—— — a MEMLEKETTE TAN Bir Adam Papas Mektebin- de Öldürülüp Gömülmüş! İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Hanri Koç adında bir Bulgar, zabıtaya müracaatla bir ihbarda bulunmuştur. Hanri Koc, uzun zamandanberi hademe bulunduğu Karşıyaka Fransız Dam Dosyon mektebinde sekiz yıl önce tanımadığı bir adamı papasların mektepte öldürerek bahçeye gömdüklerini bildir. miştir, Hanri Koç'un bu iddiası üzerine tahkikata başlanmış, bahse- ,dilen yerin kazılmasma girişilmiştir. AYAŞ EŞ . .,... Uşak Gençler Birliği * Uşak, (Tan) — Uşak mıntakası lik maçları bitmiş, Ergene- konlular, İdman Cemiyetleri İttifakı merkezine müracaat ede- rek Bençler Birliği maçında gayri nizami oyuncu oynatıldığını iddia etmişlerdir. Merkez, bu müracaati onaylarsa Ergenekon Uşak şampiyonu olacaktır. Aksi halde, Gencler Birliği şampi. yonluğunu muhafaza edecektir, 150 Köy Halkı Üye Oldu Kırşehir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Kırşehrin bütün köy- Jüleri beş liradan aşağı olmamak üzere taahhüt ederek hava tehlikesine karşı yurdseverliklerini göstermişlerdir. köyün yardımı büyük bir yekün tutacaktır, Yeni Bir Ceza Evi M. Kemalpaşa, (Özel aytarımız bildryor) — M. Kemalpaşa ceza evinin çok eski ve yrkılabilecek bir halde alması tehlikeli görülmüştür. Uray fen memurları tarafından verilen raporla, | tamiri de kabil olmadığı anlaşıldığından, ötedenberi metruk | halde bulunan Hacıpoturlu camiinin ceza evi haline getirilme- si kararlaştırılmıştır. Bunun üzerine hazırlıklar yapılarak bütün cezalılar buraya taşmmışlardır, Hükümet konağı yanmdaki eski hapishane tamamen yıkıla- cak ve bu suretle burada bir meydan açılmış olacaktır. Adapazarında Randevu Evi! Adapazarı, (Özel aytarmmız bildiryor) — Sofanpazarında Macidin kahvesinde kumar oynandığı ve esrar içildiği yolunda ihbar yapılmıştır. Zabıta araştırmada hâdiseyi tesbit etmiş, suçlular yakalanarak adliyeye verilmişlerdir. Bundan başka bir * randevu evi kapatılmış, sahibi hakkında tahkikata başlanmıştır. Köylüler Arasında Bir Gün Tokad, (Tan) Tokad Halkevi köycüler kolu, Bizeri kamuy merkezine bir gezi yapmışlardır. Geziye diğer kurum mümes- silleri ve bando da iştirak etmiş, köylüler kondukları kamunun dışından karşıladılar. Koldan ayrılan gruplar köylerle birçok | konular üzerinde hasbihaller yaptılar. Bundan sonra temsil ko- Yu tarafmdan Hirtmetin oğlu piyesi oynandı. Köygüler kolu, se- vinç içinde Tokad'a dönmüştür. Köylüler köycülük kolu No. 70 YOSMA! Etem Izzet BENİCE i Dedi, çayını içmeğe devam et Canım.. babacığım Yosma Hüseyin'in kucağına oturmuş nazlanıyordu: 4 — Canım babacığım. Behim güzel babacığım.. Şeker babacığım.. Hüseyin sertti, asık suratlı idi; — Haydi lavra.. Yosma üst üste güvenç veri- yordu: — Benim için böyle söyleme- ge nasıl dilin varıyor babacı- gım.. Hergün' değilse bile iki günde bir, üç günde bir geliyo- rum, seni yokluyorum, para bi- rakıyorum.. Daha ne yapayım. Hüseyin'in içindeki korku yi- ne deprendi: — Altı aydır bir gece evde kalmadın. - Kendini bura. haydi. Hepsi pa- 150 parça Zeybek Mehmet Karısını vurdu Zeybek Mehmet #zmir, (Özel aytarmmız bildiriyör) Kıskançlık yüzünden burada bir ci- ayet olmuş, Değirmen Dağı mahal lesinde oturan Zeybek Mehmet ka- rismı üç yerinden bıçakla ağır su- rette yaralamıştır. Hadise geçimsiz- lik yüzünden olmuştur. o Vakadan sonra kaçan Mehmet, sabaha karşı karakola gelerek teslim olmuştur. Yaralı kadın bastanededir. Mehmet, dün adliyede sorguya çe- i verdiği ifadede: “— Karımı yabancı bir erkekle gördüm. Tahammül edemedim, Çe - kip vurdum.” demiştir. Mehmet tey. kif edilmiştir, —>e— Deni mülhaka- tında tetkikler Denizli, (Özel aytarımız bildiri - yor) — Yeni Parti Başkanı Denizli Saylavı Hamdi Berkman, beraberin- de bir heyet olduğu halde bütün mül- hakatr dolaşmağa başlamıştır. Heyet Acıpayam Karaman ve Hacr Kurt- lar köyündeki köylü ile yakından te- mas etmiş, Ol rini tesbit etmiştir. Konya sulama kanalı! Konya, (Özel aytarımız bildiri - yor) — Beyşehir çevresinden geçen ve göl için büyük bir kaynak olan Sarısuyun Beyşehire akıtılması ka” rarlaşmıştır. Proje hazırlanmağa lamıştır. Sarısu İle göl yükseltilecek, sulama kanal teken su verilebilecektir | aaa nan üyeleri ile bir arada İ dan uzaklaştırmağa alıştırıyor- sun, Ve bu korku ile sözüne ek - ledi; — Ama yine sen bilirsin. So- nu senin için çok kötü olur. Ka- fam kızınca neler yapacağımı bilirsin, Safiye, korkulu bir kaplanın kucağında oturur gibi diken üzerindeydi. Onu hep yumu- şatmağa, kızdırmamağa dikkat KÜÇÜK TELGRAF | HABERLERİ i * Adapazar Emniyet Direktörü İhsan şehrimize gelerek emniyet işleri ile meşgul ol. muş ve İzmite dötmüştür, * M. Kemalpaşa, (Tan) — Gercüş İlçebaylığına atanan | İlçebayımız Fahri Hız ve Ankara İkinci Şube Müamelât Memurluğuna nakledilen Jandarma Komutanımız Nuri Kara» Bözoğlu kentimizden ayrılmışlardır. TAN m istek ve dilekle- | Kütahyada Bayındırlık Çalışmaları " Memleketimizin parçalarına ait ihtiyaçları ve çalışmaları şehir sahi- feleri halinde halkın gözü önüne koymamızın İyi karşılandığı ve fay- da vermeğe başladığını görmekle kı- vanç duyuyoruz. Bu cümleden oj « mak Üzere evvelki günkü sayımızda Kütahya şehrimizin bayındırlık ha » yatı ve gelişimi etrafında yazdığımız yazılar münasebetile o arkadaşımız Kütahya Saylavı Naşit Uluğ'dan al- dığımız mektubu koyuyoruz: “Sayın gazetenizin dünkü sayısın- da “Kütahyaya Bir Bakış” başlıklı, devrimin hızına ayak uydurmağa çe- Jışan bayındırlık kımıldanışını anla- tan ve bunun için alın teri dökenle- ri okşıyan güzel yazılarınızı oku - dum. Bunda Kütahyanm modern şe- hircilik bilgisinden istifadeye teşeb- büsünü övmekle beraber, temelleri atılmak üzere olan hasta yurdu, okul, yol, tahal pazarı ve stadyum gibi şey- İerin sehir plânı yapılmadan başları- mamasını hatırlatıyorsunuz. Seçim daireme karşı gazetenizin gösterdiği ilgiye çok teşekkür ede- rim, bununla beraber başlanan işle- rin — plânın, her başarığm temeli ve esası olduğuna İnanan bir arkadaşı- nız sıfatile — yapılacak şehir plânı nın aykırı düşmiyecek yerlerde ve şekillerde vücut bulacağını size te- min etmek İsterim. İlbay Hazım Türegün tanınmış bir belediyecidir. Beyoğlu Belediye Direktörlüğünde ve Ankara Beledi- ye Başkan Muavinliğinde yıllarca galışmış ve ihtisas yapmış bir arka- daşrmızdır. Hasta yurdu ve okulun yerleri şehrin genel durum ve ihti- Yaçları göz önüne alınarak mütehaş- sısların etütleri sonuncunda saptan- miştir, Kütahya durağını Cumhuriyet alanma bağiryan yol, herhangi bir plânda başka türlü çizilemiyecek olan en kısa ve en düz yoldur. Bü- tün bunlara rağmen Kütahya, Güzel San'atler Akademisi Şehirellik Pro- fcsörli Celâl Esad'ı çağırmış ve onun yüksek san'at ve bilgisinden asığ - lanmağı düşünmüştür. Kamutayın bu yıl kabul ettiği bir kanun, şehirlerin plân, sa, kanali yon, stat ve saire gibi en lüzumlu işlerinin merkezde kurulacak bir bü- ro vasıtasile devlet tarafından en kısa bir zamanda mütehassıslara yap- tırtılmasını kararlaştırdı. Bir şehiz plânı; önce tam bir harita ister, şeh- re dair geniş bilgiler ve ciddi İsta- tistikler ister, bunların üzerinde uzün erdeller, çalışmalar ve düşün- celer ister, Böyle bir plânın kanu - niğ şartlarının tamamlanarak yerle- rine konmağa başlanması en âz bir iki yl ister. Halbuki yurdu sık sık gezenler bi- lirler ki, bütün şehirlerimiz gibi, Kü. tahyamız da, okula, temiz bir pazara, fenniğ bir suya, hele tam kadrolu bir hasta yurduna susamıştır. Kütah- ya ilbayr yıllardanberi kendisini du- yurmakta olan bu ihtiyaçlara cevap vermekte artık gecikmemek ödevin. dedir ve bunu da bir yrl içinde bi- riktirdiği bir para ile başarmaktadır. Yalnız Kütahyada değil, yurdun pek çok yerinde de, plân hazırlığının ya- nr başında bu gibi âcil (ihtiyaçları hemen karşılamak ve onları bir yıl bile gesiktirmemek dileğile karşı karşıyayız. Yeni kurağların ve devletin yaptı- racağı büyük porselen fabrikasının temelleri, şehir plânr çizildiği za - man, ona güçlük çıkarmıyacak yer- Koca Sevgisi Evlât Sevgisi Reşat Nuri söylü li Kadın ilk önce ana- dır ve her iyi anada mutlaka iyi bir zev- cedir “Çalıkuşu” muharriri Reşat Nuri, yirmi yaş çevikliği ile, daldan dala atlıyan bir çalıkuşu gibi koşuyordu. Kanaat Kitapevi önünde kendisine güçlükle yetişebildim. Sevimli ve her vakitki gibi güleç yüzile: gz Yine ns var, bakalım? diye sors ii. — Ustadım, koca sevgisi mi ağır basar, evlât sevgisi mi? Reşat Nuri, adımlarını yavaşlettı; gü z Fakat sonra, verilecek cevabı ön- ceden hazırlamış gibi hiç kendini sıkmadan söylemeğe haşladı: — Evlit sevgisi, İnsanlık duygula- rından daha siyade hâyvatlık düy- gularile ilgilidir. Daha insanlık ku - rulmamış olduğu çağlarda bile, ana yavrusunu eevmeği, onu bin canla bağrına basmağı öğrenmişti. Bu duygu, karılık kocalık münase- betleri, nikâh bağma ihtiyaç göster- mediği zamanlardan kalmadır. Eski tarifi ile “kadim” bir görenektir. . Ana, çocuğunu, tıpkı dişi bir aslan gibi, civciv çıkaran kuluçka tavuk gibi sever. Yalnız şu farkla ki, insan olduğu için, kadının analık duygusu, ne bir dişi aslanınkinc, ne bir kuluç- ka tavuğunkine, ne de herhangi bir HMyvaninkine benzemez. Bütün hay- yanların en onurlusu olan insan dişi» | sinde bu duygunun zaman zaman en yüksek, en erişilemez derecesine var- dığı görülür. Ananın çocuğa karşı sevgisi ile, kocasına karsı olan sevgisi arasında mukayese yapmağa imkân yoktur. Biri yaratılışın; tabit kuvvetlerine esir olan bir sevgi, öteki ise, nihayet ya bir anlaşma ve bir tanışmanın, ya. but ta karşılıklı öderler ve karşılıklı mes'uliyetlerden doğan bir yarı men- faat sevgisi. 758-7933 > REŞAT NURİ Kaamla erkek arasmdaki 4 calık bence iki tarafın İste) muş bir ortaklıktır. Bu of anlardan herhangi birinin ti yanlışlığı, ortaklığı sarsacö gi bir hareketi; onları b den ayrı düşürebilir. Çocuk sevgisi ise, menfaat temeli üzerine Ku gildir. Ana, çok defa çocuğundil bekliyerek onu sevmez. BU gelen bir sevgidir ki, kadınfz duğu gin başlar. Ve bütüm sürer, Kocasını uğurda cinayetlı nı bile öldürmeği vardır. Fakat bunlar ano! dır, Ben, burada iyi anal&fğ kadınların si ediyor Son olarak diyeceğ önce anadır, ve her iy iyi bir zevcedir de... BöYlü için başta çocuğunu, ikinci çocuğunun babasını sever. rini ötekine tercih etmek i ği zaman, tereddüt etmede #8 nu tercih eder. Salâhattin GÜNE KARI MEKTUPLARI Mühendis mektebi Kampındaki ücretli Leyli talebeler.., Birkaç ( gündenberi o mektebimiz kamp kurdu, Askeri talim ve terbiye ile meşgulüz. Kamp başlamadan ön- | ce mektep direktörli Suphi, bütün ta- | lebenin kamp müddetince mektep tax, rafından iaşe edileceğini söylemişti. Halbuki sonradan vâzgeçildi. Kamp- ta yalnız leyli meccani talebeye ye- mek veriliyor. Ücretli leyli talebe- ye yemek verilmiyor. Halbuki biz pal Hemen söndür” Yangın V Evvelki: geçe Demiri sazde sokağında Yusufun! evden yangın çıkmıştır. At kısmı yandıktan sanra yön! tür. Yapılan tahkikata gör“; bırakılan ütüden çıktığı ağ tır. Eşya sigortalı olduğu İİİ kat derinleştirilmektedir. » Davutpaşada Yusufu? deki çöp arabasının hayva caddede alabildiğine kossr#“ met isminde bir çocuğa ş Muhtelif yerlerinden yaralı. kampta kendi paramızla yemek teda rik edeceğimizi bilmiyorduk. Ona gö- re hazırlanamadık. Şimdi paramız yok. Çok feci bir vaziyete düştük. Yüksek Mühendis Mektebi 1 inci sınıf talebesinden biri —————am lerde atılıyor. Plân, tarihsel ve yeni kurağları kucaklarken onların güzel. liğini bir kat daha arttırmış olacak- tır. Yurdu baymdırlaştırmağa çalışan- ları şevklendiren yazılarınızla yaptı ğınır hizmetlerin değeri pek büyük- tür, Bu vesile ile Anadoludaki geliş- meleri takip eden sahifelerinizi öv- mek İsterim.” Dedi, sordu: , — Bugün ne kadar para ge tirdin?, Yosma, gözlerini kısa kısa ce- vap verdi: — EM lira getirdim. İki gün sonra yine getireceğim. Pos bıyıklı adamın yüzü bir- den değişti. Şişman, kalm, ka- ba omuzlarını silke silke ve ba- Şını dik dik sarsa sarsa; — Yetişmez.. ediyordu. Şen, kıvrak, güler bir tavırla bü sözlerini karşıladı: — Babacığım, bu akla hayale sığmaz şeylerle kendini üzme. Ben her vakit seninim, her şe-|. yimle seninim. Ve ilâve etti: — Biliyorsun geçinmek, ka- zanmak derdi. İşte şimdi bir moruk buldum, onunla beraber oturup kalkıyorum, Hem bol parasmı alıyorum, hem de yıp- ranmıyorum, kendimi koruyo - rum. Böylesi daha iyi değil mi?. Hüseyin, bir saniye düşündü, düşündü: — Neyse şimdilik böyle git 4e bakalım sonüüeye varır. N Dedi. Yosma yürek çarpıntı. st içinde kırık, belirsiz bir sesle: , <> Babacığım. Söz, yarın ge- tireceğim.. Dedi, ilâve etti: — Yanımda da yok, evde de yok. Bugünlerde moruğu iste - diğim gibi sızdıramıyorum. Fa- kat, yarın bir parti yapacağım.. Ve yalvarıyordu: — Şeker babacığım, Can babacığım. Güzel babacığım!. Bu kadar yetsin e mi?, Pos bıyıklı adam, gözlerini papuçlarının burnuna dikmiş: — Olmaz.. Diyordu. Safiye korka kor- ka, çekine çekine elliliği babalı. ğının cebine attı, usulcacık onun kucağından kendisini sıyırdı ve yine yavaştan alarak: — Yarn istediğinden çoğu: nu getireceğim. Diye yalvaran gözlerle Hüse- yin'in gözlerine baktı. Hüseyin cevap vermiyor, Safiye de tit - rek, ürkek adımlarla kapıya doğru sinsi sinsi yaklaşıyordu. Yine bir akşam Birincikânunun son günleri, Saat on sekizde her yer kap- karanlık oluyor, Dışarda boğucu bir kar tipisi var. ' Doktor eve geldi. Kapıyı Marika açtı. Güney nerede?, Diye sordu: Marika geçenki koğuluş ko- medyasından sonra çok usta- lanmıştı. Karışık, anlaşılmaz bir karşılama yaptı: — Bilmem, Biraz önce bura- daydı. Fazıl'ın yüzü yine karmaka- sışık oldu. Birden sinirleri ho». zuldu, birden sesi titredi; — Nereye gideceğini söyle- medi mi?, — Bilmiyorum. Bana bir şey söylemedi. Geç vakite kadar bu- radaydr. Bir komşuya filân git- miş olacak. Marika bunları söyler. ken doktor salona giriyordu. Gözüne saat ilişti: — Yirmi buçuk. Bu, onu bütün bütün sinirlen, dirdi, kendi kendisine söylend — Her şeysi iyi, hoş, güzel, Bana çok bağlı, beni çok sevi- yor. Fakat, şu sokağile başa çı kamıyacağım galiba, Daha kav. gasını yapalı yirmi gün olmadı. Yine bu akşam sokakta, Doktor Marika'ya sordu: — Şoför burada mı? — Hayır. — Güney'i mi götürdü?, — Bilmiyorum.. — Garaja telefon et, sor, ara- ba orada mı?, — Peki, Marika telefona giderken so- kak kapısı çalındı. Güney geldi, Marika kapıyı açar ve taze ka- cuk hastahaneye kaldırıldi * Aşçı Hasan isminde H ticarç cur çenin deki zinet alti gitmiştir. Hatiçenin müraciğiğı ne Hasan yakalanmış, ki lanmıştır ———— ea Bozuk yollar yapll3 Şehrimizdeki Kaymaksmi! di mıntakaları içinde †mühtaç olan yolların bir İ# zırlamağa başlamışlardı” bütçesinde her kazaya, Yi ri için bir mikdar tahsis” tir. Kaymakamlıklar tamiri lan yollar kış gelmeden receklerdir. m, güzel kadın kapıda , girerken usulcacık 8! — Dok*or geldi mif* Marika gözile işaret © — Geldi. İki göz kırpışa kırp tular; — Nasıl?, — Kızgın... Yar. Evet... — Ne dedin?, — Hemen gitti, g€$ dar buradaydı.. dedim * — Güzeli. i Ve.. mantosunu dil rikanın eline tutuştu sini çok şen, güler, $€ vırla on be: ç hizlrliğr, b diriliği “a İiği ile salona koştu: — Kocacığım, ger” mışsmdır değil mi 5 şi sesle devam etti: 0 — Vallahi kocacığ altıya kadar evdeydi”” telefon etti, Gl ya gittim, Gitmesi ; ps Lars”