en h. ları ne- asu fe- in- pa hiş- pm sr an ur ek dı, daş kus oya def du. Isa, du. sek, ker Bu an sor” de al lebi 4-10-935 Alınsın, Kaleye Taytuğlu deli gibi saçını başını yolmağa başlamıştı. Hatun onu ete- İinden çekip tekrar yanına oturtun- ca hüngür hüngür ağlıyarak: — Osh.. Ne yazık zavallıya! Ne de aslan gibi gençti - diye söylendi - Erkekler bir gn “Peki ama bu ağ- lamak, bü saç baş yolmak ta ne ma- naya?,, gibilerden biribirlerine kaş öz ettiler. Mesele apaçık göze vuruyordu: Taytuğlu delikanlıya abayı yakmış bulunuyordu. Fal Va sırada herkesin bayreti bir kat daha arttı. Zira durmadan sorduğu sorgulara tam bir cevap ala- mıyan hatun birdenbire iki tarafıma sallanmış ve Sonra sırtüstü yuvarlan- miştir. Batırla Ali Ekrem derhal o tarafa seğirttiler. Hatunun dişleri gıcırdi- yordu. Yumruklar: sımsler idi, vücu- du kaskatı kesilmişti. Gözlerinin gür kirpikli yarı açık kapaklarından be- bekleri gözükmez olmuştu. Batır hemen ellerini, kollarını uğ- mağa başladı, hadımlardan biri kar getirdi, alnma koyup bir şalla sardı lar, Bir başkası keskin kokulu birta- kım ruh şişelerini burnuna dayadı. Buna rağmen güzel kadın ancak ya. rım saat sonra kendine gelebildi. Ta- bil gölenin bütün Beesi Mz Davetliler birer ikişer han sarayından uzaklaştılar. Süyun Bike cariyel Kinyezi odasından alınsın! Elleri yardımile doğrulunca kl m yanârak yatak odasma vardı. Tay.) —****** tuğlu da onu takip etmişti, İkisi de | — Sokaklardan döğüle söğüle ge- sapsarı kesilmişlerdi. Getirilen soğuk | çirilsin. çbetleri içip bir parça daha kruvvet- erini topladıkları zaman Taytoğlu nihayet pildiğini anlatı. Meğet gö. | memmun zel kız İvanın adamları ile yola çık- tiktan sonra bir konak yerinde uyu. BORSA de ken müthiş gürültülerle uyanmış, te. | | SMMM lâş ve heyecan ile dışarıya kulak ka- bartmış. Sanmış ki Kazanlılar bir baskın yaptılar, “Oh, çok şükür, kur- tulüyorum,, demiş. Fakat bu zannın. da yanıldığını derhal anlamış. Zira şarda göyle bir muhavere duymuşs ”— Ne yapalım bunu?., '— Çara gönderelim... * — Hayvan... Çara gönderirsek yi e göndermemiz ey m “— Halbuki böyle yüzük Man ele geçmez... ğ een “— O da doğru... “— Bunu satarsak ihya oluruz. Senin paraya ihtiyacın yok mu?,, "— Yok olur mu?,, “— Öyle ise bu eşek kafayı bırak ta beni dinle. Bu adamı yok ediveri- . Mesele kalmaz. '— Yazık bel Benim küçük çocuk kadar genç. Güzel de.,, “— Düşündüğün şeye bak. Senin küçük çocuğu Kazaniılar yakalasa- lardı senin gibi mi düşünürlerdi?,, “— Doğru,,, “— Anlaştık demek.,, , Ve bu muhavereden sonra aşağıda birtakım hurıltılar işittiğini ve ertesi sabah yola düzülürken birkaç adamın bir tabutu gömmeğe çalıştıklarını gördüğünü söyliyen Taytuğlu ertesi gece konakladığı bir başka Rus ka- Targâhında Kazan kuvvetleri taraf» dan yapılan bir baskının kargaşalı- ğından istifade ederek ğını ilâ. ve ederek gi bitirdi, — O gece İ zabitleri pek keyifli idiler, Kadn oynatıyorlardı. İçlerinden biri ertesi gece de bulun- dukları yerden teklif Se bir Dala kiz <2 geç kalırız. Ivan şakası almaz, gebertir bizi... , O zaman teklifi yapan birinci za- bitin Şu cevabı verdiğini duydum: #yvan. Buradan az ötede kızakları İdile indiririz. Nehrin buz- ları üzerinde daha sür'atli gideceği» miz için burada kaybedeceğimiz zâ- man: kazanırız, İşte bu muhavere üzerinedir ki Taytuğlu firarından sonra Idilin sir- tındaki buzu parçalamağa karar ver- miş. Artık hiç şüphe kalmıyordu. Kuş- oğlan öldürülmüştü. Odada ölümlü bir sükün oldu. Dördünün de ağız- larını biçak açmıyordu. Ali Ekrem Han da, Batır Han da, birisinde pek tatlı Batıraları olmamakla beraber Kazana ilerde çok faydaları dokun. ması mümkün bir gencin böyle ma- Basız bir ölümle aralarından, kaybol. masma pek müteessir olmuşlardı. Süyun Bike artık hislerini saklıya- mıyordu. Güzel gözlerinden inci ta nesi gibi yaşlar sızıyor ve gergin de- rili yanaklarından yuvarlanarak göğ- süne düşüyorlardı. Taytuğlu ise hıç- lak yi Ergani İstikrazı dahili TAHVILAT — Kamutan! » dedi - Han hemen Götürülüp Boynu Vurulsun !, tü silerek resmi bir tavır ile doğruldu. Batıra bakârak boğuk bir sesle; teklifsiz. Oturuşunu bozdu ve bir saray nöbetçisi gibi hür. met ifade eden bir tavır takınarak: — Buyur ünlü hatunum... > dedi - — Kamutan! » diye tekrarladı Sü- yun Bike - Kamutan! Derhal Rus 3 Birinciteşrin Perşembe PARALAR ın Alaş Sap Sterkin 13.— BE Dolar 12450 128.— 20 Fransız frangı 165— 108 20 hiret 184.— 20 Belçika frangı 80— 20 Drahml 22 20 İsvsire ör, 314— larin. 81— 19 Çek Kuron oo 93— Avusturya gilin — 22— Ma 3m Zicti 2250 Pengo 23 20 Ley 140 Leva Bm 20 Dinar 52— Yen 33 İsveç Kuron — Alten v2. Mecidiye 52,50 N 72— 4— ÇEKLER Kapanış Paris üzerine 12.06 İngiliz Jirası 618— Dolar 09.27.50 Liret 914,40 Balga 41075 e 243.55 619055 Florin 17AZ Çekoslovak kuronu 19,21,30 Avusturya 4 Pozeta 3.8025 Mark 197.57 Zioti 421,— Pengo 43140 Ley 637755 Dinar 349033 Yen 27830 ets “e a izi 5.50 mn. 9.60 Anadolu #5 60 20,50 » “10 “0 — 22 6.75 15 200 Aslan Çimento 870 Merkez Bankası 5125 Osmanlı Bankası 2250 Telefon 5— İttihat Değirmencilik T. A. $. 725 Şark Değirmenleri 010 Şark Merkez Eczanesi .— mmm) iŞTIKRAZLAR —— — ———— —— Türk Borcu 1 n kırarak, arasıra kafasını yumruklıya. | Ritim 10— sak ağlıyordu. Anadolu X ve KI Kupon kesik 4070 ğ 4 Nihavet Süyun Bike çerresile #8 | Anadolu Mümessil sa Nizamettin NAZ F “ - Kamutan! Şimdi Rus Kinyezi Odasından — Baş üstüne hatun. — Kalenin en yüksek burcuna çı- karılsın! — Baş üstüne hatun! — Ve orada boynu vurulsun! Batır hemen koşarak odadan çık- mak istedi. Fakat Süyun Bikenin boğuk bir ahenk alan sesi onu kapı | önünde durdurdu: — Bu manzarayr bütün Kazan görmelidir. Kalede boynunu vurdu- Tacağımız yerde birçok meşaleler ya- kılsın. Duydun mu kamutan? — Ünlü hatun emrederler. (Arkas var) Bulmacamız | 33486 7R91011 SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI 1 — Polis merkesi 7, Mürg 8. 2 — Taharri etmek 6 3 — Adet 5. Mantar 4 4 — Bir vilâyetimiz 6. Bir çalgı ölen 2. $ — Motörlü araba 6. Isyan eden 3. e Ye 2 Amman 7. 7 — Uzak nidası 2. 8 Beygir 3. Bazen giden tramvay 6. 9 Karışıklık 7. 10 — Siper 4, Ürkmekten emir 3. 1) — İstikbal 3. Sopa 3. Dünkü Bulmacamızın halli SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI « 1 — Kaldırım SS Ay2 2—A2. 3 — Ara 3 Kam3. 4 — Darülbedayi 1. $ — Alkış 6 — Re 2. Bırakmak 8. POLIS ——— Bir amele ağır yaralandı Kadıköyünde Bağdat caddesinde Tramvay şirketine ait direkleri boya- yan ameleden Mustafa Mazlüm, elin deki boya kutusunu yanlışlıkla cere- yan teline takmış, cereyana kapılarak | yere yuvarlanmıştır. Vılçasmdan ağır TAN yaralanan Mazlüm Zeynep Kâmil has tanesine kaldırimıştır. * Kerestecilerde marangoz Ömer ustanın yanında çalışan çırak Meh- met, kereste çıkarmak için depoya girmiş, kereste yığınlarından biri üze rine yıkılarak yaralanmıştır. Yaralı imdadı sıhhi otemobilile Cerrshpaşâ hastanesine (kaldırılmış, tahkikata başlanmıştır. ? iskelesi sandalcılarından Yusuf ve İsmail ile Usküdar sandal- cılarından Rifatın arasında müşteri almak meselesinden kavga çıkmış, Yusuf ile Tsmail, sandalcı Rifatı sopa ile basından yaralamışlardır. Yaralı Beyoğlu hastanesine kaldırılmış. suç- lular vakalanmıştır. © Almanca muallimi Halim Lüdne- ri yaralamaktan suçlu olan Bürhan heniz yakalanamamıştır. Bunun Ya- kın vilâyetlerden hirine kaçtığı tah- min edilmektedir. FAYDALI BiLGiLER BUGÜNKÜ PROGRAM Istanbul 18: Dans mousll (plâk). 19: Hafif mü. siki (pilleğr 1945: Ege car, 2015: Kon- ferans. 20.30: Stüdyo orkestrası, 21: Rad- yo caz Ve tngo orkestralar 2135; Son haberler. Borsalar. 21.50: Macar halk mü- sikisi. Bayan Aleksandr Mayler ve arka daşları, Bükreş 13415: Plâk ve duyum servisi. 18: Rad- yo orkestrası. 19: Sözler. 19.20: Konme- rin söreği, 2035: Sözler. 2045: Sö“ler 7): Donizetti'nin “Luc'e de Lamermoor., operas: (Plik He). 2345: Almancı ve fransızca duyumlar. Varşova 1820: Piyano keman konseri, 19: Or. kestra könteri. 19,30: Muhtelif 1945: Piük, 20: Sözler, 21: Hafif müzik. 2130: Duyumlar, 22: Konferans. 2205: Senio- nik konser. 2120: Dans piğkları, Budapeşte 18.30: Piyano - Viyolonsel müziği 19: Spor. 19.10: Plâk, 1955: Şarkılı sözle ya yım. 2025: Sözler. 2030: D'Albert'n “Tiefland., operas. (İstirahatlerde: 2205 Duyumlar). 2310: Hava raporu 2318: Çingene müziği. 24.10; Salon ku'nteti, Prag 18.50: Kuartet somseri. 1840: - zler, 0: Almanca yayım, 1 * Du yumlar. - Pik. 20.30: Verdi'nin “Othello, operasmı röle. 23.15: Duyumlar. 23.30: Plük. 23.45: Rusça duyumlar, Belgrat 20.30: Ulusal yayım. Zagreb'den rö- le. 23: Duyamlar, 23.20: Piğk. Breslav Muhtelif söz» : Düyumlar, .1$: Pftaner'in “Aşk bahçesinin gülü, adlı operası, 23: Aylık duyum toplantısı, 23.20: Ulusal sözlü ve müzikli yayım. 24.30: Org konseri, Berlin - Tegel 20: Söel konser. 21: Dayumlar. 21.15: Ulusal yayım. Pfitener'in “Aşk bahçesi- nin gölü, adi: operası, 2215: Skeç. 23: Duyumlar. 23.30; Şürler. 24: Şimal mü- siği. o NÖBETÇİ ECZANELER Şa gote mübersi eczaneler vanlardı 'emişte Agop Minasyan — Fenerde Hüsamettin — Ankara cuddesinde Eş Cemil — Küçükpararda pala Sarım — Karagüm- Fuat — Kadıköyünde Büyük — irmeninde Üçler — Şehzadebaşm - da İ, Halil — Samatyada Erofilos — Ba- kirköyde Merkez —, Beşiktaşta Rıza — Sehretnininde Nazım — Hasköyde Yeni — Küzmipişada' Yeni Turan — Meybelide Tanay — Büyükadada Meh met — Galatada Mişel Sofranyadis — Taksimde Taksim — Kalyoncu kulluğun. da Beyoğlu — Hamamda S. Barunak. ve Eyüpte et eczaneleri. LIMAN HAREKETLERİ Dişin Yimanımızdan gidecek vapurlar! at Asya Mudanyaya Arten İzmite Analarta Mersine Bugün İlmanımıza gelecek vaparları 1780 Ege İskenderiyeden IT Tayyar Mudanyadan 16,1$ Güzel Bandırma İzmitten SİNEMALAR TİYATROLAR İSTANBUL ŞEHİR TİYATROSU HAFTALIK PROGRAM: Birinciteşrin 1 Salı saat 20 de Ölçüye ölçü, 2 Çarsamba 20 de Ölçüye ölçü, 3 Per semba 20 de Ölçüye ölçü, 4 cuma 20 de Ölçüye ölçü, $ Cumartesi 15 de Çoçuk Tiyatrosu, $ Cumartesi 20 de Yarasa, 6 Pazar sabah 10 da Çocuk Tiyatrosu, © Yan 15 de Yarasa, 6 Pazar 20de Ya- ra, © Melek: Nataşa (Rus aşkı) Saray : Son vala Sümer ; İki genç kan, Ipek : Monte Kristo Kontes. * Türk: Gece bülbülü. * Alkazar ; Şandu — Sihirli Ada, * Yıldız ; Paganini, 9 Şık : Çalmmış Aşklar. * Asri» Ekmekçi Kadın — Petrol Mu. barebesi, . e Çalmmış Aşk — Dertsiz arka aylar, e Çekdar Hile ; Prens Ahmed. DAVETLER Baş pehlivanlık güreşleri Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merke- #i tarafından tertip edilmekte olan Türki- ye baş pehlivanını seçme güreşleri 1 İkin- Giteşrinde Ankarada yeni stadyomda ya. ye Bu güreşlerde baş peklivanlığı $09 lira hediye ilç bir de madal. ya verilecektir. Bütün Türkiye pehlivanla. r: bu güreşlere çağrılıdır. Çocuk Earigeme Kurumu Genel merke- #i tarafmdan eray ve sureti hasü- siyede Viyana: ve süslü (Lüks) tebrik telgraf kâğrlarr her telgraf merkezinde bulunmaktadır. Tebrik telgrafnızm ba süslü kiğrla ma hatabmıza verilmesini İsterseniz, telgraf müsveddesinin bir köşesine (Lüks) keli mesini yarmanız ve telgraf parasından #9- pıca 15 kuruş fazla vermenir yeter. Bu kâğitların geliri tamamen yurdumuzun yok #al yavrularmın bakıma ayrılmıştır; Teb rik telgrafmızı bu söslü kâğıtla alan mu- katabmızın fazla sevinç duyacağına ve zâ- ş Arz pal KÜBİKRESSAM Meteliksiz kübik ressamlar da Niyazi, mektup üstüne mektup gönderdiği halde ailesinden hiçbir haber alamadığı için ümitsizlik içindeydi. Nihayet şu mektubu aldı: “Koca budala! yaptığın acaip ve- simlerden hiçbir şey anlamadığım hal. imdadıma koşmak isterim. Git, es- ki dostum Fahrettin beyi bul. Gözte- pede oturur. Seni bekliyor. Gözlerin- prag” öperim, o Niyazi hulyaya daldı. Kimdi bu Fahrettin bey? Göztepede sorunca hemen bulunabilir miydi? Kendisine ne gibi bir yardımda bulunacaktı? Fakat uzun boylu hayale lüzum yok. Eski bir ceketini yahudiye satarak yol parasını tedarik ettikten &onra Göztepeyi boyladı. m- İlk sorduğu adam: “Nah!, diyerek | Fahrettin beyin köşkünü göstermişti. Niyazinin karşısma sivri sakallı, Avrupalıyı'andırır bir tip çıktı. — Ressam mrtmız siz? diye sordu. — Evet, — Bir portre yapar mısınız? Ömründe portreye benzer resim yapımamış olan Niyazi: — Eh, dedi, çalışırım. — Kızımın resmini yapacaksınız. Biraz vaktiniz var mi? — var! — Bu işe tahsis ettiği bütçe gok de dildir: İli yüz Mira, Niyazi kabul ettiğini bildiren bir baş hareketi yaptıktan sonra heyeca- pin belli etmiyerek mırıldandı: — Beni. kerimenize, gezaman tak- dim — Şimdi. İki dakika sonra Neclâ Fahrettin içeri girmişti. Uzun boylu bir kızdı. Masalı tipi Niyazinin derhal hoşuna gitti. — Babası sordu: — Modelinize ne buyurursunuz? Niyazi modeli fevkalâde buluyor- du, Kıza dönerek sordu: — Ne vakit başlıyalım efendim? Babası cevap verdi: — Hemen şimdi. Yukarda küçük bir atölye var. Biraz sonra siyah elbiselerini giy- miş olan küçük Neçlânm karşısın: ki şövalesinin önüne geçtiği zaman ona hayat pek tatlı gelmeğe başla” Buştı. Yalnız akşama doğru modeli- nin güzel yüzünün pek kısa bir za- manda kendi canını sıkacak bir mev- zu olacağını anladı. Çünkü Neclânn manak yüzünün çizgileri Niyasinin fırçası altında garip garip şekiller alı- yorlardı, Çok büylik yapmağa gayret etsiği gözleri inek gözlerine benzi- yordu. Gülümseyişi yayvan Oluver- mişti, Hele o pembe yanakları nasıl da bir ölü yüzüne dönüvermişti: O akşım Neclâ, Niyâziin resim- deki istidadı hakkında parlak bir fi- kir edinememişti. Fakat Fahrettin bey resmi gördüğü zaman Niyazinin iyi bir çocuk olduğunu, fakat hiçbir istidadı bulunmadığını anlamıştı. O gece sofrada resimden hiç bahsedil. medi. Fakat ev sahibi Niyazinin ter- biyeli, zeki ve bir iş yapabilecek ka- biliyette bir çocuk olduğuna kanaat getirmişti, Ertesi gün Neclâ yeniden poz ver- di, Zavallı Niyazi boyalarının üzeri- ne terlerini döküyordu .İlk yaptığı taslağı bozmamak için: “Ne olursa olsun, dedi ve devam etti, Neclâ re simde bir kocakarı olmuştu. Hele benzi yemyeşildi. İşte tam bu esnada Fahrettin bey yanlarına geldi. Elinde kâğıtlar var- dı. Zihnen çok meşgul görünüyordu. — Alledersiniz, dedi, Acaba ra- hatsız ediyor muyum.. Nasıl, portre ilerliyor mu? ———— —— Tafetinize hükmedeceğine güpbe yoktur. dertler verecektir. ? — Evimizin gösteriş şubesinin ba kış temsillerinin e repertevarını bazirlamağa başladık. Tiyatro sanatine hevesli bayanı ve bay arkadaşların bu dertlere yazılma. iz için evimiz direktörlüğüne başvurma» ri 3 — Koro ve gösterit şubesi derslerine eme istiyenler hergün saat 9 dan 24 €v direktörlüğüne başvurabilirleğ, YE ailtirin... » Zellanda ES - Yazan: M hk Niyazi: — Memnun değilim, diye itirafa mecbur oldu, bilmem, nedense olmu- or! Fahrettin bey kendini tutamadı: — Daha iyi, dedi, yüzü neseli bit mana almıştı. — Daha iyi olur mu?. — Bugün benim işim de olmuyor da onun için böyle söyledim. En iyi bir komisyoncumu bugün bir türlü ele geçiremiyorum. Halbuki bir yer- den mühim bir sipariş alacaktım bu- gün. Niyazi bey biraz dinlenmez mir siniz?.. Niya — Ben de şimdi küçük hanıma bunn teklif edecektim. Dedi. Fahrettin bey delikanlıya dikkatle baktı: — Bana bir büyük yardımda bu lunmak ister misiniz? hayretle ona başını çevire mişti. Fahrettin bey kendisinden na- sıl bir iş istiyebilirdi? — Emriniz nedir, yim? diye sordu. Fahrettin bey ressamı yazıhanesine sokarak izah etti: “.. Bir şirket müdürünü görmek ve ona üç bin firalık bir sipariş bone- su imzalatmak lâzım, İş yarı yarıya bitmiş demektir. Bugünkü hava mü- saittir, İş istenilen omalın zeki bir genç tarafından takdimine kalmıştır. Niyazi Fahrettinden ayrılırken bu işi yapabileceğini düşünüyordu. Ve şirkete giderek bir saat sonra, sipa- tiş bonosu cebinde. geriye" döndü. Bunun üzerine Fahrçttin genci yü masasmın yanıbaşında öturttu, sigara verdi ve namına 250 liralık bir çek imzalayıp uzattı. Ressam hayretle sordu: — Fakat bu ne? — Hak ettiğiniz komisyon. Niyazi; — Nasi olur canım? « dedi » bu. nu ben sırf bir hizmet olsun, bir dostluk olsun diye yaptım. Vallahi olmaz. Fakat ertesi gün şövalesinin önüne geçince kızın yerine Fahrettinin gelip oturduğunu gördü. Ve Fahrettinde hiç de resmini yaptırmak istiyen bir adam hali yoktu. Niyazi portreyi ter- kettiğini, artık portre yapamadığını utanarak söyledi. Ve bir akşam Fah- rettin beye kalbini açtı. O birdenbire cevap vermedi. Genci ilk defa kabul edildiği salona götürdü. Duvarlafdan birinde ineklerin gözlerini kör eden şiddetli bir güneş tablosu vardı. — Yavrum. Bunu yapan benim. Fırçaları bu boyaları sürdükleri â- man tam senin yaşındaydım ve bana saadet getirdi. Bunu gören skraba- dan biri o kadar gülmüştü ki, ona tesim tarzımı izah etmem lâzimgek mişti. Anlaşılan maksadım: © kadar iyi ifade edebilmişim ki, adamcağız benim iyi bir iş adam: olabileceğimi tahmin etmişü. Beni, itirazlarıma kulak asmadan bugün adımı taşıyan fabrikaya yerelştirdi. Amcanız' Ap- tullah bey bana sizden bahsedince anladım ki siz de benim gençliğimde olduğum gibi san'atla hayatta muvaf- fak olamıyacak bir gençsiniz. Halbu- ki ben de her işin altından çıkar bir delikanlı arıyordum. Sizi görünce, “Tamar... « dedim - İşte aridığım delikanlı. Niyazinin bu sözler hoşuna gitmiş- ti. Gülümserken Pehrettin bey de- anlıyabilir mi zi... Sâruyorum ki senin atölyende de benim şu inek tablosu nun karşısına asılacak kiymette bir san'at eseri vardır... k eser ha? Bu- nA nasıl ağzımız varabiliyor Fahret- tin bey, Faraza benim “Hayal hersi- zı kadm!,, adlı eserimi düşünüyorum — Bu tablonuz neyi gösterir? — Kartal başlı çıplak bir kadım ki, elinde bir şamdan, tavuk küme- sinden çıkmaktadır... — Tamanam., Onu benim tablonun karşısına asacağız. Sen de fabrikada benim yirmi sene evvel oturduğum masada karşımda çalışacaksın. . . Kübik ressam pek kısa bir zaran sonra elinden fırçayı tamamiyle br- hk zy 'ndisine verdiği güzel Neclâyı da almıştı, İn saad a LİR.