Z TT 2 —SON TELGR'AF— 3 EYLOL 192 —HALK FİLOZOFU BİZDEKİ GARABETLER Yeni Edebiyat ve Fen Fakül. — teleri binası, hakikaten muaz- — “zam bir şey olacak. “Eylülde, binanın temol atma merasimi- nin yapılacağı temin ediliyor. Şimdi. istimlâk işlerile uğraşıl- maktadır. Verilen haberlere göre, Vez- necilerde, daha bir iki yıl ev- vel yapılan yeni maliye şubesi de yıkılacaktır. Çünkü, fakülte binası © kadar büyüktür ki, mevent arsa kâfi gelmemekte- dir. Bana üyle geliyor ki, İstan- buldaki yeni yapılam maliye şabeleri binalarının talihi yü- ver olmamaktadır. Şimdi, yep- yeni binsyı yıkarken, hasan kı- yamaz. Evvelki seneye ait, bir hâdise hutırlarım. Defterdarlık, Şişha» we yokuşunda, şimdi hahçe ya- pilan köşeye bir yeni maliye şubesi binası yaptırmıya başla- KAPLANLAR . Amerikada, bir vahşi hayvan- lar sergisinde yangın çıkmış, en bir fil, beş arslan, yedi kaplan ve- salre yanmış, kül olmuş.. bütün Amerikan gazeteleri sütun sütun bu hâdiseden bahsediyorlar. Halbuki, hergün — cephelerde binlerce insan yanıyor. Harp teb- fiğlerinde bile bahselmiyorlar. 'TATLI YE — TATLI SÖYLE Lokantalarda — yalmız üç türlü yemek pişirilmesi fikri aldı, yü- Tüdü. Ba üç türküden biri tatlı o- Tacakmış.. tatlı ye, tatlı söyle, der- ler, Fakâat, şu zumanda kimsenin ağnını biçak açmıyor. Nasil tatlı yiyelim, nasd tatlı söyliyelim., y İ CEPHELERDE “’ BAVALAR . Gelen barı ajans telgraflarına — göre, şark cephesinde havâalar bor- muş! Eğer, soğuktan, yağmurdan, — kardan, kışlan modet umulsaydı, - geçen kış bir işe yarardı. Baka- hm, her sene ayni şiddette kar, kaş olur mü?. ALTI AY DAYANIYORMUŞ Avrupanm bilmem hangi şeh- zinde, bir âlim, altı ay dayanan “süt komprime'ori icat etmiş. Fakat, bu fikir yeni değildir. Bizim Istanbul sütleri, hattâ kom- /— prime yapmadan altı yıl bile da- Oyanır, halis terkos suyuna ne Celur?. y AHMET RAUF Ümraniye köyünde güreşler ğ € eylül pazar günü Üsküdar Kısıklı nahiyesinin Ümraniye kö- “yünde yapılmakta olan köy mek- tepleri ve Çocuk Esirgeme Ku- Tumu menfaatine — terlip edilen bu güreşe iştirak edecek pehli- wanlara derecelrine göre müna- sip mükâfatlar verilecektir. | gök REŞAT FEYZİ muşti. Halbuki, şehir plâmında burası park veya bahçe olacak- tı. O zaman, yazdık, çizdik. Ni- hayet, bizden sonra, Belediye de bu inşaatı gördü. Temeller atılmış, battâ duvarlar çıkmıya başlamıştı. İnşaat (atil edildi. Temeller söküklü, Sonra, Delf- terdarlık, o ciyara bir başka ye- ze yeni bir şube binası yaptırdı mı, bilmiyorum. Şimdi, Veznocilerdeki mali- ye şubesinin âkıbeti de ayni gözüküyor. Şu farkla ki, bitmiş. tamamlanmış bina yıkılacak. Acaba, resmi duireler, inşaat yaplırırken, Belediye ile temas” edip, müstakbel imar plânn- dân baberdar olmayı lüzumlu addetmiyorlar mı?, Bu hal, in- sana garip geliyor. Fakaf, bizim hayatımızda ga- rabetler o kadar çoktur ki, ar- tik kanıksamış vaziyetteyiz. Bir kadın trenda doğurdu! Çatalcadan İstanbula — doğur- mağa gelen Ayşe isminde — bir kodın; dün, Yarımburgazla Çek- moce arasında, trende doğurran: tur. Çok acı çeken ve kü beden kadın; Sirkeci garında sıh Bi imdat oromobilile Şişli Çocuk hastanesine kaldırılmıştır. Çocuk ölmüştür. Anasının sıhhi vaziye- ti de, ağırcadır. Zabıta ve adliye tahkikat yapmaktadır . Hyalediğinme 36 esnaf cemiyetinin tertip ettiği sünnet düğünü Cumhuriyet Halk Partisinin' hi- mayesinde gittikçe kuyvetlnan ve birlirlerie kaynaşarak — bir birlik halinde çalışan şehrimizde- | ki 36 esmaf cemiyeti azalarından Fakir olanların 125 çocuğu cuma gecesi Beşiktaşta Aile Parkında sünnet edilmişlerdir. Esnaf cemiyetleri başmurakıbı Küzrm Yarulmaz ile cemiyetler idare — heyetlerinin — teşebbüsle tertip olunan bu sünnet düğünü parlak olmüş ve ne çocük- Tardan, ne de davetlilerden para alınmaması hususiyeti teşkil et- miştir, Bundan başka çocuklara we davetlilenre meccani yemek tir. Sabaha kadar düğünde milli oyunlar festivali heyetinden davulcu Karayılan ile havak Safa da oyumlarını göster mişlerdir, Kadro ve iş Göçenlerde bir havödiş — yazılınıştı. Üç dört avukat, bir mealikemenin muk #yyan vakitlaa bir buçuk say — sonra dahi duruşmaya — başlammması dolayı siyle, aöliye Dirarıni İşedenik, d- gur Guvalera yetişnek üzere ocadan #yrilmeşlardı. — Bir okuyucumuz, — bina gönderdiği mektapla, ekate; mahke- trelerde tü bülin varit olduğunu ve dürüşmaların verilen — sakite buşlama. diğim bklariyoc, Bade mahkemelerin işi çoklur. Kad- volar, bütçe İmkânları — malümdur. Böyle eksayan tarafları 6l birtiğ Üo ve hüsmü' niyetle. gidenmiye — çalışmak Vvütün vatandaşların vazifosldir. BÜRHAN CEVAT EDEBİ ROMAN: 19 ea istanbulda yeraitı treni yer Siti geneadiferimin, tünegl veye meb Tommua Ük tetkikleri ve plânları, şe- dörcilir mütehassın — Progt Larafından yaplıyormuş, Beyoğlu cihetimi jstanbula bağlıyan GSi İrann vay yoki öti değil Bir do Güzt Köprüsü yolu ver, O da küf' de- ifl. Bir üçüncü yol bulmak Mizun. Bu da, ger all ginçakdiferi olucak, Bu iş İ ne kadar para sar(eanok klzım?, Allah bilir. Müyonlar gder. Bu mik yonlar dertal bulunamıyacağı için is- tökbale Bit bir proje demek daha doğ- ru olur, Fakat, ben, bu metronun yapıladı- | leceğine imanlardan değülm, Sebeple- #ini göyle itah <diyanım, Bu & İçkl ea &x on yi beklemik Tâzşm. MHalbuk, on YR sarma, dünyüdün münekalât işinde pronsip dağğecektir, Ve en ruhat, en Ön SÜRÜli nakü vasils olarak tayyare kabul gdilecektir. Yer altı trenleri Awrups şahirlerin. de yüz senelik maziye xakupüle, Bu, ta- mamen demede ölmüş bir usuldür. Yer, ait dremlesi — gayci Ahtidir, —Bundan daha büyük mahzuru çok masraflalar. Teyyarvciliğin inkişafmı takip eÜyor- samız, on yıl sanru, hıîıt“ıı me bale bin bir fenalıkları yanımda, bir Wölliği vardar K, feknik tecakki gür'atle mey- daaa gölir, İçte misal olarık tayyane- cil Harplen soara Bütün dünyü büyül yehitlerimde, her nevi naldliystn — tay- yarelerle yapılacağını düşünüyor mu- İsunuz?, İmambulum yer altı treni — ta. swvuru © vakif ne kadar gülünç ge- ecek... Şehirler arası münakalesi için ve Gühâ — büyük “tiple, şehir İçi Gakliyatı için dabâ küçük ve syrı bir tple tüyyüreler yapılacaktar; - Buğün hayal olan bu hddise, yarın bir Salnkal alacaktır. Bu harpton | ewvel, Amerikada, tayyama le nakliyat Fepeyoc enammmiyet kamanmışla Ve bir çöe Keimaclenin, taçici Humast ölomebdük ker gibi, husasl Aayyare lerk vardı. On yonra, havazılığıa ne halde buluna-| cağı. bülün bunkar hestiba kotılarale daswvar olunabile, İmtanbulda, Avrupadan yüz sene Fonna yer ll treni yapmıya kalkığ. mok gerlp değil enidir?. R. SABİT | Karne tevziatında nazarı dikkati celbeden bir hal! | Mahslle dağıtmı birlikleri, ey- İâl, teşrinievvel ekmek karntlo- rzini tevzi ederken şayanı dikkat bir nokta nazarı dikkatlerini cel- betmiştir: Bir çok kimseler güya o mınfa- kaya yeni nakletmiş gibi kâğıt ve zayiinden yeni çıkarilmış nü- fus tezkeresi Ibraz etmişlerdir. Bunların asıl mahallelerinden de karne alıp almadıkları tetkik o- Tunacaktır. — ” & TAKVİM © BİZİR | toca 1581 ŞABAN 21 Hut 1358 121 Bu büyük konak, bu mükellet dö- gömeler, holılar, bu Şeniş salanların tepsk kocsamundı... Ve bu kadın, bu #i KApı deyam atabilecek olan kadın Şişilden Beyasıda kadar uzayacak Kkoruşon, hakaret edön, ber emni e v | Har'p*Va_ziıeti_ Mısır cephesinde: Mihver ordusu büyük kısmile iki gündenberi İngiliz müdafan cephesine doğru yaklaşma yürü- Yüşü yapıyor. Ba iki gün zarfın- da 10 - 15 kilomctre ilerlemiş ve İngiliz mevzilerinin önünde giriş istikametlerini kapıyan mayn sa- halarına sokulmuştar. Görünüşe göre Mareşal Bom- mel'in plânı, Kattara batklığının şimal kenarlarına dayanan İngi- liz sol cenuihini çökertmek ve mer- kezde de yarınaktır. Buna muvaf- fak olursa şişendin boğazına ben- ziyen ve şarka dönük dar kori- dördan kurtulacak, asıl hedefleri- ne yürümek için cenupla manev- ra yapmak imkünı bulacaktır. Mareşal Rommel'in yeni başlı- yan bu hareketi, büyük ve sürekli bir taarruzun ülk salhasıdır; şim- diki halde İngiliz sol cenahmda bir istinat noktası teşkil eden El- h_.m. tepesini ulmak ve maya sahasımı geçmek istediği anlaşıl- maktadır, İngilizler mayn sabala- zının 30 kilometre derinlikte ol- duğunu söylüyorlar, Fakal göçen ilk taarruzda Mihver ordusunun 'Tobruk cenadundaki İngiliz mayn sahasını, geçmekte fevkalâde ları bu asri münileri aşmakta yük bir tecrübe kazammışlardı İngilizler, müdafaa mevzilerinin tabii ve sun'i kudretine güvene. mezler, Her türlü tehkimat onu müdalaa ederecek askerin meha- ret ve fedakârlığı nisbetinde do ğerli otabilir. İngiliz ordusunum 140 bin mev- cadu olduğu ve 6000 tankı bulum- duğu söyleniyor. Fakat ber iki taraf için de manevra imkânı ay- ni derecededir; yüni cepbeden ta- arruza karşı cepheden müdafaa kahramanının heyk Yazan. Birinci Cihan Harbinin sonla- rına Kadar Akdenizin doğu k> yıarı bizim elmizde idi; hele geçen asrin başında, doğu Akgı- niz fırdolayı — bizimdi.. Kadim Roma mirasından — bahsetmiyoe- Tum, yüz yel, yüz yirmi yıl, ya- kın mazddir; Biz kırka merdivyen dayamışların babaları, Makedon- yada, aşatı Dalmaçyada, Epirde, Yunanda, Morada, Giritte, Ro- dösta, Kıbrısta, Suriye ve Misir- da, Trablusgarpta, — Tünüsta ve Cezayirde Türkiye İmparatorlu- gunun memurları olarak dolaş- mışlardır... Bugün, cihanı saran cenk abe- işırda bulünüyorum.. ve, farkı nedir?. Her yıl, — P ask ve GÖZYAŞI dd Mmetesİye.... Hai Bu könlk bum köcsalain, hem de bu kodamdıi! sınırlarımızı bekliyen ordumuzun silâhina güvenerek bu ateşin dı- k azmindeyiz... Dün- — Kimiyonum dedi, k-—'-m- gö . mek isüyordum, F Süzan gö'ümsedi Azrt gd, Sade bunün içii beyi O gimciinde serdirmak sldaz GÜL fümsedi: © sişin yüzümüze bile bak- dit Secla içini çekii reco kombüsa apakrütam. — Kalbimden vüruldum, T gi gönmemerliklen gelince mi ı-'w,ıa ya vuruklunuz? B j B atienkle 20 . ”oma ııââh k arisinlet Nefret eLfik bu kadının hakacetine — Duğramamak içla Sevgin: O — Kansyım-Dedi Büzanm — gözlek yerinden uğradı, b di — Kamstmur... Boli göir... — Evet. Bad Könan Doğünm karn | — Kenen Dağlt... - Ben izinl bulamayayım diye al. ıldinız, | dağı satae bir ism. —Aldanmış olma- na imiçün yoktur. Gücür göriez tanım | düm. Deceber yaşadığımz adümın adı | Kenasa Dağlidır, berüm kocamdar, Süzen çaşalamış, atalamış — Hayalında bir sır olduğunu sez- İmiş. miftim; detvtk Duymus... Ki Onu da buraya bic görlm gekedi gelmek İstomyordu. Sövüin bü sösleri dinliyor, hör biri kalbine ı&(l bir ok gibi saplamyar. du, x—, h—u gelmeik stemiyor- Bu u-ıd'aıııııır ok, Tasilamak is. temtdk ğindendii.” Sevgin gözleri büyüntüş afal atal etmafına bakıyandu. Sevginin biç bir pey söylemiye, hiç Bif şey yapmıya hüdkt yoktu. — Hattğ ikacamı llr muadleke komuşmak İstame- 44 istar edecek olura, belki Kenaa da bu kadımia berlik olup öcü kö- verdi, Örle ya, Kanan Sevginda kendisine ihmet eöğine isani değel miydir, Hom belki de du kadli, möiresini BeYiYORdUŞ Sövmeyeydi Gasinla- böcaber yaşar müydı? Ora bu mükellef biya- a temin eder miydi?, Bi düşüncelerle kendisdün geçiyor, rakbinin karçecrde ne yapacağı Süyliyeceğini öketneragordu. Süzan kadinin bu baleti zuhiyoskün ea İstitdi ede önu bütün — bütün erdir — Sanlbe benimle erlenamemesinizi #eöbebim söylemök istemedi; giylemedi de. Fakat şimei öğrendim, Artık * ev- kenmüzrüze möni kalmadk. Serhest ka br kölınaz berdenle evlenboağim vactet- aBi Nearük inifeğüe hiscele AĞ bize tecavüz- edecek olandır! Di bu. sulhseverliğimizin ban nıl.ı ann süze! sımızdan ekedi geçtik demek deği Tn şakal talam a topraklarını temamen —unutaca- Bız demek değildir. Nitekim, Hü- tayan ilehakı da bunun çok gü- zel bir' örneğidi Sulhsever talürk - İnönü politika mektebi>, bugünkü sı- nırlarımızın dışindaki Türk da- yalarını beynelmilel sulh masa- Jarında zafere ulaştırmak ile ta- Mısır cephesinde başlamak üzere olan muharebeyi hangi taraf kazanacak ? (Yazan: i, 8. Eski Bükreş Ateşemiliteri ) ve mukabil taarraz. Mareşal Rommel, İngiliz sol ce- nalını bataklık kenarından ayır- mıya muvaflak olursa, İngiliz or- dusu fena vaziyete düşebilir. Al- man Mareşalinin Kattara bataklı- a cenubumdan bir kol sevketmesi de muhtemeldir. Bu takdirde va- ziyet büsbütün sarpa sarar, Buna karşı İngilizler ihtiyat kuvvetleri |. cephenin merkezle sol cenah arası |" gerisinde ve kademeli bir şekilde hazır. bulundurmak mecburiye- tindedirler. Her iki tarahın büyük kısımları arşsında henüz muharebe temasi başlamamışlır. Bu temas, Mihver topçasunum ve hiva kuvyetleri. nin İngiliz mevzilerini büyük mikyasta bonrbardıman ettikten sönra başlıyacaktır. Acaba bu mübarebeyi hangi ta- raf kazanacak? Şüphesiz cn az hata eden taraf kazanacaktır. 8 in- ci İngiliz ordusunun veni kuman- damı General Montgomery harbe müdafna ile başlamış oluyor. Ma- reşal Rommel'in kudret ve meha- reti karşısında harp talihini de- neyocok, Fakat şurası muhakkak Ki bu General, seleflerinden daha talhilidir. Çünkü eline verilen or- du, çok iyi takviye edilmiştir; bu | ordunun tuttuğu mevziler de, a- ranacak şariların hemen hepsini baizdir, Uzun zamandanberi tah- kim edilmiştir, cenahları aşılmaz milere dayalıdır. Cephe geniş- liği vardır ve giriş istikametleri asri münilerle kapatılmıştır. De- rinliğine tertibat akmıya elverişli- dir, İngiliz donunmasından da lu;:rdııu görebilir. —- n bunları görönüne getirin- ce, İngiliz ordusunun Mihver ta- arrazunu boşa - çıkaracağını ve hatlâ mukabil taarruza geçerek ilerliyobileceğini sanıyor. Bakalm öyle mi olacak? Denizcilerimize açık mektup: Tam manasiyle bir "“Deniz Müzesi,, ne zaman açılacak? Her yıl Barbaros'un türbesi önünde bir tören yapılıyor! Bu deniz Fakat; milyonluk Türkiyede bir deniz müzesinin varlığından kaç kişinin haberi vardır?. Şimdiki deniz müzesinin bir eşya anbarından bu müzeye ne ilâve ediyoruz?. REŞAT EKREM KOÇU eli de dikiliyorl. faralığa müsait değildir; Mektep haritalarımızda, Hatayın yabancı boyasını, bu Türk ülkesinin tapu senedini devletimiz adına çıkart- tktan sonra sildik... Fakat, ço suklarımıza, gençlerimize, kom” derin oğlu ve torunu olduklarını öğretmek de milli boreymuzdur. Bski zaferlerimizin yıldönümü törenleri, bu bakımdan tedsir e- dilmelidir; ve yine bu bakımdan bu milli borcumuzu da, çocukla- Tımıza ve gençiemimize karşı tam ödiyemediğimizi de kabul etmek gerektir. Soruyorum: Meselâ ker yıl, <Akdeniz arslanı Barbarosun türbesi önünde bir #ören yapılıyor!. Denize muhte- şem çelenkler atıliyor!. - Bürba- rosün heykeli için bir müsabaka açıldı!, Akdeniz arslanının hey- keti de dikilecek! Fakat, 20 müyonluk Türkiye- de bir deniz müzesinin varbığın- dan kaç kişinin haberi vardır?. Mevcut deniz müzesinin de bir €şva anbarından farkı nedir?, Bu müze bakkında, 1917 de o zamanlar müze müdürü bulunan ressam AlI Saminin — himmetile Jbasılmiş bir «rehbor - demirbaş dettlerir nden gaye; elimizde, bir eser var midir?. 'Türk sancağını, Hint Okyanu- sunda Sumatra ve Cava sularına kadar götürmüş, Atlağ Okyanu- sunda, İskoçyanın şimslinden de- laşarak İzlanda sularında ve hât- tâ şimalf Amcrikada Niv - Faun- land sulanında — gulgalandirmış 'Türk gemicilerinin muhteşem ve D DeD N A İ ! İ MAHKEMELERDE: İki ay hamallıktan kurtarmış... Davatı Ester, uzun uzun, bü- tün teberrüatile anlattı; anlatlığı hulüsatan şuydu: ğ Komşusu Bahor bir akşam sar 'ğe mişti. Yedi aylık hâmile olan Es- ter de, komşuluk ve kâdıtlık gay retile Rebekâyı kurltarmak üzere Koçşmuş, işe müdahale — etmişti. Bohor bu müdahaleyi lüzumsuz ve fuzult bulmuş, karısı Rebeka- ya bizakip Esteri eline almış, 3- damakıllı döğmüş, bu sırada, Esterin yedi aylık çocuğu vaktin den evvel doğmuştu. Hâkim, Esteri dinledikten son- va, Bohora: — Söylenenleri dinledin, dedi; Esteri döğüp — vaktinden evvel çocuk doğurmasına sebep olmuş sur,, Şimdi, cezalandırılman is- teniyor.. ne dersin?, — Denecek birşey yok... Na diyeyim? Döğdüm.. döğdüm 2m- ima ,benir işime Karıştığı için döğdüm, Ne karışıyormuş o, be- nim i Karım değil mi? Dö- ğerim de söğerim de.. Biz, zar ten, Rebekayla her akşam — bir | fasıl yaparız. Karı kocalık bu... Herşey olür! . İyi amma, vaktinden evvel Çocuğunun doğmasına sebep ol- duğun için, kanur, cezalanmanı emredioyr. Bâk, 456 inci macdde ile — cezalandımlmanı — istiyerek mahkemeye vermişler seni... — Vaktinden evvel doğurduğu ne malüm? Ester, doküz on ay- danberi gebeydi. Günü yetmi doğuracağı varmış; — doğummuş.. Ben, gününden evvel çocuk de- ğurtabilsem, şimdiye kadar, İs- tanbulda en meşhur lâvta olur düm. — Çocuğun vaktinden iki ay evvel doğduğu raporla da tesbit V edilmiş. Ona ne diyeceksin? -İkj ağy cvvel doğurtmuşsam, dabe iyi ya... Demek ki, Esteri, iki ay deha hamallıktan kurtar- mişım. Öyleyse, bana bonçlu ol- ması İğztm... Mahkeme, Bohorun Sorgusunu yaptıktan sonrs, Bulorun karısı (Devama Sa: 3, Sü: 6 de) 20 soruyorum: zengin bir müzesi olmazsa kımın olur?, «Tarihi deniz romanları!. Deniz macoraları!. — yazan müuharrirle- Timiz, gelişgüzel kalem yürütü- yarlar., Barbarosları, Kılıçalileri, Murad Reisleri, Durak Roisleri, Turgut Reisleri, Piyale Paşaları, baldırıçıplak — birer korsan gibi döğüştürüyorlar.. Tantanalı, şa- tafatlı cümlelerin bini bir paraya.. «Kalyonun iki kenarındatı de- nizin köpünmüş sularına gömü- len yüzlerce kürek!,» Ne diyeyim?!. Bvvelâ: Kalyon yelkenli gömidir!!, Küreği yok- ftur... Sonra: Kürekli gemilerin en büyüğü 35 oturan olur.. Yani 35 çiftel, 'Topu topu her iki ya- ninda 70 kiınk! Kasımpaşada :ı.nıı mâazi, Deniz müzesinin edbaş okulu yanında bulunması, hulâsa, Türk denizciliğinin ocağı olan - Kasımpaşada — bülün: şart değildir. Müzeler çana Güd- deler üzerinde kürül, Deniz müzesi için de biçilmiş yer, Büre Baros türbesinin yanıdır. Temen. ni ederim; Gelecek yıl, — deniz | asklanının. törbesi önünden di nize çiçekler, çelenkler atarke: toprafa da, Türk deniz müzesi- nin temeltaşını koyarız!. Öyle bir müze ki: İçinde yalnız tarihi hatıralar teghir edilmekde kalmmas, De- mizciliğimiz en hurda teferrüatı- na kadar mütehassıslar Japonlarla muharebe Yazan: Ali Kemal Sunman Japonlara karşı kat'i müvaffa- kiyetin kazandlarak büyük Ok- yanus sularında ve Uzak Şark- ta üstünlüğün tamamile Anglo- Sakson tarafına geçtiği daha id- dia edülememektedir. Bununla beraber şu son haftaların hare- kâtı Amerikalıların lehi inki. Şaflar göstermiş, Büyük Okya- nusta Japon Amirsllerini — çok düşündüren zayiat görülmüştür. Nihayet Japon harp gemilerinin ortadan çekilerek artık görün- | mez olmaları ile son harekâtın durduğu bildirikyordu. Bu da * Japonların yeniden hazırlanarak tekrar geleceklerine ve inuhare- beye tuluşacaklarına âlâmet sö- yılmaktladır. Amerikan kuvvetlerile Japon- lar arasında kareda, Okyanı dalarının - bir. kismında — vukua Helen Karşılaşmalar ayrıcs dik- kate değer, İki tarafın karşı'aş- ması pek kanlı olmuş, esir olmak veziyetinde kalan Japon asker- leri herşeye rağmen esareti ka- bul etmemişler, çarpışarak ö meyi tercih etmişler, teslim ol- mamçılardır. Teslim olmıyan ve kendileri ne kadar ax kalırsı kal- sın sonuna kadar mukavemete karar yermiş olan Japon asker- mitle berhava edildiği de Ameri- kalılar tarafından bildirilmekte- Gir, İşte © taraflardaki şiddetli muharebelerin — böyle sahneleri de olmuştur. ü Olâyanus — sularındaki barekirin ceneyanına dür böy- delilde üzerinden günler göçtik- ten sonra verilen tafsilâtla bir fikir edinmek kabil oluyor. Bvvelâ Japon askerlerinin tes- lim almamak şuretile sonuna ka- dar mükavemet — göstermeleri keyfiyeti Ihmal edilecek gibi de- gildir. Japordar hazbe girdi gi rel her yerde bu mukavemeti göstermişler, esir olmaktansa ö- I Hümü tercih etmişler ve sonuna kadar dayanmaşlardır. Hiç şüp- hesiz ki bu hali ile karada, deniz- de ve havada gösterdiği fedakâr likla her sinıf Japon askeri İngi-, löün de, Amerika'ının da tok- dirini kazanmaktadır. Fakat İn- gilizin ve Amerikalının düşünü- şü ile Japonunki srasında büyük bir fark vardır: Angloaakson zih- niyet barpte fedakârlığın — her * in İnt; ıh:ı a benziyen uygun görmemekte- hatbe gıde]ı bir ine için üstün kuvvetler kük mükavemetin artık askerlikçe ol ile tutulur, göz ile görülür bir neticesi — çıkmiyecaksa ; sönuna küdar teslim olmamak mutlaka zacüri değildir. Lâkin yukarıda işaret edildiği gibi hiç bir zaman Kahramanlığın, üstün kuvveder karşısında mağtübiyeti kabul et- “memenin verdiği başka bir gu- müşkül saatlerinde bu gurur ve Mtihar kendini — duyurmaktadır. Hulâsa Japon aşketerinin taar- ruzda ve müdafaada böyle fera- getle muharebe ederek İngilizle- ri, Amerikalları — hep - takdire sevketmektedir. Japonlarla dokuz aydanberi sürmekte olan hardın — şimdiki safhesına gelince; Uzak Şarkta ilk aylarda birbirini takip eden geri muvaffakiyetler kazandıktan Böfra Japonlar şu sön devrelere de gerek Çinde, gerek Büyük Okyanus adalarında muvaffaki- yanında bulunması, pdıkâı"hwmm uğramışlardır. Har- n heyeti umumiyesi bunu güs- termektedir. dan mütelea — ve tesbit edilmiş | bulunür. M 'Yoksa, hor ye, türbesinin ö- Dünde — Şaptığımız — törenler'e, erhum Gazi Barbaras Hayret- Yonlarca Türk deniz şehit — ve rinin ruhunu şüdedemeyiz Deniz füiştünde gezeruz grar buluruz Öcümüz, komaz aluruz , Bize Hayşeddinli dorirr! SA ÇAA lerinin bulunduğu yerlerin dina- — n Paşanın adında toplanan mil- — rur vardır ki bir muharebenin en -