13 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

13 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAHYA KEMALİN SÖYLEDİKLERİ Yahya Kemalin bir mecmu -| amızda Hikmet Feriduna söy- ledikleri, anekdot tarafları is - tisna edilirse, her cümlesi başlı başına bir estetik meselesini dü şündüren, koyu, sıkı ve zengin fikirlerle yüklü, sanat tarihimi - ze vesika olmaya değer bir mü- lâkattır; orada şairin edebiyatı miıza hemen her dava hak - kındaki fikirlerinin mükemmel bir sentezini buluyoruz ve der - hal itiraf ediyoruz ki, uzun yıl- lardanberi, edebiyat anketleri - miz arasında, şairin namzet ol- duğu baht, şiirin yaşla, çağla, muhitle münasebeti, şiirin ha - lis cevheri, Türk edebiyatının yenileşme devresindeki seyri, divan şiirinin mazmunculuğu ve doğu ile batt hassasiyeti arasın daki nöbetleşe ve karşılıklı alâ lar üstünde bu kadar selis, kavrayışlı bir mülâkat çıkma - mıştır. Hakikatte Yahya Kemal gazeteci arkadaşımıza belki © -« * tuz dakikada söylediği bu fikir ler, tam otuz yıllık bir edebi ha yatın ve tecrübenin deste deste toplayarak ancak bugün demet haline getirdi, kür bahçesi mahsulleridir. Hu- sust meclislerde katmer kat - mer açılan ve yalnız mahrem renkleri nadir bir kaç dosta gös terilen bu fikirler, büy kın karşısına çıkacak liyakatlı bir neşir vasıtası bulamadıkla- TI için şairin zihninde sıkışa sı- kışa en kısa ifade hacmine en dolgun tefekkür üsarelerini sığ dıran birer veciz formül haline gelmişlerdir. Bizde her edebiyat adamı, şüphesiz anlayışı nisbetindeki derece farklarile, halkla konu - şacak hiç bir ciddi organ bula - madığı için fikirlerini zihninde istif ede ede sıkıştırır ve ko - yulaştırır; günün birinde, her parçası ayrı ayrı tefsirlere müh #*aç olan bu zihin hamulesi piya saya arzedilince, nereden ve na sıl fışkırdığı pek belli olmayan zengin bir maden damarı patla mış gibi fakir edebiyat muhiti- mizde bir göz kamaşması, hay ranlık ve şaşkınlık ortalığı kap lar. Bu memleketin toprağı gibi ruhları ve kafaları da bulunma- miış, işletilmemiş, ortaya çıka - — rılmamış fikir madenlerile do - hudur; tabiati altında ne oldu - gunu aramadığımız o toprağın üstünde avare, ümitsiz, perişan ve deryadil gezerek yoksulluk- tan şikâyet edişimiz gibi, ken « di üzerine kapana kapana örüm cek bağlayan zekâlarımızın boş luğuna da yanar, yakılır, düru - vuz, Şairleri, ancak otuz senede bir fikirlerini etraflıca söyliye - - bilmek fırsatını buldukları mem deketimizde, “yok!,, sözü yeri - ne “aramayoruz, bulmayoruz,, Erik Çiçekleri Mahmuüd YESARIİ — Sevgüm, bu kadar daldığın ne | İdi? Benim yolumu mu bekliyordun? Zayiçeni mi çıkarıyordun? Yüzümü, yüzüne yaklaştırmıştım, ağzının içine girecekmişim gibi bakı- yordum. O, gülmek istedi, yutkundu, dur- du; sonra kaşlarının arası buruştu, al- O mr kırışti, düdakları, tutamadığı bir “tiksinme bükülüşile krmıldadı. — Birden anlıya m. Ö, gözle- Jrini açarak, tutuk tutuk sordu: — — İçki mi içtin? Hemen anlamıştım, geri çekildim. — ©, heyecan arasında, “doktorum,, senli benli konuştuğunu farketmişt kaşları çatık olmasına Tağmen, özür — diler gibi boynunu büktü: — - y — Pargon, içki mi içtiniz? — Eğer bunu, onden başka birisi — göylemiş, sormuş olsaydı, vereceğim — cevap bazırdı; hemen - tergleyiverir- dim. Fakat o, bunu, o kadar hayret ve teessürle söylüyor, soruyordu ki cevap vermemek bile elimden — gele- gmezdi. Suçlu suçlu kekeledim: — Senden saklıyacak değilim, sev- kuytu bir tefek | k hal -| | Okumayan çocuklar Tesbit ediliyor Bu yıl ilk okulları bitiren çocuk- darıı detnameleri — kendilerine veriltm Bunların hepsinin orta okullara geçmesi temin edilecektir. Diğer taraftan mahalle bekçileri, memurlarla birlikte mahalleleri do- laşarak ilk okul çağına gelmiş ço- cuklart tesbite devam etmektedirler. Şimdiye kadar alınan neticeler, bu gibi çocukların mevcut mekteplere sığdırılamıyacak kadar çok olduğu- nu göstermiştir. Bu sebeple ülk okul- ların birinci sınıflarına şubeler ilâve edilecek ve icap ederse önümüzdeki derx yılından evvel yeniden bir kaç okul açılacaktır. Tahsilsiz çocuk br- rakılmamağı prensip kabul eden Ba- kanlık bu yolda olduğu kadar feda. kârlık yapılmasını kararlaştırmıştır. ——— |Şehir opereti yaz temsilleri vermiyecek Şehir opereti artistli pebaşı bahçesinde temsi lerdir. Çünkü bahçe sahibil arasında bir anlaşamamazlık başı termiştir. Artistler hasılatın yüzde yetmişini istemiş, bahçe sahibi de geri kalan yüzde otuz ile vergi ve diğer masrafları ödeyemiyeceğini i- leri sürerek yüzde elli teklif etmiş- tir. Bunu da artistler kabul - etme- miş, bu aüretle uyuşamamışlardır. Bunun için yaz temsillerinden vaz- geçilmiştir. Esasen artistler de yazı istirahatle geçirmek İstemektedir - ler. i bu yaz Te- vermiyecek — Tramvay Sosyetesi yolları yapmıyacak mı ? Tramvay sosyetesinin tramvay hat larının geçtiği yolları müteaddit teb- Jlgata rağmen tamir etmiyeceği an- laşılmaktadır. Verilen malümaâta gö- Te sösyete esasen bu yüzden hükü - mete borçlu olduğunu ve bunu öde- miye çalıştığını iddia ederek Bayın. dırlık Bakanlığile olan müzakere sırasında yeni bir mukavele yapıl - dıktan sonra yolları tamir edebilece- ğini ileri sürmektedir. Halbuki mev- cut mukaveleye göre sosyete bu yol- ları yapmağa mecburdur ve kayma- kamlar da bu mukaveleye dayanarak sosyetenin yapmadığı yolları, parasını sosyeteden aAlmak üzere, fat yap makta serbesttirler. Esasen Topkapı yolunun da bu şekilde tamirine baş- lanmış bulunüyor. —— Bostanlar içi talimatname hazırlandı Bostanların lâğım sularile sulan- dığından uzun zamandanberi şikâyet ediliyordu. Vaktile bu bususta bir talimatname hazırlanması da karar - laşmıştı. Nihayet belediye daimi en- cü-..4 bu işi nazarr dikkate almış ve bir talimatname harırlamıştır. Bu talimatnameye göre bostanları lâğım suyu ile sulanması veya gübre ola- rak lâğım muhteviyatının kullanıl - ması yasaktır. Bundan başka, gübre yapmak veya sulamak için kullan - mak üzere uzaktan geçen lâğım sırla- rınr hususl kanallarla bostanlarına alanların ve yahut bostanların için- den geçen mecraların mühteviyatın- dan her ne süretle olursn olsun isti- fade edenlerin bostanları kapatıla - rak bütün sebzeleri zaptolunacaktır. ——— n itirafını koymak zamanı gel - memiş midir? Peyami SAFA Trakyada 35 bin Göçmen yerleşecek İstirahat etmek üzere iki ay izin - N bulunan Trakya genel müfettişi İbrahim Talie vekâlet edecek olan İç Bakanlığı müsteşarı Vehbi dün Ackaradan şehrimize gelmiştir. Veh- bi, Haydarpaşa istasyonunda, evvelki gün Edirneden gelen İbrahim Tali İle, ilbay muavini Rükneddin Sözer ve idare heyeti üyeleri tarafından karşılanmıştır. İbrahim Tali, Vehbi ile görüşmüş, işleri anlatmıştır. Bun | dan sonra Vehbi ilbaylığa gelmiştir. İlbaylıkta Vehbi, Rükneddin Sö - zer, iskân müdürü Tahsin ve diğer ilgili memurlar toplanarak Trakya- ya gelmek üzere olan göçmen ve lara yaptırılacak evlere ait işleri gö- tüşmüşlerdir. Yapılacak evler için cam, çivi gibi maddeler alınmış bulunmaktadır. Şimdi çok miktarda kereste satın 4- lmacaktır. Vehbi, pazartesi gününc kadar burada çalışacak ve o gün E- dirneye gidecek: İbrahim Tali de öğleden sonra İl- | baylığa gelmiş, Rükneddin Sözeri zi yaret etmiştir. Kendisi tamamile iyi- Teşmişi İstirahatini geçirdikten sorra işinin başına gidecektir. Bu yıl Trakyaya 35 bin göçmen Geçen yıl 22 bin göçmen ştirilmi; Şimdilik Köstencede dört vapur beklemekte - dir. Bu vapurlarla 5 bin kadar göç- men gelecektir. Geri kalanlar da sı- rasile getirilecektir. — Ecnebi gazete muhabirleri Habeşistana gidiyorlar Röyter ajansının Türkiye muhabi- ti bulunan Collins Habeşistan ahva- Jini tetkik etmek üzere gelecek haf- ta zarfında şehrimizden Habeşistana gidecektir, Associted Press'in Orta Avrupa ve Balkanlarda gezici muhabiri Ja | mes Vills İstanbula gölmiştir. İngi- liz gazetecisi Habsburgların Avus - turya tahtma geçirilmesi ihtimali ü- zerine Avuşturya ahvalini tetkik et- mek için Viyanaya, oradan da Habe: şistana gidecektir. Avrupa ve Amerika ajansları Ha- beşistanda vaziyeti pek endişeli gö ri ve harp çıkması ihtimalini kate alarak oraya muhabir ektedirler. Muhabirler Habeyistâna — gitmez - den evvel burada tifo, tifis gibi bu- laşık hastalıklara karşı aşrlanmakta- lar. Sinek ve sivrisineklerden ko- | na; göndern runmak için ayakkabı ve sair lâzım gelen eşyayı tedarik etmektedirler. | —— | Marangozlar da açık kalmak istiyorlar Hafta tatili kanununun üçüncü maddesine göre, zaruri ihtiyaç mad- deleri satan mağazalar cumartesi günleri açık bırakılmaktadır. Mobil- yecilerin bu hükümden İştifade et- meleri, fakat, buna mukabil marati- göz dükkânla; kapalı bulundu - Tulması bazı şikâyetlere yol açmış - tır. Marangozlar, cumartesi günleri kendi dükkânlarını da açık bulun - dürmak için ilgililere müracaatta bulunmuşlardır. | | İtfaiye garajı kapısı makaralı olacak İstanbul itfaiyesi garajının dış kapısının makaralı olarak otomatik bir şekilde yapılması kararlaştırı! » mıştır. Buna sebep yangın vukuun- da garajda bulunan otomobillerin da ha çabuk dışarıya çıkarılmasıdır. Bu kapı için 2000 İira sarfedilecektir. Filoryaya gidip Gelme ucuzladı Şark demiryolları kumpanya: Florya için hazırladığı yeni tenzilât- h tarife bugünden itibaren tatbik e- dilecektir. Bu tarife ile bilet ücret- leri yeniden yüzde 20 indirilmiştir. Ploryaya gidiş geliş birinci mev- kide 49 kuruş 10 para, ikim de 36 kuruş 30 para, üçüncü mevkide 25 kuruştur. Küçük Çekmeceye git - mek üzere Kumkapı, Yenikapı, Sa- matya, Yedikule, Bakırköy ve Yeşil- köyden binenler için de ücretlerin yüzde 20 indirilmesi kabul edilmiş. tir. Bu fiyatlarla satılacak biletler yalaız alındığı günlerde muteber o- acaktır. Fakat, cumartesi ve pazar günleri alınan biletlerle, pazartesi leri Küçük Çekmeceden kalkan | 10,28 trenine kadar, dönülebilecektir. Diğer taraftan, Nafıa baş müfettiş- liğinin teşebbüsü üzerine, Edirneye | gidecek ve Edirneden gelecek yol. cular için konvansiyonel seferleri: de de yeni tenzilât kabul — edilmiştir. Gidiş ve geliş fiyatları ayri ayrı yüz de 30, gidip gelme biletleri de yüzde | 50 tenzil edilmiştir. Bu yeni ta - rife, bir kaç güne kadar muteber tu- tulacaktır. Kedilere atılan Zehir çocuğu öldürdü | Evvelki gün Sultan hamamda feci bir zehirlenme olmuştur: Sultan ha- mamda Küçük hanın oda başısı Os- | | manın çocuğu üç yaşındaki Hüseyin, | kapının önünde oynarken bir beler ye memuru, kapıya doğru yaklaşıdış ve oraya topladığı kedilere beyaz, beyaz bir şeyler atmıştır. Küçük Hü. seyin, yenecek bir şey olduğunu sa- narak bunlardan birisini kedilerin ö- nünden kapmış ve ağzına atmıştır. Ağzına koyduğu bu zehirin tesiri- le biraz sonra çırpınmıya başlayan Hüseyin, babası ve annesi tarafından hastaneye kaldırılmış, polise de ha- ber verilmiştir.. Hüseyin dün, hastanede ölmüştür. Ölümün sebebi, zehirlenmedir. Kedileri böyle mahalle arasında çoluk çocuğun içinde zehirle öldü- ren ihtiyatsız adam hakkında takibat yapılacaktır. — Bir ay içinde 106 parça bina yapıldı SAa AĞRRU A araıre istatistikler bültenine göre haziran yı içinde şehirde 82 ev, 15 apartman, 6 dükkân, 3 muhteli£ bina olmak ü- zere 106 yapı yapılmıştır. Bundan başka 461 tamirat yapılmıştır. Bütün | bunlar yalnız Adalar, Bakırköy, Be- şiktaş, Beykoz, Beyoğlu, Eminönü, Fatih, Kadıköy, Sarıyer ve Üsküdar- da yapılmıştır. — Tabiiyet değiştirmek isteyenler Küçük sanatlar kantınu çıktıktan sonra, ağaç Sanayli işlerile uğraşan yabancı tebaalı bazı kimseler, tabii - yet değiştirmek için müracaatta bu- lunmuşlardı. — Bunlardan çoğunun müracaatları henüz neticelenmemiş. tir. Yerli işçiler, bu pürüzlü duru - mun giderilmesi isteğinde bulunmuş lardır. | Mezbahada neler kesildi? | aymda — mezbahada , keçi, kuzu - ve oğlak, | 2040 öküz, inek, manda, dana, malak ve boğa kesilmiştir. Haziranda ise 60737 koyun ve 2528 öküz ve saire hayvan kesilmiştir. İki ay içinde ke- silen hayvanın genel yekânu 128571 dir. j U KUÇUK HABERLER * Pazar günü ilbaylıkta, ilçebay- lar toplanatak genel nüfus — yazımı klarını gözden geçirecekler dir. Numerotaj işleri bu ay sonuna kadar bitirilmiş olacaktır. * Adaları güzelleştirme — kurumu yarın akşam için Büyükada Luna parkında bir kır balosu tertip etmiş- tir. Bu baloda elbise serbesttir. Ay- rıca pijama müsabakası yapılacak, Şehir tiyatrosunun bale heyeti gece 12 de dans yapacaktır. Gece saat üç- te İstanbula dönmek üzere Akay i - daresi bir vapur tahsis etmiştir . * Doyçe Bank İstanbul merkezin. den yapılan çağırma üzerine İzmir şubesi direktörü Her Küler dünkü İzmir vapurile şehrimize gelmiştir. * Mrsir dişişleri bakanlığı işyar - larından on dört kişi yıllık izinleri- ni geçirmek üzere dünkü Ankara v. puru ile şehrimize gelmiş ve Turing misafir olmuşlardı Türkofis Tokyo Si e atanan Reşat, , gelmiştir. Bugün Türkofis İstanbul şübesinde ilgili tecimenlerle temas- larda bulunacak, bir kaç güne kadar yeni vazifesine hareket edecektir. * Dün Anadoludan ve liman! dan şehrimize 211 ton buğday gel - miştir. Dünkü satışlara, ziraat ban- kası da girmiştir. Yumuşak buğ * $ kuruş arasında sa- tılmıştır. Piyasada alış verişler biraz durgunlaşmıştır. * Tanca ile Filistinin Yafa lima- nında görülen veba vakaları üzerine, hudut ve sahiller sıhhat genel direk- törlüğünce, bu Jimanlar müvaridatı na karşı tedbir alınmıştı. Genel di rektözlük, başka vaka görülmediği i- Şin, bu tedbirleri kaldırmıştır. * Tecim ve Endüstri odasındaki hava yardım kolları, çalışmalara de- vam ediyorlar. Odadan alınan liste. lere göre yapılan temaslarda yeniden bir çok üye yazılmış ve hava tehli - kesi için tecimenlerimizin yardımla- rı temin edilmiştir. * Üniversite inkılâp dersleri imt: hanları devam ediyor. Önümüzdeki pazartesi günü de hukuk fakültesi talebeleri bu dersten imtihan olacak- r. Yabancı talebelerin inkilâp inden sözlü olarak imtihan e- dilmeleri kararlaştırılmıştır. — Türk talebeler yalnız yazılı imtihana gire. ceklerdir * Belediyenin Zincirişhuyuda yapı| tırmakta olduğu asri mezarlık yapısı devam ediyor. Mezarlığın plânı için Berlin, Viyana gibi büyük şehirlerin mezarlık plânları getirilecektir. İç İşleri Bakanlığından belediyeye ya- pilan bir yayımda, şehirdeki diğer küçük mezarlıkların harap olmaması için icap eden şeylerin yapılması bil- dirilmektedir. — Bir tramvay arabası yolda kaldı Dün saat 13 te Sirkeciden Edirne. kapıya gitmekte olan 24 numaralı tramvay arabası Beyazıtta birdenbi- re durmüş ve yürümemiştir. Araba işlemediği ve bozulduğu için müfet- tişlere ve sosyeteye haber verilmiş ve fen heyetirze yaprlan müuayenede arabanın mukavemet tellerinin kop- tuğu anlaşılmıştır. Arabanın — Beyazıt ssyonunda kalması seyrüsefere mâni olmuş ise de biraz sonrâ muvakkaten yürütü- len araba makasa alının:ş ve Lâli hat üzerinde tamirine bakılmıştır. Yolcular, Sirkeciden gönderilen diğer bir arabaya ancak yarım saat sonra binebilmişlerdir. n 18 7-93: BUDA BENDENİ İŞ İMANI En çok gürültü koparan € çok verimi olan değildir. Bü * yük çalışmalar, buzların altın * — da akan büyük nehirlere benzef ; ler, İlk bakışta önünüzde kı * mıldamıyan, gürültüsüz bir dü8 lük vardır. Oysa ki, bu sessiğ düzlüğün altında akan su bütüf f | kocamanlığı ve büyüklüğüyle ortaya çıkmak için baharın gel” mesini bekler, Bizim resim dünyamızda bif — “D,, grubu vardır. Bu sekiz re$* samın yaptığı bir birliktir kis onları bir grup içinde toplıyani — şey ne bir mektep telâkkisi, m& — bir kanaat beraberliğidir. On « lar bir büyük temel üstünde af laşmışlardır. Bu temelin adi, çalışmadır. “D,, grubu hiç bir sanat ku « rumuna nasip olmıyan şeyleri, büyük ve sessiz çalışmasiyle eh de etmiştir. Bu grubun Mosko- va ve Peştede sergileri açılmı$ı bu gruptan Avrupa mecmüâ ları söz açmışlar. İçlerinden bi> risi Moskovada bir filmin de « korlarını yapmağa çağrılmış. Bir buçuk yıl içinde olan bü işlerle ne böbürlenmişler, ne ler “eh! artık dâhi olduk,, de * mişler, durmadan çalışarak be- şinci sergilerine hazırlanmış * | lar, Ben, kendi payıma, “D,, gru- bunun bu çalıştnayı her şeyinf üstünde gören, çalışıp eser ver- meği gaye edinen biricik pren- sibinden çok büyük neticeler umuyorum. Genç sanatkârlarımız. “D, grubundan örnek almalıdırlar. Çünük “D,, grubu inan insan « ların birliğidir. Onların imant en büyük iman, iş ve çalışma | imanıdır. Orhan SELİM Bi eĞ 13,161 gezgin geldi Bu yıl şehrimize gelen seyyahlar geçen yıllara nisbetle çoktur. Şimdi- ye kadar 27 vapurla 13161 - seyyalı #elmistir. Rn rakama, vapurla gelet ”| küçük kafilelesde-narasaı perinene de gelen gezginler dahil değildir. Toptan olarak vapurla gelen seyyahe lar şehirde en çok bir gece kalmıse lardır. — Köprü kapanıyor Bu ayın on beşinci pazartesi gü- nü Karaköy köprüsünün bir dubasf değiştirilecektir. Bu sebeple o güü Köprü açılıp kapandıktan sonra ta “ miratın sonuna kadar Köprü kapalf kalacaktır. Bundan başka görülen lile zum üzerine, gemilerin Halice geç “ tikleri Köprü altının İstanbul tara* fındaki gözü de kapalı bulunacakı küçük gemiler Köprünün Karaköf tarafındaki gözünden gelip geçecek” . Büyükdere ilçebayına cezâ Sarıyer ilçebayı Memduh hakkırt” da yolsuz ağaç kesmek meselesindefi dolayı idare heyetince muhakeme İü” zumu kararı — verilmişti. Memdill hakkında ayrıca idari ceza verilmesİ kararı da vardır. Mesele İç Bakanlıe gıra bildirilmişti gilim ;dün gece, baloda jdim. O, inanmamış görünmek nezaket- sizliğinde de bulunamıyordu: — Bu mevsimde, ne balosu? Zavallı genç “doktorum,, dünya- dan © kadar uzakta yaşıyordu. ki onün bu bilgisizliğini artık tabil gö- rTüyordum — Bir hayır sosyetesi verilen bir balo.. Bir düziye insani duygularla çar- pan kalbi, genişlemiş gibiydi: — Güzel... İyi... Çok mu içtini Korkak korkak sormuştu; onu iyi- ce inandırmak lâzımdı; bu da, be- nim için, yorulmağa bile değmez bir oyundu. Canının — sıkkınlığı geçme- menfaatine miş bir insanın yorgun Üzüntüsü ile başımı salladım: — Sorma, sevgilim! İçkiler, o, ha- yır sösyetesinin menlaatine — satılı- yordu. Dostlarım, ahbaplarım, o sos- yeteye yardım olsun, diye, durma- dan ikram ediyorlardı: ben de, ik- ram etmek mecburiyetinde kaldrm. Genç “dektorum,, harçın hirçin doğruldu : — Hayır işlemek, hayra yardım etmek, iyidir; fakat insanin her şey- den evvel, sıhhatini gözetmesi lâzım- | dır. — Ol&du, bir kere.. — O, afletmiyormuş gibi yüzünü asmıştır & | hem çok içtim. Fakat kabahat ben- de değii.. Pez, İhtimal ki sabaha kader icti. | niz? Kesik kesik gülüyordum! — Hemen hemen... — Doğru değil, hiç doğru deği Bu, geceki içilen içkinin kokusu, ö le mi? Aman yarabbi! Ne kadar iç- mişsiniz?, Ellerini tekrar avuçlarımın aldım: — Sorma, içine sabaha kadar — içtim, O, sorar gibi bakıyordu, ağzımı yaklaştırmadan ona sokuluyordum: .— Evet, kabahat bende değil.. İç- lışık olsaydım, — belki — idareli | içerdim. Zannediyorum ki içki içme- nin yolu, usulü var. Halbuki ben, ayda yılda, bir iki kadeh biradan başka, ağzıma içki namiyle alkol koymam. öyledikeç, onun yüzü açılı- yör; kaşlarının arası, alnının buru- şukları düzetiyordu: — Alışkın olmadığınız halde, bu kadar fazla içmek, daha çok fena... Vücudünüzde daha fazla tahribat yapar. Ellerini, avuçlarımda sıkıyor, ök- şuyordum : — İşte acemiliği bundan anlasan at Alışkın olsaydım, böyle baştan kara vurur muydum? Sonra, birinin ikramını kabul edip de öbütününkü- nü reddetmek nezakete yakışmıyacak tit Kimsenin hatırını kırmamak için, ikramların birini çeviremedim. Genç “doktorum,, — dişlerini gicir- datryordu! Bu ıstar, ikram âdeti fena.. Öbür baloları, bilmiyorum, onlara bir şey diyemem, fakat yle hayır için verilen balolarda içkiyi yasak etmeli.. — Çok sevinmisim gibi alkışladım: — Bravo, doktor! Çok güzel bul- dun! O, fikrinin, kanaatinin beğenilmiş olmasından gururlanarak bakıyordu: — Değil mi ya? Bir hayır uğruna, birçok insanın tihhatine suikast edi- lir imi? Artık ağzımın kokusundan kork- muyordum: tort — Ne yapmalı — Bu fikri, yaymalı.. Sana vaade- diyorum; ben, bu fikrin propaganda- cılarından biri olacağım. Genç “doktorum,, un, sevincinden yüzü parkıyordu: — Mersi! — Başımı, omusmma dayadım: — Başım öyle sersem, öyle yor- günum ki.. — Elbette., Alışkın değişmişsiniz ! — Bu, bi kadarla kalmamalı, dok- | Kendimi, tutamıyor, çenelerim ay- rılacakmış gibi esniyordum. O, şüp- helendi: — İhtimal ki uyumadınız da? — Biraz uyudum. — Kaç saat uyudunuz? — Üç, dört saat! Yalan söylüyordum: Göşeğe bile girmemiştim. Üç, dört saat uyumuş olsaydım, bu kadar sersem durmaz- dim, Fakat o, bunu bile dehşetle karşı- lamıştı sıçradı: — Üç, dört saat mi? Hiç uyuma- dım, deyiniz, olmaz.. Uvumalı, din- Tenmelisiniz! İçimden, uzun bir: — Eyvah! Dedim; galiba iş sarpa — sarmıştı. “Doktorum,, beni evime gönderip yatağa yatırtacaktı: — Ben, zaten çok ar uyku uyuyo- Tüm. O, bildiğinden şaşmıyordu: — O da fena... O da normal de. ğil., Hem içki içiniz, hem de uyku- | sur kalmız; vücudünüze kastiniz mi var? Ayağa kalkmıştı: — Hemen eve dönüp — yatmalısı- nız.. Başınızın. ağırlığı, vücudünü - zün kırgınlığı başka türlü geçmez... Uyku ve istirahat, en müessir kal- minlerin yerini tutar. Kolundan çekerek — oturtmak iste” dim! — Gözde büyültecek kadar deği vde, duş yaptım. Vücutça çok İl yim. O, yanıma oturmuştu; lâkin bali uymaktan ziyade, beni kandırmâl istediği belliydi ğ H &1 tutamıyorsür iğinden Ka âz yok.. Reni Elini şakaklarıma götürdü, P maklarını alnımda gezdirdi: — Hafif ateşiniz de var. Nabzımı tutmuştu: — Hastasınız... Size, bir do #ıfatiyle bir repos abaolu tavsiye yorum! Beni şefkatle muayene — ederf ilmine güvenişi öyle hoşuma £ ti ki çenesinden tutup sarstım »ç Peki, doktorcuğum! Ben, G2 torumun tavsiyesini yapmaz oluf yum? Ve o gün eve döndüm, bir yaptıktan sonra yatağa serildim. yarısına kadar uyumuşum. j Ve bu faziletkârlığımı da mükl &z bırakmadım, göce yarısı €i dim, evden fırladırı, tir barda gu aldım. d Genç, “doktorum., un — zevkli kaprislerini anlatayım, B ÇArkasi | i

Bu sayıdan diğer sayfalar: