15 Şubat 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

15 Şubat 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tUPA HARBİNİN, LA SAA ASA SI daha üyle pek çok aylar geçmeden olacaktır. Bunun tecrübesi daha ilk xa - manlarda yapılmamış değildir. İn- giltereden kalkınış tayyarelerin İ- falyanın şimaline gelerek bom - bardıman ettikleri oldu. - Bunlar sonbaharda birer tecrübeden iba- ret kaldı. Fakal e zamandanberi ge- çen aylar İngiliz hava kuvvetle - rini daha arttırdığı gibi Afrika ve Arnavutluk harekâtının aldığı hal de İtalyanın başında bulunanların ne büyük hatalara düştüklerini göstermiştir. İngiltereden kalkan tayyarelerin Avrupaya geçerek Alp dağları üterinden uçmak su - retile şimali İtalyaya vararak tek- rar dönebilmeleri için 1,500 mildon fazla bir mesafeyi aşmak lâzım ge- liyordu. Bu tecrübelerde o zaman muvaffak olan İngilizler için bu- lenir, yazılır, Fakat, itiraf et- meli ki, hakkiyle taibik edi- lemez. Tatil gün ve saatle- çok ik görürsünüz. Terbiyevi film lâzun.. Bu da, yıllardır tekrar edilen bir eski temennidir. Çocuğa za- rar değil, bliâkis faydası do- kunan, öğreten, fakat, gnun | merak ve heyecan ihtiyacını da tatmin eden filmler.. gün İtalyayı vurmak dabha kolay- laştı. cenubu Akdenizdeki İn- gilir - Yunan hava üslerine daha n 'akat bu keyfiyet şu büyük har- ılı' aocak bir safahsını teşkil e- mesi itibarile düşünülür. Harbin arzettiği bir beyeti umumiye var- dar. Bu da Anglo - Sakson âlemin- deki tesanüdün kuvvetini göster. diği gibi Almanyanın gimdiye ka- dar Avrupada birer suretle zap- tettiği yerlerin geniştiğine rağmen ük zaferlerin küçük milletleri kurtarmak yolundaki azim ve se- bat ile kazamılacağını da anlatmak' tadır, B eee eee nn Kocasını bıra- “karak kaçmış! Sesinin güzelliği ile nam kazan- miş olan / Amerikalı artistlerden Mis Mada maceraları ile de şöh- ret almış bir kadındır. Onun şöyle Böyle filmler yaptılk ta, ço- cuklara göslerdik, ettik mi?. Hayır.. Neden a- caba, yapmıyoruz?. Bu, bir meseledir. Bir sürü film ya- pılıyor. Demek ki daha az masrafla, çocuklar için daha güzel filmler hazırlanabilir. Fakat, bu işe kim teşebbüs edecek, kim teşvik edecek, kim programlaştıracak?. Asıl dava budur?.. ihmal ve sistemsizlik! BÜRHAN CEVAT Sılbi imdat otomobili ile çarpışına Şoför Mahmut Öz idaresindeki imdadı sıhhi etomebili Cumhuri - yet caddesinden Taksime doğru sür'alle giderken, karşı tarallan şoför Salimin idaresindeki 3168 numaralı atobüsle karşılaşmış ve otobüs imdat otamobiline hızla çar- parak hasara uğratımıştır. Tahki - kat yupılmaktadır. Yani tecrübe | | MAHKEMELERDE: Dünya var imiş, yâ ki : yok olmuşneumurun!,, !“İçînce çok söylerim.. Biraz da faz- la kaçtı mı ne yaptığımı bilmem,, patlak ve Kanlı gözlerinde dalga- | kanıyor.. Oldukça yeni görünen lâcivert ceketinin yakasında zey- tinyağı ve —meyva lekelerinden muhtelif çap ve tipte, serpme gibi gairecikler var.. Bunlar, ceketinin eteklerinden geçerek pahtalonü - nun dizlerine kadar devam edi - yör. ırçıl sakalları, bemen duası ya- pilacak kadar uzamış... — İçkinin humarı, her halde — neşvesinden, hattâ beAmsetiliğinden kötü olsa gerek, Bunu, şu adamın çakmak n $ bakışlarından | n Ağzandan, hâz| bir ispirto kokusu ha - | nlıyor..> olduğunu anlamak güç beraberindeki bekçi, peşini bir türlü bırakmıyor ve ka- palı bulunan mahkemenin kapi - sından pek — uzaklaştırmayor. O, | kirli, sigaradan Ssararmış, içleri simsiyah uzun tırnaklı parmak - ları arasındaki sigarayı çekiştire * ryek başı önünde, derin düşünce | içindeymiş gibi dolaşırken bekçiye yaklaştım; — Ne olmuş ahbap; ne yapmış | bu? diye sordum, — Birak Allah aşkına! dedi. Böy- | Jeletinin boyfu altında kalsın!. İki kadeh rakı içerler; yedi ma » halleyi birbirine kata: — Peki, ne yapmı; — Sarkıntılık etmiş... Sonra da küfür.. Ağza alınmaz Iâflar. Etrafıma bakındım.. Sarkıntılık edilecek, hâdiseyle alâkadar gibi görünen kadın yok... — Kime sarkıntılık etmiş? de - dim. — İşte şunal dedi. dİşle şuna'» diye gösterdiği, o- tuz beş yaşından fazla görünen, ke- sik siyah bıyıklı, karayağız, boylu Bir gece evveliti içkinin humarı, |. öx bize söyledi. Yine biz konu - şüyoruz; manalı manasiz, lâfa kar rışıydı. “Zaten fazla içmiş, ne söy- | lediğini bilmiyor, ağzından çıka - | ği duymüyor. Arkadaşlar başladılar.. Ben bir taraf- n onları teskih - ediyorum.. Bir faraftan da bunu susturmağa uğ- raşıyorum, İçliğim iki kadeh, 204 hi roldu, burnumdan geldi. Sar - hoşluktur bu; Her şey olur... Vas ziyeti idare etmeğe uğraşıyorum. amma, öyle sarhoş ki, aklı başında değil... İkide birde «İç bade güzel sev var İse aklü şuurüna «Dünya var imiş yâ ki yok olmuş ne umurun> İçin için de <ahi»> <ofle Tken, bir aralık ida- iyle değildir hazret.. | «İç bade güzel sev de ne derlerse desinlere | «Meyhanade yat, evde ne der - | lerse desinler» | Diye hokkabazlık bile ettim, Fa- kat, artık öyle bir hal aldı ki... Bi- ç konuşturmuyor: sade kendi Biz de buraya kafamızı e geldik. , Arkadaşlar, ben olmasam, he- men dö; sokağa atacaklar. Fa. kat, ben meydan vermedim. — Arkadaş! dedim. Sen farla iç- işsin.. Artık eve gidip yatsana.. Bu sefer de bana bulaştı.. Ha - karet etti.. Başka çare kalmamış- tı.. Tutuv polise teslim ettik. Yol- da da elâleme kopuze olarak gitti. Maznun ayağa kalktı. Kendisini müdafar edecek. Fakat, işin müda- faa edilecek tarafı yök ki... Zaten ©, pek uzun boylu söz söylemeğe taraftar değil, Kısaca şunları söy- ledi; — Ben içtiğim zaman geveze bir hikâyesi de vardır: Geçen sene boslu bir adamdı. Elleri arkasında, | olur, fazla söz söylerim, Biraz da Könunuevvelde, tayyare ile İngil- koridorda, üç aşağı beş yukarı do- | fazlaca kaçırdım mı, ne yaptığımı tereye gelmiş, Sakat tayyare bir laşıyordu. bilmem. Belki söylediklerini yap - ârıza yüzünden yere inememiş, Bekçinin esarkıntılık» dediği her| tım, Yaptımsa da, bir şey yapmış bir tehlike vukuundan BAHBİ helde benim anladığım — manada | değilim. Fakat, burada, huzuru « eĞ sarkıntılık değildi; o, bunu «küfür | nuzda tarziye veriyorum. Beni af- h)'*o wn"“ vir ""â:k;s'ıîm etmek, mana - | fetsin. İnsan halidir bu.. Herşey U S Ta sında söyl olur... almış: Bekçi ile fazla konüşmadım. Za.| — D : gampanya Ş avacı bu af talebini kabul etti: — TTehlike şerefine! diyerek iç- ten, mahkemenin — kapısı açıldı. | — — Zaten, ben davacı değilim. miştir. ü Mübaşir göründü. Halden anlarım. Bu, herkesin ba- Çok geçmeden ::l_ı“-"'l- — Haydi, gelin! dedi. şından geçebilir. Yalnız, çiy süt em- de selâmetle yı inebil Bizim mhamur önde, bekçinin | miş birisine rastlasaydı, iş büsbü- tayyare İ Üyyorkta müsiki artisi- esarkıntılık etmiş» diye gösterdiği| tün başka olurdu. miştir. Un isminde birisi bun. adam arkada, salona girdiler. Ta- | — Davacı davasından vaz geçtiği lll'bd""._, evvel bu kadına rafların hüviyetleri tesbit edil - | için, hakaret davası kalmıyordu. d;h on gesini ilk dikben sonra, davacı söze başladı. | Sarhoşluğunu da zaten kendisi de n, ona dşık olmuş- — Dün ukşam, arkadaşlarla be- | kabu! ediyordu. Dinlenen şahitler Fakat Madu Nev- |Ü a a d lere pağmen . | | Yaber, içmek için mertağeye gi |ide. oldukşa mthoş olduğunu söy: tur. 1 bir. tik; içmeğe, konuşup eğe iler. ta para - işleriyle m"":_ zar | Venenniyetsini Yaaa aa | | başladık. Bu zat da, yanımızdaki | — Sarhoşluktan beş İira para ce- © kadar yaklaşılmış ola- | borsaci ile evli imiş. "hwm Nözle iptldasında — istirahat etme- amasada yalnız başına oturyuor - | zasına mahküm olduktan sonra diyorlar. man sonra, bü Mlulm' N, vücudü #cak tutmuya dikkat | | du. Önceleri uflayup punm:. ““Şîffâ" çıkan mıhmıîı; Snaal ve Amerikayı bırakarak Şi sonradan da bizim lâflarımıza ka- — Tövbeler — tövbesi!, İçmeğe ; ı..,,___:v-“ul— in- geksişir. ç Okuyucularımı Yeniköyde | | rışmağa başladı. Aldırış etmedik. | tövbe etmem amma, bundan sonra, | hatanm Eiae ei Res ise ne yapacağını Şaşı Biraz sonra — masasından kalktı.. | bir otuz beşlikten - fazla içersem | vilâve '“"M.-lıı-ı leri geldi- m__m__ !,F.qw.fçıhn—hh a :r Bizim masaya ..um üK . :m:h benim yüzüme tükürsün! | iz hava kuy u — Arkadaşlar, lerseni iyordu. pilacak Külvvetleri tarafın- nnıl;l:::ıf* telgrafi çekmiş. | aa e aa ae aa y || sizin masada oturayım; dedi. Bi- | — Bu sözleri belki samimt idi am- Si büyük faarruzlarda | şurt evlenmişler. Şimdi ise ko- | Ülamı her sabah muntazaman sa- zim arkadaşlar kabul etmek iste - | ma, acaba şimdi bir otuz beşlik. ı.—u..üç dayalar çok kore | Nibayei ee müracant ederek, | | bunlu sü ile/ yıkamaktır. Kepete İ | mediter. Ben, mesele çıkmasın, di-| ten fazla içiyor mu, içmiyor mu? ü 'hl-khım,.... çası _,.ıiıldilinihüdxr_ı müni olmak için cezanelerde müs- | | ye; Allah bilir amma, ben pek ina - memleketlerin - | Ştema - v ne olur? üyükşi hepsinden ıı-ınlhn sebep olarak ta, ka- n_,;_;_:_; M';_r'"—" sirie Otursun yahu, ne olur? Buyur| namıyorum. balağin e =—n vaziyeti | ğT ae L kaç | n | arkadaş, otur! dedimm «Huylu huyundan vaz geçer mi | kunç surette | TIsinin kte imiş. ! | Şişesini alıp geldi. İki şişe rakı | dersini nüA müssitin Bu da M yar eee L L — aei 'en de Seveceksin ! Yazan : ETEM İZZET BENİCE azar : — — “yorum ki, evli kadınların da siyorum, ne yapayımı?, YÜREK ÜZÜNTÜSÜ yada insanın ea çek sakil- y muhakkak ki, yürek üzümn- Kalbimin kuvvetli bir yum- indeymiş gibi sıkıldığını ve iduğumu hissediyorum. ve gideli iki gün oldu. Her almışında, eiğerlerimin bir havası ile çaflıyacak gihi vi düyüyor, bunalıyor, Diye çırşınmıya - başlıyorum. Hattâ, hizmetçinin gelip haber ver- mesini bile beklemiyor, ben he- men kafesin arkasına koşuyer, #0 kağı gözetliyorum. Salihlen de ödüm koyuyor. Her eve giriş ve çıkışında, her kelime- Yi söyleyişinde bir kere yukarı - dan uşağıya onu süzüyor, | — Duydu mu acaba.. —ıııı.—ııuı-ıuııı!._. Diye heyecanlar geçiriyorum. kikat de hiçbir kabahalim yok. Vicdanımın temizliği, hareketi min berraklığı, hâdisedeki masu- miyetim beni dimdik ve enerjik futuyor. Amma, ne de olsa Salihe karşı kendimde bir aciz ve bunaltı ğ M bebi de ber vakit tekrarladığım ve battâ yalnız kaldığcı vakit kendi kondime: — Ah, ne yaptım da ben Salihe bu mescleyi anlatmadım.. - dedi- iim gibi hep hâdiseyi Salihten ve ablamdan saklamamdır. RÜYA. Ne kadar feci oldu. Buna feci değil, — Blca., Derler. Gece birdenbire, — Ahhh.. Diye bir foryat basarak uyan - muaşun. Salih, — Ne oluyorsun Lütfiye?, Diye kolumdan tuttu ve yatakta beni âdeta sorguya çekti, — Ne oldun?, Niye bağırdın? Ne var? Bir yerin mi sancıdı?. Birden bunaldım, söyliyecek ce- Korktum!, — Ne rüyası bu böyle" Anlat bana.. Tübir edeyim, Mu'tekit bir adam. Zaten kitap- larının çoğu tâbirnamelerle dolu. Ekser geceler namazdan senra e- turarak onları okur. Gördüğümü anlatmama imkân yoktu. Birdenbire nasıl bir rüya hikâyesi düzüp — uydurabilirdim. Müşkül vaziyette kaldım. — Sabahleyin anlatırım. Dedim. — Yoo, Bütün telerrüatı hatı - rında iken anlat. — Allah hayıra tebdil ctsin. İnşaallah falihayırdır. Dedi, kalktı, lâmbayı yaktı, kar şıma dikildi. Kurtulmak için ya- pilacak başka şey yoktu. Aklıma ilk gelen yalanrı söyledim: — Seninle birlikte çölde imişiz. Bir kum fırtmasına tutuluyoruz. Ben seni kaybediyorum. Bedevi - ler beni yakalıyorlar, Reislerinin yanına götürüyorlar, Reis beni görünce çok seviniyor, çadırma aldırıyor, sonra - üzerime yürüyor, işte e vakit karşı koy - dum, aramızda mücadele oluyer- du. Şiddetle kolumu büktü, acıya dayanamadım, haykırdım. Salih derin derin düşündü. Son- ra birer, birer benden sardu; — Çölde ne arıyorduk?, — Seni bir başka alaya tayin etmişler güya. Oraay gidiyorduk. — Yalnız mıydık?, — Yanımızda bir emirber, bir de mekkâreei vardı. — At üstünde miydik?. — Sen de, ben de at üstünde idik, — Atların rengi? — Sen al bir ata, ben de kar bir “İr kirinletik — Ya sen?. — Ben ehram gibi bizşeye bü- Tünmüştüm. — Kum firtınası ne vakit çıktı?. — Öğleden sonrat. .—Giılmhud'l — Doldu. Evlenmek istiyenler, iş ve işçi arıyanlar, şikâyetler, temenni- ler ve müşküller İzdivaç Teklifleri ae 21 yaşındayım. Zengi sek bir alleye mensebum. kuk Fakültesi birinci — sınıfındayım. | Allemden aldığım müssüde üzerine ev- lenmiye karar verdin. Tahsilim evlen- meme mâni değildir. Temiz aileye mensup 17 — 20 yaşlar vında beyaz tenli, si$ah gözlü bir kızla eğenmek isliyorum. Arzu edenlerin hakikf adcecleriyle elddi tekliflerini Son Telgraf Halk sütununda (Hukuk- Çu) rumuzuna mektapla bildirmeleri. Mektuplar mahrem tutulacak, anlağır lamadığı takdirde iade oluncaktır. *i Fbeveyninin nezreti altında yaşı- yan eli bir sile kızıyım. Lisenin on birinci snıfına kadar okudum, M yaş- 1 boyunda 50 kilo ağırlığın- tennsip endamlı, üyüm. — Ahlikımı liyebirim. Ağır başlı, vekar ince rahluyum. — Bwv işlerine çoktur. Beni marut adocek ve balz bir bayla övlen- mek, bir yı mak arsusundayan. Eşimde aradığım evsaf gunlardır: Has sas, iyi buylu, kumar, içki kulinmıyan €erner ve uzunca boylu 28 — 40 yaşları arasında bir genç bulunması ve terci- | ha yi iması. Taliplerimin ciddi tekliflerini Son 'Telgraf Halk — sütunu M. Uçarı rümuüzüna / sarih adresleriyle mektupla bildirmelerini rica ederim. *& Bu yil Tap Fakültesinden merin olacak h: binda h ve maddi göğüs geracek ciddi, fedakâr bir bayanla evlenip ha- yatımı birleştirmek arzurundayım. Talibimin hali vakti oldulça iyi, bir san'at veya ev İşlerini iyi bilmesi, lise mezunü olması, —muallime veya bu yıl muâllime - olacakları tercih ederim— W7 — 29 grasında 1,67 boyunda, etine dolgünca bulunması şayanı - arzudur. Tülten fotoğrafla birlikle bir mektup- la Son Telgraf Halk sütunu E. G, 67 rumuzuna müracaatini rica ederim. Gelen Mektuplar Bayan Samiye: Gelatadan, Beyoğlun- dan — Ay: İstanbuldan — Bay Delta: Maltepedan, Beşiktaşlan, Bayan Hmel: Panygaltıdan,ikisi posta damığası okunmuyan, Galâtedan, Mat- baaya bırakılmış — Bayan 111 Bursalı tan, Topkapıda, Büyükçekme- ceden Mitbaaya birakılmış, İstanbuldan, Cağeloğlundan, Topkapıdan, Kadikö- İbtikârı Dir Mu- âamıels Mevzecu Halino Sokmuşuz Lüks sınıfa ayrılan mağa- | zalardan biri, sattığı kündu. Vralarım pek fühiş fiyatte ok duğu söylenince, şu müdafa» ada bulunmu: — Bizim sattığımız kum- duralar son modadır. Bina- enaleyh, istediğimiz fiyata satabitirz. Aksi halde, ziyan, ederiz. Bunların modası ça- buk geçer. Kısa bir müddet zarfında ne kadar satarsak kârdır. Modasi geçince, bu papuçları kaldırır atarız. Bu müessesenin ileri süre düğü esbabı mucibe çok ga: rip! Şüphe yok ki, bu papuç- ları kaldırıp dama atmiyor, başka mağazalara devredi. yor; onlar da, mal iyi ise, yi ne oldukça hatırı sayılır bir fiyatla sürüyorlar. Pek âlâ, bu işte, zarar ve ziyan neredef, Gazetelerin yazdığına göre, — yukarıda bahsettiğimiz şekilde kendi- ni müdafaa eden ve yaptığı ihtikârı kitaba uydurmak is- tiyen mücssesenin evrakı Am karaya gitmiş! Eyvahlar olsun! İşte, ihti- kâr denilen hâdisenin, neden *bir türlü önüne geçilmediği şimdi anlaşılıyor. Meğer, biz, ihtikârı bir muamele bir ev- rak, bir havale, bir tetkik, bir tahkik, bir komisyon me- selesi haline sokmuşuz. alınız?. Bittabi, o vakte ka« dar, «evrakı hali tetkikte ve muamelede» olan müessese, yüksek fiyatla satış yapmıya devam etmektedir. Muhtekirin elini, bir yılan yünden, Samatyadan, Tarabyadan, An- karadan Şefik saraydan — G. B. dü: 1812: Beyoğlundan — Bayan N, Temiz: Bayan 8. G — Teklif mektubunuzun. yeniden yazılıp gönderilmesi mercum dur. Bayan Laylâ 18 — Evvelki mektup- larınızla dün Beyoğlundan, ikisi İltan- buldan gelen moktuplarınız bugün ad- Tesinize gönderilmiştir. Bayan M Şahin. H — Mektubunu zun hangi Tumuza ail olduğunu yazma- yı unutmuşmunuz!.. Bildirmenizi rica kayını. a - Dedi, Manbayı aldı, kitabını al- muaya gitti. O kitakını almıya giderken ben de tekrar kararan odada gözlerimi kara hahtımın enginine dikerek gördüğüm hakiki rüyayı hatırlı- | yerum. | CArkası vazı | kuyruğu keser gibi, düşün- meden, acımadan kesmek lâ. tır. Ne çıkar?, Bir bu Vali muavini ve Maa- rif müdürü Şilec » Vali anuavini B. Ahmet Kınık dün Şileye gitmiştir. Mâaarif Müdürü B, Teviki Kut ile maarif mimarı B. Şemsetlin de Şileye gitmişlerdir. Yeni Şile köy Okulları 23 nisanda acılacaktır. Caddeler, Çocuk Bahçesi mi? Bakakta futbol oynanır mı? Bizim sokakla oynanıyor. ÂArasıra siçra- yan toptar / camlarımız kır'lıyor. gillerini bunlardan balle fllallah dedi. Bu çocukların herhalde bir bahçeye — ihtiyaçları var. Fakat bizi anların bu gürültü sünden ve iz'acından — kurtaracak bir makam yok mu? Kapıların Jar. Artık bütün ma-

Bu sayıdan diğer sayfalar: