AŞK İHTİYACI ZETTEE Z— Saat altıya geliyordu. Ilık bir mayıs akşamı idi. Gülhane parkı- nin kapıya yakın sıraları, gezme. ğe çıkmış kadınlı, erkekli oldukça kalabalık insanla dolu idi. Huriy biraz dolaşmak, hava almak mak- sadile yola çıkmış, buraya gelmiş- ti. Bu yerlerin, onda büyük hatı. raları vardı. - Parkın, dönemeçli ve ıssız yol- larından dolağırak, Sarayburnu- mun Üst tarafına çıkan kısmına geçti. geldi. Meydandan geçti. Parmak. lıkların önündeki sıralardan bi- rine oturdu. Gözlerini — yumdu. Düne kadar geçen hâdiseler, ha - yalinde en ince teferrâaile can . landı. Asabı fevkalâde gerildi. Ağ. kim oldu. Koca dünyada kendi - sini yapyalnız hissediyordu. O, Saldi hakikaten temiz bir aşk ile seviyordu. Ona öyle geli. yordu ki, hayâtta bir tek erkek vardı; o da Salddi. Çok defa, eğer Said karşısına çıkmamış olsaydı, hiçbir erkeği sevemiyeceğini 'dü. şünüyordu. Fakat, hayat ve hâdi- esler o kadar değişiyor ve insan- ların hayatlarını o kadar altüst e. diyordu ki, şaşmamak kabil de . Bildi. Huriyeye Saidi bağışlıyan mes- Mt tesadüf, bu sefer, onu kendi - sinden meş'um bir surette ebe. diyen almıştı. — Hayat böyleydi. işte, Bazan pek cömert, fakat ek. geri çok zalim oluyardu. Onlar, iki gün evvel geldikleri bu yerlerde elele dolaşmışlar, ak- gşam, parkın kapanma saatinde dönmüşlerdi. Sald Huriyeyi evi- ne bırakmış, bir hayli uzakta olan evine gitmek için ayrılmtıştı. Dün. kü gazetelerden birine göz gez . diren Huriye, hayretinden dona kelmıştı. Gazete, birbirini — kovalayan iki sarhoşun attıkları kurşunlar - dan, Sald isminde bir gencin öl- düğünü yazıyor ve Saldin bir res. mini koyuyordu. Bu, ne umulmaz | bir kaza idi? Huriye, hep bunu düşünüyordu. İki günün içinde, deki neş'eli parıltılar kay. boldu. Kalbini, ebediven kalkmı- yacağını sandığı bir hüzün per - desi kapladı. Beyhüde yere yaşa. dığına hükmediyordu. Hayata, bil. hassa sevmeğe karşı, kendisinde bir uçurum farkı görüyordu. Gözlerini uzaklara dikmiş hebv düşünüvordu. Bu ara, aşağıdan Beçön bir — trenin acı acı düdük çalması anu kendine getirdi. Bu Bırada, — fevkalâde şık giyinmiş, kibar tavırlı bir erkek geldi. Ö- nünde şapkasını çıkardı: —. — Müsaade eder misiniz? Dedi ve cevap beklemedan sır- maşık bir tebessümle genç kadının yyanına oturdu. Huriye, sesini çı- karmadan, bir saniye erkeğin yü. züne baktı. Onu tanıdı. Bu adam, birkaç defa, ona yolda tesadüf et- miş uzun uzun kendisine bakmışlı. Yanına yaklaştıkça daha dikkatle gözlerini aramıştı. Fakat, Huri . ye; her defasında, bu adamın ha. reketlerine ehemmiyet vermemiz, yolüna devam etmişti. Fakat, şim. ,di bu kadar boş yer varken Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 90 TUNA BOYUNDA —— —- TÜRK Yazan: M. SAMİ KARAYEL Şehre girerek halkı kılıçtan geçirdiler İhtiyar ve yogrun padişah, mem- deket hizmetine koşmuştu. Vezir- lerini ve kumandanlarını etrafına toplıyarak Ehlisalibe karşı koy- mak için yürümüştü. Macar ordusu bir gün daha yür rüyüş yaptıklan sonra Petriçe gel- di Şehir yüksek bir tepe üzerin- de olup cenup kısmam üç metre genişliğinde kazılmış büyük bir hendekle muhafaza olunmakta i- di ” İ Ulahlar, evvelâ şehrin surlarına [ merdivenlerle çıkmak istedilerse e çok telefat verdiler, nıın şehre hücum elb lip yanına oturmasına sinirlendi Buna rağmen, başın) çevirdi. Asa- bileştiğini ve onunla alâkadar ol. duğunu belli etmemek istedi. Bir ara, kalkıp gitmeyi düşündü. Bu fikrini beğenmedi. Böyle yapması belki adamın cesaretini arttırabi. Yabancı adam, birkaç dakika süren bir tereddüt devresini ge - gçirdikten sonra, heyecandan tit- reyen bir sesle şöyle dedi: — Aftfedersiniz bayan her şey. den evvel, hakkımda kötü bir hü. küm — vermemenizi rica ederim. Öyle zannediyorum ki, sizinle ev- velce birkaç defa karşılaşmıştık. Hüriye sükünetle başını kal . dardı. Gözlerini, sert bir bakısla erkeğin yüzüne dikti. Erkek, bu bakışlardan fışkıran nefret ve is. tikrahtan titredi. Bütün cesareti kırıldı. Huriye, bu ağır bakışı yetmi- yormuş gibi huşunetle: — Böyle, dedi. âdi bahanelerle Bir aile kadınile tanışılmaz. Sizin gibilere yapılacak muamele gayet basittir. Bir polis çağırıp teslim etmek. Fakat, bir daha bu tarzda hareket etmiyeceğinizi ümit ede- rek sizi affediyorum. Bu sözler, yabancı adamın üze- rinde müthiş bir tesir yaptı. Bu kadının yanında biraz daha du - rursa, başına muhakkak bir felâ. ket geleceğine kanaat hasıl etti. Ayağa kalktı. Güçlükle — şunları söyliyebildi: — Affedersiniz yanıldım Fakat, fazla — devam edemedi. Huriyenin sert bakışları karşı - sında buna imkân göremedi. O - radan uzaklaştı. Huriye, bundan sonra bu gibi vak'alarla, çok karşılaştı. Ne za. man, düşüncelerile başbaşa kal- mak ve eski hatıralarile yaşamak için buralara gelse, mutlaka ken- disine birisi musaflat oluyor, rahat ve huzurunu kaçırıyordu. Ya, yanına sokulup 1âf atıyor- lar, yahut gözlerini devire devire | bacaklarına, vücudüne, — yüzüne bakıyorlardı. Her sokağa çıkışında Asabını bozan böyle bir macera. nın hatırasile eve dönüyordu. Ba. zı geceler, gözünü kırpmadan sa- bahi bulduğu oluyordu. Aşk ih- tiyacı, gittikçe bütün benliğini sa. rıyordu, Gayri ihllyati ağzından: — Ölenle ölünmez! Kelimeleri dökülüyordu. Sonra, şik giyinmiş, l karşılaşı iye düşünüyordu. ORDULARI Keza Macarlar da merdivenler- le kâleye çıkmağa teşebbüs ettiler. Fakat bedenlerdenidüşen taş par- çalarından, külli telefala maruz kaldılar. Şehir son derecede biç metanet- le müdafaa olunduğundan müt- tefikler büyük zayista uğramış- lardı. Şehri zaptettikten sonra bu- ra halkıni ve muhafızlarını da ta- / mamile kılıçtan geçirdiler. Müttefik ordular Petriçi zaptet- | tikten sonra akşama doğru Miha- liçe vasl oldular. Teşrinisaninin | ve edilirdi. Harpten sonra bütün İlistin ve Şarki Ur dünnasıl bir yerdir ? İngilizler ve Hür Fransız kuvvetleri Suriyeye Filistin topraklarından taarruz ettiler. Bu gün Orta Şarkta mühim karargâh olan Filistinin ehemmiyeti nedir? Bugünkü Filistin (Palestine) ile tarihte hudutları çizilen Filis- 'tin arasında vüs'at itibarile büyük farklar vardır. Milâttan önce Filistinin hududu şu idi: Gazze ile Yafa arasında ve Finike ile (Arzıkenan) ın ve (Ar- zımukaddes) in garbında sahil bo- yunca uzanan küçük arazi. Bilâ- hare Şamın cenup kıismi da — bü hudut içine girerek, bütün (Arzı- mükaddes) i ve (Lüt denizi) hav- zasını da ihata etmişti. Romalıların fütuhatından sonra ve Araplar zamanında, yani islâm kitaplarında Filistin ismi bu ikin- €i suretle kullanılmıştır. Bu şe- kilde Filistin; Şimalen (Akke ka- lesi) hizasından ve Taberiye gö- lünden başlıyarak, Klelarişe ka- dar imtidat ederek, şarken Beri- yetüşşam, garben Akdeniz ve ce nuben dahi Ceziretülaraptan iba- ret olan bir hudut içindedir. Bu hudut içinde Filistinin mesahai sathiyesi ancak otuz bin murabba kilometredir, Bir milyondan fazla | nüfusu vardır. BÜYÜK HARPTEN SONRA Filistinin merkezi olan Kudüs | büyük harbin sonuna kadar Os- manlı İmparatorluğunun müsta- kil bir mutasarrıflığı halinde ida- hudut ve kasabalarile beraber İn- gilizlerin eline geçmiştir. Filistin, Akdenizden Süveyş ka- | nalının yolu üstünde bulunduğu i- çindir ki, «an zamanda çoğrafi va- ziyeti itibarile ehemmiyeti art- miştir. Filistin ve Suriye Osmanlı İm- paratorluğundan ayrıldıktan son- | ra, Filistinde ve Suriyede ayrı bi- | Tet hükümet teşekkül ettiği gibi Ürdün (Şeria nehri) vadisinde de ayrıca (Ürdün Krallığı) namile! müstaki) bir Arap hükümet; tees- süs etmiştir. Bugün, Emir Abdul- lah bu hükümetin başında Kral- dır. Şerla vadisi ile (Bahrilüt) deni- len göl, sathıbahirden tamam 425 metre alçaktır. Yeryüzünde eşi pek az bulunan bu derin vadinin şark tarafında arazi birdenbire yükselir ve bir takım tepeler gö- rülür. Vadide ve göl boyunda ha- va çok ağır ve sıcaktır. Filistinin asıl mamur cihetleri garp tarafın- dadır. Şark ve garp dağlar.nın e- teklerinden birçok nehirler aka- rak araziyi sular. Bütün tepeleri zeytinliktir. Eteklerinde güzel ve meşhur bağları vardır. Filistinin en yüksek dağları 1300 metreder fazla değildir. Yağmur kışın bol- dur, fakat mayıstan teşrinlevvele kadar bir katre yağmaz. Ortalık kurur. İbranice eserlerde şöyle bir ka- yıt vardır: «Filistinde eskiden or- man fazla idi. Yaz mevsiminde de yağmurlar yağar, bahçeler sulanır- mek arzu edildiyse de şehri Türk- ler tarafından kâmilen tahliye e- dilmiş buldular. Fakat müttelikler bununla da hırslarını alamadıklarından, Türk- lerin muvasalaları Üzerinde bulun- durdukları Kamçı nehrindeki yir- mi sekiz parça gemiyi yaktılar (1). Ladislas ordusu - teşrinisaninin dokuzuncu günü — Varna şehrine geldi. Kral Varna önüne gelir gel- | mez Varnanın cenubunda bulu- | nan Galata hisarile Makropolis ve Kavarna şehrinin anahtarlarını al-| mağa muvffak oldu. Müttefikler ordusu bu muvaffa- kiyatı kazandıktan sonra Varna- nın şimalinde ordugâh kurdular. Fakat teşrinisanirlin dokuzuncu günü akşamı “Türk ordugâhında yakılan ateşlerin donuk ziyaları u- zaklan hafif biz, surette görünü- yordu. 'Türk ordusu müttefiklerden be; bin ayak mesafede bulunuyordu. lammer, Devleti Osmaniye ile 1 S. 203 | ler vardır. Kültür bakın — Yazan: İskender F. — Sertelli dı, Bilühare ormanların yüzde yet- mişi kesildi; ağaçlar azalınca, yağ- murlar yaz mevsiminde yağmaz oldü.r FİLİSTİN ŞEHIRLERİ Filistinin şehir ve kasabaları: Kudüs, Hebron, Remle, Gazze, Hayfa, Akke, Safed, Na: ra, Cenin, Nablis ve Salt. Bunlar arasında limanı olan yalnız Hay'ie dır. ingilizlere geçtikten sonra, bü yük bir mendirek yapılmış — ve Musuldan gelen petrol — boruları bu limana indirilmiştir. Yakın za- mana kadar İngilizler Müsul pel- rolünü Hayfa limanından gemile- re doldururlardi. Bu yüzden Hay- fa, Filistinin en işlek bir ticaret merkezi olmuştur. Yafa, Kudüsün iskelesidir. Yafanın portakalı ve karpuzu meşhurdur. Filistinde Osmanlı İmparatorlu- ğu devrinde bilhassa Harbi Umu- | miiden birar evvel yüz bine yakın Müsevi vardı. Şimdi bu miktar, san istatistiklere göre Üç yü ne çıkmıştır. Filistinde ayrıca yüz bine yakın hiristiyan katolik ve Maroni vardır. Bundan başka otuz kırk binden fazla Dürzü ve bir o kadar da yabancı bulunmaktadır. Ürst tarafını Araplar teşkil eder. İngiltere hükümetinin - yaptığı 1836 nüfus cetveline göre Filistin- de yedi yüz bin müslüman Arap vardır. Şu rakama bakılırsa, ekse- riyet müslüman — Araplardadır. Ürdün Krallığının nüfusu bu ra- kamdan hariçtir. Kudüste Almanya, İspanyadan gelmi , Lehistan ve ve yerleşm Musevilerin sayısı yetmiş seksen | bine yakındır. Kudüs bu itibarla çok kalabalık bir şehirdir, insan- lar hemen Üstüste denecek kadar fazladır. Şehirde umumi lisan &- | rapçadır. Hıristiyanlar, Museviler, züler, Araplar ayni dille ko- nuşurlar. Filistinin her köresinde büyük mektenğer ve sayısız kilise- ından Fi- Kstin çok terakki etmiş lerde yerleşen hiristiyanlı kismi eski Süryanilerden, bir ta- kımi da Ehlisalip öhfodındandır. FİLİSTNIN TARIHI j Tarihi vaziyeti: Beni İsrall tari- t -— —e e ŞEERANTE İSTANBUL HALKINA MÜJDE ; SRENEEEEE GUT Bu Akşamdan itibaren Gediknan AZAR SİNEMASI YAZLIK BAEÇFSI AÇILIYOR oııumınıısı DOIO'I'IY LAMOJR £ Tekmili Kenkli Mr. MGTONUN SÖON KOZU PETER LORRE, Ladislas, Türk ordusunun yı Jaştığın; haber alır almaz ti ler almağa başladı ve ileri kara- kollarını takviye etti. Hattâ bir tedbir olmak üzere atların eğerle- ri üzerlerinde bırakıldı. Bundan başka da askerlere daima muha- Tebeye hazır bir halde bulunmala- rı emredildi. Ladislas ertesi günü askeri va- ziyeti ve alınacak tâbiye tertiba- tını gözden geçirmek üzere Bir meelisi harp kurdu. Düşman ordusunun bu harekâtı kâmilen Türk ordusu tarafından haber alındı. Hattâ Karaman oğ- lunun Macar kralına gönderdi mektup mündericatı da — malümn bulunduğundan ona göre hareket edildi. Sultan Murad, Anadoludan kırk bin kişilik bir ordu ile Varna ö- nüne gelmişti. Baz; tarihlerimiz Sultan Muradın Çanakkale boğa- zından geçtiğini yazarlar. Fakat Çanakkale boğazından ge- çenler düşmana bir gösteriş mu- kabilinde az kuvvetler geçmişti. r. Sehir- | at bir | Üman bulunduğu mevkiden karşiya hine sahne alan Filistin, ceki de- virlerde yarı bedevi bir halde ©- lup, yalnız Finikelilerin elinde bu- | lunmuş olan sahiller mamur ve ticaret kaynağı idi. Ancak Hazreti Süleyman zamanında (Finike) da- hi Beni İsrail devletine tâbi ol- | makla, bunlar vasıtasile deniz- den, uzak memleketlerle ticari münasebetler tesis edilmişti.' Fi- Hstin bilhâssa o tarihten sonra ta- | nınmağa başlamıştı. Bilâhare A- suriler birkaç defa Kudüsü ve Beni İsraili esir ederek (Bıbı')e h gönderdiklerinden, Filistin — bir türlü terakki eseri gösteremem ve Makedonyalılarla Romalile ve tasallutundan sonra büs. n hsrap olmuştu. Hiristiyan- an intişarından soara ise (Filis- n) in her tarafı bir ziyaretgâh hükmüne geçerek, ticaret ve sa- nayie bu devirde dahi ehemmiyet verilmemiştir. | İslâmiyetten sonra, Hezreti Ö- e$ Bltı karnında memalikinde olduğu aarif, sena- asırlarca da: haline kı tarafından kurt sükünet takerrür etmiştir. Bundan sonra Mısır halifeleri- | Din idaresine gecmiş, * altetlarla tahr sonra Yavuz Suf: ı ve Şamı feth naşında Filistin dah paratorluğuna ilhak edilmiştir. İbrantee (Orselm) diye maruf olan Kudüs şehri bir saatte düv- Tolunur, 12 metre yükseklikte ve | bir metre kalılığında bir surla çev- r. Şehrin şimali şarki ci- hetinde islâm mahalleleri ve bu- rada hükümet — konağı, — meşhur (Mescidtaksâ) ve (Beytülmukad- (Sahrai mukaddese) bu- | Yerliler (Kamame) tabir ettikleri ve hıristiyanların (Mer- kadi İsa) diye taptıkları meşhur de Kudüstedir. Yeni Kudüs | gehri, arkeolojt — Mmütehassıslarının. iddiasına göre, Beni İsrailin (Sa- Jem) dedikleri ezki şehrin yerinde | kurulmuştur. Eski merkatler de | bunu göstermektedir. Şimdiki Kudüsün üst tarafın- (Devamı € acı sayfada) | Sultan Murad, Anadoluhisarı- geçmiştir. Halil Paşa, Rumeli e- hetine oldukça mühim kuvvetler- le gelerek padişahin karşı tarafa geçmesine yardımcı olmuştur. Sultan Mürad, habersizce, Ru- meli yakasına Boğaziçinden geç- miştir, Ve yine habersizce Varna önüne gelmiştir. Sultan Muradın Rumelinde an- sızın zuhuru etrafa dehşet verdi. Bizans köylüleri korkularından dağlara kaçtılar, Sultan Muradın ordusu sancak- Tarını açarak İstanbul kaleleri ö- nündet geçtiği ve Rumlar ise Ma- carlarla müttefik oldukları halde bu muzafferane geçişe tek bir mu- kabelede bile bulunamadılar. Düşmandan alınan esirlerden müttefikler ordusuna ait pek çok malümat elde edildi, Esirlerin beyanatından — alınan malümat işe yaradı. Sullan Mu- rad, Yıldırım Beyazıdın takip etti. Ki tâbiyeyi tatbike karar verdi ÇArkası Var) (ONUN | Hayatını Anlatıyorum! | Yazan: HALÜK CEMAL “Zavallı kardeşim ayakları ,gittiğim macerayı duyma emt Yan:ma |lişti ve bu sorgumu ân- lamış gibi: *— İsminizle hitap ettiğime şaş- tınız değil mi?, Ben ailenizi, ma- sum hayatınızı da biliyorum. Mek- j tebi yeni bitirdiğinizi bile öğren- dim. İnsanın bu kadar kiypretli bir komşusu bulunur da hiç alâ- kadar olmaz mı?, Annemden öğ- rendim.. O da sizi görmüş, beğen- | Miş, soruşturmuç.. Nasıl saf, te- miz bir kız olduğunuzu anlatınış- lar!,» Sonra yavaşça içini çekti:; «— Şimdi zaman:mızda sizin gi- bi masum, bilgili aile kızları öyle az ki.. Tesadüf bizi birbirimize komşu yaptı. Artık bu tesadüfü samimi bir beraberlikle idame et- tiririz değil mi?.» Ne güzel, ne kibar, miqf"ı: ko- nuşuyordu. Ve ben öyle tatlı din- liyordum ki... Bir musiki gibi ra- şe vere vere kalbime akan bu ses gönlümün on yedi yıldır beklediği genç kızlığımın özlediği hayalin, ümidin sesi idit. Orada ne kadar kaldık. Daha ne- ler anlattı, şimdi hatırlamıyorum. Fakat kalkarken etraf kur eyor- du ve o vakte kadar daima o söy- ledi, Ben ekseriya sustum, Böyle- ce © akşam engin denize bakan gazinonun kameriyesinde ilk aş- kımın jik destanını dinledim, Köyiçine kadar beraber döndük. Pazartesine tekrar buluşmak üze- ve ayrıldık. Bu kısacık zaman i- çinde ona öyle alıştım ki... Yoku- şu çıkarken hep başımı geriye çe- viriyor, yanından annesi alınmış bir yavru kuzu gibi dönüp dönüp arkama bakıyordum. Sonra; yine buluşacağımızı düşünerek eve gi- rerken bayram yerinden - dönen yorgan, fakat neş'eye doyamamış yaramaz çocuklar gibı seviniyor- düum. Babamın odasında elektriğin yanmış olduğunu görünce ne ka- dar geç kaldığımı anladım. Kork- tum. Kapıyı açan Şükran telâş ve | heyecanla: «— Az daha seni aramağa geli- yordum abla. dedi. Babam çok merak etti. Bereket ki kahveye gitti. Nerede ise dönecek!.» Buna merdivenbaşından anne- min sesi kar: «— Neredeydin bu vakte kadar Yaşanmış Aşk ve Macpra H Müjgün? » «— O kadar geç mi oldu anne?. Arkadaşımda idim.» «— İnsan ortalık kararınca No: İ kadaşında oturur mu?, B seni soruyordu. Ben şil dedim. Halbuki?. Birden G Sonra sesini yavaşlatarak, muztarip bir ima ile tan *«— Halbuki.. üç buçı sekizde öndüğünü bilse?.» Hayatında bir kere bile ! nesini, ne babasını ku €itmemiş, onların cn serzenişile incinmemiş bir Kf bu kadar söz kâfi idi. İlk d le imalı bir sitem işitiyord Sustum. Eğer annem bu dört beş akşam evvel yap saydi kucağına koşar, zünü, gözünü öpe öpe yal dilerdim, Lâkin şimdi içimi © dar dolu, değişik ki.. Mevti time birden yayılan ilk duygusu teessür ve hicabi nutturdu; artık varlığım DN dığı hayalden başka her zenişe ,İhtara da yabancı!. Anneme hiçbir şey söylemi Önüme bakarak odama- (© Kalbimin üstünde çırpt bütün bayatımın tabii al anda değiştiren yeni duy; ateşini yüzümden sezerler lektriği yakmadım. ” Bu esnada kurnaz Şükrafi! etle yukarı koştu. Odayı F ranlık bulunca: «— A, a.. karanlıkta ml yorsun abla*:» diye kapının daki elektrik düğmesini (ü Mavi abajörden dökülen bif sebili odaya yayıldı. Geldi T5 ma oturdu. Nüvazişkâr bif nereye gittiğimi soruyor, mazlüm halimi görünce d kin bir hitapla, bütün bir şefkatile: Ş *—- Abla sende tuhaf bir b Ne oldun. ne oluyorsun söjl na!.» diyordu. Az daha anlâf herşeyi söylüyecektim , Fakl kâk kapısına sokulan bir şıkırlısı ve sonra babamın mirane sesi dilimin ucuna & gelen, itirafı biraktırdı. müzlim: Yok birşey . Şükrandil Ablanın sade, basit hayatındâ? lanacak nesi olabilir. kif.r © mırıldandım. a Halbuki kızcağız nereden B ğimi bir bilseydi!. Zavallı deşim senin o şefkat dolu b bunu hiç hiç öğrenmesin, aYfğ rımla gittiğim macerayı sakif masın e mi?. ( Gayrlınıııkııl Sıhş lön Kadıköy Sulh Mahkemesi Baş- kâtipliğinden: Müddei Fatmanın müddeizleyh Mükerrem - Şenbülbül ile şayian ve müştereken mutasarrıf olduğu | Kadıköyünde Kızıltoprak Tuğlacı Mustafa Efendi mahallesinin eski Erenköy Kâhya yeni Şehir Kâhya sokağında eski 8 mükerrer ve yeni 30/1 ve en yeni 41 kapı No, h 3000 Tira kiymeti muhammeneli ve tapu kaydına nazaran şarken tariki has şimalen Abdullah vereseleri bah- çeleri garben İlyasın — vereseleri bağı cenuben Ahmet paşa ve odacı Mehmet bağı ve halen kara Vasıf ve Misirli Alinin bağı ile mahdut 1209 metre murabbar 71 desimetre miktarında arazi dahilinde ve 20- mini Sultan Selim kadim vakfın: dan müktesati mülk ve bodrum katı kâgir ve üst katları tamamen ahşap bulunan hanenin sokak cep- hesi taş duvarla ayrılmış oldü « ğundan yukarı tarafta binanın af uuıdıın bahçeye çıkan avluya Tadballbir Ha aA AM naya girildikte bir taşlık ve 1 helâ ile solaya ve odaya geçen iki kapı ve bu sofada iç içe iki ve diğer bir oda ile ayrı ayrı kapı ile ;, | çilir iki oda ve bir helâdan mürek- | vardır. Üst | kep diğer bir kısım katta camekân ile ayrılmış bir sofa üzerinde iki oda bir kiler ve ayrı bir kapı ile girilir iki oda ve bir helâddn mürekkep diğer bir kısım- dan ibarettir. Bodrum katına ge. lince biri tahta Gdöşeli ve birinin zemini taş iki oda ile bir kiler ve bir helâsı ve arkadaki — bahçeye bir kapısı vardır. Yine bi- altında bahçeden kapısı bu- kunan bir odunluk ve bir kömür. lük vardır ve binanın ittisalinde bahçeden taş duvarla tefrik edil. miş ve bir helâsı ve aemini taş dö ir ve bu avluda sol tarafta tu. | ( şeli ve bitişik binaya geçtii bulunan bir wu:fak - va yine mutfak ittisulinde mini çimenta ve çatısı ta ahşap ve orlasıtda aydıni bitişik mutfağa geçen bir bulunan ve altı hayvan is'İAP y cek şekilde bir ahiri bulunü nenin Kadıköy birinci-sulh ©" mahkernesi dlamına müsteni tarihi ilândan itibaren eshabı müracaata acık bul rulan satış şartnamesinde şerat dairesinde ve peşin P 30/6/941 tarihine tesadüf ed zartesi günü saat 10 dan 1399 dâar Kadıköy Sulh Mahken kâtipliğinde açık arttırma tılacaktır. Taliplerin yüzde çuk pey akçeği vermeleri Mezkür günde satış kaymeti | hammenenin yüzde yetmiş "7 bulmadığı takdirde en son # Fanın taahhüdü baki kalmdği zere müzayedenin on güp ğ temdidile 10/7/941 tarihine düt eden perşembe günü dan 12 ye kadar en çok arttf ihalei kat'iyesi icra kılı Satış tarihine kadar müt bina, Evkaf ve Belediye borçları ile rüsumu tellâliYe ğ masarifi muhakeme ve hissedarlarına ve yirmi Evkaf tavizi ile ihale pulu risine ait olmak Üzere — sati İcra 1flâs - Kanununun 180 maddesi mücibince ipotek alacaklılarla diğer alâkal hususile faiz ve masrafa iddialarını on gün içinde meleri aksi halde sicillerile sabit bedelinin — paylaşmasında! kalacakları ve daha fazla 7 almak istiyenlerin mahk€l 939/191 No. lu dosysına