23 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

23 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> T AN ARSIULUSAL TECIMDE Paranın Le Journal'den Arsrulusal çalışma birliğinin en hararetli müdafii olanların, a - meli bir teklif karşısında kal - dıkları zaman buna karşı gös - - GEORGES BONNET terdikleri nefret kadar gülünç bir şey olamaz. En lüzumlü ve en faydalı bir çalışma biri şüphesiz ki, ge - nel ekonomik buhrana çare bu- lacak olan çalışma birliğidir. Fa kat İngilizler Cenevrede bu me selenin müzakeresine mâni ol - mak için ellerinden geleni yap- mışlardır. Fakat bu manevre, el çabukluğuna karşı koymak için Fransanın gösterdiği azim ve irade ile karşılanmıştır. İşte bu sebeple Uluslar Kurumu eko - nomik komisyonu başkanı ruzna iştirmiştir. İngiliz mu | ınmek için bir müh | $ ve Georges Bonnet'| büyük bir hüsnükabul gören bir | muhtıra vermiştir. | Georges Bonnet muhtırasın- da diyor ki: — Ekonomik krize karşı koy mak için yapılan bütün gayret ler boşa gitmiştir. Bunun sebe- bi devletlerin ulusal bir hodbin- | lik yolu tutmuş olmalarıdır. Altı senedenberi milletlerin, kendi menfaatlerini müdafaa için . sarfettikleri gayretlerle, arstulusal mübadeleyi kötürüm bir hale getirdiklerini, efkârı u- imumiyeye anlatmak lâzımdır. Hudutlar kapanıyor. Herkes kendi gümrük hudutları giriyor. Bu suretle birkaç asır geriye ve münakale vasıtaları- nım gelişmesinden evvelki zama na rücu edilmiş oluyor. Bu terakki midir? Uluslar Kurumu teknik ko - mitesi çok enteresan bir tetkik vücuda getirmiştir. Şimdi ticelendirmek istenilirse, nere- | HINÇ EDGAR WALLACE — Ben de otomobilimi yönde- receğimj söyl r. Ötomöbille bu- tası o kada: uzak bir yer Mi? Fakat zarar yole İzm... Ve güya bir baba şefakati ile genç kızın kolumu okşadı, Brixan bu man- zeravı görünce, nefretinden irkildi. Adtle kolunu hızla geri çekti, ihti yar âşığma sırtın: çevirerek, müsved- dede sanki bir yeri okuyamamı$ gibi, sormak için Knebworth'un yanıma koştu. İhtiyar Knehworth budalanın b içine şi ne değildi, uzaktan küçük komedya) takip etmiş ve manasını hemen anla” muşti- İçinden de; — Biz de Griff şatosunda artık film çevirir, bir daha buraya ayak bazmayız, dedi | Knebworth'un ahlâk bahsinde bazı | prensipleri Vardı ve bu babiste fikir. leri, Sir Greğory'nin fikirlerine ta. ban tabağa Zıt istikrarı bilinmesi lâzımdır. cek oemareler cereyanlarını nın istikrarsızlığıdır. Filhakika, paranın değişmesi | ne ve rekabet kalpazanlığma ma ruz kalındığı müddetçe, hima - | ye, tarife ve kontenjan usulleri- ni nasıf hafifletmek kabil o- lur?, Mantrki suretihbal parası daima değişen memleketlere dönüp: “ Paranızın istikrarını temin ettiğiniz zaman biz de te cim engellerini azaltmağa mu - vafakat edeceğiz,, demektir, Paranın istikrarı temin edil - medikçe emniyet tesis etmek ka bil değildir. Arsruılusal bir çalış ma birliği ve anlaşma dışında buhran icin bir hal çaresi yok - tur. Mübadele kontrolu ve is - tikrarsız para rejiminde de ke- za, buhran için bir hal çaresi bu lunamaz. Amerika Birleşik hükümetle ri tarafından 1933 senesinde al- tm mikyasmın terkedilmesi, gümrük tarifelerinin artırılma - sını intaç etti. ükümet adamları dünya te- cimini canlandırmak için alı - nacak kararlar hakkında eko - nomistlerle beraberdirler. Fransa, yalnız kalmıyacağın- dan emin olduğu takdirde bu yo la girmeğe hazırdır. Fransa, ar- srulusal calışma birliğini lüzum lu görüyor. Çünkü parası istik- rar bulmuştur., , IE LL Yunan-gazeteleri Ve arsıulusal durum Bütün Yunan gazeteleri baş ya- zılarında arsıulusal durumdan bah- setmekte ve harbin gayri kabili iç- tinap olduğu yüzerinde ittifak et- mektedirler. “Proia” gazetesi hâdi- selerin bir çığ hızı ile birbirini ko- valadığını yazmakta, insaniyetin bu tehlikeli ve nazik devresinde Yu nanistanın iç kavgalarını unutarak tehlike karşısında birleşmesini yaz- maktadır. “Aneksartitos” gazetesi bir harp patlarsa Yunanistanın u- mumi harpteki Belçikaya benzeye- yazmaktadır. “Elliuzmos” gazetesi, harp olur- sa Yunanistanın İngiltere tarafını tutması lâzım geldiğini yazmakta. dır. “Katimerini” gazetesi Yunanista nun bitaraf kalmasını tavsiye etmek te, fakat harpten kaçınamazsa Ak- denizde menfaati ne ise o tarafa gitmesini söylemektedir. Öteki aşağı yukarı ay- ni tarzda mütalea beyan etmekte » dirler. —ı1— KILIÇLAR Küçük kafile, detektifi şato sahibi ile yalnız bırakarak uzaklaştı. Grego: ey genç kızın gidişini bir müddet âteşli gözlerle seyrettikten sonra, Brixan'a döndü. Mağrur ve küstah bir tavırla delikanlıyı yukardan üşa- ğıya süzdükten sonra sordu! — Siz kimsiniz? — Ben mi? Ben biriyim. — Ah, siz de ekstrasınız demek? Yani makiyaj yapan, podralanan bir erkek. Brixan kendini tuttu: — Ondan daha ne var, dedi — Siz bu küçük kızı tanır mısmız? de ekstralardan çok fenaları İ Adı nedir? Galiba Adöle.. Adöle Lea- mington mu ne? — Çok iyi tanıyorum. — Ya, öyle mi? , Şato sahibi birdenbire sevimlileş- & - — Çok gürel bir kız... Öteki figü- ranların hiçbirine benzemiyor. Bir akşam onu bana yemeğe getiremez misiniz? Her halde sizinle gelir. Gözünü kırparak ta manalı bir işa- ret çaktı i Brixon karşısındakinin ne hayvan adam olduğunu hemen anlamıştı. Fa- kat kafalı bir hayvan. Yüksek me- muriyetlerde bulunmuş olduğuna gö- ye gidilmek istenildiğinin de | Ekonomi münasebatının ye- | niden başladığına delâlet ede - vardır. Fakat arsıulusal mahsulât ve sermaye harekete getir - mek lâzımdır. Ekonomi münase betlerinin yeniden başlamasına en ziyade engel olan şey para- Jtalvan Filosu, Ingiliz Filosunun! Üçte Birinden Noksandır Journal Des Debats'dan: İngiliz filosunu, İtalyan filo- i suna karşı koymak fikri, man - tıksız bir farziyedir. : Bu iki memleket arasında silâhlı bir an laşamamazlık olmıyacağı şüphe sizdir.Burada iki hükümet deniz kuvvetlerinin bir bilânçosunu yapmamız, bu iki memleket de- niz istatistiklerinde görülen ba- zı hatalari tashih etmek için - dir, İtalyan filosunun kıymetini azaltmak fikrinden uzak bulu - nuyoruz. Mussolininin, iktidar mevkiine geçtiğindenberi İtal - yan filosunun tonaj mikdarını mütekâmil bir dereceye getir - mek için sarfettiği gayretleri biliyoruz. Ayrı ayrı tetkik edile cek olursa, İtalyan filosu, nakil kolaylığı, sürati ve mükemmel ileri sürme kabiliyeti ile temey- yüz eder, Diğer- taraftan, İtal - ya, filosunun kıymetini artıra - cak olan şayani dikkat bir prog ram tatbik etmektedir. Fakat bugün istikbalden evvel hali tetkik etmek lâzımdır. İngiliz filosunun üstünlüğü ile karşılaş mamak kabil değildir. Tki devlet dildlarının tonajla- rını 0 temmuz 1935 e göre mü- kayese edebilmek için bügi hizmette bulunan yani eskiliğin den dolayı kadro hariçi bırakıl- mamış olan gemileri ele alalım. İngilizlerin mecmu tonajı 922, 013 tür. Buna mukabil İtalya - nın tonaj mikdarı ancak 294,640 dır. Yani İngilterenin tonaj mik darmın üçte birinden azdır, Şim di hizmette bulunan gemileri bi rer birer gözden geçirecek olur- sak İngilterenin saffrharp ge - mişinde yıkıcı bir üstünlük teş- kil ettiği görülür. Yani İngilte- renin mecmu 474,750 tonluk 15 gemisine mukabil / İtalyanın 86,532 tonluk dört gemisi var - dır, Bu gemilerin vasıfları nedir? İtalyanın dört zırhlısı harpten evvel yapılmıştır. Bunlar 305 milimetrelik toplarla mücehhez dir. Bunlardan ikisi o kadar fe- na bir haldedir ki, sahil muba- İfazasından başka bir işe yara - maz. Buna mukabil İngiltere - İ re, her halde kümaşı da sağlamdı — Şimdi &izin - çevirecek rolünüz var mı? Eğer yoksa, geli gidelim, size kılıç koleksiyonları göstereyim. — Hayır, şimdilik çevirecek rolüm yok. Başka herhangi bir davet Brix; bu kadar memnun edemezdi. Yürü- düler. — Doğrusu çok güzel kız! regory hep eski mevrua dön yordu: Ni — Bir alay figürenm içinde iste yalnız o var. Genç. taze, masum. Si- zin Btelri kücük kız »rtietl ri on para etmez. Bir gene kız, bir bahar çiçeğine benzemelidi Brixan bu sözleri nefre! , fak-t ayni zamanda da alâka ile dinliy-— du. Bu ihtiyarm ağzından böyle ne sözler çıkıyordu? Şatonun büyük holüne girdiler. Burası tuğla döşelidi. Delikanlı göz- lerini kaldırınca, duvarların kılıçlarla kaplı olduğunu gördü. Ktlıçlar, çerler, kamalar, bıçaklar... — Nasıl, beğendiniz mi? Burada ne görüyorsânuz, bir tekinin daha başka yerde eşini göremezsiniz. Hal en enteresanları da değildir. tek pencerelerle aydınlanan geniş bir koridordan götürdü. Koridorun du- | mayın: di, buki bunlar benim kolleksiyonlarımın | Sir Greyory misafirini dar ve seye | | İngilterenin modern zırhlılarından Nelson zırhlısı nin 15 gemisi harpten sonra Ya- pılmıştır, 4 Bunlardan ikisi fevkalâde mo derndir. Bu gemilerden Rodney ve Nelson 1927 senesinde yapıl mıştır, Bütün bu gemilerin 381 ve 406 milimetrelik topları var dır. İtalyanm zırhlı filosu, bu kuvvet karşısında yok gibidir. İngilterenin hemen de bütün gemileri emre âmadedir. İtal - yan zırhlılarından ise ikisi he- nüz inşa edilmektedir ve iki se- neden evvel bitirilemiyecektir. Uçak gemilerine geçelim: İn gilizler, İtalyanların sıfır tona- ima mukabil altı uçak gemisine maliktirler. Birinci sınıftan kruvazörlere gelince: İngilterenin 173,400 to nunda 18, İtalyanın 70.000 to - nunda yedi kruvazörü vardır. Şunu da unutmamalıdır ki, İtal yanm yedi kruvazörü de son de- recede moderndir ve süratlidir. Bunlarm en yenisi 1926 sene - sinde yapılmıştır. Fakat İngi - liz kruvazörlerinden on üçü 10000 tonundadır. Ve 203 mili - ve Trieste ti - rle münferi den mükâyese edilebilirler. İngilizler (o ikinci sınıftan 101000 tonunda 18, İtalyanlar 37000 tonunda yedi kruvazöre maliktirler Torpido muhribi ve denizaltı gemilerine gelince: Burada İngilizlerin üstünlüğü daha azdır. İngilizlerin 81299 tonunda 60 torpito omuhribine mukabil İtalyanların 63000 to - nunda 52 torpito muhri- bi vardır. Denizaltı gemilerin - de İngilizlerin mevcudu 54,624 tonunda 38, İtalyanların 37,550 | tonunda 48 gemisi vardır . Şimdi, İtalyan denizaltı filo- sunu, İngiliz denizaltı filosile mükayese edilir ve İtalyan kru vazörleri de zirhlilara karşı bir tecavüz unsum addedilecek o - lursa, İngiliz harp mevcudu İ- talyan filosuna karşı o kadar üs tün bir mevkide bulunur ki, İ- talyan filosu zırhlılara karşı münferit hücumlar yapmakla iktifa etmek mecburiyetinde ka rları da parlak yalın kılıçlarla do- luydu. Bir kapıyı açtı, Kütüphanem- si bir yer. Brixan şöminenin üzerinde, daha o vakite kadar hiçbir yerde rar madığı modelde iki büyük kılıç gör- dü, Gregory sordu: — Ya bunlara ne dersiniz? Kılıçlardan bir tanesini aldı, kının- dan çel — Salın keskin tarafına dokun- bir yerinizi kesersiniz. de- Bu kılıç bir kılı da keser, fakat sizi de öyle İkiye biçer ki, farkında bile olmazsınız. Sonra vaziyeti değişti. Brixan'ın elinden kulıcı çeker gibi alarak, kinı- na koydu ve Yerine astı . — Bir Sumatra kılıcı mı? — Hayır, Borneo! Cregorv'nin . kaşları çatılmıştı Belliği ki -İhrinde hoşuna gitmiyen bazı hatıralar uyanmıştı, Uzun müd- det, hiçbir Şey söylemeden, ocaktaki ateşleri karıştırdı, durdu, En niha- yet: Ben bu kılıcın sahibini öldür- düm, dedi, galiba öldürdüm. Brixan adamın gözlerine baktı, bu gözlerin korkudan parladığına yemin edehilirdi- — Oturunuz efendim, oturunuz! Delikarlıya alçak hir sandalya gös terdi: — Beraber bir iki kadeh içeriz. 115,350 tonunda | ik topları vardır. bunlar , 23-9-935 meri ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler ITALYA VE HABEŞISTAN Habeşliler Emir Bekliyor! Le Petit Parlsien'den: Habeş cenup ordusu erkânı- harbiye başkar General Vehip İtalyan Somalisi karşısındaki su cereyanlarını müdafaa (etmek için, son kafile asker ile beraber cenubu şarkiye doğru gitmiş - tir, Mızrak ve tüfeklerle mü - cehhez efrat, endiğine gö re, hududun en ziyade kritik o- lan iki noktasını müdafaaya tah sis editmiştir. Bu iki noktada Galegubi ve Gorahi vahalarıdır. Bu vahaların en mühimmi Gale- gubi vahasıdır ve Ual - Ual'in garbinde ve altmış kilometre kadar cenubunda bulunmakta - dır. Ogaden havalisinin her ta - rafında askeri hareketler çoğal- maktadır. Cenevrede milletler savaş veya barış işlerini görü - şürken Habeşliler otomobil ve kamyonlarla cenubu garbideki çöllere gidiyorlar. Bu a- damlar fevkalâde bir çabukluk- la yerlerini değiştirebiliyorlar. Kamyonları sür'atle idare et - tir. Biz çalılık içinde çarpışaca- gız. Orada tayyare ve zehirli gazlar işe yaramaz. İtalyan obüsleri filhakika teh likelidir. Fakat er ve geç böyle müşkül bir memlekette lüzumlu olacağına şüphe olmıyan göğüs göğüse muharebeye girişildiği zaman, İtalyanların üste gele - ceklerini zannetmiyorum. Ha - beşlilerin beyaz silâhlar kullar- makta, ister süngü, ister kılıç olsun, mahirdirler, Artık, du - rum yeşil masa etrafında söz söyliyenlerin iktidarı dahilin - den çıkmıştır. Ordu, sabırsiz - Yıkla ileriye yürümek için impa- ratorun emrini bekliyor.,, General Vehip, bundan son » ra, 20 sene evvel Geliboluda Türk ordusile harbetmiş olan Fransız ve İngiliz askerlerin - den bahsetti. Ogada havalisinde ileri kol- lar UalUal istihkâmlarından | bin metrekadar ileriye gitmiş- | lerdir. Hemen de çalılığın ber köşesinde başıbozuk askerler mek usulünü öğrenmiş gibidir - tere Prime * Bu kamyonlardan Amerika - da yapılmış 20 taneden mürek- kep bir katar gördüm, Katar, sü ratle akıp gitmekte olan bir derenin kenarında bulunuyor - du. Bir şimşek çabukluğile kam yonlar boşaltıldı. Askerler ce - saretle suya girdiler. Su bel - lerinden yukarıya kadar geli - yordu. Kamyonları diğer sahile geçirdiler. Orada eşya tekrar kamyonlara yüklendi ve bir da- kika vakit kaybetmeksizin tek- rar hareket edildi. Bu çabukluk Avrupa ordularında gördüğüm bisikletli askerleri hatırlattı, General Vehip ile ikinci bir mülâkatta bulundum. — Kafilelerde tatbik ettiği - miz taktik, girişeceğimiz başı - bozuk harbi için iyi bir örnek - österiyorlar.. a bonbon Ay... lir, İngiliz imparatorluğunun dağı nık bir halde bulunması ve İtal yan filosunun da Akdenizde top lu bir halde olması hasebile, İ- talyanlarınm Akdenizde tabiye yarı beline kadar çıplak bir adam içeriye girdi. o Gregory anlaşılmaz bir'dilden bazı emirler verdi galiba Malezya dili.. Hizmetçi kısa bir s€- lâm vererek çıktı. Az sonra bir tep- «si içinde ili kadeh ve bir sürahi ile tekrar geldi. Gregory: — Benim beyaz hizmetçim yoktur, diyordu. > Doldurduğu bir kadehi boşalttık- tan sonra: — Ben beyazlara tahammiil ede. miyorum, i. Çalmıyan ve geveze- lik etmiyen hizmetçiler benim hoşu- ma gidiyor. Bu adamları, eğer yan- lış bir iş görürlerse, istediğiniz gibi kırbaçlıyabilirsiniz. Bu çocuğu ben çen sene Sumattadan getirdim. Balik bunun kadar işine sadık bir hizmetçi daha görmedim. — Her sene Botneoya gider misi- niz? — Hemen her sene. Bir yatım Yar, yat şimdi Southampton'da bulu- nuyor. Eğer bu uğursuz memleket- ten senede bir dışarıya çıkmazsam, mutlaka çıldırıcım. Burada hiçbir şey yok.. Ama hiç mi, hiç! Siz Longvale adında delinin birini tanır mısınız? Knebvorth bana onun köş- künde de film çevireceğinizi söyle. mişti, Ne eşek heriftir o! Bir kadeh İ daha içmez misiniz? Zile bastı, tunç derili, kısa boylu, | saklanmıştır. “Hükümet erkal Pratyahfarın taarruz hareketlerine başlıya - caklarını ümit ediyor Habeşli - ler de, mütearriz rolünü İtal - yanlara bırakmak suretil, i fade edeceklerini düşünüyorlar ve gelecek ilk darbayı bekliyor- lar.. Harbin uzun sürmiyeceği - ni fakat çok âmansız olacağını ve sulhun İngiliz tekliflerine müşabih bir nüfuz mıntakasını Eritre ve İtalyan Somalisini bi- ribirine bağlıyan bir koridoru havi esaslar üzerine dayanaca - ğını ümit ediyorlar. Asker, siyasal işlerin gelişin den bittabi haberdar değildir. Onlar yalnız birşey biliyorlar: O da harbin göründüğüdür, as - kerler cepheye giderken heye - canlarını gürültülü bir surette noktainazarından birçok istifa deleri vardır. Bununla beraber Akdenize bazı gemilerini geçi- rerek orada üstünlüğü temin et- mekten hiç kimse İngiltereyi menedemez. — Hayır, teşekkür ederim, daha ilk kadehimi bitirmedim. Brixan'ın gözleri ocağın üzerinde- ki kılıca kaydı. — Bu kılıç çoktanberi sizde mi- dir? Pek yeni bir şeye benziyor. — Yok canım, yeni şey olur mu? En aşağı üç yüz senelik kılıçtır ol Bir sene evvel elime geçirebildim. Birden mevzuu değiştirdi: — Siz benim çok hoşuma gittiniz. İnsanlar ilk görüşte benim ya hoşü- ma giderler, ya gitmezler, İlk his- sitn de beni hiç aldatmaz. Sizin şark- ta çok işler becerebilecek hir tipiniz var, Ben oralarda iki milyon kazan- dim. Şark, güzellikler diyarıdır, son- ra gözlerinize inan, uyatağınız. ne çok şeyler görürsünüz. Oralarda her- kes sadık o hizmmetkârlarmızdır. Size ben mükemmel bir sadık hizmetkâr göstereyim mi? Sesi tahaflaşmıştı. Brixan: — Gösteriniz! dedi. — Ne sual soran, ne de hiçbir ita- atsizlik yapmıyan bir bizmetkir.. Benim sırdaşım! Adı da nedir bilir misiniz? Bag! Ayağa kalktı, yazı masasının Üze- rindeki bir düğmeye bastı. Ayni 22- manda kârs: duvardan kendi kendi- ne bir kapı acıldı. Brixan evvelâ bir şeyler görmemisti. Fakat gözleri » şınca, korkunç bir maklükun silüeti- vak ni gördü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: