İngilizler Büyük Harpten Önce Lavrens Vasıta- sile Arabistandaki Kabileleri Türkler Aleyhine Ayaklandırarak Tecrübeler geçmişti? .. ” İngiliz. ve in servislerinin kları bir ze - Lâvrens niçin Giddeye Çünkü yıllardanberi Fransız propaganda Arabistanda hazırla min vardı, Türkleri 1 zamanla rında bunlar ayaklanacak, İstiklâl davasile bize içerden saldıracaklar- dı. Büyük harp başlamadan önce bu propagandanın ara sıra tecrübeleri yapılıyor, Yemende İmam Yahya, Asirde İbnissuud, Suriyede Dürzü- ler ve İrakta türlü Arap kabileleri ikide bir ayaklanarak Türk kanı, Türk parası, Türk baysallığı rinde derin yaralar açıyorlardı. Yes mende İngiliz propagandası neka - dar muvaffak oluyorsa Suriyede he- le Lübnanda da Fransız propağan - dası o kadsr ku şliyordu. Bey rut ve Lübnan Tü: sinde iken üse - bile bir Fransız müstemlekesi ol - #muştu. Şimdi tam sırası idi. Almanların Fransa ve Rusyadaki muzafferiyet - İeri ve Türk ordusunun henüz Yıp - ranmamış olması yüzünden Arapları ayaklandırmak mümkün olmamıştı. Fakat o Kütülemmerede o General Tavnsendin esir düşmesi Arabistan Lüvrânsi gezdiren Emir Faysa) rum ve hareketlerini izah etmektir. Karmızı da beraber alırsanız daha iyi olur, sanirrm. daki yüz yıllık çalış birden ği eni yok edecek idi. Yalnız bu değil, iti- | , gyeadoü hiç düşünmeden teklifi lâf idare ve ordularındaki müslü - | Kabul ediyor; Hacı sıfatile ve kâri- sile birlikte Ciddeye çıkıyor: İngiliz ajanlarının gözü önünden geçerek İ ve hiçbir şey sezdirmiyerek Şerif Hüseyinin yanına kadar gidiyor. Ka 1s da ebe ve hasta bakıcı sıfatile işe başlıyarak Araplarm sevgi ve saygısını kazanıyor. Bu sırada Lâv- sene, Bağdat demiryolu üzerinde ça lışmak ödevile, binlerce Arap sürü - manların da gözleri açı! lenmiş olduklarını göre: rine dönebilirlerdi. Buna bir çare?. Lâvrens! Bir Arap gibi yiyen, bir | Arap gibi giyinen ve deve üstünde günlerce kum sahralar &n yabani bir Arap gibi kı şamasını bilen Lâvrens onlarla tek - rar gözünü bağlıyabilir, P N eliz Aziz Hüdayi AKDEMİR Yapıyorlardı er 5 Lâvrens Emir Faysal ile gezerken | Hüseyin de topladığı > kuvvetlerle | Mekkeye, Şerif Faysal ve Ali de | Medineye saldırmakta idi. Bir iki | ay içinde Mekke ve Cidde ile civar li- | manlar Şerifin eline geçti. Şurası İ çok gariptir ki, Araplar İngilizler | le el birliği yaparak Kâbeyi çiğner ve Kâbe üzerine gülle yağdırırken hiçbir din kaygusu o duymamışlar, tersine, 80 milyon Hintli İngilizlere karşı ayaklanacak kadar, heyecan ve telâşa düşmüştü. Hamadou'nun işini görmek üzere Bransızlar Ciddeye bir istihbarat sü- laklarını garp ve şark © muzafferiyetlere ve K de İngilizlerin uğradıkları felike - te tıkayabilirdi. Bu İrlândalı Müsa tın elinde tuttuğu büyülü âsa, Ara- bistan üzerinde döndüğü zaman çiz diği daireler şunlardı: Arabistan 400 yıldaneri tayrupı Berin i duruğundan kurtulacak - parçala: mış olan Arab birleşecek - yük ve kuvvetli bir Ar İuğu kurulacak - İngiliz kanatla bu büyük ve mutlu Araoistanı her türlü kaza ve belâya karşı koruya - cak. daki işleri bitmişti, Fransız istihba- | rat me mamalârını yazdığı zaman ca Ciddeden vapura binmiş bulunu- yorlardı. olunu yıkmakta leri isti İşlerini “itüst etmekte iken Şerif ! ölmüştür. Allah rahmet eylesin, sünün başma geçerek,Ciddeden uzak | bayı gönderdiler, Lâvrens de Bağ - laşmıştı. Lâvrens Hicaz demiryolu - | dat demiryolu işlerinden ayrılarak nu, köprüleri atrp yıkmakta olsun | Ciddeye döndü. Fransız sübayını gö- Bay ve Bayan Hamadou'da Mekke- | rünce dedi ki: de işlerini görmekte idiler. Fakat haç milddeti ve Şerif Hüseyin yanın (Arkası var) | Hazin bir ölüm karı ko- | merhum Miralay müteksidi Şükrü - nün damadı ve Liman idaresi Galata İ Gümrük antreposu şefi Muhsinin ka- â bir tarafta Hicaz demir » | yınpederi, Galata ve Istanbul gümrük a ağ Türk nakliye | leri istimatoru Ali, kalp sektesinden İyi amma, ya Fransızlar? Lâvrens bütün Arabistanı İngiliz kanatları altına alırsa Fransızların yüz yıll gayret ve fedakârlıkları ne olacak tt? Onlar yalnız göğüslerini Alman güllelerine açmak ve Fransayı kur- | tarmakla mı kalacaklardı? Onların bir “ikinci şube,, leri, bir Entelli - cens servisi yok muydu? Lâvrensi kendi haline bırakmadılar. Paskalın kum tanesi gibi (1) ya böbrekleri - ne yerleşip Cromwel'in akibetine uğratmak ve yahut beraber çalışa - rak ele geçecek yağlı parçadan ken di hisselerini almak kaygusuna düş- tüler, Lâvrensi Arabistandan kaldır - mak? Fakat o zaman Arabistan 4 - yaklanmasını kim idare edecek? Fransızlarda onun yerini tutacak kimse yok. Hattâ onunla elele ça - lışabilecek kudrete, Arapların dil ve yaşayışlarını bilen, onlari kandı- rabilecek yetişmiş hiçbir ajanları yok, Para ile bir ajan bulmak? Bu da tehlikeli: İngilizlerle veya Türk lerle gizli çalışması iktimali var. Toplanan ve günlerce bu iş üzerinde çalışan özel ve sücl bir heyet mese- İeyi doluya koyuyor, almıyor, boşa koyuyor dolmuyor. Nihayet Ceza- yirde bulunmuş ve oraları iyi tetkik etmiş bir profesör böyle adamm Ce zayirde bulunabileceğini söylüyor, Selânikten Cezayire yollanıyor. Cezayir genel ilbayı ile uzun boy- Yu görüşüyor. Gizli birajan bul - mak ve yollamak uygun görülmüyor. Şerif Hüseyinin yanma mümessil s1 fatile, Fransızlara sadık, İngilizlere ve Türklere düşman bir adam yolla- mak kararımı veriyorlar. İlbay diyor ki; — Yerliler arasında böyle bira - dam bulabileceğim. Profesör cevap veriyor? — O adamı bir defa benim gör - mem lâzrm. Fakat şimdiden ne ala - cağı ödevi, ne de benim ödevimin ne olduğunu bilmemesi şarttır. İlbay ertesi günü Bay Hamadou - yu buluyor ve profesörle görüştürü- yor. Tam aradıkları bir tip, zeki, sa dık, işgüzar. Yalnız kendisi değil, ıda çok işe yarıyabilecek vir kadın, İlbay Hamadon'yu özel kabinesi - ne götürerek diyor ki: — Sizi Şerif Hüseyinin yanına mü- | messil olarak göndereceğiz. Yapaca ğine iş Şerif Hüseyine Tunus, Ce- gâyit ve Fastaki Fransızların du - 7 A AKALAN — —İ E : e . TİNA A LA KAU Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu 19. cu tertip 5. ci Keşide 11 Eylül 935 dedir AN SAGLIK ÖGÜTLERİ Taze Fasulya Sağyağlı olsun, zeytinyağlı olsun, tâze fasulye bu mevsimde en çok ve en ziyade lezzetle yediğimiz sebzeler den biridir. Taze fasulye olmasa; yemek işimiz sade patlıcınla kaba- ğa kalacaktı Taze fasulyeye, içinde oksalat bu- lunduğu bahanesile, hekimlerden ba- zıları fena bir şökret verdirmişlerdir. Onların dediklerine göre tare fasulye bu oksalattan dolayı kum sancıları gekenlere, mafsallarında ağrılardan şikâyet edenlere iyi gelmezmiş. Ge- ne onların dediklerine göre taze fa- iİyeyi bu maddeden kurtarmak için rmeden önce birkaç defa sirkeli ve kaynar suda yıkamak lâzim imiş. Halbuki o hekimlerin dedikleri, faz laca kimya düşüncesinden gelmiş bir kuruntudur. Romatizma ağrılarına | tutulmuş, kum sancılarmdan şikâyet eden, hattâ böbrek hastalığına tutul. muş birçok kimseler taze fasulye ye- dikleri halde bundan dolay: hiç te ra hatsız olmamışlardır. Şu kadar ki, taze fasulye lezzetli bir sebze olmakla beraber, onu ger- çekten besleyici bir gıda sanmamalı- dır. İçinde yüzde doksana yakın su vardır. Üst tarafının ancak yüzde iki buçuğu albaminli, yani gerçekten bes leyici maddedir. Lezzetli, tatlı bile olması yüzde yedi buçuğa yah şekerli maddeler el Yağlı maddeleri pek #z, yüzde ancak 0.21 olduğundan taze fasulyeyi sağ yağda, yabut zeytinyağında yemek âdet olmuştur. Frenkler onu salata halinde de yerlerse de bunun ancak zeytinyağı insanı biraz besler. Fakat fasulyenin kurusunu tazesi- le kıyas etmemelidir. Fasulye kurudu ğu vakit içindeki suyu yüzde on iki buçuğa düşer, albominli maddeleri yüzde yirmi bire yakın bir dereceye çıkar, Şekerli maddeleri ise| yüzde altmış bir buçuktan ziyade o- ür, İçindeki yağlı maddeleri de yüz- de bir buçuktan daha fazla olur. O- | nun için kuru fasulye bütün kış mev siminin en kıymetli yemeği olur. Ku- ru fasulye, mercimek kadar değilse de, ete en yakın gıdalardan biridir. Hazmının biraz ağırca olması karnın İçinde gaz yapması, tanelerinin üze- Tindeki ince kabukların çıkarılmama- sından ileri gelir. Taneler haşlandık- tan sonra, ince kabuklar çıkarılır da, kuru fasulyenin ezmesi yapılırsa, en müzik midelere lâyik, hem de iyi bes- leyici güzel bir yemek olur. Bir de yapılan bir yemek vardır ki tadına doyum olmaz. Lokman Hekim TAKSIM Belediye Bahçesi 17 Ağustos Cumartesi ve 18 Ağustos Pazar akşamları saat 21,30 ve Pazar matine saat UZ da Süreyya opereti > tarafından Büyük ikramiye 35.000 Liradır Ayrıca : 15,000, 12,000, 10,000 Liralık ikrami- 3 Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir : yelerle 20,000 Liralık bir mlikâfat vardır. Istanbul üniversitesi o rektör - lüğünden: Üniversite kadrosundaki açık doçentlikler aşağıya yazılmıştır. Bunlara, musabaka imtihanında kazanan- lar, alınacaktır. İmtihan birinci teşrinin 18 inci cuma günü yapılacaktır. İsteklilerin yaşımın kırkı aşkın ol- maması,“Fakülte veya yüksek mektep mezunu bulun- maları, Batı büyük Kültür dillerinden birini bu dilde ilmi tetkik yapacak ve yazacak surette eyi bilmeleri lâ- zımdır. İsteyenlerin Üniversite Rektörlüğüne müracaatları. (4871) Açık Doçentlikler Tıp Fakültesi Ni M 1 — “Mikrobiyoloji Salğınlar bilgisi ve pa- razitoloji * 2 -— “İç hastalıkları” 3 — “Kadın Hastalıkları ve doğum" Edebiyat Fakültesi : 1 — “İlk zamanlar tarihi” “2 “Türk dili tarihi ” Fen Fakültesi : 1 — “ Riyaziyat” 2 —“ Şimi - Fizik ” Hukuk Fakültesi : 1 — “ Amme Hukuku | TARLA KUŞU | Operet 3 perde. Orkestra, bale Meşrubat 40-60 kuruştur. Deniz yolları £ IŞLETMESİI Acenteleri: Karaköy Köprübaşı Tel, 42362 — Sirkeci Mühürdar 1ayay za ğ2 Han. Tel, 22740 gyyyyş Trabzon yolu ANKARA vapuru 18 Ağus- tos PAZAR günü saat 20'de Rizeye kadar. (4850) 6223 Iskenderiye yolu İZMİR vapuru 20 Ağustos SALI günü saat İl de İSKENDERİYE» & 484) E ! Yeniköy sulh icra memurluğun- dan : Bir borçtan dolayı mahcuz ve pa- taya çevrilmesi , mukarcer. Singer markalı terzi (Odikiş (o makinesi 23-8-935 cuma günü l0 dan li kadar Yeniköyde Çarşıda memuru huzu- runda paraya çevrileceği ilân olu- nur. (13800) ——————— Satılık Ev Büyükderede Mektep sokağında | rüşmeğe imkân bulamamışken (evi Zübbe ve hoppa bir ana Acmusluktan Erdem imzasile ge- len şu mektuptaki kadın tipi Anadolu değil. fakat İstanbulda ve Avrupada çoktur “Bir dul (hanımefendi) ile tanış- i bir mazırın kızı imiş, Ara- Jalır ve datlılarle Büyümüş. Bu büyük servetin geri kalan parça- Tarile yaşıyan bu hanımefendinin güzel, şirin bir kızr ver, Fakat ka- dın süste, eğlencede değil, güzellik- te ve aşkta bile kızını bir rakip san- makta, onunla yarış etmektedir. Bu gün elliyi geçkin, fakat tıpkz bir genç kız gibi giyinen, öyle Saçları- nı kesen, kısa çorap, dekolte elbise giyen bu kadın kızının etrafında dolaşan gençleri avlanrek hevesin » dedir. Kızının bir gençle alikadar olduğunu, bir gencin ona kur yap - mak istediğini görünce hemen ya- naşır; araya girer, kızını ayır kendisi onun yerini kapmak i Ayni şeyi bana, hem de çok ma rane ve iblisane bir tarzda yapi Kızı kemdisile hiçbir münasebeti muyacak kadar terbiyeli ve neziktir. Nastisa çok ince yapılı, hassas olan ve anasının İursı yüzünden birçok gençlerle tanışmış, fakat hiçbirile fena bir münasebeti işitilmemiş olan bu kızla sevişir gibi olduk. Ba- Da karşı hiçbir gence göstermediği meyli ve emniyeti gösterdi. Anasın- dan şikâyet etmemekle beraber o Bun hareketlerinden ne derece bi » zar olduğunu ve bu gerip hayatın- dan kurtulmağa can attığını anla dım. Bu garip hayatı, diyorum. Çünkü onların evi açık bir kumar- haneden farksızdır. o Beyoğlunun göbeğinde, büyük bir apartman ks- trndaki evleri, kış, yaz, gece, güm düz birçok kumarbazların ziyaret - gâhıdir. Bu genç kız da kumarh. nemin isteksiz, hevessiz, Boynu bü- kük bir müdürü... Kaç gece hiç alâ. a A Jar arasın etlir. Bu ziyametçiler içinde krzı| ile oyumu bırakarak alâkadar olan | birisini gördü mü; hemen yanaşır. Ben bu kart zübbenin oyunla meşgul olduğu semtlerden istifade edbrek kızı ile anlaştım. Fakat de- ha çok anlaşmağa, daha etraflı gö bir gün genç kizin Eskişehirdeki am- casrna gideceğini duydum. Gidece- Zi gün, tesedülmüş gibi benim de Eskişehire gitmek, orada'bir mah- keme işini halletmek mecburiyetin- de olduğumu söyledim. Hazırlan - dım. Maksadım trende genç kızla bol bol konuşmak, mümkünse onu bur muhitten ayırmaktı. lr Evlenmetle' Haydarpaşada ana kızı yanyei gördüğüm zaman aklımdan şu ge ti: Bu kadın kızını benimle mas” bırakacak? Tren hareket edinciY© kader bir şey anlamadım; genç ki zın son derece mslızun, boynu bö” kük duruşu da bana hir şey anla” madı. Fakat tren Bereket ederkef kızın inerek anasının vegonda kali" $ı beni çileden çıkardı. Meğer kö” dın burada da kizrntn yerine ge& mek, bu uzun yolculuğu bile gös“ almak hevesini, hırsını yenememiğ Benim me hale geldiğimi tasavvuf edebilirsiniz. Sandım ki, Eskişehire kadar bu boyalr kart acuzeye refaköf edeceğim. Hemen başka bir kom * partrmana, bir arkadaşın yanına git” tim ve Eskişehire kadar onun yani” aa uğremadım. Bugün yirmi gü? geçti, evlerine de uğramıyorum. Bö kadar adi tiynetli bir kadının kızı dan insana hayır geleceğimi umaf* mısınız?” Mademki ânasile tablat, ahlâk, gö” teriş itibarile hiçbir münasebeti olma" dığımı gördünüz, anladınız, neden bk yır gelmesin?.. Ne bir kızın, ne bir erkeğin hakkında, ailesine bakarak İ hüküm vermek doğru değildir. Bal” sedilen ana ve muhit bir kızı çilede” çıkarmamış ve böyle hoppa, sarsâl bir ana kızı rahatsız etmiş İse bu © nun sağlam #eciyesine delildir. Bü * tün bu sıkı kontrola ve anası tarafı” dan adım adım takip edilerek iyi bi rabıta tesis etmesine krskançça eng olunmasına rağmen bu k:z zeki bif âşık tarafından kolay kurtarılabilir” o Mektep isteyen köylü kız! sa Ankara, Yenişehir N. Yıldız imza” sile aldığımız mektubu 19 yaşında 18” mirli bir kız yazıyor. Altı yedi sen evvel bir köyün eşrafından zengin babanın kızt iken hovarda, kumarbif babası ölmüş. Kızını ve iki oğlun okutmaktan çekinerek yalnız kendi sini düşünen bu babaya rağmen b köylü kızının bir tek şeye hevesi vef” mış: Okumak, okum Yaban ölünce mektepi çıkmağa, ailesine reislik etmeğe r98fi bur olmuş. Köyünün ilkmekte muallim tayin edilmiş. Şimdi Anki rada bir akrabasının yanında bulu nan bu genç kız tekrar mektebe | Tip giremiyeceğini soruyor; musili ye istidadından bahsediyor. İstediği mekteplerin hepsine i batla girebilir. Ankarada bir muf, mektebi olduğu * gibi İstanbulda ep bir Konservatuvar vardır. Iptiğ, musiki terbiyesi olanlar bu mektef, İere girebilirler. İki erkek kardefi, gelince onları ücretsiz olarak DAL şafaka gibi mekteplerimiz birka$ ne değildir ve bunlar da yine ola” ban ve kur'aya tâbidir. Ücretli Se rak hususi birçok mektepler bül Tirler. > İstanbul dördüncü icra memurlu- ğundan : Bütününe 1596 fira kıymet kesi- len Samatyada Sancaktar Hayrettin mahallesinin Şerbethane sokağında eski ve yeni 5 No, Ju içinde Kuyusu ve yeni 1 No, Ju evin sarnıç kuyur sundan intifağ hakkı haiz bulunan yarı kâgir yarı ahşap ev dairemizce açık arttırmaya çıkarılmış olup şart- namesi 10-9-935 günlemecinden iti- baren divanhaneye asılarak 26-9-935 günlemecine raslayan perşembe gü- nü saat 14 ten 16 oya kadar daire- mizde satılacaktır. Artırmaya gir ek için yüzde 7,5 teminat akçası a- lınır, Birikmiş vergi, belediye resim- iskeleye yakın etrafı açık, elektrik ve suyu bulunan biribirinden ayrı iki bölüklü, biri beş, öteki üç odalı, mutbağı, Salonu ve bahçesile 30 ve 32 numaralı ew satılıktır. Görmek ve almak istiyenlerin Tan azete İdare direktörü Bay Şükrü Melihe müracaat etmeleri, leri ve vakıf içaresi müşteriye alt Arttırmada gayri menkule takdir ©- dilen kıymetin temam bulunması şart olup aksi halde ibale ikinci art- tırmaya kalacaktır, 929 tarihli icra ve iflâs kanunanun 119 uncu madde- si mucibince ipotek sahibi alacaklı” Harik Hayat Kaza ve Sigortalarmızı Galatada Ünyon Hanmda Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir e müeeelleta yaptırmayın Otomobil amy ve larla diğer ali mdarla # hakkı sahiplerinin > zerindeki haklarını msi a ir bulunan iösbet evrakile bizükt? içinde daireye dire Tip aksi halde hakları SE” pedi le sabit olmadıkşa 5 hal paylaşmasından hari # geniş bilgi gre 35/112 dosya No. #ile (3792) racaatları ilân olunur.