p i ” iç W > p # Çi İL EEE, NEN m ii ER —— 14-8.935 Olimpiyatlara Girmeli miyiz? Sorularımıza ilk cevap Bir okuyucumuz: “Girmemeli- Viz, girersek yalnız serbest gü- Teşten girmeliyiz.,, diyor. 926 Berlin olimpiyatlarında ski mü Sabakasına yazılanlar arasında Türki Yeyi de görerek bu hususta yazdığı. Miz düşünceler vesilesile, olimpiyat. Ta girip girmemek hakkında bir an- St açmış ve üç soruda bulunmuştuk. Bu ankete cevap olarak aldığımız ilk mektubu hiç bir düşünce eklemeden Olduğu gibi aşağıya yazıyoruz: Ski mese:esi “ 78-35 tarihli nüshanızda gön dermiş olduğum mevzuu derçetti; mizden dolayi çok müteşekkirim. evzudeki fikirler temamile haki” kattir, Çünkü kendim de Ziraat ens- Gtülerinin bir sporcusu ve (talebesi olmaklığım hasebile bu işlerle be- Mim de alâkam vardı. Mektepten mezun olduğum için bu Bibi yolsuzlukları yazmağa cesaret “itim Binaenaleyh mevzudaki sözlere sizlerin de kani olmanız için bu sa “ları yapmağa doğfu buldum. Gelelim ayni tarihli nüshanızdaki “orgulara : Sorular İ — 1936 Berlin Olimpiyatlarına Bitmelimiyiz ? ? — Girmeliysek İerinden girmeliyiz? 3 — Ne şekilde ve kimlerle gir- ekliğimiz faydal ve basıklı olur? e sorgulara cevap verebilmek İ- sporun hangi- A — Memleketimizdeki sporların teknik iakişaf derecesini, — Spordaki muaffakiyetsizlik- lerin sebeplerini, ve C — Bundan evelki girdiğimiz İmpiyatlardaki Ometiceleri tetkik ieliyiz. Yanlış yol Memleketimizdeki sporun | telmik İtafr çok yanlıs bir - yolda ilerle- gole aa DA e ae “lürsak; bunda tatbik edilen usuller © ködâr fena ve manasız ki, neticede r sahasından terk ettirme ÜR sebebiyet veriyor. 1928 Amater- tan Olmipiyatları için Almanyadan Retirtilen antrenör o Herr Abraham- MR sporculara (tatbik ettiği usulde İİ Zaman (sporcunun vücut te- #lünü “nazırı itibara almadan YE Ve biktırrer antrenman yaptırı- Srdu ki, bunun neticesi sporcumü- ka günü kendisinde tamamile bir Wi bulamıyordu, Tabii bunun me- yapi iuaffakiyet baş yösteri- Meg Antrenörün bulunmadığı yer- İn bilhassa İzmir, Ankara, ve Bur- d, Şibi sporda ilerlemiş şehirlerimiz. xe Der sporcu kendi görgülerile gay- pintazam bir antrenman yepı- İlç ve müsabaka günü tek bir koşu ve fa etmeyip (müteaddit koşu yo ammalara girerek vecüdü hârâap hağet e pek tabiidir ki sporcu tam Kalay iyi neticeler elde edemiyor. ve âtletizmde o muaHfak olmak İYİ rekor elde etinek için her Köpuk yun istidadına göre tek bir €ya atlama üzerinde teknik bir irite çalışmak lâzemdir. May, Yarn meşhur okoşucularma Alış, olan Amerikayı nazırı itibara Rna 100 metreci bir atlet hiçbir 4 x 100 bayrak yarışına gir- iğte bu suretle Ammerikallar 3cun rekorlarını dalma muha- İirigötmekteki mühim sebeplerden Ve ha bir atlet zamanmda futbol MÂ Yüzme sporlarına iştirak et- ir. Halbuki bu muhtelif spor- Vücutta teşkil ettikleri adale oley bakar binsenaleyh bir fut- ki adale teşekkülü hiçbir za b atlete yaramaz ve daima ko- pa futbol oynadığı zaman daha Mile ğunu görürüz, yalnız artık İşt koşulara iştirak edemez. Sporcularımız bu noktaları a olarak teknik surette Hazar a Ki edi $ VİP Şube ile uğraşmaları kizim ” Ani kararlar yi €ttiğimiz — Balkan Olimpi Ve 924, 528 o Olimpiyatların- akıyetsizliklerin mühim ölme, Yukardaki saydığım sebep- poakla beraber bir de şunlar ima anı Yümpiyatlara — iştirakimiz ni ,, Olarak karar verilir. Tabii Ar zümanile Olimpiyat o- Sayek zaman: arasındaki müddet e. eli bu kısa müddet piyatlara gidecek spor- asen önceden garantiye bağ- eri nasıl olsa Olimpi- iecekletinden sıkı Le Fakat şimdi | Uçak kurumu menfaatine tertip edilmekte olduğunu yazdığımız gü- İ reşlerin program (hazırlanmıştır. Güreşlerin önemi bir dela iddiak olmasında, sonra da güreşlerde en tanınmış pehlivanlarımızm iştirak etmesindedir, Evvelâ Dinarlı, iki, üç sene Ame. rikada bulunmuş ve çarpışmış gü - reşçilerimizden “Mülâyimle ayın 18 inde burada göreşecektir. Bundan sonra Dinarlı İzmire gidecek, ayın 25 inde Manisalı Rifatla karşılaşa- tar, Eylülün birinde Kara Ali Anka: rada Dinarlıyı bekliyecek ve boy ölçüşeceklerdir. En nihayet 8 eylülde Dinarlı şehe zimizde Çoban Mehmetle karşılaşa cak ve şimdiye kadar yalhız gazcte sütunlarında okuduğumuz defilere bir sonuç verilecek Uzun günlerdenberi dillerde mü- nakasaları geçen bu güreşlerin mem leketin ker yanında alâka uyandır dığı da muhakkaktır. ğa özüm görmezler.Ancak mussbaka lardan 15 gün evel sıkı bir idman yapılır ki bunun neticesi tabil bir ta- katsizlik baş gösterir. Musabaka gü nü sporcu kendinde bir enerji göre mez ve bir ümitsizlikle musabikala- ra iştirak eder. Halbuki bir sporcu: Olimpiyatlara iştirak edebilmesi için en aşağı bir #ene evel antrenmanlara başlarmas: Tâzımdır ki, bu suretle vücüdü tam bir musabakaya (iştirak edebilecek teşekküle melik olabilsin. İşte Amerikalılar ve | Almanlar 1936 Olimpiyatlarına iştiraklerinden bir sene evel tâm © manasile antren- malarıma başlamışlar © ve dalma iyi rekorlar elde etmeğe | çalişıyorla Tabii bu izah ettiklerim yalnız at- letizme münhasır kalmaz, ayni zâ- manda futbolda, yüzmede, güreşte vesair sporlarıda.da bunların tatbiki icap eder, Cevaplar Sorulara yapmış “olduğum Nu iza- hat ile kısaca soruların cevaplarını vereyim: 1935 Berlin Olimpiyatları- na girebilmemiz' için yukardaki nok- talârr nazarı itibara alırsak hiçbir zaman İştirakimizi doğru bulmuyo- , Çünkü Berlin Olimpi gi Balkan Olimpiyatlarında iyi netice- ler kazanmalıdır ki, ancak © zaman Berlin Olimpiyatlarına iştirak etmek için kendimizde bir cesaret bulabi- Bundan evelki Balkan Olimpiyat- laımdaki vaziyetimiz her kesçe ma, Iümdur. Çok arzu edilir. ki, evelâ Türk sporculuğu ( Balkanlarda bir nam kazansın ve ondan sonra âcun uluslar iştirak ettikleri Berlin O- Jimpiyatlarına bir varlıkla gidilebil. #in. Onun için bizim gayemiz daha ziysde o Balkan Olimpiyatlarındaki müsabakalarda iyi neticeler elde et- mek olmalıdır. Ancak güreş Eğer Olimpiyatlara muhakkak iş- trak etmek istiyorsak O kanaatiırce MÜLAYİM ilİTELEON DİNARLI serbest güreş musabakalarına ancık girebiliriz; o fakat bunda da birinci Şart olarak iyi ve metodik bir çâlış- ma neticesi elde edilecek yetlere göre kararı vermeli bu muaffakıyetlerde çok tidat gösteren güreşçileri seçerek larla Olimpiyatlara © iştirak etme» ki, Türk'ün bayrağı dalma di ğer ulusların o bayraklarından farla birincilik direğinde dal, n. Şa | yet futbol, atletizm gil hattâ da ha yeni memleketimize g ş, vlan £ki #porlarına iştirak o edersek daha simdiden “Türk evlâdı olmaklığım bastbile kendimde bir teessür duya rn, Çok temenni ederim ki, benim gi- bi büyüklerim de doğru düşünerek ua göre Olimpiyatlara iştirak edin etmeyeceğimiz hakkında kat'i karar larını verirler. 935 mezunlarmeen SUAT DİNÇER yp” TAN İ Gündelik Siyasal Gazete Yazı işleri » 24319. İdare işleri: 24310 TELGRAF: “TAN , İstanbul i Br eş i ABONE ! ! Türkiye için Dışarı için i Lira K. Lia K İ Bir aylık 19 -— 3: > 3—- va 79 4— 1 yil 1. — 28 — ILAN Bünlar için Dâncelık Şirketlerine mü. | racaat edilmelidir. N Küçük ilânlar doğrudan doğruya | ideremizce almabilir. ! Küçük ilânların 5 satırlığı bir defalik | 30 kuruştur. 5 satırdan fazlası için s4- | tar başma 5 kuruş almır. Bir defadan | fazla için yekândan *510 kurus indirilir. | mmm ŞE Ankara Ziraat Fakülteri | pe mm si — 7 - — GÜZEL SAN'ATLAR “Eau -Forte, sergilerinin rında “Eau - Forte,, kelimesine tesa- düf etmişsinizdir. Gravure artistigve ismini alan bu hâk “kazıt,, usulü çok D grupu katalogla- eskidenberi büyük Tessamlar tara- fından kullanılmıştır. Bundan çrkarı- lan resimlere "Eau - forte, namı ve- rantızların balk lisanında :kları eau - forte kelimesi İ ni acide - nitrigue kazrt işlerinde bü- yük rolü olan bizim kezzap namı v imizhamızdan. başka bir şey İ değildir. Bu usul ekseriyetle bakır pirinç ve çelik levbalar üzerine yapı- ko alüminyom ve cam Üzerin- de tecrübe edilmişse de bunların içinde bakır tercih edilmektedir. Me- deni levhalar üzerine çelik uçlu ka- lem an çizgiler birçok “ope- ration,, â geşirdikten sonra hususi kâğıtlara basılır, Sıri bu nevi resimleri basmak için ayrıca bir de presi vardır. Alet mevcut olmazsa elle bu iş de görülebilir. San'atkâ- rn arzusuna göre bir kazıttan yüz- lerce resim çıkar. Fakat fazlalaştık- ti azalan bu gravürlerin ba- tarı az olmalıdır. “Esu- ,, muhtelif kısımlara ayrılmıştır, | Acide'li kayıt doğru» dan doğruya çıplak levha üze- İ rine kazıt “Paille - dönce,, sulu boya İ efesi veren “Aguastinte,, ve daha bireök tekilleri yardır, Sana't kollek siyonu : meraklıları <endüstöjden ta- mamile ayrılan bu tarz kazıtlara çok ehemmiyet verirler. Malesef mem- leketimizde bu alâka bir iki kişiye | munbasırdır.Halbuki Fransada bu ne vi san'atkârane kazıtlar için bir de ka İ nün vardır. Her san'atkâr bü İcvha- İllardan bastıkları bir kopyeyi milli | kütüphaneye göndermekle mükellef- İ trler. Ve bu suretle Fransada hiçbir ulusa nasip olmıyan kazıt müzesi meydana gelmiştir. Vaktile Güzel San'atler Akademisinde kazıt kısmı mevcut iken bilmediğimiz bir sebep ten dolayi kaldırılmıştır. Bugün eser ressam “Rembrand,, rte) u dur.Gelecek yazım- ve malzeme tizerine yapılan kazıt usullerinden babsedeceğim. sn Turgut Zaim Gerek yukariki gsrek aşağıki resim Rembnend'ın iki eau-forte'udur. —— ——— İsviçrede toplanılması yasak edildi Bern, 13 A.A, — Federal konsey, esas teşkilâtı kanununun devletin emniyeti hakkındaki o hükümlerine dayanarak, 15 Ağustosta Bal şeh - rinde toplanacak olan ve bir İtal - yan « Habeş harbine karşı arsrulu- sal kongrenin İsviçrede toplanma- #ni menetmiğtir. Bu kongreye iştirak etmek üzere gelecek yabancıların da İsviçreye girmesi menedilecek, evvelce gelen- ler geri çevrilecek ve İsviçrede yer- leşmiş olup ta bu kongreye iştirak edecekler de memleketten çıkarıla çaklardır, | YÜZ KARASI ve “İ|Sanat Mecmuası İşte iki büyük © eksiğimiz. Fakat bu eksiği gören aramızda pek az ki. si var, Bu işler için harekete geçen ise hiç yok. Halbuki bir memleket için, bu memlekette san'at yoktur hükmünü verdirecek kadar haklı ve aci bir hakikat ve bir ayıptır. N Şimdiye kadar o kadar yazıldı, çi- zildi. Fakat bu, sanki o kadar büyük, ehemmiyetli ve birçok. paralara ihti. yacı olan bir işmiş gibi dalma ge ciktirilmektedir. Elde resim vat, yok değil. Her şey hazır. Yalnız bir bina ister. Bu da temelinden yapılmış bir beton arme inşaata da şimdilik lü- zum yok. Boş duran veya boşaltıl- masr kolay bir binaya bu (resimler hemen naklolunabilir. Meselâ Aya- solyadaki tarihi hamam pek âlâ bu işi şimdilik görebilir. Sonra beledi- yenin tahtadan bir baraka yapması da o kadar külfetli bir iş değildir. Resimler nerede? Askeri müzede, Asarıatika müzesinde, Ankarada (*- nografya müzesinde, Topkapı, Dol- mabahçe Yıldız veya diğer saraylar- da yerli ve ecnebi birçok levhalar vardıt. Sonra, Türkiyede mevcut cessamların hepsinden birer tablo istense böyle hayırlı bir iş için bir tek resmini vermiyecek ressam yok- tur, İşte bu suretle hem halkın resim san'atiyle sıkı bir rabrtasnı temin edebilecek şekilde daimi bir sergi vücuda getirmiş oluruz, hem de ec- nebi seyyahlar geldikleri zaman bo- yalı bir tek tuval görmeden dönmüş olmaktan kurtulurlar. En küçük Bal kan devletlerinde bile bözle bir eksik artık kalmamıştır. Acele etmeliyiz. Gecikmeğe ve ihmal etmeğe gel mez. Bina var, resim var, ressam var, galeri yok. Şeker, irmik ve yağ varken helva yiyemiyen bakkalın vaziyetinde daha uzun şaman kalmamalıyız. Alâkadar- lar iş başına! Bir galeri istiyoruz. Gelelim öteki meseleye; san'at mecmuasma: Şöyle, güzel resimler basan, güzel san'atlara ait faydalı bilgilerle dolu bir san'at mecmua: miz-acaba neden. yoktur? Matbaa- larda rotatifler harıl harıl çalışıyor. Birçok renkli, renksiz klişeler bası- yor, mürettipler ve entertaypler ya- zı dizmeğe yetişemiyorlar. Fakat hepsi san'atten uzak birtakım havai marifetler. Bunların o yanında gönül istiyor ki, san'at da şöyle küçücük bir yer bulsun. Meselâ dört sayfalık bir san'at gazeteciği niçin olmasın? Olamaz mı . sanki? o Abdülhamidin tütün tabakasına, sinema ylıdızları- nın günde kaç bardak su İçtiklerine varıncaya kadar yazan gazete ve mecmuaların yanında bir de şöyle hakirane, murane bir san'at köşeciği olamaz mı? Her gün yeni bir mec- mua çıkıyor. Bu kadar para sarfedi- liyor. ve kari bulabiliyor. “ Bizde san'atten anlıyan yok ki.” İşte yegâne mazeret bu. Acaba ka- rie böyle devamlı ve kuvvetli bir sermaye ile sunulmuş, san'at dergisi çıkmış da kari onu is- tiskal mi etmiştir. Hayır, Türk ka: ri, böyle bir mecmuaya teşnedir ama, bizde ne onu çıkaracak bir te- gebbüs, ne de bu yokluktan acı du- yularak söylenmiş şikâyet var. Mec- | Tauacılarla, sermayedarlar, iş başma! Biz bir san'at mecmuası istiyoruz. o ———— Çınar Bu, Şehir Tiyatrosu san'atkârla- rından Küçük Kemal'in “on iki tab- oluk. bir piyesidir. Yeni çıktı. Ikbal kitap evi tarafından bastırılmış, Yir- mi beş kuruş fiatı var. Bu piyes, şimdiye kadar Türk sahnesinde görülmemiş bir mevzuu alarak yazılmış hazikulâde bir eser dir. Memleketin dertlerini, tâassu- bun, softalığın,yobazlığın iç yüzi cehaletin neticelerin, İblisin rolünü ve inkilâp için çalışanların bu mez. İ belelikte nasıl imanla çalıştıklarını teşrih etmektedir. San'arkkâr bu ese rinde bir devrin bütün felâketlerini ve iyi ile kötünün mücadelesini renkli ve ışıklı on iki tablo ile bize vermektedir. Gi — Hile yapıyorsun, is — Bu benim ödetim. Bana hile yapıyorsun demek, gözünün üs- tünde kaşın var demek gibidir. Ca- nımın altındaki başlıca huylarden biri de “hilekârlik,, tır. Nasıl uyuza “kaşınma, o denemezse bana da “hile yapma,, denemez. Çınarla İblis şatranç © oynuyorlar. iblis yeniliyor. Çınar, gölgesinde cereyan eden in- kılâbı görüyor ve dile emdi “Güneşin çelik yayından yedi kat göklere kadar fırlıyan bu EE has be- defini asla Şaşırmıyacaktır., diyor. Sonra muzaffer bir kalabalık: hakiki bir | ALATTILÂ Nedir? Resim Galerisi DEFİNESİ Attilâ definesinden bir vazo Türklerin büyük medeniyetine da- ir vesikalar Avrupa müzelerinde pek çoktur. Bunların içinde en mü- him vesikalardan biri ve şüphesiz afet ve gerek (tarihi yana müzesindeki “Attilâ definesi,, diye şöhret bulan vazolar ve kaplar: dır, Bunlar yirmi üç parçadır. Maca- vistanda Torontal vilâyetinde, Ma- ros suyunun kenarında bulunmuştur. Bunları, On Sekizinci asrın sonların- da Vuin isminde bir oköylü, evinin bahçesine duvar yapmak için temel kazarken toprak altından çıkarmıştır. Bu vazo, çömlek ve taslardan mü. rekkep bu Türk medeniyeti için en değerli vesikaları teşkil eden bu de. fine 1779 da Avusturya Macaristan kralı Fransua Jozef tarafından satı; nalınmış ve Viyana müzesine konul. muştur. : Bu eşyanm hangi asra ve kimlere sit olduğu hakkında pek çok araş tırmalar yapılmıştır. Bu işlerle uğ raşan bilgiçler iki asırdanberi bu dü- ğümü çözmeğe çalışıyorlardı. Niha- yet Profesör Nemeth bu kapların Peçeneklere ait ve Onuncu asır ma- mulâtından olduğunu meydana çı karmıştır Peçenekler, biliyoruz ki en eski Türk vatani Olan Örtü Asyadan Şar» ba'doğru hicret öden ve batı Hün devletini kuran Hazar ve Bulgar Türklerile Macar ve Oğuzlarla be- raber akan kavimlerdendir. Bu iti- barla emsalsiz bir kıymeti haiz olan bu antikalar keşfiyle biraz daha aydınlanan Türk medeniyeti, tarihe yeni vesikalar daha ilâve etmiş bu- İunuyor demektir Bu kaplar o kadar ince ve mahira- eserleridir ki © ne işlenmiş san'at devre kadar güzellerine mümkün olmamıştır. tesadüf Arif Bediinin Resim sergisi Arif Bedir'nin sergide teşhir edeceği resimlerden biri Genç ressamlarımızdan Arit Bedii 17 ağustos cumartesi gü Güzel San'atler Akademisinde bir resim ser isi açacaktır. Yalnız#kendi eserlerin- Eh mürekkep olan bu sergide büyük. küçük yü zelliyi mütecaviz tablo, kro ki ve desenler vardır. Arif Bedi, beş senedenberi hiç bir sergiye iştirak et memiş ve resim sahasında muhtelif arayışlarda bulunmuştur. İşte bu ser gi, sana'tkârın resim yolunda kendi za viyesinden gördüğü ve aradığı işlerin bir makesi olacaktır. Etrafında büyük bir alâka uyandıracak olan bu sergi yi san'atseverler merak ve teğcsüsle beklemektedirler, ——— —— Her şey bizim, evet bizim... Diyerek kitap bitiyor. — — Eser, ayni zamanda bestekâr Ce. mal Reşit tarafndan da bestelen. miştir, Bu harikulâde milli eserin, bu inkılâp piyesinin sahneye konul. ması temenni olunur. )