e ceğine y Kadin inledi: * » DİLENCİ :EYazan: DİLÂRA AKÇURA â:_— Rüzgârlı bir gün... Çantamı koltuğuma — kıstırmiş | Haseki tramvay durağına koşuyor- dum. Haseki hastanesine giden dar | yokuşun ağzında oturan — dilenci kaodın elin! uzattı. — Allah gençliğini bağışlasın. Eline birkaç para - sıkıştırdım. © hâlâ söyleniyor: — Ayaklarım romatizmadan tu. tuluyor. 'Tramvaya yetişmek için iboş - “Aradan bir hafta geçti, Şöyle bir bava almak arzısuyla ağır ağır gidiyordum. Kulaklarımı — tekrar bir kadın sesi yırttı. 4 versin hanıme- Döndüm. Ayni dilenci kadın, para veren yaşlı bir hanıma dualar mı- mıildanıyordu. — Allah kimseyi hastanelere dü- görmesin, İki defa midemden taş aldılar. Yaşlı kadın merhametle bekarak uzaklaşt 'Tam üç hafta bu kadaın orada #turdu. Dilendi, ilk haftalar yal- mrz başına geliyondu. İki hafta . danberi kucağında bir çocuk pey- geldi, gitti. Dördüncü hafta göcuk- lar değişti. İki minimini kız etek- leri dibinde aynamağa başladılar, Her geçen yolcuya binbir ayni dua, ayni hastalık hikâyesi... Merak kafamı kemirmeğe başla- mişti. Ne olursa olsun bu dilenci. yi tetkik edecektim. Çünkü bir yolcuya: — Babaları öldü. İki evlâtla kal- dm Diyor. Biraz merhametli bir ka- din gördü mü? — Babaları haslanede. Dört ev- lât başımda. Makamımı tutturuyordu. Taham- mülüm kalmamıştı. Bir salı günü (Sak gürleri geliyordu) ağır a - dımlarla dilenciye yaklaştım. O, elini uzattı: /— Allah ne muradın varsa ver. sin. Duasım murildandı. İyice dikkat ettim, İki giyah gözleri bir bıçak gibi keskin, pırıltılıydı. Tatlı es- mer, beyzi çehresini süsleyen kü- çük bir burun, etli kıni dudak - hiç de hasta bir insan hali dah olmuştu. Başına örttüğü büyük bir beze burnunu sokuyor, simsi-| iyeh parlak gözlerile etrafı araş - tırıyor gödiy Gene tramvaya hinmek için yü- Küyordum. Za€n yolüm — oradan Beçer. Uzaktan orta yaşlı, temiz Biyinmiş bir adamın dilenci ka - #ınla konuştuğunu gördüm, Yan. darına gelince yavaşladım. Yaşlı Bat, dilenci kadına şöyle diyordu: — Kızım, gençsin. Böyle dilene- çalışsana. —Ahbe'elend.ıhmılhl* kadınım. V — EHastalığın neüx -ıınl < — Sara hastalığı — CA Yaşlı zal da parasını vererek oluna devam etti. 'yoktu. Çocuklara baktığını görünce dert yanmağa başladı. — Allah kimseyi erkeksiz bırak- masın. Kocam öldü. Sefi) kaldım. — Çalışsana, Derin bir &h çekti. — Yarım kaldım. Ne yapayım. — Öyle iste seni Darülâcezeye vereyim. Rahat edersin. Bana ad- Tesini ver. Dilenci bana beaştan savma bir #dres verdi. Fakat ne © hafta, ne diğer halta. lar, bir daha onu hiç görmedim. * Elektrikler, bayraklarla süslen- miş bir bahçe... İçerden zil sesleri, Ayşem şarkısı duyulüyor. Ne var diyorum. Sünet düğünü olduğunu süylediler. İçeri daldım. Ortada, pembe ipek elbiseli, kumral saç - ları beline kadar inen bir çingene kızı... Kulaklarını, parmaklarını elmaslar sarmış. Hoplayıp sıkra - dıkça boynundaki altınlar sağa so- la gidip geliyor. Kollarındaki altın bilezikler şıngirdıyordu. Bu zen - ginlik içinde yüzen güzel çingene. e dikkat ettim. Tanımıştım. Ken- di kendime: — Dilenci! Diye mırıldandım. MARİN GESROTARİ VERDİPnin en mı Bu Perşem- be akşamı artistik bir hâdise N '70 Yazan : M Sokağı I(es. tâki bel Kanım başıma sıçramıştı. Yü - tüm Japkırmz olmuşlu. Kurt Meh- mede ne söyliyeceğimi bilmiyor- dum. Bekeret versin yüzbaşı hiç- birşeyin farkında olmadı. Yüzbeşi şadırvanın önünde otu- Kmsaksiz bir musiki festivali... ve CLAUDİO GROLLO ile ROMA OPERA RUVAYAL'i orkestrası ve teganni heyetleri tarafından parlak bir tarzda yaratılar LA TRAVİATA SAR A Y Sinemasında YAVUZ SULTAK SELİM Halıfelçr Di armda tarafından temsil edilen LASKALA de MiLANO eşhur OPERASI teşkil edecektir. SAMİ KARAYEL n çıkıncıya kadar! Tayı adam etti vesselâm!. Adam- ları terbiye için sopa kadar güzel birşey yoktur. Nöbet bitmişti. Yüzbaşımız bizi de yanına aldı. Çavuş da olduğu halde hep beraber yemek yedik, Yüzbağı şunları söylüyordu: — Bütün muharebe adamları kardeştirler. Yemekte yüzbaşılık, çavuşluk yoktur. Haydi bakayım çocuklar doya doya yiyiniz. Kahvaltı ederek ellerimizi yı « kamıştık, yüzbaşımaz seslendi; —— e ııııııuıız, Yanıma geli, İ iöl! | Ve e & İngiltereyi istilâ için Almanya- aan, Bay (Hiticr) in şahsi ihtira « sından önce, şu dört mühim şarlı temin etmesi icap eder: 1) Britanya ve İrlanda adaları- min beş kıt'a ile deniz münakale- sini kesmek için deniz ablukas; ve denir. hökimiyeti; 2) Deniz ablukası hudutları i- çinde ve dışmda hava hâkimiyeli; 3) İngiltere cenup sahüllerine ya- pılacak bir çıkarma için Manş de- mizinin suyile, havasile ve topra - ğile bir Alman gölü haline gel - mesi; 4) Denizden yapılacak çıkarnı: mmn havadan yapılacak kıt'a ind melerile tevhiden yapılması. Alman başkumandanlığı, dört şartı temii ret ve imkâna sakip midir?. Al - kuleeyşi ebaskım> esasını ebediyen kaybettiği için, bu sunlin cevabı bugün de, yarın da, kattâ yüz bin sene sonra da bir tek »ha- yır« olacektir. Kendi deniz yulla- Fını temin edemiyen Alman donan- mastn deniz ablukası ve deniz l kara eülmlesi kıt olanların bile gülünç bulacağı bir hulyadır. Britanya adası çevre - sinde deniz ablukası temini için (denizaltı) gemilerile örülecek a- 194 - 1918 | ciham harbi tamamile göstermisi Almanşanın bir ayda indireceği denizaltılarını, İngiltere ve Ame- rika bir haftada çıkarır. Artık de- niz sanayil yarışı hatıra gelemez; böyle bir düşünce karıncanın fle meydan okumasına benzer. Hava hâkimiyetine gelince, Al- manya bu işle de (baskın ve Üs- #ünlük) şartlarını — kaybetmiştir. 1940 senesinde (Londra) TI0 saa- tini alârın ile yaşadı, Alman yareleri 43 milyon kilegram bom ba yağdırdılar, Fakat Londra ve bu Yüzbaşın'n içinde bir heyecan vard:. Yüzünde bir takım manalar okunuyordu, Ben, bir parça işi an- hyordum. Yüzbaşı beni yanına alarak so- kağa doğru yürüdü ve: — Ulan Karabulut! Nerede bu Çingene kizimn evi, Derhal gösterdim: — İşte yüzbaşım!. Emir verdi: Sokağı kes! Ne aşağı, ne de yi gezmek yasak!. Tâ ki ben ;gm. ya kadar.. Anladın mı oğ- Kat Bununla anladım ki, yüzbaşı - gn bana fevkalide itimadı vardı. Yüzbaşı biraz durakladı ve şu söz- leri ilâve — Karabulut! Bu hareketi se bilmiyecek.. Hemen cevap verdim: — Emriniz başım üzerine ağam! Yüzbaşım evin kapısını çaldı.. Bir daha çaldı. Üçüncü kere çal- &. Açılmıyordu. Sinirlenmişti, Bir aha çaldı, / — e İveSSant #assı için icap eden kud- D [ ae )_ı_cnır»:,_r e lngıltereyıg istilâ etmek çılgınlığının l bilânçosu ı Sevkulceyşin mânası çok basittir: Kud- ret ve imkân! Yazan: ERKÂRNIKARP | Britanya sapasağlam ayakta duru- xelli ha- | ackeri du; o hedeller data moslar aşırı ve fabrika dumanlerile ü-tülen rengin müs - temlekelerdedir. Manş denizi bir Alman gölü ha- Dine gelmedikçe ve sahildeki ml- dalaa taklimatı hâkile yeksân e- dilmedikçe, bu müdalan sistemini inden düşürmek için para - şütçü kuvvetler indirilemedikçe, İngiltere cenup saihlicrine bir çı- | karma hesaba ve kitaba sığar hir | hareket değildir. Paraşi " ü kal'a- lara karşı, en küçük keyde bile e- gaslı müdafan tedbirleri afınmış ve bu iş bütün Britanya ada askeri teşkilât ile takviye edi tir. Bu hareketle Co «buskım» siri kalmamıştır. Britanya adaşını istilâ için ( kapı yüzb hammül edemiyerek açıldı. İçe- ride bir çığlıktır koptu. kızmin çiğliği man kalın sesi - be kahpel, Ben, bu sırada sokaktan tek tük | gelip geçenleri çevirmiştim. Elimde kılıç, errtanda argiboz bir | canavar gibi bekliyordum. Uzakta sokağın köşesinde iki asker belirmişti. Beni bir aşağı, bir yukarı elimde kılıç nöbet bekler Börünce hemen s:vışmışlardı . — | Artık dakikalar geçiyordu. Çin- | gene kızının sesi çıkmaz olmuştü . Yüzbaşı tam bir saat kadar evin içinde kaldı. Yüzbaşırın bu kalışından doğ - Tusu tatırap çektim. Bu heyecanın neden ileri geldiğini anlarsımız?. Çingene kızı fevkalüde güzel bir kedı, - — | * Kürkas sari | .fMoİ/ıı!ı* şer "&â Mî.ı" ml:ıvş n;ı'ızı 94.571'"" Ş Şr'”'“h LPcuzn dırma harbi) kaldesi arlık eskimiş | bir nazariyeden ibarettir; bundan arsa üzerine © gün Almanya, Br için lâzam olan İrudret sahin elmadığını bütün'cihana is- bat e vııış!' K edileceği nakasiy lâgadır. Alman hava h: yeti, Kale - Dönl © hava hâkimiyeti âkis bu kâkimi- de İngiltereye geçmekte ol- duğenü söylersek, bata etmiş ol- mayız. Bütün bu mütaleaları, İngilte - Ti kudret ve imkân: hakkında fikir yürülmeden, veya kısaca bah- sederek yürüttüm. Netice yine Al- manyanın aleyhine çıktı. Alman | sevkukceysinin böyle bir çılgın - hığa kapılmıyacağını zannediyo - Taan; eğer böyle birşey olursa Al- man askerliği tarihte yeni bir leke daha kazanmış olacaktır, Hiç kimse kendini zekâdan mah- Tum görmez; fakal zeki olanlar müstesna, MİLYONLAR SARFİLE VAHŞİ ORMANLARDA 3 HENEDE VUCUDE GETİRİLEN ESRAR VE SERGÜZEŞT FİLMİ BU AKŞAM S"MER sm EMASINDA OSMANLI - Rodoslular arasından öyle feda- | iler çıkmıştı ki ufacık bir sandalla yüzlerce millik mesafeyi alınağa, | Süveyşe gidip bu donanma cüzü- | lerine vilâyetin tezkeresini gö - | türmeğe bir sürü gönüllü meyda- | ma atılmıştı. Fakat bütün bunlar yapılamıya- gak, tatbik olunamıyacak tasav - vurlardandı. O sabah verilen telgrafa pay - tabttan günderilen cevap şu oldı dafan eden kale mü- şu dar ve buhranlı za- manda husulüne gayret sarfolu - Tunan maksadımızı geri biraka- cek mukavemet hareketine niha- | İ ti memleket viyatırı kıracak, onları yeik için- | de teslim etmeğe kâfi gelecek ma- yelteydi. Fakat bu fedailer, paytaltta ce- reyan eden yeni hâdiselerden ha- eğillerdi. —İtalyanların ingazi ve mülhakatını kten sonra adaları da | ri, buna mukabil Os - marlı ordu ve donanmasının mev. Kle mevkilerini mu- edonyanın Şi bir kısım Türk toprakların lr topraklarımı İis « şürip fırsat bekliyen » Trakyayı ellerine Bulgarların, Se- | Tânik ve Vedineyi ilhak için mü- salt zamana intizar eden Yunan - Tarm ittifak ederek el ve böz bir- | | tiğile bu metalebatı Osmanlı im - ratorluğuna bildirmeleri, “de bulunan imparatorlu- | Si bir kcize sek - muş bulunuyordu. zlıların müşterek gayele- harekete bu maksatla tazyikleri, üslelik düveli muazza- man tu bususta kendilerine eret vüdi ve bunun (ezahür- leri İtalşa harbini kısa kesmek, filen düçmön eline geçmiş hulunan şarki Afrika topzaklarından vaz- Deniz Fedaileri İTALYA HARBINDE TRABLUS GARB ve ADALAR MUHAREBESİ Osmanlılara karşı hareket hâzır:ıkîar | gün neşrettiği bir | ilk satırlar Rodosu muhafara vE Yazan: RAH ! YAĞI geçilerek sulha rulorluğun mul; ee kısmen olsun iy kaygısını gildüyordu. İş bitmiş, Trablus İtalyanlar ( Tafından işgal edilmiş, on iki a muvakkal işgal kaydile İlalyan dara devredilmişti. odos müdafaası yi daha ziyade uzat mak, bir de Balkanlı dürt devletil müttefik ordularile uğraşmak yıf imparatarluğu her cephed yıkmağa kâfi eddolumabilirdi. Bu maksatla Redosa verilen t graflarda arfık karşı koymaki vazgeçilmesini, devleti Osman! pelitika yolile siyasi haklarım i Maamafih Rodos, merkezden rilen bu emirlere bidayette aldırı$! etmedi. Elde bulundurduğu sek sen altı kişilik esir kafilesile dü mazın ateş tesirini kestiren Rodü müdafileri nisanın haftasında © iki parçadan mürekkep bir di man dozanmasının daha gelip dayı her taraflan abluka etliğil görünce hükümetin emrine uya” rak muvakkat İşgale razı - oldk Mukavemetini kıramadıkları dosa İtalyanlar, muazzam askı merasimle çıkarak kendilci selli etmek imkânım bulduk Düşman güllelerile tahrip edile miş olan Rodos, müstevlileri mat tem bavasile karşıladı. Düşman 89 tei )ulqlı. Lım.ıı is dare ve adanın her bususu İtal yanlara teslim olundu. Donanma ile birlikte gelen ikİ | nakliye gemisi, Rodos İimanınl demirlemiş, bekliyordu. « Amiralin Rodostulara hitahe” © beyannanıcdü müdafaa hususunda azimkür dav” ranan Türk müdafilerinin takdir rine hasredilmiş, mülcakiben d? işgal komitesinin hükümet ve hale kın tarsı harcketlerine dair ister hususata geçilmisti. PEK XA İ FJENNY DSK ; MA h LA SANESEHı ŞARK yoksuzluğunu hissettiğimiz ele avuca tığmaz Yıldıza bir üstad eseri elan: Bu bir gençlik, zevk ve neş'e filmidir. VE KINDA Sinemasında (Eski Ekler ) JUCO