53 aç | SAĞ - SOL KAVGASI Bugün, sağla sol arasında en çok sallanan ve en geniş rakkas hareketi yapan memleket Fran sadır. İhtilâlden farkı yalnız ak siyon haline geçmemiş olmasın da kalan, azrir bir fikir çarpış- ması geçiriyor. Aksiyon kimine göre “bugünkü rejim ölmek ne- dir bilmiyor; vaktinden evvel çöken ve her mevsim ölümü beklenen ihtiyarlara benziyor.,, Kimine göre “Sağ - sol kavgası da Parlemantarizmin meş'um neticeleri" den biridir.,, ve otun z “5: kalkmalıdır; bazıları şöyle haykırıyorlar: “Sağ ve sol mebusları! Siz kapitalist, ya hut Marksist enternasyonalle - rin esirsiniz ve sivil muharebe hazırlıyorsunuz, Yeter artık!” Leon Daudet şöyle buyuruyor: “Aklı selimlerini muhafaza e - den cümhuriyetçiler için enmah zursuz ve sulhe en uygun olarak kabul edilmesi lâzımgelen şey şudur: Monarşi!” Vatanperver gençler cemiyeti reisi de şöyle beyan ediyor: “Herşeyden önce Fransayı ölüm tehlikesi içine atan komünist ve sosyalist par- tileri ortadan kaldırılsın!” Politika salıncağında sağa sola kolan vurmaktan yorulan Le Franciste gazetesi en güzel formülü şöyle hediye etmiştir: “Ne sağa, ne sola, İleri!” Bütün bu sağa, sola, ileriye, geriye, şarka, garbe, şimale, c€- nuba, âdeta çılgmca davetlerin, haykırışlarn tam merkezinde ve soğukkanlılıkla durmaya mu vaffak olanm göreceği birşey varsa, o da, Fransanm henüz puslayı şaşırmamış olmasıdır. Bu müvazeneyi kaybettiği gün, yeryüzündeki bütün fikirlerin siklet merkezini kendi vücudün den geçirdiği iddiasında bulu - nan büyük cambaz, ha sağa yu- varlanmış, ha sola... Ne farkı var?. Telefon mukavelesi Salı günü imza- ilanacak Baymdırlık Bakanlığı ile telefon sosyetesi arasında yakında imzala - pacak olan Srtış mükavelesi projesi ni hazırlıyan heyet dün de çalışma » larına devam etmiştir. Duyduğumuza göre dünkü konuş” malarda mukaveleye esas olan bar! meseleler üzerimle mutabık kalın - mış ve projenin hazırlanması tamam lanmıştır, Proje, Bakanlar heyetinin İlk top lantısında konuşulacak ve kuvvetli bir ihtimale göre sair günü Bayın - dırlık Bakanlığı ile telefon sosyete- si delegeleri arasında imzalanacak - tr. —— Şehrimize gelen İtalyan seyyahlar Oscana vapurile 21 Ağustos Çar- şamba günü şehrimize 500 İtalyan gezgini gelecektir. Gezginler o gün akşama kadar şehrimizi gezecek ve ertesi gün kendi vapurlarile Mudan yaya gideceklerdir. Gezginler Mu - danyadan Bursaya gidecek ve şehrin her tarafını gezeceklerdir. —— Yaz eğlenceleri Bü yıldan itibaren başlamak üze- re her yıl yazın şehrimizde yapıla- cak olan festival (yaz eğlenceleri) etrafındaki hazırlıklar devam edi- yor.Bu işle meşgul olmak için seçilen ve İlbaylıkça tesçil edilen komite dün #abab bir toplantı yapmış ve şimdiye kadar yapılan hazırlıkları gözden geçirmiştir. Bulgar, Arna- vut ve Sırplardan festinale iştirak edeceklerine dair cevaplar gelmiş- tir. Bu suretle yaz eğlencelerinde bütün Balkan devletleri bulunacak lardır, Komite bir kısım naki! vası. talarmda ucuzluk temin etmiştir. Bu arada Denizyolları işletmesine müracaat edilerek şenliklere iştirak edeceklerin biletlerinde tenzilât ya- pılması istenmiştir. Şenliklere Bele- diye, Adaları güzelleştirme kuru - mu ve spor federasyonu nakdi yar» dımlarda bulunacaklardır. Çalışma lara önemle devam edilmektedir, ——— Şair Fikretin mezarında Peyami SAFA nen cevap geldi Şehir tiyatrosunun resmi daire ad dedilip edilmiyeceği hakkında bün- dan bir müddet evvel Belediyenin yazdığı tezkeneye Finans Bakanlı - Bından cevap gelmiştir. Bu cevapta, zesmi daire ve müesseselerin huku- ku hususiye kaidelerine tâbi faali- yeilerinden dolayı damga resmine tâbi bulundukları yazılmakta ve bü sebeple İstanbul Şehir tiyatrosunun da evrak ve muâmelelerinden dola- Yı damga resmine tâbi olacağı bildi- zilmektedir. Finans Bakanlığı key- Tevfik Fikretin ölümünün 20 inci yıldönümü münasebetile mer Tal yapılacıktır. Şahe Nâzn ihtifal için bir program hazır- lamıştır. —— ŞEHİRDE OLUP / OKUMA İİ Yavaş yavaş ders yılı başı yak | laşıyor. Her tarafta, hatta her ew- de bir yeni tasa var. Çocuk bu se- ne mektebi bitirdise nereye gide- ceh? Bitirmedise, bu sene nasıl çalışacak? Doğrusu bir ev için İ yavrusunun ilini düşünmek ir tasa olamaz. Alınan haberlere göre bu sene ilkmekteplerden çıkan talebeye ortamekteplerde yer yokmuş. Şimdi Kültür Direktörlüğü bu ta- lebeyi nereye sıkıştıracağını araş- tırmakla meşgul. Bu sıkışıklık, dünkü, bugünkü bir şey değildir. Her sene gazete- ler ilkmekteplerden çıkanlar için örtamekteplerde yer olmadığın - dan bahsederler. Demek ki bu |) dert — eğer bu bir dert ise — ye İl ni değildir. Ancak iş başındakiler İ değiştiği Oiçin soru (mesele) İ yeni gibi ortaya çıkmaktadır. İ Her şeyden önce kabul etmek gerektir ki; devlet ilk tahâilden yukarısı için herkese yer bulma- ğa mecbur değildir. Bulsâ çok iyi 4 olur amma bunun için bir bütçe fe dakârlığı icap eder ve bu da ya: dır. Kaldı ki; bütün ilkmektepten şıhanlar ortamektebi takip ede - cek seviyede çıkmazlar. Bu son İ kısm ortamektep tahsilini çok de- İ fa orta yerde bırakır. Şu halde | her ders yılı başında ortamektep- İ İ ! | pılamazsa artık işi zorlamamalı- l lerin ilk sınıflarında gördüğümüz kalabalık, ikinci sınıfta azalır, son sınıfta büsbütün aralanır. İŞE ER Elbette kültür işlerimizin istatistiği vardır, Birinci sınıflara girenlerle son “sınıftan çıkanların sayıları o arasındaki farkı göz önünde tutup zaruri olarak veri- len bu Fireyi ortamekteplere tale- be alirken ayı'detmek hem oku- yacak talebe için, hem mektepler için, hatta hem de ortamektebi orta yerde bırakarak frenklerin ratö dedikleri güdük kalan o gençler için hayırlı olur. Zaten ortamekteplerin verimle- rindeki eksikliğin başlıca sebeple- rinden biri de sınıfların pedagoji | esasları değil, hatta hendese” ve hıfssshha ölçülerine bile uydu. | rulamıyacak kadar kalabalık ol- mandır, Şu halde bizce ortamek- teplere: i 1 — ilkmektepten yalnız (en iyi) derecede şehadetname almış | olanların imtihansız alınması, 2 — Geri kalanının imtihana | vurulması, 3 — Ve bütün talebeden de — hiç olmazsa okunacak kitapla- rı satınalabilecek bir kudrette ol- duğu anlaşılmak üzere — yıl ba- şında kitap paralarını peşin alıp kitapların mekteplerden verilme- si şart koşulursa; ortamekteple- rin randmanı bugünkünün hiç | şüphesiz yüzde 50 üstüne çıkar. Bu da ihmal edilecek bir nisbet değildir. Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz ? Yarın Mekteplerde toplantı var Yarın lise ve orta mekteplerde, mektep direktörlerinin başkanlığı altında toplantılar yapılacaktır. Bu toplantılarda, her mektebin, her ders hanı vaziyeti ve muallim kad rosu gözönünde tutulacak ve ne ka- dar yeni talebe almabileceği tesbit olunacaktır. Bu yıl dershanelerde E z İcbe kadrosunu, İstanbul erkek İise- sinde kurulu komisyona bildirecçk- İ lerdir. Mektep kitaplarının fiyatları l eee Kültür direktörlüğü, bu ders yılı başında yeniden basılmıyarak, eski tabıları satılacak olan kitapların fi- yatlarını yeniden tetkik etmiştir. Ge çen yıllarda, bazı kitapların pahalı- ya satıldığı anlaşılmıştır. Kitapla fiyatları bir liste halinde Kültür Di rektörlerine yayılmıştır. Toptaü $â- tışi pçilar ayrıca tenzilât yi mağa mecbur tutulacaklar: Urayda hesap mal ineleri Şarbaylık, istatistik direktörlüğü için yeni hesap ve fiş makineleri ge tirtmişti. Bu makinelerin tecrübele- ri çok iyi olmuş ve muğmelâtin ça- buk yapıldığı görülmüştür. Şarbay» lik hesap işleri memurların bu ma kinelere alışmalarını ve bundan son- yeniden makine alınmasını çok uygun bulunmuştur. Şarbaylık parayı kendi şu- belerinde toplayacak Anadolu Ajansile Şarbaylık araşın daki afişaj mukavelesi bozulmuştur. Şarbaylrk, bu ayın on beşinden iti- baren, doğrudan doğruya kendi şu- beleri vasıtasile tahsilât yapacaktır. İlânlara ne kadar pul yapıştırılaca- ğu, ne kadar resim alınacağı, kayma» kamlıklara yeniden bildirilmiştir. takside tehlike Şarbaylık | taksi otomobillerinin fenni muayenelerini bitirmiştir. Mu ayenesi yapılan arabaların ön cam- larına müşterinin göre bileceği bir yere yeşil kâğıt yapıştırılmıştır. Ön- camda yeşil kâğıt taşımıyan taksi ote mobilleri, fenni muayeneden geçiril memiş, kaçak otomobiller olduğu tespit edilmiştir. Bu gibi arabalara binmenin tehlikeli olduğu halka ilân edilmiştir. Yeşil muayene kâğıdı al- mamış olan taksiler, kaymakamlık - nmaktadır. İTENLER —-- Ne Dersiniz ? 3 bir || KUÇUK HABERLER * Polonya bandıralı Koscluszko vapurile Ağustosta şehrimize 300 gezgin gelecektir. Gezginler şehri- mizde bir gün kalacak, ertesi gün memleketlerine döneceklerdir. * Vergi işleri hakkında tetkikler Yapan Finans Bakanlığı uzmanları (mlitehassısları) yarın İzmire gide- | ceklerdir. * Türkofis danışmanlarından Ha- lidi, Türk - Yunan teçim müzakere- lerinde bulunmak üzere Atinaya gi- decekitr. * Türkofis reisi Müceddet, bugün Ankaradan şehrimize gelecektir. Mü ceddet, birkaç gün İstanbulda kala- cak, büyük panayirde Ekonomi Ba- kanlığı namma bulunmak üzere İz- mire gidecektir, * Edirne mıntakasında 7 nüfuslu bir göçmen kafilesi hududu geçer - ken gümrük muhafaza memurları ta rafından yakalanmışlardır. Göçmen ler, Trakyada yerleştirilecekirdir. * Sepet yapılmağa yarıyan, fakat buklarından 2 bin tanesini Çibalide Taş iskelesine çıkaran Mehmet is - kesilmesi memnu olan kestane çu - minde birisi, gümrük muhafaza ine- murları tarafından yakalanmıştır. * Bursa, İzmir ve civarında tet« kiklerde bulunan tapu ve kadastro genel direktörü Cemal dün sabah şehrimize dönmüştür. Cemalle bera ber kadastro fen baş mühendisi Ha- lit Ziya da gelmiştir. * Çocuk esirgeme kurumu Fener nahiye kolu 3i ağustos cumartesi günü Balatta fakir çocuklar için bir | sünnet düğünü hazırlamıştır. * Bu yil yeni tayyarelere ad koy ma merasimi 20 eylülde yapılacak » tir. * Ağustosun son haftası içinde €. H. Partisi Beyazıt ocağı tarafın dan yeni üyeler önürüna bir toplan- tı yapılacaktır . * Numcrotaj işi için dün Eminö - nü kaymakamı Raifin başkanlığın - da Nahiye müdürleri bir toplantı yapmışlardır. * Kızılay ve çocuk esirgeme ku - tumu menfaatine bir gecede üç yer konser veren Deniz le kemami Sadiye her ili kurum tarafından teşekkür edil - mektedir, * Silivri ve Çatalca kazalarında yapılacak olan dörder hayvanlık 3- şım istasyonlarının keşfi için cuma günü Silivri ve Çatalcaya giden vi- üdürü . Ethem, ağır alayla vin e elen © Bugün Fransız bandıralı De Grâce vapurile şehrimize 500 sey- yah gelecektir. Seyyablar bugün ve yarın şehrimizi gezecekler, ayni va purla Varnaya gideceklerdir. * © Kanunun icaplarına göre 1 2- ğustosta başlaması lâzım gelen bina yoklamaları hazırlığı bitirilmiştir. Yoklamaların biraz uzun süreceği tahmin edilmektedir. © Fransız finans uzmanları, in- celemelerini sürdürmektedirler. Uz- manlar, bilhassa veraset işleri Üze- sinde de tetkikler yapmaktadırla BUDA BENDENİ 1 VE 100,000 Bütün dünya hapishaneleri adam öldürenlerle doludur. Dünyanın her yerinde; güpe gündüz sokak ortasında “1” adam öldürülürken bunu görüp katilin bıçağını tutmıyanlarâ. korkak, yüreksiz derler. Ve en nihayet, “1” adam ök dürülmeden önce onun öldürü- leceği herkesçe bilinmez. Bi nu yalnız, belki ölenle, öldüre cek olan bilir... e. “100.000” adam sade yany& na gelmiş “100.000” tane “1 adam demek değildi undan daha büyük ve daha değerli, da* ha yaratıcı bir şeydir. Ve şimdi, Afrika'nın ortası da en aşağı “100.000” adam öl dürmek için bir hazırlıktır gidi” yor, bunu bilmiyen ve duymr yan kalmadı. Birihirlerini tan mıyan, aralarında şahsen bir geçmişleri olmıyan, böyle oldu ğu halde biribirlerini öldürecek olan bu, en aşağı “100.000” adam, “100.000” ölür namzedi- nin karşısında, dünya, kolların£ yuvarlak göbeğinin üstünde kâ” vuşturmuş, duruyor. Oysaki, onun bütün hapisha” neleri “1” adam öldürenleri$ doludur. Orhan SELİM ———— — —>— Genel nüfus sayımı hazırlıkları 5 Genel nifus sayım bürosu dün top lanmıştır. Eminönü ilçebayı Raif t€ büroya gelerek nümerotaj işleri hak. kında malümat vermiştir. Komisyon üyesinden uray müamelât direktörü Zühtü, mektupçu Osman Yalovayâ giderek köylerde nümerotaj işlerini gözden geçirmişlerdir. Komisyond& çalışacak daktilo ve memurların alın ması bitmiştir. Yarından İtibaren “A” cetvellerinin doldurulmasına başlana" © caktır. Başbakanlık istatistik genel direktörlüğü 20 İlkteşrin pazar günü yapılacak genel nüfus sayım günü © için broşürler hazırlamıştır. Ayrıca pi i “ İar halka dağıtılacaktır. > LZ ş Türk ofisi yerinde kalıyor Türkofis İstanbul şubesinin, dör düncü Vakıf Hanımdaki ale kat dali elere yerletmesi için Evkaf idaresi le yapılan görüşmeler müsbet neti vermemiştir. Evkaf, etkiden Zi Bankasının tuttağu bü kısım için * nede 17 bin Jira kira istemiştir. mikdar çok fazla görülmüştür. simdilik, bulunduğu yerde kalacak” tr. — Ne yapacağım ya? Kime DE Cumbadan Rumbaya! Server BEDİ —i— Karagümrüğün Deli Cemilesi Cemile sabahın gürültülerile uyan- dı. Bu sesler onun kulağından içe- riye evvelâ gizlice süzülüyor, sonra kulak zarına bir sülük gibi yapışarak tatl: uykusunu son damlasına kadar eme eme bitiriyordu. Her sâbah böy- le. Hele bir saat yediye doğru gel- mesin, üç ev aşağıda Arap Mehme- din alırından yük arabaları çıkar, tahtaperdenin yanındaki dik yokuşu tırmanır; kırbaç, küfür, koşum, te- kerlek, nal sesleri açık camlardan içeriye sıçrıyarak, atlıyarak, yuvarla- narak, paldırküldür girerler ve odayı sanki eşkiyalar basar, Haddin varsa gözünü bir daha yum bakalım, Cemi- ie Hanım! Neredeyse yağlıkçının ge- Wini de gramofonu kurar. Yetişmiye- sil Postahanenin karşısındaki İşpor- tadan evvelki ay otuz kuruşa üç tane çatlak, bozuk plâk aldıydı, Allahın hergünü, sabah sabah, tekrar tekrar bunları bütün mahalleye dinletiyor. Pencerenin altımda çocuklar da baş ladılar takazaya. Kör olmıyasıcalar, ilâki oyun diye biribirlerinin gözle- rini oyacaklar: “Yazdım ulan işte buraya be! İnanmazsan bak, nah, kiremitle çizdim, üç, dört, şu beş, nah, şu da altı...”, “Neresi altı onun be, vallahi beş, kime yutturuyor- sun?”, “Sus ulan, er-vi dümbeleği, istemezsen si, vet bana üç gazozumu... Ahter'lerin küçük oğlu Şefik yine o şarkıyı söylüyor: “Rumbada rum- ba rumba...""Ne de güzel sesi var pi- çin. Nasıl bakayım? Cemile kulak kabarttı ve oğlanın şarkıya teksar başlamasını bekledi. Hah, işte: Ol bir selen gelini Koy kalbine elimi Kıvır ince belini Kalplere vur bir zımba Rumba da rumba rumba Hay maymun hay! Nasil da öğren: miş? Cemile bu yeni şarkının bir iki yerini biliyor, üst tarafını çıkatama” dığı için “tri Jiri lim lâm tri lâm diyi iyordu. Kaç yelleri"biz bilene soracak olduydu. Sokaktan duyduğu kadar şarkıyı yazmak için yataktan atladı. terliği- öbür tekini bulamıyor, ayağını havada tutuyor- onun saği- na, omuzuna, dizine, beline, ensesine, vücudünün hangi noktasma dokunsa 0, ıp zıp sıçrıyacak kadar gıdıklanır, Cemile- in yer keçesi de- e büyü klü- ğünde bir yengeç demekti. Üstüne basınca gıdıklanarak yere düşmekten korkuyordu. Hemen diz çöktü ve bir ayağını yere değdirmemeğe çalışarak demir ka altına başını sokup | çıkıyor! min.birini giye i, fakat du. Biri serçe parmağile terliksiz yere hiç basamazdı. nin çıplak ayağı mek, mah, şu odanın ortası terliğini aradı. Bak, bak, bak, bak Şıkmasın diye üstüne küçük bir ha se nin içine alınsa bu kadar olmaz. Kalkarken na sil sıçrarsa yatarken de kendini ba: kıklama denize atar gibi deliğe kar mek. Yüzükoyun Yıkılası ev ! Amanin Ayağa defa bilmediği gitmiş we Ta duvara yakın, döğeme ahtasmın vaktle fare parçası muhlanan, fakat sonra ha- sr yırtıldığı. için açık kalan deliği | alan has boyası burnunu . sokmuş. Nişan t kalkarken Cemile başinı uğuştura uğuştura avazt çıktığı ka dar bağırıyordu: — Ay başım!.. Bu evde oturanın gözü çiksin, başı paralansın!.. Zorum hedir ayol?. Ihtiyar bir zengin bu- İur, giderim. Yoksa ben bu evi çayır çayır yakmaztam bana Deli Cemile demesinler. Aman... Gözlerimden ateş ! . Konsolun aynasına koştu. İki sene- denberi sahi güzel bir kızdı. Meğer kıvamını bulmak için yirmisini biraz - | aşması lâzımmış: Bir rugan gibi par- lıyan siyah saçlarının öbek öbek'alev altında, ince urun, çekik, mat buğday renkli yüzü, gö? ».| ettiriyordu. Cemile, ancak » | bir perde kadar pesleştirdiği çok in- yolaya giren Cemile, geceleyin. terli- | ce sesile bağırmağa devam etti: Zinin tekini oraya kadar fırlatınış de- uzandı ve bir ko- lunu tiz akortla gererek onu aldı. Fakat bu hareket bir omuzunu öyle ağrıtımıştı ki, tabii vaziyetine hermen dönmek için hızla geri çekilirken bas şını karyolatin kenar demirine vur- masın mı? Ufİ! Aman! Ay! Aman bu zencefilli kimde var? Bu iki le durdursunlar.. yan şıllıklara para yedirin... ve ağız güzelliğini ilk bakışa teslim — Bs gözlere yazık değil mi? Bu akide kırmızısı dudaklar gibi kak kan göğsli Şişli aşifteleri askısız böy- göreyim bakayım. Budala herifler, budala!,. Cemile bu salaşpur evde başını demire çarpa - tük paralatın da siz Beyoğullarında saçlarını çocuk kakası rengine boya- Aman, işte, mâhalleli duyduk, duymadık de- j meyin, birini bulsam gideceğim; yok- sa Yallah de, billahi de, tallahi de bu evi yakarım ben... Yakmazsam bana Karagümrüklü Deli Cemile demesin- İer. Şu yumşacık yaylı belin inceli gine bakın, şu omuzların kırılıp dö- külüşüne bakın! Ol biz salon gelini , , Kıvır ince belini Fakat şarkının bazı yerlerini yine unuttuğu için tri tiri lâm bim trilâm diye devam ederek bir kalem aramak için konsolun en alt gözünü çekti: Burada renk zenk bez parçaları, ma- karalar”bir limba şişesi, çoraplar, bir ekmek kabuğu, yarım paket çiko- lata, kapsız bir kitap ve kâğıtlar var- dı. “Cemile! “Bunu buraya kim koy- müş?” diyerek şişeyi aldı, yere vu- rarak parçaladı. (Sonra birer birer makaraları, çorapları, kâğıtları çekip çekip dört yana fırlatıyordu. Kısılan sesile: “Bu evde oturanın.” diye başlıyarak erkekçe ve koyu bir küfür de savurdu. cak, yahut bu eviz, Hanidir aklma koymuştu: Ya zen- gin bir ihtiyar bulacak, ya annesinin z mücevherlerini çalıp (satarak kaça: | emzikli, kundakta çocuğu balolara Şahinde odadan içeri girdi Uzun boylu, sarışın, yüzünün derisi cıgara kâğıdı kadar ince ve beyaz, boynunun mavi damarları görünen zayıf ve sinirli bir kadındı: “— Ayol, dedi, yine babalarm m tuttu? Yine mi delirdin? Ne bağırı- yorsun? Bu odanın hali ne? Altay'ı da uyandırdın! — İyi vardım. Ablası konsolun © açik den özüne, yerde parlıyan şişe parçajar End Makaraları, çoraplara, küğrtlar râ bakarak apıştı kaldı ve duvarlar- dan birine hitap ediyormuş gibi m- rıldandı: Bu kız oynatmış vallahi... Deli diye diye sahiden delirmiş ayol, İyi ki Tahsin Bey sabah karanlığı uğramış. biraz geç kalsaymış bu pa- tırtıyı duyacakmış: rezil olup gider- dik. — Ay, Tahsin Bey geldi mi? — Geldi ya. — Biletleri getirdi mi? — Getirdi, Balo Usküdar'da değil, gl ve mış. Daha iyi, ayağımız karat Cemile günlerdir beklediği balo biletlerinin geldiğini duyunca ablası. nı belinden kaptı, rumba" şarkısmı söyliyerek odanın ortasmda dört döndürmeğe başladı: i Rumba da rumba rumba Tri firi lâm Jâm *rilâm Ablası Cemile'yi iterek bağırıyor du: — Dar, çekil ayol, terelelli!., Be- nim-sabah vakti dans oynıyacak ba- lim yok. İştahını baloya sakla! Be- nim derdim var. — Ne imiş derdin? — Altay'ın örme ceketine kavun Beşiktaş İskele yer kalmağı, Renk tutmuyor. Bir haftaya kadar gelecekmiş. Oğlan ba- loda ne giyecek? Cemile kollarını kavuşturarak: — Ay? diye bağırdı, yedi aylık, mı götüreceksin? içi yün bulamadım. Dün aramadığım | kırım ? Büyükannesi de bizimle, ve raber gelecek. On iki yaşındaki ei lemeye sabahlara kadar kundakta cuk teslim edilir mi? Z Cemile omuzlarını sallr Yö : “AL.” diye ağzını aştı ve sözleri odanın içinde arıyo” muş gibi, bakışlarile duvarı, yerleri süpürdükten sonra gös ablasına dikti: vel hatun, dedi, benim GÜ asıl senin aklında zorun var. DÖN 4 söyledin. Ben şaka ediyorsun gi nettim. Baloya kundakta çocu der mi? pi Şahinde'nin yuvarlak kalın iye alnına doğru kalktı ve zaten le gözleri arasında yüzüne ir veren fazla mesafe büsbütün öf age — Neden gitmesin? dedi, * iyetine, düğüne, iie Doğrusu Cemile de pek bu v0 idesini bilmiyordu. Fakat Ihsan “tali geçince o şuluzırtlak oğlanın hee *e İsminin karışmasına, içerik arası onu aylıkken balosuna götürmü Elan, gen onlan ZAN mü gel biz bunu bir benii” yanma soralım. — Soralım. — Benim el leme Ee Beye kepaze olmağa hi mile gi Herit söbah karanlığı bül a arma soralım, akıl var? Yaşı “gl Aşağıdan annelerinin. Şahinde, Cemile#" diye YİL. şakırtıları ayar yer ii ürve' fir geliyor, Arkası ne v vel Mim 5