DÜSUNDÜKCE| MAKİNE KURBANLARI Keyif verici zehirler asrında- yız, Sürat bunların en tehlikesi- ne benzemiyor mu? Fransızca “Lu” gazetesinde okudum: Ame rikada otomobil, cinayetten faz- la kurban veriyormuş; daha dün bizim gazetelerin bildirdikleri başka bir habere göre de, gene Amerikada otomobilin çiğnedi - ği adamlar, büyük harpte ölen- lerden fazladır. Bu korkunç nis- betten çıkaracağımız ilk farazi» ye, bize, makinenin harpten, ci- nayetten, zelzeleden, vebadan, taundan daha gebertici bir belâ olduğunu zannettirebilir. Fakat ben zannetmiyorum. Öldüren, makine değil, maki. ne vasrtasile elde ettiğimiz sü- ratin içmize dolan kudurtucu zehiridir. Kısa bir zamanın içine uzun bir mesafeyi sığdırarak, aralarmdaki maküs nisbetin sar hoş edici tezadını alkol gibi iç- | mek, içtikçe o doza kanmıyarak daha fazlasını istemek, umumi- yetle rökor iptilâsı şeklinde be- liren öyle bir “Vis” tir ki, Ame- rikadan Rusyaya kadar bütün batı âlemini kırıp geçiriyor: Gö- rünüşte bir enerji tuğyanına ben zeyen, fakat hakikatte yorgun dermanımızı kırbaçlamak için aldığımız herhangi bir keyif ve- riçi zehirden farkı yalnız daha| tehlikeli olmasından ibaret ka » lan bu iptilâ, alkolün, morfinin ve eroinin verdiği sarhoşluktan daha kudurtucudur ve daha ge- bertici, Makineyi uşak gibi kullana - | cağımız yerde, ona olan aşkımız yüzünden uğurunda canrmızı fe- da edecek kadar altma yatıyo - ruz. Sür'at hastasını, rökor deli- sini, makine budalasını dürtelim ve bir puan daha fazla kazan- maktan başka hedefi olmayan bir sürü teknik yarışların bir te- reddi alâmeti olduğunu kendile- rine bildirelim. O zaman yalnız makine kurbanlarını değil, bu felâketlerin uyandırdığı umumi nefrete kurban olan masum ma» kineyi de iftiradan kurtarmış o- Turuz, Onun suçu nedir ki? Suç- Iu şünlardır: sürat hastaları, rö- kor delileri, makine budalaları. Peyami SAFA | Öğretmenlerin Seyahatleri İstanbul öğretmenleri Ana- dolu tetkik seyahatine ayın on altısımda çıkacaklardır. Progra- ma göre İsanbul muallimleri İzmir, Afyon, Konya, Adana, Kayseri, Samsun ve Ankaraya gideceklerdir. Sey: işti eden muallimler, bi nışmak için 12 Ağustos saat 14 de Beyazıdda beşinci ilk okulda bir toplantı yapacaklardır. —— Ekmek fiyatı hâlâ inmiyecek mi ? Tecim ve zahire borsasında buğday fiyatları çok düşmüştür. Evvelce 7 kuruş 30 paraya ka- dar çıkan en iyi Pulatlı malları 5 kuruşa inmiştir. Bu vaziyete göre, ekmek fiyatının 9 kuruş on paraya inmesi lâzımgeldiği ileri sürülüyor, Belediye narh komis. yonu bugün toplanacak, ekmek fiyatları işini inceleyecektir. No.23 Abanoz Bilezik RENE CHAMBE Fakat kafamda iki şey var: Biri 14 temmuz bayramı, öteki Porames'- in söylediği söz: “göreceksin. harp olacak,, deyişi Yata döndüm, Möewe'nin fazla ki barlığı tuttu. Bana boyuna sigara ikram ediyor. Fakat bu sigaralarda ben acaip bir koku hissediyorum. Aviatik karadan ayrıldı. Porames uzaklarda. Ayrılırken uzun uzun el lerimizi siktik. Dostumun son söylediklerini de yazıyorum: — Oruvar Soliero, güle güle git. Havadisler | gittikçe (| fenalaşıyor. Ben de Rabat'a döneceğim .Sen de Soliers, beni dinlersen seyahatini uzatma, Başını çıkmazlara sokma. Şöyle silkin be! Belki siperlerde bu Sivrisinek derdi Kalmadı İstanbul sıtma mücadelesi heyeti | yıllardır çalışmaları sonunda, önem li sonuçlar almıştır. Pendik, Erenköy ve Haydârpaşaya kadar bat boyu, Kadıköy, Adalar, Yakacık idi, Mücadele 1929 yılında başlamıştı. Şimdiye kadar süren mü cadele safhası hakkında İstanbu ma mücadele heyeti başkanı, şunları söylemiştir — İstanbul sıtma mücadele saha - sında evvelce rahat oturalamazdı. Sivrisinekler buralarda âdeta kay- Dardı. Halbuki buraları İstanbulun en güzel sayfiye yerleridir. Şimdi sivrisinek yok edildiğinden, bu gü - zel sayfiyeler, her yıl daha çok rağ- bet görüyor, kalabalıklaşıyor, imar ediliyor. Mücadelemiz sivrisinekle « re karşıdır. Bazı sivrisinekler sıtma yapar, birçokları da sıtma naklet - mez, Sıtma nakletmiyenler dır ki, dank hastalığı ile sal manın makilidirler. Dank hastalığı Akdeniz havzasında büyük salgın - lar yapmıştır. 1928 senesinin sonba harinda Yunanistanda zuhur eder bu hastalık çok salgın bir hal almış ti, Sıtma mücadelesi yapılan yerlerde dank hastalığı da olmıyacağı fennen iddia edilebilir. Mücadeleye başla - dığımız zaman, bu sahada, sivrisi - nek yetiştiren birçok ocak! dı. Su birikintileri bilhassa sivrisi « | nek yaparlar. Mücadele hududu içinde 7237 adi ve bostan kuyusu, (3680) su fıçısı, 2657 havuz, 2453 sar pıç, 107 çeşme ayağı ve ufak dereler, kurbağalı dere, ve adedi (13275) ola rak tesbit edilen lâğım ve bulaşık çukuru belli başlı uğraşma noktaları idi. Tesbit edilen 13275 Jâğım çukur larının muntazam bir şekilde temiz- lenmesi, lâğım kuyularının mecra - İarının fenni yapılması bir belediye işidir. Mücadelemizde. bu lâğım ve ndan başka hiç bir sivrisi- bırakılmamış, hepsi kuru- | tulmuştur. Şirketin otobüsleri Çok pahalı Beşiktaş ahalisi birçok imza- İı bir mazbata yi Baym- dırlık Bakanlığı baş Aka vermeği kararlaştırmışlardır. Beşiktaş ile Taksim arasında şleyen Tramvay Şirketi otobüs- İeri, ilk işlemeğe başladıkları zamanki fiyatı elân muhafaza et İ mekte ve hiç indirmemektedir- ler, Mazbatayı hazırlayanlardan biri diyor ki: — Beşiktaş ile Taksim ara - sında otobüs 15 kuruştur, Hal - buki çok defa dört beş kişi bir- leşip bir taksi ile onar kuruşa çi- kıyoruz. Bu fiyat çok pahalıdır. Ötobüsler ise rağbettedir. Son zamanlarda müşterisi artmış- tır. Bütün nakil (o vasıtala- rr ücretlerini o indiriyorlar. Tramvay otobüsleri indirmiyor. Meselâ Taksim - Büyükdere oto büslerile nisbet ederseniz, Tram vay Şirketi otobüsleri çok paha- lıdır, Şirket, tramvay hattını Maçka mezarlığından Beşikta » şa indirecek... Nazlı davranıyor. Hattâ uzatmak istemiyor. Çün- kü bu hattaki seyrüseferi otobüs lerile daha pahalı 'yapıyor. Tramvayı uzatsa, hem tesis” masrafı yapacak ve hem de bilet ücretleri tabii çok daha aşağı olacak... Ötobüslerin hiç masra- fı yoktur. Masraf olmasın diye, boya bile sürmüyorlar. luşuruz, Şimdi yalnızım. Rüzgâr hafif hafif esiyor, yat ba tıya doğru yavaş yavaş yol alıyor. Acaba hakikaten harp olacak mı? Ye Notlarım burada bitiyor. Daha doğ rusu burada bitirdim. Sebebini an- larsınız. Onun için aklımda ne kal mışsa onları anlatacağım. Zaten ba- şımdan geçen hâdiseler unutulacak şeyler mi? Temmuz 21 « Madârc daha çok uzaklarda! Otuz saattenberi denizdeyiz. Görünürde hiçbir kara yök. Sorduğum bazı suallere Framond olsun, Möcwe olsun, hep kaçamaklı ve müphem cevaplar veriyorlar. Cebelüttarıktan çıkalı epeyce ol - muştu. Bir şey daha dikkatimi çek- ti. Akdenizdeki vaziyetimize ait ha- ritalar, evvelce hep gözönünde du - rurken, şimdi bu haritalar birer bi - ter sır olmağa başlamışlardı. Evvelâ Stiller'in büyük Atlas kü Sıtma sahası | | ŞEHİRDE OLUP l 4 İstanbulun en dsık çehreli in- sanları bilir misiniz, kimlerdir?. Tramvay kondöktörleri, Halkın biletçi ismini verdiği bu muztarip insanların derdi hakika- i ten çoktur. Onların ıztıraptan dai- ma asık duran çehreleri, son gün- lerde daha çok sarardı, soldu. Çünkü, belediye, kapısı açık bulu- nan tramvay arabalarındaki kon- doktörlerden 3 lira prra cezası alı İ yor.Tramvay arabalarının kapıları nın kapatılması lâzımgeldiğinde, belediye kadar biz de isabet bulu- yoruz, Çünkü atlamaların önüne geçmek, dolayısile kazaların önü- İ ne geçmek demektir. Fakat, tramvay kapısı beheme- İ hal kapalı duracak diye, zaten çok az bir ücret alan kondöktörün kesesinde büyük bir açık yapmak ! ta mâna yoktur. Belediye zabıta memurları, bu işe son günlerde çok önem veriyorlar. Iyi. Kondok- | törler de herşeyden evvel sıkı siki | kapıları kapıyorlar, Iyi, Fakat, be nim, sizin, hepimizin rastladığı mız öyle vak'alar oluyor ki, kon doktör için, hakikaten yürekler a- Ne Dersiniz? — TRAMVAY KAPILARI cısıdır. 80, 60, 70 kişinin lebalep dol- durduğu bir arabanıri içinde kon- | doktör, elini kolunu #or hareket ettirerek mütemadiyen bilet kesi» | yor. Arha sahanlığın kapısına bu vaziyette nasıl hâkim olabilir?. Yol üstünde ahbabını gören adam, kapıyı hemen açarak atlıyor. Ka- pı açıktır. Biraz ötedeki belediye memuru sert düdüğü ile arabayı durduruyor ve kondoktörün numa rasını alarak, üç liralık makbuzun ilk hazırlıklarına başlamış oluyor. Tramvay arabalarının bu kala- balık hali devam ettikçe, Istanbul şehrinin seyrüsefer hususuna hiç | üygun ve pratik olmayan köhne | kapıları yerinde durdukça, bunla. | rın daima kapalı kalması imkân- sızdır. Kondoktör bilet kesme işinden muaf tutularak, kapı önünde nö- bet bekletilirse, istenen şey müm. | kün olur belki... Şarbaylık, tram- vay kapıları işini daha pratik bir şekilde halletmelidir. Biz böyle düşünüyoruz. | Siz ne dersiniz? | Gökte yıld ız Aranırken . Beyoğlunda, İstiklâl “caddesinde dün oldukça garip bir hâdise geçmiş- tir. Saat on böşle On alt arasında Beyoğluna geçenler İstiklâl cadedesin- de büyük ibr kalabalığın gökteki aya doğru baktıklarını görmüşlerdir. Bu kalabalık yarım saat içinde o kadar büyümüştür ki, binlerce adam, kadın, erkek, çoluk, çocuk o sırada ağızdan ağıza dolaşan rivayetlere göre parlak bir yıldızı aramaya koyulmuşlardır. Bu yıldızin hildi halinde bulunan ka- merin güya iki parmak sağında bukun- duğu söylenmiş ve mütemadiyen Tak sime doğru ilerleyen yolcular bu ka- labalık önünde takılıp kalmışlardır. Bir zaman gelmiş, ki, artık caddeden gelip. geçmek. bir anle, gicmi Ve tramvay, ptomobil öeterleri dç güç, leşmiştir. İşe. polisler de mili istemişlerdir. Dağılanlar, meraklarını yatıştıramadıkları için biraz ileride | tekrar durarak herkesin gördüğü, fa- | kat kendilerinin nedense göremediği bu yıldızı, bu garip, esrarengiz yıldı- zı ısrarla aramağa çabalamışlardır. Dün bu yıldız. meselesini sormak Üzere rasathaneye müracaat ettik. Fa- kat rasathane herkesin gördüğü bu yıldızı tliskopla gökte aramış, bula- mamıştır. —ae— Bir icra memuru tevkif edildi Birinci iera memurlarından Saidin ikinci icra dairesinde çalışırken: bir - çok borçlulardan paralarını tahsil et- tiği halde verneye yatırmadığı için daireye uğramadığı iddia ediliyordu. Sait, Sultanahmet sulh birinci ceza hâ kimi tarafından tevkif edilmiştir, Müddelumumilik hâdisenin tahkikatı. ni derinleştirmektedir. —um— Emniyet direktörlüğünde yeni bir tayin Emniyet direktörlüğü ikinci şube yar direktörü Sabrinin bir mesele - den dolayı işten el çektirildiği yazıl mıştı. Açık olan bu şube yar direk- ine Maraş emniyet direktörü tayin edilmiştir. tüphane masasından kayboldu. On - dan sonra da birer birer öteki hari- talar., Ben bu acaip kayboluşlara zihnimde bir mana vermeğe çalışı - yordum. Hep bu tedbirlerin benim İçin alındığına kanaatim vardı. Geri salonda briç oynarken, yatın. takip ettiği şaşırtıcı İstikametlerde merakımı mucip olmuştu. Madere'e doğru düpe düz gitmek varken, öy- le zikzaklı yolu takip ediyorduk ki.. Möewe boyuna bana kokusu acaip sigaralar veriyordu. Uyutucu siga » ralar olduğuna şüphe yok. Ben de alıyor ve içiyor gibi görünüyordum. Yakm bir tehlikeyle karşılaşaca - ğımı seziyordum. Onun için taban - Camı cebimden biç ayırmıyordüm. Yalnız Werner Galavine, Maryse ve Lauffen'den korkum yoktu. Fa - kat ötekiler başka. O akşam güneş, sakin bir denizin enginlerinde geniş bir kızıllık için - de kayboldu, gitti. Şimdi Aviatik geniş bir daire çiz- meğe başlamıştı. İnsan'ne kadar u- mecbur kalmışlar ve halkı dağıtinak | t N | irak Seden Romanya murahhasları Lise proğramları Değiştiriliyor Lise ve orta mektep müfre - dat programları üzerinde çalı - san heyet işine devam ediyor. | Yeni programlar, talebenin ez - berci yetişmemesi noktasından ıslah edilesektir, Dokuzuncu sr- nıftaki tabiiye defSi bursene tapdan değil, muallim notların- dan okutulacaktır. Biyoloji prog | ramı üzerinde de değişiklikler yapılacaktır. —— Yaş meyva ve sebze İTENLER KUÇUK HABERLER * İstanbul Cerrahpaşa C. EL. Par tisi semtocağı dün gece aylık genel bir toplantı yapmıştır. Bu toplantı da parti başkanı Abidin Özger par- ti tüzüğü ve programı üzerinde bir görüşme yapınış ve parti gençleri ta fından İstiklâl piyesi muvaffaki - yetle oynanmıştır. * 'Türk diş hekimleri kurumu ta- da Çocuk Esir merkez bina i © sandalyeli çocuk diş muayene ve tedavi dispanserinin açılış töreni bu sabah saat 10 da ya- pılacaktır. Törene diş hekimleri ku rumu başkanı pi ör doktor Kâ - zım Esadın bir söylevile başlanacak tar. * Çamlıcayı güzelleştirmek mak eşekkiil eden Çamlıcayı gü- zelleştirme birliği çalışmasa bü » yük bir önemle devam etmektedir. Birlik 10 ağustos cumartesi gü- nü Çamlıca tepesinde bir kır balosu hazırlamıştır © Haseki hastahanesi kadın klini- ği asistanlarımdan Fuat klinik pro - İesörü ile anlaşamadıklarından sağ İk ve soysal yardım bakanlığına baş vurmuş ve Zeynep Kâmil doğum evi ne naklini istemiştir. İsteği yerine getirilmiş ve Fuat Özer atanmış - ür, profesörie anlaşamamazlık yüzünden istifa eden doçent Niyazi Müştak Tahran sefareti doktorluğu- na tayin edilmiş ve onun yerine de vekâleten doktor Naşit atanmıştır. Niyazi Müştak 12 ağustosta vazi- fesine hareket edecektir. 9 Kumküprda Muhsine hatun ma- hallesinde otu lâdile bırakıp gitmiştir. Kadınm ve çocuklarının bu sefaletini çocuk & - sirgeme kurumu haber almış sütsüz ve grdasız kalan bu yavrularla anne- lerini himayesi altına almıştır. * Son günlerde et fiatları düşme ğe başlamıştır. Anadoludan fazla mikdarda hayvan gelmektedir. Balık pazarı dükkanlarında dağlı ve ka Tamar 35 kuruşa satiliyor. * İstanbulun müstakbel plânı: | ansız şehircilik mütehassısr pro- #ör. Hrouot yapacaktır. Frowot plân işini tetkik etmesi için, yakın» da İstanbul şarbaylığı ile temaslara sı aibracatı, .... >5 Yağ meyvelerimizi Romanya yolile FE Orta Avrupaya sevketmek işini tetkik ! çin şehrimiz na iş dünkü Romanya vapurile memleketle- | rine dönmüşlerdir. Murahhaslar. ko- | misyon toplantılarında görüşülen me seleler hakkında Romanya hükümetile temas edecekler ve alınacak kararlara göre tekrar Türk delegeleril relere girişeceklerdir.Eğer i olursa, Türk yaş meyve ve sebzeleri- nin Romanya yolile orta Avrupaya nakline başlanacak ve bunun için de her Türk vapurlarından istifade edile cek ve hem de Romanya vapurlarının tarifesinde tenzilât yapılması temin olunacaktır. Mesele bu şekilde halle dilirse şimdiye kadar nakliye ücret- lerinin fazlalığından Avrupa piyasala- rına sevkedilemiyen Türk yaş meyve ve sebzeleri bundan sonra zaten çok rağbet gördüğü için Avrupa piyasa- larına bol bol gönderilebilecek ve bu suretle de yaş meyve ve sebzelerimi- ze yeni bir mahreç (bulunmuş ola- caktır. Kadın kavgası Taksimde Çeşme sokağında oturan Madam Mari ile Madam Hayganoş kavga etmişler, Mari, Hayganoşa bir tekme vurarak beyılmasına sebebiyet vermiştir. Hayganoş polise müracaat ederek Üç aylık çocuğunun Madam Mari tarafından düşürüldüğünü iddia etmiştir. Polis, düşük çocuğu morga göndermiş, Madam Hayganoşu da Haseki Nisa hastanesine kaldırmıştır. Madam Mari de yakalanmıştı. saklara baksa, çıplak ve muazzam bir su çölünden başka bir şey göre - miyordu, Ne bir duman, ne bir yek | ker, ufuklar bom boş. Bol şaraplı enfes bir akşam yeme- ğinden sonra, fümuar'da toplandık, Maryse ve Lauffen yanyana otur- muşlar, resimli haftalık Die Woshe mecmuasının sayfalarını karıştırı - yorlar. Pariste Marguise'nin B...salon İarında verilen ziyafete ait resimle» re alâka gösteriyorlar. Ben de uzak- tan kendilerini seyrediyorum. Maryse birdenbire haykırdı: — Bakın, bakın, dedi. ne güzel gerdanlık! Hem de ne yakışmış! Birdenbire kalktan, Die Wache' nin ya Femina'dan, ya İllustration'- dan çaldığı bir resim.. Parisin en tanmmış, kibar ailelerinden iki hem şirenin boynundaki gerdanlıklar. Maryse dedi ki: — Gürel değil mi şu gerdanlık - | lar? Tertemiz boynu, denecek ka dar güzel omuzları pembe tül elbi » başlıyacaktır. PA : düdüğü bozulduğu ön A4HİaNİ düdüğü tamir-ede'mütcah - bir dava açmiştz. Bu da vaya yakmda bakılacaktır. Bir ehli vukuf düdüğü yerinde tetkik ederek | mahkemeye bir rapor verecektir. * Şarbaylığın, belediyeler banka | sından yapacağı 750 bin liralık istik raz işinin kanuni muamelesi ilerle - miştir. Bu para taksitler halinde bankadan almacaktır. Esasen (100) bin lira avans alınmıştı. © Şehrimizde okuma çağına gel - miş çotukların sayısı tesbit edilmek tedir. Şimdiye kadar bu çağda olup fakruzaruret yüzünden okuyamı - yan çocuklar yedi bin olarak tesbit edilmiştir. Bu çocuklerm okutulma sr için bazı tedbirler düşünülmek - tedir, © İstanbul ilk okul'öğretmenleri- nin, eski yıllara ait mesken bedelle rinin, kendilerine - veriknesi için, bususi idare bütçesinde bir imkân bulunamamaktadır. Öğretmenler ba- zı teşebbüsler yapacaklardır. * Karsta ve Bursada yapılan toz süt hülâsaları sarfiyatı son zaman - da artmıştır. Tor sütler çikolâta ve diğer bazı sütlü maddelerin yapı- lışmda kullanılmaktadır. Geçen hafta süthane sahiplerile fabrikatörlerden bazıları resmi dai- telere baş vurmuşlar, hastahane ve diğer sıhhi müesseselere ucuz toz süt vermek istemişlerdir. © Habeşistanın yeni Türkiye el - çisi bugün Ankaradan şehrimize ge- lecektir. Elçinin yaz tatilini şehri - mizde geçireceği ve bu müddet zar- fında Habeşistana da gideceği söy - lenmektedi hi sesinden taşıyordu. Ya o başındaki bol sarışın saçlar. Bir resimlere baktım, bir Maryse* baktım: — Amma da lüks değil mi? de - dim. Framond'da çok keskin * — Şu zamanda amma da mânasız! dedi. Koltuğuna gömülmüştü. Purosunu püfür püfür içiyordu. — Evet ne mânasızlık! dedi. Danscdiniz bakalım, Fransızlar, siz dans ede durunuz, Nasıl bir felâke - tin başlangıcında olduğumuzdan hiç birinizin haberiniz yok. Dans edin, dans edin, kankran olmuş, çürümüş insanlar, Bu söze kızdım ama, belli etme - dim: — Evet, dedim, Paris, son zaman- i oldu. O meşhur Mon - i, Mülenruju, barları, Ro - yal'i ne bileyim, daba bir çok şeyle- 5-8-935 BUDA BENDEN ÜÇÜNCÜ MEVKİ. Tramvayda, Kâdıköy, Bo ğaziçi vapurlarında ayakta yol- culuk yine hesaba gelir diyelim. Çünkü olsa olsa, yarım saat, bir saat ayak üstü dikileceksiniz. Fakat şehirleri biribirlerine bağlıyan trenlerde ayak üstü yolculuk, uyumadan değil, otur- madan yolculuk yapıldığını, ya- pılabileceğini işitirseniz şaşarsı- nız gibi geliyor bana. Düşünün; Ankaradan trene biniyorsunuz ve hiç oturmadan, vagonun koridorunda dikilerek, ancak sırtınızı dâ- yıyacâk bir köşe bularak, Eski- şehre, nattâ İstanbula kadar ayak üstü yolculuk yapıyorsu « NUZ.. Bu çeşit “işkence yolculuğü- nu” geçen gün Ankaradan gelen bir bildik anlattı. Sordum: — Biletin kaçıncı mevkidi? Dedi: — Üçüncü mevki., Sordum: — Katarda kaç üçüncü mev- ki vagon vardı? Dedi: — Bir tane, biricik tane üçün» cü mevki vagon vardı. İkihciler de doluydu. Eskişehirden iki vagon daha bağladılar, İkisi de ikinci.. ve biz üçüncü mevki tek vagondakiler bir dakika olsun oturamadan İstanbula ulaştık... Artık bir şey sormadım bizim bildiğe. O yol yorgunluğunu çi- karmağa gitti. Ben, içinde ayak yolculuğunu yapan, tek üçüncü mevkili katarı düşündüm. Dü- şündüm ve bundan bir netice çıs karmağı yine “mercii aldi” ne bıraktım, Orhan SELİM Mecburi hizmet- lerini yapmayan öğretmenler gür Bakanlığı valilere mühim, tep müahlimlöri, meslekten aytılarak, diğer. bkânlikldras vazife almaktadırlar; Bu şekilde moallimlik: ten ayrılanların mühüm bir kısmının buri hizmetlerini henüz bitirme * miş oldukları anlaşılmıştır. Halbuki Muallim mektebi mezünu ilk mektep muallimlerinin, mektepte okudukları her seneye mukabil, bir veya bir bu- çuk yıl muallimlik yapmaları lâzem- dır, Mecburi olan bu hizmeti görme” den başka bir resmi veya hususi vasi feye geçmek kanunen imkânsızdır. Bu şekilde muallimlikten ayrılan basi kimselerin mahalli, hususi idareler - den, mali hiç bir ilişikleri olmadığına dâir, bir de mazbata aldıkları anlaşıl mıştır. Kültür Bakanlığı gönderdiği tamimde, böyle iş için müracaat eden muallimlerin, bir kere Bakanlıktan vâ #iyetlerinin tahkik edilmesi bildiril > | mektedir. Tütünlerımizi ıslah Inhisarlar idaresi memurları, tütün lerimizin arstulusal pazarlarda değer ve sürümünü arttırmak için iyi tütün yetiştirmek yolunda tütün ekicilerin& öğütler vermektedir. Idare tütünün evsafını yükseltmek ve iş randıraagıni arttırmak 'için işletme tarzmı da de * Biştirmiştir. Hallkın içim zevkini ve kâ biliyetini de gözönünde bulundurâ9 Inhisarlar idaresi harmanları ve am” balâjları da sslah etmiştir. Bu sureti€ hem evsal ve hem de zevk cihetinden yüksekleştirilen Türk tütünlerinin ar” sıvlusal pazarlarda dahi sürümünü ri. Yalnız bir şey var, ben dikkat &€, tim, bütün buralara gelenlerin he ” men yüzde yüzü ecnehilerdir. Dab4 ; doğrusu hepsi de Alisanlardır. Ha gi masaya adım atsanız, karşınız” Alman çıkar. Nedir bu Alman istili Ni 4? N Ben buhu söyleyince Möewe bi” denbire yerinden fırladı: si — Bu kadarı yetişir, dedi, buradf yapılan asıl manasızlık * Framon' dan >geliyor. De“Söllers'den de fa” Is hissine kapılmamasnı rica ed” sim, Bizim her'iki memleketimiri” de şerefi vardır. itibarı vardır. B* deler de büyük İmparatorumuU”. korkunç bir muharebenin önüne &©“ çeceğine küvvetli umudum vardi Şâşırdım. Ne olmuştu bu Möew“ ye? Bu değişiklik, hayret edileet” bir şeydi. Fakat içimden de but yeni bir manevra olduğunu tah ediyordum. TArkası var)