22 Mayıs 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

22 Mayıs 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A HARBİNİN GOT las denizi.. 5 Ali Kemal SUNMAN MA harbi daha ne gibi ihti- H0 açacak?, Karışıklık sa- dikçe harp dâha başka #irayet edecek diye dü- İngilizlerden şimdiye ÜN behiz etrafında ber ve ültükçe uzun uzadıya mü- ütmüş olanların neşriya- ilan hulâsa ise şu o- iye kadar Akdenizin Büda olmuş muharebeler ancak kenarında cere- hareketlerden Ybaret getirecek olan a Ötler daha olmamıştır. £- At yürütenlerin matbu: da fikirlerini neşretm gi Ür görülmeyen siyasi Müuharrirler olduğuru ŞEt Kizum yok. Yoksa har- K Ye idaresi mes'uliyetin İN gazetelerde şu veye Yazılar yazmıyacaklar ! İngiliz matbuatında ö KIRk Uzaktan uzağa salâhi- M yürütenlerin de bu * “alâhiyetleri bir deveceyi de tabildir. Berhangi suretle neşre- ? yazıdan karşıdaki müu- tifın istifade edip etmiye- da gözönünde tutulmak trin yazıları geçen harp- misallere, çikaril- istinat etmektedir ki 'dan her birinin bir öze çarpmaktadır. — Bu Arasında da İngilterenin şimdiye kadar imiyet verilmiş olan bazı 4 lcap ederse bırakması 'de hep düşünülmüştür. Malâm olduğu üzere İn- " deniz üsleri çok olan bir Sahada daha harbin ÇSfhaları geçeceği düşü- frtaya diğer bir mesele- tiyeti çıkmış oldu. iyet harp başladı baş- . Fakat şimdi - Vişi Çh Almanya ile anlaş- üde kendisinden daha çok . Atlas Okyanı: iliz donanması için h'tr istinat noktası teşkil Kera o hesaplara göre H İngilizlerin elinde — de Fransız donan- i yarıyacağı gibi. SÜRÇA böyle düşünüldüğü N, * geçti. Pransa ile İn- ç Yasında ittifak varken Ve teşriki mesaj haki- çi menfaatlerin ve h Saplarından küvvet a- hesap yolunda gidiyor- ip Ayvrupada — Fransanın fu, silâhinı bırakması, Bon bir senelik müta- de galibin srarlarına rak onun işine yara- İy, #laşmaya kadar var- anusuna — taallük leri yeniden tazeli- üm Atlas Okyanusuna h ÖYle yerleri var ki bu- z elindedir. O- birer üt teşkil etmekte- 'Okyanusuna taallük e- böyle ehemmiyet inda yeni dünya, A- Tükayt kalamıyacaktır. N hçeıu_şnnkı mağlübi- karmakarışık olan âı M ç M İN ROMAN: 8 Ö" İşte böyle buluştum. rlarında yaşıyan ki- b" büviyetile şimdi ve be- 'l':ı mnesile bir ke- ildim. Bana son söz- G oldur. eg *Eni çok seviyordum. * y Büyük harp sonun- “kledim. — Hilüliahmer- Nezaretinden, soru- Yerden seni sordum, alamadm, En aiha- 'n, sana kavuşma: Ü deneme ni kayine ben ölmüş bileçe- Yyaşamağa mecbu- . Buna mukabil — bu | Cinayet Davası —— Yazan: ETEM İZZET BENİCE | TaygilMiyan bir kadın v- | | kü kocası evdeydi, Kızım, şimdi | dar Almanların geçmesi ihtimalleri daha bu harp başlamadan evvel İngiliz- leri, — Amerikalıları ve Fransızları çok düşündür: müştü. Bugün mağlüp Fransa galibinin istediği- ni yapar bir hale geldik- ten sonra ise... vaziyet bir gün Dakar hâdiseleri- 'ne yol açmıştı. Daha birkaç ay evveline gelin- ciye kadar müttefik olan Pransa ile İngilterenin deniz kuvvetleri o hâdiseler eshasında birbirine top yağdırmıştır. O günlerin vekayli pek aşikâr anlattı ki galibin elin- deki Fransa ile bundan sonra İn- giltere arasında itimat ve emni- yetin yeniden iadesi ihtimalleri azaldıkça azalmış! xemı bu- gün nihayet onu büs österi- yor. Şu halde Atlas denizi ;ıhum da daha neler olacağı beklenmek- tedir. Diğer bir keyfiyet daha; Afrikanın garbma geçeceği far- zedilen Almanların bir gün ora- dan da karşıdaki cenubi Afrikaya geçmek istiyecekleri meselesi sa- de bugünkü harbin uyandırdığı ihtimallerden değildir. Bu harp başlamadan kaç sene evvel müs- temleke meseleleri konuşukurken Almanların pek istedikleri garbi Afrika taraflarına geçmeleri tak- dirinde bunun ileride neler açaca- | Bi yeni ve eski dünyada endişeler uyandırmağa başlamıştır. Fakat © zamanlar istikbalin birer ihti- mali gibi görünen haller harbin şimdiki safhasında İngiltere açin de Amerika için de müşterek bi rer dert olmuştur. Malt vaziyetimin imkânsızlığı — do- Jayıstyle ancak ilse TI incl sınıfına ka- dar okuyabilmiş, ifade ve yazısı düz- | Gün o0 yedi yaşında mütevazi bir alle kızyım | Hem şimdiye kadar bana yefkat ve | fatlmamla bakan aileme yük olmamak | ve hem de istikbalimi kendim —hazır | damak emeliyle ücarelhane, yazıhane | Bibi mücsseselerde bir işe girerek bü- 'tün dikkat ve geyelerimi sadece vazi- Söğne bağlamak istiyorum. Tek başımda! Hayat yolunda attığım bu ilk adımda yanlarında İş vermek süreliyle beni teşci edecek olan mühterem vazile sa- hiplerinin lütfen Son Telgraf Gazelesi Hâlk Sütununda Meraya yazmalafını hürmetle rica ederim. KAYIP KARDEŞİNİ ARIYOR En son vazifesi Edirne Vilâyeti En- eibnen kaleminde kâtip olan kardeşim Nizamettin Gültandan 3 yıldır. haber | alamadığımdan merak ve endişe için- | de bulunuyorum. Bilen bayır sahiple- rinin lütfen Son Telgraf Gazelesi Hey” Genç; gürbüz, fakir bir süt anme arıyanlara İki ayhık çocuklu —gürbüz, xihhatli genç bir. kadınım. Çok fakir ve muz tar bir vaziyette — bulunduğumdan masum yavrucağımla benim kayatımı İdame ettirebilmek icin süt —amnelik yapmak Gstiyorum. — Sütüm — boldür. Bütümün ve sıhhatımin temizliği dok- tor raporu ile de musaddaktır. İsüyeh hayır sahibi ailelerin tütfen Kasımpa- gada Çatmalı Mescitte Kuyu sokak K Tumsrada — Şükriyeye Mmüracaatlarını hürmetle rica ederim, babası evde yokken bana kaçtı. Bana kaçtı da denmez, habasına geldi, asıl olan hüviyetine döndü. Ve.. bir daha Şükriyeyi görme- dim., Hâkim sordu: — Şükriye ile nerede kenuştunüz? — Evde, — İlk geldiğiniz gece mi?. — Hayır, ©O gece ben şadece kızımla ke- “nuştum ve onun odasında kaldım. — Sükriye sizi kabul etmedi mi? — Hayır haber vermedik, Çün- | hile vurmaktadır. Belediyeden, bu mevzu | üzerinde hiç vakit kaybetme- ıııiılı matyA | Sahillere gelen çör Artık on beş yirmi gün sor- * ra, pek âlâ denize girilebile- cektir. Mevsim geliyor. Kıs- men hususi teşebbüsler, kıs- men de Belediyenin himmeti ile Üsküdar sahillerinde mü- teaddit plâjlar vücude geti- rildi. Belediyeninki bedava halk plâjıdır. Fakat, şimdiden denize gir- miye başlıyan çocukların ila- desine ve bizim de vapurla gidip gelirken — gözümüzle gördüğümüze nazaran, Ürz- küdar sahileri çok pis ve fena Vir koku içindedir. Hattâ, bir çok hayvan leşleri dahi sa- Bunun sebebi nedir, diye, soracaksınız, Anlatalarm. Çöp müteahhidi olan adam, her kimse, İstanbulun çöplerini getirip Kızkulesi açığında de- nize boşaltmaktadır. Mavna- lardan sulara bırakılan çöpler | Üzsküdar - sahillerine ve bil- hassa, denize girilecek kıyıla- | ra gelmektedir. Eğer, mahallinde görmek İ Bu işin sonu ne olacak?. Bu, böylece devam mı ede- cek?. Kızkulesi açığında denize çöp dökülür mü?., Dünyanın den, şiddetle harekete geç-: mesini ve bu işi halletmesini, halkın sıhhati namına ve bir hak olarak istiyoruz. BÜRHAN CEVAT Cildi terü taze tutmak için - Lina Turner'in bir taysiyesi: Bir pamuk parçasımı ilık zeytinya- ğına batırarak, bununla — sabah, akşam yüzünüzü uğuştürünüz, Yü. zünüzün cildi datma terü'aze ka- rahatsız olur. Halbuk! çocuğun hoşuna gidecek, yapılması da ko- lay bir öksürük şurubu vandır. İ- peyce sıcak bir Çeyrek litre suya bir iki çorba Kaşığli yeker — atınız ve buna her eczüneden tedarik e- debileceğinz. 30 gram — (Ekstre Konsantre) parınintin Üğye edi- niz. Çocuk du şuruptan bir kaç ku- sik aldıktan — soara, burfunun şişi iner, — öksürük — kesilir, — teneffür mormal bir hel ular, Tedavinin bu süratine hoetleş hüyret edecek, iksüren çoduk'tâ, annesi de Tüha bir nefes alacaktır. Sizi gördüğüne — sevinmiş — Zannetmiyorum. Beni gör- mesi, bana dünmesi hayatını ze- hirliyecek bir tesadültü. — Şükriye ile ilk ve son konu- şaşunuz bu mu oldu?. — Evet!, — Kızınızla beraber mi oturu- yordunuz?. — Şükriye ile konuştuktan son- ra evden çıktım. Anuesi çok zen- imdir, Hem de çok zengin.. Benim de küçük bir servetim vardı. O da gnun servetine kardmıştı. O, 50 Kra ile bir oda tuttum, sonra ken- dime «Türk tetkikatı milliye ve sınaiye> şirketinde bir iş buldum. Kızım endan senra yanıma geldi. — Şükriyeyi nasıl öldürdünüz? Hükim bu sorguyu ansızın hiç beklenmeden yapmıştı. Bütün din- leyicilerin ve kulağı yine birden suçluya döndü. Suçlu çok sakin, dimdik ve yine seri bakişli idi. Bir kısa cümle ile cevap verdi: — oııı hen M dW MAHKEMELERDE : Sen bilirsin bir iki, Ben bilirim on iki “*Herkesin bir hastalığı vardlır.. Kim kimle, sende ;._"#. Yazan: HÜSEYİN BENRÇET _3—__ | Güzleri şiş şişti. Burnunun ve cu morarımşıtı. Alkolizmin ilk mü- beşşirleri, çehresinde cüyeleşiyor- du. Teneffüs ettikee, ağzından ve | burnundan keskin bir ispirto ko. | kusu geliyordu. Dudağına yapış- mıiş ve yarıdan fazlası - içili garası ükide birde sönüyor, disini getiren bekçinin si dan yeniden aleşliyor, — muttas kendi kendine söyleniyor, bir ş ler murıldanıyordu. Orta yaşlı fakat adeta ihtiyar görünüyordu Çok cefa çekmiş ve vaktinden ev vel ihtiyarlamış adamların hali vardı onda... Duvara dayarımadan ayakta duramıyor, iki tar pa yapıyordu. Giyinişi süfli, elbi. sesi eski ve kirli, göğsü bağı açık- tı. Uzaktan, ilk bakışta, bir şari - bülleyi vermihar olduğunu anla - mafak mümkün'değildi. Zaman za. man gözlerini kapayıp adeta is - tığraka dalıyor, sağnak — sağnak gözlerini açıp etrafta gezdiriyor, bazan da, yanındaki bekçiye, mı- rıl murıl bir şeyler söylüyordu. Yi. ne bir aralık, gözlerini açıp bek. çiye baktı... — Hey gidi günler hey! dedi. Onlar da bir zamanlarmış... Bekçi: — Ne söylüyorsun; yine ne di- yorsun Nedim? dedi. 'e diyeceğim.. Eski günleri hatırlıyorum da.. Bunlar, babe döstu... Kâzım efendi benim çocukluğumu bilir.. Yakışır mı o. — Geç canım.. dedi. Bu senin hergünkü halin.. Bir iki olsa, hay, di neyse,.. Adamın canına tak de- D *Rü D P aG — Sen de o kadar anlarsın işte. Sen bilirsin bir iki, ben bilirim on | iki,.. Benim de elbet bir bildiğim | var, Neden boyuna Kâzım efen - | diye musallat oluyorum? Niye başka kimse benden şikâyet et . miyor? — Herkesin bir hastalığı vardır. | Kim kimle, sen de Kâzım - efendi ile, — Haydi canım, haydi.. Hepiniz ağız birliği etmişsiniz... Tekrar gözlerini kapayıp istiğ. raka vardı... | leannı biraz daha sokuldum.. | Pek yabancı olmadığım alkol ko- kusu, en iğrenç ve mide bulandı - | racak bir şekilde genzimi doldur. du.. Öğürmemek için kendimi güç | zaptettim.. Birkaç adım geri ça. kildim. Mübaşir mahkemenin kapısın- | dan:; « Bekçi, gelir bakalım şunu... dedi. Bekçi: — Haydi bakalım Nedim.. Çağı- rıyorlar! dedi. Bedmest, gayet alışık bir halle içeriye girdi ve mazmun satida! . yasına oturdü. Beyaz bıyıklı, te. miz Ve asil yüzlü bir adain da ya- mana geldi.. O da oturdu; — Demek, bunda ıstar ediyor. sunuz?, Dedi, — Evet, hiç tereddüt etmeden yüzde yüz ısrar ediyorum, Hükim, bundan senra suçluya: Outurunuz.. | Dedi. Hükim daha bunu söylerken a- yukat masanın üzerinden bir kur: şun kaleminin sert ve titiz vuruşu duyuldu. Müddeişahsi avukatla- | rından biri, profesör Cemil söz | istiyordu. | Hâkim: | — Buyurunuz.. I Dedi. Söz verdi. Şişman, ak saçlı, yu- varlak yüzlü avukat önce yavaş- tan alarak sonra sesini gürleştire- rek: — Vedat katildir.. Dedi, devam eti —— Şükriye güzel, güzel olduğu kadar da zenginliği herkesin di- Tinde bir kılıııı. liqlm ııışhır Kâzım efendile.,, Hâkim davacıya: — Yine ne oldu? Anlatınız.. dedi Davacı anlatmağa başla: - Bfendim., Her zamanki deri. Geçen defa da arzetmiştim. Ne - aımin babası kırk OUN. dostumdu. basının sağı ıgmdı da gece düz içerdi. Babası öldük'ten sonra | to içmeğe başladı. Her gün gelip bal nusallat olur; ispirto ister. | Tabif parası yok... Parası olsa da, kimsenin kendisini böyle zehir . lemesine viedanı razı olmaz. Bu sabah yine geldi. İşte, halini gö- yorsunuz. — Yerinde duramıyor. Gözleri kapalı: — Kâzım amca, bana bir şişe ver! deği, pirto istiyor. Vallahi billâhi, yi. yecek, içecek, yarayacak bir şey istese, vermezsem namerdim. Fa. kat, halini görüyorsunuz, bundan sonra da, bir şişe daha ispirto içe- cek.. Ne olur o ciğerleri?., İspir- toyu koyun ciğerine döküyorsu « nuz da, delik deşik ediyor. İnsan buna dayanır mı? — Lâfı uzatmayın da, meseleyi anlatın... İşte efendim, le bu... «Vermem!» dedim. Yalvardı, ya. kardi.. «Hayir! dedim, veremem.» Birdenbire, rafa atıldı. İspirto şişelerine hücüm etti./ Ben de gi- dij yakaladım. O aralık. iki şişe isplrto raftan düştü. Şişeler kırıl- dı.. İspirtolar döküldü.. Artık baş edemiyorum. Bekçiyi çağırıp tes. Timi ettim. Allah aşkınıza beni bu. nun elinden kurtarın! | Hükim, süt dökmüş kedi gibi o- furan maznuna döndü: — Duyğun ya! Dükkâna taarruz &dip şişeleri kırmışsın. Ne diye- coksin, Nedim? Hem sşenin adam olmağa İriç niyetin yok mu? Bu: kaçıncı? Maznun ayağa kalktı.. El pençe divan durur halde, kemali edep ve hürmetle: - Muhterem reis beyefendi; de. di. Biraz tasdi edeceğim amma, işin iç yüzünü anlatmazsam, me. | selenin mahiyeti kolay anlaşı! - | maz. — Yök. O kadar uzun söz din- | lemeğe vaktimiz müsalt - değil.. Sen sade şu bugünkü — meseleyi anlat. Şişeleri kırdın mı, kırma. din mi? kırdinsa, neden ve nasıl kırdın? — Efendim.. Babamın Kâzım e. fendiye ettiği iyiliği kimse kim - seye etmemiştir. Kâzım efendiyi Kâzim efondi yapan babamdır. Ây- meş, hepsinderi kat'ı nazar, babam öldüğü zaman, Kâzım efendi ba. Bama üç yüz lira borçlu idi. İşte bazada müfredatı vardır. (Cebin. den kirli, küçük bir defter çıkar- dı.) hangi tarihte neler aldığımı | (Devamı Gancı sayfada) runudur. Bütün o servete Şükriye tevarlis etmiştir, Vedat büyük harp — çıkmadan Şükriyeyi sever görünmüş, onun- la evlenmiştir. Katil için Güzin bu 'acın mukaddes verimi değil- | Vedat kendisine bir de çecukla bağladığı kadının servet'ni iyice, emniyetle yiyebilmek için onu yapmıştır ve son dakikaye kadar da bu tâbiyesini değiştirmemiştir. Karşınızda çek mahir, san'atı- min bihakkın ustası bir oktör gibi | rol öynüyer. Vedat bu sözleri işitir işitlmez yerinden fırladı. Gözleri alev aler yanıyordu: — Hükimler, bu yalancı adamı susturumuz, Söylediklerinin — tok kelimesi doğru değil. İttira edi- yor, yalam söylüyer, bana, en mu- kaddes taptığım duygularıma kar- $t hakaret ve külürler savuruyyur. Dive bağırdı. Avukat da: ., | çeniin M refakat etme- |: B eaf / taşmuharrirler | cümle: |. laylıklara muvafakat edilmiş , dsnana indirilmiş olan kıt'aların ağır | Ayni Başvekil, | ken hiç izahbat vermiye lüzum görme- Ne Myorluî İKDAM B Abidin Daver «Denizlerin hürri- yetis isimli buzünkü baş yazısında ee şAmerlka — <Denizlerin — serbestisir prensipini Almanyaya cebren kabul etlirmek için harbe girmişti. Bundan sönra, Almanyayı mağlüp etmek için ün kuvvetleriyle İngillere ve müt tefiklerine yardıma başladı ve niha- yet de muvaffak oldu. Şimdi, âyni veaziyet karşısındayız. Ruzveli, edenizlerin hürriyeti Ameri- kanın tarihi siyasetidirr - diyor; Al- nanlar da Aancrikalı vetandaşları hâ mil bir Mısır vapurunu batırıyorlar, O sözler Ve bu gbi hâdiselerin tekerrürü, Amerikayı Akmanyaya karşı harp ilâ- nıha doğru bir adım daha attırmış ole duğunu kabul edebiliriz.> demektedir. CUMHURİYET | B. Yunus Nadi «Alman — Pransız işbirliğir Bimli buşünkü baş yazısın- da buzün — için bu hüfbin en mühlm imeselesini Almanya ile Framsa arasın- daki işbirliğinin teşkil etiğini söyle- | ayekle ve: «Nihoyet iki devlet bir takın exaz- laşmış olmak kararına varmış ar. DAlmanya taralından aZ çok temin olunan men- hakkında henüz natamam ba- | Zi malümat verilmişse de işin usü en can alacak noktasını teşkll yani eden ki> Fransunın Ab akkada, ir esdali bir şey bilmiyoruz. — Ancak cak böşta İngiltere ve Amerika olmak üzere pek çok kanaati bu anlaşmanın Fransa tarafından Al- gnyaya İngiltero âleyhinde bazı ko olacağı merkezindedir, ki bu ha) bu memleke- 4 İngillere ile yahut İngülereyi bu sabarip olmüğü ka- Ce iliburiyle Alınsn' — Pransz işbirliğinin bu. şekilde inkişafı — harbi | daha vahim vaziyellere sokacağında | Şüphe yoktur. İngiltere için ne kadar | zorsa Fransa için de o kadar vahimi» demektedir. TASVİRİEFKÂR «Giril macerasın — isimli — bugünkü baş yazıda kendini bildi bileli — zaten | nasibi serçüreşi olan Girli —Adasının yeniden bir maceraya sahne — olmakta bulunduğu beyan edilerek Almanların mezkür adayı — istilü — teşebbüsünden | bahsolunmaktadır: «Suda körfezindeki tayyare —mey- harp vasıtları ve — cephaneleri - temin edilemezse o — kit'alar — bulundukları yerlerde sarılmıya ve yeni tâbir. mü- cibince bertaraf edilmiye mahküm- durlar, Bir otdunun ağır harp vasıtaları ise herhalde tayyüre ile havadan indirile- mez, harp karada — gereyün - ediyorsa karadan, aduda cereyan . ediyorsu de- nizden gönderilir, İngill donanması- sün - da, Midilli, Sukız, Stsarn gibi uda- darih işgaline — seyirci kalmasına rağ- men, iş Girit adasına da intikal edin- €e büyük mikyasta fanliyet güstenece- Bi muhâkkaktır. Zaten bu Girst işinç e- hemmiyet vermekte oldukları Başvekil BI. Çörçil'in de derhal bundan bühset- miye İüzum görmesinden anlaşılıyor mülüm —olduğu üzere, | Limni, Semendirek ve Midilli zdaları Virer birer olmuş armut gibi toplanır- mişti, Çünkü © adaların Alman - eline geçmesi İngiliz. Erkânı v':rhlyulıuı ehemmiyetii görülmüyordu. Herhâlde Giridin havadan ıınu hareketi, bugün düne nisbetle daha cidi görünmekle — beraber, biz bunun bu suretle tamamiyle Alman eline ge- geceğine, aksi sabit oluncyu — kadar, inanamıyacağız. -Çünkü Yunanistanın en yakın maktasından yüz eli ikilo- metre ozakla olan bu adanın kolayca işkaline iatimal vezirsek,; İngiliz ada- darının da tehlikede olduğunu — kabul etmek lâzım gelir> demektedir. TAN B. Zekeriya Berlel «0 halde miçin | karp ediyorlar?» isimli bugünukü baş makalesinde: sAmecika Hariçiye Nazırinin — sulh prensipleri hakkındaki' “beyanatı, A merikanın harplen sonra da liberal bir dünya sistemi kurulmasını irtedi- Wnl gösterir. Fakat gariptir ki, Ber- ile radyosu Almanyanın da Syüi mük | satlar «çin Barbetliğini tddia etmekte- vir. Almanya tle” Amerikanın Sulk güyeleri arasında bir fark olmadığınd” yöre hatıra gelra sual şudur: «O bal- de niçin harp ediyorlar?,» demekte- dir. Üniversitelilerin seyahati İstanbulda ikamet etmekte olgn Üniversite talebelerinden bir grup yurd içinde bir tetkik seyahati yapmağa karar vermişler, ka - ralarını ait oldukları Fakitte De- kanlıklarına bildirmişlerdir. Gezl daha ziyade ilmi olacaktır. Muhtelif Fakitüeler talebesinden müteşekil olan bu grup daha zi . yade umumi malümatlarını ço - Şaltmak arzusile bu seyahati ter. “1p ettiklerinden tanih, Coğrafya yeoloji, Hayvanat, Nebatat ve E- t Iktnıt Fakülte ve Ensti. yeya Do- buli plânına dair gazetelerde tafsilât çık- tu Bilhassa, üzerinde duru- lan Boğaz sahilleri, Paşabah. çe ve civarıdır. Boıınçı. bugünkü haliy- le, bizim için bir alın karası» dır. Dünyanın bir cenneti o lan bu güzel yeri, biz, ber bat ettik. Sahiller bakimsız, harap, rıhtımsızdır. Bir çok yerlerde ağaçlar kesilmiş, a- razi çıplak kalmıştır. Bunlar kâfi gelmiyormuş gibi, bazı mıntakalarda, kömür depo- ları ihdas edilmiştir. Bunlar da azmış gibi, bir çok yerler- de, fabrikalar, depolar ku- * | rulmuştur. Şimdi, Boğazın en güzel lmylınndı fabrikalar S & hiç nazarı dik- kate alınmamış, tam - rihtim | ların üzerine koca koca tütün depoları inşa edilmiştir. Ve bütün bu işler, mazide olup bitmemiş, son 15 — 20 yel zarfında vukua gelmiştir. Paşabahçe ve Beykoz sa- billerinin imar plânını neasıl yapıyorlar, hayret ettim. A- caba, buralardaki fabrikalar yerlerinde durcak mı?, Halbuki, İganbulun sanayi mahallesi veya mıntıkası o- larak Haliç tefrik edilmişti. Boğaziçinin ise, bir çok sa- hilleri, ayrıca sanayi mahal- lesi halindedir, Fabrikaları — istimlâk — et- mek, bunları yerlerinden kal- dırıp başka - taraflara nal- letmek, takdir. ediyoruz ki, mühim bir davadır ve her- şeyden önce para meselesi- O halde ne olacak?. Biz, Boğazın imar plânını, galiba, bugünkü halini hiç bozmadan, kılına dokunma- dan, yapmıya mecbur kala- TaR R. SABİT ısıııınıgıkî talip var! Belediye Tramvay ve Elektrik İşletme Umum Müdürlüklerinde münhal bulunan 15 memuriyet için alınacak muvakkat memuri- yete dün akşama kadar 250 ve ya” kın talip müracaat etmişir, Ta - lipler acasında ekseriyeti mektep talebelezi teşkil etmektedir. Bun- lar arasında bayanlar da vardır. | Namzetlerin bugün Metrc hanın- daki Müdiriyet binasında imtiham ları yapılmaktadır. Muvatfak o- lanlarla kabul edilenler ayrıca lâm” edilecektir; Kasımpaşada bir mahalleye belâ olan azgın köpekler Kasumpaşada Büyük Cami Hoca Ahmel sokağında B. İsmzil Cenanı bildiriyer; Kasımpaşada Çaydanlık — sokak 23 numarada yaför Muzafferin e- | vinde bulunan İki Üç köpek tek- mil bu civar için BiF tehlike teşkil etmekledir. Azgın -bayyanlar sık sık evden kaçınak'â ve kapı önün- de gelen geçene saldirarık yol- dan kimşenin geçmesine 1meydan bırakmamaktadır. Evvelki gün de bunlardan sarı renklisi - sokaktan geçerken bana akurane - bir saldı- hıu—-ıı İ Üt etmiş bulunduğundan keyfiyeti a- iükadarların nazarı dilekatine ke- yarak mahallemizi ve çocukları- mızı bu köpek derdinden kurtar- manızı rica ederim»

Bu sayıdan diğer sayfalar: