1 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

1 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAĞLIK Co EAR A Evlilik mi, Bekârlık mı? mek istiyen genç er « gittikçe — azalıyormuş, Kızlar — evde değil- se bile — kocasız kalıyorlarmış. zların kocasız kal- erkekler için bir a evlenenler azalırsa nüfusun da artamıya- cağından canları sıkılsa da, ül- l dolduracak sade biz deği- € düşünebilirler. erin benciliği | nülünce de be- < yine evlilikten iyi değil- Bu işte en kestirme ve en &ru sözü istati: söyler: lli yaşına ayırınız, nde va ölür gelmiş bin tane Bunlardan bir | ati hesapla seksen | ndi bunların ara- n bekâr, han- gilerinin evli olduklarını tetkik ediniz. Görürsünüz ki, o seksen bekârdır. Altmış ha iyi araştırır- sanız, otuz ikisini hiç evlenme- miş ,otuz üçünü de karıları öl- n tüt karılarından ayrıl - ş bekâr bulursunuz.. Demek oluyor ki, elli yaşmı tehlikesizce atlatmak için evli lik insana bire karşı dört şans a verir, vun sebeplerini bulmak ta ç değildir. Her şeyden önce, İ birçok ölümlere bulaşık hastalığa ik tam bir sigorta ol- ile, tanınmış çarelerin en 1 maddi ba - n daha rahat ettiklerini a katmıyorum. İnsan be- | ta da rahatını temin ede- » Fakat insanın ömrünü kı- an sebepler yalnız beden hastalıkları, maddi rahatsızlık. E'SKİ Galatasaray lisesi mezunla - rı, geçen sene yaptıkları gibi, bu sene de mektepte toplana - rak eski talebelik hâtıralarını anmışlar ve birlikte öğle yeme- yemişlerdir. Yarım asırdan fazla bir mazisi olan ve memle- kete birçok seçilmiş ve her mesleğe mensup kıymettar ev - lâtlar yetiştirmiş - olan bu ilim yuvasının eski mezunları yetm şinden yirmisine kadar, dün bir kaç saat için çocuk olmuşlar ve talebelik zamanına ait lâtifeleri tekrarlıyarak samimi bir geçirmişlerdir. Mezunlar dün saat 11 de Bey oğlunda L İ nında bulunan Galatasaraylılar | kurumunda toplanmışlardır. Bu dir. Manevi sıkıntılar, n larını ziyade, hmet verirler, ömrü azaltır- | #lilik hayatın bunlar | e bölünürler, İyi bir kadın | kocasının kederlerini azaltmak yolunu bilir. Cocuklar da, ken- dileri babalarına birçok zah- | etler, kederler verseler bile, an gelen kederlere aldır- onlara göğüs vermek için pek kuvvetli birer sebep o- lurlar. Hulâsa, evlilik erkeğin sağlı- bakımından da bekârlıktan üstündür. Fakat genç yaşında evlenmiş olmak ve karısile bir- likte ihtiyarlamak şartile! Gençliği bekâr olarak geçir- dikten sonra, yaşlılıkta sızılar, hastalıklar baş gösterdiği vakit | bir gen di mat kız alarak evlenmeği şünmek akıllılık değildir. Ö vakit insana lâzım olan karı değil, hastabakıcıdır. | Lokman Hekim Ğ “TAN "i tefrikası : 9 Bürhan CAHID inin bütün soku- huşu ile Turguda yaklaşmıştı. inde yumuşak fakat garip, melânkolik bir titreyiş vardı: k ve ümitsizlik be- ni her dakika zehirliyor . Ken - Jimi o kadar — gülünç, o kadar avallı görüyorum ki! Bu çöl - kurtulamıyarak bu yokluk- lar ve sıkıntılar içinde — ölmek korkusu uykularımı - kaçırıyor. 3eni burada — dümdüz yaşayan kadınlarla bir tutmayınız. Ben iyi gördüm, iyi yaşadım ve iyi yaşamanın — zevkini iliklerime k tattım. Benim için yapı- lacak mücadele, — kaybettiğim tı kazanmaktır. Buna var | n her yolu tecrübe ede- Önüme çıkacak her han- g t bana bugünkü yo- rada toplananlar arasında mek- esbak Paris büyük elçisi Sa lih Münir, Şehir Meclisi aza - sından Tevfik Amir, Ördu mü - fettişlerinden General Cevad, s çe parlıyor, alevleniyordu: — Bunun için Muhtarı feda etmek te benim hakkımdır. İs- tediğim hayatı bana vadedecek her hangi bir erkek... Ve önüne bakarak devam et- ti: — Ben sizin gibi hayattı kurmuş ve kazancını macerala- ra değil, hakiki varlıklara oturt müs bir erkek isterdin Turgut lâtife eder gibi — Benim için kadın ne ka - dar uzak, dedi. Bir kadın haya- ti kurmak için çok geç kaldım. Nadya ciddi ve ağır: — Hayır, hayır, dedi. Hayat- ta mes'ut olmak için her fırsat tan istifade etmelidir. Geç kal- dım, diyenler kendilerini fena bir itiyatla en güzel den haksız yere mahrum eden- lerdir. Hayat her gün yeniden başlar. Her bahar mevsimi ye - niden tazeler. Hayat bir ressam paleti gibidir. Hayali fena dü - şüncelerle dolu bir artist o can- lumu çevirtebilir. — | Nadya'nın sesi gittikçe kuv - : renklerden bir ölü tablo ya- par. Fakat hayatı seven ve ya - Mektep avlusunda saadetler- | . toplanan Galala Muradyan, Haci Muhtar Yüre- ger, Ercüment Ekrem, Atina el çisi Ruşen Eşref, Tokatliyan müdürü Vehap, ve daha birçok tanımmış çehreler bulunuyordu. Evvelâ mektebin 1883 senesi mezunlarını ve yaşı yetmişe varmış olan Muhtar Yüreger söz alarak mektebin tarihçesin- den bahsetmiş — ve mektebe ait hâtıralarını anlatmıştır. Muhtar Yüreger demiştir ki: — Abdülâziz Avrupa seyaha- tinde Parise uğ Louis le Grand lisesi ve böyle bir mektebin İstanbul- da da tesis edilip edilemiyeLeği- ni Sadrazam Fuad Paşadan sor muştur. Abhdülâziz azman xörmüş Pariste iken bu mesele Fransa - imperatoru ü-- Ç Vapolyona da - açılmış; İmperator,Türkiyeye bir cemile olmak üzere bu mesele ile ken- disi meşgul olmuştur. Nihayet mektep müdürlüğünc Salves ve Trampetle yemeğe oturdular vetleniyor, yeşil gözleri gittik - | şamanın zevkini arayan ve iste- yen bir ressam o renklerden ne canlı bahar şaheserleri yaratır. Tabiatın mahlüku olmak kâfi değildir. — Yaşamanın sırlarını öğrenmeliyiz. Nadya — bunları Turguda o kadar ki başınm altın telleri alnını gı- cıklıyordu. Bu arkadaş karısının dökülü- şünü lâtifeye, teklifsizliğe dök- mekten başka çare bulamamış gibi güldü: — Çok enteresan şeylerden bahsediyorsunuz aziz dostum. Fakat unutuyorsunuz ki erkek ler en yakın saadetleri görmiye cek kadar kördürler. Nadya eski ciddi bozmuyordu: — Size hayatımı — anlatmış, fikirlerimi açmış olmakla deği- şik ve yeni bir şey öğretmiş ol. muyorum. Emin olunuz ki bu söylerken anlatışını ya kadınları bu Kadım umduğu h ya kadar adres fikirdedirler, ti bulunca değ mecburdur, sokulmuştu | günün düşünen ve anlayan dün ştirmeğe AN GALATASARAYLILAR Dün Çocukluk Ve Mektep Hatıralarını ' Heyecanla Andılar saraylılar ikinci müdürlüğe de Granet ve ser mubassırlığa da Faure adla rında birer Fransız tayin edil - | miştir. İşte önce Enderun mek | tebi olarak temeli atılmış olan Galatasaray Mektebi Sultanisi | adı altında 1868 de kurulmuştur. bu süretle | © zaman ilk mekteplerde ol- ğu için Rüşdiye olarak Be , Beyazıd, Davı ktaş mektepleri vardı. İpti dai tahsil gör girerler veyat | ederlerdi. Rüşd er ya bir sınıfa onunla ik ve tal biyey k:v! Paşa - y bu mektebe kay bi vik eldâ ve verirler ocuklarını bu mektebe vermişlerdi. Fakat mektebin disipiimine alışamı yan vezir çocuklurı az zaman sonra mektebi bıraktılar, Mektebin, Beyoğlunda bulun ması hasebile ecnebiler de bu - raya rağbet etmişlerdi. Öğret - menler Fransadar getirtilmi: türkçe ve edebiyat için zama - nm seçilmiş öğretmenleri tayin edilmiştir. 1872 senesin nedeki kış ş ve Tıbbiye mektebi, B. oğlunda - ki binaya taşınmıştır. Fakat Beyoğlu cihetinde tatbikat için hastahane bulunmadığından ve bir yandan da talcbe çoğald: e mektep Gülha aya nakledilmi ın dan ikinci defa i mektebin yerleri Miştir.,, Muhtar Yüreğer bundan son olarak bu becayiş edil « ra mektap hâtıralarını anlatmış ve sözleri herkes tafafından ilgi Turgudun gözleri açılmıştı. Nadya tabii, sakin devam et- ti: — Hep zevkten, — servetten bahsettiğim için beni sonradan görmüş kadınlara benzetmeyi - niz. Çocukluğum çok iyi geç - miştir. | —Hâdiseler, felâketler beni a - kuruncaya kadar biraz zorluk çektim. Bir gün geldi ki artık mücadele bitti sandım. Bekle - diğim hayat beni gelip bulmuş- tu. Bu da bir yeldızlı, süslü pa- ravarnımış, yıkıldı ve bütün de- koru ile de bir çöl görün- dü. Anladım ki mücadele bitme miş. Ve her dakika anlıyorum ki kaybettiğim hayat Bgittikçe benden uzaklaşıyor. Bugün dün nin meçhül — noktalarından birindeyim. Burada kendimi ilk insanlar gibi görüyorum. Nadya bir saniye durdu. Son- ra acı bir sesle ilâve etti: — Ve siz bana kızı 'or, düş - man öoluyorsunuz. —— ç Turgut onun ne demek iste- g* Birdirbir. oynayan, eğlenen eski talebeler ile dinlenmiştir, | Metkebin geçen seneki me - zunlarından Keskin de kısa bir nutuk söylemiş ve bu eski tah- 1 ocağı hakkındaki düşüncele- rini anlatmıştır. Bundan sonra yedi sekiz yüz kişiye varan mezunlar kafile ha linde mektebe gitmişler ve ye- mek vaktine kadar bahçede eğ- | lenmişlerdir. Bu eğlencelerde her sınıf mezunları esi larına ait eğlenceleri tekrar et- mişlerdir. Bir kısmı o zaman ya- sak olan parmaklıklardan atla - ar, top, futbol birdirbir, esir almaca oynamışlar ve: “Unka - panımmda arpacı oğlu Feyzullah Fevzullah ! zaman- tekerlemesini hep bir ağızdan söylemişlerdir. Sonra bazıları arkadaşlarını altı okka etmişlerdir. Bu meyan da Ercüment Ekrem, Vehap, Rüşen Eşref, Rasihı Bedros, al- ti okka edilmişlerdir. Yemek vakti gelince mekte - PFUİN L Çasann n A £ | ağa tambur çalmış ve bu saçlı sakallı genç ve ihtiyar talebeleri yemeğe çağırmıştır. Talebe sıra olmuş ve srraya geç mek istemeyenlere, arkadaşları talebelik zamanına ait adlarile hitap ederek sıraya geçmeleri - ihtar etmişlerdir. Yemek nese içinde yenilmiş - tir. Yemek listesi şu idi Kuzu pilâvı, börek, enginar, Faydi altı diğini anlamıştı. Özür diler gi- bi : — Yanlış anlamayınız. dedi, Kendimi kocanızın olduğu ka - dar sizin de samimi bir dostu biliyorum. Bana öyle geliyor ki bu zavallı insanları tehlikeli bir maceraya teşvik ediyorsu - nuz, Ve bunu söylerken gözucu ile ileride Muhtar Arifle çene ça la mühendisi gösterdi. — Siz gelmeden önce Basib- dümdüz, hareketsiz bir yat sürüp gidiyordu, Herkes biribirine meslek ve gayret sev- isi ile bağlanmıştı. Sizin geli: şiniz âdeta bu adamları değiş - tirdi. Ve o kadar sevişen bu a damlar bugün kıskançlık, reka bet duygularile biribirlerini yi yecek hale geldiler. Unutmayı nız ki medeai merkezlerden u - zak yaşıyoruz. Bu uzaklık bura: ya gelen medeni insanların ter- biye ve duygularını değiştirmiş tir, Sinirlerin g P, terbiyele- rin gevşediği bu yarı çöl orta - | sında sizin vaziyetinizde bir ka- | rakl | dının çok temkinli olması lâzım salata, çilek kompostosu. Yemekten sonra mezunlar tek rar bahçede toplanmışlar hep birlikte Taksim abidesine giderek Galatasaray renkl de çiçeklerden yapılmış ve Gala ve n - tasaray arması şeklinde mükel | lef bir çelengi abideye bırakmış lardır. Bu çelenk alayın önünde bulu nan Galatasaray izcileri tarafın dan Taksime kadar tır. taşınmış * Çelenk abideye bırakıldıktan Atatürk Galatasaraylılar şerefine sonra cumuriyet, ve üçer defa şa sa şa rılmıştır. Bundan sonra merasim ve herkes dağ Galatasaraylılar her sene bir bitmiş haziranda aynı toplantıyı tekrar etmeğe karar verm İç işler bakanı Şükrü gümrükler ve i Kaya, hisarlar bakanı Ali Rana, halk partisi genel sek reteri Recep Peker ve Sofya elçi Cei aeki Galatasaray mezu- nudurlar. Bünlar dun Cetiyun gönderdikleri birer toplant bulunamadıkların - dan dolayı müteessir olduklarını bildirmişler ve bütün arkadaşla telgrafta rına kalpten olan ba tekrarlamışlardır. Toplantının sonunda Galata « saraylılar cemiyeti idare heye- ti Atatürke saygı telgri miştir. l tea dır. Dikkat ediniz. Tehlikeli iş- lere girişmeyiniz, bu biçareler « le oynamayınz. Nac yarı müstehzi, mağrur Turgudun balhısettiği i* ki İspanyolia Amerikalıya doğ- rı | ru baktı. Sonra kendine çok ya- kın esrar arkadaşı bildiği Tur- uda dönerek gülüms — Bu kadarcık büyütmeyiniz dostum, vilmek, takdir edilmek bir ka dınin hakkı değil mi?. Bu çöl ortasında bu k. j eğlendiremezsem. bi — Azizim, dedi, Sizler burü” da günün bütün aa erini işin! zin basında gı iscilerle venihayet erişeceğiniz mit var. Para kazanacaksınız” Ben ne yapayım, Gü n ı;: tün saatleri biribirinin eşie © zı günler bir köpek sesi bile :lşi_ yulmayan bu köyde kendimi © ri diri mezara gömülmüş saff | yorum, Bütün ümidim ak$a' (Arkası VA uğrı

Bu sayıdan diğer sayfalar: