A —SON TELGRAF — ni verdim. Kapıyı, Halam da beni evinecekti n sonra tekra dönmek... Bü- aşları yanak. | ayı açan hiz. | nediği için zdü ve: — Kimi istiyorsunuz? Dedi, Halamı beklerken hızrrd—î n kapıyı açması tuhafıma git. | Uzun düşünmenin manası: tim, cevap verdim: Hantm evdeler mi? çir ti drak İjl — Ken e Nejat Beyin gel- Giğini haber veri; msuz sualerin sorulmasına vermeden şik. bitmez merdivenmiş. hasret şi: | insan ge- vermez mi? | tutamıyor ve bü- | 'or, & | t sen misin, ven giltikten k ve neşlesi: le benim ne- zü bilmezsin... #adaşlarında. Gi Şükriye çağın. ier. Seni görünce çok memnun ©. | lacak... * | (kadaşlarım geldi; se- | ni görmek istiyorlar den epey bahsetn temiyerek lanışmağa mecbür feride takdim ediyordu: Odaya bir sessizlik çi önüme bakıyor, ne söylüeceğimi blimiyordum. Büt nazarlarn bana çevrilmiş olduğunu farket . tikçe adeta mahcup - oluyordum. Zülâl bu sesizliği bozdu: — Nejat Bey dedi, Feride sizin güzel şür yazdiğinıin — söylüyor. Lütfen okur musunuz bize? Böyle bir sualin sorulacağını ev. velden tahmin etmişlim; fakat şu | dakikada değil... Ağır bir yükün altında kaldığımı —hisesdiyor ve Uzun bir sükütun vereceği mana- Bun, her halde iyi olmıyacağını bi- Hiyordum. yorum; kendi zev. Ricaların ve wrarların Çoğalması üzerine mecburen sev . diğim bir şiiri okumağa taşladım.. * Şiiri okurken tabii ile Mefküre ( tıştı. Ne şirin, ne cana Tlık bir bahar İ baygın | #üzüyor ve hafifçe tebessü - ı yordu. Muhayyel canlanan müstakbel eş rına haiz oldu heyecanlanıyordum. Kalbimde a karşı bir temayül ve ruhum liklerinden gelen bir ses bizi eş yapmıştı. Evet Mefkü - sevdiğimi anlıyorum. Bu sev: ginin arttığını ve ıztırap çembe - rinin gittikçe daraldığını hisse - | dioyrdum. Hulyalarımla başbaşa iken Fe- ridenin £ uyandım, Muzip kız gülüyordu. Kimbilir ne yapmıştı Bgene... — Nejat dedi, biliyor gece neler sayıklıyordum... Metfküreyi. — Allah aşkına böyle şakalar yapma Feride, — Şaka değll hakil Birdenbire kızardım. Büyük bir yükün altında kalmış gibi terleme ğe başladı Muhakkak benden birşey sak - yordu. Beni heyecan içinde bi- rakması hoşuna gidiyor, sinsi gülüyordu. Söyle dedim orsun? bütün vasıfla. musun Hep | gülüy — Mefküre Bir hayret nida — Ne. — Bvet Zülâle söylemiş... * «Muhterem Mefküre h fendi, Sizi halamın evinde gördüm. İlk görüş ve ilk heyecan içinde, anlı | yamadığım ruhi tehavvüllerin ver. | diği tatlı astırap, hayatımın bir dönüm noktasını teşkil etmişti. 5 üneş gibi yolumu aydın- lattını: kalbim ni. hayet la çarpma. ğa başladı. O çarpış ki ebediyete kadar devam edecektir. Evet, ebe- diyete kadar Sizin huri kızları gibi saf ve te. Mi bir sesiniz vardı. Bu sez bana her şeyi unutturuyor ve her an bu seşin tatla ahengini kulakla - | orum. Uzun ve erici acıları şimdi ne oldu, niçin İ seviyor. opardım: mame - aşkın kud- termez mi? Evet. Ancak bunu sevenler, çıldırasıya seven. ler yapar. Ben de sizi seviyorum. .» NEJAT Mektubu postaya attıklan sonra beyecan içindeydim. — Mefküre; çok seviyordum. Onun pek me: en faziletli bir insanı görmek ih- tiyacile her an yorulan — kalbimi teselli elmeğe çalışıyordum. * «Muhterem Nejat Bevefendi Gönderdiğiniz mektubu ailemin eline geçmeden aldım. Hissiyatı - | maza Tökayt değilim. İlk karşılaş- fığrmız günü düşünüyorum... Sa. kir ve itimatlı duruşunuz kalbime ilâhi bir sükünet — vermişti. Şiir okuyan, şefkat ve merhamet his- lerini söyliyen sesiniz, sihiri sikirinde zekânın — yüks ahengi ile beni size Heyecanımı meydana vurmaktarı kendimi alamamıştım. Bu keyeca, Nın artması sonsuz bir sevginin ilk ve ebedi bir nişanesiydi. Ben. üğümde karanlık biz m pisımı siz açtırız. Hayali — dua edenler ne diyor”u [ m Yaşanmış Aşk ve Macera Hatı! Hayatını Anlatıyorum Ra%—.iîîîn Egan*mt_sına Yazan: HALÜK CEMAL “Bu zıkkımı kaldırsalar da, geceleri rahat uyku yüzü görsek.. Bizimki, her gece fitil...,, | Bütçe müzakereleri — sirasında bir kadın meb'usumuz, rakı, votka Bgibi ağır kıradoların kaldırılma- Sıni teklif etmiş, nonun taraçasında, kil etmiş olan al ni meseleyi konuşurlarken içlerin- den orta yaşlı ve orta halli bir ka- ordu. öpeyim! Ah, ne olur, bari hatun- | dediği kabul olu ©n bir yıl içi meden eve ni görmedim. Her gece fitil, her gece bulut... Bir| yandan paracıkları gidiyor, — bir | ndan sıhhati.. amma kime anla- Dnn n gece yine ben uyur da kapıyı a p içi miş.. girmiş & uyandım ki odanın içinde keskin hir sarmısak kokusudur gidi Uyku sersemliği ile bu da 1 böyle? diye kı an fırladım. elel de ne ba- lerini, hat- | riği yaktı iniz, yeni yaptırmış olduğu o yaz- | mik renkli clbe: mcak rakının tesirile bay, hemen mutfağa k ca! turşusu kavanöz! yınca sarhoşlukla kavanoz elinde kayımn: ca o kadar turşu olduğu gibi yü- Tünc, gözüne, üstüne, başına dö- külmüş!. Tabii, sabahleyin mese- le anlaşılınca evin içinde bir k- zıca kıyamettir koptu. Biraz daha genççe bir kadın a tıldı: — O birşey mi sanki? Siz bun- dan bir hafta önce bizimkinin ne haltettiğini biliyor musunu kirleni p soldüğu için bu sene on- ları griye boyatar Bayımız, ben boya alır, evde kendim daha iyi boyarım diye, geçen pazar & şamı, eve bir şişe gri possi yası getirdi, şişenin ağzını açıp | sonsuz bir gecenin çökmüş mate. minden kurtardı. Bahtiyarlık â- lemine attığım bu adım rihayetsiz Aşkamızın, derinliklerine uz eden ruhumu: mlâli idi ME ÜRE Yazan: Osman Cemal Uzatmıyalım efendim, zaten dışa- rıda içmiş olarak gelen bı de bir hayli dikten sanı mıza çekilip yattık. Ü: lik, sağlık gece yarısı, bi kalbinde bir sıkıntı, bir çar ile uyandı 7 Kadıncağız aman ba- rpinirken / hemen aşağı ki de yatsı bir şi ge bakın ki tam a arahı nin odasındaki amy üü aman kı n mi , aman Ziman çı a! derken be almağa n en yaşlısı sordu: nyadan m: boyanmı: miş ve bununla da oralarını ma yapmağa başlamış!. hala içer mi çer, hemi de ne içer!, Mübarek taş delen olsa bu kodarı mide çatlatır, kursak patlatır. Bazı tefalar ya- | rım kiloluk biter de yarım kilo daha güzes der ise, hırsımdan beynim atar, altık ziyade gelo Gabrik ziftin peki il umun tekini iç!. deyip feryadı basar, suratı asar, dizgirlerini ka- sarım!. Velâkin bayanlarım bazı 'tefa da, yarım kilodan sornam, ar ma müsaade et bayancığı kölen olayım, — birazıcık ha, o da senin güzelim muhal ırsa 6 zaman dayanı ne bir iki e de ken- ni ph.ı at o savurusça tıraşlarından çabueai kurtul- nzarotun ö da şarap yuvarlayı gteak bir yaz gecerin ha karş zibar öl- dan acı acı, boğuk boğuk bir vas veylâdır gelimiyor mu?. Acep nedir ki bu, yoksam evin altında birini mi dertop edip gırt- lakloorlar?. diye biraz kulak ver- dim ise, kefş ettim ki bu gelen a boğuk vaveylâ bizimkinin sesidir. Deli gibi hemen yataktan topar lup fırladım at kata kises mutfak- | tan gelbor.. Ka nerdesin, ne ol orsun, nedir bu fer boğuloorum!. Hıp de triği şamala: yam, bizim ağa, yukarı olafak koskoca su kü- —Aman dedi yapış bacakların- dan!, — Hece yıllı Toş, | yıldır kankı cuk sahibisi olmuş: bacakların yapışmaz oloorum? Kırk limd.r bu, ne kıdar sav- Peki küpün içinde ne arıyor- muş — Isıcak y © kid y soğuk sı utfağa maşrapay 1 doya doya teşkil eden kad sürekli bir kahkaha savurdukt. sonra, bu meseleye dair ilk & yanân kadın tekrar söz ZaC AMT se, ah şü zikkım bir Yasak edilse! Ötekiler de hcp birden: — Edilir inşa Derlerken ben de şö yordum. Edilmesine biz onun yasak dük, Rakının geşit çeşit k: zere, boyalı ispirtoya kadar İstan- | bulda neler içilmedi aenba? Kaçak rakı dedim de hatırıma gekd Galiba bundan on iki, on ü önceydi. < akı Yapıp satıyor- r gün gezet BI?YĞO((LLÜ | ki evinin bodru -.| | 1 Her yapragı bir facia tle açıla gânın defterindeki ıfşaa Cvcuç Lzı facia ile dolu roma- | sarı, ipek gibi büklüm büklür ahi bu resimlerden kısmen ahla- | saç demeti durüyordü. mıştım. Gerek Müjgânın çehre- sindeki kibarlık ve gerek ablası- nan konüşüş, hareket tarzı asil bir aileye mensup olduklarını göste- rTiyordu. Bu aileyi mateme boğan facianın sırrını bir an evvel öğ- Tenmek için hem halbi, hem mes- leki bir tecensüsle sabırsızlanıyor- dum. Muhatabım fazla bekletme- di, Hâlâ yaşlar titreşen gözlerini, en son gösterdiği resimde gezdi- rerek fotoğrafların taşıdığı sırrı ga cürnlelerle açtı: «— Biz hayata beraber giren, keder ve neş'elerimizde müşterek olan Üç genç kızdık: Kardeşim, ben Şükran, sınıf arkadaşımız Be- dia Beşiktaşta Dereboyunda 18 nu- Marada oturuyorduk. Liseyi bitir- diğimiz yıl başımızden hiç umma- mız, yahut tecrübesiz gözle tehlikeler kardeşim © biri- bir melek kadar Mektobi biti- | nde sezmediğimiz geldi.. geçti. F Ah biçare Müj ma su kadar sa masum bir . bütün bir emel ve sevinçle ren kardeşim , şiir evlenip yavru bir kt k hazırlanırke dı.. Avlarını ma- übesiz aile yav ında arıyan bir alçı n oldu.. Ah'andan sonra ler, daha neler çekti yav kalbl kurlı seniz rucak Bayan Şükra h defi Siyah kap- yüzünü iyi an- | maceranın arda göreceğiniz acılı bakikatleri hiç bir muharririniz bulamaz.. Öyle hay- zet, Bret dolu Vak'alar ki. Hem size canlı bir mevzu olur, inüllerle döl. kızlara belki unlar..> or, içim , siyah kanatlı bir kuş # abâhip © masamda kü- âtile b camla kesilince bir çocuk gözlü- âya bürünmüş Sonra; Boş bir ııu,,mç » B rası paketi.. Arkasında kurşaf demle yazılmış kısa, fakat mei uzun bir cümle ve bir ur» «En mes'ut bir günün hatf Onun vapurda yanımda ıçlılî. Bara!.» İki mektup., buruşmuş BiZ kâğıt parçası Herhakle bunlar zavellı Yi cağın bütün ömrünce saklıysP'ğ Bi yegâne hatıralardı. Fakat * Fın arasında asıl şa; şey, dehşetle gördüğüm bif , daha var.sı ef Bu m'ithiş... Çok müthiş ne olduğunu şimdi söyliyet dim anlatamıyacağım. annesinin kollarında bir göbi açan ve on timamla yetiştirilen saf kıZCAf çektikleri yetmiyormuş g"" in en kerkunı Onu gördükten sonra de ha derin bir merhemet, ibi küdüum ve Müjgânın hai genç kızları saran sayısız, ni siz tehlikeleri tekmil açıklıği ğ teren elim bir facia olduğu! hyarak ablasına hak verdifik g) Ertesi gün Bayan Şü redeceğimizi söylediğim öyle sevindi k *— Gerçi cemiyet kanufü alçağın — cezasını verdi. möddetini! ikmal edip çıktı İ enberi serbest dö Müuhteris azgın iştillasına Y TJ ni kurbanlar Şimdi ) bunıar görünce biraz titreti perir! » dedi ve ilâve etti: «— Dünyanın en temiz, ! sevgisini ihtirasına Mlet sefil günahi kurulmüş bir yuvayı da yıktı... Bafl genç kızın da kanına girdi da size sonunda anlatırım!? Aradan geçen günler kâf€ bi kendisi de bir aşk vE kuzbanı olan Bayan Şükrafliği Corasını da bana dinletti. gâncığın defteri, gerek zin felâketleri yanyana bu canlı mevzüdan şu seri vücude getirdiler. Yazıma her yaprağı b leke ile kap fını taşıyan defterile başl ı Bu zavallı ö duktan sonra dalma beyi temize hasret çeken Müji siz de acıyın... Sizler de V narin bir çiçek gibi bayâtl verirken vefasız bir göğür YAR mamak için bunları ıbıd" katle öküyün ve dalma P temizde kalın .. Müjgân'ın deft? 5 temmur 1938 BÜY ——— -— — Son Telgrafm Tarihi Tefrikası TUNA BOYUNDA —— —— TÜRK Türk akıncıları dehşet veriyor!ardı Türk akınc dehşet v Türkler, hiçbir Hirvat v upa derebeyleri nin ince vahş ne örnek ola Bilecek surette hareket etmemiş- T& akitte Macar 81 ORDULARI ürk akıncıla- rine aşmış buli 'Türk akncılarınıg Tuna boyun- daki kuvvetleri mühimdi. Bilhas- sa, Bosna akıncılarınım adedi ba- zan ot beş bini bulürdu. Bu, âdeta © sıralarda bir devlet ordusu gibiy- di Macaristan ve Hırvatistar kralları ve akıncılarının hücumunu Osmanlı ordusunun hücumu zannederlerdi. | Akıncılar - Vezirlazam kuman- n, Ulah | derile sine Çık: . Halbuki, ların müvi o mertebede kalırdı sebeple Avrupa ve bilhassa sturya ve Macaristan tarihle- | le görülen vukuatın - çoğuna olmalıdır. Bizim tarihlerde /| akınlar hemen hemen gösterilme ibidir. Çünkü mahalli kel- Niğbolu ve Kosva muh rdularını ve bi üzerine Tu Bulgar | areket etme- sine imkân b Tam on iki sene di uğraşan Tü hilde birbir- nun, Kosvanın kah cin tasallutundan kurtulm bilkassa nden Ula dı; Bu akınlı kalabal a luyordu ki bunlara seferi hün yun denilebilirdi. Ulah ve Buğdar 'aları Osmanlı tarihinde bi k bir mevki tutmuşlardır. O: manlı Tüvklerinin son devirleri -ne kadar Ulab ve Buğdan (Ro- | ya) meselesi yaralı tarih a0- halinde yaşamıştır. c':u_ıamm şimal — ve le ma- ruf bir kayiin oturürdu. Roma im- paratorlarından meşhur Trayan vakit aske burada iskân | lkanlara taarruzu dnlar da az çok an- mışlar, anlarla beraber r de kabul e kadar raş Düks: lâdın ön ü akımile beraber Ka dağlarından Ulah ovasına in- Mezkür ova mühacerele yol | için o sıra- isiz ve ahaliden | izmetini da hüküm, ğ hallerinde atleri kendi » da. Ulah beyliğini tesis eden Basa- ya liğer ismile Radank. | Radankre Macar kralına kazşı | lini müdafaa edebilmek üzere | Osmanlı Türkl yerleştikleri ve Tuna yürüdükleri sırada Ulah, kil biş şeklindeydi. Buğdan hükümeti ayni surette diğer bir Transılvanya sergerdesi Voyvoda Dragoş tarafından tesis edilmişti Voyvoda İslav lisanında Roala ve Avrupa lisanında Dük ve Ös- manlı Türkleri Usanında Tekfur demektir. Manen muharebe reh- | beri demektir. Dük rehber demek tir. Tektfur ise aslen Nikefc Osmanlı türkçesinde tekfar ne inkılâp etmi Nikel maması da mücahit, muharip, za- | ferci demektir | Ulah ve Buğdan ahalisi (Ro- Manya) yani şimdiki Romanyalı- Jar Dakyeliler ile İslavların ihti- | rinin Rumelide iylarına run | yazıda ubüdiyet & dar da iharletle düşmel? fına geçmişti. Yıldırım Beyavıd post kar müdahale etm çok yardım et Bu sebeple Çelebi $! met, Mirçey: sundaydı. İşi birakıyordü, münasip l FUVTİZEZEETETE | | | tll 1421 TTTAZI