V İ me - Ihmal gösterip te işi serincemeye — Doğru. — Şu halde, abseni tarik?., — Allahi a'lem. — Amenna ve saddakna, efendi bartretleri. Amma, her işi de Allaha bırakmak doğru olamaz. Fakire, âci- ane bir fikir gelir. — Ne gibi? — Hüseyin Paşaya, haber sunalım, Oradan başına güruh (sarıca) ve (sekban) toplasın. “Şer'i davam var- dır. Saadetli padişah önünde fas lunmak gerektir. Onün için Asitanei Aliyeye revan olurum.,, deyip yola koyulsun. Paşa bir taraftan yollarda ölüm eri yaza yaza bu yana geledur- sun, Bizler de burada işi bir hale yo- Ja benzetiriz. Hoca, bâlü tereddüt içinde idi. Ba- gından büyük işlere karışmağa taraf- tar değildi. Fakat: — Ben bu işe karışmam. Demek te tehlikeli idi. Zira; şayet Nasuh Paşazade Hüseyin Paşa bu te- şebbüsünde muvaffak olur da sadre- za tepeler ve onun yerine geçerse, k isine karşı gösterdiği bu kayıt- sızlığın cezasını barnundan fitil fitil getirebilirdi. Maamafih, Hoca yine kurnaz dav- ranmış: — Paşa birader!.. Sizlerden teşeb- büs, Bizlerden dua, Diliniz, bu gece- den itibaren tesbihe yapışırım. Mat lup hâsıl oluncıya kadar bırakmam. Hele bir kere (ya, gani) esmasına başlıyayım. Sonunu görürsün. Demişti. CİNCİ HOCA a STK . Aradan, çok geçmemişti. 1503 se- nesi rebiülevvel ayınm ortası idi. Bir- denbire Istanbulda bir dedikodu zu- hür etmişti. Halk, biribirine uyanık bulunmağı tevsiye ediyor; kulaktan kulağa — Nasuh Paşazade Hüseyin Paşa, başına külliyetli eşkiya toplayıp gel- miş. Bulgurlu 'civerındaki (Seyran- tepe) ye çadırlarını kurmuş. Eğer Ve- zir Kara Mustafa Paşa işi hakkede- mez de şayet Hüseyin Paşanın başın» Gakiler bu tarafa geçerse, Istanbulda kan gövdeyi götürecek, Sözleri işitiliyordu. Herkes evleri ne çuval çuval un ve erzak taşıyor; kapılarını, kalın koldemirlerile pekiş- tirerek evlerde müdafaa tertibatı alı yordu. Asıl telâş eden, Sadrazam Kara Mustafa Paşa idi. Bir yandan padi- şaha gelerek: — Devletlim?.. Bu adamın gelişi, ne şer'i dava ne de başka bir şey için değildir. Maksadı, şehre kan dü- yürüp, bu bengâme arasında cülüs istemektir. Diye, yarı mecnun padişaha fit ver. mekte (Cülüs) sözü, en akli padişahlarm bile aklını zıvanadan çı- karmağa kâfi gelirdi. Şimdi Sultan Ibrahimin malül dimağı, bu kelime karşısında büsbütün iradesini kaybet» işti. Sarayın neş'e ve şetareti birdenbi- re duruvermişti. Padişah Ibrahim, Nasuh Paşazadenin ismi anıldıkça, si- nir buhranları geçirmekte idi. Valide Sultan Kızlar Ağasile saray erkânına haber göndermiş; Nasuh Paşazade is- minin sarayda söylenmesini menet- mişti. Ayni zamanda Sadrazam Ka- ra Mustafa Paşaya da: — Göreyim onu. Neylesin, ne işle- sin; bu beliyyeyi başımızdan def'ü ref'eylesin. Diye habet göndermişti. Esasen, Kara Mustafa Paşa da dü rup oturmadan bu İşle meşgul olu. yor; Usküdar yakasma bölük, bölük yeniçeri ve toplar geçirerek kuvvetli bir müdafaa tertibatı alıyordu. Ayni zamanda, Hüseyin Paşanın İstanbuldaki taraftarları da boş dur- Yazan: Ziya ŞAKIR .Paşa Birader, Sizlerden Teşeb- büs, Bizlerden Dua, Dâiniz Bu Geceden Tesbihlere Yapışırım | düşürürsen seni katleylerim, muyorlardı. Gizli vasıtalarla paşaya mektuplar gönderiyorlar: (Bugün, yarın; mührü şerif müjde- si gelir. Hemen merdanc sebat bu- yurun). Diyorlardı. Hüseyin Paşa, artık gurur içinde idi. Yanında bulunan sarıca, sekban ağalarile bölükbaşılara bu mektupları gösteriyor; büyük ümitler içinde sa- daret müjdesini bekliyordu. Hüseyin Paşaya ümit veren se beplerden biri de, Usküdar yakasına bir hayli top ve asker geçirmiş olan Mustafa Paşanın daha hâlâ kend ne hücum etmemesi meselesi idi. Hüseyin Paşa tam bir sükünet ifade eden bu vaziyeti, sadrazamın kendi- sinden korktuğuna hamletmişti. Vaksâ, Kara Mustafa Paşa, gizli bir korku içinde idi. Bir taraftan mü- dafaa tertibatını Oikmale çalışmakla beraber diğer taraftan da en kötü ih- timalleri nazarı dikkate alıyor: — Bunun gelişi, yaman geliştir. Bunca öskeri İstanbuldan bu yaka- ya geçirdik, Şayet bu iki asker kar- şılaştıkta, bu taraftakiler: “Biz kar- deşlerimize kılıç çekemezük.” diye savaşa girişmezlerse, benim halim ni- ce olur?.. Acap bir hüsnü tedbirle şu Hüseyin Paşayı bir denge düşlre- mez miyiz?.. Diye düşünüyordu. Karı Mustafa Paşa, düşüne düşü ne; nihayet, kurnazca bir çare bul- muştu, Nasuh Paşanın eski kölele- rinden (Çolak Sinan) isminde bir adam tanıyordu, Bu adam Nasuh Pa- şa ailesine senelerce hizmet ettikten sonra bir hayli servet edinmiş, şimdi de bir köşeye çekilmişti, Sadrazam derhal bu adama haber göndermis; Usküdarda Doğancılar meydanmdaki çadırına getirtmişti. İzzet ve İkram ile sadrazamın ka- rargâhıma getirilen Çölak Sinan, sad- razamın huzürüna girdiği zaman, aralarında şöyle bir konuşma geçmiş» Si Hoş geldin, sefa geldin; Sinan Ağa. Buyur. Şöyle dizlerimin dibine otur. Hiçbir havf ve endişeye lüzum yoktur. Seni buraya celbeylemekten muradımız, mahza bir hizmet içindir. Ümit ederiz ki şu Ahar ömründe efen- dilerine bir hoşça yaranıp ekmek ve tüz hakkını eda etmek İstersin. — Beli sultanım. Hemen ferman buyurun. — Bak, ağa. Biliyorsun ki, vaktile Hüseyin Paşa ile sevişiyorduk. Am» ma kendileri bü hukuka #iayet etme- diler. Akrabamızdan zararsiz bir zati kâtlederek bizlere vefasızlık eyledi- er. Filhakika meyanemize bir soğuk- Juk düştü, Bu anedek sürdü. Amma devlet umuru, bu gibi nefse taallük eden işlerden hariçtir. Şimdi kendi- leri şer'i davamız vardır; deyip bu- raya kadar geldiler. Lâkin, maksatlar ri bizee malümdur. Muratlar şer'i dava değil. Külliyetlice bir mansıp elde etmektir. Ancak Hüseyin Paşa biraderimiz bunu elde etmek için yân- lş yoldan gitmektedir. Biz, eski hu- kuka riayetkârız. İl arasında beyhude kan dökmektense, yine ken- dilerini bir kardeş gibi karşılarız. Gö- reyim seni. Var git, Hüseyin Paşa kardeşime benden bikıyas selâm ey- le. Sazdetlü padişaha arzedip ken- duya Rameli eyaletini verdireyim. Gelsin, bu davadan feragat eylesin. ge Yy Tp 7 T EVLENMELER Bizi Yalanlayan Bir Çift Hir zaman yaslık ki en iyi ev- lenmeler tanışıp anlaşanlar arasında» ki evlenmelerdir. Görücü usulü kalk- tıktan sonra başka türlü evlenmeye de aklımız örmez, demiştik. Dün A- danadan bir mekup aldık. Halil Dağ imzalı bu mektup sahibi bizim bu id- diamızı yalanlıyarak diyor ki: “.. İşte misal ben ve zevcemdir. Biz üç senedenberi evliyiz. Evlenme- den evvel ne biribirimizi görmüş, ne de biribirimizden bahsedildiğini duy- muştuk. Ben İstanbuldaydım, o A- danada. Dahası var: Ben fakir bir ailenin çocuğuyum. Gelirim, iradım yoktu. Mektebi bile daha (bitirme- miştim. Halbuki zevcem mübadele- den büyük bir çiftlik sahibi olmuş— tu. Anadan babadan da (o zengindi. Burada akrabadan birinin iki mektu- bu ile mesele halledildi. Ben buraya geldim ve kendimden iki yaş daha büyük olan bu zengin dulla evlen dim. Dediğim gibi çok bahtiyarız. Belki benim gözümün dışarda oldu- ğunu sanırsınız Hayır, kat'iyen de. Zİ. Bu da gösteriyor ki #ies'ut ol mak için mutlaka "tanışmak, seviş mek şart değildir. Hatta bir erkeğin zevcesi tarafından bakılması da co gel olamaz.,, Bu da bir mizaç meselesidir. Öyle- leri vardır ki, ilk rasgeldikleri kadı nt sever, ömürlerinin sonuna kadar severler. Bir kadın tarafından bes- lenmekte, iş güç görmeksizin yaşa- makta mahzur görmezler. Pek mes- ut da olurlar. Ama dedik ya, bu bir mizaç meselesidir; hem de istisna ka. AN VİIŞMELER bilindendir. Müstesna, kaide olur mu | ya? * Bir hastalık şüphesi | Buldandan “Çok Seven,, imzasile: “2,5 senedenberi bir kızla sevişiyo- ruz. Bu kız çok kibar, asil ruhlu, orta tahsilli, esmer ( güzelidir. Ben kendisine karşı çok bağlıyım. Onun dü beni çok sevdiğine inanıyorum. Kız şimdi İstanbula yakın bir kasa badadır. Onunla muhabere ediyoruz. Niyetim evlenmektir. Fakat birçok arkadaşlarım ondan şüphe ediyorlar, Sıhhatinin de evlenmesine müsait ol- madığını söylüyorlar .Bunu söyliyen | arkadaşlarım onu yakından bilirler. Evvelce kendisinden bir aralık ciğere âit bir hastalık şüphe (edilerek bir müddet da tedavi altıma alınmıştır. üzerine tereddüt ediyorlar. şaşırdım kaldım. Onu tedavi bir doktorla konuştum, bana, “evlen- mesinde hiçbir mahzur yoktur sağ- hik durumu iyidr, yalnız evlendiğin- de çocuk yapmazsa çok iyi olur!, dedi. İşte hekimin bu sözü beni çok dâşündürüyor.,, Sizin şüphe ettiğiniz hastalığı biz İZ bir zaafiyet sayıyoruz. Bu yk- dirde de doktorlar tarafından sağlık raporu Aldıktan sonra evlenmekde mahzur yoktur. Bahsettiğiniz derece de bir ciğer arızası geçirmiş olanlar yüz binlercedir; çoğu evlenir, biraz ihtiyata riayet ederek üç beş sene çocuk sahibi olmayı geri bırakır. Artık sonra çocuğu da olabilir ve böyle bir ariza geçirenler muafiyet kazanırlar. Bu muafiyetten çocukla. rı da istifade eder, Size tavsiyemiz: İnce bir muayene neticesine göre " hareket ediniz. Lüzum görülürse bir müddet daha bekleyiniz. Dİ A SAGLIK ÖGÜTLERİ EE A “Tansiyon neden artar? Her şeyden önce yaşın ilerlemesin- den, gençlikte az olduğu halde, in- san eskidikçe damarlarının içindeki tansiyon yıllarla birlikte yükselir. Bu halde erkeklerde daha az belli olur, fakat bayanlarda pek bellidir. Bayan- lar için vak:â hiçbir vakit yaşlı, ihti- yar denilemezse de, ellisine doğru bayanın artık anne olabilmek zamanı “| geçince tansiyonun birdenbire az çok yükseldiği görülür, Bayan herhangi bir sebepten do- lay: bir ameliyat geçirerek anme ola- bilmek “kudretini kaybettiği vakit — daha genç yaşta olsa bile — tan siyon yine artar, Bayanlarda olsun, nu arttıran başka sebepler de vardır. eselâ insan daha genç iken bir gün fazla yemek yese, hatta çok Su içse, bir şeye meraklansa, adalelerile olsun | fikrile olsun çok çalışarak © yorulsa, düşüp bir tarafı incinse yine damar- larında tansiyon çoğalır. Böyle se beplerle tânsiyon | artması gençlerde Önemli sayılmaz; fakat zaten yaşlılık- tan dolâyı tansiyonu çoğalmış birinde © sebeplerin birinden tansiyon tekrar artınca o vakit iş daha ciddi olur. Be- reket versin ki, o vakit te az çok is- tirahatle tansiyonun ikinci artması çirilebilir. İspirtolu içkiler, tansiyon artması- nın önemli sebeplerindendir. Tütün düşmanları cıgarayı da o sebeplerin arasına katarlar. Aşk — gerçekten olmasa bile — çok heyecan verdiğin. den, oyun merakı hem heyecan ver- diğinden, hem de insanı uykusuz bı- raktığından yine tasiyonu arttırırlar. Bunların hepsini bir araya toplrya- Tak, lüks hayat tansiyonu arttıran bir sebeptir demek mümkün olur. Şişmanlığı, romatizma hâstalıkları- mı, şeker hastalığını da tansiyonu arttıran sebeplerden sayarlar, Bun- larla birlikte tansiyonun yüksek olduğu şüphesizdir. Fakat tansiyon | artmasına sebep onlar mıdır, yoksa hem onları, hem de tansiyon yüksek- liğini yapan başka bir sebep var mı- | dır, burası hâlâ ayırt edilememiştir. | Bütün bu sebepler yetişmiyormuş | gibi, insanın geçirdiği mikroplu, mike ropsuz hastalıklardan birçoğu da tan- siyonu arttırırlar. Bunlarm en başm- da kızıl hastalığı gelir. Onun bırak- tığı müzmin böbrek hastalığı tansi. yonu arttıran önemli sebeplerden bi- ridir. İstatistiklere meraklı bir he- Amma sunu da bilsin ki, bizim bu teklifimiz, hak rızası ve hukuka ria- yet içindir. Yoksa, yirmi bin askeri mizle elli pare topumuz her dakika emir beklerler. Haydi, desen: bir ap- da Hüseyin Paşanın dermeçatma sa- mea ve saldırıp alime İah hoşaf gibi kanlarını içerler. Şu döridünyada bu gibi şeylere ne lüzum var. Meyanemizden bu hüsümeti de- fedelim .Yine sabıkı veçhile kardeş gibi geçinelim. Arkan var erkeklerde ols |. sun, daha yaşlılığından önce tansiyo- İS kim tansiyonu artmış olanlar arasın- İ da yüzde on üçünün frengili olduğu- nu bulmüştur. Uğursuz bir hastalık için uğursuz bir sayı. Tansiyonu artmış olanların birço- ğunda da, her taraftan hal. EYE ŞE inç DEE SELE Sie maz O zaman da kabahati insanın anasına, babasına, atalarına bularak tansiyon artmasını irsidir derler. Lokman Hekim RE HEMŞERİ geliyor. 26-10.935 Oğuz Destanı ALEXANDRE DUMAS'ın meşhur kahramanı MONTE | KRISTO vin SARAYİ sinemasında Şayanı hayret ve heyecanbahış bütün maceralarını nakletmiş ve şiddetli takdir alkışlarile karşılanmıştır 2 SAFHADAN İBARET BU BÜYÜK FRANSIZCA SÖZLÜ FILM TEKMİLİ BİR DEFADA GÖSTERİLMEKTEDİR. Baş rollerde ELİSA LANDİ ve ROBERT DONAT Paramo- unt Jurnalde: Yunanistanda son harekât - İtalyanlar o Adu'ada, Habesistan harbi tik piyı Yazan : Vehbi CEM Fiatı 15 kuruş HİLMİ KİTAPHANESİ © YENi NEŞRİYAT Perşembe Gazetesi Perşembenin 30 uncu sayısı renk» li ve 16 sahife olarak çıktı. Kemal Ongörenin milli mücadelede Hatide | Edibin Anadoluya nasıl kaçırıldığı Br anlatan yazısile Halide Nusretin se yahat notları, Ziya Şakirin osmanlı İ tarihine ait tefrikasile Sami Karaye- Jin spor yazısı ve dahs birçok münde ritatı vardır. MÜJDE MUHLİS SABAHADDİN CEMAL SAHİR OPERET REVU TRUPU Bu akşam saat 2145 de MAKSIM'iN ışığa boğulmuş olan büyük salonunda temsillere başlıyacak İlk eser BiR MASAL Opereti iTTİHADI MiLLi : Türk Sigorta Şirketi ||! Harik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında 3 Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. 7602 AAA AAA Er 4.4887, ii Telefon : AAA AAA AAA AYNA Milli Saraylar Müdürlüğünden: I — Dolmabahçe sarayının zemin katında bir kısım odaların sıva, badana ve yağlı boya tamiratı açık eksilt- meye konulmuştur. 2 — Yapılacak işin tahmin bedeli üç bin otuz yedi li Ta yetmiş yeti kuruştur. 3 -— Bu tamirata müteallik birinci keşif cetveli ile şart namenin birer suretleri tatil günlerinden başka her gün Dolmabahçede Milli Saraylar Müdürlüğü kaleminden alı nabilir. 4 — Açık eksiltme İkinciteşrinin on ikinci salı günü saat on beşte Milli Saraylar Müdürlüğü binasında yapı- lacaktır. & z ğ 5 — Muvakkat'teminat iki yüz otuz liradır. Bu temi- natın eksiltmenin yapılacağı saatten bir saat evveline kadar Malsandığına yatırılmış ve makbuzunun eksiltme komisyonuna verilmiş bulunması lâzımdır. (6712) : : z Gugün matinelerden itibaren İ : Bugün saat 1 de TALEBE MATİNESİ Sansamananmanasan AEGEA AAA EAT EEE LARA EASTER RA ANEYN EAA SARMA BORSA AAA ARASASA NAYMAN Muazzam - Heyecanlı ve Müthi BiR SÜPER FiLM ğ İNE ASsI TÜRKÇE SÖZLÜ O | PEK MARTHA EGGERTH Bugün Matinelerden itibaren MELE senenin en güzel film Bugün saat ide TALEBE MATİNESİ