- Büna'ne dersin? l Nermin, y oze masaya, b miş v miş derin Düzgün yüzünde asa olmuş, ssedilecek de. pın buhranlı bir ruh haleti du. Kendisine bocalamakta olduğu ilk ballış belli oluyordu. N munis ve yalvaran ldi; | Nerminciğim, | if vesilelerle onu | du.. Hulyalı., Ve başka meşgul, üzüyor vı yorsun | gönlünde aa şıyan bir il halini gösteri - yordu. Hatta bu vetli bir. kont Münakaşa zden kocasını kuv. D1 akına almı ettiklerinden bir gün le Bü- bir sürü cesinin bir veh kin etmek için lesinden ayrıl Ben rebilirim, senden yürürlerken şık elini aş, halini hatırını sor. | müş, nezaketsizlik de yalnız kocasile meşgul ©o nun eski bir sevdalısı gibi ne derin derin bakmı: n iskelede kendile - akrabalarile gözle. rinin Gerçi rini gel gibi nn bu Ne meş- r sevgi ahen birşey söy- bu çiftin dükleri zaman gece bir 'a sabah er. zifeye gitm ba r noksanları yok ak mühend kenden köcası va yine devam etmeğ; dün nazare Muhit. | lerinde mutlı T- lardı. Sonra ka gipta uyandı. grçekten n za. ka- de kendisile konuşan Şefika daki kadınla iki aydanberi şuyor, mektupl dukça da bi kan yor, fırsat bul- n elbi. ütülerken ceketinin cebin- rler... Hele simasına | de bir mektup bulmuş. Tumuzlu başka bir letafet veren mütevazin, | n birşey a kusursuz burun ve sonra — ayva t r, müthiş ş tüylerile harelenmiş pembe bir | fakat bu mektubu kocasına süy- cilt.. Ve nihayet bu parça parça güzelliklerin birleşme: dana gelen — enmuzeç tipi Nermin ona bir çehre. muzlarile boy ve ke ince ve pa lememişti. Hâdiseletin c © mektubun bir gün kendi bir hakikati ğını di eydana çıkaraca . ası ve bir Geniş ve heybetli o- nüştuğu ka. | Nermine yaraşan bir den hafif bukleli pençeli ve gün önce kocasının kı dına Şefika Hanım mesi arasındaki bu asabi asabi dü. h bu cihet birden bey - | beğenerek, idirim. gibi par! k olarak — severek Ne fayda ki her ne âş evlenmişlerdi eve şuna üzülüyorsun. sevgi ve aman geçtikçe kal şti mulmadk >hâdiseler, nezih öründek dalyayı bir * fırlatarak h duran çantasınc mahut mektubu çıkardı. Mektübü elinde sallıyarak: — Namık ben boşuna üzülüye- — yerinden fırladı. riyor; tesadüller © ki inmedilen bu ba rıp parçlıyor. EDEBİ Bir Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET B_E_NİCE CELSE AÇILDIKTAN SONRA > ROMAN: 93 biliyetini kendimde bulabilmek i. çin bir noktanın aydınlanmasını sterim. Dedi, devam etti: — Avukat Cemil — benim için ahlâksızdır, dedi. Bu bir isnattır, yahut da doğrüdur. Eğer doğru ise bu saniyeen runuzda, alı tü kendim kı Muhakeme tekrar açıldığı va - kit herkesde bir sus pusluk v Fakat, Cemil kaşının üzerinden Anlaşılanı ba, acısı hülü in gibi düş - duruü . 'ordu. h çantanın elini ayır gına Beç idi. Başı göğsünün üzreine ncel, itihbaren değil huzu. iyetle de kendi bat- sında bile yerim rde asla vüci edemiyeceği Müş, düşünceli d yerdu. Hâkim çok sert yoktur. Yer y lerine tahamm ar ahlüksız çe ş bulunanlar olduğuna göre kendi ahlâksızlığıma — kendimin hiç tahammülüm yoktur. Efkârı umumiye huzurunda yapılan böy | le itbamın ya isbat edilmesi, ya- hut da en kat'i şeklile derhal tek. zip olunması ve her şeyden mu « * — Annenizle , erkek var mi ve çok bitkin bir ses erdi, sonra: — Yüksek hey'eti “hâkimenin sorularına cevap verebilmek ka | bu cevabı çok dür- , J n - Z aei ÜN ve ei eeeU ee | kıyordu. Güzi —| HAKİKİ HAYAT FACİALARINDAN Nankör bir daktilo | I—X aşkının yıktığı yuval| : ||Kocasının saadeti uğruna Ley- lâ kendini nasıl feda etti? Elinde bir istida Adliye koridorlarında üzgün ve perişan dolaşan genç bankacı her gördüğüne bütün bir heyecan ve ümitle soruyordu : — “Gördünüz mü onu ? Leylâcığımı gör- dünüz mü siz? Ne olur söyleyin bana !...,, | Röportajı Yapan: HALI ! Onu ilk defa Müddeiu - | mumiliğin kapısı önünde gör düm. Otuz, otuz beş yaşların- W da şık, temiz giyinmiş bir er- kekti. Kederli yüzü, durgun | tavrı ve sabit bakışlarile bü- W tün bir ıztırap yığını halinde duruyordu- Ara sıra yanından | geçenleri garip bir melâlle süzüyoc: «— Gördünüz mü onu??. Leylâcığımı gördü - nüz mü?» d:yordu. | Kalbimde bir merak uyan- | dı: Bu şık kıyafet altındaki muztarip benliğin derdi ve aradığı ne, kim olabilirdi? Biraz sonra bir sigara te - atisi onu tanımama, macera- sını öğrenmeğe kâfi bir sebep oldu. Ve loş koridorun ile sindeki pencerelerin kenarı- na yanyana ilişirken hazin bir sesle: — Karımı arıyorum!.. Diye söze başladı. Sonra ayni içli ahenkle macerasını anlatmağa koyuldu: «— Evet karımı arıyorum. Üç ay evvel kaybettiğim ha- yat arkadaşımı... Bir şehrin maruf bankalarından birinde memurum ÂAnnem babam öl- dükten sonra — kendim gibi kimsesiz, yetim bir kızcağız- la evlendim. Karım orta mek- tebin 7 inci sınıfına — kadar okumuş, terbiyeli, mahcup, çok güzel bir aile yavrusu idi. İlk zamanlar çok mes'ut oldum. Fakat sonraları sene- ler birbiri ne yığıldıkça evimin gündelik hyaatı beni yavaş yavaş yormağa başla- dı. Hergün, isimle evim ara- sında gidip — gelmek artık zevksiz oluyordu. Leylâdan ligpeyce usanmıştım. Sık sık kavga — çıkarmak için türlü bahaneler arıyordum Bir gün calıştığım ticaret- baneye gelen yeni bir dakti- lo aradığımı da beraber ge- tirmis oldu. On beş gün için- de Nazan adındaki bu kızla anlaşmış, onu kendime yeni manasız yere Buna afallamıştı. üpheleri « im Te Kocas: de « işmiş, bise f 1 bile yere düşmüştü. Masum bir suçlu edasile: — Yi bir sevgili yapmıştım, Artık evimi sık sık ihmal — ediyor, bazı geceler en ileri saate ka- dar vaktimi bununla bera - ber geçiriyordum. Karım ben- | deki büyük değişikliği anlı- yor, fakat sessiz bir tevek - külle karşılıyordu. Bir gün ( fena bir tesadüf, Nazanla be- raber kolkola köprüden ge - çerken bizi karımla yüzyüze getirdi. Lâkin, o hiç görme - mezliğe geldi Akşam eve dönünce karı- mı sararmış, solmuş bir yüzle buldum: - Benden bıktığını se - ziyor ve pheleniyordum. Fakat bugün artık her şeyi gördüm, Yazık sana!.» diye birden hıçlaıra hıçkıra ağla- mağa başsladı. Gönlünü ala - cak yerde verdim. Ve hatta «— İşine gelmiyorsa ayrı- lalım Leylâ!.» dedim. Cevabım karşısında derin bir teesürle sendeledi. Yaşlı gözlerile acı acı yüzüme bak- tı. Sonca hıçkırıkları daha coşkun, yüzü daha sarı oldu!. ! Bu vak'adan sonra bir haf- | ta hemen hiç — konuşmadık. Her akşam eve geldiğim za- man onun yavru yüzünün bi-| raz daha so'duğunu, güzel | gözkapaklarının ağlamaktan | !ı arça daha çürüdüğünü yor ve acır gibi oluyor- dum Fakat bu muvakkat merhamcet; öbürünün, dakti- lo sevgilimin — tahatturu ile hemen dağılıyor, tam gidip Leylânın gönlünü alacağım yerde Nâzanın apartımanına koşuyordum!. Böylece birkaç günü daha arkada bıraktık! Nihayet bir cumartesi ak- şamı korka korka bekledi - ğim sey oldu: İşimden eve dönünce yuvayı bomboş bul- dum!. Leylâ masanm üzeri. ne bıraktığı bir mektupta ar- tık müşterek hayatırızı zevki kalmadığını, | HALÜK CEMAL —— | kimsesiz, basit bir kadından bıktın. Belki bunu öğrendi - ğim o akşam buradan gitme- Kiydim: Lâkin hayattan kor - kuyordum. Senden ayrılınca kimsesiz ve beş parasız ne yapacağımı, nerelere kaça cağımı düşündükçe deli oluyordum. Kalışımın sana verdiği büyük azabı o gün- den sonra daha iyi anladım. Ziyanı yok öyle olsun!. Se - nin; hayır sizin saadetiniz i- çin ben kendimi feda ediyor AVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERİ ki Hindiçini mese şimdiki Avrupa aya çıkardığı bir Fransanın ma a yeniden yenlye | di değil, geçen A de Japo me çıkmas: ile İngiütere ha: rupadâ gar karşı gömüyo a ko açılıyor, müttefik lıyorlardı. İngiltere. e bitmek için za- ve kimsesiz mvecudiyetimle, | sokak kapımızın arkasında kaynaşan kalabalık arasına ben de karışıyorum!.» Mektubu okuyunca o kadar | acı duymadım ve Nâzan ile artık hep beraber — geçecek hayâtımızı düşünerek sevin- dim bile Lâkin bu sevinç hiç de u- zun müddet devam etmedi. î:m bir kokot ruhu taşıdığını l ladığım bu daktilo; kısa bir are büyük ihanetile an- edir tikl meği kendi hesapla: görmüşlerd | müşterek hayatımızdan sonra | kendine kalbini ve kesesini açan bir tüccarla beraber A- nadoluya kactı!. Birinci gid i takip eden bu kaçış beni de yapyalnız bırak- | tı. Maneviyatım gibi madı yatım da değişti. Akşamları eve gelince sıcak bir yemek, toplu bir oda ve beni bekli - yen bir yüz bulamıyordum. Bekârlığın, sefaletin, evlil ğin saadetini her geçen günle beraber acı acı anlıyor ve zavallı küçük — Leylâcığımı için için arıyordum! — Biraz sonra bu duygularla bozulan hayatımı tekrar düzeltmek, | af dileyip barışmak için her | bürü ile mes'ut bırakmak için | kendini feda ettiğini bildi - riyor ve şunları ilâve c - «— Seni cok, hem pek çok | sevmiştim. Hâlâ da seviyo- rum. Fakat sen benim gibi tarafta soruşturmağa başla- | dım. Fakat voktu?- Ne olduğu, nereye gittiği belli değildi. Simdi Müddeiumumiliğe gel- dim. Rir kere de civar vilâ - yetlerden — soruşturulmasını yalvaracağım. Onun bulunamayışı ile ne gündüzlerimde tad. ne gece- lerimde zevk kaldı. Akşamları yalnız eve dö - nünce sofranın başına otu - ruyor ve onun bomboş duran yerine, yemeklere baktıkça hayatta — yapayalnız kalan | der daha ba rmok : istemeli Bu darı, | zamanlardı a kuv m. Bunu devir harbe a iyiden iyiye yorlar, bunu çabucak bi . Leylâcığı düşünüyorum: | «O» acaba şimdi aç mı? Karı doyuracak bir şey bulabiliyor mu? | Geceleri rüzgâr esse, şimşek | çaksa, sokakta köpek hay - | kırsa — ürperiyorum: Leylâ | şimdi yalnız m? Bu yağmur- | lu gecede fırtınadan korku - | > yor, talihsiz başını yorgan al- tına saklıyarak ağlıyor mu? diye titriyorum. Bakalım d. | ha kaç gün, kaç ay ve belki | de ömrümün sonuna kadar | hep bu arayış ve tahassüsle * titreyip inliveceğim? japonların yarım milyon dermesi mevzutl lan günün yi türlü hesaplai ahasını geniş ’rl ünen DEZİ 3 , hemen Japonların F ni temin etmeği hesap © kendilerini alamamışlarf” buki Japon siyaseli kel neli, Hamdi Türkoz, Menoğla, Nasih E Zihni Bat Togay, Hakkı T Demirpençö 4 Taği an, TAMSİİ Şükrü Barlas, rbayı: Zühtü 'Tetik, za Togay, Güter. Albaylığa terfi edef ler: Cemal Uce: Yüksel, Mazha Atbagu, Tacettin A _J soy Şahabettin AY Bekir Oska, Enır' a gnn tti e$ g Abdülgafir Arsoy, B* Ziyaettin Alp, Şevktt mil Otağ. ari alh.ı_thnz"rd r Alpaslan, Mül ahmut Kayaalp. i vi baylığına V:' g Esat Yarkmos, Osmi Sökdeniz. ökgöz kaddes tanıdığı refimin iadesi lâzın Yüksek | imler sizden ısrarla bunu irum. bu sözlerini takiben Güzl; vlduğu yere yığıldı. Hüngür hün Bu ağlayış hâkimler - üzerinde | olduğu kadar bütün dinleyiciler üzerinde de derin bir tesir bıra. baygin gi kat Muzaffer söz aldı: dise geçirdik. Fakat — söylenilen sözler pisikolojik darbesini he - devam ettiği kadar üzerine ütrenen bir $ hakkında da tahripkür olm Diyerez söze başladı lur yanındadır. Ömrü 'mek-| l!"p'k geçen bir genç kız için bu tarzı boyan iki şeye delâlet eder. ! aydanberi de | | < dd an Birisi evmiy mussuc'uk diye takip ettiği zev ve sevk' tâbii meselesine, di; de seciyesindeki noksana, ıl dediködu yapan, yal âar oyniyün bü ve mmıı.ı—h bareketlerde bulunanlara da ah. 2 denilir. Güzinin bu tarzda » uygun hareketi de bu- güne kadar tesbit edilmiş değildir Her iki tavsifin dışında kalan genç bir kız için huzurunuzda ve aleni. yet içinde ahlâksızdır demek ne namusu ve na- | | | ne de kanüna uygun de- ı Böyle bir uygunsuzluk üzinin haleli ruhiye. üzerinde *rüessir olmak için ir ki o da çirkindir n böyle bir çirk.nliğe mek iste mem, Fakat, durup dürürken bir genç kız hakkında h ve hiçbir iareye bile sahip elmi dan ah.âksızdır. hükmünü ver mesi kendisinin maalesef hislerine kapıldığı ve., bu yüzden hepi « mizi reacide ettiğini gösteriyor, bir. vesika bu takdirde de şimdi düşen vazife şudur, Ya C Tüksızd.: yahut da değildir lâksız ive bun ühakemi şi değil âmmeye karşı isbat etmelidir Bir profesi £ muhakeme. nin gidişı ve şahitlerin ruhi ah- vali üzerinde müessir olan mü- Jâhazas'le kanunut â kimde cöylenilen sözleri suç mamas ittihaz edere tarzda bir teknik yapmıya * Zzül edem O halde üphede biraktığı lundu; kendisine zin ah- Ah. € kar. 1 esas viyet ve benliği genç kız. için 4 sözleri de dinleye ramışt lan ce suçların damgas | derhal 1zahat - vermeli, bir isnsâ: yanrmıs olamı Ğ suçun damgasi lâzım gel sözde kendi akâi tak. dirde söylediği sözün yalan Ol - duğunu ta kızın hayat an böyl yüksek heyeti hâkimentn üdahalesini rica ederim Bundün sönra profesör Cemil istikbalini alâka- bit mevzu üze - bir um lerimin derir irdiğını görüy Bune memnunum, — Ancak kikaten ben de erim. ek sözünü Gü at sözümü bitii ed. ima bir çanta darbes en onün acısinı Bi Bclki de bir kaç ek bir va rind ğini ve sızladı irdürdü meme im - indi. i kcap ? Kü. iği, n düymaktayim. iye r dinlemek en ba$ t kaldesidir. GÜZiN yapmamıştır. Bu. bİŞ ğ ahlâk; üzerinde bir de dürm şŞüşve madmaz Bir ve feci Herhangi bir 8 kendisinin burada Ü lenmesi ınqj_uh! idi. Ben bu insafstti Güzin eturduğ! hit Şo AA ŞAİ TİLİRİ y ZAL ZA $A ST Tf SİZEL Kle SELESLELLETİ: £ DLL LESTELEEŞ