5 TAN 26-10-9035 ez ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler YUNAN KRALLIĞI Yunanistanda Büyük Şenlikler Yapılacak! Bir Yunanlıya Göre Dünya Yerin- den Oynıyacakmış! iğ Kondilis esamble “Le Jowrnal” den: Cümhuriyetin lâğvındanberi, Yu- nan monarşistleri kadar mex'ut, onlar kadar sabırsız insanlar görmedim. Oyle zannederim ki, sonbahar hava- smmm mükemmel olmasına rağmen, kralın döndüğünü haber veren boru #eslerile uyanmak için bir ay mite. madiyen uyumağa rar olacaklardır. Daha bugünden büyük törenler yapı- lacağı haber veriliyor. atta bütün filonün, kralı Pireye muzafferane bir şekilde getirebilmesi için yüz kilo- metre kadar uzağa gideceği haber ve- riliyor. Şenlik programı henüz ya pümamıştır. Fakat tanıdığım ve kraldan ziyade kral taraftarı olan ve mübalâğada bir Marsilyalıyı geride bırakacak bir zihniyette olan bir Ati- nalınm sözüne bakılacak olursa “dünya yerinden oynıyacaktır!”, Bu adam bana dedi ki: — Heyecan m1?. Bana bir heyetan- İr nümayisler yapılıp yapılmıyacağını soruyorsunuz. Fakat bayır... Heye- canlı nümayiyler o olmıyacak, fakat çılgınlıklar olacaktır? Mület te büyük bir neş'e içindedir. Fakat bu sözümden cümhuriyetin bü- tün taraftarlarını birdenbire kaybet- tiği manası çıkarılmamalıdır. Burada bilhassa eski Yunanistan köylüleri. nin ve ahalisinin mühim bir kısmının hissettiği memnuniyeti ksydetmek istiyorum. Bunlar Kral İkinci J. No 33 HINÇ EDGAR WALLACE Altmış yaşlarında zannedilebilitdi. Çünkü bu adama yaş tahmin etmek © kadar müşkül bir şeydi. Kabarmış beyaz sakalları, kimbilir belki de ha- pishaneden çıktığı gündenberi ustura yüzü görmemişe benziyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü, burna da tabii renginden kırmızıya da değil de, maviye geçmişti. o İki ellerini pantalonunun ceplerinden hiç çıkar. madığına bakılırsa, galiba bu eller askı vazifesini görüyorlardı. Kaldırı- mm kenarında durmuş, ıslıkla bir hava çalıyor, ayağı ile de tempo tu- tuyordu. Genç kız endişeyle sordu: — Bari şu mektubu siz alıp bak- saydınız.... Belki mühim bir şey ola- bilir. — Ben de onu düşündüm. Fakat mektubu istediğim zaman herif tını astr. . — Kim göndermiş acaba? — Onu da söylemiyor. Şimdi biz Brixan denilen karışık muammayı bir tarafa bırakalım da Roselle'imize gelelim. Bu kuledeki sahneyi tashih önünde nutuk söylerken j'un ve babası Kostantin'in resimleri» ni dini bir hürmetle saklamışlardır. Onlar, bu resimleri, dini resimler ya- nında odalarmın duvarına asmışlar ve hergün onlar için dum etmişlerdir. Bu halkın mühim bir kısmı haki- katte Kral Jorj'un ne olduğunu bil- miyorlar. Hatta bazıları, Kral Kos- tantin'in öldüğüne bile İnanmak iste- miyorlar. Bunlar taştan tekrar haya- ta dönecek olan Bizans İmparatoru Kostantin efsanesini canlandırarak ve müteveffa Kral Kostantini onun bir timsali addediyorlar. Kral Jorj'un şahsı, millet arasmda pek az tanınmıştır. Kral Jorj bundan on sene evvel, ancak birkaç ay salta- pat sürmüş Kral İkinci Jorj'u arasıra menfa- sında ziyaret edenlerden son seneler zartındaki hayatı hakkında malümat aldım. Kral evvelâ Bükreşte yerleş- wişti, Romanya Kralı Karol'un hem- şiresi Prenses Elisabeth ile vaki o- Jan, fakat bugün talâka müncer olan izdivaç, kralın Bükreşte oturmama- sını icap ettirmişti. Kral, Roman- ya kralının sarayında bir daire işgal ediyor ve ancak yazda İngiltereye gitmek için birkaç ay kadar, oradan ayrılıyordu. Fakat iki senedenberi ktal Londrada yerleşmiştir. Yanında yalnız hususi kâtbi ile bir hizmetçi götürmüştür. O bugün Dover Street'te bir otelin pansiyonerleri: etmek mümkün olmıyacak. Hemen dahili sahneleri çevirmeğe başlıyo” ruz, Çevrilen film son derece güç bir filmdi. Bundan evvelki bütün film. lerden ziyade halk kalabalığını icap ettiriyordü. O gün çok çalışıldı. Genç kır stüdyodan çıkarken, bitik bir haldeydi. > Caddeyi geçeceği sırada arkasın- dan bir ses: — Mister Brixan hâlâ dönmedi mi matmazel? Genç kız yerinden sıçrıyarak, bir- den geri döndü. Serseriyi karşısında görünce: — Hayır, daha dönmedi, dedi, bir defa daha gidip Knebvorth'a soru- nuz, Brixan onun evinde oturuyor. — Ben sanki bilmiyor muyum? Onun hakkında her malümatın var. — Şimdi Londrada.. Elbet onu da bilirsiniz. Serseri cevap verdi: — Hayır, dedi, Londrada değil! Eğer Londrada olsaydı, ben buralar» da (sürüklenmezdim. Dündenberi Londradan ayrıldı. Kendisini görün- ceye kadar burada bekliyeceğim. Genç kız yürüdü. Pazar meydanı. m geçerken, hızla gelen bir otomo- bilin altında kalmamak için sıçradı. Bu gelen Stella'nm otomobili idi. Stella aklına estiği zaman seyrlise- fer nizamnamesini hiçe sayar, oto- mobilini süratle sürerdi. Zaten rad- İ mişti. Bu, yalnız A Avusturya Kabinesi Dollfuss'ün Çizdiği Programı Takip Edecek “Le Temps” dan: Avusturyada olan kabine değişik- liği, nazarı dikkati Avusturyanın yasal durumu (üzerine çekmektedi Bu memleketin, siyasal durumu, Or- ta Avrupadaki vaziyeti itibarile, Av- rupada İş birliği siyasasının inkişafı noltai nazarından son derecede ehemmiyeti haizdir. Başbakan Doll fuss, vatanmın istiklâlini midafas için hayatını feda etmişti. O, yalnız ulusal hayatma hâkim, müstakil bir Avusturyanın vücudürü takdir turyanın ken» disine mahsus mahiyetini muhafaza ve bu millete vakar ile çalışmak ve yaşamak imkânını vermek endişesine den değil, ayni zamanda genel barışı muhafaza etmek endişesinden ileri geliyordu. e Dollfuss'ün & Avusturya Hükümetinin Almanya (tarafından yutulmasından başka bir netice ver- miyecek olan Anschluss'a karşı tuttu- ğu hattı hareket, nasyonal sosyalist» İerin tazyikine karşı gösterdiği mu. kavemet hiçbir zaman sHfedilmemiş- ti. Fakat hattı hareketindeki dürüst lük ile devletlerin itimadını kazan- mağı bilen Dollfuss, Avusturya fi- nansal ve ekonomik kalkınmasını te- min etmiştir. Dollfuss İtalyaya gü- İ venerek, yakın ati için memleketinin emniyetini temin etti, 1934 te Viyanada çıkan karışıklık ve Dollfuss'ün buna kurban gitmesi az kalsın bu cesur siyasanın netice. lerini tehlikeye koyacaktı, Mussoli- ni'nin Brenner hududuna birçok İtal. yan fırkaları göndermesi Üzerine, nas yonal sosyalistlerin çıkardığı karışık» klar neticesiz kaldı. Dollfuss öldü, fakat onun halefi olan Schusehnigg istiklâli müdafaa siyasasmı takibe muvaffak olmuştur. Bununla bera ber tehlike bertaraf olmuş değildir. O, yalnız manzarasını değiştirmiştir. Viyana hükümetine Irarşı açılan sa- vaş metotları, Dollfuss zamanında Nazilerin kullanmış olduğu metottan büsbütün başkadır. Almanya Viya na hükümetini tehdit ile çekilmeğe mecbur etmek usulünden vazgeçmiş. tir. Von Papen'in Almanyayı Viya» nada temsil etmeğe başlamasından. beri -Almanva. Nazilerin siddet kul Janmak ve 1934 senesinde olduğu gi bi karışıklık çıkarmak suretile Alman davasmın kaybettiği nüfuzu, bugün siyasal bir yumuşaklıkla yeniden ka» zanmağa çalışmaktadır. Bugün tutu- lan hattı hareket, maziyi tamamen ortadan kaldırmak ve nasyonal 80 yalizmin faaliyetini geride bırakarak, Anschluss'tan bahsetmemektir. Fa. kat Alman ve Avusturya milletleri ©” STAHREMBERG arasında mevcut dil ve kültür birli. ginden çıkan bütün rabrtaları kuv. vetleştirmektir. o Almanya siyasası bugün Avusturya Almanları atâsın- da güvenlik uyandırmak, nasyonal sosyalizmi örtmek için eski pancer- manizmden istifade etmek gayesini takip etmektedir. Bu siyasa, bilhas- sa son birkaç hafta zarfında İtalyan- Habeş ihtilâfı hâd bir şekil aldıkça, Avrupada arsrulusal o bir karışıklık çıkması korkusu Obelirdikçe, bir kat daha gelişmiştir. Starhemberg ve Berger - Waldenegg nüfuzu altında bulunmaktadır. 1934 vak'asındaki rolü çok münakaşa edilmiş ve Ak manya ile taraftar olduğu beyan edil miş olan Binbaşı Fey, kabineden ha- riç bırakılmıştır. Bu, Avusturya iç ve dış siyasalarının Dollfuss tarafın- dan çizilen esas dahilinde devam ede ceğine delâlet etmekte ve ayni Avusturyanın Italya ile çalışma bir. liğine güvendiğini ve bugünkü buh- ranın İtalyan müzahirine olan itima- dını asla sarkmadığını göstermekte. dir. Bir otokar 40 metre uçurumdan düştü Cezair, 25 A.A. — Gezginler. le dolu bir otokar, Cicelli yaki - ninde denize pek yakın ve 40 metre yükseklikte bir yoldan ge- çerken direksiyon kırılmış ve doktor uçurumdan aşağı düşe - rek kayzlara çarpmış ve denize yuvarlanmıştır. Sezici çok ağir olmak üzere 34 yaralı vardır. den başka bir şey değildir. Kralın başlıca meşgalesi Yunanistanda neşre dilen ve kendişji iki nilsha olarak gönderilen siyasal vesikaları dikkatle tetkik etmiştir. O her sene Parise (gelir ve orada amcaları Prens Jorj, Nikola ve Andre ile görüşür. Fakat nadiren lo- kanta veya tiyatro gibi kalabalık yer» lerde görünür. Kral Jorj'u en ziyade çeken yer Floransadır. Floransanın bir ucunda kralın ailesi efradından bir kısmı bus lanmaktadır. Bilhassa kardeşi Prens Paul, hemşiresi Romanya Prensesi Helen orada bulunuyor. Ve beyaz haçlı bir bayrağın örttüğü bir türbe. yatörün ön tarafına da şöyle bir cümle yazdırmıştı: “Ya sıçra, ya ge- ber!,, O akşam müthiş acele bir işi ol. malıydı ki, o süratle gelirken, genç kızt çiğnememek için direksiyonu kı- vırmağa mecbur olunça bir küfür savurdu. Fakat Adele'i de tanımıştı. Sir Gregory biraz yumuşadığı için herif fikrini değiştirmesin diye bir an evvel şatoya yetişmek istiyordu. Şatoya varınca otomobili durdurdu, aşağıya indi. Şoförü izi — Eğer bir in. mezsem, derhal uç, Chichester poli- sine haber ver, —32— GREGORY HAREKETE GEÇİYOR Stella evinden çıkarken, masasının üzerine de, şoförüne söylediği seal- de bir mektup bırakmıştı. Eğer mu- ayyen zâmanda avdet etmezse, polis şöminenin üzerine konulmuş olan mektubu okumağa davet iyordu, Bu mülâkat Stellanın hayatında mühim ve kat'i bir merhale olacaktı. Chichester'den hareketini bililtizam tehir etmişti. Hiç ümit etmemekle beraber para bahsinde Gregory'yi bir kere daha sıkıştırmak istiyordu. İşe bakın ki, Gregory mucize kabilinden yumşamıştı. Kadına hat ta dostane bir lisanla telefon etmişti. de babası Kostantin'in büyük valide- si Olga ve validesi Kraliçe Sofie'nin cesetleri yatıyor, Kararsır, fakat yeknesak ve hazin hayat, Kral Jorj'un süküti bir adam olduğunu göstermektedir. Kral Koş. tantin'in şarklı halleri, hissiyatmı meydana vurmakta nekadar İstical göstermiş isc, oğlu Ikinci Jorj, iyi bir sosyeteye mensup bir İngiliz ol. duğunu o kadar ispat ediyordu, Ta- raftarlarının istical edilmesi hakkın- daki tekliflerine karşı o bir Ingiliz metâneti ile mukabele ediyordu. An- cak millet tarafımdan davet edilmesi. ni istiyordu. Ya plebisit, ya menfa... Son ve kat'i saat yaklaşıyo, Stellayı kütüphanesinde değil, bi- rinci kattaki büyük salonda kabul etti. Bu salon, kütüphaneden daha uzundu. Genişliği ve ışıksızlığı ilkön- ce genç kadını: endişeye düşürmüştü. Bir defa salonun zeminine kalın siyah bir halı döşenmişti, O kadar mobilya yoktu. Köşelerde birkaç ka- nape göze çarpıyordu. Duvarlar şark halıları ile kapatılmıştı, Duvarların iki boyunca da kırımızı sütunlar yük- seliyordu. Üç lâmbanın verdiği ışık, bu koca salonu aydınlatmağa kâfi gelmiyordu. Gregory (o Kânapelerden (birinde bağdaş kurmuştu. Ortada Malezyalı genç bir dansöz oynuyor, köşede de üç erkek memleketlerinin acaip gi- tarlariyle dansı İdare ediyorlardı. Gregory'nin sırtında kıpkırmızı bir pijama vardı. Gregory keyif ehli bir adamdı. Zengin doğmuş, ömründe hiçbir ar- zusunun reddedildiğini görmemişti. Para parayı çektikçe, Gregory hayatın normal zevk ve eğlencele- rinden bıkmış, daha başkağ daha o- rijinal sevkler aramağa koyulmuştu. Bu meyanda arada bir ikinci vata- mına adamlar saldırır, oradan insan- lar kaçırtır, şatosuna getirirdi. Stella bir zamanlar bu şatoya sa- hip kesilebileceğini dahi zannetmiş- ti. Fakat Gregory kendisinden bıkın- ca bu hayal suya düşmüştü. Artık Genç kadın onun için, üzerinde o- İTALYAN - HABEŞ HARBI Harrar'da Hücumdan , Le Journal'in Harrar aytarı bildi- riyor: İlinci derecede olan o vekayiin «hemmiyetini büyütmemekle bera « ber, bu anda Harar havalisi mevcut kuvvetlerinin hareketleri » mi gözden uzak bulundurmak doğ- ru değildir. Belçika hey'eti talim ve terbiye edilmiş ve impara- torun mahafız kıtnatına mensup Avrupa usulü silâhlanmış üç bin kişi, cenupta Cici isine git ye gi dır. Daha doğrusu bunlar Habeş ordusunun en kuvvetli kısmıdır. An cak en ciddi durumlarda kullanıl « ması lâzımgelen parç ğ Bunların hareketi Harrarı her türlü muntazam askerden mahrum bırakacaktır. Şehir yalnız gönüllü Milislerin ve Fransız ihtiyat za - bitleri tarafından idare edilmekte olan ve askeri zabıtayı teşkil eden —.m a yakma m amam sı altında kalıyor. Dire - Daua'da da böyledir. Müs temleke askeri! mürekkep bir Fransız piyade bölüğü, Fransız de miryolu #osyetesine verilmiş olan muhafaza için, stratejik noktai nazardan ehemmiyetli olan bu noktada bulunmaktadır. Bu kı- taat ayni zamanda ekserisi Fra #ız olan Avrupalıların güvenliğini de temin etmektedir. Adamlarımızı dikenli teller örü- Tü bir kamp içine almamıza ve şe- hire çıkmalarını menetmemize rağ men her gün hâdiseler olmaktadır. Muhtelif Habeş cephelerinde ya- kında olacak hâdiselerin, bütün memleket dahilinde ecnebi aleyh - tarlığı doğurmasından korkulmak - tadır. Dün akşam Harrar'da münidar bir hâdise oldu. Zabıtaya haki renkte bir caket ge- tirildiğini gördüm. Muhafız kıtaa- tma mensup bir nefere ait olan bu caket o kadar kana bulaşmış idi ki, olduğu yerde dimdik durabilir - Polis kuvvetine up zavallı bir asker sokakta evrakını sorduğu kimseler tarafından üç yerinden bi turduğu sandalyeden, yanındaki ma- sadan farksız bir mahiyet almıştı. Doktorlar Gregory'ye içki içme- mesini yoksa öleceğini söylemişlerdi. O da; inadına kendisini içkiye ver» mişti, İçki ona hulyalı, rüyalr, renk- İH âlemler yaşatıyordu. Sarhoş oldu- Ru zamanlar, karşısında kendisinden nefret eden bir kadın yüzü görmek- ten hoşlanıyordu. Yaptığı şeylerin varabileceği neti- celeri hiç hesap etmiyordu. Nihayet bir şikâyet olsa da, bu şikâyeti pa rası ile boğabiliyordu. Stellayı salona getiren esir dışarı- ya çıktı. Genç kadın, kanapenin ya- nında, ayakta, geldiğini anlatmak is- tiyen bir vaziyette bekliyordu. Nihayet Gregory döndü, donuk ve dalgın gözlerle Stellaya baktı, Pel- tek bir sesle: — Oturunuz Stella, dedi, oturu- nuz. Siz böyle dansedemezsiniz de- gil mi? Hiçbir Avrupalı kadında bü cazibe, bu çeviklik yoktur. Allah aş- kına bak bir kere! Dansöz şimdi döndürücü bir hızla dönüyor, hafif elbiseleri vücu- dunu bir bulut gibi sarıyordu. Bir- den gitaralarım final nağmelerine göre, kendini yüzükoyun yere attı. Gregory Malezya dili ile bir iki şey söyledi ve ayağa kalkan dansöz, beyaz dişlerini gösteren bir tebes- sümle teşekkürde bulundu. Stella bu dansözü tanımıştı. Şato- tarafından | Ecnebilere Korkuluyor Asker Cepheye Gittiğinden Inti- zamı Fransızlar Temin Ediyor çakla vahşiyane bir sürette yaralan- mıştı. Halbuki, bu mütecavizler hep hükümet memurları idi, Şunu da ilâve edeyim ki, Harrar havalisindeki müslüman halkın bat keti, dostlukları hakkında insana pek az ümit vermektedir. Habeş hâkimiyetini hiçbir zaman meşru olarak tanımamış olan bu müslümanlar, kafalarma en kuv - vetli olanın imdadıma yetişmek fik- rini koymuş oldukları halde, mak- sadı mahsus ile hâdiselerin teakü - mek üzere bu akşam Hazrar'dan ba | bünü bekliyorlar... Gerginlik Zail oldu Le Temps'in Roma aytarı bildiri. yor: Arsıulusal havada gerginliğin sa" il olmak üzere bulunduğu teeyyüt ediyor. Mtalyanların fevkalâde bir ihtiyatla harekete karar verdikleri anlaşılıyor. Fakat ayni zamanda meselenin hallini kolaylaştıracak ibiği piki ge niyete büyük elçisi memleketlerinin mü « tehabil niyetleri hakkında biribir « lerine izahat vermekle iktifa etme- mişlerdir. Ayni zamanda Pariste başlıyan müzakerelerin ameli ted- birler sayesinde muvaffak olmama» sını temin için lâzımgelen tedbirle” ri hazırlamağa karar vermişlerdir. Mevcut tereddütlere rağmen, İtal yanın, Parisi merkez ittihaz etmiş olan müzakerelere yardım edece » ğinden emin olunabilir. Esas tatula , Ağustosta Eden'in tek » içine alan bir mukavele ve Habeşistandaki iki mıntahanın tef- rikinden ibaret olan İtalyan tezim den ibarettir. iki mıntaka orta Habeşistan ve hudutta bulunan vi- löyetlerdir. vii italyan, Habeş meselesini Avrup& ya ait mülâhazalar karıştırılmadığt takdirde halli kolay bir mesele ad- detmektedir. Uluslar Sosyetesine bir anlaşma projesini verebilmek için herşey hâ” zırlanmıştır. Er a a e a vardı. Fakat birisi uğradığı için da iki dansöz skarlatin hümma: hemen şatodan uğratılmıştı. Çüni Gregory hastalıklardan çok korkar- Stellaya, divanın bir ucunu göste“ rerek: — Oraya oturunuz! dedi. Salondaki bütlin hizmetçiler ken* diliklerinden birdenbire. kaybolmuş” Tardı, Genç kadının içini endişe kap” ladı. Yüksek sesle dedi kit — Şolörüm dışarda bekliyor. E ğer yarım saate kadar dönmezecek gidip polise haber verecek. Gregory bir kahkaha saldı, — Stella, dedi, bari mürebbiye” nizi de beraber getirseydiniz. Bu n* çocukluk! Polisten bağka düşünecek şeyleriniz yok mu? Ben sizinle biraf konuşmak istiyorum. — Bende konuşmak istiyorum Gregory.. Artık Cbichester'den ayı” İacağım. Gözüm orasını görmek İf temiyor. — Yani beni bir faba görrek ©” temiyorsunuz demeğe mi getirece”” siniz? İtiraf edeyim ki ben de ertik sizden bıktım. Siz giderseniz, ne Bi yaşı dökerim, ne dişlerimi sıkarttf” — Bizim yeni film kumpanyamıs* Gregory genç kadının sözünü ke” Arkası vef