a aa AVRUPA HARBİNİN KUT üuvvetli düş- hanlar arasında | n: Ali Kemal SUNMAN Rus tayyarelerinin şu kadarı İnutharebelerde tehrip odildiği Alman « Rus harbinin başladı- 20 hazirandanberi Sovyet hava Bvvetlerinin — uğradığı zayiatın yük olduğu söylenirken söz dö- P dolaşarak bugünkü Rusyanın bulunduğuna gel latmağa lüzüm yet Rus- kâç senedenberi hazırlanırken kadar tayyare yaptığını resmi ttistiklerle dünyaya haber ver- 'e bir sebep gönmemiyti. Zira- b sü. bu herşey için Dirçok ra- inlar neşredilmek mutat olan remlekette müdafan hazırlıkla- ha derecesine dair bilâkis pok irin Vir süküt muhalaza edildiği ülmüştür. Bununla beraber etrafa şayanı Kat maliümat szmamış dağil- . Rusyada çalışan Amerikalı hendislerin, bazı yabancı m tassısların edindiği malümat bu biklendir. Eğer'bu mevzuda hdiye kadar söylenmiş olanları tirlamak icap ederse - bunları iyle hulâsa etmek de kabil ola- Şovyet Rusyada tayyare imalâ- f etliği sene 907 dir. ühendisler © sene ça- Tikalı ilmaş, kendilerinden istifadeye lanmaştır. Daha evvelki ya- 1 anülehassıslar hemen he- o Almanlardan Şbaretti — Fa- | H Rusya ile Almanya arasında- Siyasi münasebatın gerginli bi üztrine Almân mühendislz. Bilmişler, yerlerine Amerika- Y cağırılmıştır. Sonra Almanlar P Yünkers tayyareleri yaptırı. | u, Halbuki — Ruslar bununla 1yarak Amerikan usulü tay- | ler temin etmeği ist h Bilhassa sür'at itibarile Ame, | çĞAN tavYarelerinin evsafı çök (i Börülüyordu. Bu maksatla Rus- n en mühim tayyare fabrika- İ tesis ediliyordu. Bühassı ıom—ı. “Taganor ve Madm:;: | 'esisat büyüktür. Bu hususta fikir vermek için Amerikal, ineselâ yalnız Moskovadaki iyare fabrikasında ilk zaman- i ıım Bin işçi çalıştığını söy. & mrîı' Taganordaki fabrika- iDE deniz tayyaresi yapıl- 'merikalı mütehassısların Rus- fa gelkdikleri zaman nazarı dik- celbeden keyfiyet imalâi " 'olan maddelerin bolluğu ol- . Susyada tayyare imalâtmın devri vardar, Bvvelâ tay e irmek üzere lâzim gelen ta- | tayyareleri yapılmış, sonra | Hsers tayyereleri çoğaltılmış, | :":ııı.;'ı Amerikan tarzı İ 'T yapılmağa girişilmiz Va fabrikası hmııbıni::; h ırıle:ıle Martin tarzı denilen mdeki avcı tayyarelerini M tahsis oli bt Fagarordaki fabrikada da Ame- n San Diago fabrikasında | 'an deniz tuyyareleri biçimin- Yyane yapılmaktadır. Bunun- | Taber şunu da ilâve elmek l geliyor: Amerika fabrikalari- Kusya arasında bu hususta bir | senedenberi devam eden bir a vardır, Rusyada yapılan | Yarelerin motörleri Amerika, | DEBİ ROMAN: &52 ğir Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET BENİCE diği vakli şu cevabı verdi: | - Emniyet direklörünün emri- tüm, ©. suallere cevaplar devam | | Her cinayete gider misiniz? | Hepsine gitmem, [ Niçi .ı":l":ırık meçhul olan, Tengiz görünen tipik ve Kleristik tezahürler veren ci- 'rle meşgul olürüz, Şükriyenin öldürülmesi' de o miydi? haber verilişte ü mahiyet z Ktilişte esrarengiz Melir lediliyordu. alilin meçhul olduğu, cese- ; tengiz .hnq. öldürül- | Sadu, bir çü- | Sovyet hava kuvyetle- rinin Amerikan tarzında tayyarelerle — arttırılması yolunda son senelerde gö- Tülen fasliyetin netice- V da yapılarak gelmekte ve yerleri- ne konmaktadır. Aznerikan tarcında yapılan Rus i ise çok ileridedir. Fakat faaliyet sahası dar görül- mektedir. Bambardıman tayyare- lerinin de sür'ali saatte 420 kib- metre sayılmaktadır. Fakat tay erde yakılacak maddenin ay- rıca ehemmiyeti vardı Amerikan tayyarelerinin - yak Ması lüzum gelen madde Amerika- da hazınlanarak kullanıldığı za- | man © tayıyar in azami sür'atle | faaliyet gös leri malümdur. Halbuki Rusyada bu tayyarelerde | yakılacak maddeyi — Armnerikadan getirtmekte idi. Bu da Amerika- dan kalkarak Baltık memleketleri sahtllerine gelen” gemilerle olu- , Finlandiya ile muharebe eder- | ken Rusyanın hava kuvvetlerinin ne derecede olduğu bahsi dünya matbuatınca muhtelif süretlerde Tevzuu bahsolup durmüştü. O za- man yine Rusyada bulunmuş A- merikalı mülehasssların dedikle- Sine bakarak ortaya konan - fikir ve istikbal için ileri sürülmüş ke- hanet şu oluyordu: Pinlandiyadan daha mühim bir düşmanla bir gün karşılaşmak i- Cap ederse Rusya ne yapacak?. Hava kuvvetlerini Finlandiyada kullanabildiği gibi - kullanamıya- cak. Pinlandiya harbinde Rusya- nm hava küvvetlerinin yalnız üç- | te biri faaliyet sahnesine çıkmış, üçte kisi durmuştu. Kuvvetli bir düşmanla muharebe edecek olun- | câ Rusya bütün kuvyetlerini orta- | ya koymağa medbur kalacaktır. — | | | HALK SÜTUNU İş Ve İşçi Arıyanlar, î Daktilo bilen genç bir kız iş arıyor Örta mektebirgli laci sınıfına kadar Okumuş ve bir müddet telefon santra- Tinde çalışmış, daktilo bilen gönç bir kir müleyazi bir ücretle münasip bir iş #ramuktadır. Taliplerin bu sütunda *Daktilor Tumuzuca — bir mektupla müracaatleri rica olunur. Fakir bir Türk gevci İş arıyor Lise T ci sınıfa kadar okudüm. Ma- | W vaziyetimizin bazukluğundan, husu- | # Tesmi müesese ve ilcarethanelerde Verilecek olan münüsip İşlerde kana- Blkür bir Ü le södükatle çalışmayı taahhüt ederim. cr Arzu edenlerin, Üzküdar 98 Na Yıldız gtelinde Torah Mmektupla müracaat n Altıntay'a bir | ni dilerisn, Hususi ders veriyor Fronszca olarak Riyüziye, Lisan, Pi- zik, Kimyu, Tabilye demleri verilir Evlere gidilir. Fiatler öygundür. - Ca- zetemizde İ. Ü rumuzuna müruçaatı Açık komuşma ? Bay Faruk, Bayan H, Y. TErenköy: İş ilânlarınızın yazılındaz için adresle- Finizin de bildirilmesini rica ederiz. B. Müstafa oğlu — Hakkı — Bitlisdak Zuyi Uünlürı Gerete tâbi. olduğundan | Mazlesef bu. sütunda Cektir. Bay Nevzat Şengüle: — Yazınız ya- edilemiye- | kında neştolunacaktır. | Tüm ve suç delili olmadığı bildi Filmişti. B ae — Hüdi, B dise sonunda bu. vaklını — Kolaycacık etüt, Çünkü kati- lin küm elduğu anlaşıldı. Basit bir | tahkik bunu gösteri Hkim D ösleriyorda. nu sordu: Bu hasit tahkik., ğinü bazı müsbet neııııeı;.ümî.:;:î lerin ortaya koyduğu bir şey mi idi, yoksa sadece © lenen sözlerin, ileri aların mahsulü bir basitlik miydi? Cahit bu soru karşısında biraz Ürktü ve düşündü. Sesi zayıflaştı. Müphem bir cevap verdi: — Sorduklarımız, — gördükleri- miz hep bir araya gelince nelice P Karşısında şu- | Sinema salonları Sinemalarda sigara içenler çoğaldı. Son günlerde, bu mesele gazetelerde daha sık sık mevzuubahs oluyor. Fil- hakika mevsim yazdır. Artık sinemalara fazla rağbet yok- tur. Bir kısım sinemalarda a- | çıkta gösterilmiye başlanmış- tır. Fakat. muhtelif - semtler- de bir çok sinemalar vardır ki, üçüncü, dördüncü sınıf ©- lan bu sinemalar yazın da fa- aliyettedir. Kışın, sinema salonlarının havalandırılması nasıl im- kân dahiline sokulamadı ise, şimdi de, sigara içilmesinin önüne öylece geçilemiyor. Her seansta salon boşaltı- lıp, havalandırılacak.. Bu te- menni, tamimler üzerinde ka- lıyorda. Bütün kış, en büyü- ğünden en küçüğüne kadar, bu noktaya riayet eden tek sinema yoktu. Dizde sinema salonları, e- Şasen sıhhi şartları haiz değil- dir. Çünkü, oturulacak yerler biribirine pek sıktır. Ayrıca, ayakta iskemleler üzerinde de seyirciler vardır. Böyle istiap — hacminden fazla seyirci alan sinema sa- lonlarında, bir de sigara içil- diğini düşününüz. BÜRHAN CEVAT Florya yolları Floryanın ımarı hakkındaki in. şaat şimdilik geri kaldığından Be- lediye yalnız — hazırlanmış olan imar projesinde 'gösterilen yol - ları açacuk ve yapacaktır. Çünkü yol inşaatına devam için müsaade vardır. Plâj arkasındaki bütün yol- lar aslalt olarak yapılacaktır. İ. mar faaliyetine hazırlık - olmak üzere 'de yei yollar — açılacaktır. Bugünlerde bu yolda çalışmalara ) başlanacaktır. aa İskorpit medeniyetin ilk sebep olduğu iklardan bleldir, de- allebilir. Şarkta bu” hastalığın ları, Garpteki” kadar görül- Sarkta bü hastalığın az Ülmüş olması, şüphesiz burala- an tane debme ve bol yemiş ik- imi almarandandır. Tskorpit bulaşk hazlalık değil- dir. Onun, yemeklerde C vitami- a ileri geldiği ma- vitamın — insanların güddesine, İskorpit, dümdür. Bu Höbrekler üstündeki erkeklik ve kodinlk güddelerine e mutlaka Tüzumludur. O güdde- lerin terkibinde bulunmazsa, — on. iarin çıkardıkları hürmonlar ba- zulur, hastalık ta ondan gelir. İn- Sün yaz kiş, salata ve yemiş ye- dikçe, bu hastalığı hatınına — bile getirmiyebilir. - Pişmiş yemekleri- mize Mmümkün oldukça maydanoz veya dersotu koymalıyız. — Onlar- da C vitamini bol bol meveuttur. Yakalandıktan sonra biraz temer- rüt gösterir giki dan katilin kendi: ledi. Vedat burada haykırdı: — ©O kadar dayak ve korku kar- şısında elbette katil benim.. der dim olduğunu söy- mu ona SUSUNUZ.. İşareli ve- Tirken başmemura, — Bakaız suçlu tazyik, dayak ve korku karşısında itirafta bu- Tunduğunu söylüyor? Dedi. Baş memur: — Böyle birşey düşünülemez, biz hiç bir kimseye fske bile de- kundurmuş insanlar değilir. Da- yak atırşsak nerede, ne zaman, 112 İsbat elsin, Diye kesik bir kargılama yaptı, | WFakat, Vodat, yine hâkimin ue di- | yoktu, Hüdise Vatandaş! Türkçe Adliye körido , hararetli orlardı. Belliydi ki, $' detli bir münakaşa vardı araların. <. /Yanlarıma yaklaştım.. Birkaç m arkalarından takibe baş - | — Biri diyordu ki: | — Yahu benimle iddia e! ğim le Uzun Hasanın Otlük. beli muharebesini biribirine ka - Hasan — vak'asıdır. | Çerkez Hasan vak'asi Abdülmecit zamanında olmuştur. İddiadan vaz geç. — Ben de her nekadar okuma. dımsa da biraz tarih bilirim. Çer. kes Hasan vak'ası Yavuz Sultan Selim zamanında olmuştur. Git istediğiine sor. Öğren, ondan sot- ra yanıma gel! — İnnallahe maasabirin... — Vatandaş, türkçe — konuş.. Frenkçe yasak! — Hay senin irfanına, iz'anına turp — sıkayım. Bu söylediğim frenkçe mi? — Nece olursa olsun.. değil y — Bal gibi türkçe.. Senin türk- çe dediğinin yarısı arapça, yarısı farisidir. İşte bu arapça.. Arapça demek, yarı türkçe demektir. Gel şuzayâ oturalım da, öyle konuşalım.. Sabahtanberi; avak. larıma kera su indi. Gel gel., Şöy. le, şuraya oluralım... Korldordaki knepelerden biri - ne oturdülr. Ben de kanepenin bit ucuna iliştim. — Haydi şimdi anlât bakalım.. Bu söylediğin Iâf da ne mene 14f oluyor? Ne clacak? Sen hiç duymadın Mi İnnallahe maasabirin dedikle- rini?. Hiç duymadım yal.. Ne de. mek? | — Kur'anda Allah diyor ki... — Celle şanehu... — Ben, sabredenlerle berabe . rim.. | — Eh bu lâfı ne mürasebetle söyledin? — Senin inadına karşı... Yarab- | bim sen bana sabır ver! gibi... — Neyse, sön şimdi onu birak da mevzuumuza dönelim. Çerkez Ha- san vak'ası ne zaman öldu diyor. sun şimd:? — Abdülmecit zamanında... Sen ne diyorsun? — Yavuz Sullan Selim zama - mında... Simdi, bahse girer misin? Girerim, İyice biliyorum. — Nesine? — Maa püskül fesine... bırak., Ciddi Könuşu- e? Türkçe — Nesine islersen. - Şöyle Lalada, Navotnide filân Tabü isbat edemem, Çünkü soki rtasında ve şahitler önün- de dövülmedim. Kendimi ve ka- dar mlldefra edersem © nishelte dayak yiyeceğimi bildiğim için da ha ilk sopalarda mühakemeye çabuk gelmek kararile hemen e- vet katil benim de — Müddeinmumi: — Bu sözleri reddederim. Po- liste hiç bir suçluya dayak atılmaz. Varit değildir. & Dedi. Vedadı protesto etti. Vedet; aşımdan göçeni söy- düyorum, diyerek mukabele etti. ıklı çekişmelerin uzama- kim sert ve tedbirli davrandı, — münakaşayı kesti ve sorularına devam etti: Cesedi siz gördüğünüz vakit- ki intiba karşısında herhangi hir esrarengiz faraf olup olmıyacağı zannını sizde uyandırdı mı? — Görzünüşte bir esrarengi ti. Katil bah- runda dolaşıyor, biribirlerile adeta | hararetli Çerkes Ha. | sun. Yavuz Sultan Seli- | yeceğini hiç düşünmeden bağırdı; | — İsler atıdsın, ister atılmasın, | w konuş .. Frenkçe yok Hay senin irfanına turp sıkayım.. bu söylediğim frenkçe mi? | Yazan: HÜSEYIN BENÇET - [ çklli kadınlı biz ülemine var m:- sın? Varım... ) — Söz mü? | —söz | er elini! Biribrilerinin elini sıkıp bahse | giriştiler, Fakat, şimdi, hangisinin | iddiasının doğru olduğunu anla. | mak için ya tarihe bakmak, yahut n anlıyan birine — sormak dı. Etraflarına — bakınmağa r. En yakınlarında, yanı. olan bendim. Gözleri- ni bana dikip, bir müddet müte- reddit baktılar. . Çerkes Ha. | san vak'a | vunda vüku bulduğunu iddia eden | genç — Birader, dedi. sizin tarihi ma- lümatınız var mıdır? Affedersiniz. Birşey soracağız.. KEh, dedim. Bazı şeyler bili- rim, Biraz kulak — dolgunluğum vardır. — Biz bir bahse tutuştuk. ziyafetine.. (Arkasına döndü:) «— Bey de ziyafele iştirak ede. cek.. Ratı mısın?.. - Hay hay.. Ben bildiğimi bi lirim. Sade bey değil, istersen mi kişilik bir ziyafet olkun. — Yok, © kadarı da fazla.. İşte, biz bize eğleniriz.. — Peki. Bana hitap eden genç tekrar ko- nuştu. — Evet beyim.. Bir ziyafetine bahis tufuştuk. — Çerkes Hasan vak'ası Abdülmecit zamanında mt oldu. Yavuz Sultan Selim zama. nında mı? — Vallahi, dedim, ik'niz de ya. miliyorsunuz.. Sizin dediğiniz gibi, Uzun Hasan ile Yavuz Sultan Se- | Tim arasında Ollukbeli mevkünde | bir muharecbe olmuştur. — Çerles Hasan vak'ası 6 zamana tesadüf etmez. Ancak, Abdülmecit zama- tında da değildir.. Daha sonradır. | lar. Yavuz zamanında idin eden ördün mü? dedi. Sen de bil. miyormuşsun... — Amma, benimki küçük bir hata... Bir pacişah farkla... Bahsi dım demek'ir. 4 yle yağma yok.. Bahsi iki- | miz de kazanamadık. Amma, orta- | ga bir ziyafet var. Aramızda başka | bir Ihtilâf çıkarsa yine bahse gi. rer, bitimiz ziyalet veririz, Bu sırada, biraz ileride bir mah. | kemenin kapısından bir mübaşir, Şem'i, Şem'i. Şahit, Şem'i! | diye seslendi. Vak'anın Yavuz za- | Manımda olduğunu — iddia eden genç kalkıp — mahkemeye doğru yürüdü. Diğeri, yerinde oturu - yordu. Artık mesele halledilmiş, ziya. K (Devanu 6 ıncı sahifede) çe yalundan gelmiş, pencereye da- yadığı merdivenle içoriye girmiş, | kadını yatakta uyurken öldürmüş ne geldiği yoldun kaçmıştı. — Hâüdise mahalline gelmeden kim olduğunu öğren- m eski kocası Vedat olduğu üzerinde bütün iddia ve şüphelerin toplanmış bulunduğunu bildirimiş- tir, — Cesedi görünce ve kendi tah- kiklerinizi yapınca bunun aksini mülâhaza etmediniz mi? - Aksini mülâhaza edecek bir vaziyete lüzum kalmadı. Eğer Ve- dat kendinin katil olmadığında mrar etmiş bulunsaydı beli ha başka tedbirler de alabilirdik, bütün seyri, ma- dş bulunan herşey, Vedatla Şükriye arasındaki — son kouusmalar. Vedadın bu cinayeti nn Abdülmecit zama. | | | Ne Diyorlar? İKDAM «Refik Saydam siyüseli yürüyor> bugünkü baş yazısında Başve- ün dünkü mutkunu tahllii ederek 4 devresinin kısa bir B. Abidin Duver u nutku mükem- etmekte ve şunları bilânçsuhu yupan meliyelle tavvif yazmaktadır: «Nuhterem Başvekilimiz, —dış siya- Betimizin şiarı mertlik, dürüs! - Çık kalblilik olduğunu söylemi vet, öyledir. — Bi ayrılmadık; samlı kimseye karşı düşmanlık bes- iste- dik; hiç te uzmnan her eli dostça a sayededir ki dünyayı ya: oTkunç yangının — ortasında, memlekeliriz serin bir sulh bahçesi balinde kaldı. Türkiyenin harbin di- Şindâ kalması, yalnız kendi yurdumuz miz İçin değil; bütün Yakın slarımız. — dostlarımız Ütteliklerimiz için de çok hayır- Bizli Ahtiraslardan, “riya- uzak olarak büyük — bir sambniyetle takip ettiğimiz dürüst ve muhte- Saydamın da pek Bİdi, barıştöver siyayet sayesinde, rem Dokler Refik güzel ade ettikler dünyası müvacehesi x. Türklh mert, necip ve temiz seciyesine yüzde yüz uygun olan bu hilesiz ve hurdasiz siyasettir ki Türkiyeye, imkünsz telâkki edilen bir Marikayı tahakkuk ettirmiştir.» CUMHURİYET. B. Yumus Nadi <Türk siyasetir isim- Hi bugünkü baş yazısında — Başvekili- mizin dünkü nutkunu tahlil ederek ez- tümle şunları yazmaktadır: eBaşvekllin dünkü mutku dahili ve harıci vaziyetimizi €n mükemmel ye- kilde bulâsa eden bir şaheser sayıl- mak Tiyakatini halzdir. Bu hitabenin #iklet merkesini ise bizce Türk — Al- man döstlüğü ile ona müteferri gayet samimi tikirler ve mütalealar - teşkil etmiştir. Filhakika sayın Doklor Refik Say- dam bü mutkunda son zamanların €n büyük siyasi bödisesi olan Türk — Alman dastluğunü Vayik olduğu ehem- miyetle tebarüz ettirirken Türk alya- setinin Türk - vatanı için da ve sükün gayesini gütmüş ol uzuh ve — sarahatle muüştur. Sayın Başvekilin bugünkü —hitabe- sile bülün dünya pltrüzsüz kece daha — öğretiyor ki Tüz — A man dosiluğu Türk siyaselinin kendi- a çizdiği mllli Hârriyet ve istiklâl temelin€ duyanan tamamiyle hür ve müstakil ana hailar dairesinde tahak- kuk etmiştir. Bundan dölüyı — haddi- Zatında ve bilhassa hurlci — lemdeki telâkkileri itibariyle tevkalâde büyük ehemmiyetli olan bu mes'ud — hödise, milli sayusetimiz bakımından herhangi bir değişiklik, ayaılık veya aykırılık teşkil etmemiğtir. Bugün İngiltere ile mütlefik olmakla devam ederken Al- manya ile de vaziyetin karşılıklı tam bir anlayış ile dost bulunuyoruz. İşle Başvekilin nutkunda bu hallerin Türk giyasetinde hiç bir tezal mevzuu — ol- madığı alâkadarlarını sarih iladelerile muyafakal ve tasviplerini de berabe- rinde tşiyan €n sâkin, en siğim, ve ea sağlam itadeleriyle anlatılmıştır.> TAN B. Falih Rifkı Atay - büğünkü — baş yazısında Ayni mevam temas ederek tzcümle şunları yazmaktadır: «Bu nutkü firsat düştükçe okumak lâzımdır. Çünkü karma kanşık hdi- seler ortasında hiç karışmıyan, hiç bulâanmıyan ve şaşmıyan — milli siya- setin Üstün cevherini, asti saflğımı, da- ha iyi ifade şekli içine almak güçtür. «Refalı> — hâdisesinde - hükümetin Meclis ve Halk endişesine — tamamen iştirak etmekte — olduğunu ve müthiş bir. hassosiyesle tahkikata — gifişmiş bulunduğunu göstermektedir. Bu be- yanat, tahkikat netirine kadar bizi tesplli edecektir. Hep beraber söyliye- ceklerimizi tahkikat şanuna — saklıya- hma bile bile ve meharetle yapımış ol- duğunu kâfi sarahatle ifade edi- yordu. — Söylediğiniz bu sarahat evde dinlediklerinizin ifadesine dayanı- — Evde dinlenenleri, Vedat da iladesile reddetmedi. Herhangi bir başka maddi de- HL bulunmadı. mi? — Cinayeti ve cinayet üzerin- deki ifadeleri maddi delillerle de tevsik etmek istedik. Fakat mu- vaffak olamadık, — Niçin? — Çünkü katil uzun zaman bu işi düşünmüş, çok iyi hazırlamış, bütün tedbirlerini alınış. ca basit şekilde bile alsa herhangi bir ir bırakmamayı kurmuştür. Bunda muvaffak da olmuştur. Suç delili olarak ortada evdekilerin ve ken- disinin söylediklerinden başka hiç birşey bulunamamıştır Hâkim burada cinayet masası | şefinden sordu: CArkası Vur) medeniyet | e Hçik alinla çık- | kene daha gözlermeğe Desat bul- | arak bir | Al Bir yazda 50 ceniz banyosu almak lâzım | Hem takvimcilerin, hem doktorların, hem de eski İs- tanbulluların ifadesine naza- ran, artık denize girebil! niz. Sıhhi hiç bir mahzur yoktur. Şüphesiz ki, denize | girmek niyetinde olan bir in- | san, evvelâ kendisini bir kera | doktora muayene ettirmeli- dir. Bu, ilk defa girecekler için.. Her zaman girenler, vü- cutlarını tecrübe etmişler, de mektir. İstanbul deniz kenarı bir | şehir olmasına rağmen, bü tün vatandaşlar, kolaylıkla banyo alamazlar. — Plâjlar, şehrin denizine uzaktır. yerlerime uzaktır. Nakil vası- | taları buna göre ayarlanma- mıştır. Henüz günlük hususi hayatımız derbeder ve ala- turkadır. Sonra, plâjlar, biz- de herhalde lükstür. Her ke- seye elverişli değildir. Yol parası, plâj parası epeyce bir masraf kapısıdır. Plâjlardan en çok istifade eden kadın ve çocuklardır. Çünkü, onların boş vakti var dır. Zavallı erkekler, sabah- tan akşama kadar işde, güçte- dir. Her yaz bir ay kadar ta- tili olan iş sahibi kaç kalan- tor erkek vardır?. Gazetelerde, geçen gün bir haber vardı. Belediye, deni- ze gireceklerin boğulmasına mâni olmak için bazı tedbir ler almış. Meselâ, tehlike işa- retleri, dubalar konacakmı Bu, faydadan hali değil Fakat, boğulanların ekserisi- ne dikkat ediniz. kabahat de- nizde değil, kendilerindedir. Yüzmek bilmiyenlerin fazla | açılması bittabi hatalıdır. Boğulma hâdiseleri, lardan ziyade, plâj olmuyan açık yerlerde vukua gelir. İs- tanbul gibi bir sahil şehrinde yaşıyan vi yüzme bilmemesi de, ayrıca, şayanı hayret bir şeydir. Eskiden, yirmi yıl evveline gelinciye kadar, deniz, İstan- bulda hatıra gelir bir nesne değildi. Plâj, banyo ihtiyacı henüz yeni itiyatlardır. Vak- tiyle, bazı semtlerde kapalı deniz hamamları vardı. Bu- ralara, daha ziyade deniz su- yuna ihtiyacı olan hastalarla, gençler girerdi. Halbuki- sıh- hati yerinde olan ve denize bir insan için, yazın, tuzlu su ile banyo yapmak ne kadar mükemmel bir spordur. Erbabının ifadesine göre, insan bir mevsimde, en az 50 deniz banyosu almalıdır. Ya- zım 50 deniz banyosu alan bir adam, kışın çok rahat e- der. R. SABİT — Takas şirketi müdürü döndü Bir müddettenberi Ankarada bu lunmakta olan Takas Limited şir. keti müdürü Salih Banguoğlu düa | sabah şehrimize dönmüştür. Birimizinsean iepimizeDERDİ, Vapur gişelerinde bozuk para derdi Aâretsi bisde mahtuz Zehir Do- ger isminde bir okuyucumuz ya- | | | | | «Göçen Pazarlesi günü 17435 te Beykazdan Köprüye kalkacak va- pura binmek icin gşeden yirmi buçük kurüşlük bir bilet istedim ve yirmi beş kuruş verdim. Bana dört kuruş küsur verdi. Yirmi pa- Ta eksik olduğumu söyleyince, tah- Kir mâhiyelinde parayı geri atıp” «Size bilet yaktur » dedi. ben de mecburen aramadim, Niçin? Şir- vermi- köt gişelere bozuk para yor mu? Yahut — Sirket parayı kuraşa — gikarsa! ar İbozuk para getirirsen, bilet alırsın, 'gİbi ağır sözlere maruz kalmasır Üa meisiri lit