MÖzel | Bütü | n işler Tesbit Edildi aytarımız— bildiriyor) Ankara, ğelediyeler Bankası esas nizamnamesinin bazı maddelerinin | İtirilmesi hakkındaki nizamname Bakanlar Heyetince o- Rimiştır. Nizamnamede yapılan yeni tadilâtın Belediyeler Ban- İyi, sermayesi 5 milyon lirayı tecavüz ettikten ve belediyelerin teni leri temin edildikten sonra sermayesinden fazla kalırsa her Jr İdâre meclisince teklif ve genel heyetçe kabul olunacak mik dairesinde mali teminat mükabilinde hususi idarelere de kı- I Veya uzun vadeli avanslar verebilecektir. Banka ihtiyat ve fev ihtiyat sermayelerinin yarısını geçmemek üzere menfa- İM elverişli göreceği esham ve tahvilleri alıp satabilecek ve genel heyeti devair ve eşhas tarafından vâki olacak tev- verilecek faizi tayin edecektir. S6 sayılı kanuna göre gümrük resimleriyle birlikte tahsil Bakanlık emrine tevdi olunari yüzde onların hepsi İç abin kısmı belediyelerce bankadan almaçak borç para veya i enilecek kefalet karşılığı olarak bankaya teminat gösterildi- t takdirde bundan borç para veya kefalet mikdarmı karşılayacak Belediyeler Bankasına verilmesini Iç Bakanlık taahhüt Pr, © BALKAN OYUNLARI HAZIRLIKLARI | Yunanlıların Göndereceği kip Takarrür EtmisGibidir y ©, Yunanlıların 100 metre ve 1500 - 2000 metre şampiyonları il 31 Ağustos (Özel aytarı- İl — Altıner Bal Oyunları hazırlıkları, Yu- epia günün O meselesini iyor. Spor gazeteleri ve mec- bütün sahifelerini bu mevzu be Yüzılara hasrettikleri gibi, | Büzeteler de, Yunan milli manın hazırlıklarına ve Ts» Yâpılacak oyunların verebi- i Minyeceler etrafımdaki tahminler | Yönü sahilelerinde hergün © yer Yüngadırlar. Kiya Matbuat neğriyatından Mlz ki, Altıncı Balkan Oyunlar z ke anmayonunu yapan yüksek t kararları. ve icraatı — İkğapiş'akip edilmektedir. Zagrep- Beşinci Balkan Oyunlarmı iyen Yunanlılar, İstanbul Organizasyonile yakından olmaktadırlar. Atinada çi- nit İmera spor gâzetesi di- in mükemmel bir organi. Yapmak için cidden çalıştıkla- Yoruz, Hüsnü niyetle sarfe- | ayet elbette olacak - İİ amaybulda, Zagrep'tekinden çok p '#Mmel şeraitle karşılayaca- N n ll çin olmalıyız" İY Oyunlarında Yunanistan Jiecek ekip takarrür etmiş gi- ieşkmerikadan gelen beş atletten a? dönmüşlerdir. Bunlardan VE Çörcas Istanbula gelecek» ana. çizgileri bakımından ktır; e 200 metre — Frangudis, Sa- Çareâs. Arvanitis, *x , takımından Frangudis bu hr gede formunda bulunan at- Met, müsabakalardan birinde oy **Yİ 10,6 da almıştır. “e mey? — Mandikas, Mariscos, € — Çukolas, Yorgakopu- i e — Yorgaköpulos, Ar- Metre — Çukolas, Arvanitis İs 400 metre manialr — Man. » Skias, MİM — Paterakis, Lambra - Şiş — le — Sillas, Fitayotis. itropulos, Petropulos, Nal disk — Dümitropulcs, Yi İlişik — Paterakis Eşi Yüksek — Gicnsos, Çareas. | Me iç Paterakis, Simyanides. li Yorgiyo, , Petropulos, 4><100 bayrak — Frangudis, Ar- vanitis, Sakalaryu, Çareas. Yunanlılar. yapılacak müsabakalar. da Yugoslvları en az otuz puvan fark. la yenecekleri o mütaleasındadırlar, Kuvvetli tahminlere göre Yuna; mutlaka kazanacaklardır: 100, 200, 600, 1500 metre koşu- Jar, tek adım ve sırıkla yüksek atla” malar, disk ve Yunan usulü disk at- malar, 4X100 bayrak koşusu. Yunanlılar Istanbula 17 Eylülde bareket edeceklerdir. Buraya gele- cek milli takım - kadrosu 14 Eylülde Avusturyallarla karşılaşacaklardır. Atinitiki imera gazetesi, buraya gelmek istiyen şeyirc7er için bir or- ganizasyon yapmakjadır. Şimdiye ka. dar kaydolunanların sayısı 500 ü geç- miştir. Bu gazete diyor ki: »“ Istanbula Yuğoslavlar kadar alkışçı götüremiyeceğimiz muhakkak. tır, Fakat orada, bizim kazanmamı- 71 İstiyen bir muhit bulacağımıza emi. Biz,, — Fikret Adil ——-mm Stoyadinoviç Parise çağrıldı Belgrat, 1 A.A. — Fransa Başba- kanı ve dış bakanı Lavalin daveti &- zerine Başbakan Stoyadinoviç, bu - gün Parise gidecektir. Romanyadan gelecek göçmenler Bükreş, A.A. — Türkiye elçisi, Romanya Türklerinin muhaceret me selesi hakkında Başbakanla görüş » müştü m Her yeni medeniyet, her yük: İ seliş ve her bayındırlık ruhun İ bir beden istemesi gibi mutlâka insan çokluğu istiyor. Eski za manın bütün medeniyetleri nüfus artması sile birlikte vücud bul | muş, nüfus düştükçe bu mede yetler de çökmüştür. Bu sebeple: 20 ilkteşrin Pazar günü İ İ ! Yapılacak olan (Genel Nüfus) | sayımı en önemli soysal işlerden ? biridir. ! Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü | TAN A YALA BELEDİYELER BANKASI i Bankanın Yapabileceği Romanya İle Ticaret Anlaşması * lÖzel aytarımız bildiriyor) Ankara, 1 Romanya ile hükümetimiz atasmda yapılacak ölen yeni ticaret anlaşması etrafındaki müzakerelere devam edilmektedir. Yeni uzlaşmam nın Romanya İle olan ticari müna- sebitımızın daha ziyade inkişafna yardım edecek bir şekilde » olacağı haber verilmektedir. Mahalle mümessilleri Ankara, 1 (Özel aytadımız riyor) — İç Bakanirk İlbaylrki, bir tamim yaparak mahalle mü sillerinin ikide bir değişitirilme- sinin o mümessilerin bulundukları mahalledeki bütün şahısları tanı mamaları ndktasından zararlı oldu- ğunu, bundan böyle mahalle mümes illerinin sıksık değiştiriknemesini bildirmiştir. Hususi idare bütçeleri Ankara, 1 (Özsel aytarımız bildi- tiyor) — İç Bakanlıkça teşkil edi- len bütçe komisyonu Kars, Tekir- dağ, Gümüşhane, Diyarbekir, Ça- nakkale, Bayazıt vilâyetlerinin 935 yılı hususi idare bütçelerini tetkik ve kabu! etmiştir. Bütçeled bugün- lerde yüksek tasdike arzolunacak» tir. Ali Çetinkaya Ankarada Ankara, 1 (Özel aytarımız bildiri- yor) — Bayındırlık Bakanr Ali Çe- tinkaya geldi. İstasyonda bakanlık erkânı ve dostları tarafından karşı- wilâyetlerimizde bir tetkik seyahati- ne çıkacaktır. landı. Bakan çarşamba günü Şark | Pirene Dağlarının Eteklerinde | La Freste Beş gündür La -Preste'deyim Vi- şi ile La Preste arasında alti yüz kilometre yol var. Aziz bir arkada « şm daveti üzerine buraya geldim. Yusuf Oniş'ten Vişi'de ayrıldık. O, Paris yoliİe Hamburga geçe « cek. Benim. progran.1 da Vişi La Preste — Batselon, oradan da Canne, Nice, Montekarlo, Paris... La Preste'in çoğumuz adını işit » memişizdir. Burası Pirene dağları » nm ortasında, 1200 metre yüksek - likte bir tek otelden ibaret bir yer. | dir. İki bin metreye kadar yükselen ve etrafını saran dağların arasında sessiz bir köşe. La Preste'in dayandığı dağın te- pesini aşarken, İspanya hududuna girmiş olursunuz. Bezler'den aşağı La Preste muhiti Pransız Katalon - yaşıdır. Dilleri fransızca değil, is- panyolca değil, bambaşka birdil.. Fakat kültürleri Fransızdır... * Sadet dışma çıkmış o olmıyacağını zannediyorum.. Fransız Katalonya - sında Fransız dili konuşulmuyor, fa kat kültürleri Fransızdır : dediğim zaman, Avram Naumun, daha dof- rusu yeni adile İbrahim Nom'un bir gatstede okuduğum yazısı hatırı - ma geldi. Türkiyede Yahudi aleyh- tarlığının başladığına dair bir Fran- siz gazetesinin yazdıklarına cevap veriyor ve ir yüzüne vuru » K, ize çim Şaki Nom'un kulağına fısıldayacağım birkaç kelime var, Kısaca şunlar * . İngiltere, Fransa, Almanyada'ki Yahudiler, o İngilterede ingilizce, Fransada fransızca, oAlmanyada al- manca konuşur. OVe oturdukları memleketin kültürünü benimsemiş - lerdir, Yalnız arada kalan bir din farkıdır. Öyle iken İngilterede ve bilhassa en geniş hüriyet alanı olan Fransada bile Yahudi aleyhtarları vardır. Hele Almanyadan bahsetme ğe hiç lüzum yok. Bu manzara karşısında insan ihti- yarsız Türkiyedeki Yahudileri dü - şünüyor. Bunlar dilimizi konuşmaz lar, Türk kültürünü benimsemek gok Olacak. Şimdi yar- rumak işi — Mozayrkıpı hangi asra ait oldu- ğunu tahmin ediyorsunuz? — Altıncı asra ait olsa gerek. Ya- ni İstanbulun Şarki Roma: karakte- ristiklerinden Bizans | hüviyetine geçişine ait bir eser. Faraza kenar- Jarma dilekat ederseniz bu Roma tezyini sanatine ait motiflerle yâ- pılmış bir gerçevedir. Fakat göbek- teki ağaçlar insanlar, hayvanlar ta- mamite Bizanstır meçhul büyük artistin amma, çok büylik artistin eseridir bunlar, Ben kendi makinemle alacağım renkli fotoğrafilerini en güzel kâğıtlara basarâk Baksterin yazacağı esere koyacağım. * , Doktor Davit Russel, İngiltere- nin birçok büyük kâğıt fabrikaları ile pul ve banknot basan fabrika larına sahiptir ve sermayesi on mil yon İngiliz lirası olan bir tecim grupunun umumi direktörlüğünü yapmaktadır. — Acaba... -dedim : İstanbulun a- nıtları hakkında ne düşünüyorsu- Duz? Heyecanla cevap verdi : — Bana fikirlerimi bildirmek im- kânını veriyorsunuz, Teşekkür çde- rim. İlkin şunu yâzinız ki benim sanat ve tarih önünde en asil say- dığım jest en büyük meziyetini sanat ve tarihten alan o Ayasofyayr sanat ve tarihe hasretmiş olmanız« dır. Yalnız bu asil hareketi ile bile Türkiye dünya medeniyeti . içinde almış bulunduğu yüksek mev kie Miyık addedilebilir. Dostum Bakster arkeolojiye karşı memleke- tinizde müttehit bir millet cephesi kurulmuş bulunduğunu, Türkiyede yalnız âlimlerin değil, münevverle tin'değil, bütün Türklerin anti- ka, (1) adını verdikleri tarihi eser- lerin kıymetlerini anladıklarını ba- na söyledi. Bu hareketiniz hiç şüp- hesiz Garp münevverlerinden bir- çoğunun hoşuna gitmiyecektir. Son cilmlesini gülümsiyerek söy- lemişti. Bu gülümseme ile kıymetli âlimin Türk (o kütüphanelerinden, Türk cami ve medres&lerinden kay- yumlar vasitasile Beyoğlu antika- cılarma ve oradan Türkiyenin bilgi ve toprak smırları dışma gitmiş o- lan çiniler ve yazmalarla kapitülâs. yon günlerinde sefaret kavasları- nin konsolos ve sefaret kâtibi çan- taları ve bavulları içinde gemilere yükledikleri heykellerden ve eski anıt parçalarından bahsetmek iste- diği besbelliydi. Ve devam etti: — Küçük Asya ile ırâkyanın sa. bibi olan Türkiye kuracağı (mü se - şehir)lerle çok zenginleşebilir. Diyebilirim ki iyi ve sistemli bir şalığma ile memleketiniz baştanba- kimbilir hangi | İskoçya Arkeoloji Başka- nile konuştuk (Baş tarafı 1 inçide| yendölaşacs lk bir kiymet hâlini â- sa. an me ıkanları ko İ lar. Düm; hi yerinde sayısız De uğraşmak İizemdir; e re e isa taşıyan bir Küçük Asya gibi her tarafı gezi- lecek bir coğrafya bölümü mevcut değildir, İstanbula üçüncü defa olarak ge- liyorum. Yeni Türkiye buradaki in sem topluluğunun hem sathında, hem derinliklerinde büyük değişik- likler yapmıştır. Eğer -şehirde de kutbunu arkeolojik kıymetlerden a- jacak bir belediyeci kafasile çalışa- cak olursanız busİstanbul çok ve- simli bir şehir olur. Ben Bakster'e talebelerini mutlaka burada bir se- yahat yapmağa teşvik etmesini söy- dedim. Türk tarihinin Osmanlı dev- rini gösteren bu sanat eserlerini... Ve sultanahmedi göstererek vam © N — Hayata atrlacak bir Skoçyalı münevver mutlaka görmelidir, gör- meğe mecburdur, Görmezse kültürü nü tamamlamış sayılamaz. ingiliz. âlemine Türk tari- hinin tezleri üzerinde neler düşün- düğünü sordum. Tereddütsüz cevap verdi: , — Türk muhaceret akınları dün- yada yasayan insanların biribirleri- le temes etmelerini mümkün kr) mıştır. Medeniyet ilk vas» fını İnsanların tanı şarak toplatmalarından alır. Türk tarihi benim ihtisas yaptığım. bir şube değiktir. Fakat Türkün çıktı- Er ve Eİttiği yerleri bıraktığı sanat izlerinden takip etmemiş te deği- lim. Türk tarihine dair İngiliz di- linde yazılmış ne kadar cscr varsa bunlardan bir kolleksiyon yapıp Türk Tarihi Tetkik Encümenine vertecğim. Aralarında büyük (bir münevver olan Atatürkün -beğene- ceği bazı kitaplar da bulunacaktır sanıyorum, — İstanbul şehrinin bu kazı ye- rinde bir Biza — Baktter böyle bir şeyden bah- setti.Ben genç Jüstiniyenin evinden kalan son parçanın tamiri için der- hal para verecek vaziyetteyim. Fa- kat sanılmasın ki yalnız Bizans e- serleri için cemiyetimizin yardımı temin edilebilir... Hayır... İstanbu- lun eşsiz tarihine ait her vesika için cemiyetimiz.dost eli uzatmağa ha- zırdır. Ve ayrılırken ilâve etti: — Bilmem hâdiseler beni yalancı çıkaracaklar mı? Dostum Ramsey Makdonald bu mozayıkı görmek ve ayni zamanda birkaç sene evvelki bir seyahatinde ziyaret edemediği Türk şaheserleri üzerinde etüdünü tamamlamak arzusundadır. ii ken bana bu ay içinde ahat yap te SEYAHAT NOTLARI Yazan : Hamdi AKSOY şöyle dursün, uzaktan seyrine bile tahammül edemezler. Ben öteki memleketlerin Yahudilerine Yahu » di diyemiyorum. Asıl Yahudi biz - dedir. İçinde yaşadıkları memleket le ilgileri pek üstünkörü ve mad - didir. Daha çok söylenecek söz var, şimdi bırakalım onları. Yalnız Türk kültürü ve Türk dili işinde bizdeki Yahsıdilerin aldığı durumun suçu 'kimdedir? Onlarda imi, bizde mi? arınm tepesine bir konuklamış. Demek felerin, kilometrele- rin mânası kalmadı. Bizlerde kabu - ğumuzun içinden çıktığımız zaman, behemhal, herşeyi görebilecek kabi- Tiyetteyiz. Dağ başında biricik otel! Burası da görülecek yer midir, diyeceksi - niz?, İddiam orada değil. Bu geziş ve görüşlerin öyle derin mânası ve harikalı bir tarafı yoktur. Fakat Marsilyaya çıkacak bir Türk, trene binince, kendisini La Preste eteğin de bulur. Hele Barselona çıkarsa da ha yakın, La Preste'in kerameti sıcak su - yunda ve havasındadır. İpek gibi ha reli bir su.. Otelin bir de kilisesi var. Deva a- rıyanlar duâyı da bırakamıyorlar, Zaten Fransayr saran taassup de - virlerinin biraktığı izler ve isimler hâlâ mevcuttur. Hangi köyün adını sorsanız, mutlaka şehir ve köy a » dından evvel bir Saint gelir, Fransada gelip geçmiş büyük a- damlar arasında en büyükleri ben - ce Combe'dur. Combe, Fransadaki kara kuvvetleri kırıp geçiren büyük bir devlet adamı idi. Bu büyük ölü- nün sağken yaptıklarını yakından gördüğüm zaman, ona karşı duy - güm daha ziyade arttı. Şimdi de bu kara kuvveti yaşatanlartın bilhassa kadınlar olduğunu görüyorum. . Us Preste hakkında işittiklerimi de yazayım: İki yüz sene evvel, bu diyarın köy Wileri bu süyu keşfetmişler. Suyun kükürtlü bir kokusu olduğu için hoşlarma gitmemis, ölçüsür, bol bol içtikleri için de hastalanmışlar ve suyu bırakmışlar, Çok zamanlar sonra su, doktorla - rın nazarı dikkatini celp etmiş, in « celemişler, tahliller yapmışlar, al - dıkları neticede birçok hastalıklara sifa olduğunu anlamışlar. Fakat sarp bir dağ. yol yok, insan götürecek RK olarda gilerini çekmiş- er, Bir aralık birinci Napoleon bu su da kür yapmağa karar vermiş, Pro- statdan muztaripmiş. Lâkin adam- cağız muharebelerden gözünü aça - madığı için, bir türlü vakit bulup gelememiş. Nihâyet sermayedar bir grup bu Suya önem vererek, evvelâ burada bir otel inşa ettirmiştir, Yavaş ya - vaş ilâveler yapıla yapıla otel bu - günkü halini almıştır. Buraya gelen ler, derin bir assızlığın içinde gö - mülüp kalırlar, Bu akşam yemek sslonuna kuru - lan beyaz perdede sesli sinema gös « terildi, Otel hayatında bir değişik - lük.. Tabi bir inziva, “tariki dünya,, lar için ideal bir yuva! *. Dün, Fon Remo'ya gittik. Harita ya bakılmeca Fon Remo, La Preste'. den yirmi kilometre tutuyor. Fran sanın her tarafını kaplıyan yol böl Iığu buralarda yok. La Preste çık - mez bir sokağa benziyor. Onan için Fon Remo'ya gidinceye kadar do - lambaçlı yerlerden döne dolaşa yüz yetmiş altı kilometre yol gittik. Fon Remo boğaz hastalıklarının tedavi edildiği 1800 metre yüksek « likte bir su şehri vaziyetindedir. Büyük otelleri küçük pansiyonları, zarit villâları insanm gözlerini ok. şıyor. Fon Römo bilhassa kışm gençle « tin ve sporcuların kaynastıkları bir yerdir. Tatlı, meyilli pilâtolar oldu $u için, kış sporları burada pek can lı ve eğlenceli geçiyormuş. İki gün evvel de Cane Plaje'a git | miştir. Bu plâj Fransız Katalonya» sının banyolarıdır. Sahil kâmilen Plâj.. Bol gazino, restoran, ete. Binlerce insan buraya akm ediyor. F.ansir Katalonyasının büyük bir şehri. olan Perpignan'dan elektrik- li bir tramvay plâja mütemadiyen insan taşıyor. Otokarlar da ayrr.. Bu plâj halk plâjı.. Oyle Dauville, Can. ne, Juan les Pins gibi lliks yer de. gil z La Preste'in - suyundan, Fon Re. modan, Canne Plâje'dan niçin bu ka dar uzun bahsettim? mmm Iâkin siyasi hâdiselerin gidişleri- ne baktıkça size kat'i x bir söz söyliyemiyorum. Doktor Davit Russel” salı günü şehrimizden ayrılacak ve gelecek sene Bakster'le beraber dönüp ka- zmn devamında hazır bulunacak - tır. Nizamettin NAZİF (1) Bu Kelimeyi bu hecelerle söy im : az UZ ELEK, A e li KİBARLAR Eskiden yalnız cumartesi kibar- ları vardı. Bunu hele cumartesi nünün makbul olduğu yerlere ya- kın olanlar pek iyi bilirler. Lâkin simdi bu kibarlık pek yayıldı ve artık her şöyin — camartesi kibarr kabilinden — kibarları türedi. rüyüşünde ister istemez bir salak- lik görülür. Şapka Libarları da ni veya yeni ütülenmiş usturuplu taşıyanların hali bu ki- barlığın alâmetlerindendir. Saat kibarları pek meşhurdur. Bileğine veya göğsüne yeni bir sa- at tal nların çoğu vakitli va: kitsiz,saate bakar, her umumi atin önünden geçtikçe kendi saati- ni kontrol eder, Mürekkepli kalem kibarlarına ne dersiniz? Kale--i çıkarıp yazı yazmak için fırsat arar. Hal bunlar arasında dalgımlıkla çakı diyene kalem verenler bile vardır. Yazı yazar, resim ya» e. iftil Çakı Çakı kibarları d satta yeni çakısmı çıkarır, kalem yontar, tırnağını keser veya kitap açar. Maksat bu ağzı kapali Kids. kin aleti bir kere daha ellemek ve meydana çıkarmaktır. Urba kibarları için bir şey demis yeceğim. Bunların çoğu vitrinle - Tin ve umumi yerlerdeki aynaların önünden geçerken kendileri: karlar ve beğenirler. Bu gibi ki- barlardan baston yutmuş gibi dimdik duranları çoktur. Tanrı böyle ezi- yete düşmekten cümleyi korusun. Gözlük ve tek gözlük kibarları- m unutmağa gelmez. Bunlar azdır. lar ama doğrusu insanm sinirine dokunurlar. Çünkü ye: rile adama dik dik bakarlar. Bunlar arasında bilhassa iplerile yazıhanelerin is öze batar. Bunlar yeni çantayı ellerine alınca başka bir çeviklik ve kibarlık duyarl Çanin eskiyinciye ka «vu nere. ye koyacaklarını bilemezler. Göğüs cebine konan. mendil ki- barlarile kravat kibarları da sürü. dür. Hele katı yakayı yeni takma İ Earahırmış zevallıliyın kibarlığı acı- nacak bir seydir. Arada-bir ağzımı- büzerek, çenesini yukarı çekip gırt. Jak derisini yakanın cenderesinder kurtarmak ister. Eskiden baston kibarları da var» dr. Amma ve lâkin şimdi baston ortadan kalkalı bunlara pek az ter sadüf ediliyor. Bu az tesadüf İenler de bastonu sağ ellerinde bir emanet imiş gibi acemice tutarlar ve adeta onlar bastonu değil, bas- ton onları götürüyor gibi tavır alır. lar. Bu tavırda ağlanacak bir hım- billik mündemiçtir, Ve nihayet şu günlerde artık oto mobil kibarlarına rastgelmekteyiz. Bunlar otomobile yarı yatmış bir halde, ellerine içi dışı ayr renkte eldivenler geçirip sokaklarda ka - yarlar. Ve gelip geçenlere kâh bir göz işaretile, kâh klaksonla İşmar ederler. Memlekette otomobil yo- zlığına “rağmen içimizde Bereket k, ie böyle takım, kılık ve avadanlık kikarları töre. yorda, kibar “rüyoruz. Yalnız cu. martesi kibarlarını kalsaydı hali miz nice olurdu. B. FELEK Başbakan İsmet inönü Dişlerinde yapılan bir operasyon« dan sonra birkaç gündür Perapalss otelinde İstirahat (eden Başbakan Temet İnönü dün saraya gitmiş ve ak, şâm üzeri Adadaki evine dönmüştür. Maksadım, bir su şehri ve yahut bir plâj için neleri gözönünde bu « lundurmak ve bunları yapmak “lâ - sm olduğunu söylemektir. , Fon Remo'ya çrkan asfalt yola Söyle bir baktım da. o büyük himme tin karşısında çok küçüldüm . Anadolumuzda sıçak ve soğuk su- lar hadsiz, hesapsızdır. Bunlar sit - tin senedenberi oldukları gibi du. surlar, Güzetenin birinde bir resim gör « müştüm. Balrkesir civarında sıcak bir çamur varmış, hararet derecesi de 62 imiş. İçine bir adam girmiş, tesmini aldırmış. Gâzete, bakmız. bizde dertlere derman nelerimiz var diyordu. İnsaf buyurun, 62 derece « lik bir çamurun içine girilir mi ve bu övünülecek bir şey mi? Su, mutlaka doktorun tavsiyesi le, bir program dahilinde içilmeli » dir. Bir sıcak suya yine doktorun iavsiyesile ve bünyemizle münasip bir derece ile girilebileceğini halâ anlıyamadık. Anadoluda bu sular, kendisinder. derman arıyan birçok hastalarımıza mezar oluyor. e inle