ee e mm “Dünya 'Gazetelerine Göre Hâdiseler £ Kıskançlık Yüzünden Bir Sürü YENİ FABRIKALARIMIZ Türkiyede Berliner Tageblatt'dan: 16 Eylülde Ekonomi Bakanı Celâl Bayarın huzurile ve büyük törenle açılış merasimi yapılan Kayserideki devlet tekstil kom- binası, Türkiyede devlet eli ile idare olunmaya başlıyan ekono- minin inkişafı yolunda mühim bir tutak teşkil eder. Bu yeni fabrika, beş yıllık endüstri prog ramı ile kurulması kararlaştırı - Ekonomi Bakan: Celâl Bayar lan dört tekstil fabrikasının ilki ve en büyüğüdür. Bu fabrikanm gündüz ve gece çalıştıracağı a- mele 3 bini bulmaktadır, yılda 30 milyon metre bez dokuyacak tır, Beş yıllık plânla kurulması derpiş edilmiş olan diğer üç fab rikanım da ikmalinden sonra ki, rdan birisinin yeri Konya Ereğlisi, ikincisinin yeri İzmir civarındaki Nazilli kasabası ve üçüncüsünün yeri de Malatya o- lacaktır. - Bu yeni fabrikalarla Hereke, Feshane ve Bakırköyün deki eski fabrikalar - ki bunlar dahi son zamanda genişletilmiş tir, - İmalâtınm memleketin yün Tü ve 02 kumaşa olan ih - ğa Devletçilik tiyaçlarına kifayet edeceği umul maktadır.,, Mektupta bundan sonra beş yıllık plâna dahil fabrikalardan hangilerinin inşaatı bitmiş oldu ğu ve hangilerinin ne vakit bi - teceği hakkında tafsilât ve ma- Tümat verilmiş ve milli bankala rın bu plâna iştirak hisseleri ve kendilerinin finansal durumları mevzu bahsedilmiş ve şunlar ya zılmıştır: “Sümer Bankla birlikte İş Bankası Geçiborludaki kükürt madenlerini işletmekte ve Erga nideki bakır madeni de işletme- ğe hazırlanmaktadır. İş Banka- sı “İtibarr Milli Bankası, nn halefi sıfatile Ergani imtiyazmı haiz ve Sümer Bank dahi şimdi bu imtiyazda hükümetin 1 mil - yon liralık hissesine sahiptir. Er ganiye giden demiryolu inşaatı malüm olduğu üzere hemen ik- mal edilmiş gibidir. Ziraat Bankasmın beş yıllık plândaki iştirak hissesi, İş Ban- kasının hissesi kadar büyük de- ğilse de, yine ehemmiyetlidir, bu nunla beraber Ziraat Bankası gtçen yıl blânçosunu henüz neş retmemiştir. Sanayileşme faali- yetinin beslendiği üçüncü kaynak da kredi dır. Bu operasyonlar öyle müsa- it şartlar altında vuku bulmak - tadır ki, mutat iş Transaktiyon ları bu şartları temin edememek tedir. 1934 yılında Ankarada protokolu imzalanan 8 milyon altın dolarlık Sovyet Rusya kre disi, Türkiyenin beş yıllık sana- yileşme programının tatbikine başlanmasında başlıca âmil ol- muştur. Başka bu finansal yar- dıma teknik yardımlar dahi tef- rik edilmiş ve bütün bunlar her iki tarafın aralarındaki dostluğa dayanmaktadır. Bu dostluk her iki memleketin devlet adamları tarafından her fırsatta ve şimdi de Kayseri fabrikasının açılışı münasebetile izhar ve teyid e dilmektedir. Bu dostluk teza- . . Cinayet İşliyen Fransız gazetelerinden: İnsan öldürme ve yangın sah neleri sakin Ligny-les Aires, Saint - Hilaire köylerini bir ka- nal meydanı haline getirmiştir. 24 yaşlarında Polonyalı Nestor Wladislav adında bir amele u - zun müddettenberi bir çiftlikte çalışmakta idi. Nestor Wladis- lav burada 24 yaşmda Maria Vadurya adında genç bir Lehli kız ile tanışmıştır. İki genç bir müddet sonra evlenmeye karar vermişlerdir. Fakat ayni zamanda genç kızın Rene Varlet adında genç bir de âşıkı vardır. Maria Vaduyra günün birin - de vutandaşından ayrılarak Re- n& Varlet ile evlenmeye karar vermiştir. Genç kız nişanlısmı bu kararından haberdar edince Wladislav'da intikam almak he vesine düşmüştür. Bunun üze- rine genç kız çiftliği terkedince o civarda Ligny - les-Aires köyü ne gitmiş ve orada yeni nişanlı- si ile sık sık görüşmeye başlamış tır. , Günün birinde Nester. Wla - dislav elinde otomatik bir löver- ver bulunduğu halde kendilerini aramağa çıkmış ve nihayet iki âşıka yolda biribirile konuşmak ta iken rastgelmiştir: İntikam hissile çırpman Wla- dislav bir kelime söylemeden ev velâ genç kız Üzerine ateş etmiş tir. Kızcağız isabet eden birkaç kurşunla ani surette ölmüştür, Nişanlısr Varlet ise kolundan yaralanmış ve Varlet hemen bi- sikletine binerek babasınm evi- ne gitmiştir. Ayni zamanda bisikletli olan katil de o civarda bulunan kar - hürleri yalnız sözle değil, bütün harekât ve muamelâtla teyid o- Junmaktadır- Nitekim -- Kayseri tekstil kömbinasındi açılış meri simine iştirak için gelen ağır sa- nayi komiser vekili Pjatakow'un başkanlığı altındaki heyetin bu- rada gördüğü iyi kabul zikre de ğer. Her iki tarafın memnun ol- duğu görünüyor. Sovyet Rusya, Türk sanayiinin Sovyet Rus sa- nayiine bağlanmasını kendisi i- çin bir muvaffakiyet saymakta- dır. Türk gençleri Sovyet Rus fabrikalarında yetiştirilmek üze re Rusyaya gönderilmiştir. Rus mütehassis amelesi de şimdi ka- rarlaştırıldığı veçhile Rus plân larma göreve Rus makineleri ile kurulmuş olan Türk fabrika- larına gönderilecektir. Türkiye müsait şartlar altında bir Teks- til endüstrisi okazandığından memnundur ve kendini bu yolda hüsulü mühtemel bazı ideolojik tesirlerden âzade saymaktadır. Türk ekonomi bakanının iza- hına göre devlet elile idare edi - Zorlu Bir Aşık deşinin evine gitmiş ve işlediği cinayeti anlatmış ve bundan son ra benden çok bahsedilecektir. Çünkü bütün Varlet ailesini öl- düreceğim- Demiştir. Katil bunun üzerine tekrar bi sikletine binerek yakında bir çift likte oturan Varlet'in evine git- miş've bahçede babası ile konuş makta olan rakibi Varlet ile kar şılaşmıştır. Wladislav rüvelverini çıkara- rak birkaç defa vaba ile oğlu ü- zerine ateş etmiştir. Kurşunlar baba ile oğlu sıyırarak geçmiş ve her ikisini de hafif surette ya ralamıştır. Wlâdislav tekrar bisiklete bi- nerek kaçmağa başlamış ise de yolda caniyane fikirleri yeniden baş göstermiş ve hemen geriye dönmüştür. Rakibinin babasma ait olan çiftliğin etrafından ge - çerken çiftliğin ambarını ve ci - varda bulunan mahsulleri ateş - İemiştir. Çiftlik ateş almış ve her tarafı yandıktan başka ateş civarda diğer bir çiftliğe de si - rayet etmiştir Katil köy sokaklarında serse- ri bir tavır ile bir müddet dolaş- tıktan sonra bisikletle karşıdan gelmekte olan Andre Patinier admda bir maden amelesini gör müştür. Wlâdislav rakibi ile kar şi karşıya bulunduğunu zanne - derek hemen rövelverine sarıl - mış ve birkaç kurşunla bu za - vallıyı da öldürmüştür. Katil kardeşinin evine dön - müş ve orada yaptıklarını kâmi len anlatmıştır. Vak'a az zaman zarfmda köy ve civarma akset- tiğinden jandarmalar bu azılı ka | tili yakalamışlardır. len ekonomi dirije sistemi, Sos- yalist Maksimler ile bir değildir. Türk devletçiliğinde şahsi ve hu | süsi"teşebbüs ekonomi biünyesi- nin hakiki asabasınt teşkil eder. Bununla beraber bu teşebbüs noksan yahut zayıf olduğu müd detçe devletin müdahalesi lâ - zımdır, Daha henüz pek zayıf olan "Türk şahsi teşebbüs filizi- nin devletçilik sayesinde hakika ten müsait bir inkişafa mazhar olup olmıyacağı burada bir çok larına irat edilen bir sualdir. Türk tekstil endüstrisinin kuru luşu işi, şimdiye kadar Sovyet Rusyaca inhisar altına alınmış- tar. denebilir. Türk tekstil fabri- kaları, Türk ekonomi bakanının Kayseride söylediği gibi, “her gün daha ziyade samimileşen Türk - Sovyet dostluğunun bi- rer abidesi,, dir. Diğer sanayi şu belerinin kuruluşunda diğer memleketlerde iştirak etmiştir, bilhassa Almanya için bu saha da daha geniş bir faaliyet sahne si açılmıştır. GÖMBÖŞ VE HİTLER Yeni ittifaklara Doğru Le Matin'den: En iyi malümat alan Almanların bile Macar başvekili Gömböşün mem- leketlerine yaptığı seyahatten evvel- den haberdar oldukları iddia edile mez. Muhakkak olan bir şey varsa © da bu seyahatin Nuremberg kon- gresinin ilk günlerinde beyhude ad- dedilmekte © olmasıdır. Habeşistan meselesinin ( başlangıcındanberi Al manyanın muhafaza ettiği süküt bir bekleme sükütundan ibaretti. Fakat Cenevrede cereyan eden müzakerelerde devletler arasında bir rahne açılınca Almanya sükütuna ni- hayet vermiştir. Almanya, İtalyanın bulunduğu yeni vaziyet basebile bü- tün Avrupa sıyasasının yeniden tet- kiki meselesini ie İleriye atabilirdi. Hitlerin en nüfuzlu mesai arka- amil biri dedi ki: “Mussolini hem Brenner de hem de Habeşistan- da bir cephe kurabilirdi. Habeşistan- daki teşebbüsü bırakmak kabil ola- mıyacağından İtalya Brenner de ur- Yaşma sıyasası takip edebilirdi, Ce- nevrede alnan tedbirler ne olursa olsun İtalya ve Mussolini bugünle- rin unutulması güç olan hatıralarını muhafaza edecekler ve bu hatıralar beliki de onları yeni dostluklar veya yenileştirilmiş olan dostlukları dü- şünmeğe sevkedecektir.,, Büyük bir Almanın itiraf ettiği bu hulyalar henüz gerçekleşmemiştir. Fakat Gömböşün Hitler ile vaki olan mülâkatı ile bu hulyaya doğru büyük bir adım atılabilir , Macar - Alman müzakerelerine Le- histan de iştirak edecektir. Bu mü- lâkatlarda Almanyayı Lehistan ve Macaristana bağlıyan bağların kuv- vetleştirilmesi mevzuubahs olabilir. Bu suretle birleşecek olan üç dev- let, Roma ile deima iyi münasebette bulunan Macaristanm tavâssutu ile İtalya ile kolay bir müzakere vasıta- sı elde etmiş olacaktır. Böyle bir yakmlığın busulüne ça- lışacak olan Macaristan her şeyden evvel Saint - Germain ve Trianon andlaşmalarından o kurtulmak için şalışmış olacaktır. İtalya, Cenevrede beşler komitesinin tekliflerini reddet- tikten sonra, Macaristanın muahede- lerin yeniden tetkikine dair olan nok- B ie M Goemboes ri vu tai nazarma omwhalefet etmemeğiirac başlamıştır. d Bu basit görüş; 1918 haritasını, harpsiz değiştirilmesi imkânlarınlğğar dair arasıra Berlinde işitilen sözleri K manasını anlatmış oluyor. Şurası müfğni bakkaktır ki, orta Avrupada böy! bir grup teşekkül ettiği takdirde buniğii; dan Avusturya ve Çekoslovakya tehipör Git edilmiş olacaklardır. Hiç olmazsiğr ç İngiltere, birleşmesine yardım edeceği a, ği kuvvetleri vakit ve zamanile öİÇİğ ke melidir. Ati, İngilterenin Ulusiafğşti Sosyetesi mitakına ne suretle hürmelrg edilmesi lâzımgeldiğine dair olan teğva lâkkisine bağlıdır... 2 Alman matbuatı Macar vekili. Gömböşün Berlin seyahati hakkınd tefsiratta bulunmaktan çekinmekt dir. Bununla beraber Macar meb'u larından Rajniss'in bir Macar gaz sinde neşredilen bir makalesi bütü Alman matbuatı tarafından alınmış tır. Doktor Rajnisi Avrupa mese k, lerinin halli için Uluslar Sosyetesi rafından sarfedilen gayretlerin boş ini kaydettikten sonra Avr: ün yeniden tanzimi #smgeldiğini ve ancek bu suretle b rışın uzun müddet temini kabil ol cağını kaydetmektedir. Bu makaled denmiyor” “Almanya, kahrümencs bir gayr sarfederek galip İle mağlüp arasmd ki farkı ortadan kaldırmağa muvafi 5: fak oldu, Avrupa işlerinin yenidei.. tanziminde alâkadar olan bütün dev"İya leticrin yeni bir çalışma birliği etra fında çalışmaları hizımdir. Fransanın hiç değişmiyen pakt #eği yasası karşısında Almanya, Italyağı Lehistan ve Avusturya ve Macarisğ x tân arasında vücude getirilecek bif birlik orta Avrupada faydalı bir ça lışma birliği tesis edebilecektir. i Devletlerin bu tarzda bir gru teşkil etmeleri alâkadar bütün d: letler için hayati bir ihtiyaçtır. Devi etler arasında vücüde getirilecek o lan bu teşekkül Ovücude getireceğ birlik ve kuvvet sayesinde bitar devletleri temin edecek ve İngilter ye de Avrupada barışın muhafaza: için lâzimgelen teminatı vermiş olgğ. caktır. ” Macaristan bu yeni ittifak için müfğ cadele etmek vazifesini üzerine alm ter. Avrupanın mukadderat but bağlıdır.,, in! şğüyi ii ir öri di Pp D “ 7 No, 142. | KIRM D bakıp ondan bir emir bekliyordu ama marguis onu çoktan unutmuştu. Julien bir taraftan kalem yontup bir taraftan işinden söyleniyordu: “Benim bu yaptığım gülünç bir iş sma bu kadar bayağı suratlı, başka- larının emri veya kendi arzuları ile bu kadar büyük işler yüklenmiş adam lar ebette çabuk kuşkulanır kimse lerdir. Bakışıma sorar, anlamak ister gibi bir bal vermekten kurtulamıyo- rum ki, bu saygısızlık onların fena- sına gider. Gözlerimi büsbütün öne eğsem 0 zaman da sözlerini topluyo- tum gibi olacak.,, Sıkıntısı son dereceyi bulmuştu; © salonda çok garip şeyler duyuyordu. Bölüm XXII AYTIŞMA Cumhuriyet — buğün kamuğun Çümenenin) iyiliği uğruna her ye- yini verecek adam bir ise keyif- Terinden, benbenliklerinden başka bir şey düşünmiyenler binlerce İnsan Parite fazileti var diye değil, arabası var diye saygı gö- IZI VE SİYAH STENDMHAL Uşak içeriye atılırcasna girip ha- ber verdi: Monsicur le du de (***) Duc girerken: — Susün, siz Budalanm birisiniz, dedi. Hem bu sözü öyle güzel, öyle haş- metle söyledi ki Julien, istemiye is- temiye, © zatın bütün bilgisinin bir uşağa kızabilmek olduğunu aklından geçirdi. Gözlerini bir kaldırdı ama hemen indirdi, Yeni gelen zatın öne- mini o kadar kavramıştı ki böyle göz- İerini kaldırıp bakmasın bir saygı- sızlık olmasından korktu. Bu duc ellilik bir adamdı ama ha- la bir züppe hali vardı ve zemberek- li bir oyuncak gibi görünüyordu. Ka- fası dar, burnu büyük, yüzü koyun suratı gibi öne doğru idi; bir insa- nin onunkinden daha asilec ve daha manasız bir hali olması haylı zor iş- lerdendi. Onun gelmesi üzerine cel se hemen açıldı. Çehreleri inceden inceye okumağa dalmış olan Julien birden bire M. de La Mole'un sesi ile kendine geldi. Marguis: — atalar ade fızası var; ben kendisine şerefli bir hizmet verileceğini söyliyeli daha bir saat oldu; hafızanın kuvvetini ispat kez bu bir saat içinde Ouotidienne'in birinci sayıfasını ezberleyiverdi. Ev sahibi: — Hal şu Ni. zavallısınn dış har berleri, dedi. Sonra canatarcasma bir tavui Julien'e, önemli gözükmek istiye is tiye gülünçleşeri bir ea ile bakaradk: — Buyrun, Monsieur, dedi. Odayı derin bir süküt kapladı, bü- tün gözler Julien'e dikilmişti; o ka- dar iyi ezberlemişti ki, yirmi satır 0- kudu, okumadı duc: — Yeter, dedi. Kısa boylu, yabandomuzu bakışlı adam oturdu. Onun bu toplantıya başkanlık edeceği belli, çünkü oturur oturmaz Julien'e bir oyun masas gösterdi ve alıp yanına getirmesini işaret etti. Julien kalem, kâğıd da rate yerleşti. Yeşil örtülü masanm ma ae on iki kişiyi bir süz. dü Der — Monsleur Sorel, dedi, siz içeri odaya gidin, sizi çağırırlar. Ev sahibi pek işkilli bir hale girdi; ındaki yavaşça: “Pancurlar kapa- Tulien içinden: “Tamam, dedi, si- ları içine düştüm. Çok şükür ki in- sanı Gröve meydanına (dar ağacma) götüren çeşidinden değil, Bir tehlü- ke olsa bile marguis bana az iyilik mi etti? onun yüzünden daha imi ni da göze alsam çok mu? Delilikle- açacağı m | rimin bir gün onun başına derdi, böyle bir şeyle tamir € daha ne isterim?,, Bir taraftan çılgınlıklarını, bahtsız ğın: düşünüyor, bir taraftan da bu- lunduğu yere, bir daha unutmamak Gzere dikkatli dikakti o bakıyordu. Marguis'nin uşağı, sokağın adını söy. lemediğine ve o zamana (kadar hiç yapmadığı balde kira arabasına bin- diğini ancak o vakit hatırladı. Julien uzun müddet dürjinceleri ile yalnız bırakıldı. Kırmızı kadifesi © nİŞ sırma zırhlı bir salonda Köonsolun üzerinde fildişi bir haç, şöminenin üzerinde de M. de Maistre in sırtı yaldızlı, çok gü *i ciltlenmiş du Pape'ı dur..yordu. J. sü, dinliyor pi gözükme vek için kitabı aştı. İçeriki odada arasıra çok yüksek sesle konuşulduğu oluyordu. Nihayet kapı açıldı. Juliem'i çağırdılar. — Unutmayın ki, baylar, diyordu, bu andan itibaren biz ducde(... ) un huzurunda konuşuyoruz. Sonra Julien'in göstererek ilave etti; Monsicur Sorel, dedi. genç bir candan, gönülden , bağlıdır, bağla şayan hafızası sayesinde o, burada söylenecek en küçük şeyleri bile duc'e kolaylıkla tekrar edecektir. Arkasına iki üç yelek giymiş, ba- baca bir tavur takınmış zatı işaret edere| — Söz bayındırı, dedi. Julien içinden, . yelekli bayın adı söylense daha tabiiğ olurdu diye dü- şündü. Hemen kaleme sarıldı ve hay- hı yazdı. (Yazar, buraya bir sayrfa nokta koymağı daha doğru buluyordu. An- cak kitabı basan, böyle bir sayıfa noktanın tatsız olacağını, hikâye ka- bilinden yazılar içinde tatsızlığın ölüm demek olduğunu vi sürdü, Bunun üzerine yazar takılmış bir taştır, alı ay geçmer; onu batırıverir, Hayalin yarat- tığı şahısların hallerin. den bahsederken sözü bir konser ortasında tabanca patlat- mağa benzer. O ses yırtıcı bir sestir ama enerjisi yoktur. Politika sözü okurların yarısmnı öldüresiye gücen- dirir; bu havadisi sabahleyin gâzete- de okuyunca bambaşka ve kuvvetli bulan öbür yarımını ise sıkar. Kitabr basan ise buna cevap ola- rak: — Rormanmızdaki şahıslar politika sözü etmezse 1830 yılı Ftansızların» tabımız da iddia ettiğiniz gibi bir 4 ha olmaz... Julien'in tutulgası (zabıtname, yirmi altı sayılalık oldu; bu pek uk bir özetti (bulâsa idi); çünkü her zaman olduğu gibi, onun da, fa: las: pek çirkin gözükecek veya ini ak gülünç yerleri atla lazım geldi (Ja Gazette des o Trib naux'ya bakınız.) Kat kat yelekli ve babaca bakı! adam (belki bir paskapostu) ba: gülümsiyor ve o zaman, boyuna pırdanan kapaklarla çevrelenmiş gö İerinde garip bir parıldama beliriyofi her vakitkinden daha az bir kararsı#i lık gözüküyordu. Duc'un buzurunü (Julien' içinden: “Ama bu duc d kim?,, diyordu) berkesten önçe zatın söz alması, görünüşe göre, naatleri anlatmak ve bir genel &avi man (müddelumumi) vazifesi göl mek içindi; Julien onu dinlerken, d vamanların çoğu gibi bu da bir tüf Wi kararsızlıktan kurtulamıyor, #Öf lerinden bir bükme bağlanacak s0 nuçlar çıkaramiyor diye düşündü Aytışma başladıktan sonra duc Ü kuşuru o adamcağızın yüzüne vul mağa kadar ileri gitti. İnsanın kıymeti hakkında hoşgöri cü fikirler yürüdükten sonra o ki kat yelekli adam: — Bir büyük adamın, ölmez Pitt TArkas, varl ai