S M ÜN n LOKANTASI Tophanede, yeni yapılan yolcu salonunun — üstündeki memurlar lokantası, lüks s- nıfa dahil olduğu için, bura- FB % Z 8 « â' e Bir arabada bir kaç yüz i yok mu dersiniz? PAPUÇ VE ELBİSE Bir Alman firmasının mü- puç, eski elbise almıya gel- miş! | Burada, eski papucun, es- ki ell.ııuııiıı çnk olduğunu nereden e Papuca gelince: Biz, ça- bırakanlardan Evvelce sürülen boya çabuk döküldü. Boyamak, boyacı- lık zor iştir. Bir çokları var- / dır ki, boyadık, zannederler, iki günde foyası meydana çır kar. Bu gibiler, boyacı değil, göz boyayıcıdır. İÇKİ — VERİLMİYECEK nden tstediğim başka şey. — Ne istiyorsun benden?. kız olmanı. Şımarıklık, cuma - memeni istiyorum. Bazan öyle “Zehra hanım gibi bir kadını, çok dilini tutmalısın. ğ Hiç merak etme anne, ağzı var yök bir melek olacağım... Bal "gu halim iyi mi?.. Yere bakıyor, ağrını büzüyor, tişiyi şaşalatıyor. Kaynanamın ya- Son Telgrafın Edebi Tefrikası : 28 BİLLÜR KÖŞK BÜYÜK AŞK ROMANL SELÂMİ — İkrami sen bana bırak. Benim| el pençe divan duruyor ve mirik — Uslu, akıllı; durmüş oturmuş | yapmamanı; ağzına geleni söy- | | | Dokumacı kadınlar İstanbulun 5 kazasın- da köylü kadınları için müteaddit doku- ma kursları açılıyor Vilâyet, köylerde dokumacılığı teşvik için köy bürosu tahsisatın- dan 500 lirayı köylerde açılacak yeni kurslara ayırmıştır. Ayrıca bu. Bu sene Yalova, Şile, Çatalca, Silivri, ve Eyüp kazası köylerinde yeni dokumacılık kursları açıla - caktır. Bugün İstanbul vilâyetine bağlı 305 köyde iki bine yakın el dokuma tezgâhı var r. Yalnız bunların ek- serisinin tarakları 40 santimetre genişliğinde ve iptida! tiptedirler. Hükümetin yardımile geçen sene Beykoz, Kartal, Bakırköy kazala- rındaki köylere 150 santimetre ge- İ nişliğinde kakçılı tezgühlar Ievd VİLÂYET ve BELEDİYE: vir Yeşilköyün imarına da ehemmi- yet verilmesi belediyeden — istenil- miştir. Bu şirin köyün bazı sokakları tamir e Bclediye hesap işleri müdürlü- Büne yüksek mektep mezunlarından 4 mürakip alnacak ve bunlara 30 ar li- MAARİF, ÜNİVERSİTE: sir Sömestr tatilinin başlaması mü- nasebetiyle bayanatta bulunan — Üni- yersite Rektörü Cemti Bilsel, Üniversi TİCARET ve SANAYLı - *ir Son günlerde şehrimize hariçlen Mmühim miktarda zırnık gelmiştir. Zır- 'Buk satışı serbest bırkılmıştır. sir Tüccarlar boş olan gümrük an- treoolarnın açılmasını ve bu suretle de| depo buhranının — izalesini islemşiler- dir. a& Yakında 50 milyon liralık bir ti- caret ofisi kurulacaktır. Piyasada nl- 1 yıl 3 ay 18 gün hapis ve 210 lira pa- Fa cozasına mahklm olmuştur. * Kızılay Hatay — seylâpaedelerine yardım için dün 2000 lira daba göne 1 örtamektebi son sınıf müdürleri B. Orhanla inönü Halkevine gelerek Ressamı Ercümendin sergisin| gezmniş- lerdir. “ir Kasımpaşada evvelki gün kayna- nası Ekmayı bıçakla karnından yaralı- yan Halilin akil vazyietindne — şüphe edilmiş ve Bakırköy Emrazi Akliye hastanesine gönderilmiştir. ddr İstanbul çöplerini Hayırsızada Kızılay Cemiyeı, Beşiklüş şube- sinin yıllık kongresi 22 Şubat Cumar- 'tesi günü xast 15 te Beşiktaşta Akar reterdeki merkezinde yapılacaktır. İZZET danıyordu: — Sözünü dinliyeceğim annet, Leman kendini tutamadı, gülüm- ğe başladı: — Yaramaz çocuk... Ciddi ola - mıyacaksın vesselâm Ertesi gün köşkte büyük temiz- lik yaptılar. Bir iki köylü kadın - köşkü bodrumundan çatısına kadar, silip süpürdüler, camları sildiler, halıları silktiler. Leman salonun | şeklini değiştirdi, koltuk ve iskem. S | leleri eski usul-duvarlara sıraladı, asayı ortaya çekti. Asıl Afifenin odasını düzeltti « ler. Zehra Hanım orada yatacağı H Filezofu Trakya hudutlarında — aylardır bekliyen Mehmetciğin haleti ru - hiyesini biliyor musunuz?, Muhte- Hf vesilelerle bunlardan bazıları ile konuştum. İçlerinde büyük bir hinç var, Sabırsızlık gözlerinden taşıyor: — Ne duruyoruz, diyorlar, as- ker olduk, öyle ise döğüşelim.. Birçok Türk kıt'alarının sabır - sızlığını dizginlemek cidden müş- kül bir mesele oluyor. Bir Mehmetciğin mütaleası şu- dur: — Madem ki, dünyayı böyle ka- rıştırdılar, bizi tekrar köyümüz - den alıp buralara getirtmeğe ve- sile oldular, karşımıza düşman e- larak çıkacakların alacağı olsun.. Beş on tanesini tek başıma ge - bertmezsem, gözüm açık gider, Bazı ordularda sıfır olan mane- viyat, bizim orduda galeyan ha- Tinde, Balkanları tekrar sinir harbine çağırmış bulunan mihver, eğer, bir de silâh harbine fırsat verirse, aylardır dişlerini gıcırdatan Meh- metciğin, nasıl hınç alacağını dü- Şünüyorum. Bulgaristana tayyare, Roman - yaya asker geledursun. Bütün tedbirlerini almış, cep - hesini tayin etmiş bulunan Türk ordusu, kendisini, ezelden âşık ol- duğu döğüşmeğe mecbur edenle- rin, evvelâ sevinçle ellerine sarı- lacak, sonra da, bir ftavuk boğazlar gibi koparıp ata- caktır. Mehmetciğin sabımızlığı, dolu bir tas su, Bir damla, bir tek damla, onun hraç almak kararını yerine getir- meğe kâfi gelecektir. Şu günlerde bir barut olan Meh- metciğin gözlerini dikip dikkatle ovalarda fazla hok- kabazlık yapmayın!, REŞAT FEYZİ 60 yıııııdı bir ka- dın iki gündenberi ortadan kayboldu ! Aanadoluhisarında Dere toka- gında 92 numaralı ” evde oturan annesi 60 yaşlarında Hadice iki gün evvel evden çık - mış ve bir daha dönmemiştir. Ka- dın aranmaktadır. Otelciler ve Hancıların Kongresi Otelciler ve hancılar cemiyeti- nin yıllık kongresi dün yapılmış - tır. an idare heyeti raporun- dan anlaşıldığına göre cemiyetin bütçesi 1200 lira üzerinden tanzim olunmuş ve esnaf hastaesine 200 lira yardım edilip hava kurumu - na da teberrüde bulunulmuştur. Bilâhare yapılan idare heyeti se - çiminde yeni idare heyeti azalıkla- rına Şevket (Karesi öteli), Ömer Lütü (Bristol oteli), — Abdullah (Afyon, — Eskişehir oteli), Lütfi (İskenderun öteli), İsmall (Şark oteli) sahipleri intihap olunmuş - tardır. Ü : kuraşluk boncu- CKNY E BAAT IS E-CADLİ — ü YE Ve POLİS F—— ğu 7 ye satan bir muhtekir tutu Mahmutpaşada Hezarcı handa 17 numarada İlyas Kazakyan üç ku- ruşluk boncuğu İstiklâl caddesinde 292 numarada oturan terzi Saadete yedi kuruşa satarken yakalanmış, hakkında takibata başlanmıştır. için o odaya çeki düzen vermek ll- zamdı, çünkü Afife odayı pek ga- rip süslemişti. Köşelere kuş yu- waları asmışt, duvarlara raket ve kayaklarını asmıştı. Masanın üs- tünde venüsden başlıyarak Dia- manın, Adonsin çıplak heykelleri ni koymuştu. Cemal; — Kızım dedi, birçok kişi gibi, an. nem de güzel san'atların resim ve heykel kısmından anlamaz... He- le bir genç kızın odasında böyle gçıplak kadın heykelleri görürse yüreğine iner... Bunların hepsini ldır. Afifenin canı sıkıldı: — Aşağıdaki odaya ancak yata- ğm sığıyor... Amma bu işi bana bırakınız, ben heykelleri çıplaklık- tan kurtarırım. Odayı boşalttılar, Afile sandı - gından çıkardığı kırıntılarla hey. kelleri giydirdi. Venüs ile Diana'- zün göğüslerini kapattı, Merkür bir ipekli şalvar giydi. Leman hey- kellerin bu halini görünce gülmek-, ten katıldı. Afife- Günün meselesi: Küçük esnafın muamele vergisi Defterdar Şevket'in “Muafi- yet Karneleri,, Şehrimiz Defterdarı B, Şevket muamele vergisi muafiyet karne - leri hakkında gaztemize şu mühim . beyanatta bulunmuştur: «— Yeni muamele vergisi kanu-| nu, bilümum sınaf — müessese ve imalâthaneleri vergiye tâbi tut - muştur. Ancak istihdam ettiği işçi sayısı müessese sahibi dahif olmak üzere beşi tecavüz — etmiyen ve muharrik kuvvet kullananlarda muharrik kuvveti de iki beygiri geçmiyen küçük san'at mücssese - leri bazı kayıt ve şartlar altında vergiden muaf tutulmuşlur. Küçük san'at müesseselerinin bu muafiyetten istifade edebilmeleri için İstanbulda Galata Balıkpa - zarında muamele ve istihlâk ver - gileri merkez tahakkuk şefliğine tmüracaa tederek bedava verilmek. te olan bir (muafiyet karnesi) al- maları lüzımdır. 22/1/1941 tarihli yevmt gazete - lerin hemen hepsinde ilân edildiği veçhile bunun İçin bir aylık müd- det verilmiştir. Bu müddet mez - kür ilân tarihinden başlamıştır, Ve 22 şubat 1941 günü hitama erecek- | tir. Müesseselere bir kolaylık ol - mak üzere muafiyet istidatları ta- bolunarak şubece istiyenlere ve - rildiğinden ayrıca İstida yazdırma- ğa hacet kalmamaktadır. İstanbulda muafiyetten Istifade için izahatı edecek; kalaycı, demirci, bakırcı, muslukçu, mücellit, çinkograf, hak- kâk, saatçi, kuyumcu, tenekeci, çi- lingir, tesviyeci, tornacı, sandıkçı, parmakçı, kürekçi, kafes, koralş, oyuncak gibi ufak tahta işi yapan- lar, dokumacı, çorapçı, konfeksi - olb se tamircileri ile bunlara mü. masil bilümum imalâthane, atölye ve tamirhane işletenler - gihi pak çok küçük san'at erbabı vardır. Şimdiye kadar müracaat eden - Jerin miktarından bu ufak san'at erbabının vergiden muaf olabilme- leri için mutlaka bir mualiyet kar- nesi almaları icabedeceğini henüz bilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu yüzden birçok — vatandaşlar ileride müşkül bir vaziyete düşe- rek sırf karne almamış olmaları dolayısile vergi ödemek mecbu - Tiyetinde kalabilirler. Buna mehal kalmamak üzere alâkadar san'at erbabı ve ufak san'at müessesale - rinin kanunt müddet zarfında ya- ni 29 şubat 1941 tarihine kadar be- hemehal müracaatta — bulunarak karne almayı unutmamaları lâzım- dir. Bu hususta - vatandaşl: ettikleri fazla izahat ve amele ve istihlâk vı lüğü ile şubesince verilmektedir.» Kıskanç bir âşık sokak ortasın- da genç nişanlısını yaraladı ! EBenüz 16 yaşında bulunan kızcağız hastahaneye kaldırıldı, carih tutuldu Aşk ve kıskançlık yüzünden dün | öğleye doğru Karagümrükte kınh bir cinayet işlenmiştir: ı Eyüpte oturan kasap çırağı Rah- mi Koç adında bir genç bir müd- det evvel Karagümrükte Topal . çeşme caddesinde 69 numaralı ev- | | İ yaşındaki kızı Nimetle nişanlan - mıştır. Rahmi son derece kıskanç . Nişanlısı Nimetin yal- a çıkmasını ve arkadaş - larile gezmesini hoş görmemekle mamış, sonradan — söylenmeğe bu yüzden sık sık kavga- etmeğe başlamıştır. Son günlerde Nimetin kendisinden yüz çevirdiğine zahip | alan Bahrninin kıskançlık damar- ları büsbütün kabarmış ve işini gü- cünü bırakarak Nimeti takip ve | Aarassut etmeğe başlamıştır. İki gün evvel Nimetle karşılaşan Rah. mi: «Nimet seni çok seviyorum, son defa olarak #öylüyorum, seni bir daha sokakta görürsem öldürü - rüm-» demiştir. Rahmi dün gene Nimetin evi ci- warında dolaşmakta iken nişanlı - sının sokağa çıktığını görünce ta- kip etmeğe başlamıştır. Evinden — Nasıl? dedi. Buna kimse itiraz edemez ya!. — Kırım kaynanam kendisile a- lay ediyoruz zanneder, iyisi mi bü heykelleri buradan kaldır. — Lüzum yok anne, Zehra ha- nımın böyle giyinip süslenmiş be- bekler çok hoşuna gidecektir. Her taraf temizlenip, cilâlanıp piril piril olduktan sanra Cemal her, yeri dolaştı, baktı. Annesi gelinini tebrik etmekten başka hiçbir şey yapamazdı. Afife alay etti: — Zannederim... Aman ne soğuk, buz gibi.. Kendimi yabancı bir ev- de sanıyorum.. Neyse herşey ha » zırlandı tvakle hanımelendi. yi göğ sümüzü gererek bekliyebiliriz. Cemal çıkıştı: — Münasebetsiz konuşma Afife! İki gün sonra Zehra hanımdan telgraf aldılar. Cemal ertesi gün sabah otobüsile Üsküdara annesini karşılamağa gitti, — Bizi yemeğe beklemeyin dedi, annem kaçta geleceğini yazmı - jyor; belki öğleden sonra gelir, her bir hayli uzaklaştığı sırada Rahmi- nin kendisini takip ettiğini gören Nimet evvelâ postane kaçmak istemiş, kaçamıyacağını anlayınca Rahmiden kendisini ra- hat bırakmasını istemiştir. Nişanlısından bu sözleri duyan Rahminin gözleri kararmış ve ya. nında taşıdığı kasap biçağını çe- kerek Nimeti muhtelif yerlerinden yaralamıştır. Yaralı Haseki hastanesine kal - dırılmış ve kaçmak istiyen müte - caviz âşık yakalanmıştır. ea ge Münasebetsiz Bir Odacı Adanada münteşir Türk Sözü re. fiklmizin yazdığına göre eski is « tasyon civarında Yusuf Ayalap'ın şaraphanesinde kafayı tütsüleyen İş bankası odacısı Recep Gülnar, bir ara, cebinden «Bugün» gazete- sinin bir nüshasını çıkararak Ada- na vailsi Bay Faik Üstünün ga - zetedeki resmini — etrafındakilere göstererek valinin aleyhinde bir ta- kım münasebetsiz sözler söyle - Suclu yakalanarak adliyeye ve - rilmiş ve ikinci asliye ceza mah . â“l_ılndebenhermmıhnyıu- Köşkte yalnız kalan ana kız biri- birlerine öğüt veriyorlar, fakat kaynananın gelmesi - yaklastıkça, saatler geçtikçe Lemanın heyecanı artıyodru. Sofraya oturdular, Leman bir iki çatal yernek yedi, iştihası kapan - mıştı. Yemekten sonra oradan ora- ya dolaştı, nihayet saat üçte yo « Tuldu salona girip oturdu , Aafife koyu kurşuni, dümdüz, gırtlağına kadar kapalı, uzun kol- u, uzun etekli bir elbise giymişti. Saçlarını düz taramıştı. Lemanın üstünde siyah bir elbise vardı. Si- yahlar içinde berizi biraz daha sarı görünüyordu. Afife; — Anmne dedi, rengin balmumu gibil.. Leman göğüs geçirdi: — Saat üç, nerede ise gelirleri.. — Neden bu kadar sinirleniyor - sun anlamadım ki... «valde hanr PETROL- sevkiyatı Bazı kazaların İs- tanbuldan mal gön- derilmesi talepleri reddedildi Deniz sahiline yakın bazı Ana- dolu kazalarından şehrimizdeki e- Tâkadarlara mrüracaat edilerek, thbi okdukları vilâyetlerden demiryo - lile yapılan petrol ve benzin sev- kiyatının teneke — başında deniz yoluna göre 50 kuruş fazla nakliye Masrafına ihtiyaç gösterdiğini ve bu yüzden İstanbuldan benzin ve petrol gönderilmesini istediklerini bildirmişlerdir. Bu teklifleri mu - vafık görülmemiştir. Beşiktaş - Fener- bahçe maçı ve bir talisizlik! Hakkı, Şeref,İbrahim ve Hüseyin Fenere karşı oynuyamıyacak İstanbul futbol — şampiyonluğu maçlarının en mühim — karşılz; * ması önümüzdeki pazar Beşixtaş ile Fenerbahçe arasında yapıla - caktır. Haber akdığımıza göre, Beşik - taş bu mühim maça çok noksan bir. kadro ile çıkmak - talihsizliğinde kalmıştır. — İbrahim ile Hüseyin mecburi vazilelerinde - bulundu - ğundan Şeref de daha gelmemiş olduğundan ve takımın belkemiği Hakkı ise geçen haftaki maçta bur- kulan ayağının şişmesinden dolayı Fenere karşı oynuyamıyacaklardır. Bu suretle Fenerbahçeye, bugü- ne kadar mağlüp olmamış bir ta- kımı kolayca yenmek fırsatı doğ- müuş olmaktadır. —— İki görünmez kaza Rumelihisarı caddesinde 58 nu- marada bahçivan Arslan Gökde - anir duvarın kenarında çalışırken başına büyük bir taş düşerek ya> ralamıştır. 1739 sicil numaralı şoför Cemalin idaresindeki kamyon Fatihden ge- çerken Silivrikapıda oturan 9 yar şında Sabri * isminde bir çocuğa çarparak yaralamıştır. li Mısırçarşısındaki Attarlar Mısırçarşısında çalışmakta olan aktarlar Valiye müracaast ederek çarsıda kendilerine mahsus toplu bir -3şenin ayrılmasını ve hepsi- nin bir araya toplanmasını iste - mişlerdir. Bu müracaat muvafık görülmüştür. Çarşıda çalışan 17 aktar vardır. Yakında kendilerine ayrılacak yer- de toplu olarak çalışacaklardır. Banilk Afyon Valisi telgraf- la kahvo istetti Afyon Karahisar valisi İstanbul vilâyetine bir telgraf göndermiş, Atyonda kahve kalmadığını bildi- rerek İstanbuldan Afyonlu kahve tüccarlarına acele mal gönderil - mesini istemiştir. Vilâyet kahve Kahve ithalât birliğine — Afyona kahve göndermesi — için tebligat yapmıştır. lacaktır. Sen şeker gibi bir gelin- sin!.. Annesinin yanına oturdu, boy. nuna sarıldı, sevip okşıyarak ona gayret vermeğe çalıştı. Leman da kızını öpüp seviyordu amma, içindeki korku dinmiyordu. Kızının şakalarına hazin hazin gü- Vömsüyor fakat heyecanı mavi göz- lerine siyah bir ifade veriyordu. Bir aralık Afife annesinin elini tuttu: — Üşüyorsun dedi, gel de gü - nöşte isin!.. Annesini balkon kâpısının önüne götürdü. Bütün bu neşesine, kay- gusuzluğuna rağmen Afife de asabi idi, yerinde duramıyordu. — Balkona çıkalım mı” — Çıkalım. Çıktılar, yanyana parmaklığa da- yandılar. Vadiyi boğan — aydınlık mefendi> yamyam değil, seni ye- | ki kıvılcamlar saçıyordu. mez!.. Hem görürsün, sana bayı - “Urkası vaz) Bir nutuk ve akisle Yazan: Ahmet Şükrü ESMEİ İngiltere Başvekili Mister Çöt yük alâka ile dinlenmişiir. Anlaşılıyor ki nutkun bu sır da söylenmesini istilzam eden bep, İngiltere halkına beş aylı harekâtın bir bilünçosunu ver * 5; mekten ibaretti. Çörçil, beş aydanberi vaziyetin değiştiğini anlatınıştır. İngiltere Başvekili, İngilterenin bugünkü kuvvetleri hakkında demiştir kir — Filhakika evvelce hiçbir za- man olmadığımız kadar, geçen tene- muzda, ağustosta ve eylüldeki ile kıyas kahul etmiyecek derecede daha kuvvetliyiz. Havalarda Bri- tanya adaları üzerinde gerek hade dizatında, gerek avcı tayyareleri « mizin geçen sonbahardaki nazi hi- cumunu püskürttüğü ve mağlüp ettiği zamana nisbetle çok aha kuwe vetli bulunuyoruz. Ordumuz tem- muz ve eylüldekinden daha — iyâ mücehhez ve daha iyi talim göre müş bir vaziyettedir . Mister Çörçil şimali Afrikadaki İngiliz zaferinden uzun uzadıye ve İngiliz milletine ümit verici bir lisanla bahsetmiştir. Başvekile gö- re, Trablusun şark kısmında bu - lunan ve yüz elli binden fazla ol- duğu bilinen İtalyan ordusu esir elimiş veya imha — olunmuştur. Mister Çörçil, Akdenizdeki İngiliz hâkimiyetinin Cenova bombardı- manile bir defa daha isbat edildi ğini söyledikten sonra bu bom - bardımanın şümül ve manasını kendisi izah etmiştir. Başvekil bu- nun şimali Afrikada General Vey- gandı üyetini takviye etmek maksadile yapıldığını bildirmiştir. ıınmnı. bu manzaraya bakâ « İ |çh! ggı*b mil'-tini dalma uyanık bulunmuya davet elmiştir-Alman- ya geçen sonbaharda karşı istilâ teşebbüsüne geçtiği zae man henüz böyle bir teşebbüsü “yapmak için hazırlanmış değildi. Fransa teslim olduğu sırada Al - manlar, İngilterenin de teslim - lacağını zannetmişler. Teslim e- mayınca hazırlıksız olarak İngil- terenin istilâsna teşebbüs etmiş- ler, Çörçil diyar ki: * — İstilâya, şimdi, hepsi kış ay- ları zarlında tasarlanmış ve imal edilmiş daha çok malzcme ve ma- kine müzaheret edecektir. ker tahşit etmekte olduklarını ve Bulgaristanda da tayyare meydan- larının «sayısı binlere varan Al- man müstahdemininin işgali al- tında bulunduğunus — söyliyerek Bulgar hükümetini 1915 senesim- de yaplığı hatayı tekrardan kaçın. mıya davet etmiştir. Müstakil Fransız ajansma göre, Londra resmi mahfilleri, Çörçilin Bulgaristan hakkndaki sözlerini mimi idi ve Vaşingtondan gelen haberler de bu sözlerin Amerika- da aynj derece samimiyetle karşı- Tandığını anlatmaktadır. Çörçil muharebenin, eninde se- nunda Okyanoslarda, havalarda ve bilhassa İngiltere adasında olup biteceklere göre nihayetleneceğini bildirerek, Amerika tarafından te- min edilecek yardım ile bu netice- nin ancak İngiliz zaferi” şeklinde tecelli edebileceğini bildirmiştir. Mı'l mnutkunu Amerikalılara hitap eden şu dikkate lüyık söz « lerle bitirmiştir. — Bize itimat ediniz. Bize imt- nınız olsun, Bizim için dun ediniz. Ve Allahın inayeti ile herşey iyi bitecektir. Hiçbir kusur yapmıya« cağı, Zayiflamiyacağiz ve yoruk miyacağiz. Ne muharebenin bir- denbire gelötek darbesi, ne de u- zup bir teyakkuz ve gayret imti> hanlart b bilirmirecek Biae İi letler veriniz. Biz işi tam bir ne- ticeye eriştireceğiz Ş