TE TAN ünya Gazetelerine Göre Hâdise iTALYA VE HABEŞISTAN italyanın Kararı Kat'idir le Temps'den Balzano'da toplanan Italyan ba- kanlar Kurulu son günlerde verilen haberlerde gösterildiği kadar ehem- miyet kespetmiştir. Denilebilir ki, İtalyan bakanlarının bu toplantısını yeni İtalyan tarihinde mühim bir hâ- dise mahiyetini almıştır ve bu top- lantıda alınan kararlar Mussolini'nin, İtalyan - Habeş anlaşamamazlığında takip edeceği siyasayı kat'i surette Bugün Italyan £..- ikada sömürge elde et- mek için sarfetmekte olduğu gayret- te sonuna kadar sebat edeceğinde hiç kimse şüphe edemez. Toplantıdari sonra neşredilen res- mi tebliğde izah edilen birinci nokta İtalyan delegelerinin Uluslar Kuru « munda yapacakları faaliyete dairdir. İtalya 4 Eylülde toplanacak olan Uluslar Kurumu Konseyinde bulun- makla iktifa etmiyecek — biz esasen bundan şüphe etmemiştik — Habe. şistan meselesini bütün vuzuhile or- taya koyacaktır. Italya bütün dünya- y: ve Uluslar Kurumu Konseyini bağ- İs bulunduğu bakikat ile karşı karşı- ya bulundurmak İstiyor. İtalyanın te- zi, Habeşistanda müstemleke elde et- mek hususunda bir hak rüçhanı oldu- ğu merkezindedir. Bundan başka İtalya, Habeşistanı -esir ticareti ya- pan bir kabile yığını şeklinde göste recek kuvvetli vetikalarla dolu bir dosyayı Uluslar Kurumu Konseyine vermek hakkını muhafaza etmekte dir. Bu deliller hakkında bir fikir der- meyan etmeden evvel onların tezahü- rünü beklemek lâzımdır. Resmi tebliğde deniliyor ki ya tezini hayati menfaatlerini, yaçlarını ve güvenliğini Konsey âza- sınm yarmın ihtimallerine karşı her türlü mes'uliyeti üzerlerine almaları için, sonuna kadar müdafas edecek- Uluslar Kurumu Konseyinin vere- karar ne olursa olsun, İtalya hâttı hareketini bundan bir surette teyit etmek ka- bil değildir. Kalya bu hattı hareketi kabul edin- *e, hareketinin İngilterede uyandır. dığı telâşları teskine ve Şarki Afrika- daki lerinin" Avrupada” ve katta Afrikadaki emek birliği siyaba- sına asla halet ii çalışmaktadır. Mussolini, İngiltere - nin, İtalyanın Habeşistandaki siyasa- sından endişe etmemesi lâzımgeldiği- ni ve bu siyasanın, İngiliz menfaatle- rini me doğrudan doğruya ne de dolayısile tehdit altında bulundurma dığını, İtalyanın o yalnız Habeşistan ile halledilecek meselesi olduğunu, fakat İngiltere ile böyle hiçbir işi ol- madığını ve böyle bir meselede çıka mak istemediğini ve İtalyanın İngil- tere İle büyük savaş esnasında Lo- karne ve âhiren. de Stresa'da Avru- panın istikrarı için müphem bir emek birliği gerçekleştirdiğini söylemiştir. Bu lisan çok açıktır. Mussolini In- gilterenin" Trablusgarp ile Habeşistan arasında bulunan Mısır ve Sudan'ın Ialyan kontrolu altında bulunacağı ve âz çok uzak bir ihtimal olsa bile, Italyan Sudan üzerinden Şarki Af- rika müstemlekesile, Libi meselesini birleştirmeğe çalışacağı hakkındaki şüphe ve tereddütlerinin önüne geç- mek istiyor. p Pakat Mussolini İngiltere ve Ulus- lar Kurumu ile emek birliğine karar verince, İtalyayı tehdit etmiyecek olan her türlü möeyyidelere karşı da tahammül göstermeğe karar vermiş demektir, İtalyanın bu husustaki hat- şüpheye mahal rakmıyor. İtalya bu müeyyidelere karş ıkoyacak değil, hattâ bunlar res- men mevzuubahs olmadağ evvel bi- le. onlar; savuşturmak için cezri ted- birlere başvuracaktır. İtalya hükü- meti, Uluslar rumu Konseyinde, bundan daha vahim meselelerde bile ileriye sürülmemiş olar müeyyidele- ri reddedecek ciddi ve tedbirli kimse- lerin bulunacağını ümit etmekte Bununla beraber İtalya ulusal yaşayı- Şının güvenini temin etmek Ve süel müeyyidelere karşı koymak için lâ- zumgelen ihtiyat tedbirleri almakta. dır. Filhakika, İtalyada bütün husu si servetlerin hükümet emrine ve: mesine ve yabancı memleketlere m racaat etmeksizin, uzun müddet ki yet edecek ilk madde stoku vücuda getirilmesine dair çıkarılan kararna- meler, kendi mevcudiyetini mlidafaa etmek için ber şeyini feda etmeğe ve savaş halinde bulunan memleketin başvurduğu rlerdendir. o Bundan Mussoli nin Şarki Afrikada girişt sün sonuna kadar sebat hu âzminin nekadar kat'i olduğu görülü- yor.” ———m... —— adrid'de karışıklıklar Madrit, A.A, Komünistler tarafından beyanname dağıtılan bir fabrika işçileri, paydos ettikleri sı- rada gürültü çıkarmışlardır. Zabıta | işe karışmıştır. Göstericilerden biri ölmüş, iki polis memuru ile bir işçi yaralanmıştır. İ amman a mmm) ALL ŞAN EN, Almanyada Yahudi | Düşmanlığı Vestifalyada Vertihaym şehri yüksek memurları tecimenlere, ya. | hudilere mal satmamalarını tenbih | gi lerinin kapıları önünebüyük harf- | lerle yazılmış şu ilânı asmalarını bil dirmiştir: «Buralara yahudilerin girmesi istenilmiyor/” Tamimde deniliyor ki: «Bu suret le tecimenler. yahudilere karşı müş terek bir cephe teşkiline karar ver diklerini -halka anlatmış olacaklar. dır. Ve ayni zamanda bu afişi taşt- yan mağazalarda Yahudiye tesa- düf etmek endişesi olmadığı anla. şılmış olacaktır. , İsviçre Saksonyası turizm komi. tesi de bu beyannameyi neşretmiş- tir: «Burada artık yahudiler için yer yoktur. Onların burayı ziyaretleri istenilmiyor. Paraları artık bizi me sut etmiyor. Onların buraya gelme- si bizce hakaret addediliyor. Otel. lerimizden hiç birisi yahudileri ka- bul etmiyecek ve hiç bir gazete ya: | hudilerden ilân almıyacaktır.,, , Belediye şehri yahudilerden tas- | fiye işine devam etmektedir. Şem - nitz'de bir liste hazırlanmıştır. Bu Bstede Yahudilerle alış veriş eden- lerin veya onlarla münasebette bu- Imanların adları yazılmaktadır. | Şarbay, yahudilerin hiç bir himaye klememelerini ilân etmiştir. Frankenberg'de belediyeden Ya hadi tecimenlerine, avakat veya he himlerine müracaat edenlerin efkâ rı umumiye nazarından düşecekle- rini oe memurların, yerlerinden çı- karılacaklarını ilân etmiştir. Belçika Kralı, Olen Krâliçe As-| ir Aşkla Sevmişti Fransız gazr Ye Bir otomobil Okazasına. kurban giden Belçika kraliçesi Astrid 17 inisani 1905 de İstokholmda kardeşi ve Prenses İnge- incü kızı idi.Belçika Leo- n veliahtlığı zamanımda İsveçte tile tanışmışlardı. O zaman kral olan Albert oğlumun nişanlan- dığını gazetecilere söylediği zaman demişti ki; — Prens Leopold, İskandinavya- da seyahat etmekte olduğu” sırada İsveç kral ailesi tarafından kabul edilmiş ve bu münasebetle Astrid'- in güzelliğine meftun olmuştur. Prens Leopold bundan sonra, Pren- irçok kereler görmüştür. Son- ra Prens Rön& de Bourbon'un oğlu Michel'in vaftiz merasiminde de gü zel prenses ile görüşmüştür. — Bu millâkatlardan mütekabil bir mu- habbet doğmuştur. Prens Leopold İsveçe yeni bir seyahat yapmağa karar vermiş ve birçok günler prens Charles ve aliesinin yanında kal- mıştır. Uzun gezintiler esnasında genç- ler biribirlerini tanımak ve i etmek fır ve kabil duygularını biribirleri direrek hayatlarını birleştir, karar vermişlerdir. Ana ve babalari bu karara sevinmekten başka 'bir şey yapmamışlardır... 7 Teşrinisami 1526 da Fylgia kruvazörü Prenses Astrid'i Anver- se getiriyordu. Kıuvazör merdive- nini atar atmaz, Prens Leopold, protokol kaidesi hilâfına olarak kru vazöre çıkmış ve babası kral Al bert'in muhabbet dolu nazarları ö- nünde, sevgilisini kolları arasına almıştır. Medeni nikâh esasen iki gün evvel Stokholmda akdedilmişti. Güzel bi aşk romanını andıran bu düğün Belçikalıları çok sevindirmiş ve bü- yük bir halk kütlesi genç prensesin kruvazörden çıkışını görmek için Anvers rıhtımına toplanmıştı. Dini nikâh 10 Teşrinisinide çok mütantan merasimle yapıldı. Mera- simde Danimarka kralı ve kraliç Lüksemburg Gran düşesi, Danimâr- ka kraliçesi, Norveç veliahtı, Avru- pa hükümdar, ailelerine mensup bir Şok prens've prensesler bulundular; Bugün bu mansarayı batırlayan- lar, bü müthiş felâk acılarını daha şiddetli bir surette duymakta- dırlar, Kraliçe, iki sene süren sal tanatı esnasında yalnız bir şeyi öğ: Abanoz Bilezik RENE CHAMBE — Söylediklerimi anladınız, değil mi? — Hepsini anladım kumandanı. Sehnauze mektubu o cebine soktu ve yanımdan geçerken bana baktı. Bu bakışta bir istihza sezdim. Kano ötomobil yata yanaşmıştı. Tayfalar merdiveni indirdiler. Ba- gajları indirip yerleştirmeğe başla- dılar Möewe kanoya (inmeden evvel Schnauze'nin elini sıktı: — Örevuar Schnauze, dedi, te- şekkür ederim ve sizi tebrik ederim. Yattaki disiplin (Ober kumandanı memnun edecek haldedir. Gayretle- rinizin mükâfatsız kalmıyacağına €- min olabilirsiniz. Schnauze dimdik kesildi ve key- finden kızardı. — Tabii lârımgelen emirleri aldı- nız. Yolu da biliyorsunuz, yarın sa- bah gün doğarken Vorward ! Sonra tayfalara döndü: — Hepinize de ayrı âyrı teşekkür ederim. Asil Almanyanın büyük Al- lahı yardımcınız olsun! Schnauze ve tayfalar put gibi ke- silerek selâm verdiler. Framond da: — Allaha ismarladık sacı lar, her şey vatan i Möeve bana selâm bile verme den o önde, Framond arkada merdi. venleri indiler ve kano otomobilin alarına yerleştiler. Halatlar alın- ve motörün gürültüsü ile beraber deniz karıştı ve kano kabarık, geniş köpükler içinde hareket etti. Kano epeyce uzaklaşıncaya kadar, Framond boyuna mendil sallıyordu. O zaman Aviatik de yavaş yavaş ilerlemeğe başladı, hızını alınca İsti. kametini o değiştiriverdi. Bu seler burnunu batıya çevirmiş, gidiyordu. Birkaç mil böyle gittik. Bu ma. nevraya akıl erdiremedim. İzahat almak için, derhal o Sehnauze'yi ara. mağa koyuldum, Aradım, aradım, en nihâyet makine dairesinde bul- dum. O esnada da Aviatik süratini a- zaltmıştı. Schnaure'yi görür görmez hemen yanma koştum: — Ne var, yine ne oluyor? Herifin soğuk ve kapalı yllzin. den birşey anlamak kabil değildi Hattâ ellerini bile cebinden çıka madan, omuzlarını sitkmekle ikti » fa etti Ben de tehd dum: — Söylesene, dedim, niçin bura- da duruyoruz? r bir vaziyet ak Sabnauze susuyorüu. Nihayet tes ülen sevap verdiş — Ne söyliyeyim? Dedi, telsizle emir aldım, Yeni emre kadar sahil- den on mil açıkta bekliyeceğim. Gittikçe hiddetim artıyordu $ zaman aldınız? Kimden al” dınız? Niçin? Siz alay ediyorsunuz ama, dikkat ediniz. Öteki sükünetle: — Ben emir' aldım, onu tatbik e- diyorum, o kadar. Dedi. — Ben de sana ihtar ediyorum, yürü ve bizi karaya çıkart! — Yata şu dakika kumanda eden siz değilsiniz, benim. Yeni emir ge- linciye kadar Aviatik buradan bir yere kıpırdayamaz. ' — Peki, nekadar kalacağız.? — Orasın: bilemem. Her halde ka Taya geceleyin çıkacağız. tarassut altındadır, Ondan bir şeyden malümatım yok. — O halde bana bir kano ile iki kişi veriniz. Bu akşam muhakkak Hesperidada bulunmaklığım lzrm. Doktor Framond beni bekliyor. Schnauze bana şöyle bir baktı: — Mümkün değil, dedi, kimse yattan dışarı çıkamaz, Aldığım emir kat'idir. Baktım, olacak gibi değil, tekrar güverteye çıktım, Mâryse, babası ve Lawtfen orada idiler. Werner Golevine: — Daha çok gecikirsek, gece gik- mağa mecbur olacağız, dedi, bere zâman. burada ka da pe Sahiller | 11 Teşrinievvel 1927 de Prenses Josephine Charlotte doğdu. Üç se ne sonra 7 Tegrinisani 1930 da veli- aht Prens Bauduin dünyaya geldi. Meliahtın doğuşu bütün Belçikada sevinçle kargılandı. Geçen sene 17 mnart 1934 te birkaç gün için Lücern de dinlenmekte iken kral Albertin ölüm haberini aldılar. Veliaht ve genç karısı, matem İ- çinde bulunan Brüksele döndüler” Bundan bilhassa Prenses Astrid kok müteessir olmuştu. Fakat baba- ın ölümünden ç.ft müteessir o- dan Prens Leopold'a teselli vermek için çok çalıştı. Birkaç gün sonra Brüksel halkı yeni kral ve kraliçe- lerini alkışlıyorlardı. Kral Leopold, Parlâmento huzurunda and i i gün kraliçe Astrid'in yah tül ve arkasını atmış olduğu snatem elbisesi bulunduğu halde sa- dona girişi acıklı bir manzara ti kil etmişti. Küçük Prens Bauduin beyazlar giydiği halde annesinin sağında ve Prenses Josephine Char- lotte da solunda bulunuyordu. Her- kes ani bir hareketle “ayağa kalk- mış ve yeni hükümdarları hararet le alkışlamıştır. .. çüncü çocuklmer Prens Albert dünyaya geldi. O gündönbiri kral ailesi mesut bir yuva teşkil-ediyor- lar ve Struyvenberg sarayında otu- | suyorlardı. Kraliçe bilhassa çocuklarile ve | dukaraya yardım işlerile meşgul o- | duyordu. Londrada renkli insanlar yüzme ha- vuzlarına alınmıyor Daily Telegrapk'dan: Southern Raulway demiryolu 604 - yetesi zencilere yüzme havuzlara memektedir, Yüzme havuzu direktörü de üç se- nedenberi havuzdarenkli insanların banyo yapmalarının yâsak edidiğini söylemiştir. Bundan bir ay evvel ge- len bazı Hintli talebeler, geriye dön- meğe mecbur olmuşlardır. Londranın diğe: birkaç yüzme ha- vuzunda bu mesele mevzuu bahsol - muştur. Londranın şimalinde açık bir yüzme havuzu sahibi demiştir ki: — Biz de müessesemize renkli in- şanlafin girmesini yasak etmeğe mec bur olduk. Çünkü birçok kimseler ha ket: versin, otomobil Gie: bekliyecek. Maryse dedi ki; — NE yapalım? Bu akşam da der dimiz Aviştik te yemek yeriz. De Soliers, hep birlikte son defe bir sof bulunmak hoşunuza gitmez iz Çıp lak kolunu, küpeşteye dayadı ve ilâve e cak mıyız? Ayrılış dakikaları o ku- dar yaklaştı ki, . Sesinde bir hüzün vardı: — Şu muharebe ne feci şey! Ah, bakınız, bu seyahatin hatırası öl - mak üzere, Mösyö De Soliers ve siz de Mösyö de Lauffen bana bir şey vadedeceksiniz. Biliyorum-ki, ya » kında ikiniz, iki düşman cephesiri- de balunacaksınız, şayet bir gün kar şr karşıya gelirseniz, biribirinize hiçbir fenalık yapmıyacağınızı ba - na vadediniz. Bir süküt, ağır bir süküt! Lasffen bağını çevirdi, ben gözle | rimi yere eğdim. Maryse'in billâr gibi temiz titredi ; — Vah vah, dedi, tereddüt mü edi yorsunuz? Ne fena ne fena! İk ze de çok yalvarırım. Benim bu ka- darcık hatırım ve hatıram olmıya - cak mı? Lauffen'e baktım, onun. da. gözle- di gözleiime ilişti, İkimizde © aym sesi girmek hakkını nez'ederek bilet ver- | BLED —-> er KONFERANSI Küçük Antant Konseyi Le jourmaldanı Bied'de açrlan küçük antant kon seyi bazı zamanlarda yapılan bir toplantıdan ibarettir. Bu toplantı muhtelif sebeplerden dolayı fevka- lâde bir alâka uyandırmaktadır. Evvelâ küçük antantın geriye doğ ru atacağı nazarlar, bu defa her za- mankinden daha uzağa kadar gide- çektir. Yaz mevsiminin başlangı cında yapılması lâzrmgelen toplan- t&, Yugoslavyada çıkan kabine bul ranından dolayı tehir edilmi: Böylece Çekoslovakya ile Sovyet - ler arasında yapılan paktın doğur- duğu neticelerden uzak kalınmış o- İuyordu. Sovyet hükümet adamla - rının, hattâ dostları olan memleket lerin iç işlerine karşı bitaraf kalma- yı ne suretle telâkki ettiklerini gös- termiş olan bu teehhürdn dolayı ai- la tecssül etmemelidir. e Bunun, Sovyetlerin Yugoslavya tarafından tanınması meselesi üzerinde ne gi- bi. tesir icra edeteği merak uyan - dıran bir meseledir. Kral Aleksandre,, Yugoslavyanın Sovyetleri otanımasına, hayatının son demine kadar muhalefet etmiş- ti. Fakat bundan küçük antant Sov- yet münasebatı müteessir olmamıştır. Bicd toplantısının başlıca ehem - | TITÜESCU Hf'yarının büyük ihtimallerine karşı küçük antantın hattı hareketi ni tayin etmek Habeş anlaşama - azlığı ve Tuna meselesi biribirle- rine sıkı surette bağlıdır Çünkü her | iki meselenin de mihveri İtalyadır. Orta Avrupa meselesine gelince, | küçük antant Lloubliana'da tesbit edilen veçheleri teyit edecektir. Bur da Habsburgların tahta geçmesine mutlak surette omuhalelet etmek ve Balkanlara kadar uzatılacak o - lan bir yardım ve ademi müdahale sistemi hakkmda teminat verilme « dikçe, A susturya ve Macaristanın silâhlanmasına muhalefet etmekten ibarettir. Bununla beraber Habeş meselesi kilâne harekette bulunacağında şüp he yoktur. Diğer bir müesse sahibi de: — Bazı kadınların haleti ruhiyesi- ni nazarı dikkate alarak mülemsese - ir, bir dahâ hiç buluşa | miz renkli insanların girmesini ya - sak ettik. Ayni su içinde banyo yap- mak veya yüzmek ayni tramvay ve - | ya otobüste seyahat etmek gibi değ — Vadediyoruz, dedik. . Akşam, saat dokuz. Yemekten sonra güverteye çıktık, Aviatik hâlâ yerinde duruyor. Koyu mavi bir karanlık, gökyüzü yıldız sağnağı içinde! Ayağımızı altında iyot ve yosun kokan deni - zin ince hareli dalgaları. İ Sabilin siyah silueti üzerinde ışık lar birer birer yanmağa başladı. Ev velâ seyrekten başlıyan ıstklar bir iki dakika içinde çoğaldılar, Uzak- tan Hyeres'i, Costo bello'yu, Tulo- nu görüyorduk. işeklar çoğaldılar. dağların sırtlarına doğru yükseldi- ler ve adeta yıldızlarla birleştiler. Birden kuvvetli bir ışık hüzmesi daha peyda oldu. Döndü, yanımız - dan “geçti, uzaklaştı, tekrar öteden peyda oldu, tekrar yanımızdan geç- ti. Tanıdık, Grand Ribaud deniz fe- neri! Sahi, kaç gündür ben bu fene ri unutmuştur. Alemarte'deki küçük evde, böyle kaç akşamlar ben hayalimi avutma ğa çalışmıştım. Dalgın bir halde dirseğimi küpeş- teye dayadım. Werner Golevine a- caba kafamdan geçenleri anladı mı? Ormuzuma dokundu: — Fenere bakıyorsunuz. mi? Dedi. Evet, dönüyor, mütemadi)” değil dönüyor, a dönüyer. Bize siir | l kut Küçük antant; vtuğlaı la dan yapabileceğinden istiyecek yerde, on STADİYANOVİÇ o > seylef un atisini te ne çalışacaktır. Politika dani Çekaslovakya Dış Bakanı Ben! Bicde gitmek üzere iken Helgriiy Politika gazetesine şu be olduğumu. müstakbel muk ratını tayin için en önemli lardır. Bütün memleketler umumiyesi istikbalin ne getireği İ ğini ve uzun senelerdenberi ew İ dele ettiğimiz barışm | kabul olup olmuyacağını a için endişe ile bekliyoruz. Filrimce Küçük Antant İerinin harekete kül ettiği gündenberi gerçe diği işlere bir göz atmak Küçük Antant birlesik hare çok tehlikeli güçlükleri yı muhafi geçmelerini | ettirecek bif sebep yoktur. Filhafika Küçük Antantın * yanı sai ği zar anki gr ei nl dev etil el muvaffak olmuştur. Bugün, tan sonra vücut bulan ve se seneye kuvvetlenen (biricik küldür. Bunun neticesi olarak devletin dış siyasası taman tebif bir... manzara -arzetmi Mu birleşme bi r şey müyoruz. Üç memleket den di nazarımız hep birdir. Bu mi e va BENES İ Avusturya, İtalya, Lehistan v€ yetlerle münasebata taallâk görüşlerimiz o tamamile uymaktadır. nın, saatlerin nasıl geçip iht ben ara sıra hatırlardım. Gözlerini aradım ve sordi — Siz Fransayi sever m Hazin bir tavır takındı: — Fransayı sevmemek ya deli, ya cani olmalı! — Fakat öyle ama... — Nasıl öyle ama? ediyor. Bütün seyahati masında mütemadiyen döndü İ feneri unuttunuz değil mi ekte! İsiwvet teskikig de lak pk adak siyasa meselelerinde re eselie wi ister Habsburglar mesclesine, « a biri! ai Ci Sw > ni iy? in Epey zamandanberi ündaklar” kavuran bir sual vardı. yi — Çünkü Fransayı sevenlfi gf” ona fenalık ediyorlar. Bel kında olmiyarak.. Karanlıkta Werner Ge omuzları kısıldı. > — Ne demek istediğinizi madım, dedi. i de evin” ani? fahri pr” — Wiener Bank, ii sabına geçen yıl, şikodâ verilen bazi siparişleri Di e etti? > Maryse'in babasının sesi titreme geçti, — Bilirsiniz ki, dedi herşeyden evvel kendi bağlıdır. Sonra bizi tehdit Rus tehlikesi vardı. Bu gürpteki memleketler bizde zemezlerdi. Ben şu dakik“ Avusturya toplarının rileceğini zannetmiyorum: inde” m meli sz ie Fransa i — | a v e