Z İD 4SuxiDu Kg KENDİMİZDEN BAŞLAYALIM Yeni Adam sahibi mütefek- kir İsmail Hakkı Baltacıoğlu, “Türkiye okumuyor” başlıklı ve ancak birkaç satırını kısalta- rak alabileceğim son yazısınd. “Türkiye okumaz, diyor, Çünkü okumamak bizim ülkemizde he- nüz ayıp sayılmıyor! Kitap, ga- zete, dergi okümamakla, fizik, şimi, biyoloji, psikoloji, sosyolo Ji... Bilmemekle: öğünen, bilgi | adamlarını adam yerine koyma- yan insanlar vardır, hattâ bunla ra insan diyenler de vardır! Tür kiye okumaz, çünkü tek insanla. rı içerisine düştükleri ayrılık ve yalnızlık çukurundan çıkarıp sosyete yaşayımına o sokacak klüpler, serkller, mesleklik der- nekler, sonuna kadar organize edilmiş ulus evleri henüz yok- tur. Tek adam ölünceye kadar tek olarak yaşadığından cehli - ni gizlemeyi ve bilgi elde etmek zahmetinden kurtulmayı başa- rabiliyor. Değil mi? Topluluğun kontro lünden yan çizerek bütün ayıp- larını başkalarından ve daha be- teri kendisinden saklayan, bü- tün ayıplarını ayıp saymayan ve beterin beteri bütün ayıpları- nı fazilet saymağa başlayan tek adamlardan mürekkep bir mem- leketi okutmanın yolu, elbette, onu topluluğa ısındırmaktır, Bes belli değil mi? N İşte bazı meslekdaşlarımız, bu kadar besbelli birşeyi bir ga- zeteciler klübü yapmak için Mat buat cemiyetinin kongresine bil dirdikleri ozaman, . ekseriyet, klüp denilen teşekkülleri birer oyun ve eğlence yeri telâkki e- den sayın başkanın telkinine ka pılarak bu teşebbüse yardım tek lifini reddettiler. Klüp yapıla- mad, Gazete, okunan bir kâat ve gazeteci, okutan bir adamdır. Klüplerin umumi kültür, mes- lek tesanüdü, yığın terbiyesi gi- bi işlerde havanın bedene lüzu- mu kadar malüm tesirlerini an- lamaktan kendimiz âçiz, kalır- « sak, okuma.ve okutma ile alâ- | kası henüz hiç teessüs etmemiş cahil kalabalıkların sosyal terbi | yesini kimden vene nisbette | bekliyebiliriz? Henüz gazetecilerinin bir klü | bü olmayan memlekette küfeci- | lere veya leblebicilere varıncaya | kadar bütün halkı “içerisine düş tükleri ayrılık ve yanlızlık çuku rundan” çıkarmayı isteyen ide- alist İsmail Hakkıya, büyük e- melini bu hazin vâkıanın ölçüsü ne göre yontması ve budaması, hattâ baltayı müşterek ümidimi zin köküne vurması için kendi- mizden pay biçtim. Fakat, yeise düşmemek için bir yol bulmak istiyorsak, bunu e halktan evvel kendi sevi- yemize ait meselelerin bataklık- lar: içinde aramak lâzımdır. Peyami SAFA | ŞEHİRDE OLUP BİTENLER | Gayrimübadil Bonoları düşüyor Gayrimübadil bonoları günden gü- ne düşmektedir. Son günlerde bono- laron dört buçuğa kadar düşmüştür. Buna karşı gayrimübadiller kurumu- bun he düşündüğünü öğtenmek İste- dik. Dün kurum erkârundan biri bize bu hususta şu malümatı verdi: — Gayrimübadil bonolarının düş - mesi, bunları sahipleri elinden ucuz- <a toplamak ve spekülâsyon yapmak Üzere bazı muhtekirler tarafından gü- a karşılığının noksan olduğu ve bu karşılığın birtakım arsalardan ve rüzlü birtakım mahdut mikdarda em- || lâkten ibaret bulunduğu hakkında ya lan yanlış yapılan propagandalardan | ileri gelmektedir. Bunu biz de görüyo ruz ve bu propagandalara kurban 0- lan gayrimübadilleri kurtarmak için içap eden tedbirleri alıyoruz. Şurasını da söylemek lâzimgeliyor ki bonola rn karşılığı olarak İstanbulda yapı- | lan emlâk satışından şimdiye kadar dört milyana yakın bono itfa edilmiş- tir, Bu da bono karşdığının üçte bi- rini iteşkil ediyor. Bugünlerde satışa çıkarılacak İzmir, Mersin, Adana, Tarsus, Trabzon ve sair vilâyetlerde bizce malöm ve yüksek krymette em- lâk mevcuttur. Ancak mahalli ziraat bankalar: tarafından idare edilmekte olan satışların defterdarlıklara ve mil KW emlik idarelerine devri muamelesi bitmiştir. Bu sebeple devir işlerinin uzaması dolayısile buralardaki emlâ- kin satışlarında görülen teahhür de or tadan kalkmış oluyor. Yakında gerek İstanbulda ve gerek diğer vilâyetler- de pek çok mal satışa çıkarılacaktır. Bu malların satılması bonoların kıy- meti üzerindede tesir yapacaktır. Bundan başka para tevzii de Ümit e- dilmektedir, Bu swretle ihtiyaç sebe. bile aza çoğa bakmıyarak bonoların: elden çıkaran gayrimübadiller azçok ihtiyaçlarını karşılamış olacaklardır. Burun neticesi olarak bonolar da tışa çıkarılmıyacak, ve bonoların yül selmesi de binnisbe kolaylaşmış ola- caktır, Genel nüfus sayımı hazırlıkları Devam ediyor Merkez nüfus sayım bürosu, İstanbul ilçebaylarının da iştirakile ilbay muavini Rükneddin Sözerin ya- nında toplanmıştır. Nümerotaj kon - trol kollarından gelen raporlar okun- ler olduğu anlaşmıştır. Bu eksiklik” ler olduğu arlaşılm Bu, eksikli! » erin çabuk tamamlanması için kamun larda (nahiyelerde) de birer kontrol kolu teşkil edilmesi rlaştırılmış- tır. Nümerotaj işleri sayım gününden bir gün önceye kadar devamlı suret- te kontrol edilecektir. Sayım bürosun dan bina cetvellerile bütün lüzumlu kâatların ilçebaylıklara gönderilmesi bitmek üzeredir. İlçebayhklar bu: m ilgili yerlere göndermektedir. Sı yımda çalışacak bütün memurlara bun İar birer zarf içinde verilecektir. — Atatürk köprüsü Atatürk köprüsü inşası için açılan münakasaya iştirak edenlerin resmi vesikaları tetkik edilmektedir. Bele - diye fen direktör vekili Necatinin baş- kanlığında, Bayındırlık Bakanlığı na- mına mühendis Kemal ve belediye na- mına Köprüler müdürü Galip dün de toplanarak bu incelemelere devam et- mişlerdir. Bu komisyon bazı vesika. ları reddetmiştir. Komisyon bu hafta içinde Şarbay Muhiddin Ustündağın Başkanlığında toplanacak ve son ka- rar bü toplantıda verilecekti TAN -Ne Dersiniz? — İEYIP LASTİK FABRİKASINDA KOPAN PARMAK ! Evvelki gün, Eyüpteki löstik İ fabrikasında feci bir haza oldu: | Ali Cemil isminde bir işçi, löst ezme makinesinde çalışırken eli- İ ni makineye kaptırdı, parmakları koptu. Ve tedavi için Cerrahpaşa | Hastanesine kaldırıldı. Mahiyeti itibarile çok dikkate değer bulduğumuz bu hâdise üze. rinde ehemmiyetle durmak lüzu. munu hissediyoruz: Kazanın vukua geldiği fabrika- da şimdiye kadar, yani dört yel içinde buna benzer tamam 12 vak'a olmuştur. Hepsinde de bir | işçi sahatlanmış, ya elini, ya ko- lunu kaybetmiştir. Meselenin dik- kate değer tarafı, fabrika idaresi. | İ nin bu kazaların hepsinde de mes'uliyeti üzerinden atabilmiş olmasındadır. Sakatlanan &mele- İ lerin ya dihkatsizliklerini, ya ace- misi oldukları bir makinede çalı- şırken ihtiyatı elden bıraktıkları. nı öne süren müessese hiçbir se- ferinde kendisine mes'uliyet payı ayırmamıştır. Son kaza münase- beti ile ortaya koyduğu iddialar yine ayni çeşit şeylerdir. ödemeye başladı Evkaf direktö: nelerine ait borçlarını ödeme; lamıştır. D ve 935 senesinden 5 mütcahhide ala- caklarına mukabil para dağıtmıştır. Aldığımız malümata göre, Evkaf | direktörlüğünün 934 ve 935 seneleri- ne dit olarak yalnız hastahane için müteahhitlere 30 bin lira kadar bir borcu vardır. Bunlara ve diğer borçlu lara ayda ancak 2500 lira kadar bir para ödenebilmektedir. —— Etibba odası idare Heyetinde diş Doktoru bulunacak! Etibba odası, 7 birincitegrinde se- Relik kongresini yapacak ve yen re 'höyetini seçecektir. Ida de şimdiye kadar diş tabibi aza bulun muyordu. Bu seneki kongrede idare heyetine de diş tabibi bir aza seçile- cektir. Kongre münasebetile, Türk He kimleri dostluk cemiyeti'ne müracaat edilmiş, idare heyetine ve haysiyet divanına birer namzet gösterilmesi i tenmiştir, Türk Hekimleri dostluk ce miyeti, 21 Eylülde fevkalâde bir top- lantı yaaprak yaz tatili sırasındaki iş- | leri görüşecek ve etibba odasına gön- derilecek namzetleri seçecektir. —— Balık satıcı'arı için tedbirler Belediye balık satıcıları için bir ta- limatname hazırlamıştı, Bu talimatna menin tatbikr için verilen mühlet bu ayın on beşinde bitmektedir. Bu se- beple balıkçılar faaliyete geçerek ta- limatnamenin gösterdiği şekilde dük- kânlarını tadile başlamışlardır. Tali - matnameye göre dükkânlara mermer den korneler yapılacak ve her cins ba lık ayrı ayrı kurnada yıkanacaktır. Ayrıca dükkânlara çini taşlar döşene cek ve dalma yıkanarak temiz tutu- Jacaktır. | ! No. 27 Cumbadan Rumbayal Server BEDİ Çok sürmiyen Du rüyadan sonra yanmış ve mahallenin her sabahki gürültüleri içinde bir daha gözlerini kapıyamamıştı. O gün Tahsin Beye gideceğini hemen batırladı. Fakat içinde Selim'i görmek isteği vardı. Selim'i görmek, ona her şeyi anlat mak, akıl danışmak ve ne derse yap- mak! Uyanır uyanmaz içine doğan bu ar. zu o kadar sıcaktı ki bütün uykusu- Bu dağıttı ve onu yatağından kaldır. dı Acele hazırlandı ve günlük €svap- larmı giyerek aşağr indi. Annesi ve ablası ortada yok. Belki hâlâ uyuyor- lar, Yemek odasındaki saate baktı: Dokuza geliyor. Kiracıların ara kapi- sına gitti ve iki üç defa vurdu. Karşısına Selim'in babası çıktı. Ce- mile onu ilk defa görüyordu: Kara top sakallı, batık burunlu, gözlüklü, şakacı bir ihtiyar hissini verecek ka- bası dedi ki; — Şimdi çıktı. İki dakika olmadı. Koşsan belki arkasından yetişirsin. Cemile şaşaladı. Selim'in babası onun Selim'i aradığını muştı?. Oğlu babasile arkadaş m? Ona her şeyi söylüyor mu? Yoksa bu adam her şeyi sezecek kadar... Ihtiyar tekrarladı: — Koş, belki yetişirsin. Cemile uyku sersemifğile daha ko lay telkin altında kalarak, bir kelime söylemeden geri döndü, kendi taraf- lardaki sokak kapısının sürgüsünü açmak için biraz geciktikten sonra dı- şarı fırladı, yokuşu koşa koşa çıktı, fakat soluğu kesildiği için orada faz- la beklemeğe mecbur oldu, yine koş- tu, bakındı ve Selim'i bulamadı. Tekrar eve dönmek istemiyordu. Sabahın bu ilk yorgunluğu, geceleyin de yorulan vücudunu birdenbire nö- bete benziyen bir sıcaklıkla doldur- muştu. Başı dönüyordu. Gözlerini kapasa yolda uyuyabileceğini anladı. Fakat Tahsin Beye giderek çok yor- Bun olduğunu ve konuşamıyacağını söyledikten sonra eve dönüp yatma- ğa karar verdi. Tramvayda başı önüne düşüyordu. Selim'in aşkına o canım otomobilden vazgeçmenin budalalık olup olmıya- dar güleryüzlü, dinç, henüz aptest al- mış gibi kolları wval: bir adam. Cemile daha sormadan Selim'in ba- cağını düşündü. Fakat bütün muha- kemelerinin üstüne uykunun sıcak bus Tutu çöküyor. fikirlerini kapatıyor, ka- ereden anla- | rartıyor, dağıtıyorlu, oYazıhanede Tahsin Beyi bulacak mı bakalım? Bu- nu önce niçin düşünmedi? Belki he- rif te balo yorgunluğu ile hâlâ uyku çekiyordu. Korktuğuna uğtedı. Yazıhanede Tahsin Bey yoktu. Cemile kapıyı ha- padı, kanapenin üstüne uzandı. Pek az sonra uyumağa başlamıştı. Yüzünde bir sıcaklık hissederek uyandı. Gözlerini açtığı zaman yanı başında Tahsin Beyi gördü. Bir pas. Öğreniyoruz hi, 12 gencin sa- kat kalmasına sebep olan bu fab- | rikada her endüstri müessesssi nin büyük bir itina ile gözettiği emniyet ve konirol mechuriyeti tamamile ikmal | edilmiştir. fabrikada her yıl muntazaman üç kaza kaydedilmesi, kazaların nor- mal bir iş firesi halihe getirilmesi- dir ki, buna en insaflı hareket edildiği takdirde hayret edilir. Bu | sürekli hâdiseler, kâfi ihtiyat tod- birlerinin — alınmadığını, &meleye güç ve tehlikeli işler ve- rildiğini göstermektedir. Memle « hette mütehassıs ve usta işçi ek- | sikliği olduğu iddia edilemiyece- ğine göre bunun manası nedir? | İş Kanununun tatbikine Başlan- madan önce de olsa, Türkiyede, Türk gençlerini böyle tehlikeli şartlar istismar ettirmek | müsaadesi kimseye verilemez! Ka- | za münasebetile tahkikat yapan | ilgililerin hâdiseyi bu cepheden de tetkik etmeleri lâzımdır. Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz ? | — acemi inde Askerlerin vere- cekleri istidalar Silâh altında bulunan efradı! mele görmek üzere alâkadar pıştırılmak üzere geri çevrildiği gö- rülmüştür. Bunun üzerine Finans Ba- lAkadar dairelere bir yayım | yapara a kanununa göre altnda bulunan efradm zari sir evrakının döriga resmine tulmaması gerekt Şeker kaçıran Bir Şebeke Gümrük muhafaza teşkilâtı, yeni | 0 mize göre muvâzaak şekilde 180 ton şeker ka- gıram-bir şebeke meydüna çıkarılmığ” Tahkik “ei süne kadar afsi) dmalanacaktır. Merinos koyunları çoğaltılacak Tarım Bakanlığı tarafından meri- hoz koyunlarının tslahr ve üretilmesi için tedbirler alınmıştır. Bakanlıkça Karacabey harasında yeni teşkil edi- | len merinoz yetiştirme çiftliği için bir Alman müessesesile anlaşma yapıl muştır, Bu müessese 250 merinoz ko- yunu ile 20 koç getirecek, üretilecek safkan merinoz koyunlar; hükümetimi ze satılacaktır. Şarbon hastalığı ile mücadele Tarım Bakanlığı baytar işleri genel direktörü Sabri, şarbon mücadelesi ve diğer baytar işlerini tetkik etmek- tedir, Sabri Bolu, Adapazarı, Düzce, Gerede, Bursa ve Hskişehirdeki şar- bon mücadelelerini teftiş ederek şeh- rimize gelmiştir. Bazı vilâyetlerde tek tük şarbon hastalığı görüldüğünden inek ve koyunlara şarbon aşısı tatbik İ| meştır. Bunlardan biri kızdır. Yal | hane için hazırlıklara devam edilmek- Bir || tedir. Kütüphane Birinciteştin orta- tırma kokusu da duyar gibi olmuştu. Uyanırken yüzünde hissettiği sıcak. ukla bu koku arasında bir münasebet sezerek, Tahsin Beyin onu uyurken öpmek İstemiş veya öpmüş olabilece- gini düşündü, gayrlihtiyari iki elini de yanaklarına götürerek bir ıslaklık aradı. Tahsin Bey gülüyordu; — Ne gözel uyuyordun! dedi. Cemile gözlerini uğuşturarak doğ- rulup oturdu. KUÇUK HABERLER * Küçük sıhhat memurları mekte- e 16 Eylülde derslere başlanacak tır. Mektepten bu sene 25 memur çk- da münhal yerlere tayin edilecekler | dir. * Etibba odasının açacağı kütüp - İ larında açılacaktır. * Kızılay Fatih - Kıztaşı şubesi ta rafından 15 Eylül pazar günü Yalo- vaya bir vapur gezintisi yapılacaktır. * Evkaf Genel yardirektörü Fahri Turhan, şehrimizdeki tetkiklerini bi- tirerek Ankaraya dönmüştü, * Vakıf akarlar direktörli > yin edilen Bursa Evkaf direktörü Hil mi İstanbula gelmiş ve yeni vazifesi- ne başlamıştır. © Sarayburnunda yapılacak göç: | men evi için 18,000 lira sarfı kara, laştırılmıştır. Göçmen evi, kıştan ön- ce yapılacaktır. N * Istanbul ilbay müavinliğine ata Ban Hüdai'nin yarın Ankaradan şeh- rimize gelmesi beklenmektedir, * Tecim ve endüstri odası, İran transit ticareti hakkında önemli bir rapor hazırlamıştır. Rapor, Bakanlı. ğa gönderilecektir. * Şehrimizdeki ecnebi profesörle- ri sınıflara ayrılması işi bitirilmiştir. Profesör Nissen, Frank, Vitman, 1 - zers Heimer birinci sınıfa ayrılmıştır. * Tecim Odas: meclisi önümüzde. ki toplantısında, fırncıların yaptıkları son müracaatı gözden geçirecektir. * Gümrük muhafaza genel komu. tanı General Seyfi, Ankaraya gitmiş tir, * Damga resmi kanununa göre me murlar ve noterler tarafından tanzim edilen, fakat kanunun ükümlerine aykırı olan evrskm resmi, mükellefler den; cezası da tanzim edenlerden a» İmması gerekmektedir. Fakat bazı me mur ve noterlerin buna riayet etmi- yerek gerek resim ve gerekse cezayı mükelleflerden istedikleri anlaşılmış. tar. Bunun üzerine Finans Bakanlığı ilgili dairelere bir yayım yaparak bu gibi hallerde cezaların memur veya no tetlerden alınmasını bildirmiştir. * Bir müddetten beri İstanbulda bulunmakta olan Tüze Bakanı Şükrü Saraçoğlu, dün akşamki trenle Anka, raya dönmüştür. ——— İlk okullarda talebe yazımı dik okullarda talebe o yâzımmın 1 Teşriniewvele kadar sürmesi kararlaş | v —. pi8 a nemlenme bu mi ydına devâm'edi lecektir. Düne kadar okullara kayde- dilen talebenin genel topluluğu üze- de incelemeler yapmak ve talebeyi yerleştirmek için gereken tedbiri tes ek üzere ilk tedrisat müfettiş toplanmışlardır. Geç vakte ren dünkü toplantıya bugün de deva medilecektir. Üniversiteye alınacak doçentier "Universiteye önümüzdeki ders yık için doçent alınacağını yazmıştık. Do çentlik imtihan tslimatnamesine gö- re bir müsabaka imtihan: yapılacak ve istekliler kendi branşları dahilinde bir tez hazırlayarak imtihan komisyonu- na vereceklerdir. Komisyon bu tezle- ri tetkik edip muvafık gördükten sonra tez sahiplerini yarım saat süren sözlü bir deneme imtihanından geçi- recektir. Bundan sonra komisyon bir rapor hazırlayarak Fakülte meclisine verecek, meclis te bu raporu incele dikten sonra kazananlar doçent tayin 13-9 -935 LU YANA ORMAN YANGINLARI Ormanlar, eskiden de bu dar sık sık yanardı da gaze rin mi haberi olmazdı, bilmiy© rum. Belki böyledir, belki © orman yangınları şu son içinde memleketin dört bu ğında aldı yürüdü? j Orman neden yanar? N#9' anar? Orman yangınların önüne çabucacık geçmek * büyük ağaçlık mıntakalar” yalnız bu işle uğraşacak kul lar kurulmuş mudur? Ben bekliyordum ki, ardıarö” na patlak veren orman yan$! larmdan sonra, gazetelerde sorguları aydınlatacak Yi ve beyanatlar çıkacak, iğ Büyük ormanlar, denizler £ bidir. Şahısların değil, kütle” malıdır. Kütlenin malını ko” mak gerektir, Orhan SELİM HAKYERLERİ Muska yazarak Nefes ederek Dolandırmış Muska yazmak ve öfürükçülük # mek, baz: dolandırıcılık! maktan suçlu ipeleçi Ibri yanında çırak olarak çal ei Ali, dün mevkuf olduğu halde bir cezada sorguya çekildi. Mehmet w Ibrahim Etemin yanında çalışuğ! da ustasma ait 500 bira kıymeti i ipek âletlerini çalmak ve dil b peltek olan Ibrahim Etemi üfürüüü İlikle tedaviye kalkışmak, Ali isi birinin hasta ayağına okuyu; ül ten suçludur, Dün yapılar ri Mehmet Ali, bütün bunları inkâr ve muhakemc, şahitlerin çağır için başka güne kaldı. © Arnavutköyünde Hatice ile *, Hacerin 3500 lira kıymetindeki #0 larını ve altınlarını çalmaktan #9, hizmetçi Gülterle nişanlısı Mubsi duruşmasına dün de devam edi” ve idida, müdafaa yapılmak tzer* tuşma başka gine bırakılmıştır. © Çorludan Istanbula gelirken iy kadaşları Kemalin uykuya daldığ' e sıreda cebinde bulunan 6 lirasını Şi maktan suçlu Abdullah ve Yusul tinçi sulh ceza hâkimi Reşidin PP Tuna çıkarıldılar. Reşit, suçluları kiflerine karar verdi. Gopluğa yapılacaktır. Çİ ay çini # evine girmek, karısı Fatmayı kor mak ve evde bulunan 2000 liran” 4 yana sebep olmaktan suçlu Gi köylü Ahmetle ilki arkadaşının d masma dün ikinci cezada Suçlu Ahmet, kendini müdafat G8 16k; Ahmet reisin evine girmet ni söylemiş ve demiştir ki — Biz, köy ihtiyar odası yö yorduk, Fatma gelip bozdurdu. defa inşaata başladık, Fatma biri, dı. Ondan dolayı, bize hıncı vi" İddialarını kabul etmemi, Duruşma şahitlerin çağır kaldı, * Esrar içmekten suçlu Tahtı mal, Ahmet, Fatma ve Mehmedif gt ruşmalârma dün 9 uncu ihtisas “4 rinde devam edilmiştir. Duruş yi dafaa şahitlerinin dinlenmesi içi” ka güne bırakılmıştır. agi * Avrupaya gönderdikleri © rın arasında Afyon saklayan Yoffg Atanaş'ın duruşmalarına dün e ihtisas mahkemesinde devam edÜyf muhakeme karar için başka günö”, kalmıştır. gi Bey de gelip yanına otur- muştu. Onu bir kolile kucakladı. Ağ- 41 da fena fena pastırma koktuğu için Cemile silkindi, kaşlarını çattı, fakat Tahsin Bey onun bir şey söylemesine meydan bırakmadan ayağa kalktı; — Amanın, dedi, sahın hiddet it- me, Allah bilir ben sizden görhüyo- rum. Ne idü o dün giceki halinüz... Cemile ayak ayak üstüne attr ve göğsünü adamakılkı şişiren bir hare» ketle başını ve kollarını arkaya doğru atarak omuzlarını gerdi, tavana baktı ve sustu, İ Tahsin Bey kendi kendine söylenir gibi mırıldandı: — Ne gözeldir billâhi Cemile'm... Kiz birdenbire (o sıçrıyarak ayağa kalktı. Bu hareketi o kadar ani ol. muştu ki, Cemile'nin hayalile cezbe haline geçen Tahsin Bey boş buluna» rak şaşaladı. Ağz'ndan küçük bir hayret çığlığı kopmuştu. Cemile: — Görüyorsun, dedi, uykusuzluk» tan ölüyorum. Söz verdiğim için gel- dim. Bugün konuşamam. Tahsin Bey manalı ve alaylı bir gülüşle: — Biz gararsızluğunuzun esbabını dün gice baloda anlayıvirdik, dedi. — Yani? Cemile Tahsin Beyin sözünü yi rek sesini yükseltti: — Baksana sen bana, dedi, “jr aklıma fena fena şeyler getireYi mel Bak ben sana aç:k 7 Saklamam içimde ben..." gi aramda hiçbir şey, ama İşitiyO' ç#f sun? Hiç bir şey yoktur! uğ hoşuma gitti, maballebicide yağ dan öptüm. Ha,,. bir kere de “gf Anladın mı? Bu kadar! e di de yaptım. O bana A değildir.” Hilâ da hoşuma gö Fakat ona ne sözüm var, ne YAĞ” de yüzümü kızartacak bir ladın mı? ge Tahsin Bey gözlerini hayri y Mış, içine doğan gülmek arzusu” yf mün etmekte bir politika hata y# | olmadığını düşünüyordu. N gülerek dedi ki: — Allah bilir gız sen çok wi imişsin. Ne gözel de doğr” ef söylüyorsun. Ben işte böylesini “ye rim. İki keret oğlanı öptün $3” Jâli hoş olsun. e. — Canım çekerse gider Pİ” g öperim, Allahaımarladık. Ya” v leceğim. & Ve Cemile Tahsin Beyi hayri yi de bırakarak bir rüzgir Gö gitti. — Müdafaa ittiğinüz genç ilen... Taras