Ordu Karargâhında Çalışan Arap Askerleri İngilizlere Nasıl Casusluk Ediyorlardı? Büyük harbin kontrispiyonaj me- imurları azdı ve acemi idiler. Fakat casuslı a acemilikte onlarda! şağı değillerdi. Zaten her mi faa, taarruzun şekil ve kuvvetine göre“değil midir? Sansür bahsinde emniyet me- murları kadar sansür memurları nın da henüz casus hilelerine, ca- susluğun inceliklerine girememiş olduklarını göreceğiz. Bereket ver- sin ki o zamanlar casusluk ta, har- bin sonlarında olduğu kadar, in - celmemiş, teknikleşmemiş, tutul - maz ve duyulmaz hale gelmemiş- | ti, İşte bizim acemi sansürümüzün eline geçen acemi bir casus vaka- “: Isviçrede Ginive şehrinde Ga- bolde adir bir papasa, İstanbulda almanca olarak çıkan i i her posta ile gönderilmektedir. sür talimatnamesince postaya veri İen her şeyde verenin adresi bu - lunmak gerekti. Fakat bu şart san- sür noktasından şeye yaramı: yordu. Çünkü şüpheli ve dalavere- ii şeylere, gönderenler, doğru reslerini yazmıyorlardı. Kimbilir, nasıl oluyor? Hangi sansür memu- nüshası rilince, iç tarafta g le yazılmış ordumuz. rapor bulunduğu görülüyor. Rapor 7 numaralı olduğuna göre casus bu işe çoktan başlamış bulunuyor. hu. Gönderenin adresine bakıldı: “Küçük Parmakkapıda (0) mu marada (...) (İ),, Rapor istihbarat şubesine verili- yor. Gönderiş adr. bir adam gi yor. Evet, orada o isimde bir Ya- hudi vardır. Adamı tutup Bekir a- #a bölüğüne tıkıyorlar. Sorgular, incelemeler günlerce sürüyor. Ya- hudi bir şeyden haberi olmadığını, i i göndermediğini söylüyorsa da iki taraf ta iddiasını ispat edemiyor. Fakat, mlen ışık nihayet Yahudinin yüzü Bü parlatıyor: Bekir ağa bölüğün- de sımsıkı kapalı olan Yahudi ta- rafından tekrar İsviçreye bir Os- manişer Lloyid daha gönde: Yine gazetenin bandına bakıyor - lar, 8 numaralı rapor! Ertesi pos- tada bir ete ve bir rapor da- hi in damd. i 8 9 numaralı rapor. Raporların arkası kesilmiyor, 10 uncu rapor da gelince anlaşılıyor ki bunları gönderen Bekir ağa bölüğündeki Yahudi değildir. O halde kimdir? Posta gişeleri ve posta kutuları, kontreispiyonaj memurları tarafın- dan göz altma almıyor. Burada işi kolaylaştıran bir nokta varsa oda Osmanişer Lloyid gazetesinin mem leket dışına pek az gönderilmiş ol- masıdır, Tesadüf te yardım ediyor. Hemen o günlerde Beyoğlundaki posta kutularından birine bir adam bu gazeteyi bandı muayene ediliyor ve 11 inci rapor çıkıyor. Raporlar hep fran- sızendır ve Fransız istihbaratına a- it olduğu anlaşılmaktadır. Erkek olarak bir baba ve iki o- ğuldan ibaret olan Manosların her üçünün de haber alma ve yol- lamada ortak oldukları meydana çıkmış, kendileri de yaptıklarını saklayamamışlardı. İhtiyar Manos henüz muhakeme. si bitmeden hapishanede öldü. İki kardeşe gelince onlar muhakeme. nin sonuna kadar sabrettiler ve do- ğup büyüdükleri memlekete hiya- net edenlerin çıktığı sandalyada borçlarını ödediler. Birkaç casus daha Büyük harbin casusları arasın - da tutulan veya işleri anlaşılan ca- suslardan birkaçını da Bay Cevat OTOMOBİL” Amerikanın çok meşhur bir | markası 1934 modeli 8 silin- | diri kapalı radyolu ve yeni | denecek kadar »? kullanılmış bir otomobil sahibinin seyahati hsseble satılıktır Taksim'de Senihi garajına San -! iyor. | raber İngiliz topçusu bu bataryayı Birçok tarihi sahnelere ve bin bir kâh şahitlik eden meşhur İ Rifatin kitabından alıyorum. Kitap gözden geçirilirken anlaşı lıyor ki memleket ve ordu içinde casus ağları kurulduğu ve düşman» larımızın en küçük hareketlerimizi bile haber aldıkları pek geç anla- şılmış, kontreispiyonaj tedbirleri pek geç alınmıştır. Meselâ dördüncü ordu (Suriye ve Filistin) bölgesi bu tehlike ve ihtiyacı, neden sonra, şu suretle anlıyor; Düşman topçuları daima, en giz- li hedefleri bile, iyi buluyor ve iyi vuruyor, Karargâhlar istedikleri kadar yerlerini değiştirsinler, düş- man topçusu da onlardan ayrılmı- yor. Bir aralık başkumandanlık karar. gâhı İstanbuldan cepheye hareket ediyor. Düşman topçusunda 868 yok, Fakat karargâh cepheye Tır varmaş şiddetli ve isabetli bir topçu ateşi başlıyor. Bu düşman tarafından açık bir itiraftı. Demek istiyordu ki! Bizim İstanbuldan başlayarak xön “Türk siperlerine kadar uzanan gözlerimiz ve ağla" rımız vardır. Bu gözler o kadar iyi | görüyor ve o kadar çabuk haber veriyordu ki: Meselâ, Gazze cephe e, gece, düşmana gözükmeksi- zin yerini değiştirerek ileriye gi - den bir kıtamız şafakla beraber bir İngiliz kıtasile karşılaşıyor. Yine gece karanlığı gizli bir topçu mevziin. ranlıkta, sessizce bir seri ateşli ba- tarya yerleştiriyoruz. Şafakla be- | dövmeğe başlıyor. Cephemizin neresi hafif ise, han gi noktalardan kuvvet çekmişsek düşman hep oralara saldırıyor. (Arkası var) (4) Bir Yahudi ismi idi, Fakat şim di hatırlayamıyoruz. A.H. gan lenmiş Cesur bir BOĞA sevdaları! (Paramount filmidir) Aynca: P: 80A0 BAMADADA 0004 BANANA BASA AAASARAAAAAMAA0 AGAM SARA TİASAAAAA AAA İstanbul Asliye İkinci Hukuk Mah kemesinden; İstanbul belediyesinin Beyoğlun - da Sofyalı sokağında 26 numaralı a- partmanın İ numaralı dairesinde #â- kin Margrit Tlaus, Kostantin Zaha - Tol aleyhlerine açtığı istimlâk edilen ve bedeli tesviye edilen Büyükdere Çayırmdaki sülüs hisselerinin tapuya tescili davası bâsit usulü mahkemeye tsbi tutulmuş ve o müddeialeyhlere gönderilen davetiyeler ikametgâhla - rının meçktiliyeti hasebiyle bilâ teb- liğ iade edilmiş ve sebkeden talep | veçhile ilânen haklarında tebliğat ic- İ rasına karar verilmiş ve ve bu bapta- ki davetiyeler de mahkeme divanha - nesine (o âsılmış — olduğundan mu- hakeme günü olan 21 - 10. 935 pa - zartesi günü saat 14“deiami geçen Margrit Tlaus ve Kostantin Zaharo- fun bizrat mahkemeye gelmedikleri veya bir vekil göndermedikleri tak- dirde muhakemenin gıyaplarında ce- reyan edeceği malümları olmak üze- mms müracaat ulug re keyfiyet gazete ile ilân olunur. (14447) UN AURA AAA O Bu Akşam iPE SAGLIK ÖGÜTLERİ Gürültüye Karşı Mücadele Savfiyelerden şehir içersine göç etmek zamanı yaklaştıkça, şehir ha- yatının birçok zararları arasında $6- hir eürültüsü de hatıra geliyor. Şehir içinde insanların sık sik, apartrmanlarda Üst Üste oturmasın- dan ileri gelen hava bozukluğu, gü- neş azlığı yetşmiyormuş gibi gürül- sü de çok. Bir taraftan tramvayların, Arabaların, otomobil düği bir taraftan satıcıların gü taraftan da latınızda, üstünüzdeki a- partımanın, yahut bitişiğinizdeki e- vin radyosu, Bunlar da olmasa kar- #nızdaki komşunun (beslemesi gece evde yalnız kaldığı için, onun ardı a- rası selmiyen türküsü... Dünyanın bütün büylk şehirlerin. de gürültüye karşı mücadele sosyal sağlık meselelerinin önemlilerinden biridir, İşten yorulan şehir halkının, gündüz olsun, gece olsun biç olmaz- sa kulaklarının sskinliğini temin et- mek her büyük şehir belediyesinin önemli bir işidir. Onun için başka yerlerde belediye- ler gürültüyü hiç olmazsa azaltmak için, ilk iş olarak, sokaklarını büs- bütün — hem kaldırımlarını, hem ortasını — tahtayla döşetmek çare- İ sini düşlünmüşlerdir. Tahta üz (den tramvay da gecse gürültüsü az İ olur. Zaten tramvayların büyük $e- hirlerde tüzumsuz diye büsbütün kak dırıyorlar. Onlarm işini otobüsler pek iyi görüyor. Onlarm'da teker- İekleri tahta üzerinde gürültüsü aza- kıyor, Belediyeler, gürültüye karşı mü- câdelede, kendilerine düsen tahta sokaklar vazifesini yaptıktan sörira, satıcıların vakitli vakitsiz bağırması- nı ve her ne vakitte olursa olsun pek ziyade bağırmasını yasak ediyorlar. Evlerde, anartımanlarda gecenin sa- at onundan sonra piyano çalınması, radyo veya gramofon çalınması da yasak ediliyor. İstanbul sokaklarını tahtayla döşe- mek pek çok paraya bağir olduğun- dan bizim belediyemiz gürültüye karşı mücadele işine en kolav, en ucuz tarafından başladı: Satıcıların, kendi tayin ettikleri vakitlerden baş» ka, bağırmasını yasak etti, Bu da iyi bir sey. Hem bizim kulaklarımız bir az dinç kalıyor, hemde satıcı yasağı dinlemez, bağırırma nara çezaşından Welediyeye gelir çıkıvor. Gece ondan sonra radyo işletmek, türkü söylemek yasak olup olmadı- ğini bilmiyorum. Fakat saat ondan sonra radvo işlediğini çok isitiyorum. Hele vapurlara, şimendiferlere kar w hicbir yasak yok. Vapurların liman içinde düdük öttürmeleri belki önle- rine çıkan sandalları saymak için ol- sa da şimendiferlerin istasyonlarda parken dalma düdük öt türmelerine ne lüzum vardır? Şimen- difer kırda bayırda giderken kendi- i vermek için belki İskomo- ine ihtiyaç olur. Fakat is- tasvonda manevfa vaparken maki- nistlerin ve makascılarm biribirile anlasmaları için, lokoraotif düdüğün. den daha az gürültü çıkaracak bir vasıta bulunamaz mı? İnsan İstanbulda şimendifer dü- düğü sesinin gelebileceği bir yerde oturunca geceleri uyumamaya, gece gündüz sinirlenmeye hazır olmalı. Lokman Hekim ram Aziz Hüdayi AKDEMİR ete kâh tevkifhanelik, ağa bölüğü Dördüncü ordu kumandanı Cemal Paşa K Sineması İyi saatte olsunlar Gaipten haberi bize radyonun, tel- sizin verdiği bir devirde bâlâ cinler ve perilerle muhabere edenlerin bu- lunduğunu herkes bilir, Fakat “ca- bil!,, deriz. Cehalete atfederiz. Ya bir mektep mezunu da böyle hura- felere inanıyor ve iyi saatte olsunlar sözü ile hayatını tanzim ediyorsa?.. İşte: “Üç sene oldu. Eskişehitin tanın- mış ailesine mensup bir kızla evlen dim. Bu kız İstanbulda lise bitirmiş, ecnebi mekteplerine de devam etmiş olduğu için gözü kapalı olmadığına emindim. Bazı arkadaşların iddi ve ssrarına zıt olarak ben cahil bir kı- zın, okur yazar ve şeytan bir kızdan daha fena bir zevce olacağına ve bi- r den gelecek her türlü sarar ların ikincisinden beklenen zararları kat kat geçeceğine kaniim, Bu kana- atledir ki, kendim İstanbullu oldu. um halde bu kızın İstanbulda iyi bir tahsile sahip olmasına kandım. Nekadar aldanmışım!.. Üç seneden beri evimizin her işini, alışverişten ev tanzimine, istikbalimizin tayinine kadar her halimizi periler ve cinler tayin etmektedir. Refikam ve annesi haftada bir gecelerini bazı dostları Rin yardımı ile garip bir âlem içinde geçirmekte, tesbih çekerek, başlarını iki tarafa sallayıp hay huy diyerek iyi sastte olsünları davet etmektedir. Bu suretle davete icabet eden ve ga liba ancak bir ihtiyar bacıya kendi lerini gösteren periler bazan onlar- dan kurbanlık bir koyun istiyor, ba- zan yaptıkları bir işin fenalığından bahsediyor ve her seferinde ilerde neler yapmaları lâzmigeldiğini söy- lüyorlar. Terelima nbacıdır. Refikayı ikaza çalrstım, olmadı, Bacıyı tehdit ettim, polise söyliyeceğimi anlattım, olmadı. Çünkü refika ve kayınvalde de beni tehdide başladılar. Nihayet senelerdenberi sabrediyorum. Fakat bundan üç beş gün evvel İstanbula işlerimin başma gitmek ve Eskişehiri bir müddet bırakmak lâzemgeldiği zaman gene perilere müracaat olun- du ve karımın benimle beraber gel- mesi iyi olmıyacağı anlaşıldı. o Artık bu karar beni çileden çıkardı. Demek ki yarın iyi saatte olsunlar ayrılma- mıza da hükmedebileçekler, Polisle re, karakollara, mahkemelere düşmek MÜGE ya kay ny ve ge Eskişehir: Na Can Bu okur yazar, lise tahsili görmüş genç kadının cine, periye düşkünlü- ğünde anasının ve tmuhitinin tesiri ve zoru meydandadır. Okuyucumuz bunu görmeli, evinin hâkimi ol karısını bu muhitten kurtarmalıydı. Anlasılyor ki, oturduğu ev kayna- nasma aittir ve dediğimizi yapima- masr belki bundan ileri geliyor. kat bugünkü tehlikeyi vaktiyle gör- seydi, ne yapıp yapıp ayrı bir ev tu- tacaktı. Ayni seyi bhgün yapmalı. İtaat etmek istemiyen kadına sesini perde perde yükselterek sözünü ge- çirmelidir. Karakol ve mahkemede uğraşmak güzel değil. Fakat hayat zaruretler karşısında, hele böyle ya | mız bir kadını ve bir aileyi değil, bü tün memleketi alâkadar eden, zehiri bütün muhite #kan cürümler karşı” sında adalet kapısına kadar gitmeli, | başta şu ihtiyar bacıya dersini ver» İ melidir ki aile reisi de, ailesi de, mu- biti de kurtulsun. e İhtiyar bir küstah LA Cağaloğlından C. P. yazıyor: “18 yaşında ticaret mektebinden çıktım ve bir mllesseseye muhasip 0- İarak girdim. Bir senedenberi anne- me ve evime bakıyorum. Beni istiyen bir gençle de nişanlanmak üzereyim. Fakat çalıştığım müessesenin sahibi kirk beş, elli yaşında, aç çocuklu bir adam olduğu halde beni tehdit edi- yor. Randevusuna gitmiyecek olur- sam nişanlanacağım gence beni ha- ber vereceğini, nihayet vazifemde ilerlivemiyeceğimi söylüyor. Bu su- retle razı olursam maaşımı arttıraca- ğını, olmazsam beni atacağını anlat- mak istiyor. Korkuyorum çünkü a“ çıkta kalırsam, silem perişan olacak, Nişanlım olacak gence söylerse daha fena. Şimdiye kadar düşüneyim, işim var, başka gün... filân diyerek başım- dan savdım, ne yapmalıyım? , Savsaklamak fcnadır. Çok ciddi, kaşları çatık bulunmalı, tekliflerini işitmiyor gibi yapmalısınız. Bu ihti- yar çapkın daha ileri giderse, brra- kıp çıkmanız yakın ve fena bir istik- bale atılmaktan daha hayırlıdır. Seviyorsa, hemen nişanlanacağınız gence anlatmanız da doğrudur. e Buda böyle bir baba Kandumceu avm. ave yasiyor? Yirmi yedi yaşındayım. Çok küö- çükken annem ölmüs. Üvey anne &- linde blyüdüm. Birkaç kere kısme- tim çıktı, iyi aileden, kibar kimselef beni istediler. Fakat babam ve üvey annem masraf olmasın diye beni ver- mediler. Şimdi artık para verecek, masraf edecek hali de kalmadı. Ba- bam varını yoğunu kumsrda yedi, bitirdi. Uzak akrabamdan birisi be- nimle evlenmek istiyor. Kendisile anlaştık. Babam buna da razı olmaz- sa ne yapayım? 27 yaşında bir kız artık kendi ba şına hareket edebilir. Kararmızı â0- laştığınız adamla beraber veriniz. Hayat Sigortalarında Değerli Bir Yenilik En nefis İSPANYOL DANS ve ŞARKILARI ile si tehlikeli, heyecanlı güreşlerini gösteren İSPANYOL DANSÖZÜ Si : ve 10 binlerce kişi önünde yapam : : i Franuzca sözlü böyük ve nefis filmi takdim edecektir. Baş rollerde: FRANCES DRAK - GEORGES RAFT GÜREŞÇISİNİN hayatın ount dünya havadisleri İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinden: Bedosakinin Beyoğlunda Hamalba | şında Kilit Arslan sokağında 19 nu - maralı evde oturan Aleksandoros Si diripolos aleyhinde ikame eylediği alacak davasından dolayı dava arzu- Beşinci hali süreti Aleksandiros Sidiripolosa (! ilânen tebliğ edildiği halde müddeti kanuniyesi zarfında cevap verilme - miş ve bermucibi talep icrayı muha - kemesi 7-10.935 tarihine müsadif pazartesi günü saat on dörde tayin kılınmış olduğundan yevüm ve vaktı muayyende mahkemede bizzat hazır bulunması ve yahut tarafından mu - saddak bir senetle bir vekil gönder - mesi lüzumü beyan ve aksi halde hak kında Gryaben muamele icra olunaca Ginı havi davetiyenin bir nüshası mahkeme divanhanesine yapıştırıl - mış olmakla tepliğ makamma kaim olmak üzere ilân olunur. (14437) | Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- | tulmamak için ağızdan alman tifo İ baplarıdır. Hiç rahatsizlik vermez. | Hefkes alabilir. Kutusu 5 kuru, | Gir 5768 İTİFOBİL Dr. İhsan Sam: | i DOKTOR | . Rurguk'e Hakkı Üzel | İÜ Galatasarayda Kanzuk eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 nu Bundan böyle, en büyük felâket olan ölüm ve malüliyetin acılarından çoluğunuzu, çocuğunuzu, kendinizi ve yakinlerinizi: Malüliyeti de Temin Eden Senelik Te- mettülü Tam Muhtelit Sigorta ile koruyabilirsiniz.. Bu sigortayı memleketimizde yegâne tatbik ANADOLU ANONIM maralı aparttımanda | numara 6598 Göz Doktoru . | ŞUKRU ERTAN | i — Birine: Sınıf Mütehassıs ! Babıali) Ankara caddesi No 60 Telefon » 22566 Dr Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Pazardan başka günlerde saat (2,30 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolu No. 118. Muayenehane ve ev telefonu” 22398. Yazlık telefonu Kandilli 6600 38. Beylerbeyi 48 Türk Sigorta Şirketi yaptığı bu yeni nevi ile hayat sigortalarında mühim bir inkılâp yapmıştır. Çünki bu sigorta ile Ölüm ve malâliyet temin olunur — ber sene makâi temettü verilir — vefat balinde müemmen meblâğ derhal ödenir — mukavelenamenin hite- mında sigortalı hayatta bulunursa ve malüliyete uğramamış İse mücm” men meblâğ 94 10 fazlasiy'le tediye olunur — muvakkat ve dalmi malöliyet müddetince Ücret alınmaz — daimi malüliyet halinde müemmen meblâğın 4 10 u senelik irat olarak verilir ve vefatta ve ya mukavelenamenin hita- mında müemmen meblâğ yene tamamen ödenir. Diğerlerinden çok üstünfaideleri olan bu sigortanı2! vaptırmak üzere şu adreslere müracaat ediniz : Anadolu Sigorta Şirketi Müamelât merkezi : İstanbul, 4 üncü Vakıf han. Telef: 20531» Umumi acentalığı : Galata, Ünyon han. Telefon: 44R88. l