ui Anadolu Mümessil Tiftik fiatleri son hafta sağlamlaştı İstanbul tiftik piyasası son hafta içinde sağlam geçmiştir. Piyasada kâfi derecede stok bulunmadığından sağlamlığın önümüzdeki haftalar i - içinde dahi devam edeceği anlaşıl - maktadır. Son fiatlar şöyledir; Son hafta 00-04 83-84 18-19 Oğlak Birinci Orta mal Deri Tı Sarı Tı Eskişehirde mevsim malı tiftikle- rin kilosu 75-80 kuruştur. geçen seneye nazaran yüksek fiatlar- la muamele görmüştür. Piyasa canlı- deri tiftikler 55 kuruştur, Ve dik dik yüzlime baktı. Ötekiler: — Kendi bağlasın ama kontrol edelim. Açık yer bıra'xmusın, dedi- ler. Leylâ sert hareketlerle mendili sesinden bağladı. Şimdi hepsi etr&- fa, çayırın içine, çalıların arkasına birer kertenkele gibi süzülüp git- mişlerdi. Ben deen yakın bir böğürtlen kümesinin arkasına, adam boyu ot- ları içine uzandım. Etrafımda -“*- lar vıztidıyor, kelebekler kanat çir- pıyor, keskin bir bal ve çiçek koku- su nefeslerimi gıcıklıyordu. Tiz bir ıslık sesi ile beraber dayr- min oğlu Haydar bağırdı: — Oldu! Çıt yoktu. Herkes saklandığı ye- re yapışmış olacaktı. Ben de iki kalm ballıbabanm arasma kafamı sakladım. Gömüldüğüm yulaf, ya- bani ot başakları tistüme kapanmış gibiydi. Yüzükoyun! devekuşu gibi uzanmıştım. Yeniden biri ebe olun- için yemek üstüne kendimi adam- akıllı verdim. Adeta içim geçer gibi olmuştu. Birdenbire bir ayak sesi duydum. Mersin mıntakasında: Konya piya- sasma yeni tiftik mahsulti gelmiş ve dır. Flatlar beyaz tiftiklerin 50.70.25 gözlerinin üstünden dolaştırıp en- cıya kadar buradan çıkmıyacağım | A. Tetik imzasile: “Bir evi idare etmeğe müsait ge- lirim var, Evlenmek dstedim, bir - çok teşebbislerde bulundum. Hiçbi- ri faydalı olmadı ve yaşım yirmi sekize geldi. Derken karşıma ya ken komşularımızdan bir kadın çık #8. Bu kadın otuz yaşına yakın bir duldur. Omunla bir mukavele yap- İtil; o bir kız evlâdı olan bir adam- la evlenecek, kızını bana verecektir. | Orun emeli küfvü olan ve benimle evlenmeğe yaşı müsait bir Kızı Dbu- Tanan iyi bir koca bulmak iken üç senedenberi bekliyoruz; bu kadın kendisini mes'ut edecek birçok | er- keklerle tanısh. Fakat hiçbirisi ğe- Hinlik kız evlât sahibi olmadığı için hepsini reddetti. Eğer aramızdaki yağ Jarkı olmasa ben tereddütsüz kendisile evlenirdim. Hâlâ bu mu- kâvelemiz devam ediyor. Ne yap- malım?” İçinde karşılıkir aşk taahhütleri de bir mukaveleye girişmişsiniz. Şuna idikkat ediniz ki omukaveleniz maz- but ve müseceel olmasa bile yeni ka- İnuna göre muteberdir. Alâkanız xizi birtakım mes'uilyetlerle bağlamak - tadır. Bu mukavelenin bir tesadüfe bağlı olan hükmü tatbik edileme- dikçe devamını taahhüt etmişsiniz. O tesadüf — yani dul kadının evlendi- recek bir kızı olan erkekle evlenme si — kolay kolay ele geçmez. Bunu siz de görmüş ve anlamış olacaksı. nız. Onun için ya mukaveleyi he men feshettiğinizi kendisine bildire rek ve birkaç ay kendisile selâmı sa- bah) keserek beklemeli, ondan sonrs serbestinizi elde etmelisiniz; yahut kendisile rabitanızı tescil ettirmelisi- niz. Aranızda sizi tereddüde düşü- ven bir iki yaş farkı görünüyor. Eğer pek ziyade sevmekte devam etseniz. bu farkı gözünüz görmezdi; tereddü- de düşmezdiniz. Mademki kendisile mes'ut olmakta müteredditsiniz, bun. dan dolayı meçhul evdeki kızı bek- leyip duruyorsunuz. o Hemen makul bir yolda kendinize başka bir eş ara- yiz. * On beş seneden sonra 'Tekirdağından M. Eren imzasile: “Daha pek genç yaşta iken am- camın kızını sevmeğe başlamıştım. Arada suda bize gelir, benimir oy- nardı, Fakat o benden biraz büyük tü, Kendisine hiçbir şey açılamas- dım. Yalnız onu uzaktan seyretme ten zevk duyardım. Aradan zaman geçti. Kendisini kaybettim. Uzun müddet ayri yaşadık. O İstarbulda oturuyordu. Ben ise Tekirdüğına taşınmıştım. Ben bu çok genç yaş- taki sevgiyi gelip geçici bir şey zün- netmiztim. Kendisine talip olsam muhakkak benimle evlenmezdi. Çün kü elimde ekmeğim yoktu. Üstelik o bizim aileden daha zengindi. Göz- leri daha büvükte idi. Ne ise, ben aşkımı içimde saklıyarak onu urut mağa çalıştım. Nitekim dediğim çıktı, Bir gün haber aldım ki, zew gin bir lücrarla evlenmiş. Hattâ bir de çocukları olmuş. Geçenlerde İstanbula geldim... Onu | ziyaret et. Topraktan gelen 8es ne garip akis- ler yapıyor. Otların hışırtısı kuv- vetlendi, bu seslerin gittikçe arttı. ğına göre. Sakm Leylâ izimi keş- fetmiş olmasın. Başımı da kaldıra- mıyorum. Kulaklarım tavşan gibi kirişte. Handise başımı o ballıbabaların köküne yapıştıracağım. Ben kertenkele gibi yerlere Ya- pişmak için kendimi sıkarken bir- denbire saçlarıma biri yapışmasn mı? Bu da kim olabilir? Her halde ebe değil, O. beni görmüş olsa keyfin den avaz avaz haykırıp herkesi ba- şma toplar. Zaten intikam almak için bahane arıyor. Peki ama ben saklanırken etrafımda kimse de yoktu. Saçlarıma yapışan el o kadar kuvvetle sıkıyor ki başımı çeviremi- yorum, Ellerime dayanarak şöyle bir çabaladım ve birdenbire balık- lama dönüp yüzümü havaya çevir- dim. Karşımda kimi görsem.. Ley- li. Elindeki mendili gösterdi: — Gözlerini bağlıyacağım. Beni nasıl da görmüştü. — Peki neye ebe var diya bağır. |0u2 da Rururuns 'madmn? gizli göründüğüne göre hayli garip! mek istemiyordu bir yerde beni ediyordu. Onu hâlâ içine bakmaktan yordum. — Derede: duk. O sinemala berinden — bahset yeniden müthiş kuyordum. ğum aşkımı yim mip” İdemki bir defa e tâ bir çocuğu bil karşı söylemiyorsunuz. daha doğrusu #i bşarâk yine unu! senesi, işinin iyi tin katanamad evlenmemizi geri nin geri çekilmi Sizi üç senedir av İki çocuk Nişantaşından “Yirmi bir ya yirmi yaş büy tem, İki çocuğ dört sene evvel Ev yıkmak doğru di haline bırakmak olur. Eğer kendisi ayrıl blm ederse o zaman başk& mektubunuzda yalnız ki dan bahsediyorsunuz. bir alâkası . karşısın Otuz yaşını bulmuştu. benim on altı, on iken sevdiğim hatlarım Içimde gür yi rip bir hissin kabardığımM ci seviyordum. © kendimi dum. Onun yanından m te rdan b ti, Moda setti, Her kelimesini bir DÜ nağmesi gibi dinliyordum bir ışte. Fakat sevgimi aç Sonradan duydum Ki, Jilmiş. Evlendiği o adamt muş.. Ben bu vaziyeti8 “ei yım? On beş sene i kendisine deği, wlenmiştir, e vardır. dahi olup © Sizi ize karsi yoksa ne yapacaksınız? bu sevgiyi on beş sene uyu” unu bir defa daha görmü itabilirsi “Üç senedenberi nişi gitmedi ğin bıraktı. ae bir.iş sahibisolduğu hi ik bahanesile evlenmek!" Şimdide » taşraya-tayin 5 ihtimalini eri sürüyor. uma baska bi genç cıktı hel nikâh etmeğe razıdır srnrmazı basmam Nişan her zaman, iki kah? e fı vutan ni esile tk inanmamakta haklısın ef ondan ayrılmak için henüf “eğ ğiniz ve yeni tanıdığınız 9 Jlaşmakta acele etmeyiniz. » lu bir b€ Zehra im sondan bir adar u VU ” ayrılmış. Si kendi yanında kalmış. O tığına göre karısı bir vişerek kaçmıştır, Çok derece hassas olan bu (| nirsem mes'ut olabilir k Karısı ile neden ayri! nu kendiniz tahkik edinif, tiriniz. Gösterdiği sebep “ seviyorsanız ve bu sevgi mıyan iki çocuğun olmanıza hiç engel © Yüzüme acır baktı. gibi, — Kendin haber ver: vini bağlıyayım da.. Buna ben de razi Başımı salladım: Ni — Ver mendili ben ; tarım, İş inada bindi. tum. Çekişmeğe başladık. ucunu yakalamıştı, OnU için ben de bileğini Leylâ da sol koluma diz üstüne kalkmış eni rı gibi boğuşuyordu! tan parçalanmıştı. Simi 1sirr, zi yer gibi, çarpışıyorduk. kızdı, başka çare de üstüne atılıp kerttim. Fakat bu değişen mücadele kuvvetim! Leylâ'nın saçları dilek gibi pembe leri ateşlenmişti. x. MEM Spore Onu kıskı onuruma ( dokunu; bulamı rm Bir m giti dağılım Kazim aktedilen garip mukavele Faküt * Geri kalan nişöf © Eyüpten Ferda imzasilei yükün gi letecek kadar küvvetli anfi var ö Bir hamlede elindeki Sİ Sr .İ Â A |