KOFT N “SON TELGRAF — I5ŞUBAT 1941 ——— ——— Birçok lokantaların idare mec - | Hisi azalarından bulunan —Ahmet Kemalinin burnuna - kasden mi yoksa tesadüfe nmi malüm değil - İkocaman bir sinek girince, hapşı- zarak yanıbaşında yatmakta olan | marin karısını uyandırdı. Kansı | bir kımıldadı. Gözlerini açtı baktı “ve beş dakika sonra gözlerini yum. | mağa çalıştı ise de gayreti boşa gtt Uykusu kaçmıştı. Uyuya - mayacağını kestirince kocasının üs- *tünden atlıyarak karyoladan in - “di ve pencerenin kenarına gelip oturdu , zifiri bir karanlık derin bir sessizlik vardı. Genç kadın, bu derin sesaizliği kendisi bozdu, pen- cerenin kenarında biraz durduk - fan sonra bir çığlık kopardı. Küş - kün bahçesinden eve doğru gelen bir gölge görür gibi olmuştu. Göl. ge mutfak tarafma gitti ve pence- Teden içeri daldı. İşte o vakit: ehir- (x varl» diye figanı bastı. Gerek o- kuduğu ve gerekse dinlediği vak- | aların hepsi birden aklına gel - mişti, Hırsızın, khem kendisini ve hem de kocasını öldürdüğünü gö- Tür gibi oldu. Bütün bunlar gö- zünün önüne gelince, dizleri gev. gedi, vücudünü bir titreme kap - hadı, neden sonra yatağı yakla - garak kocasını uyandırmağa uğ - paştı: — Kalk Ahmet, kalk! Kocası gözlerini açmadan sordu: — Ne var? Ne istiyorsun? Haydi çabuk kalk! Mutfağa bir kursız girdi. Pencerenin kenarında | atururken gördüm. Kalk Ahmet! — Canım ne olacak? — Aman yarabbi ne olacak var #nı? Bizi öldürür gimdi. Sana di - yorum ki mutfağa hırsız girdi, Gü- Mzar da korkacak, — Canım sana öyle görünmüş - tür. — Ahmet lâtifenin sırası değil. Ciddi söylüyorum; bir kalksana. — Kadınlar da tuhaf mahlüklar ha, dedi. Gece bile insana rahat vermezler. Beni bir hiç için uyan- dırıyorsun! Sende hiç insaf yok mu? — Yemin ederim ki mutfağın penceresinden birisinin girdiğini — Bundan ne çıkar, bu olsa o, sa, Gülizarın dostudur. — Ne dedin? — Gülizarın dostu dedim. Ka- ranlıktan istifade edip sevgilisini görmeğe gelmiştir. — Bu hırsızdan da fena, Ben & vtnıbbâylınkıııııüıudııde— ae Bovle beylik Vâfları bırak bir yana? Sevmek, dünyanın kurul - ” e ge KA SN #fundanbderi vardır. Bir jandarma- zan bir ahçı kızı sevmesinde hay- | | ret edilecek bir laraf yok ki.. — Hayır hayır Ahmet. Derhal mutfağa gidip o berifi koğmalısın! | Ve yarın da Gülizara böyle haltlar karı asını söylersin! Fakat #imdi çabuk kalk, git diyorum! — Canım manasızlık bu. — Gitmezsen şimdi bayılırım. [ Ahmet Kemali ellerini hiddetle uğuşturarak mutdak tarafına doğ- Tu yürüdü, İçeri girdi. Ve Güliza. rın yattığı kerevete yaklaşarak onu uyandırmak için omuzlarndan sar. sıp: — Heh, Gülizar — uyuyur gibi yapma! dedi. Biliyorum ki uyu - muyorsun. Biraz evvel pencereden kimin girdiğini söyle bakayım? — Ne diyorsun efendim? Pen- cereden birisi mi girmiş? — Numarayı bırak şimdi, iyisi mi bu berife buradan defolmasını söyle, Burada işi yok onun! — Neler sövlüyorsunuz efendim? Bütün gün it gibi çalıştım da, son- ra bana böle bir iftirada bulunur! Zaten kaç para veriyorsunuz ki üstelik namusuma da söz uzatı - yorsunuz. Daha böyle bir iftiraya uğramadım hiç doğrusu.. — Canım şimdi bunları bırak da. Senin dostun olan jandarma ne - ferini derhal buradan defle, an - hyor musün ? Gülizar ağlamağa başladı, sonra kısık bir sesle: — Böyle sözler size yakışmaz e. fendim, dedi. Siz büyük bir adam- sınız, bizlm gibi fıkaralar için böy- unenız sonra - bizi kim Ahmet xemııı mütcessir oldu: — Ben, seni şeytan da, insan da ziyaret etse aldırmam, amma ha- mim titizleniyor. Neyse sen şu be- nim robdöşambırımı ver de gi - deyim., — Affedersiniz efendim, odanı- za bırakmağı unuttum. Şurada çi- vide duruyor. Ahmet Kemali karanlıkta çivi. de asılı bulunan robdöşembrini a- hp giydi. Karısı onu sabırsızlıkla bekliyordu. Az sonra Ahmet Ke- mali gülerek odalarına girdi: — Senin âsahın bozuk karıcı - İğom, yarın bir doktora görün! Fakat karısı ansızın: — Sen birşey kokuyorsun! diye- rek elektriği açtı ve bir çığlık bas- tı: — Üstünde ne var senin? Bunu nerden aldın? — Mutfaktan. — Kendine bir baksana! Ahmet Kemali kendi üstüne göz gerdirince, robdöşambırın yerine jandanmanın kaputunu giymiş ol- duğunu gördü. n büyük CGAİP C ı NNET FERNAND GRAVEY ELVİRE POPESCO tarafından oynanmış büyük ve güzel Fransız filmi Bugün ASRİEw-m iki filmi birden TÜRKÇE Hazreti Süleymanın Hazineleri CEDRİK HARDWİK MİRNA LOY KARANLİK TA Ilğomanya ve _—_-EM; ulgaristanda - ki tahşidatın Balkanlara ta- (arruz maksa - dı ile yapıldığı anlaşılıyor Boğazları 2 milyon- luk muazzam ve kuvvetli TÜRE or- bekliyor Akdeniz Havzasında : İngiltere Akdenizde mutlak ha- a ve deniz bâkimiyetini Cenova baskını ile bir kere daha isbat et- miştir. Bu baskına iki zırhlı, bir kruvazör, bir tayyare gemisi ve bunlara refakat eden batı Hk:: harp gemileri iştirak etti. 8 şubat ..ı.:ı vaktinde bu İngiliz deniz fi- kosu Cenova İtalyan deniz üssünü | denizden ve havadan bombardıman | ettiler, Üsteki askeri tesisata, fab- | rikalara, demiryollarına 300 ton ebüs mermisi yağdırdılar. Küçük bir deniz muharebesi, fakat bu- mun delâlet ettiği manalar büyük- ! tür; 1— Alman kulaatı ve harp mal - zemesi yüklü hiçbir gemi, şimal - cenup rotasile Akdenizi aşamaz. 2— Tiryesteden tâ Cobelüttarıka | kadar Akdenia şimal sahilleri ve Himanları deniz kordonu altında dır. Almanya ve İtalya hesabın: kimandan ayrılacak her gemi, İn- giliz donanması taralından derhal ' batırılacaktır. 3— Ceneva baskını, Akdenizde Htalyanın yerine geçmek istiyen Alman; kahramanca bir ce - vap, Fronsaya da bir ihtardır. 4#— İtalya harp haricidir ve artık İtalyan karasuları diye bir hudut yoklur. Almanya £ birinciteşrin 1941 de (Brenner) mülâkatında tesbit edi- len barp plânmın Akdenizde ta - mamile baltalandığını görmüştür. Cebelüttarık, Malta ve Sicilya - Bi- miş ve İspauya İngillere ve Ame- rika tarafından kazanılmıştır. Al- manya garbi Akdenizde garpta | (Pirene) geçitlerinde ve şarkta Si- edilmiştir. Almanya garbi Akde- | nizde hkâkimiyet için yalnız mağ - | lâp ve münbezim İtalyayı bula - | bildi; İngiltereye karşı yalnız de- | mektir. Almanya da mağlüp ol- muş vasiyettedir. Balkanlarda : Almanyanın Romanyadaki tah- şidatı durmadan devam etti. Geçen zamana nisbetle Roman- yada asgari 20 Alman tümeni bu- Tanduğunu kabul etmek yanlış ol- maz. Bu tahşidatın Balkanları is- tilâ maksadile yapıldığında artık kimsenin şüphesi kalmamştır; bu Akdenizde Mgiliz donanması Adriyatik şüpheyi izale eden diğer sebepler de Bulgaristanda Alman asker - lerinin bulunması ve Bulgarista - min yeni nizama iltihakıdır. Bul - garistan, hürriyet ve istikiâli uğ- runda vatanperver değil, hürriyet ve istiklâli pahasına reviziyonisi- tir. Bulgaristandaki hava mey - danlarını Bulgarlar değil, Alman- | lar hazırlıyorlar, Bulgaristan, Viyana konferan - sından sonra kendisine mihverci- ler tarafından bahşiş verilen Dob- ruca koriderunu Alman istilâsına açık bırakmıştır; Köstenceden son-| ra (Varna, Burguz) Himanları Al- anların eline geçecektir. Alman orduları Bulgaristana gir- dikten sonra hangi istikamette i- lerliyecekler? Bulgaristanın isti- Vâsından sonra Alman ordusunun duracağını kebul edemeyiz. Bul - garistanda üç İstikamet vardir: | Cenup - Selânik istikaeti, garp - Belgrat istikameti, şark - Boğaz- | lar istikameti. | Alman ordusunun Selânik isti- kametinde bir tecavüzü beklene - bilir. Bundan maksat, İtalyaya | yardın makradile Yunanislanı taz- | BU KADIN Türkçe sözlü ıllç:hııı İPEK Benenin en mefis filmi Baş Röllerder HEDDY LAMARR ve SPENCER TRACY POKS, ııınıııııınuııı—ıın.-ı— tamamen — hâkimdir. Hatta, denizine bile.. nikten istifndesini menetmektir. Garp - Belgrat istikametinde - bir bareket şimdilik varit olamaz; Al- manya, Yugoslavyaya kurşun at- madan girmek wsulünü kullana - caktır. Şark - Boğazlar istikametinde bir tecavüz de gşimdilik varit ola- maz, Almanya karşısında 2 mil- yen kişilik bir Türk ordusunun müdafaaya bazır olduğunu ve bu ordunun ne kudret ve kiymette bulunduğunu — çoktanberi biliyor. | Şimdiki halde en çok hatıra gelen ve en müsait görülen istikamet ce- nup - Selânik istikametidir. Küçük Yunanistan harp içindedir; bu cep- hede de ayrıca ve yalnız başına harbedecek kudrette değildir. Al- man ordusu hafif bulduğu bu is- tikamete taarruz edecektir. Bun- | dun sonra, Almanyamın Tuna ce- nubuna geçtiğini gören Soyyet - lerin vaziyeti bir istifham olmak- tan çıkacaktır. Sovyetler daha evvel buna razı değildi. Sovyetler garp hudutların- da Alman çemberile sarılıdır. Bu çemberin daha cenuba ve bilhassa | Boğazlara doğru bükülmek isten- mesine seyirei kalamaz. BENİMDİR Orijinal dilde nüshası MELEK No.127 Yazan : M.' YANUZ SULTAN SELİMİ Halifeler -Diyarında SAMİ KARAYEL Aklım hep kafeste gördüğüm kadında Byvaülar olsun işimiz gücümüz bu köhne kapıda nöbet beklemek- le mi geçecekti?. Burası serseriler yatlağı, sarboşlar yeri kli. Geceleri sabahlara kadar nöbet yapıp de- laşıyoruz.. Gündüzleri de böyle,., Çok camım sıkılıyordu. Vazifemiz, izinli askerleri oraya buraya gitmekten menetmekti, Za-| bitler hiç durmadar mülemadiyen kontrol ediyorlardı. Anlıyacağınız hiç durup, din - denmeden iş yapıyorduk. —Aklım bep kaleste gördüğüm dilber ka- dında idi. we — Bir Kece Döbet bekliyondum... BK aht ae ada n aai Bir yere siper almaştam, akban 'Ta- hir beyin köşkündeki kadında idi. Birdenbire birisi önüme atıld. Çünkü kendsini kurtarmam için atılmış bir adamdı. Hemen siper- den çıktım, karanlıkta — kelunden tuttum. Başında beşörtüsü olan bir Kadındı, Ben acele ile kolundan tutarken başörtüsü açılmıştı. İri ve parlak siyah gözleri, göğsünde parlak mücevberler vardı. Elimle kızı vücudünden tutarak yavaş sesle: - v.ıı.ı—ıım .—dıııı Ateslim ol! Dedima. | geçmeme müsaade edersen senin Kız, korku içinde imiş gibi va- giyette idi. Bana yarım bir sesle: — Teslimim asker!, Diye vevap verdi. Güldüm, ve kollarım arasında bulunan vücu- dünü sımsıkı tutarak sordum: — Sizi azat etmem için ne veri- yorsunuz? Gülerek cevap verdi: — Benim cinslerim birşey ver- mezler... Ben Çingeneyim? Eğer | falına bakarım. Hem bu fala mil- yonlarca lira vermiş olan kimse | Baktıramaz. Dedi. Bana çok yakın ve yüzyüze idik. Bözleri gecenin karanlığında par- hyordu. Çingeneden korkuyordum. Lâkin tuhaf bir kadındı, çaşala - dim, O bu halimi anladı ve: — Rica ederim. Benim şehregir- meme müsaade et!. Dağlı aeker, gıldızına baktıktan sonra yıldızi- mazı söyliyeceğim, Cevap verdim: — Yalnız gidersec yakalamırsın. #onra sana bir çare bulurum. — Allah razı olsun... Elbet A dah bu yaptığın iyitiğin mukabilini verecektir. | Elinden tuttum... Gizlice kapı- | dan geçirdim. Şehre girdikten son- ra sanki önu şehrin içine geliyor. | Tuş gibi elinden tutarak karakola | yüzbaşıma götürdüm ve dedim ki: | — İşte bir Çingene karısı?, Şe- | hirden kapıya doğru geliyondu. Yüzbaşı cevap verdi. — Ulan Çingene karısı şehinden deşarı çıkmak yasaktır. Nereden geklinse yine oraya git, dolaşma, al şu karıyı yerine götür Karabulut | Aman Allahım, iş olmuştu. Çi- gene karısıni alınca dışarı fırla - düm şorada bulunan arkadaşlar yan | yan bakıyorlardı, kuekanıyorlardı. Yüzbaşı tekrar emir verdi: — Haydi, haydi yürü!. Çakacağunız sırada şunları söy- ledi: — Karabulut, ona nerede yarın desadül edeceğimi — Bor, içeliypr | musun? Bu Mf anamazda... Çingene karım ile birlikte so - kağa girdik... Yürüyoruz, arka - Tmada sönük fenerlerin ziyasını ve karakola elleri bağlı götürülen a- damların gölgelerini görüyorum, Çingeneye: — Görüyor musun?, Dedim, Taksim KRİSTAL Salonunda BİR TARİH CANLANIYOR...: Üstad Bestekâr MUHLİS SABAHATTİN'in şaheseri 0" Boğaziçinde Bir Mehtap Rüv, 30 kişilik muazzam revü, bu akşamdan Hibaren her akşam sahnemizde göreceksiniz. Bayan MUALLÂ ve kemani SAD Ayrıca: 15 kişilik muhteşem saz heyeti Her pazar seat 16 dan 1830 a kadar ammx nı MM—_M ııııılın—ov-dd._ıhuı BADE ) D | | İhrac müfrezesi sahile golir gel ; ı B4 OSMANLI Bunlar derhal yapıldı. Liman re- isliği binasının önünde, işaret ta- ganın üzerine çıkarılan İtalyan za- eline verilen ilâmalarla söyle- | aptı. | | O işaret verirken arkasında giz- lenen bir mefer, elindeki tüfeğin mamlusunu beline dayamış, —bu ölüm tehdidi altında esir düşman zabitin kendi arzuları dışında bir- şey ihbar etmemesi temin olun « mı uuştu. Corcio söylenileni yaptı. Kendi gemisine, amiraline müsbet cevap verdi. Gemiden tekrar sordular: — Hemen ihraç mütrezeleri gönderelim mi?, Güönderin.. Ve. biraz sonra Bonedetto Berini arhlısından ayrılan üç filika içinde ihraç müfrezesini limana getirdi. Bu müfreze karaya ayak basar basmaz İtalyan üniforması giy miş Türk milisleri tarafından si- | Tâh namluları ile karşılandı. Bun- lar da tevkif edilditer. Kumandanın projesi adaya böy- lece bir hayli İtalyan neferi çıka- Tıp onları tevkif ederek zırhlinin mürettebatnı azaltmak, gemiyi bu- redan çekilmeğe mecbur etmekti. Düşman harp gemilerinin top - darından Rodosta arlık korkan yok- tu. Kasaba bir gün evvelki bombar- dımanla tahrip edilmiş, artık kor- kulacak birşey kalmamıştı. Fakat, ikinel müfrezenin hare- ı kâtmı düşman gemisinden dür bünle takip edenler vaziyeti sü - variye ve amirale rapor ettiler: — İhraç müfrezesi sahile gelir gelmez diğer nöbetçiler tilefkle- rinden tecrit ettiler. — O nöbetçiler akşam günder- eu gün SARAY WİLLİAM POWELL — Ve köpekleri ASTA ve Minimini BABY NİCKİE Bütün büyük zabrta filikalerinin en oriğineli olan BİR ADAM ANOTHER THIN MEN Şaheserinde bir eimayetin tevlit ettiği heyecan ve ci men seyircileri kahkaba ile güldürüyorlar. İ Hüvetan: FOKS JURNAL son Bugün sast 1 de Her eserleri kudrete bir nümune... Her filmleri ç < bir yükseliç olan FERNAND GRAVEY — CAROLLR LOMBARD İlk defa olarak büyük bir filmde birleştiler. Bugün LÂLE de goreceg | SKANDAL Mevamunu meşhur bir Yıldıtan lüks ve esrar dolu h: çılgın biy aşkın sarsılmaz cesaretinden alan - Parisin b başlıyan garip bir aşkın romanıdır. DİKKAT: İki Harp jurnalı birden; 1— Türkçe Britiş Paramunt 2— İngiltere harbe nasıl hazırlanıyor. (Türkçe). Bugün saat 1 de Bugün $ Ü M ER Sinemasın ALBERT PREJEAN'ın METROPOLİTE (Hayat Güzeldir) Hareketli, hekiksili ve ihtiraslı büyük aşk fitmini mutlaka igidif Parisin erarengiz gecelerini ve sokaklarını dolaştıracaklardır. Bugün 'saat 1 de tenziltli matine müe. Bu filmde sizi lkvııdh okuyucusu Yazan: RAHMİ eniz Fedaile İTALYA HARBINDE TRAB GARB ve ADALAR MUHARELEİE diğimiz mütrezenin değil mi?, Bu suale kimse cevaj yordu. Süvari devam eli — Biraz evvci ilâma zim işaretlerimizle kon! betçiler kendi askerlerii kın yanlış görmüş olmı Ve. gemiden çekilen Ikmandaki askerlerle ko pıldi. Evvelki gibi yine talyan deniz zabitini tüfekle tehdil eden mil ma ile konuşmuyu meel tılar. Süvari bu işaretleri tetkik ederek söylendi: — İşte kendi adamlar işaretlerimizle ve flâma darımıza karşalık veriy yanılmış olacaksınız. — Belki de. Bu konuşma düşman # da devam ederken sal vak'a olmuş, bu. vak'anı yanını gözlerile gören İl varisi ve diğer zabitler mılmadıklarıni anlamışlı Hâdise şundan ibaretti. Yeni esir edilen — il müfrezesi neferlerinden biseleri soyundurulurken bire liman dairesinden fır kasından koşan milislerin ne kulak asmıyarak ki dırıp denize atmış, yüz! yulmuştu. Bu vaziyet karçısında bekliyen İtalyan ünifo: miş Türk nöbetçileri çöküp tüfeklerine sarılı bahın bu issir ve sessiz tüfeklerini yüzen İtalyan * Mi KAYBOLD harp ve dünya haberleri: töncilâth matine, KORKU Tomarlla ei ser harp tenzilâtlı matine. İ