31 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

31 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FEHİM EFENDİNİN KAHKAHALARI Bizde komedi sanati, bir kol orta oyunundan tulüat sahnesi ne kadar basit bir tekâmül geçi- rirken, başka bir kol da greko - lâtin kültürile yontulmuş Avru- pa esprisinin Türk sahnesinde anlaşılmasına ve yerleşmesine doğru gitmiştir, Bu kolun başın- da muharrir olarak Vefik paşa, | sanatkâr olarak da Fehim Efen- di vardı. Bize medeni bir kahka- hanın gıdıklanan bir tefekkür - den doğduğunu telkin etmeğe çalıştılar. Bunun için Fehim Efendinin Türk sahnesini elli sene doldu - ran kahkahâsında, tuhaflığını, umulmıyan hâdiselerle aklın ka ba tezadından alan bir tulüatçı komiği değil, facianın zehirini ince bir kültür ve zekâ ile rende- lenmiş istihzanın tadına çeviren bir tefekkür neşesi vardı; bunun için Fehim Efendi hiç bayağı ol mamış ve kuru kalabalık tarafın dan anlaşılmamıştır; bunun için onun beş sene evvel ağustosun ikinci günü öğleden sonra üç bu çukta öldüğünü hatırlıyanları - mız değil, ondan evvel yetmiş bu kadar sene yaşadığını, Moli - er'den Labiche'e kadar Fransız komedisini ve zerafetini Türk sahnesinde yaşattığını bilenleri miz çok azdır, Gazete ve kitap serlevhalarında, o “büyük Fe» him,, dir; fakat niçin büyük ol - duğunu herkes ve kim olduğunu da çok adam bilmez. Çünkü Fe - him Efendi, zekâyı güldürmek istiyen kahkahalarile orta oyu - nundan gelen tulüat komiğinin, aptallığı güldürmeğe çalışan te- neke patırtılarını susturmak için elli sene uğraştı ve muvaffak ola madr. Bugün resmi Türk sahne- sine bile hâkim olan yine o tulü- at komiğidir ve Fehim Efendi - nin bir fikir ve zekâ gıdıklanışı olan kahkahalarının akisleri na- | dir bir kaç kulakta kalmıştır. . Yâmil SAFA san ŞA Esnaf Bankası Ankaradan bildirildiğine göre tas- fiye edilen Esnaf Bankası işinden dolayı Danıştay (Devlet şürası) mülkiye dairesi tarafından İstanbul il ve şarbayr Muhiddin Üstündağ | hakkında verilen muhakeme lüzumu kararına karşı Muhiddin Üstündağ itiraz etmiş ve itirazmamesini Danış- | tay Genel Heyetine göndermiştir. Genel Heyet itiraznameyi tetkik &- derek bir karar verecektir. Esmaf Bankası genel heyeti, dün saat 14 te tekrar fevkalâde olarak top ianmıştır. Bu toplantıda, istifa ede- ceklerini bildiren tasfiye komisyo- nu üyeleri de bulunmuşlardır. Ekse- riyet arandığı için, genel heyet top- lantısının bir başka güne bırakılması icap etmiştir. Bu toplantı Ağustosun 27 sinde yapılacaktır. | — Uman, yükleme, boşaltma tarifesi , Yüleleme ve boşaltma tarifesi üze» rinde Liman genel direktörlüğünce esaslı incelemelere girişilmiştir. İki ay evvel hazırlanan bu tarifede ye- niden değişmeler yapılacağı anlaşıl- maktadır. Duyduğumuza göre, bir » gok maddelerin liman ücretleri bu- günküne nazaran yarı yarıya ucuz- Tatılacaktır. Dün liman direktörlü « günde bu iş İçin bir toplantı yapıl. mış ve bir proje hazırlanmasına baş- Janmıştır. No, 18 Abanoz Bilezik RENE CHAMBE Güzel bir haziran gecesiydi. Çapraşık ve bilmediğimiz sokak- Yardan hangisi önümüze rasgeliyor- sa, sapıyorduk. Lawffen kolumu ko- lundan çıkardı ve boynuma doladı. İçki beyninde için için işliyordu. Hiddeti geçmişti Hattâ yumuşamağa başlamıştı: — Ueeb Freund, dedi, Lieb Soli- ere, ç Ve bir huçkarıke geçirdi: — Siz, dedi,'siz ne büyük kalpli 'Kafamızın üstünde, dar sokaklar. dan yürürken gördüğümüz yıldızlar Zehirli gazlerden Korunmak İçin Halkı zehirli gazlardan korumak için şehrimizdeki mahzen ve sarnıç- larda yapılmakta olan tetkikat de - yam ediyor. Bu hususta henüz Be- yoğlu tarafında tetkikata başlanms- mıştır. Mütehassıslar İstanbul civa- sığınak olmağa elverişli olup olma- deklarını önemle gözden geçirmekte- dirler, Diğer taraftan bu iş etrafında İ- kinci ve önemli bir incelemeye daha başlanmıştır. Bu inceleme ani gaz hü cumlarında şehir halkının ması) ha- berdar edileceği etrafında yapılmak- ta ve bu işin Avrupada ne şekilde tesbit edildiği tetkik edilmektedir. Bu tetkik sonunda biribirinden ayrı iki işaret kabul edilecektir. Bunun biri tehlike işaretidir. Ani kücum- larda şehrin muhtelif yerlerinden ve- rilecek olan bu işareti duyanlar he- men sığrnaklara girecektir. İkinci i- Şeret kuvvetli bir düdük sesi veya halkın işitebileceği başka bir vasıta ile olacaktır. Bu işaret tehlikenin kalmadığını bildirecektir. Halk bu son işareti duyuncaya kadar evvelce girdiği sığınaklardan çıkmıyacaklar» dır. Bu husus etrafında yapılan tet- kikata önemle devam edilmektedir. Diğer taraftan hava tehlikesinde zehirli gazlardan korunma tedbirleri etrafında merkezdeki işleri yakından gütmek üzere ilçebaylıklardan iki « şer kişi merkezle daimi surette te- masta bulunacaktır. İlçebaylıklardan ikişer mümessil istenmiştir. Bunlar halk ile de yakından temas ederek gazdan korunma işini anlatacaklar. dır. Korunma konferansları verile - cek, ayrıca bir broşür çıkarılarak balka dağrtılacakur. —— Güzel San'atlar şubesinde 100kişiden fazlasının toplan- masına müsaade verilmedi Halkevi Güzel San'atlar şubesinin bulunduğu Alay köşkünün tamirine lüzum görüldüğü söylenmişti. Öğ- rendiğimize göre salonun dans ve di gibi kalabalık toplantılara müsait olup Oolmadığı hakkın» da Halkevi tarafından oŞarbay - hktan muayenesi İstenmiştir. Bu muayene fen heyeti tarsfından ya « “pılmış, yüz kişiyi geşmiyecek top - Jantılara elverişli olduğu, bundan fazla dansir müsamereler yaptırılma- ması bildirilmiştir. Bununla beraber İstanbul Halkevi temsil kolu, bu se- ne Haikevi merkezi yanında yaptırı- Iscak yeni binada çalışmağa başla « yacaktır. Temsil şubesi imtihanlarına da 15 İkinciteşrinde başlanacaktır. Bu şu- bede üç yıldanberi ders veriliyordu. Bu yıl 1 kız ve 6 erkek imtihana gi- rerek çıkacaktır. Temsil şubesinde 40 kişi vardır. —— İlk okul kadroları hazırlanıyor Kültür direktörtüğünde bir komis- yon toplanarak ilk okul öğretmenle- rinin kadrosunu hazırlamaktadır.Ko- misyon, , bulundukları o mektepten başka mektebe nakillerini istiyen öğ- retmenlerin durumlarını da İncele- mektedir. Nakil istiyen muallim 300 kadardır. Kadro ayım birine kadar hazırlanıp bakanlığa gönderilecek - tir, — Buğday suiistimali İlbaylık idare heyeti, buğday alım ve satım işinden dolayı İstanbul Zi- raat Bankası eski direktörü Ahsen i- le diğer ilgili memurlar hakkında muhakeme lüzumu kararı vermişti. Ahsen ile diğerleri bu karara itiraz etmişler ve kâğıtları Danıştaya yol lanmıştır. büsbütün açıyordu, Güzel bir hazi- Tan gecesini gözünüze getirin. Eski limana doğru | iniyorduk. Lauffen kolunu kolumdan çekti ve boynuma sarıldı. Adamakıllı sarhoş olmuştu. Hiddeti büsbütün geçmiş- ti. Öyle yumuşak, öyle yumuşak ol- muştu ki. — Lieb Preund diyordu, Lieb So- Jiers.. Bir hıçkırık geçirdi: — Siz. dedi, siz büyük bir insan- sınır. Hiç, hiçbir zaman. ben. ben bu kadar içmedim. Onların on fenik bile etmiyen şaraplarını içiyoruz. İnsanı içmeden sarhoş eden bir yat, on fenig değmez şaraplar. Ben bütlin bunları Frerşonda söyliyeceğim. Kı- zar mı, kızmaz mı bilmem, fakat söy- liyeceğim, ya Freulein Verner.. Ben. Ben.. ben, artık ondan bıktım. Geng hepimizin içine ayrı bir zevk ve di- şönce veriyordu. Uzaktan uzağa pencerelerden çelen şıklar içimizi Geng, Geng ben sizin gibi korkak değilim, ben Fransız değilim. Plâto- nik aşkı hiç anlamıyorum, rındaki mabzenleri gezerek bunların | Ne FERDİN HAKKINI Bazı işler var ki; bir yüzden dü- sünülmüş, madalyenin arka tarafı hiç hatıra getirilmemiş... Meselâ: Gümrüğe bir mal getirmişsiniz. Muayene memuru bu malın falan maddeye, siz de filân maddeye uy gun olduğunu söylüyorsunuz... Eğer bu muayene memuru ka - nun hilâfına sizin lehinize bir ma- amele yapsa da sonradan meyda- i ekmeğini kaybetme bile | var. Çünkü devlet ve hazine aley- | hine bir iş yapmıştır. Lâkin ferdin aleyhine bir karar İ varirdeonunişiüç dört ap geri kalır, yahut büsbütün bozulursa, bir içtihat farkı diyip geçmek hak- sızlık olmaz mı?. Ba ferdin o X N. Doktorların & Kazanç vergileri Doktorların kazanç vergisi nispet- lerine esas olmak üzere Etibba oda- sınca yapılmakta olan tasnif işlerine devam olunmaktadır. Etibba odası İdare heyeti, dün top Yanmış ve doktorların sınıflara taksi- mi işile geç vakte kadar meşgul ol- muştur, Smıfları belli olan ve odaca tayin edilen doktorların fisteleri mıntaka tahakkuk müdürlüklerine gönderi) - mektedir. On beş gün içinde bütün İstanbul doktorlarının sınıflara ay- rılması işi bitirilecektir. — Sergideki ayrandan mı zehirlenmiş ? Tahtakalede hamallar kâtibi Mus- tafa iki gün evvel zehirlenme alâme- ti göstermiş ve polis raporuna naza- yan Galatasaray sergi ran ile zehirlendi Raporu veren Galatasaray merkezi olduğu halde ayni merkeze, tâbi ve onun emrinde çalışan sergi polisinin -bu meseleden haberi yoktur” Dün sergi komiserliğinde yaptığı- muz bütün tetkikler bu işin nasl ol- duğu hakkında hiç kimsenin bir ma- lümat sahibi olmadığı üzerinde top- Tammiştar, Mustafa, Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmış ve tedavi altma alımmış- tır. Mustafanın böyle bir yanlış zan- na kapılmış olması da muhtemel gö- rülmektedir. — Altı aylık ondülâsyonlar Altı aylık ondülâsyon üzerinde tetkikler yapan ve bir rapor hazırla makta bulunan sıhhat memurları he- nüz tetkiklerini | bitirmemişlerdir. Rapor hazırlanınca Sıhhat direktör. lüğüne sunulacak ve ondülâsyon işi esaslı şekilde hailedilmiş olacaktır. —— Buğday fiyatı Tecim meyve ve zahire borsasında dün yumuşak buğdaylar 6-6, ruştan,sert buğdaylar da 4,12,5-5,38 kuruştan muamele görmüştür. Bor- sada 403 ton mal satılmış, şehrimize 427 ton buğday gelmiştir. Mozayikler meselesi Arasta sokağındaki hafriyat hak- kında profesör Vittemore'un sözleri- ni dün yazmıştık. Vittemore gönder- diği bir mektupta, bu hafriyatın to- poğrafik öneminden bahsederek Ro- ma ve Bizans sarayların meydana çıkarılmasını önemli saydığını bil- dirmektedir. |, Bunu söyledikten sonra şöyle bir geriledi. Karanlık sokakta karşıda bir kadın gölgesi değil bir kadın be- yazlığı peyda olmuştu. Lauffen he- men kadınlardan birini kolundan yakabyarak şahit makamında çekti: — Güzel kız... güzel kız. plâto- nik aşk ne demek?.. Böyle şey olur mu? dedi. Benim de arkama bir yumruk vur- du. — Lieb Soliers.. Şöyle gitsek, bir taraflara gitsek, eğlensek, eğlensek.. Ah, canım öyle eğlenmek istiyor ki: Yolumuzda giderken, sağ taraf tan bir mandolin sesi geldi. Lauffen mandolin sesini duyunca hemen ken- dini o tarafa attı, sallanıyordu. Fa- kat kendisini hemen O tarafa attı, Ben de hiç mâni olmadım. Zaten a- damakıllı içmesini ve sarhoş olması” nı bekliyordum. Lauffen bir kabareye doğru yürü- yordu. Bir mandolin sesi duymuştu, na çıksa, sonunda bir sürü sorgu | | e — eee m — - o. A NN Dersiniz ? — KiM ARAR ? teki kaybını kimden soracağız? Bizce hazinenin ve devletin hak | ları ile ferdin hakları ayni değer- | de telâkki edilmek gerektir. Çün- hü hazinenin nef'i ferdin zararın- da aranamaz. Devlet gelirinin ilk pınarı ferdin kesesi olduğuna onun Zarar görmemesi için içimiz titremelidir. | Bu düşünceyi, gerçi devlet ma - | kinesinin en ufak dişlisi olan kü - çük memarlarda bulamayız. F: kat hiç değilse birinci ve ikinci se nıf memurlar mesuliyet vâhimele- rinden yakalarını kurtarıp hazine lehine bir haksızlığa, haksızlık de mesini ve fert lehine bir hakkı tes lim etmesini şiar edinmelidirler. Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz? | Şapka giymeyi Suiistimal edenler Şapka Türkün medeni başlığıdır. Türk devrimi güden her Türk şap- kayı düzgün ve temiz giymektedir. Fakat birtakım yobazlar, tektük te olsa, görülüyor ki, şapka kanununa âykırı olarak beyinsiz kafalarına şe- kilsiz ve biçimsiz şeyler geçiriyorlar. Bunlara, hattâ bere bile denemez. Bu gibiler arasında sarıklarını çıka- rarak başlarına bere taklidi başlıklar geçirenler de görülmüştür. Bu gibi- lere gerekli ihtarlar yapılmıştır. Böyle yapanlar çevrilmekte ve hak larında kanun yoliyle takipler yapıl - maktadır. — Kadıköy Su şirketi de alınacak Kadıköy su sosyetesinin de beledi- ye tarafından satın alınması için tet- kiklere başlanmıştır. Sosyetenin ınu- kavelesi gözden geçirilmekte, satın alınma şartları tespit edilmektedir. Sosyetenin Bayındırlık Bakanlığı. hasmı geçmesinin, belediye tarafın- dan mı İdaresinin daha muvafık ola- cağı da bu inötlümeler arasındadır. Mahara, şehir sularının belediye ta- rafından bir elden idaresinin daha münasip olacağı söylenmektedir. — Suadiyeye ikinci bir Tramvay hattı Kadıköyden © Kurbağalıdere ve Gazaneye tramvay yapılması bir mazbata ile ora halkı tarafından ii tenilmiş, sosyete de bu isteği yerine getirmeğe kârar vermişti. Bu sebep- İe sosyete bir an evvel hat döşemek emelile Avrupaya malzeme sipariş etmiştir. On beş güne kadar icap et- tiği kadar malzeme geleceği haber verilmektedir. Bu malzeme teslim alındıktan sonra derhal işe başlana- caktır. Diğer taraftan Suadiye ve Bostan- cı tramvay hattı evvelce tek olarak yapılmıştı. Buradaki caddenin icap iği kadar geniş olduğu anlaşılmış ve tramvayların bu civarda daha sik işletilerek halkın ihtiyacını karşıla mak üzere eldeki mevcut malzeme İ- le buraya bir hat daha yapılmağa başlanmıştır. — Paşabahçe yangını Paşabahçe Müskirat fabrikasında gişe gece çıkan yangın üzerinde nhisarlar idaresi ve polis tetkikatı- na devam etmektedirler. Yapılan tah- kikatta henüz yangında ihmali görü- Jen suçlular tayin edilememiştir. Fab rikanın depo bekçileri, yangın sebe- bini bilmediklerini iddia etmektedir. Tetkikat derinleştirilmektedir Küçük bir barm pencerelerinden ve kapısından çıkan mandolin havası. Bir türlü kendisini tutamıyordu. Mutlaka oraya gitmek istiyordu. Kapıda İki kadın duruyordu. Biz de © tarafa doğru yürüdük. Barın kerih kokusu bizi karşıladı. Layffen sallana sallana, ben de ar- kasından içeriye girdik. Müşteriler kendi aralarında kahkahalarla konu- şuyorlar, kâğıt oynuyorlar, kimseye aldırış etmiyorlardı Lauifen dümeni kopmuş bir gemi gibi, bara yaslandı, di döğren barda bir kanapeye yânlandı, hem de adamakılir yaslandı. Bu bar, bar değil de, sanki berber dükkânıymış gibi, her tarafı çerçeve- siz aynalarla çevrilmiş bir yerdi. Du- varlarda kaba harflerle yazılmış, sö- züm ona, vecizeler de vardı. Sonra da ayrıca çeşit çeşit isimler: Nina, Pictro, Carlotta ve saire. Hepsi KUÇUK HABERLER * Ağustos genel aylığı yarın veri- lecektir. Ücretli memurlar tenemuz aylıklarını yarın alacaklardır. # Dün şehrimize General Fonch - tayben vapuru ile 370 seyyah gelmiş- ir. Gezginler dün akşama kadar şeh mizi gezmişler ve gece yarısı Ak- denize doğru İimanımızdan ayrılmış- lardır. # Sekizinci ihtisas (o mahkemesi müddei umumiliği takas evrakı üze- tindeki tetkiklerini bitirmiştir. Ey- rak, bugün sorgu hâkimliğine veri - lecektir. # Tecim ve Endüstri odası mecli- si, bugün toplanarak birikmiş işleri görüşecektir. # Dün sabah yedi buçukta Şehzade camii m ni EEE kız uğu bulunmuştur. i ye lnlür yurduna gönderlimiş ve bri kanlarm araştırılmasına başlanmış - tar, # Evkaf genel direktörü dün de tetkiklerine devam etmiştir. Genel direktör, yeniden kurulacak olan Ey. kaf bankası işile onun sermayesi ü- zerinde incelemeler Yi dar, # Sıhhat Bakanlığı tarafından teb- liği beklenen süt talimatnamesi he- müz Sıhhat direktörlüğüne tebliğ o- Junmamıştır. * Üniversite profesörlerinden Hanstray Trubuh tatili geçirmek ü- zere memleketine gitmiştir. Profesör gelecek ay Pariste toplanacak olan arstulusal felsefe kongresine iştirak edecektir * Bazı bostanlarda ve birçok arsa- larda üstü açık kuyular bulunduğu görülmüş, belediye bunların kapatıl- masını şubelere emretmiştir. # Gümrük ve İnhisarlar müsteşarı Adil dün İnhisarlar Direktörlüğün- de ve Gümrüklerde meşgul olmuş- tur. Müsteşar, perşembeye Ankaraya dönecektir. müsteşarı Adil de gezmiştir. Dün Roma ve General Setoybcu vapurile şehrimize gelen seyyahlar da sergiyi gezmişler ve beğenmiş - letdir, Gezginler bilhassa “Türk en-- düstrisinin kısa terakkisi karşısında hayret etmekten Kendilesişi. alama-” mışlardır. Evlerden para alanlar Nümerotaj işlerinde çalışan amele- den bazısının evlerden para aldığı görülerek işlerinden çıkarıldığını yazmıştık. Bu hallerin tekerrir et- memesi için belediye yube memurla- rı vasıtasile halka hir bildirmede bu- lunmuştur, Buna göre belediye nü - merotaj işleri bitirildikten sonra ge- nel bir hesap yapacak ve parayı bun- dan sonra alacaktır . ananem Talebeye yurt yapılıyor Edebiyat ve Fen fakültelerinin iş- p etmekte olduğu (Zeynep Hanım) onağının arkasındaki büyük bahçe- li binayı malül gaziler cemiyeti iş - gal etmektedir. Duyulduğuna göre Ulusal Mallar Direktörlüğünden (Emlâki milliye) Üniversiteye yapı” lan bir bildirmede bu bina Üniver- ye terkedilmiştir. Bina tamir e- dilerek fakültelere devam eden fakir talebeye yurt yapılacaktır. ——— Bir Polonyalı gazeteci Polonyanm en büylik gazetelerin « den Slov - Polskie muharrirlerinden Henrik Botouvsii zevcesile birlikte dün şehrimize gelmiştir. Dün müze ve camileri gezen Polonyalı gazete- ci burada kaldığı üç dört gün zarfm- da yeni Türkiye hakkında etütlerde bulunacak ve memleketine döndüğü vakit te memleketimiz hakkında ya- Zılâr yazacaktır. aşağı tabakanın sevda randevularını batırlatan birtakım isimler. Dükkânda altı, yedi masa vardı, Kirli mi, kirli masalar. Dipte bir masada beş adam kâğıt oynuyorlar» dı. Biz de beri taraftaki boş masalar. dan birine oturduk. İki muzıkacı olduğunu da unutmı- yalım. Biri mandolin biri gitar.. Man- dolin çalan ayni zamanda Şarkı da söylüyordu. Dipte oyun oynıyanların deniz bamalları oldukları suratlarından belliydi, iri, nasırlı elleri ile kartları bir çevirişleri vardı ki. Kapıda bekliyen iki kadın, birim sarhoş içeriye girdiğimizi görünce, hemen arkamızdan onlar da bara daldılar ve nazenince edalar takma- rak karşımıza oturdular, Derken yan- larında bir üçüncüsü daha peyda ol. du, | zere bir muhari BUDA BENDEN İİ RENKLERİN YAŞLARI VE AHLAKLARI Bir bildik dedi ki: — Ben renklerle içli dışlıyım. Renkler, gözlerimin duyduğu şarkılardır. Bu belki en aykırı renkleri yan yana getiren İstan- bul gibi bir şehrin şehirdaşı olu- şumdan geliyor. Ben İstanbulu ne denizi, ne ağaçları, ne gökü için severim. İstanbulda beni hayran eden şey denizinin, ağaçlarının, gökünün renkleridir. Benk renklerle o kadar haşır neşirim ki, benim için hepsinin ayrı bir ahlâkı, ayrı bir yaşı var- dır, Pembe renk iki yüzlüdür. Yeşil, ağırbaşlıdır. Kırmızt he - yecanlı ve çoşkundur. Ak, soğuk kanlı; sarı korkaktır. Yaşlarına gelince, mavi, ço « cuktur, ancak beş altı yaşında. Kırmızı delikanlıdır. Yeşil otuz, kırk arasında, olgunluk çağında dır, Sarı elliliktir. Kara, yetmiş yaşmda, Bildik, belki de şaka ediyor- du, Fakat insanların bazt renkle ri bazı işlerin ve görüşlerin göz- le görülür birer gösterişi ola « râk kullanmalarına bakılıfsa, bu şakanm içinde gerçek olan bir paym bulunduğunu inkâr €- demeyiz, Orhan SELİM Fedakâr itfaiye Neferleri nasıl Yaralandıklarını Anlatıyorlar ? Evvelki gün Şehremininde Saray caddesinde 11 odalı büyük bir evde çıkan yangını söndürme işinde Fatih itfaiye grupundan Ahmet ve Meh- met adlarında iki fedakâr itfaiyeci- nin ateş arasında kalınca kendilerini 15 - 20 metre yüksekliğinde çatıdan aşağı attıklarını yazmıştık. Ağır yaralı bir halde hastaneye kaldırılan itfaiyecilerle görüşmek ü- mizi Gureba hastar nesine gönderdik. Ahmet başmdan çenleri şöyle anlatıyor; *— Osdan,ye Mehimetle ben grup kumandanından aldığımız emir üze- rine su vermek maksadile evin çatır sına çıştık. Alev, henüz alt katta idi. Yukarıya geçmemişti. Ben ayağımla bastığım yerin yanmış olup olmadı ğını öğrenmek İstedim. Ayağımı kuvvetliçe vurdum. Bastığım yer gü” rüktü ve alttan yanıyordu. Biraz son» ra bulunduğum yer çökecek ve arka» İ daşlarla beraber ateşin içine yuvarlar nacaktım. Düşündüm, burada etrafı “mı saran ateş içinde ölmektense, 4- şağı atlamak daha kolay olacaktı. Bu düşünce ile elimdeki hortumu bırak- tem ve kendimi dumanlar, alevler a- rasından aşağıya, bahçeye attım. Ar- kadaşım Mehmet te arkamdan atladı. Osman çatının arasından ateşin içi- ne yuvarlanırken kendisini zor top lamış ve kurtarmıştı... Kendilerini aşağıya atanlardan Ah medin sol bacağı kırılmış ve sağ ba- cağının mafsalı da çatlamıştır. Meh- medin ise kaburga kemikleri kırıl * #nıştır, Yaralıların sıhhi durumları hak - kında kendilerine bakan doktor Su- at ta izahat ve: “e İkisinin durumları iyi * dir, demiştir. Ahmedin sol bacağı kırılmış ve sağ ayağının da alt maf- salı biraz ezilmiştir. Gerek sol | ve gerek sağ bacakları alçıda tesbit edil miştir, Mehmette çarpma neticesi muhte i£ bereler vardır. Kaburga kemikle - rinde de barı zedelenmeler görülmüş ür. Her iki yaralmın da bakımları bir ay kadar sürer. Hastaların vücutlar rında yanık ve sajre yoktur. | | Paha geride sıra «ra şişelerle yüklü kontuarın arkasında şişmanca bir kadın duruyordu. Biz girince, duvardaki bir zile ba$” t ve derhal beyaz önlüklü bir kadın gârson masamıza koşup geldi. Hem de ne güzel kadındı. Üstüne bayağı bir koku sürmüş, bayağı m3 hallenin güzel bir kadını. Heme kadehleri — yetiştirdi. Etrafımızda pervane gibi dönmeğe başladı. N€ istersen, daha biz söylemeden © 4” yor ve getiriyordu. Karşımızda d8 üç adet duhteri pakize dizilmiş, ot” ruyorlardı. Hepsi de gözlerini biz€ dikmiş, gülüyorlar ve kendilerini m3* samıza çağırmağa bir yol arıyorlar” dı. Yüzlerindeki boyaların çeşidini sırtlarındaki elbiselerin zevkine diye” cek yoktu, Öyle bir bara düşmüştüğ ki, sormayın, gitsin. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: