SUPA HARBİNİN: ÜN TTT ikırdı atmak.. e birbirine tür- ek yekdiğeirni | w!d; dill . Birbirle Mip görecekleri bir noksa tt a yecl 'da mağlübiyeyi ve unda birbirler n anlatıyorlar üyor ki ne Truvar andan bekliye- | lâtuf ve mer- _.:e devirler geçirmiş... | lukları koca yaban do | | .'Şuımk ellerile parçala- ,“buem. boğazlarına e- İN Aramanların birbirleri Mları da bugün dinle- | Rİ_HR. pek ziyade can- | İA ötünmek, kendilerini biy, Çünkü hepsinin bir BB Ja nabude ile akrabalığı 1 bir kere mağlüp karşı alınacak vazi- _"h ve aşikâr: İ acınmıyacak. O za- h bu olduğu için her Sünu biliyor, düşman- î*'—iç Iâtuf ve âtıfet ge- timal vermiyordu. “düşmeden evvel ol. hi yarak kendi mağlü- | Mi düşmanına pahalıya nîlhx bir fayda vermiyor %ğıı- nihayet maği İh, “ürüldüğü zaman h talihsiz kahramanın ayağı altından — ala- ük sakalı ile yerlere v Uvarıyordu. Şair Ho- 4 Açığa harbin nasıl o yor: - Düşmanlar düşman. Bir Bekliyecekleri hiçbir | Hektorun bedbaht ka- | Baliplerin eline gı MÜĞ sefi | zetle bana İş vermek l — - İ ROMAN: 19 ) . Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET BEN'CE | ıı% beraber salonda e- 9h da kendi odala- “ikisi de bir arada mı öt profesör Ce- .*_":ıkı. o latı ile bilmiyo- "“'llnı Güzin yatma- 4 Siye de kendi oda- Hüdise ondan son- | Ü “inı çata çala ve bi- Klniş, eve girmiş, kı- | Pek eski zamanlarda muharipler ararsında bi- | ribirlerine türlü tahkirler yağdırmak en tabii bir ka- ide sayılırdı. Bugün de lâkırdı. atmanın başka başka şekilleri var. y stanlardan çı karak günü gününe kayıt ve teh- ildiği bu zaman da çok farklar olmak gerek. harp meyda: lâkirdi. atma- orlar. Bupunla baş beraber bugünkü dünyanır alar bu Düşr ine 'ecek- a eskisl mühât birbirlerine a vasıtaları var Türlü türlü undaki fark- lerini söylüyorlar devirlerle şimdik; ar: e olursa olsun Homerden öğ- az değildir | Bunları satacağız ki, İş Ve İçği Ariyanlar, tihâyetler, temenni: ler ve müşküller KAYIP KARDEŞİNİ ARIYOR dürne Viüüyeti En- p olan kardeşim En san Sabahattine ma- vermelerini rica ederim. İş arayanlar he bitlemiş bir ip bir y ara. 4 Sahipleriniz. bu sütünda (K. H. K) rumuzuna müreca- Bir elektrik işçisi aranıyor Elektrik tesisatı ve montaj işlerine | hakkiyle vükıf biz Elekirik montürü- D Te verdiri © ündl birinci k 1i yemürecaat Bilgili, tâlisiz genç bir kadın iş arıyor Evveliyati sande geçmiş temiz v Siz genç bir kadınıtn Bim Sellkotle mali vaziyök ber €a beoi u &l ü te düşürüyor... Boynu bükük, talihsiz küçük — yavrucağımla Bönl “Yayatına' Vaht Şörullelö ver Hiçarak " temin” eimek mecburiyetini Hülssetmiş bulunuyorum ZKi Dani ; ganıya. mükaramsl. ölur yazarım biraz da daktilo bilrim. Ya- zibane, tlonavibane, mümakli gibi yer Terdı İ Galıştırılmak Üüze- &u detlen kabul “edecek tülfen Son Tel- vicdan. ve varlık — içinde eenatim âlicenap iş sahplerinli eret Halk Sütunu (Di müracaatlarımı temiz, müşi ve İki hayatı birden Kurtaracak olah bu ei büyük yardım- larına en derin minnet ve şükran his- derimle şimdiden teşekkürü bir. borç bilirim. Daktilo bilen orta mektep mezunu bir genç kız iş arıyor larından yalı Örlamektep zi bir aile , #fadem a düktilo da bi yetimin a 20 yaşında mü- Güz- yüzünden - ç k izli- imkçlanı: kenaatkâr bir üc- Dü — göste- Telgraf Halk bir. mekti receklerin. lütfen Sütenunda — Muni senatlarını r Son zı yatağından zorla almış, merdi- venleri zorla indirmiş, evdekiler- le mücadek öyle mi kaçı miş?. Ferdi, bu sual karşısında durak- ladı; mırıldanır gibi cevap verdi — Tafsilâtını bilmiyorum, F kat geldiği, kaçırdığı muhakkak. Hâkim yeniden sinirl — Bir evin içindesiniz. Bir kız kaçırılıyor, bunun masil kaçırıl- dığını bilmiyorum.. demenin ma- ması var mı7, Dedi, devam etti: — Eve gece yurısı değil, sabah- leyin bile gelmiş olsanız ve yine sormamış bile olsanız kendiliğin- den bu hâdise ile ku- lağınız dolar, Böyle bir hâdise ev- Carip bir satış Yerli Mallar Pazarının Be- yoğlu şubesinden, ahretlik kızlara entarilik basma al- mak istiyen bir ahbabımın başına garip bir hal gelmiş.. Bana anlattı ve gazeteye de yamamı istedi Sözüne itimat ettiğim bu dostum şunları söyledi: «— Tezgâhin üstünde ke- silmiş üç parça vardı. Renle- lerini beğenmedik. Siyahlı, Rocaman çiçekli filân bir şey- di. Başka renk istiyoruz, de- dik. Yok, — cevabını verdiler. Halbuki, orada, raflarda, top top basmalar vardı. Onları gösterdik. Şunlardan kesin, dedik. Olmaz, dediler. Elimizde üç beş metre basma kaldı. sonra, © topları açıp heseceğiz. Biz, bu manzara karşısın- | da hayret ettik. Bir türlü ak« lımız almadı. Orada, tezgâh- ta bulunan memurlar bize: — Ne yapalım, böyle emir verdiler, dedi.. Bu emri kim, niçin, nasıl | vermiştir, tabü bilmiyoruz. Alâkadarlardan, ba hususta | mukni cevap isliyoruz. BÜRHANCEVAT | Mevsimin ilk sıcak | Pazarı ve denize girenler | Dün İst ilk p: nasebeti l mevsimin © Bu mü- bahtan birçok aya, Çengelk. Sarıyer gibi mesire üstü de Mecid oları çok kalabalık olmuş Pendik, Maltepe, Suadiye, Fenet. yolu ve Fenerbahçeye de gidenler e Suadiyede de - | g kadınlar! l erkekler ve çocuklar geçen haf- | taya nazaran daha fazla olmuştur. ee LKS ÜüKeLiiD BAL Bir çok güzel şeylerimize oldu- ğu gibi, bizde bala da rağbet gös- terenler Halbuki bal kad nç kız koyduğu için, Sihhatlmize, yısile güzelliğimize y her damlası - cil için bir hazinedir. Ki, bal güzelliklerine düşkün ba- yanların solrasından, bi valtılarından hiç ekalk heır, Hülâsa güzel olmak emek ilk gelen lmalıdır. için, Şartlardan de hiç olmazsa beş gün, on gün | konuşulur. Ferdi bu sıkışık vaziyette keke- liye kekel : r gel yaş ilerden yi bakan gözlerine verdi — Merhalde eve gelmiş. kızı göz göre göre kaçırmıştır. Annesi ar- kasından feryat etmiş, sokağı latmış, fakat, Güzini geri getir. meğe muvaffak olamamıştır. Eğer cebren götü işse bile kandırarak Güzini evden kaçırdığı muhakkak, Bu sırada Vodat yine kendisi: tutamaı — Hükim bey, bu adam çok ya- Tancı beni sözlerile fena halde si- | nirlendiriyor. | Dedi. Birdenbire sesine şiddet vererek devam etti: — Bu kaçırmak kelimesini ne- e avakatın ona la dala cevap reden çıkarıyor, niçin kullanıyar- lar? Mugalâta yapmann, yalan söylemenin, iftira etmenin hâkim- ler üzerinde bir tesir mi yapacı MAHKEMELERDE: ' 5000 liralık kitap / 50 liraya gitmiş! “50 lirası her zaman 50 lira.. Ne zaman isterse buyursun, alsın,, — Ha senimi: arip tabi: yatlar, telâkkiler E kitap karış az mı? Kitap saran € fesine pastı m gördüm. Biliyor musun. kaldı çıldıracaktım. Deli oluyor dum., Hiç ötesi yok. — Kamusul'okyanusu bırak.. Ö T kyımetlli eser değil.. Birkaç | okkayla kim alacak? Sa tapçılar de Bakkallar çak. kallar da aldı. Bakal we Ya peynir saracak, ya pastırma.. Düşün bak, beyim., Şu basitliğe, | eliğe bak. 1 biçare o di eceksin. Ki yal apacak? zavallığına bak! » inanır Şarl Tek- siyenin küçük Asyası,, Rul keste, Cevdet paşanın t Na- ima tarihi, Solakzade, Peçevi, İb. ni Bat Lü: arihleri, Sehi Boy, Âşık Çelebi tezkereleri, ak. ki... Hele bele, yü. y or, Müniri İbrahim Lülfi tezkereleri, birçi 3 içtimaiye, lısadiye, edebiye, tarihiye, si - Müniri İbrahim Çelebi ikeresile Lütfi tezkeresine, Ha.| lis Efendi kütüphanesinden başka | yi amadım.. El yazması.. | Tezkerei Musikişinasan, Tezekrei | Şüfümeciyan.. Daha neler de ne- ler. — Hangi Lütfinin tezkeresi bu kuzum? Lütfi tezkeresi dedin — Tarihi olan, Tekirdağlı Li finin yahu... — Allah Allah... Onun da tez- keresi var mıdır? — Vardır, ya! El yazır — Peki.. Müniri İbi tezkeresi? -0 nüshası da b kütüphan e vardı. Şimdi, 0. raya devredildiğine göre, site kütüphanesinde — bulunması âzım. Lâzım amma, eğer kaldıy. uzsın Ba.. — Yahu, bunları ne düydüm, ve gördüm. — Tabii canı yacağı, gör Onları, ben, y Jıyaseddini Belhi diye birii den aldımdı. Büyük bir âlimdi. Biçare, birkaç sene evvel, sizlere | ömür, rahmeti rahmana kavuşlu. — Bu, Bürhaneddini Belhi'nin | akrabasından mıydı? — Değildi.. Değildi amma, hem — — #at sanıyorlar, Beyhude hinleri bulandırıyor, mu uzatıyorlar. Kır, resmen ve sarahatle söylü- yor: (Ben kaçırılmadım, babama gittim.) diyor, Babası: (Kızım bana geldi, onu kaçırmadım. Kızımla beraberim ve birim-) diyor. Bu güneş gibi ydalık hakikat karşısında | iltira ve tezvire kulkışmak gülünç- tür, ayıptır. Ve yine ayni şiddetle bir teklif | yaptı: — Kuzm, arka sıralarda oturü- | yor, Kendisine bir kere daha soe- run. Ben onu kaçırdım mı?, Mahkeme salonu yine uğultu ve gürültüye gidiyordu. Avukat Şe- kij — Bunları müdafaalarına sak- | lazınlar. 'ere emeyi dahaleler yapılıyor Diye bağırdılar. Avukat Mu- | zaffer | — Elbet söyliyeceğiz. Daha bir | k;ı | satalım da, gelince parasını, ne tu. | Her biri dir kitaplar ve ünde tek kilap ol 'nmediğir bilenler az olsa gerek. — Eserler meşhur ssirleri değildi ama yani müellifleri | şiir yazmağa başi " r.. Sade bu kâfi... Onun yine | asına da Fatihde | küti esinde, yani eski Ali Emiri Efendi kütüpi tesadüf etmiştim, Bir de, Recai za. denin Talimi Kıraati edebi eye ait iki kıt'a ve mdü. O iki kıt'adan yerete, bi. , birade çıkmak | r, pa- akıllarına tanlı hamam tak: ları satsalar ya. rzına benim k Hay plar gelmiş. «Şimdi tarsa kendisine verelim» demiş ler, Kapıdan, — Kitaplar alıyorum, eskiler a. hyorum! diye geçen bir eskiciyi çağırmışlar. Bunlara ne — verirsin? diye sormuşlar. Herlf de bakmış bak- miş — Bunlar para , beş bin lirayla yerine ge : | tirilemez. Hiç olmazsa, Sahaflar çarşısındı apçılara satsalar, yine kapatırlardı amma, Iâakal iki bin lira alırlardı. O zaman â 1 bu kadar yanmazd z aklıma geliyor geldikçe de, yüreğ — Vah biça; Vah biçare kitaplar ki, vah (Devamı 6 ınci sayfada) — | şey söylemiş değilir. Bunlar çe- rez kabilinden olan şeyler!, Diyordu. Hükim zili çalı — Susun. Dedi, gürültü ve münakaşaların ——— AAA önüne geçti, tekrar Ferdiden sor- dü: - Güzinin kaçırılmasını Şükri- | Ye nasıl karşılamışti? — Tabil büyük teessürle.. — Siz nasıl karşıladınız?, | — Ben de öyle.. | Süzinin kaçırılmış olduğunu | tevsik edecek resmi bir tahkikat | var mı?, — Güzin kaçırılınca — karakola | maber vermiştik. Ve kızın anne- | sine iadesini istemiştik. Polis kızı | babasının odasında buldu. Fakat, |. Güzin 18 yaşını geçmiş ve ayni | zamanda babasile oturmak arzusu- ı nu göstermiş olduğu yapılamadı. — O halde kiz kaçırılımış d Ba ifadeniz kızın kendi arzusu ile babasnın yanında oturduğunu gös- | teriyor, — 8ON TELGRAF — 2 HAZIRAN ua ©OGKU DAH , ÇA YEEDEZ volt'e» islanli bugünkü | ee çoreme KaRdlek Gant | Akdenizde — vaziye' Iruma soktuğu bir a mazhiyeti ne olaı dur )o Sert ve yumuşak içkiler, rakınıü der.cesi Büyük Miület Mecliisinde, İnhisarlar İdaresi bütçesi mü zakere olurken, hatiplerin söylediği sözlerden anladık ki, dünyanın biç bir yerinde, bizde olduğu kudar sert içki- ler kullanılm Rakı, hakı a en sert iç- ü Maküundur ki rakının en fazla kullanılan derecele- ri 43, 45, 50 dir. İspirtosu bu kadar fazla o- lan bir içki bittabi sıhhate | muzirdir. Bu hususta Meclis- te beyanatta bulunan hatip- lerin sözlerine göre, başke | memleketlerde rakı, bizde ol- bülünuyordu vesika | ektedir CUMHURİYE! Mareşal Peten'in Müuavini ve artık Laval'in ten halefi olan Amirul Dar- fan'ın İngillereye çülmak için Parisle garctecilere — verdiği bir. beyanatta Söylediği bir cümleyi mevanu bahse- | hüsümeti başvur- İngiltere leye beyanatında — İngili eyi tahkir esi aynen şudür lduğu şeyi kur- kopüurmak yaya saldır- y dusunu Kİ ayni devirder — sözü ile ak istediği tarih, geçen Büyük nt Türkiyonin — kara gün- ini teşkil eden mütareke zamanları | ve talısisan 1020 ve müteakıp senele- ridir ki Garbin eskiz zulüm ve şenanti- ne karşı Türk mületinin mevcudiyet ti yenlden bir husumet için tekrar silâ- sarıldığı mükâddes Mült Mücadele delerimizi teşkil —eder. inız Kilikyada ve yal- Türkiyeyi iyen Garp devletlerinin hepsine karşı mücadeleye — atılmışlık, ve Loxi Coreun İngilteresi o zaman belki Pransadan İleri ve berhâlde lâ- akal Fransa kada numazdı. Amiral n ya kesif bir cetalet, | Darlı İngi imelle hakikali tahrif aman Kilikyada Fransızlar- cadelemizi İngiliz teşvik ve tah: rikiyle vuku bulmuş bir. hâdise gibi göstermekten utanmamaktadır > YENİ SABAH «lrak Macorasır İsimli — buzünkü | başmakalesinde bir aydnaberi devam eden Irak macerasının arlık Dihayele ermiş gibi göründüğünü ve bu müna- yersir hüdisenin bu sufetle tarihe Karışmakla olduğumu söylediklen son- dir. Bu ölzem - gartı ele geçirebilmek | için her şeyden evvel, Irakın kuvvel- lenmesini, terakki etmesini | iâzım ve öcü olun vaz okta üzerinde derin lerini ümit #aadete götürecek yol, milli hükimiyet sdenlinin mümessili olan İngillere ile elele vermektir.> demektedir Hâkimin kanaatini hüküm ha- linde veren bu cümlesi Ferdiyi de, avukatlarını da şaşırttı ve profe- sör Cemil hemen söz istedi. Hükim, geniş bir lâkaydi ile bu söz dileğini karşıladı. Profesör Cemil süylemeğe baş- ladı | — YVüksek hâkimler, Ferdinin şaşkın bir haleti rahiye içinde söy- lediği söz sizi yanlış bir kanasle sevketti. Ferdi daha huzurunuza çıkarken onun çok muzlarip oldu- gunu, karısının ölümü ile bitkin ve perişan bir hale düştüğünü söy- lemiştira. Bu fikir ve ruh perişan- lığı içinde ne söylediğini bilmiyor. Ku kaçırıldı mm, kaçırılmadı mi, bunu biz sırası gelince izah ve Güzinin kaçırılmış olduğunu isbat edeceği Onun için şimdiden bu mokta üzerinde durulmamasını rica edi- yoruz. | ÇArkası var) | oyunu sözü fehvasınca, | kâfi duğu gibi yüksek dereceli i- mal olunmaımn Zaten rakı, bizden başka, biraz da Balkan memlekelin- de yardır. Başka, dünyanın hiç bir yerinde rakı yoktur, Yunanistanda imal olunan ra kının derecesi 22, 23 tür. Bi- ze nazaran - yarı yarıya de- mektir. Sonra, bizde, şarapların derecesi de çok yüksektir. Başka memleketlerde, dere- cesi 3-4 olan şaraplar imal o- lunmaktadır. Halbuki, bizde, şarabın derecesi bunun üç mislidir. Biz, sert içki kullanıyoruz. Buna nazaran, bünyemiz sa; lam demektir. Sert içkiler kaldırabiliyoruz. Fakat, K ramanın koyunu, sonra çıkar sert içkilerin vücutte yaptığı tah- ribatın kokusu da sonra, yaş- landıkça çıkacaktır. İnsanda ne ciğer, ne böbrek, ne mide, ne kalb, hiç bir şey kalmı- yor. Buna mukabil, İnhisarlar İdaresinin — verdi izahata göre, rakının derecesinin in- dirilmesine çok çalışılmıştır. Hiç olmazsa, 40 dereceye in- dirilmesi için tecrübeler ya- pılmıştır. Fakat, halk, 40 derece ra- kıyı beğenmemiş, bu içkiye rağbet etmemiştir. Demek, 40 derece rakı yavaş ve hafif geliyor. Vaziyet böyle olunca, bilâ- hara 40 derece rakı imalin- den vaz geçilmiştir. Fakat, bize kalırsa, yüksek ktadır. | dereceli içkilerin imalini ted- | ricen azaltmak ve musirren 40 dereceli içki yapmak, her halde, halkı alıştırmak için Daha doğrusu içkiye alışmış olanları 40 dereceliye alışırmak yolu bulunabilir. R. SABİT Cenu.bî. Aî'rik Yiğlerddk nin Baskınları hsedilir. Ce yi bilmeyiz rüğir € İ Afrika temlekelerden, Ür bük: man / müstemli dir Bir demlnyon Altika, Domluyunl ijer dominyonlara ver yazlardan irt eder Muharebe başladığı zam; Hertaog Cenubl Afrikanın nin yanıbdaşında hari detle aleyi du. Fakat Pariâmecil bulunan Başvekil — General Sin Azimti sevk ve idaresiyle Hertm veril reddetti ve Almanyaya Dndan mukabele gösterdiler harbin — devamı — müde kanuni hakları eti -medi. Birliği iyi teslih ve rini ve hava kuv- sine gönderdi küzürü bile' gi Cenubi Afril techiz edilmiş tt veberini harp cer kn- Habeşistanda ler. Habeş buhmes, Libya cephesine de g ierini General Smats geçenlerde yemişti. Bu Kıtaatın büyük bir kisnı günül- harbe girince onlar da gönüllü yenik Ğ Snate İngiliz 1 Möcira gekliği 7 sihireye geei man, taye endisile gö- zın £ yağe İle