N S SIYASAL KONUŞMALAR "İ'riğ'ilfr_ğredğ'Paı_rifilvğr veLoit Corç | VERGİDEN MUAF OLANLAR Müesseselerde Çalışan- ların Muvazene Vergisi (HUSUSİ MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR) ümi müesseseler tarafında elerden ne kadarının müvazene vergisinden ( Ankara, 8 n müstahdemlerine verilen yev- snası icap e- deceğine dair hükmü ihtiva eden 2417 numaralı kanunda müdür muavinlerile fonde de puvuarlar dürlere kıyasen yevmiyelerinde: zikredilmemiştir. Bunların mi ayni miktarın vergiden istisna- sı kanünun hükmünü genişletmeğe müncer olacağından mü- dür muavinlerine fonde de puvu,: arların vazene vergisi nokta- smdan müstahdemler gibi muafiyete tâbi tutularak bunlara veri- len y | Finans Bakanl F*I;beş İşinde Zorluk (Baş tarafı 1 incide)| “Ingiliz hükümetinin Uluslar s0$ - Yetesi andlaşmasının esaslarına riayet te devam etmesi ve mümkün olan had de kadar ötekilerini de bu yolda yürü Meğe teşvik eylemesi lâzımdır. fikrin deyiz, Obür uluslarla elbirliği etmek estastır.,, Mo: nuyor: ing Post şu mütalcada bulu- Uluslar sosyetesinin başa çı- kamıyacağı bir davada araya girmesi- ni İsteyenler bu kurumun kötü dost- ır. Esasen o> gücünün üstünde bu Tunan bir çok işlere girişmiş olmak yü Zünden çok çekmiş! Temps'ın bir yazısı Paris, 8 (A.A.) — Amerikanın, Ha beşistanın müracaatma verdiği ceva - | Çözeleyen Temps gazetesi diyor ki: | “Amerikanın cevabı, Vaşingtonun, Sok büyük bir saknı ile hareket ederek bazı Ingiliz çevenlerinin, düşünmüyor gibi görü maceraya atılmak istemediğini göster sonuçlarını leri bir Hriand - Kellog paktını ımza eden- | Terin, Habeş anlaşmazlIığının kotarı| - ması için barışçıl tedbirlerden başka hiç bir araca müracaat etmiyeceği hak kındaki kanaatini bildiren Amerika Uluslar sosyetesinin meseleyi kotar - | mak için çalışmasını memnuniyetle | karşılamakta ve toplanan yargıç (ha- kem) komisyonunun her iki taralı tat min edecek bir anlaşıt (tesviye sure- ti) bulabileceği umudunu izhar etmek tedir. Bu açıktan açığa Amerikanın Habeş - İtalyan meselesine karışmak istermediğini göstermektedir. Bundan sonra uzlaşma teşebbüsle. vi başarılamaz ve İtalya Habeşistana Baldırırsa Ingilizler tarafından İtal - yanlara alınacak ekonomik te un da iştiraki hak ut beslenemez. lere, Ağaoğlu Ne yazdı ?! (Baş tarafı 1 incide) , Ben, Parti programını müdafaa et. tim!” diyor. Fakat. z ;?cmi kör herkesi sersem mi sanırsın?' | e İ Devletçilik nedir? Parti ne istiyor? Ahmet neler anlatryor?! Bütün bunlar ortada beli Kamusal düşün kararını verecektir. Bence o, kararını çoktan verdi Bunun için hükmün - verilmesini Ahimed'e bırakmağı daha doğru Lulu- yorum. 0. Başımı ellerinin içine altın!, Yalan söylüyorsun dediği adı Mahmut E larını okusun: lefkârı umumiye) lamin ; t Bozkurd'un şu yaz evmiyelerden üç lirasının mü: | ilgili olmadı vazene vergisine tâbi tutulması ınca kabul edilmiştir. (Uzak Doğ Gerginlik (Baş tarafı 1 incide) na yakın sınır suyımızın üzerine atı açmışlar ve bunun üzerine gö askerler tarafından — tutulmuşlardır. Bunların ikisi de Japon ordusu erlerin dendi. Hükümetimiz, gene bütün kom şularyla dost geçinmek isteğinde ol- duğundan yalnız bunla: mekle kalmış ve tutul rilmesini istemiştir. ançu küvvetleri bunları vermek istememiş- lerdir. Bunl rarımız Üze ne teslim edilmişl! n topraklarımı tutul - dukların: ve iyi muamele gördükletini yazı ile bildirmişlerdir. 26 Haziranda Buludira bölgesinde kuvvetlerimiz üzerine ” Mançuri askerleri tarafından iki €-0a ateş açıl- mıştır. Artık hükümetimiz Mançuri hi metinin hududu geçenleri masınt beklerken Mançuri z uları besleme- zalandı ükümeti- diğini görmü: Mançuri askerleri — tuttukları iki Sovyet erini geri vermek İ ler, Mançuri - Diş Bakanlığı mesini ve onarsanmasını (tarziye ve- rilmesini) istemiş ve 4 Temmuzda şu isteklerde buluz 2 — Hükümet soravlılara ne dığını bildirmelidir. — Mançuri hükümeti Mongol a Mongol top Tağında belli yerlere kendisiyle h. zaman konuşmak üzere, oruntaklı göndermek hakkını ister. Bu oruntak lar istedikleri melidielikleri yerlere gidip gelebil - MAD Btekler yerine — getirilmerse, Mançuri hükümeti Tamsiksunun do - Busunda bulunan bütün kuvvetleri Doktaya gelmesini isteyecektir. Ma: Çuride Japon silel heyeti başkanı ko. Butun Ordusu vurmayı adma istekle. Tinİ tekrarlayarak buna ordunun Mon golistana bir oruntak göndermek bununla bağlantıyı kurmak için Mon, gol topraklarında bir telgraf hattr u. zatmak hakkını istediğini de - bildir. miştir. Bu diyev çok entersandır, Çün kü bu istek, Mançuri ve Japon hükü meti adına değil longolistanın hiç Mançuride b g ordusu adına yapıl- Şarbaylık Karar verdi IBaş tarafı 1 incide) ye derhal işe vaz'ıyet ederek fı- rınları kontrola başlamış, fak; buna rağmen ekmekler bir türi düzelememiştir. püxı bu hususta şarbay vekili Hâmitle görüştük. Bize dedi ki “— Şehrimizde 300 kadar fı. rın vardır. Buna mukabil memur azdır. Bu sebeple fırmcılar ara- da kaçamak yapmak imkânını buluyorlar. Fırınlar günde bir Devletçilik nedir? Parti ne istiyor? Kendisi neler yazıyor Ve neler anla, tıyor? Bütün bunları iyi düşünsün., kaç defa ekmek çıkarmak sure- tile de çeşniyi değiştirebilirler. Şu hale göre her fırın başına bir memur koymak lâzımdır ki bu | da imkânsızdır. Sonra, memur- Mahmut Esat BOZKURT | Not: Saym Bay Ahmedin, Türk bayanı kelerimde Çmakalelerimde) töstereceğim. M E B larm şüphesiz baska vazifeleri | de vardır. Bununla beraber el - den geldiği kadar fırıncıları sı. kı kontrola çalışmaktadırlar.,, Buğday ve un fiyatları düşüyor Dün yine lay ve un piya- | sasında hayli düşüklük olmuş ve kilometre uzağında kalkinzöl irmağı - | TELEFON ŞİRKETİ Mümessillerle Uyuşulamıyor (HUSUSI MUHABIRİMIİZ BİLDİRİYOR)| Ai . Telefon şirketi direktörü ANDERSON İstanbul telefon sosyetesi mü- messilleri şehrimize geldiler. Ba yındırlık Bakanlığı ile görüşme- | lerine başladılar. Sosyete mi messillerinin satış için teklif et- leri miktar ile Bakanlığın mu | kabil teklifindeki miktar arasın- | da büyük bir fark göze çarptığı haber verilmektedi Türkiye - ingiltere Anlaşması izah- namesi Ankara © (Hnenei muhabiri. miz bildiriyor) — Ekonomi kanlığı takas tetkik heyetlerine, Finans bakanlığı kambiyo mü - dürlüğüne, gümrük ve inâisar- lar Bakanlığı da gümrüklere aıt 4 haziran 935 tarihli Türkiye - | İngiltere anlaşmasının 11 inci-| maddesinin tatbik suretini gös- teren bir izahname göndermiş - lerdir. iş Bankasının Yeni şubesi Ankara, 8 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — İş Bankası Yenişehirde Ata k Bulvarı ü- | zerinde bir şube acmağa karar vermiştir. Bu şube için temin e- dilen yerin inşaatı kışa kadar bitmiş olacaktır. Yeni fahri Konsoloslarımız Ankara, 8 (Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Dergen fahri | olosluğuna Norveçin tanm- | mış tacirlerinden Rot Bentzon, | Gutenburg fahri konsolosluğu - na Güstav Adol Brad tayin edil- mişlerdir. ——— Büyükada vapuru Akay idaresi tarafından kadro ha- rici biraktlan Büyükada — vapurunun satın alınması etrafında idare ile gö- rüşülmektedir. Eğer pazarlıkta uyu- sulursa bu gemi satın alımarak Adada- plâj önünde demirletilecektir. Bi yükada vapurundan plâj için soyun ma yeri ve gazino olarak istifade edil- mesi düşünülmektedir. ——— Borsada müamele gören yumu- | Şak buğdaylar 5,12,5 - 6,35, sert buğdaylar 3,32,5 - 5 ve yumşak unlar da 580 - 690 arasında sa- tılmıştır. Dün sehrimize Anadoludan ve Trakyadan 318 ton buğday ve limanlardan da 30 ton Un gelmiştir. Alâkadar tüccarlar şehrimize mal gelmesinin fazlalaşması ve yeni mahsul zamanımın da yak - | laşması yüzünden bundan son- ra fiyatların her gün bir parça daha düşeceğini ve pek yakında | tan çıkmış, | yürümüş ve büyümüş kurumlar- |dr. piyasanın eski tabii vaziyetini alacağını söylemektedirler. Dumlupmar zaferinin doğur- duğu sarsıntılar ile İstanbulda ve Atinada Krallar nasıl uçuruldular ise, londrada da, Yunanlıların Anadolu seferini herkesten çok tutan Başbakan Loid Corç'ta yukardan aşağı ya doğru yuvarlandı ve o gün- denberi bu devlet adamı bütün gayretlerine bakmıyarak muva- zenesini bir türlü yerine getire- miyor! Malüm olduğu gibi, İngiltere de ta ötedenberi iki büyük siya- sal parti devleti sıra ile idare et- | mekte idiler, Bu partilere eski- den Wig ve Tory denilirdi ve ta on altıncı yüz yıllıktanberi mevcut idi. Bugün sair İngiliz kurumları gibi — bu partiler de — yaşayı- şın kendinden çıkmış ve ulus *“oluşunun” bir verimi idi; Fran- sada, Almanyada, Rusyada ve sair yerlerdeki gibi herhangi bir fikir akınının, bir görüş sisterni- nin doğurması değildi; yaşayış- yaşayışla beraber Ortaçağların sonuna doğru | Ingilterede halkla aristokratlar arasında çıkmış olan kavga ve çarpışmalar. esnasında, her iki taraf biribirine bu adları tahkir ve tezyif olmak üzere vermiş- rdi. Aristokratlar halk taraf - rlarma Wig yani “Başı Kır- lâkabını — vermişlerdi, kü o zaman İngiliz halkının çoğu saçlarını tıraş ederlerdi. Buna karşılık olmak üzere halk ta aristokratlar taraftarlarına Tory yani “Eşkıya” lâkabınt verdi. İşte o zamandanberi bu iki ad saklanmış ve Wig partisi libe - ralliği yani ileriye doğru yürü- yüşü ve Tory partisi de muha- fazakârlığı ifade etmekte idi. 'Ta 1911 senesine kadar İngil- terede üçüncü parlmanter bir parti yoktu. K Fakat o sene seçkilerinde, amelayi temsil eden saylavlar, sayıca önem alıyorlar ve üçün- cü bir parti, Labur kuruluyor. O günden başlıyarak İngiliz siyasal yaşayışında eski muva - zene bozuluyor ve tarihi iki par- tinin sıra ile memleketi idare etmeleri âdeti son buluyor. Labur partisinin kurumu ile bazı parlmanter önemler de bo- zuluyor. Meselâ o zamana kadar İngiliz saylavları ödevlerini fahri olarak yaparlardı. Hazine- den tahsisat almazlardı. Halbu- ki amele saylavları böyle yapa- cak mevkide değildiler. İşte o zamandandır ki İngiliz saylav- ları da senede üç yüz İngiliz li- | î“l tazminat almağa başlıyor- ar, 1923 yılındaki İngiliz seçgile- ri, Wig'ler için bir ölüm vurgu- | nu oldu. En, çok ses - alanlar, amele partisi oldu ve ondan son- ra da Tory'ler gekliler. Wig'ler ise hemen yüzde altmış yerleri- ni kaybetmişlerdi. Şöyle ki, İngiliz Kraliyet ve İmparatorluğunda iş başına amele Dartisi, başda Macdo - nald olmak üzere geldi, Her ne kadar liberal fırkası- nn başkanı olan Loid Corç'a şahsı itibarile seçilmiş idise de, ayandığı parti artık Üüzerine hükümet mes'uliyetini alacak mevkide de ğildi ve Loid Corç bu suretle ta belkemiğin - den vürülmüş oldu. Bu hal, bu ikbal arkasından koşan adamı bütün bütün — kız- dırdı. O sağa, sola ve her tarafa baş vurmağa koyuldu. Her şey- den evvel kendi partisi ile kav- ga etti ve kendisine bağlı kalan birkaç liberal ile ayrı bir parti yapmağı denedi. Yapamadı. Amele partisine yanaşmak iste- di, kabul olunmadı. Bu aralık yeni seçki zamanı gelmişti, Seçkiye Macdonald da şahsen iştirak ederek Üüç fır. | kayı birleştiren ulusal bir pro- | gram ile gidildi. Fakat amele | fırkast Macdonald'tan ayrıldığı gibi, Loid Corç'ta kendi ta- | mh_irlın ile beraber bu uzlaş - mağa yanaşmadı. Seçki, muhafazakârlar büyük bir zaferle dört yüzden çok saylavlık elde etti. Amele partisi de, yüz alt- mış kadar yer kazandı. Li rallere gelince, bunlar ancak Hiki kadar yer alabildiler. Amele fırkası arasında M: nald'ı tutanlardan ancak al şi kazandı. Bu suretle filen Avam Kama- rast muhafazakârların ellerinde idi ve bunlar isteseydiler başka hiçbir partiyi karıştır tün hükümeti ele alabilirlerdi. Fakat işte burada İngilizlere has olan bir seciye keni gösterdi. Yapılmış olan ??îaş mağa bağlılık, muhafazakârları başbakanlığı Makdonald'e bı- | rakmağa ve dış işlerini de Loid Corç'un taraftarı olmıyan bir liberale, evvelâ Si € ve son- ra da Simon'a vermeğe sevketti. Bu hal böylece yıllarca devam durumdu. Çünkü Avam Kama - rasında yalnız altı taraftarı olan Macdonald başvekil i ve elli iki liberallerden de yalnız v'uır kısmını temsil edenlere dış işle- ri gibi önemli bir yer verilr ken, yüz elliden çok saylavı bu- lunan amele fırkasına hükümet- te yer yerilmemişti ve bununla ğundan Macdonald şahsen işle- rin gidişi üzerine derin tesirler yapmaktan geri dürmüuvordu. Bu hal tabii olarak birçok şikâ. yetleri mucip oldu. Nihayet kabinenin değiştiril- mesi lâzımgeldi. Vakıâ Macdo- nald ve Simon yine kabinede kaldılar ise de, başvekâlete mu- hafazakârların başkanı Baldwin ve dış işlerine de yine muhafa- zakârlardan birisi getirildi. Bu aralık Loid Corç yine didinmekten, öteye beriye atıl- maktan geri durmuyordu. Bir zamanlar, faşizme doğru sbury fırkasma kur Fakat o fır- o na ve İngil | terede pek - soğuk kalşılanmış bulunduğuna — tağimen — Loid Corç'a yüz vermedi, | Ozaman Loid Corç Ame- rika Cümur Başkanmı iaklit ederek geniş bir devletçilik pro- jesi yaparak kabineye teklif et- ti ve kendisinin de kabineye | alınması şartile bu proje ile İn- gilterede mucizeler yapacağını vadetmeğe başladı. Kabine pro- | jeyi incelemek için kabul etti. ve fakat kabine değişerek ken- disine de yer verilmemiş olduğu kabinenin onunla beraber çalış- | mak arzusunda olmadığı anlaşı- lıyor. Bu suretle Dumlupmar zaferi ile mihverinden çıkmış olan bu ihtiyar harisin hâlâ da başı dön- mekte ve muvazenesini bir türlü bulamamaktadir. Türklere pek çok fenalıklar yapmış olan bu devlet adamının yine Tı_irğ( darbesi ile bu hale gelmesi ,insana - garip bir zevk veriyor. Ahmet AĞAOĞLU - ae eai Alpullu Şeker Şirketinin Tasfiyesi Alpullu Şeker şirketinin fev- kalâde surette heyeti umumiye içtimar Bahçekapı Dördüncü Vakıf handa şirketin merkezin- de idare meclisi reis vekili ve murahhas aza Ahmet Rüştü za- de Mehmet Hayrinin başkanlığı altında dün yapılmıştır. Meh - met Hayri şeker sanayiinin ül - kemizde yerleşmesine pek de- ğgerli hizmetlerde bulunmuş 0- lan Alpullu şeker şirketinin bu- güne kadar olan mesai ve faa- liyetinden bahseyledikten son- ra şeker sanayiinin daha ziyade inkisaf etmesi maksadile üç mil- li banka tarafından vücude ge- tirilmiş olan yeni şeker şirketi nin Alpullu şeker şirketini bü- tün varlığı ile muayyen bedel mukabilinde satın almak istedi. ğini izah ederek Alpullu şeker şirketinin devamı mevcudiyeti - itti, Bu parti | | Tek) le benim aramdaki etti. Hakikatte bu anormal bir | FELEK| YAHUDI VATANDAŞ- LARIMIZ ... Pazar günü sanırım bu senenin en sicek günlerinden biri idi. Azıcık ha- va alalım diye saat dörtte bir vapura binip Boğazın sonuna kadar gittim. Buranın adıma (Altın Kum) demişler ama doğrusu bu isimle o yerin arasın- da hiç bir münasebet yok. Tıpkı (Fe- ilişiksizlik Bizde, bizde değil ya bütün dünya» da adamın kendini düşünürlüğünü ve saygısızlığını görmek için kalabalık bir trene, yahut vapura binmek yeti- gir, hattâ çok bile gelir. Bizdeki va- pura giriş ve çıkış, bütün Şarbaylık makinesinin aylarca üstünde çalışma- * ve düzeltmesi Tâzimçelen bir bo- züklük ve saygısızlıktır. En büyük hoyratlığı ve densizliği kadınlar, hele yaşlı kadımlar yapıyor. Bu satırları yazarken Bay Muhid- dinin geçende gaze'elerde gördüğü - müz sözlerini hatırlamamak kabil o- ur mu?... Herşeyden önce vapuri tramvaya, trene nasıl binip inilir, ka bunu öğretmeliyiz. H>m bunu bil- meyenlere değil, bilenlere öğretmeli- yiz. Ne ise vapura bindik. Etrafımı bir takım kokanalar, poliçalar ve birta - kım sümsük herifler sardı. Lâf eder- lerken hepsi sağırmış gibi bağırıyor ve rüzgirlarının altına düşmüş zaval- beraber İngilterede Başvekâlet | Bulgar makamının önemi büyük oldu - | Terbiyeli, Idarı da büyük bir cömertlikle dükleri tükürük damlacıklarllı seri. letiyorlardı. Ben insanları böyle yer- | derde Rum, Ermeni, Yahudi veya e ayırt ederek görmem. terbiyesiz diye —ayırırın. Lükin fena bir tesadüf cseri olarek daima görüyorum ki Yahudi vatandaş larımızın çoğu böyle yerlerde yanla- rında kimse yokmuş ve muaşeret tö- resi denilen şey de mevcut değilmiş gibi gürültü, şamata ediyar ve frenk- lerin Arrogance dedikderi bizde (yılıe şıklık) diyebileceğimiz bir Iâübalilik- | kesanki eğleniyorlar. Bence bu adam. ların bemen her tarafta fona karşılan- 1nın başlıca sebebi bu olsa gerek tir. Bir ikinci nokta daha: Eh Rum, rumca görüşüyor. Ermeni tek tük © menice ve daba fazla türkçe konuşu- yor. Lâkin Yahudi, fransızca konuşu- 'yor. Ben dil hususunda da fazla (şö- ven) deği ama şöyle düşünüyo - vam: Istanbul Yahudileri Yahudi dili ib- ranice olmasına rağmen - ispanyolca konuşurlar. Fransızca kendilerine bir nevi şıklık we kibarlık veriyor sanıyor- larsa bütün kuvveltimle temin ederim 3 hem dil, hem de onlar iğreaç olu- yorlar, Tabii bunu kendini bilenler için söylemiyorum. Ille gençler... Işi- ten bir Fransızı kalb sektesinden dürecek kadar fena ve işportalık ha- le getirdikleri fransızca yerine türk- ; çe, battâ Ispanyolca görüşseler, hele biraz da derli toplu, gürültüsüz ve tükürüksüz olsalar hem dünya hem | kendileri ne kadar rahat edeceklar... | — (Boğazda ne gördüm, sanki onu ya- zacaktım. Lâkin yer kalmadı. Başka gün gene bunun üzerinde görüşürüz İnşallah.) B. FELEK Hayvan leşlerinden istifade Mezbahada kesilen hayvanla- rın kanları ve ölen hayvanların da leşleri için bundan bir müd - | det evvel münakasa açılmış, fa- kat talip çıkmamıştı. Sonradan bir avusturyalı şehrimize gele - rek hayvan kanlarından düğme ve kadınlara mahsus iğneler ya- ptlabileceğini ileri sürmüş, fakat bu da muvafık görülmemişti. Bu defa hayvan kanı ve leş i- çin esaslı tetkikata girişilmiş ve leşlerin hususi tertibatla sıhha- te dokunmiyacak bir hale geti- rilebileceği anlaşılmıştır. Bu et- ler mugaddi bir et tozu haline getirilip, kutulara konularak ha- rice sevkedilecektir. Hayvan kanlarından düğme ve iğne ya- pılıp yapılamıyacağı da - tetkik edilmektedir. Bundan başka, kanlarından nasıl istifade edil - diği Avrupa mezbahalarından sorulmustur. zumlü olduğunu beyan eylemiş tir. | fiyesine ve Bunun üzerine idare meclisi- nin bu baptaki raporu okunmuş ve Alpullu şeker sirketinin tas- tasfiye memurları olarak ta Fazıl Öziş , Ali Seyfi Tülmen, Bezmi Ötkeren ve Ze- ki Emin Aykanın intihabma it- ne mahal kalmadığını ve tasfi- | tifakla karar verilmiştir. SS TEKETEYTEE Ci