az 6 ,-— ISTANBULDAN PiREYE i i Pİ EŞ Hava Kesimişti, Fakat Yölkenlerimiz Işletecek Kadar Rüzgür Bulabiliyorduk —u— Orada, tekrar demir taramak tehlikesine maruz kalmamak i- çin bütün zincirleri koyuvere- rek çift demir atmıştık. Zincir- ler biribirine dolaştığı için bun- ları çözerek demiri yukarı al mak haylice müşkül bir iş oldu. Artık lüzumsuz kaybolan on dakika bile bize on gün kadar uzun geliyordu. Burada kaldığımız üç gün zar fında kotramızın çok kıymetli makinisti Hami, İparm İstanbu- Ja geldiğindenberi tam bir şekil de açılarak kontrol ve temizlik yapılmadan makinesini baştan aşağı sökerek kontrol etmiş ve bulduğu birçok eksikleri yerine koyarak makineyi bir saat gibi işler bir hale sokmuştu. Artık herhangi bir müşkül seyirde, motörde birkaç kere tesadüf et- tiğimiz ufak tefek ârızalara uğ- ramıyacağımız kanaati tamami- İe hepimizde hasıl oldu. Adava bocalama sığınarak (o bekliyen kotramızdan iki gün arka arka- ya dışarı çıkıp şehirle saatlerce temasta bulunduğumuz halde liman, sıhhiye, polis muamelâti- le hiçbir şekilde alâkalandırıl - mamaklığımız bizi Halkından bu kadarını umma - dığımız bu kolaylığı görerek ay- rıldığımız şirin (Tinos) adası bizde cidden unutamıyacağımız bir hatırayı yaşatacaktı. Yelkenlinin bordamızdan ay- rılmasndan azami on dakika sonra, saat on dörtte Tinos'dan hareket ettik. Bütün yelkenleri- mizi açtık. Havanın şiddeti ke- silmesine rağmen yelkenlerimi- zi işletecek kadar rüzgâr bulu- yorduk. Herhangi bir ârızaya uğ ramadığımız takdirde önümüz - de yirmi, yirmi'dört saatlik bir yolumuz Val Havanın bu du- rumundan bilistifade geceyi gün düze katarak hiçbir yerde dur » | madan ve eğlenmeden yürüme- ğe karar vermiştik. Yelkenlerle beraber motörümüzü de işlete - rek azami süratle seyretmeğe başladık. Mükrim mutat âhengi olan bir hasta öksürüğü mecalsizliği le seslendi: — Bana bakın yahu! Yelken- ler damacanda mı? Niyazi: — Camadanda mı demek istiyor. Zihni evveldir ma şallah. Tabirleri plâk gibi ka- par. Mükrim devam ederek: — Biz orada kaç kaloma zin- cir saldıktı! Sandalları da mata- foralardan içeri almamışız. Bir- den bire bir hava patlarsa ne ya- parız?. Niyazi: — Herif bir fırtına daha yese &sfarı baide şahadet- namesi alacak. Daha kaç tabir öğrendin? Çabuk say da kurtu- Yalım bari. dedi. Artık havanın tam mânasile dindiğine kani olan arkadaşlar biribirlerine keyifli köyifli şaka- lar yapıyorlardı. Rüzgârm hafif esmesinden istifade ile, Tinos'un yeşil sa- hillerini yakından görerek; Sa - kızdan hareketimizde fırtına ile karşılaşmadan evvel tutmak is- tediğimiz, (Andros) boğazma doğru yükseliyorduk. Adalarde- nizinin çok mühim geçitlerinden biri olan bu boğaz tâ Çanakkale den kopan rüzgâr ve akıntıları (Eğriboz) sahillerile kendi ara- sında sıkıştırarak, esen şimal rüzgârlarında, akıntısının süra- tini yedi mile kadar çıkardığı ve şaşırtmıştı: | Dalgalardan biraz başımızı dinlen ranarak grupun renklerini kita- bile âyar etti: — İşte grup dediğiniz böyle olur. Bak güneş batarken bu | renkler göründü mü, ne denizde hareket, ne de rüzgârda bereket olur. Artık korkmayın, daya anın, dedi. Gruptan sonra Steno boğazı batısından geçtik. Tedricen gü- zelleşen hava doyulmaz birşey olmuştu. O akşam kaç gündür nin cennet zevkine kavuştuk. Ye meğimizi yukarıda yedik. ilk ve sakin geçen bu gecede arka- daşların birçoğu gene güverte - de yatmağı tercih ettiler. Gece yarısından sonra (Zea) adası istikametine geldiğimiz zaman rüzgâr hafif karayele çe- virdi. Ve sabaha karşı Andra bo gazı hizalarında biraz ölü deniz yaptı. Geceyi hiç uyumadan dümen başında geçiren Kâmil kaptanın yerine uyanan Fazıl geçti. Herkes seferin nihayetlerine doğru vardiyasını ve vazifesini söyletmeden yaptığı gibi, arası- ra dümende görülen zikzaklara da artık tesadüf edilmiyordu. Ortalık ağarırken Mataban ve Atina körfezinden İstanbula ge- böyle havalarda yirmi otuz par- ça geminin Haristos limanında İ günlerce hava beklediği çok de- fa vâki olurmuş. Bu geçit yelkenlilere pek mü- sait bir yol olmadığı için fırtına- ya yakalanınca Mikoni boğazın- dan geçerek daha salim ve em- « niyetli seyretmeği muvafık bul- “nuştuk. Akşam, grupu parlak, kırmız? ve dumansız gördük. Orhan Asan gene meşhur kitaba dav- hasretini duyduğumuz güverte- | maeanrilmiimmği Yazan: Mahmut BALER" e dirmek imkânı hâsıl olduğu zaman İen yol üzerinde birçok vapur - lar ve yelkenlilere rastgeldik. Etrafımızdan aşağı yukarı geçi- yorlardı: Rüzgârla beraber ölü deniz de kesildi. Deniz gümüş bir tepsi gibi parlak, dümdüz ve hareketsiz kaldı. Şafak güneşile gözümüzü açtığımız zamanı 1 ronisi fenerini bordalıyord duk Bir saat sonra Atina körfezine döndük. Arkadaşların hepsi de keyif ve neşe ile kalktılar, Saat sekizde Pireye bir saat mesafede olan Gulyalmeni lima- nına demirliyecek ve orada kot- ramızla beraber, hepimiz temiz- lenecektik. Yediğimiz kalın de - nizlerin biriktirdiği tuzlu rutu - betli yeşil bir küf tabakasma bürünen kotranın pirinç aksamir, dışı, güvertesi, kamaraların içi, her tarafı adamakıllı temizlene- cekti. Sonra bizim hepimizin de kotra gibi ayrı ayrı temizlenme- ğe, parlamağa ihtiyacımız var - dı. Biz de tam mânasile küflen- miş sayılabilirdik. Hele Rüştü - nün kaç gündür bıyıklarile bera- ber yüzünü çerçeveliyen sert sa- | kalı kolay kolay dökülür şey de- ğildi. Milletin eli Sakızdanberi ilk defa sallanmadan ustura tu- tacaktı, Klişe Atölyesi Renkli, tire, ototipi, her türlü klişe yapılır. Ucuzluk, pie iyi, temiz ve güzel iş TArkast var) TAN SAGLIK ÖGÜTLERİ En Pahalı Ilâç Yazının başlığını görünce: — Bu iliç olsa olsa, altın şırınga larıdır... Demeyiniz. Altından daha çok pa- hal olan radyum bile, kullanmakla hemen hemen hiç tükenmek bilmedi- ği için, gene benim söyliyeceğim ilâç kadar pahalı olamaz. Bu en pahalr ilâç otömobille gez- mektir, Otomobil bir yerden bir yere gitmek için pek pahalı gelmezse de, ona sık sık, her gün binerek gezmek en sonunda elbette pahah olur, Otomobil germesi göğüs hastalık- larında, en ziyade uyuşuk veremde pek iyi bir ilâçtır, Açık bir otomo- bilde, saatte kırk, elli kilometre hiz- la, gezen hastaya bir neşe gelir, işta- ht artar, uykusu düzelir; yöllarda toz yoksa öksürüğü pek azalır, Rütu- bet olmaması da, tabii, bir şarttır. Müzmin brosşit, nefesdarlığı, kuru zatülcenp hastalıklarında da otomo- bil gezmeleri pek iyidir. Bütün bu iyilikler, otomobil hızla giderken havanın daha çok miktarda teneffüs edilmesinden ileri gelir. Bir de bu hastalar âdetleri üzere, akci- gerlerinin bir kısmı ile nefes alırlar. Ciğerlerin bir kısmı işlemeden durur. Halbuki otomobilde ciğerlerin her ta- rafı işler, Açık otomobilde" giderken, yazın bile, kalın elbiselerini giymek, batta- niye ile, hatta kürkle örtünmek elbet- te lâzmdir. Mide hastahıklarmın — birçoğuna, müzmin inkibaza, romatizmaya, gut hastalığına da otomobil gezmeleri İyi gelir. Hele sinirli hastalıklara, kan- sızlıktan sinirleri bozulmuş olanlara ötomebilde gezmek çok iyidir. Onla- rın ağrıları çabuk geçer, uykular, hemen düzelir, İradeleri ilkin zayıl- ken gitgide kendilerine hâkim olur- lar. Kalp hastalıklarında otomobil gez- mesinin — otomobili hasta kendisi kullanmazsa — iyi veya kötü hiçbir tesiri yoktur. Fakat “Hünnakı sadır,, hastaları için öyle değildir. Otomobi- lin hızı onlarda hastalık bubranının gelmesine sebep olabilir. Bundan baş- ka tansiyonu pek yüksek olanların da, otomobil hızlı giderken, nefesleri | daralır. Göz kaştalıklarına da otomo- bil gezmelerinin zararlı olacağı güp- hesizdir. Kalp ve göz hastalıklarından baş- ka, otomobil ile gezmek pek iyi bir ilâçter. Bunun büyük bir kusuru, her keseye elverişli olamamasıdır. Lokman Hekim İ TİFOBİL Dr. İhsan Sam; | Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- İ tulmamak için ağızdan alınan tifo İ baplarıdır. Hiç rahatsızlık vermez. ! Herkes alabilir, Kutusu 55 kuru, 6766 Dr. A. KUTiEL Karakoy Topçular caddesi N.33 6724 Yedinci icra memurluğundan: Mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen ev ejyası 8-10.935 târi- hine tesadüf eden salı günü saat 9 dan 10 a kadar birinçi açık artırma suretile Beyoğlu Tarlabaşı Hüseyin ağa mahallesi o Kireçhane sokak 23 numaralı hanede satılacağndahi talip olanların mahallinde hazır bulunacak memuruna müracaatları ilân olunur. (15160) ————— ZAYİ — Galata ithalât gümrüğüne sit 25349 numaralı gümrük itbalât beyannamesine sit 2516 kurüşluk ve 431278 numaralı depozito makbuzu- nu zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin büzmü olmadığı ilân olu- nur. o LEFTER ELEFTERİADİS A ME VAN Gündelik Siyasal Gazete | TELEFON | İğir, ei: 20510 TELGRAF: “TA İTİ İ | “TAN, istanbul | | ABONE İ i Türkiye için z Lira K. Lira K. İ Bir aylik 159 —— b rw 2 6 - iyilik YY ILAN İ anlar için Büncilk Girketlerine ci: racaai edilmelidir Kücük lima doğrudan doğruya İ idaremizce almabilir Kücük ânlarım $ satırlğı bir detalık we. $ satırdan fazlas te Bir Hizmetçi Mühürdandan Sümer imzasile bir dul kadim bize şöyle bir mektup yazı- yor: “.. Zevcim geçen yıl bir kalp sek- tesinden öldü. Altı sene beraber ya- şamıştık, Çocuğumuz olmadı. Onu hayatımda sevdiğim gibi öldükten sonra da hâlâ başka birile evlenmeyi aklımdan geçiremiyecek kadar sevi- yorum. Fakat bundan iki hafta evvel ziyaretime gelen bir hizmetçi kız be- ni harap edecek ifşaatta bulundu. “Bu kız iki yıl önceye kadar yanı- mızda çalışmıştı. Kocamla aralarında bir münasebet olmasından hiç şüphe- ye düşmemiştim. Halbuki o kocam- dan bir çocuğu olduğunu bana haber vererek bir buçuk yaşında bir çocuk gösterdi. İki gözü iki çeşme yemin ederek çocuğun babası zevcim oldu- ğunu söylerken bu karıyı ve çocuğu" nu tekmelerle evimden e kovacaktım. Bunun yalan olduğuna © derece €- mindim. Fakat çocuğa dikkatle ba kınca içimde derin bir şiiphe uyandı. Çocuğun gözleri, burnu ve ağzı tıpkı kocama benziyordu. Sonra aklıma bir gece geldi. İki buçuk sene evvel zev- cim hasta, yatakta yatarken bir gece yarısı nasılsa odasına girdiğim zaman bu kızı baş ucunda karyolaya otur- muş olarak görmüş, bir hizmetçi ks- zın efendisinin karyolasına nasıl otu- rabileceğine şaşmışlım. O zaman bu- nu kızın terbiyesizliğine ve hastalı ğından dolayı kocamın müsamahası- na vermiştim. Fakat şimdi bunun ma- masını anlıyorum. Bu sabık hizmetçi kızın benden istediği çocuğuna e kocamın çocuğuna yardım idi. Üstü başı benden daha düzgün olan biz- mein hiddet ve nefretle baktım: AV çecüğünü; defol dim. Koğdum. bir şüphe var. İki haftadanberi bu- nu düşünüyorken bir de ordan mek- tup aldım, Kocamın maaşından çocü- ğuna düşen hisseyi mahkemeden buradan!,, des |: | istiyeceğini yazıyor ve böyle mah- kemelere lüzum kalmadan benim dü- şünüp taşınıp kendisine yâ toptan bir para vermemi yahut kocamın çocu- una bakmamı istiyor. Ne yapacağı: mı şaşırdım. Siz ne dersiniz? Bir hemi yaşinda bir çocuğun özlerini veya ağzını kocanıza ben- zetmeniz bir yey ispat etmez, Belki bu kadının bütün iddiaları yalan ve şantajdır. Sizden pata koparmak İçin yapılmış bir tuzaktır. Onun mahke. mede bu iddiayı tevsik etmesine de imkân yoktur. Yalnız evinizden çık- tıktan sonra ve Çocuğunu döğurür- ken kocanızın himayesini, daha sonra 4-10-935 amımı Diler ir Kızın Çocuğu Onun tuttuğu bir evde oturduğunu ve onun tarafından ziyaret edildiğini iddia ediyor ve bunu ispata mukte- diz olduğunu söylüyorsa sabık hiz- metçinizle anlaşmanız doğru olur. O zaman kimbilir nasil bir kazanm mahsulü olan çocuğa yardım da bir vazifedir. . Eski sevgıden eser kalmadı mı? Aksaraydan Faruk imzasile: “Yirmi yaşındayım. Bir buçuk 8e- nedenberi bir kızla tanışıyor ve sevi şiyorum, Biribirimizi o kadar sevdik ki, bir gün ayrılsak deli gibi oluyor- duk, Kızı birkaç defa haşkalarının istediğini fakat kısın reldettiğini öğrendim. Bana da nişanlanmızmızı teklif etti. Fukat her defasında aile- me haber vermek bahanssile savsak: ladım. Fakat artık benim bu karşı hiçbir sevgim kalım beni çılgınca seviyor ve rakırsan ben yaşıyamam, diyor. Bu kızdan kurtulmak için nasıl hareket edeyim?,, Acele etmeyiniz. Sevmediğinizi sa- nıyorsunuz ama bakalım bu zannunız sizi aldatmıyor mu? Sevişenlerin ço- ğu sevdiklerinin kendilerini delice sevdiğinden çmin oldukça kendi alâ- kalarından şüpheye düşerler, “Ben onu sevmiyorum, artık ondan soğur dum. Ama o beni hâlâ deli gibi se- viyor,, derler. Fakat bir kere de #ev« İ dileri ayrılmıya razı olursa iş deği- şir. Sukın, siz de bu halde bulunme yasmız?.. Soğudunuzsa ayrılmaktan korkmayınız. Fakat dikkat ediniz; eğer kız da bu ayrılışa aldırış etmez se etekleriniz tutuşmasın. . Açılamıyan sevgi “Ben aile dostlarımızdan bir genci seviyorum. Hayâtımız hemen her gün beraber geçiyor. Kendisine çok defalar onu sevdiğimi söylemek istedim, Fakat her defasında sözümü kenti; başka, hikrde kacar di” ESn$ PösEiadığını anlamıyacak kadar bön değildir. Ne yapayım?,, Madem ki halinizi sezdiğinden eminsiniz; demek ki ya sizin vâziye- tinizden İstifade etmek, sizi daha çok tahrik etmek istiyor; yahut bu sevgiyi kendi menfaatine uygun bul mıyarak kapatmak İstiyor. Onun fikrini anlamak için kalbinizi açma nıza ve onun kâçamak yapmasına meydan vermemeniz daha doğru olur. — — Asliye birinci hukuk mahkemesi |M8 ticaret kısmından; Dimitri Resopulosun Galatada Top gular caddesinde 72 No. da “Asta Li- midet,, Şirketinde vadeleri gelmiş ve protestolar: yapılmış senetlerle olan alacağının ödenmediğindeh ve şirke- tin ticarethanesini ahete devir ve Ö- demelerini tatil ettiğinden bahisle ve- kili avukat Bodos Kalınoğlunun ika- me ettiği resen iflâs davasının 30-9- 935 tarihli muhakeme gününde müd- dei vekilinin huzuru ile icra edilen muhakemesinde müddeaaleyh şirkete berayı tebliğ mübaşiri marifetile gön derilen arzahal sureti ile davetiye vatakasma mübaşirinin verdiği şerhte müddeaaleyh şirketin mezkür mağa- zayı devir ve terkeyledikleri ve şir- ket hali tasfiyede ve tasfiye memuru Niko Kalfopulo bulunduğu ve ikâmet gühları meçhul olduğu yapılan tah - kikattan anlaşılmış olduğundan arzu- bal ve davetiyenin müddealeyb gir - kete H, U, M. kanununun 141 imei maddesine tevfikan ilânen tebliğine ve emri muhakemenin 9-10-93$ çar- şamba saat 14 de talikine karar ve - rildiğinden şirket azalarının ve gerek tasfiye memurunun yevmi mezkörda dinlenmek üzere mahkemeye griye leri ve aksi halde gıyaplarında mu hakemenin devam ve rüyet olunacağı mahkeme divanhanesine asılan arzu- — > , Hayatın neşesi Dinç olmaktır. HORMOBİN | TABLETLERİ İYorgun vücutları dinçleştirir | iKTiDARSIZLIĞI ve Bel Gevşekliğini giderir, yaşamak neşesini inde eder. Eczanelerde bulunur. İs- tanbulda fiyatı 150 kuruş. Taf- silât için Galata Posta kutusu | 1255 | 7716 LAL İstanbul 7 inci icra memurluğup - dan: Mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen arpa, buğday, yulaf ve saman 5-10-935 tarihine tesadüf eden cumartesi günü sâat 10 dan 11 € ka- dar birinci açık artırma suretile Ye- şilköyde istasyon civarında Aya Ma- ma çiftliğinde paraya çevrileceğinden talip olanlarm mahallinde hazır bu- Junacak memuruna müracaatları ilân hun. (15144) hal sureti ve davetiyenin tebliğ ma kamına kaim olmak üzere ilân olu- nur, (15162)